Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ənfal Suresi, 19. Ayet:
(Ey kafirlər!) Əgər siz qələbə (hökm) istəyirsinizsə, artıq sizə qələbə (hökm) gəlmişdir. Əgər (küfrdən) əl çəksəniz, bu sizin üçün daha xeyirli olar. Əgər təkrar (peyğəmbərə qarşı düşmənçiliyə) qayıtsanız, Biz də (ona yardım etmək üçün) qayıdarıq. Dəstəniz nə qədər çox olsa da, sizi heç cür müdafiə edə bilməz. Çünki Allah möminlərlə bərabərdir. (Məkkəli müşriklər Bədr döyüşündə müsəlmanlardan sayca üstün olduqlarına arxalanaraq qalib gələcəklərini və Mədinəyə girərək müsəlmanları məhv edəcəklər...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Müşriklər: “Əgər Allah diləsəydi, biz də, atalarımız da müşrik olmazdıq və heç bir şeyi haram etməzdik”, - deyəcəklər. Onlardan əvvəlkilər də bu şəkildə (peyğəmbərləri) təkzib etmiş və
sonunda
əzabımızı dadmışdılar. De: “Yanınızda bizə göstərə biləcəyiniz bir bilgi (dəlil) varmı? Siz ancaq zənnə uyursunuz və yalan söyləyirsiniz”....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitab əhlindən bir dəstə dedi: "Möminlərə nazil olana günün əvvəlində iman gətirin, günün
sonunda
isə inkar edin. Ola bilsin ki, dinindən dönərlər"....
Qəsəs Suresi, 70. Ayet:
O, Allahdır, Ondan başqa tanrı yoxdur. Hər işin əvvəlində də,
sonunda
da bütün təriflər ona düşür. Qərar isə Ona məxsusdur. Siz Onun hüzuruna qaytarılacaqsınız....
Əhzab Suresi, 42. Ayet:
Günün əvvəlində və
sonunda
Ona həmd edin....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ehli Kitap'tan bir grup dedi ki: "İnananlara indirilene günün başında iman edin, günün
sonunda
da küfredin. Belki dinlerinden dönerler."...
Ali-İmran Suresi, 158. Ayet:
Elbette ölseniz de öldürülseniz de muhakkak
sonunda
Allah'ın huzurunda toplanacaksınız....
Ənam Suresi, 38. Ayet:
Yeryüzünde hareket eden hiçbir dabbeh ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmetler olmasın. Biz, Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.
Sonunda
hepsi de Rabb'lerinin huzurunda toplanacaklardır....
Ənam Suresi, 60. Ayet:
O'dur geceleyin sizi öldüren, gündüz elde ettiğiniz şeyleri bilen. Sonra, bilinen ecelin gerçekleşmesi için diriltendir.
Sonunda
O'nadır dönüşünüz. Sonra da her ne yaptıysanız onu size haber verecektir....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Müşrik olanlar diyecekler ki: "Eğer Allah dileseydi biz de müşrik olmazdık, babalarımız da. Ve hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de aynı şekilde yalanladılar da
sonunda
azabımızı tattılar. De ki: "Yanınızda bir bilgi varsa onu bize gösterin. Siz, zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve ancak yalan yanlış atıp tutuyorsunuz."...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: "Allah, her şeyin Rabb'iyken, ben O'ndan başka bir Rabb mı arayayım?" Herkesin kazandığı yalnız kendisine aittir. Hiç kimse bir başkasının yükünü yüklenmez.
Sonunda
dönüşünüz Rabb'inizedir. O, size ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Ama onları kurtarınca, yeryüzünde haksız yere taşkınlık yaparlar. Ey insanlar! Sizin azgınlığınız ancak kendiniz içindir. Dünya hayatı bir geçimliktir.
Sonunda
bize döneceksiniz. Yaptıklarınızı size haber veririz....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
"Yusuf'u anmaya devam edersen, vallahi
sonunda
üzüntünden ya hasta olacaksın veya öleceksin." dediler....
Furqan Suresi, 36. Ayet:
Sonra da "Ayetlerimizi yalanlayan o halka gidin." dedik.
Sonunda
da onları helak ederek yok ettik....
Qəsəs Suresi, 70. Ayet:
O, Kendisinden başka ilah olmayan Allah'tır. Her işin başında da
sonunda
da tüm övgüler onun içindir. Ve karar O'na aittir. Ve O'na döndürüleceksiniz....
Ənkəbut Suresi, 14. Ayet:
Ant olsun ki Nuh'u halkına gönderdik. Onların içinde bin aydan elli yıl eksik kaldı.
Sonunda
haksızlık edenleri tufan aldı....
Ənkəbut Suresi, 17. Ayet:
"Siz ise, Allah'tan başka, birtakım putlara kulluk ediyorsunuz ve tasarladığınız putlarla iftira ediyorsunuz. Şunu iyi bilin ki, Allah'tan başka kulluk ettikleriniz, size bir rızık vermeye güç yetiremezler. Öyleyse, rızkı Allah'tan isteyin. Ve yalnızca O'na kulluk edin. O'na şükredin. Eninde
sonunda
O'na döndürüleceksiniz."...
Əhzab Suresi, 42. Ayet:
O'nu günün başında
sonunda
tesbih edin....
Yasin Suresi, 39. Ayet:
Ay'a da menziller takdir ettik.
Sonunda
kuru bir hurma dalına döner....
Saffat Suresi, 145. Ayet:
Sonunda
, onu bitkin bir halde ıssız bir yere attık....
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Eğer Küfrederseniz; bilin ki Allah'ın size hiçbir ihtiyacı yoktur. O, kullarının Küfründen hoşnut olmaz. Eğer şükrederseniz ondan hoşnut olur. Hiç kimse bir başkasının yükünü yüklenmez.
Sonunda
dönüşünüz Rabb'inizedir. Böylece yapmış olduklarınızı size haber verecektir. Kuşkusuz O, sinelerde olanı en iyi bilendir....
Zümər Suresi, 56. Ayet:
Sonunda
: "Allah'a karşı aşırı gittiğimden dolayı yazıklar olsun bana! Doğrusu ben alay edenlerdendim." Dememeniz için;...
Mömin Suresi, 77. Ayet:
O halde sabret. Kuşkusuz Allah'ın yaptığı uyarı gerçektir. Onlara yaptığımız uyarılardan bir kısmını sana göstersek de göstermeden seni vefat ettirsek de
sonunda
onlar yalnızca Bize döndürüleceklerdir....
Şura Suresi, 53. Ayet:
Göklerde ve yerde olanların kendisine ait olduğu Allah'ın yoluna. İyi bilin ki bütün işler
sonunda
Allah'a döner....
Zuxruf Suresi, 14. Ayet:
Kuşkusuz biz,
sonunda
Rabb'imize döneceğiz....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Ant olsun ki Biz, onlara, size vermediğimiz nice imkanlar vermiştik. Onlara da kulaklar, gözler ve kalpler verdik. Ne var ki işitme ve görmeleri onlara bir yarar sağlamadı. Kalpleri de onlara bir yarar sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini bile bile reddediyorlardı.
