Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Günahkarlar
simalarından
tanınar, kəkillərindən və ayaqlarından yaxalanarlar....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf arasında bir hicap vardır. Ve A'raf' üzerinde de hepsini
simalarından
tanıyan kimseler vardır. Henüz Cennet'e girmemiş olan, fakat girmeyi uman Cennet halkına: "Size selam olsun." diye seslendiler....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Eğer isteseydik onları sana tanıttırırdık. Sen de onları
simalarından
tanırdın. Yine de sen; onları, konuşma tarzlarından tanırsın. Allah, yaptıklarınızı bilir....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular
simalarından
tanınır. Alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları
simalarından
tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakalarınızı kendilerini Allah yoluna adayıp da yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirlere verin. Bilmeyen kimse iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları
simalarından
tanırsın. İnsanlardan ısrarla bir şey istemezler. Hayır adına her ne harcarsanız Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımıyanlar, onları zengin zanneder. Ey Rasûlüm, sen onları sîmalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyle bilicidir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları
simalarından
tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Verin o fakırlere ki Allah yolunda kapanmışlardır, şuraya buraya dolaşamazlar, istemekten çekindikleri için bilmiyen onları zengin zanneder, onları
simalarından
tanırsın: Hakkı bizar etmezler, hem işe yarar her ne verirseniz hiç şüphesiz Allah onu bilir...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Allah yoluna kapanmış olup şurada burada dolaşmayan fakirlere verin. İstemekten çekindikleri için, bilmeyen onları zengin zanneder. Onları
simalarından
tanırsın. Yüzsüzlük edip halkı rahatsız etmezler. İşe yarar her ne verirseniz, hiç şüphesiz, Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar) Allah yolunda kendilerini vakfetmiş fakirler içindir ki onlar yer yüzünde dolaşmıya muktedir olmazlar. (Hallerini) bilmeyen; iffet ve istiğnalarından dolayı onları zengin (kimse) ler sanır. Sen (Habîbim) o gibileri sımalarından tanırsın. Onlar insanlardan yüzsüzlük edib de (bir şey) istemezler. Siz (Hak yolunda) ne mal harcarsanız şübhesiz Allah onu hakkıyle bilicidir. ...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar, ilim ve cihâd için) Allah yolunda adanmış, (bu yüzden) yeryüzünde(maîşet için) dolaşamayan fakirler içindir. İffetli olma(ların)dan dolayı, (hâllerini) bilmeyen kimse onları zengin zanneder. Onları sîmâlarından tanırsın. Isrâr ederek insanlardan (bir şey)istemezler. O hâlde hayır (ve hasenat)dan ne sarf ederseniz, artık şübhesiz Allah, onu hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşmayan (kapı kapı gezmeyen) fakirlere verin ki; onlar yüzsuyu dökmediklerinden, durumlarını bilmeyen onları zengin sanır. Onları simâlarından tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan ne infak ederseniz, şüphesiz ki Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar,) Allah yolunda mahsur kalmış, kazanç için yeryüzünde dolaşamayan, çekingenliklerinden dolayı, bilmeyenlerin onları zengin zannettikleri, senin de
simalarından
tanıdığın, yüzsüzlük edip insanlardan istemeyen fakirler içindir. Hayır olarak ne harcarsanız, şüphesiz Allah onu hakkıyla bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Bu yardımlar, kendilerini Allah yoluna vakfeden yoksullar içindir. Bunlar yeryüzünde dolaşıp geçimlerini sağlama imkânı bulamazlar. Halktan istemekten geri durmaları sebebiyle, onların gerçek hallerini bilmeyen kimse, onları zengin sanır. Ey Resulüm, sen onları simâlarından tanırsın! Onlar yüzsüzlük ederek halktan bir şey istemezler. Şunu bilin ki, hayır adına her ne verirseniz mutlaka Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar) şu fakirlere mahsustur ki, Allâh yolunda kapanıp kalmışlardır. Yeryüzünde gezip dolaşamazlar. Bilmeyen, utangaçlıklarından dolayı onları zengin sanır. Onları simâlarından (yüzlerinden) tanırsın. Yüzsüzlük edip insanlardan istemezler. Yaptığınız her hayrı Allâh bilir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
1.
ve beyne-humâ
: ve ikisi arasında (vardır)
2.
hicâbun
: bir perde (duvar)
3.