Sonunda
alaya aldıkları şey onları kuşattı....
Nəcm Suresi, 42. Ayet:
Sonunda
dönüş yalnızca Rabb'inedir....
Qəmər Suresi, 10. Ayet:
Sonunda
Rabb'ine çağrıda bulundu: "Doğrusu ben yenik düştüm, bana yardım et."...
Mülk Suresi, 15. Ayet:
Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Artık onun üzerinde dilediğinizce dolaşın ve O'nun rızkından yiyin.
Sonunda
dönüş O'nadır....
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet:
Ey insan! Rabb'ine kavuşuncaya kadar didinip duracak ve
sonunda
O'na kavuşacaksın....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah’ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir. En
sonunda
O’na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Ey kâfirler! Siz ölü iken sizi dirilten (dünyaya getirip hayat veren) Allah'ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve
sonunda
O'na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Nasıl da varlığınızın hakikatinin Allâh Esmâ'sı (B işareti kapsamında) olduğunu inkâr ediyorsunuz? Ölüydünüz (hakikatinizin ne olduğunu bilmeden yaşıyordunuz), O sizi diriltti (inzâl ettiği ilimle size hayat verdi); sizi yine öldürecek (kendini sırf bedenmiş gibi kabul hâlinden), yine diriltecek (kendini beden sanma hâlinden arındırarak bilinç boyutu hâliyle yaşam). . . Nihayet
sonunda
hakikatinizi göreceksiniz!...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Olu idiniz sizleri diriltti, sonra oldurecek sonra tekrar diriltecek ve
sonunda
O'na doneceksiniz; oyleyken Allah'i nasil inkar edersiniz?...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Ölü idiniz sizleri diriltti, sonra öldürecek sonra tekrar diriltecek ve
sonunda
O'na döneceksiniz; öyleyken Allah'ı nasıl inkar edersiniz?...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Siz cansız iken size can veren Allah'ı nasıl inkâr edersiniz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve
sonunda
O'na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
ALLAH'ı nasıl inkar edersiniz? Siz ölüler idiniz o sizi diriltti. Sonra sizi öldürür ve tekrar diriltir ve
sonunda
ona döndürülürsünüz....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Tanrı'ya nasıl küfredersiniz? Siz ölüler (emvaten) idiniz, o sizi diriltti (feahyaküm). Sonra sizi öldürür (yümiytüküm) ve tekrar diriltir (yuhyiyküm) ve
sonunda
/ sonra da ona döndürülüceksiniz / döneceksiniz (türceun)....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Nasıl oluyor da Allah'ı inkar ediyorsunuz? Halbuki siz ölüler iken O diriltti. Sonra sizi öldürecek, sonra tekrar diriltecek, en
sonunda
yalnız O'na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Cansız iken size hayat veren ve sizi ölüme götüren, sonra tekrar hayata kavuşturan ve (
sonunda
) Kendisine döndürüleceğiniz Allah'ı nasıl inkar edersiniz?...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Nasıl olur da Allah’a karşı nankör olabilirsiniz? Oysa, siz cansız iken, size o can verdi. Sonra sizin yine canınızı alacak; sonra da sizi diriltecek ve
sonunda
yine yalnızca O’na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Ey kâfirler! Allah’ı nasıl inkâr edebilirsiniz ki, siz ölü iken size hayatı veren O’dur. Şunu bilin ki, tayin ettiği vâde gelince sizi öldürecek, yine diriltecek ve
sonunda
O’nun huzuruna götürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 46. Ayet:
Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab'lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (
sonunda
ölümle) O'na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar....
Bəqərə Suresi, 46. Ayet:
O saygı gösterip korkanlar, o kimselerdir ki, Rablerine kavuşacaklarını ve
sonunda
ona döneceklerini yakînen bilirler....
Bəqərə Suresi, 46. Ayet:
Onlar ise (
sonunda
) Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler....
Bəqərə Suresi, 46. Ayet:
Ama (Allah’a saygı duyanlar), Rablerine kavuşacaklarına ve
sonunda
O’na döneceklerine kesin gözüyle bakarlar....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Ve bir vakit: «Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, artık bizim için rabbine dua et, bize yerin yetiştirdiği şeylerden; sebzesinden, kabağından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından çıkarsın.» dediniz. (O da): «O üstün olanı daha aşağı olanla değişmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya inin, o vakit size istediğiniz olacaktır.» dedi. Üzerlerine de zillet ve meskenet damgası basıldı ve
sonunda
Allah'tan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu, çünkü Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar...
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
'O diyor ki, o düve yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir düvedir,' dedi. 'İşte şimdi gerçeği getirdin!,' diyerek
sonunda
düveyi boğazladılar; az kalsın bunu yapmıyacaklardı....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
(Musa) Dedi ki: "O diyor ki, o sığır yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir sığırdır." "İşte şimdi gerçeği (hakk) getirdin" diyerek
sonunda
sığırı boğazladılar / kestiler; az kalsın bunu yapmayacaklardı....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
(Musa'nın) cevabı şu oldu: "O, kurbanın ekinleri sulamak veya toprağı sürmek için hiç koşulmamış, kusursuz, alacasız bir sığır olmasını istiyor." Onlar: "İşte,
sonunda
gerçeği bildirdin!" dediler; ve hemen (onu) kurban ettiler, halbuki neredeyse hiçbir şey yapmadan kalacaklardı....
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik.
Sonunda
azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz....
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve «İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin» diye de emretmiştik.
Sonunda
azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz....
Bəqərə Suresi, 84. Ayet:
(Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Her şeyi görerek
sonunda
bunları kabul etmiştiniz....
Bəqərə Suresi, 84. Ayet:
(Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Her şeyi görerek
sonunda
bunları kabul etmiştiniz....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Ve İbrahim: "Ey Rabbim!" diye yalvardı, "Burayı emin bir bölge yap ve halkından Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edenlere bereketli rızıklar bağışla." (Allah): "Her kim hakikati inkar ederse, onun kısa bir süre zevk ü sefa içinde yaşamasına izin veririm -ama
sonunda
onu ateşin azabına sürerim; ne kötü bir duraktır o!" diye cevap verdi....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir kıblesi vardır. (Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın. Nerede olursanız olun
sonunda
Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir kıblesi vardır. (Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın. Nerede olursanız olun
sonunda
Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
Sabrederek mücadeleye devam edenler, başlarına bir musibet, bir belâ geldiği zaman: 'Biz ilâhî kazaya rıza için yaratılmış kullarız.
Sonunda
yine Allah’ın huzuruna vararak hesaba çekileceğiz' diyenlerdir....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
Onlar ki kendilerine bir musibet dokunduğu zaman «Biz Allah'a aidiz ve
sonunda
O'na döndürüleceğiz» derler....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
ki başlarına bir bela geldiğinde: «Biz Allah'a aitiz ve
sonunda
O'na döneceğiz.» derler....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman: «Biz Allah'a aidiz ve
sonunda
O'na döneceğiz.» derler....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
Onlara bir ıstırap gelip çattığında şöyle derler: "Biz Allah içiniz ve
sonunda
O'na dönüp gideceğiz."...
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
O sabredenler ki, başlarına bir musibet geldiğinde "Biz Allah'ın kullarıyız;
sonunda
yine O'na döneceğiz" derler. ...
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
Onlar bir musibete uğradıklarında: “Doğrusu biz Allah’a aidiz ve
sonunda
yine O’na döneceğiz” derler....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
İşte o sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: “Biz Allah için varız, ve biz
sonunda
O'na döneceğiz.” derler....
Bəqərə Suresi, 192. Ayet:
Sonunda
(küfürden) vazgeçerlerse, artık muhakkak ki Allah, Gafûr (çok bağışlayıcı)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Bir de sayılı günlerde (kurban bayramı 2. /3. /4. günleri) Allâh'ı zikredin (tekbir getirin). Kim iki gün içinde aceleyle işini bitirirse ona bir suç yoktur. Kim tehir ederse ona da suç yoktur. Bu korunan kimse içindir. . . Allâh'tan korunun (yaptıklarınızın sonucunu kesinlikle yaşatacağı için) ve iyi bilin ki muhakkak
sonunda
O'na haşrolacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Ve Allah'ı tayin edilmiş belli günler de hatırlayın; her kim iki gün içinde acele ederse günaha girmez, kim daha uzun kalırsa o da Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde oldukça günaha girmemiş olur. O halde Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve
sonunda
O'nun huzurunda toplanacağınızı bilin....
Bəqərə Suresi, 210. Ayet:
Onlar Allah'ın buluttan gölgelikler içinde meleklerle gelivermesini ve işin hemen bitiriverilmesini mi bekliyorlar ? (Halbuki) işler (eninde
sonunda
) ancak Allah'a döndürülür....
Bəqərə Suresi, 210. Ayet:
Onlar, Allah'ın ve meleklerin buluttan gölgeler içinde kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Bütün iş ve oluşlar
sonunda
Allah'a döndürülür....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki,
sonunda
elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali, başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki,
sonunda
peygamber, beraberindeki mü'minlerle: «Allah'ın yardımı ne zaman?» diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır....
Bəqərə Suresi, 230. Ayet:
Ve erkekler (
sonunda
) kadını boşarsa, bu kadın, başka bir erkekle evlenmedikçe bir daha kendisine helal olmaz; eğer sonraki erkek de onu boşarsa -her ikisini de Allah'ın koyduğu sınırları koruyabileceklerini düşünmeleri şartıyla- birbirlerine dönmelerinde ikisi içinde bir günah yoktur: Bunlar, anlama ve kavrama yeteneğine sahip olanlara Allah'ın açıkladığı sınırlardır....
Bəqərə Suresi, 232. Ayet:
Karılarınızı boşadığınızda, bekleme süresi
sonunda
, aralarında karşılıklı anlaşmaları hâlinde, evlenmelerine engel olmayın. Bu sizden kim Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman ediyorsa ona verilmiş olan bir öğüttür. İşte bu sizin için daha tezkiyeli (beşerî şartlanmalardan arı) ve daha temizdir. Allâh bilir siz bilmezsiniz!...
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Sizden vefat edenlerin geriye bıraktıkları eşleri dört ay on gün beklerler (yeniden evlenmek isterlerse). Sürenin
sonunda
onların örfe göre yaptıkları davranışta (başkasıyla evlenmesinde) bir suç yoktur. Allâh tüm yaptıklarınızın oluşturucusu olarak Habiyr'dir....
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Kimdir o ki Allah'a güzel bir sûrette borç versin de Allah onu, o kimseye fazlasıyla ve kat - kat ödemesin? Allah daraltır da, ferahlatır da. Hepiniz de
sonunda
ona dönüp ulaşacaksınız....
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Allah’ın ihsan ettiği darlıkta da bollukta da, Allah’a karz-ı hasen olarak borç verecek, mâlî mükellefiyetlerin dışında Allah rızası için, Allah yolunda cihad edenlerin masraflarını karşılayacak, Allah’ın kullarına güzel ödünç verecek yiğit var mı içinizde? Allah da ona, verdiğinin birçok katını ödesin.
Sonunda
Allah’ın huzuruna götürülüp hesaba çekileceksiniz....
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Kimdir şu kimse ki, Allah’a güzel bir borç versin de (Allah) onu kendisine kat kat fazlasıyla artırsın! Çünki Allah, (rızkı dilediğine) daraltır ve (dilediğine) genişletir. Hem(
sonunda
) O’na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Allah'ın kat kat fazlasıyla geriye ödeyeceği bir güzel borcu O'na verecek olan kimdir? Allah alır ve kat kat fazlasıyla verir; ve hepiniz
sonunda
O'na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Sonunda
Allah'ın izniyle onları yendiler. Davud da Câlût'u öldürdü. Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Sonunda
Allah’ın izni ve lütfuyla onları yendiler. Dâvûd, Câlût’u öldürdü. Allah kendisine devlet, hükümdarlık, peygamberlik, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisi verdi. Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan bazı şeyleri de ona öğretti. Eğer Allah insanların bir kısmıyla diğer bir kısmının devletlerini, medeniyetlerini ortadan kaldırmasa, iktidarlarından uzaklaştırmasa, zulümlerine karşı koydurmasa, azgınlarını, kötülük yapanlarını engelletmese, insanlara s...
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Sonunda
Allah'ın izniyle onları yendiler. Davud da Câlût'u öldürdü. Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Sonunda
Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut Câlut'u öldürdü. Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi, ona dilediğini öğretti. Eğer Allah, insanların bir kısmı ile diğerlerini savmasaydı, yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah bütün âlemler üzerine lütuf ve kerem sahibidir....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Bu (sûrede sözü geçen) peygamberlerin bir kısmını, kendilerine verilen özelliklerle diğerlerinden üstün kıldık. O peygamberlerden, (arada vasıta olmadan) Allah’ın sözleştiği (Hz. Mûsâ gibi) peygamber var! ve bazılarını da derece bakımından Allah yükseklere çıkarmıştır. Meryem’in oğlu Îsa’ya o açık mûcizeleri verdik ve kendisini melek (Cebrâil aleyhisselâm) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, peygamberlerden sonra gelen ümmetler, kendilerine hidayete ulaştırıcı o apaçık mûcizeler ve delill...
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz.
Sonunda
dönüş yalnız sanadır.”...
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah'ın (dostluğundan kopup O'nun) yanında hiçbir değeri kalmaz. Ancak onlardan (gelecek olan bir tehlike ya da umum yararına bir kapının kapanmasından) korunmak için (dost görünerek) sakınmış olasınız. Allah sizi (asıl) kendisinden korkmanızla uyarır.