alâ el a'râfi
: A'raf (cennet-cehennem arasındaki yüksek tepelerin) üstünde (arf: yüksek tepe, a’raf: yüksek tepeler)
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Ve onların aralarında bir perde ve A'rafın (tepelerin) üstünde onların hepsini
simalarından
(yüzlerinden) tanıyan adamlar vardır. Henüz oraya (cennete) dahil olmamış ama ümit eden cennet ehline: “Selâmlanmak (selâm) sizin üzerinize olsun!” diye nida ettiler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İkisi (cennet ve cehennem) arasında bir sur , A’râf üzerinde de birtakım adamlar vardır. Cennet ve cehennemliklerin hepsini
simalarından
tanımaktadırlar. Cennetliklere, “Selâm olsun size!” diye seslenirler. Onlar henüz cennete girmemişlerdir, ama bunu ummaktadırlar....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi
simalarından
tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selâm size!" diye seslenirler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennet ehli ve cehennemlikler arasında bir perde-engel mevcuttur. Â’râf üzerinde, aradaki surun burçlarında, her iki taraftakilerin kimliklerini, hallerini
simalarından
okuyarak tanıyan liyakatli kişiler, adamlar vardır. Bunlar cennet ehline: 'Selâmün aleyküm (Allah’ın selâmı ve selâmeti size olsun, siz selâmete erdiniz)' diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmeyen, cenneti arzu eden kimselerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf arasında bir perde (engel) vardır. A'raf'ta [6] da herkesi
simalarından
tanıyan birtakım adamlar vardır. Cennetliklere: 'Size selam olsun' diye seslenirler. Bunlar henüz oraya girmemiş olan ama girmeyi arzulayan kimselerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Iki taraf arasinda bir perde ve burclar uzerinde her iki tarafi da simalarindan taniyan adamlar vardir; cennetliklere, «Size selam olsun» derler. Bunlar henuz girmeyen fakat cenneti uman kimselerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf arasında bir perde ve burçlar üzerinde her iki tarafı da
simalarından
tanıyan adamlar vardır; cennetliklere, 'Size selam olsun' derler. Bunlar henüz girmeyen fakat cenneti uman kimselerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi
simalarından
tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: «Selâm size!» diye seslenirler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Artık iki taraf arasında bir perde ve A'raf üzerinde de herkesi
simalarından
tanıyan bir takım kimseler bulunacaktır. Ümit etmekle birlikte henüz cennete girmemiş olan bu kimseler, cennetliklere: «Selam size!» diye seslenmektedirler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir perde vardır. A'raf üzerinde de, her iki taraftakileri
simalarından
tanıyan kişiler vardır. Bunlar cennetliklere: «selâm olsun size» diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu eden kimselerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf arasında bir set ve bu setin tepelerinde her iki grubu
simalarından
tanıyan kimseler vardır. Cennete girememiş, fakat gireceklerini uman bu kimseler cennetliklere «selâmun aleyküm» diye seslenirler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Hem iki taraf (Cennet ve Cehennem ehli) arasında (aslâ aşamayacakları surdan)bir perde vardır. A'râf üzerinde (bu sûrun yüksek yerlerinde) ise, herkesi sîmâlarından tanıyan adamlar vardır ki, Cennet ehline: 'Selâmün Aleyküm! (Allah’ın selâmı üzerinize olsun!)' diye nidâ ederler; fakat onlar (Cennete girmeyi) çok arzu ediyor oldukları hâlde(henüz) oraya girmemişlerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
(Cennet ehli ile cehennem ehli) arasında bir sur, surun burçları (A’raf’ın) üzerinde herkesi
simalarından
tanıyan kimseler vardır. Cennetliklere: -Selam size diye nîda ederler. Henüz oraya girmemişler, fakat çok arzulamaktadırlar....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf arasında bir perde, A’râf üzerinde de cennetlik ve cehennemliklerin her birini
simalarından
tanıyacak kimseler vardır ki onlar, henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi şiddetle arzular olarak cennetliklere "selamün aleyküm." diye seslenirler....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
1.
ve nâdâ
: ve seslendiler
2.
ashâbu el a'râfi
: A'raf ehli, halkı
3.
ricâlen
: adamlar
4.