Sonunda
gidiş Allah'adır.....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kâfirleri veli edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah'ın dostluk ve yardımından bir nasibi kalmamış olur. Ancak onlardan gelebilecek bir zarardan korkarsanız, o başkadır. Allah, kendisinden gelecek bir azaptan sizi sakındırıyor.
Sonunda
herkesin gidişi Allah'ın huzurunadır....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Sonunda
Îsâ onlardan küfrü hissedince: 'Allah’a (giden yolda) benim yardımcılarım kimlerdir?' dedi. Havârîler: 'Biz, Allah’ın (dîninin) yardımcılarıyız. Allah’a îmân ettik. Hem şâhid ol ki biz, şübhesiz Müslümanlarız' dediler....
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
O zaman Allah: "Ey İsa!" demişti, "Seni ölüme yollayacağım ve Katıma yücelteceğim ve seni hakikati inkara şartlanmış olanlar(ın arasın)dan çekip arındıracağım; sana tabi olanları, Kıyamet Günü, hakikati inkara şartlanmış olanların (kat kat) üstüne çıkaracağım.
Sonunda
hepiniz Bana döneceksiniz ve aranızda anlaşmazlığa düştüğünüz her konuda Ben hüküm vereceğim."...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
1.
ve kâlet
: ve dedi
2.
tâifetun
: tâife, bir grup, topluluk
3.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap verilenlerden
4.
âm...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap ehlinden bir grup (diğerlerine): “Âmenû olanlara indirilmiş olana, gündüz îmân edin, ve (günün)
sonunda
(akşamleyin) inkâr edin. Umulur ki böylece onlar (dînlerinden) dönerler.” dediler....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap ehlinden bir grup, “Mü’minlere indirilene günün başlangıcında inanın,
sonunda
da inkâr edin, belki onlar (size bakarak) dönerler” dedi....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlardan bir grup şöyle dediler: "Şu iman edenlerin yanına sabah varıp, 'inzâl edilenlere iman ettik' deyin. Günün
sonunda
da (düşündük olmaz böyle şey diyerek) inkâr edin. Böylece belki onlar da (size uyup) dönerler. "...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ehl-i kitaptan bir grup: 'İman edenlere indirilene, Kur’ân’a, günün başlangıcında sözde iman edin, günün
sonunda
da inkâr edin. Belki onlar da dinlerinden dönerler.' dediler....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap ehlinden bir topluluk dedi ki: 'İman edenlere indirilen şeylere günün başında inanın ve
sonunda
inkar edin; belki dönerler.' [12]...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Yahudîlerden bir topluluk diğerlerine şöyle dedi: “- Müminlere indirilen Kur’ân’a, gündüzün evvelinde inanın ve
sonunda
inkâr edin (ki müminler şüpheye düşer de) olur ki, dinlerinden dönerler....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
(72-73) Kitab ehlinden bir takimi soyle dedi: «Inananlara indirilene gunun basinda inanin,
sonunda
inkar edin ki, belki donerler ve dininize uyanlardan baskasina inanmayin". De ki: «Dogru yol Allah'in yoludur". Ve yine baskasina da verildigine veya Rabbinizin katinda Muslumanlarin karsi delil getirip sizi alt edecegine inanmayin» derler. De ki: «Dogrusu bol nimet Allah'in elindedir, onu diledigine verir. Allah'in fazli her seyi kaplar, O her seyi bilir"....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap Ehlinden bir topluluk, (ayak takımlarına) dediler ki: Şuna (Muhammed'e) inananlara indirilene günün evvelinde inanın, günün
sonunda
inkâr edin ; ola ki (dinlerinden) dönerler....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
(72-73) Kitap ehlinden bir takımı şöyle dedi: 'İnananlara indirilene günün başında inanın,
sonunda
inkar edin ki, belki dönerler ve dininize uyanlardan başkasına inanmayın'. De ki: 'Doğru yol Allah'ın yoludur'. Ve yine başkasına da verildiğine veya Rabbinizin katında Müslümanların karşı delil getirip sizi alt edeceğine inanmayın, derler. De ki: 'Doğrusu bol nimet Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah'ın fazlı her şeyi kaplar, O her şeyi bilir'....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap halkından bir grup dedi ki: 'İnananlara indirilmiş olana gündüzün başında inanın ve
sonunda
inkar edin. Böylece belki dinlerinden dönerler.'...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap verilenlerden bir kısmı da şöyle dedi: «Varın o inananlara indirilene güpe gündüz inanın,
sonunda
da dönüp inkar edin, belki onlar da dönerler....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap ehlinden bir grup: «Müminlere indirilene günün başlangıcında inanın,
sonunda
da inkâr edin, belki onlar da dönerler.» dedi....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap ehlinden bir grup dedi ki; 'müminlere indirilen mesaja günün başlangıcında inanınız, fakat günün
sonunda
onu reddediniz, böylece belki onlar da inançlarından dönerler....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ehl-i kitabdan bir tâife de şöyle dedi: 'Îmân edenlere indirilmiş olan (Kur’ân’)a günün evvelinde (sabahleyin yalandan) îmân edin,
sonunda
(akşam üstü) de inkâr edin; umulur ki (dinlerinden) dönerler.'...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ehl-i Kitab'tan bir güruh şöyle dedi: Varın o mü'minlere indirilenlere güpegündüz iman edin.
Sonunda
da dönüp küfredin. Belki onlar da dönerler....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ehl-i kitaptan bir tâife dedi ki: “İman edenlere indirilene günün başında inanın,
sonunda
da inkâr edin. Olur ki dönerler. ”...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap ehlinden bir kısmı: -İman edenlere indirilene günün başında inanın,
sonunda
inkar edin, belki dönerler....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
(72-73) Ehl-i kitaptan bir güruh birbirlerine, şöyle dediler: "Şu Müslümanlara indirilen kitaba günün başlangıcında (zahiren) iman edin,
sonunda
da inkâr edin, olur ki onlar da şüpheye düşüp dinlerinden dönerler. Ve bir de kendi dininize tâbi olandan başkasına sakın ha güvenmeyin!" Ey Resulüm, de ki: "Doğru yol, Allah’ın yoludur," Yine onlar kendi aralarında: "Size verilen vahyin, başkalarına da verildiğine veya Rabbinizin huzurunda Müslümanların karşı delil getirip sizi mağlup edeceklerine inan...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap ehlinden bir grup dedi ki: "İnananlara indirilmiş olana, günün önünde inanın,
sonunda
inkâr edin; belki (size bakarak onlar da) dönerler;"...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ehlikitap'tan bir zümre şöyle dedi: "Şu iman edenlere indirilene günün başlangıcında inanın, günün
sonunda
karşı çıkın. Belki onları döndürebilirsiniz;...
Ali-İmran Suresi, 83. Ayet:
Onlar Allah'a imandan başka bir itikat mı arıyorlar? Halbuki göklerde ve yeryüzünde olan her şey isteyerek veya istemeyerek O'na boyun eğer, çünkü her şey (
sonunda
) O'na dönecektir....
Ali-İmran Suresi, 109. Ayet:
Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. İşler (eninde
sonunda
) ancak O'na döndürülecektir....
Ali-İmran Suresi, 109. Ayet:
Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır, ve bütün işler
sonunda
O’na raci olur, bütün işleri O hükme bağlar....
Ali-İmran Suresi, 109. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ındır;
sonunda
bütün işler Allah'a döner....
Ali-İmran Suresi, 139. Ayet:
Düşmana karşı zaaf göstermeyin, gevşemeyin, mağlup olduk diye mahzun da olmayın. Hâlâ siz yüce, üstün kişilersiniz. Siz samimi mü’minler olduğunuz sürece,
sonunda
galip geleceksiniz....
Ali-İmran Suresi, 158. Ayet:
Çünkü ölseniz de, öldürülseniz de
sonunda
Allah katında toplanacaksınız....
Ali-İmran Suresi, 158. Ayet:
Sizler ölseniz de, öldürülseniz de,
sonunda
Allah’ın huzurunda toplanacaksınız....
Ali-İmran Suresi, 165. Ayet:
Uhud savaşında size gelen musibet
sonunda
yetmiş kişi şehid olmasına karaşılık, daha önce Bedir savaşında kâfirlerden iki kat ki, yetmiş ölü ve yetmiş esir olmuşken, siz: “- Peygamber bizimle ve biz de müslüman iken bu musibet bize nereden geldi?”, dediniz. Onlara de ki: “- O, kendi tarafınızdandır, Peygambere itaat etmeyişinizdendir.” Şüphe yok ki, Allah her şeye hakkıyla kâdirdir....
Ali-İmran Suresi, 174. Ayet:
Ve
sonunda
kendilerine bir kötülük dokunmadan Allah'ın (selâmet ve gönül yatıştırıcı) nîmetiyle ve fazl-u keremiyle geri döndüler; Allah'ın rızası doğrultusunda hareket edip O'na uydular. Allah çok büyük fazl-u kerem sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
İnkâr edenler, onlara mühlet verişimizi kendilerinin hayrına sanmasınlar. Biz onlara, günahlarını arttırsınlar diye mühlet veriyoruz.
Sonunda
onlar için aşağılayıcı bir azap vardır....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir;
sonunda
murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takvâ sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah mü’minleri, sizin hâkim olduğunuz düzende yaşamaya terkedecek değildir.
Sonunda
murdarı temizden, kâfiri, fâsıkı, münafığı mü’minden ayıracaktır. Allah sizi, duyu ve bilgi alanı ötesine, gayb âlemine vâkıf kılacak da değildir. Fakat Rasullerinden sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri seçip onu gayba vâkıf eder, mü’mini, münafığı ayırt ettirir. Allah’a ve Rasullerine iman edin. İman eder, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışır, g...
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah mü'minleri de şu bulunduğunuz hâl üzere bırakacak değildir;
sonunda
murdarı temizden ayıracaktır. Allah sizi, (Peygamberi vahiy yoluyla gaybden haberli kıldığı gibi) gaybden haberli kılacak da değildir; ama Allah peygamberlerinden dilediğini seçer (de ona gaybı bildirir). O halde siz Allah'a ve Peygamberine imân edin. Eğer inanır (ve Allah'tan korkup kötülüklerden) sakınırsanız, size büyük bir ecir vardır....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir;
sonunda
murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takvâ sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah, inananları bulunduğunuz hal üzere bırakacak değildir.
Sonunda
murdarı temizden ayıracaktır. Allah, sizlere gaybı bildirecek değildir; fakat Allah ona peygamberlerinden dilediğini seçer. Onun için Allah'a ve peygamberlerine inanın; inanır ve korunursanız size büyük bir mükafat vardır....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
(Ey hakikati inkar edenler!) Müminlerin sizin hayat tarzınıza uymalarına göz yummak, Allah'ın istediği bir şey değildir:
Sonunda
Allah iyiyi kötüden ayıracaktır. Ve Allah, insan idrakini aşan şeyleri kavrama gücünü size verecek değildir: (Bunun için) Allah, elçileri arasından dilediğini seçer. Öyleyse Allah'a ve elçilerine inanın; zira eğer O'na inanır ve O'na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olursanız o zaman bilin ki, sizi muhteşem bir karşılık beklemektedir....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah müminleri içinde bulunduğunuz şu halde bırakacak değildir.
Sonunda
temiz ile murdarı ayıracaktır. Allah sizin hepinizi gayba vakıf kılacak da değildir. Fakat Allah, resullerinden dilediğini seçer (onu gayba vakıf kılar). O halde Allah’a ve resullerine iman edin. Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız size büyük mükâfat vardır....
Ali-İmran Suresi, 197. Ayet:
O, geçici bir zevk ve tatmindir!
Sonunda
varacakları yer ise cehennemdir (yapmaları gerekenleri yapmamanın pişmanlığıyla, yanmaya mahkûm oldukları mekân). O ne kötü yaşam ortamı ve şartlarıdır!...
Ali-İmran Suresi, 197. Ayet:
Azıcık bir fâidedir (o).
Sonunda
varıb sığınacakları yer cehennemdir. O, ne kötü yatakdır!. ...
Ali-İmran Suresi, 197. Ayet:
o, gelip geçici bir tatmin(den ibaret)tir, ama
sonunda
varacakları yer cehennemdir -o, ne kötü bir meskendir!-...
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Artık yetimleri, evlilik çağına gelinceye kadar (gözetip) deneyin! Nihâyet onlarda rüşdüne ermiş bir hâl görürseniz, o takdirde mallarını kendilerine teslîm edin! Ve büyüyecekler (de mallarını elimizden alacaklar) diye israfla ve acele ile onları yemeyin!(Yetîmin malını idâre eden, fakat) zengin olan kimse ise, böylece (onun malını yemekten)kaçınsın! (O velîlerden) fakir olan kimse ise artık (ihtiyaç ve emeği nisbetinde) örfe uygun mikdarda yesin!
Sonunda
onlara mallarını teslîm ettiğiniz zaman ...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Allah’ın bir kısmını bir kısmına üstün kılması ve erkeklerin mallarından geçimi sağlamaları dolayısıyla, erkekler kadınlar üzerine yöneticidirler. İyi kadınlar, gönülden (Allah’a) boyun eğen, Allah’ın koruduğu gizlilikleri koruyanlardır. Kötü davranışlarından korktuğunuz kadınlara öğüt verin. Daha sonra yataklarında yalnız bırakın ve (
sonunda
) onları dövün. Eğer size itaat ederlerse onların aleyhine yol aramayın. Elbette Allah yücedir, büyüktür....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilen Kur’ân’a ve senden önce indirilen kitablara iman ettik, diye boş iddiada bulunanlara bakmaz mısın! O azgın şeytana muhakeme olmak istiyorlar. Halbuki onu (şeytanı) tanımamakla emrolunmuşlardı. Şeytan ise, onları çok uzak bir sapıklığa düşürmek ister. (Bu âyet-i kerime, bir münafığın, bir Yahudi ile olan dâvasına hakem olarak Hazreti Peygamberi değil de Yahudi sihirbazı azgın şeytan Kâb İbni Eşref’i seçmek istemesi ile ilgili hâdise üzerine nâzil olmuştur. Şöyle ki: Yahudi, Hz. Pey...