ya'rifûne-hum
: onları...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
A’râftakiler,
simalarından
tanıdıkları birtakım adamlara da seslenir ve şöyle derler: “Ne çokluğunuz, ne de taslamakta olduğunuz kibir size bir yarar sağladı!”...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
(Yine) A'râf ehli
simalarından
tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
A'raf ehli, sîmalarından kendilerini tanıdıkları (bazı cehennem ehli) ricale seslenerek şöyle dediler: "Ne zenginliğinizin, ne de büyüklenmenizin size hiçbir faydası olmadı!"...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
Sur’un burçlarındakiler, Â’râf görevlileri, cehennem ehlinden kimliklerini, aldıkları cezaları
simalarından
okuyarak tanıdıkları güç ve iktidar sahibi şahıslara: 'Ne topluluğunuz, gücünüz, ne kibiriniz, gururunuz, ne serkeşliğiniz, zorbalığınız size bir fayda sağladı, sizi Allah’ın azâbından kurtaramadı' derler....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
A'raf'ta bulunanlar
simalarından
tanıdıkları birtakım adamlara şöyle seslenirler: 'Çokluğunuz (veya biriktirdikleriniz) ve büyüklenmeleriniz size bir yarar sağlamadı....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
(48-49) Burclarda olanlar, simalarindan tanidiklari adamlara «Toplulugunuz, topladiginiz mal ve buyukluk taslamalariniz size fayda vermedi Allah'in rahmetine erdirmeyecegine yemin ettikleriniz bunlar miydi? Oysa Allah onlara soyle der: «Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksiniz.»...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
A'ra f'dakiler
simalarından
tanıdıkları adamlara seslenerek, «Ne topluluğunuz ve topladığınız, ne de büyüklenip gururlandığınız şeyler sizi müstağni kılmıştır; size bir yarar da sağlamamıştır» (derler)....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
(48-49) Burçlarda olanlar,
simalarından
tanıdıkları adamlara; Topluluğunuz, topladığınız mal ve büyüklük taslamalarınız size fayda vermedi. Allah'ın rahmetine erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz bunlar mıydı? Oysa Allah onlara şöyle der: 'Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksınız.'...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
(Yine) A'râf ehli
simalarından
tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: «Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
O A'raf sakinleri,
simalarından
tanıdıkları bir takım kimselere şöyle seslenirler: «Gördünüz mü, cemiyetinizin ve kibirli davranmanızın size hiçbir yararı olmadı!...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
Bu tepelerdekiler,
simalarından
tanıdıkları bazı azılı kâfirlere de şöyle seslenirler. «Ne kalabalığınız ve ne de şımarmanıza yolaçan güçleriniz size yarar sağlamadı.»...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
A'râf ehli, kendilerini sîmâlarından tanıdıkları (Cehennem ehli) birtakım adamlara da seslenerek derler ki: '(Mal ve tarafdar) toplamanız ve büyüklük taslamakta olmanız(bugün) size bir fayda vermedi!'...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
A'raf ehli simâlarından tanıdıkları adamlara seslenerek derler ki: “Ne taraftarlarınızın çokluğu, ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir fayda sağlamadı. ”...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
A’raftakiler
simalarından
tanıdıkları bazı adamlara seslenirler: -Topladıklarınız ve büyüklük taslıyor olmanız size fayda vermedi....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
(48-49) A’râf ashabı,
simalarından
tanıdıkları bir kısım kimselere seslenip: "Gördünüz ya, ne topladığınız mallarınızın, ne onca taraftarlarınızın, ne de büyüklük taslamalarınızın ve o çalımlarınızın size hiç bir faydası olmadı!" O cennetlikleri göstererek "Sahi, şunlar "Allah, bunları asla lütfuna nail etmez." diye yeminler edip hor gördüğünüz kimseler değil miydi? İşte onların ne yüce mevkide olduklarını şimdi anladınız değil mi? derler ve sonra o cennetliklere dönerek: "Buyurun girin cennete,...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(48-49) Burclarda olanlar, simalarindan tanidiklari adamlara «Toplulugunuz, topladiginiz mal ve buyukluk taslamalariniz size fayda vermedi Allah'in rahmetine erdirmeyecegine yemin ettikleriniz bunlar miydi? Oysa Allah onlara soyle der: «Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksiniz.»...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(48-49) Burçlarda olanlar,
simalarından
tanıdıkları adamlara; Topluluğunuz, topladığınız mal ve büyüklük taslamalarınız size fayda vermedi. Allah'ın rahmetine erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz bunlar mıydı? Oysa Allah onlara şöyle der: 'Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksınız.'...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(48-49) A’râf ashabı,
simalarından
tanıdıkları bir kısım kimselere seslenip: "Gördünüz ya, ne topladığınız mallarınızın, ne onca taraftarlarınızın, ne de büyüklük taslamalarınızın ve o çalımlarınızın size hiç bir faydası olmadı!" O cennetlikleri göstererek "Sahi, şunlar "Allah, bunları asla lütfuna nail etmez." diye yeminler edip hor gördüğünüz kimseler değil miydi? İşte onların ne yüce mevkide olduklarını şimdi anladınız değil mi? derler ve sonra o cennetliklere dönerek: "Buyurun girin cennete,...