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Kim hakikat apaçık belli olduktan sonra Rasûle karşı gelir, iman edenlerin yolundan gayrına saparsa, gittiği yola terk eder
sonunda
da cehennemi boylatırız! Ne kötü bir yaşama dönüştür o!...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sonunda
, verdikleri mîsakı bozdukları için onları lanetledik de kalplerini kaskatı yaptık. Kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Öğütlenmek üzere çağırıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular. İçlerinden çok azı hariç, sen onlardan hep hainlik görürsün. Bununla birlikte onları affet, ellerini tut. Çünkü Allah güzellik sergileyenleri sever....
Maidə Suresi, 14. Ayet:
Ve: "Biz hristiyanlarız" diyenlerden kesin söz (misak) almıştık.
Sonunda
onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Böylece biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık. Allah, yapageldikleri şeyi onlara haber verecektir....
Maidə Suresi, 14. Ayet:
Ve: "Biz Hristiyanız" diyenlerden misak almıştık.
Sonunda
onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Böylece biz de kıyamete kadar aralarına kin ve düşmanlık saldık. Tanrı yapageldikleri şeyi onlara haber verecektir....
Maidə Suresi, 14. Ayet:
Ve: «Biz hıristiyanlarız» diyenlerden kesin söz almıştık.
Sonunda
onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Böylece biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık. Allah, yapageldikleri şeyi onlara haber verecektir....
Maidə Suresi, 18. Ayet:
Yahudiler ve hıristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir.
Sonunda
dönüş de ancak O'nadır....
Maidə Suresi, 18. Ayet:
Yahudiler ve hıristiyanlar «Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz» dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir.
Sonunda
dönüş de ancak O'nadır....
Maidə Suresi, 18. Ayet:
Bir de yahudiler ve hıristiyanlar: «Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz.» dediler. De ki: «Öyle ise neden size günahlarınızdan dolayı azap ediyor? Doğrusu siz, onun yarattıklarından bir insan topluluğusunuz. O, dilediğini bağışlar, dilediğini cezalandırır. Göklerin, yerin ve aralarındakilerin hükümranlığı Allah'ındır ve
sonunda
dönüş de O'nadır!»...
Maidə Suresi, 30. Ayet:
Sonunda
nefsi ona kardeşini öldürmeyi (tahrik edip zevkli göstererek) kolaylaştırdı; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu....
Maidə Suresi, 30. Ayet:
Sonunda
nefsi ona kardeşini öldürmeyi kolaylaştırdı; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu....
Maidə Suresi, 30. Ayet:
Sonunda
nefsi ona kardeşini öldürmeyi (tahrik edip zevkli göstererek) kolaylaştırdı; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu....
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Ey Rasûlüm, sana da bu hak kitabı (Kur’an’ı), kendinden önceki kitabları hem tasdikçi, hem onlar üzerine bir şâhid olarak indirdik. O halde sen, ehl-i kitab arasında Allah’ın sana gönderdiği hükümlerle hüküm ver; sana gelen bu hakdan ayrılıp da onların arzuları arkasından gitme. Ey insanlar! Sizden her bir peygamber için, bir şeriat ve bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi tek şeriata bağlı bir ümmet yapardı. Fakat sizi, zamana göre size verdiği şeriat ölçüleri içinde imtihan edece...
Maidə Suresi, 53. Ayet:
Onların içyüzlerini ancak o zaman keşfeden müminler de birbirlerine:"Hayret doğrusu! Onlar değil miydi, siz müminlerle beraber olduklarına dair var güçleriyle yemin edip duranlar?" Ama
sonunda
ne oldu? Gösteriş için yaptıkları bütün işleri boşa gitti, dünyada da, âhirette de ziyan edenlerden oldular....
Maidə Suresi, 105. Ayet:
Ey iman edenler, siz kendinizi düzeltmeye bakın; siz doğru gittikten sonra öte taraftan sapıtanlar size ziyan dokunduramaz. Hepinizin varışı
sonunda
Allah'adır. O size neler yaptıklarınızı o zaman haber verecektir....
Ənam Suresi, 10. Ayet:
Gerçekte, senden önceki elçilerle (de) alay edilmişti ama ne var ki, onları küçümseyen kimseleri, (
sonunda
,) alay edip durdukları şeyin kendisi tepeleyiverdi....
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonunda
onların manevraları, “Rabbimiz Allah’a andolsun ki biz (O’na) ortak koşanlar değildik” demelerinden başka bir şey olmayacaktır....
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonunda
şunu söylemekten başka bahaneleri kalmaz: "Rabbimiz Allah'a yemin olsun ki, biz, ortak koşanlar değildik."...
Ənam Suresi, 31. Ayet:
Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten mahvolmuşlardır.
Sonunda
Kıyamet günü ansızın gelip çatınca sırtlarında taşıdıkları günah yükü altında «Eyvah, dünyada kaçırdığımız fırsatlara!» derler. Hey, sırtlarında taşıdıkları o yük, ne kötü bir yüktür!...
Ənam Suresi, 31. Ayet:
Allah'ın huzuruna varmayı yalanlayanlar, gerçekten hüsrana uğramıştır.
Sonunda
o saat ansızın kendilerine gelip çatınca, sırtlarında günahlarını taşır bir halde şöyle demişlerdir: "Dünya hayatında düşdüğümüz aşırılıklardan dolayı vay hasretimize!" Dikkat edin! Ne kötü şeylerdir taşıyıp durdukları....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler,
sonunda
yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Senden önce de peygamberler yalanlandı da yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler.
Sonunda
yardımımız onlara ulaştı. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur. Peygamberlerin haberlerinden bazıları sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler,
sonunda
yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi....
Ənam Suresi, 36. Ayet:
Şüphe yok ki, sadece yürekten dinleyenler bir davete icâbet edebilir. Ölülere gelince: Onları yalnızca Allah diriltebilir, en
sonunda
hepsi O’na dönecektir....
Ənam Suresi, 38. Ayet:
Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.
Sonunda
hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler....
Ənam Suresi, 38. Ayet:
Yeryüzünde yürüyüp hareket eden her hayvan, kanatlarıyla uçan her kuş, sizin gibi birer ümmettirler. Kitab'da hiçbir şeyi eksik bırakmadık ve ihmâl de etmedik.
Sonunda
(hepsi de) Rablerine haşrolunurlar....
Ənam Suresi, 38. Ayet:
Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi birşeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar,
sonunda
Rableri önünde haşredilirler....
Ənam Suresi, 42. Ayet:
Andolsun, senden önce birtakım ümmetlere de peygamberler gönderdik. (Peygamberlerini dinlemediler.)
Sonunda
, yalvarsınlar da tövbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık....