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer
2.
neşâu
: dileriz
3.
le
: elbette, mutlaka
4.
ereynâ-ke-hum
: onları sana gösterdik
...
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Ve eğer biz dileseydik, onları sana mutlaka gösterirdik. O zaman sen onları
simalarından
muhakkak tanırdın. Ve sen onları mutlaka sözlerinin imasından da tanırsın. Ve Allah sizin amellerinizi bilir....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Eğer dileseydik elbette onları sana gösterirdik de onları sîmalarından kesinlikle tanırdın! Yemin olsun ki sen onları sözlerinin üslubundan tanırsın. . . Allâh yaptıklarınızı bilir!...
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Bizim sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olsaydı, onları, münafıkları ve hasta ruhluları sana gösterirdik. Sen onları
simalarından
tanırsın. Andolsun ki, sen, onları, incitici konuşma tarzlarından da tanırsın. Allah amellerinizi biliyor....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Dileseydik onları sana gösterirdik, sen onları
simalarından
tanırdın. Andolsun ki sen onları sözlerinin üslubundan tanırsın. Allah amellerinizi bilir....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Eğer biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları
simalarından
tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Biz, dileseydik onları sana gönderirdik ve sen de onları
simalarından
tanırdın. Ve and olsun ki sen, onları sözlerinin anlatım tarzından tanırsın. Allah sizin işlediklerinizi bilir....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Eğer biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları
simalarından
tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Tanrı, amellerinizi bilir....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Eğer biz dilersek sana onları her halde gösteririz de sen de kendilerini mutlakaa
simalarından
tanırsın. Andolsun sen onları sözlerinin üslûbundan da tanırsın. Allah amel (ve hareket) terinizi bilir. ...
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Hâlbuki dileseydik, onları (o münâfıkları) elbette sana gösterirdik de kendilerini muhakkak sîmâlarından tanırdın. Yine de onları mutlaka konuşma(larının) üslûbundan tanırsın. Allah ise, amellerinizi bilir....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Eğer biz dileseydik onları sana gösterirdik de onları simâlarından tanırdın. Andolsun ki sen onları sözlerinin üslûbundan tanırsın. Allah bütün yaptıklarınızı bilir....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Dileseydik, onları sana elbette gösterirdik. Zaten sen onları
simalarından
tanırsın. Konuşma uslûblarından da onları tanıyabilirsin. Allah, çalışmalarınızı bilir....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Eğer dileseydik onları sana tek tek gösterirdik, sen de onları
simalarından
tanırdın. Hatta sen onları ifadelerinden, ses tonlarından kesinlikle tanırsın. Allah bütün işlerinizi bilir....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Biz dileseydik onları sana gösterirdik, sen onları simâlarından tanırdın ve onları sözlerinin üslûbundan tanırdın. Allâh yaptığınız işleri bilir....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Eğer biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle sen onları
simalarından
tanımış olursun. Andolsun, sen onları, sözlerinin anlatım biçiminden de tanırsın. Allah, amellerinizi bilir....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
1.
yu'refu
: tanınır
2.
el mucrimûne
: mücrimler, suçlular
3.
bi-sîmâ-hum
:
simalarından
4.
fe
: böylece
...
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Mücrimler (suçlular)
simalarından
tanınır. Böylece onlar alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular
simalarından
tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular,
simalarından
tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular sîmalarından (huylarının oluşturduğu görünümden) tanınırlar da; alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, günahkârlar
simalarından
tanınır. Perçemlerinden ve ayaklarından tortop edilerek yakalanır....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular simâlarından tanınırlar. Böylece perçemler(in)den ve ayaklar(ın)dan yakalanılır....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
(Çünkü o gün) Suçlu günahkarlar,
simalarından
tanınır da alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Mücrimler (müşrikler) sîmalarından tanınır da yakalanır perçemleriyle ayaklarından......