Ənam Suresi, 44. Ayet:
Ne vakit ki kendilerine yapılan hatırlatmayı unuttular; her şeyin kapılarını onlara açtık;
sonunda
verilen şeylerle sevinip ferahladıklarında ansızın kendilerini yakalayıverdik de ümitlerini yitirdiler....
Ənam Suresi, 45. Ayet:
ve (
sonunda
), zulüm işlemeye şartlanmış olan o toplumların son kalıntıları da yok olup gitti. Bütün övgüler yalnız Allaha mahsustur, bütün alemlerin Rabbine....
Ənam Suresi, 53. Ayet:
İşte bu şekilde insanları birbirleri aracılığıyla sınarız, ki
sonunda
, "Acaba Allah bizim yerimize onlara mı lütufta bulundu?" diye sorsunlar. Kimin (kendisine) şükrettiğini en iyi bilen Allah değil mi?...
Ənam Suresi, 60. Ayet:
Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O'dur. Sonra dönüşünüz yine O'nadır.
Sonunda
O, yaptıklarınızı size haber verecektir....
Ənam Suresi, 60. Ayet:
Geceleyin sizi uyutup ölü gibi yapan, gündüzleyin neler kazanacağınızı bilen, sonra da belirlenmiş eceliniz tamamlansın diye sizi {süreli olarak) uyutup kaldıran O'dur. Sonra da dönüşünüz ancak O'nadır.
Sonunda
yapageldikleriniz! size bir bir haber verir....
Ənam Suresi, 60. Ayet:
Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O'dur. Sonra dönüşünüz yine O'nadır.
Sonunda
O, yaptıklarınızı size haber verecektir....
Ənam Suresi, 60. Ayet:
Sizi geceleyin ölü gibi uyutan, gündüzün ne yaptıklarınızı bilen, sonra ölüm ânı gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran O'dur.
Sonunda
da dönüşünüz ancak O'nadır. Sonra bütün yaptıklarınızı size O haber verecektir....
Ənam Suresi, 60. Ayet:
Odur sizi geceleyin ölü (gibi) yapan ve gündüzün ne yaptığınız bilen. O, sizi (Kendisi tarafından) tespit edilen ömrü tamamlamak üzere her gün hayata geri döndürür. En
sonunda
Ona döndürüleceksiniz: ve o zaman (hayatta) yaptığınız bütün şeyleri size gösterecektir....
Ənam Suresi, 60. Ayet:
O’dur ki geceleyin uykuda sizi kendinizden geçirip alır, gündüzün ne işlediğinizi bilir. Mukadder olan ömür müddetiniz doluncaya kadar, bu bilincinizi alıp, gündüzün sizi uyandırma sürecini devam ettiren de O’dur. Bu sürecin
sonunda
da dönüşünüz O’na olacak ve O size yaptıklarınızı bir bir bildirip karşılığını verecektir....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor.
Sonunda
sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun 'hayatına son verirler.' Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
Kulların üstünde galip O’dur ve üzerinize amellerinizi yazan Hafeze melekleri gönderir.
Sonunda
, sizden birinize ölüm geldiği vakit, gönderdiğimiz melekler (elçilerimiz) onun ruhunu alırlar ve onlar, (melekler) görevlerinde noksanlık etmezler....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
O, kulları üzerinde hükümranlığını sürdürür ve üzerinize hareketlerinizi kaydeden koruyucular gönderir.
Sonunda
birinize ölüm geldiği vakit, gönderdiğimiz ve görevlerinde kusur yapmayan melekler canını alırlar....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
O, kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve size koruyucular gönderir,
sonunda
sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz, hiç eksiklik yapmadan, onun canını alırlar....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
O, kulları üzerinde kesin egemendir. Size koruyucu melekler gönderir.
Sonunda
birinize ölüm gelince, elçilerimiz hiçbir görev kusuru yapmaksızın onun canını alırlar....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
O, kulları üzerinde kahhar olandır. Size koruyucular gönderiyor.
Sonunda
sizden birine ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun 'hayatına son verirler'. Onlar (bu işte ne eksik, ne fazla) kusur etmezler....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
Kulları üzerinde yegane hakim odur. Size gözetleyiciler (melekler) gönderir.
Sonunda
birinize ölüm geldiği zaman, elçilerimiz hiç bir kusur etmeden onun canını alırlar....
Ənam Suresi, 61. Ayet:
O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor.
Sonunda
sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun 'hayatına son verirler'. Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler....
Ənam Suresi, 72. Ayet:
namazlarımızda dikkatli ve devamlı olmakla ve kendimizi Ona karşı sorumluluk bilinci içinde tutmakla: Çünkü hepimiz
sonunda
Onun huzurunda toplanacağız"....
Ənam Suresi, 72. Ayet:
"Bir de namazı hakkıyla ifa edin ve Allah’a karşı gelmekten sakının." diye de emrolundu. Hepinizin
sonunda
toplanacağı yer, O’nun huzurudur....
Ənam Suresi, 72. Ayet:
Bir de namazı dosdoğru kılmamız, Allah'a karşı gelmekten sakınmamız emredildi. Çünkü
sonunda
toplanacağımız yer Onun huzurudur....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini câzip gösterdik.
Sonunda
dönüşleri Rablerinedir. Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Onların, Allah’ın dışında, kulları durumundaki taptıkları, yalvardıkları şeyler konusunda yakışıksız sözler söylemeyin. Sonra onlar da, bilgisizlikleri sebebiyle sınırı aşıp Allah hakkında ileri geri konuşmasınlar. Böylece biz, koordineli hareket eden, yetişmiş her millete, topluluğa kendi işlerini süsleyip güzel gösterdik.
Sonunda
hesap vermek üzere Rablerinin huzuruna getirilecekler. O da, işlemeye devam ettikleri amelleri, birer birer ortaya koyarak onları hesaba çekecektir....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Müşriklerin Allah’dan başka taptıkları putlara sövmeyin ki, onlar cehâletle tecavüz ederek Allah’a sövmesinler. Her ümmete, böylece amellerini süslemişizdir.
Sonunda
dönüşleri Rablerinedir. O vakit, kendilerine, ne yapıyor olduklarını haber verecektir....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilgisizce, düşmanca Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini câzip gösterdik.
Sonunda
dönüşleri Rablerinedir. Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
ALLAH'ın dışında yalvardıklarına sövmeyiniz ki onlar da sınırı aşıp cehaletten dolayı ALLAH'a sövmesinler. Biz her topluluğa yaptıkları işi böyle süslü gösterdik.
Sonunda
dönüşleri Rab'lerinedir ve onlara yapmış bulunduklarını haber verir....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Onların Allah'tan başka yalvardıklarına sövmeyin ki, onlar da bilmeyerek sınırı aşıp Allah'a sövmesinler. Biz, her ümmete yaptıkları işi böyle süslü gösterdik.