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suclular simalarindan taninirlar da, alin saclarindan ve ayaklarindan yakalanirlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular
simalarından
tanınırlar da, alın saçlarından ve ayaklarından yakalanırlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular,
simalarından
tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Tanınır da mücrimler
simalarından
tutulur perçemlerile ayaklarından...
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular
simalarından
tanınır, alınlarından ve ayaklarından tutulur....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
(Çünkü o gün) Suçlu günahkarlar,
simalarından
tanınır da alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular
simalarından
tanınırlar da perçemlerinden ve ayaklarından tutulurlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular
simalarından
tanınır, alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular
simalarından
tanınır, sonra da perçemlerinden ve ayaklarından yakalanır....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular
simalarından
tanınırlar, perçemlerinden ve ayaklarından tutulup yaka paça cehenneme atılırlar....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Suçlular, simâlarından tanınır, alınlar(ın)dan ve ayaklar(ın)dan tutulur....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
(Çünkü o gün) Suçlu günahkârlar,
simalarından
tanınır da alınlarından ve ayaklarından yakalanıverir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Onların aralarında bir pərdə və Ərafın (təpələrin) üstündə onların hamısını
simalarından
(üzlərindən) tanıyan adamlar vardır. Hələ oraya (cənnətə) daxil olmamış amma ümid edən cənnət əhlinə: ‘Salam sizin üzərinizə olsun!’ deyə nida etdilər....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Əgər biz diləsəydik, onları sənə mütləq göstərərdik. O zaman sən onları
simalarından
şübhəsiz tanıyardın. Sən onları mütləq danışıq tərzlərindən də tanıyarsan. Allah sizin əməllərinizi bilir....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Günahkarlar
simalarından
tanınar. Beləcə onlar alınlarından və ayaqlarından yaxalanacaqlar....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
Əraf əhli
simalarından
tanıdıqları adamları səsləyib deyəcəklər: “Sizə nə yığdıqlarınız, nə də təkəbbürlük göstərməyiniz fayda vermədi”....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Günahkarlar
simalarından
tanınacaq, kəkillərindən və ayaqlarından yaxalanacaqlar....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
O fəqirlər üçündür – o kəslər ki, Allah yolunda işdən qalıblar və ərzdə hərəkət edə bilmirlər. İffətli olduqları üçün cahillər onları ehtiyacsız hesab edərlər. Sən onları
simalarından
tanıyırsan. Sual etməzlər insanlardan israrla bir şey. Və nə ki, infaq edəsiniz xeyirdən, həqiqətən, Allah onun ilə Alimdir!...
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Əgər istəsəydik onları göstərərdik sənə və sən onları
simalarından
tanıyardın. Əlbəttə, sən onları danışıq səslərindən tanıyardın. Allah bilir əməllərinizi! ...
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Cərimə olunmuşlar
simalarından
tanınarlar. Onların kəkillərindən və qədəmlərindən tutarlar. ...
Əraf Suresi, 46. Ayet:
O iki dəstənin (Cənnət əhli ilə Cəhənnəm əhlinin) arasında bir pərdə və arakəsmə vardır. Ə’rafın üstündə hər bir dəstəni
simalarından
tanıyan (məsumlar və Allahın övliyalarından olan) kişilər vardır. Onlar hələ daxil olmamış və (lakin daxil olmalarına) ümid bəsləyən Cənnət əhlinə «Sizə salam olsun» (deyə) nida edərlər....
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Günahkarlar
simalarından
tanınarlar, kəkillərindən və ayaqlarından yaxalanarlar....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
Ə'raf əhli
simalarından
tanıdıqları adamları səsləyərək deyərlər: “Nə topladıqlarınız, nə də təkəbbürünüz sizi xilas etdi!...
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Əgər Biz istəsəydik, onları sənə göstərərdik, sən də onları
simalarından
tanıyardın. Sən onları danışıq ədalarından da mütləq tanıyıcaqsan. Allah isə onların əməllərini bilir!...
Rəhman Suresi, 41. Ayet:
Günahkarlar
simalarından
tanınacaqlar. Onların kəkillərindən və ayaqlarından tutacaqlar....