Sonunda
dönüşleri Rablerinedir. O, onlara ne yaptıklarını haber verir....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Onların Allah dışında yalvardıkları putlara sövmeyiniz ki, şaşkınlığa kapılarak körükörüne Allah'a sövmesinler. Böylece her ümmete davranış ve tutumlarını cazip gösterdik.
Sonunda
dönüşleri Rabblerinedir, O onlara yaptıklarının içyüzünü bildirir....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Allahdan başkasını (Tanrı edinerek) çağıranlara sövmeyin. Sonra onlar da haddi aşarak nâdânlıkta Allaha söverler. Biz her ümmetin yapdıklarını (kendilerine) öylece hoş gösterdik.
Sonunda
, dönüşleri yalınız Rablerinedir. Artık O, ne yapıyor idiyseler kendilerine haber verecekdir. ...
Ənam Suresi, 108. Ayet:
(Onların) Allah'tan başka yalvardıklarına sövmeyin ki, onlar da bilmeyerek taşkınlıkla Allah'a sövmesinler! Biz, her ümmete yaptıkları işi böyle süslü gösterdik;
sonunda
dönüşleri Rablerinedir. O, onlara ne yaptıklarını haber verecektir....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Onların Allah'tan başka yalvardıkları ilâhlarına sövmeyin ki, onlar da bilgisizce hadlerini aşıp Allah'a sövmesinler. Biz her millete işlerini böyle hoş göstermişizdir.
Sonunda
hepsinin dönüşü Rablerinin huzurunadır; O da yapmakta olduklarını kendilerine bildirir....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
'Ey kavmim, terketmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben de bilinçli olarak görevimi yapmaya devam ediyorum. Bu hayatın, bu dünyanın
sonunda
kimin kazanacağını, siz de yakında öğreneceksiniz. Şu bir gerçektir ki, küfürleri, nankörlükleri, baskıları, işkenceleri sebebiyle zâlimler kurtuluşa ebedî nimetlerle mutluluğa eremez.' de....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, biz de ortak koşmazdık, babalarımız da. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) böyle yalanlamışlardı da
sonunda
azabımızı tatmışlardı. De ki: “Sizin (iddialarınızı ispat edecek) bir bilginiz var mı ki onu bize gösteresiniz? Siz ancak kuruntuya uyuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz.”...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Putperestler diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak koşardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de aynı şekilde (peygamberleri) yalanladılar ve
sonunda
azabımızı tattılar. De ki: Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi var mı? Siz zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan putperestler: 'Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı ne biz, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşardık, ne de atalarımız. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık.' diyecekler. Onlardan öncekiler de, aynı şekilde peygamberleri yalanladılar.
Sonunda
azâbımızı tattılar. 'Elinizde bize açıklayacağınız bir bilginiz mi var? Siz kesinlikle ilme, delile dayanmayan...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah'a ortak koşanlar: 'Allah dileseydi biz de babalarımız da ortak koşmaz ve bir şeyi haram kılmazdık' diyecekler. Onlardan öncekiler de böyle yalanladılar da
sonunda
şiddetli azabımızı tattılar. De ki: 'Yanınızda bize karşı çıkarabileceğiniz bir bilgi var mı? Siz sadece zanna uyuyorsunuz ve tutarsız tahminlerde bulunuyorsunuz.'...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah’a ortak koşanlar (müşrikler) şöyle diyecekler: “- Eğer Allah dileseydi, ne biz müşrik olurduk, ne babalırımız, ne de bir şey haram yapabilirdik.” Bunlardan öncekiler de böyle tekzib etmişlerdi.
Sonunda
azabımızı taddılar. Onlara de ki: “-Sizde kitab ve hüccetten bir şey (ilim) varsa, onu bize çıkarın getirin. Siz, yalnız kendi zannınıza tabi olup yalan söylemektesiniz.”...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah'a ortak koşanlar diyecekler ki: Allah dileseydi ne biz (putlara taparak) ortak koşardık, ne de babalarımız ortak koşardı. Ve ne de bir şeyi haram kılardık. Onlardan öncekiler de böyle yalanladılar (veya böyle yalan söylediler),
sonunda
kahredici azabımızı tattılar. De ki: (Bunu belgeleyecek) yanınızda ilimden bize çıkaracağınız bir şey varmı ? Siz ancak zanna uyuyorsunuz ve siz ancak (delilsiz, bilgisiz, yalan yanlış) atıp tutuyorsunuz....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Putperestler diyecekler ki: «Allah dileseydi ne biz ortak koşardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık.» Onlardan öncekiler de aynı şekilde (peygamberleri) yalanladılar ve
sonunda
azabımızı tattılar. De ki: Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi var mı? Siz zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Allah'a ortak koşanlar diyecekler ki: «Allah dileseydi ne biz ortak koşardık, ne de atalarımız ortak koşardı, hiçbir şeyi de haram kılmazdık.» Onlardan önce yalanlayanlar da böyle söylemişlerdi de
sonunda
azabımızı tatmışlardı. De ki: «Yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz.»...
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Şirk koşanlar diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, ne biz ne de atalarımız şirk koşmazdık, hiçbir şeyi de haram kılmazdık. ” Onlardan öncekiler de aynı şekilde yalanladılar ve
sonunda
azabımızı tattılar. Onlara de ki: “Yanınızda bize karşı çıkarabileceğiniz bir bilginiz var mı? Siz sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz. ”...
Ənam Suresi, 154. Ayet:
(BİLİNEN sürecin) ardından, iyilikte sebat edenlere nimetimizi tamamlamak, (gereken) her şeyi iyice açıklamak ve bir yol haritası ve bir rahmet olmak üzere Musa’ya ilahi kelamı bağışladık ki, (en
sonunda
) Rableriyle buluşacaklarına inansınlar!...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: Allah her şeyin Rabbi iken ben ondan başka Rab mı arayacağım? Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir. Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez.
Sonunda
dönüşünüz Rabbinizedir. Ve O, uyuşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
'Yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden O, herşeyin Rabbi olduğu halde ben Allah’tan başka helâller ve haramlar koyan, itaati zaruri bir otorite, bir Rab mi arayayım? Kesinlikle herkesin işlediği amellerin yüklendiği günahların sorumluluğu sadece kendisine aittir. Hiçbir suçlu, hiçbir günahkâr, başkasının suçunun, günahının cezasını çekmez.
Sonunda
hesap vermek üzere Rabbinizin huzuruna götürüleceksiniz. O da, ayrılığa düştüğünüz, ihtilâf çıkar...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: "O, her şeyin Rabbi iken, ben Allah'tan başka bir Rab mi arayayım? Hiç bir nefis, kendisinden başkasının aleyhine (günah) kazanmaz. Günahkar olan bir başkasının günah yükünü taşımaz.
Sonunda
dönüşünüz Rabbinizedir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir."...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: “-Allah, her şeyin Rabbi iken, hiç ben, Allah’dan başka Rab mi isterim? Herkesin kazanacağı ancak kendine aittir. hiç bir günahkâr, başkasının günahını çekmez.
Sonunda
dönüşünüz Rabbinizedir. O vakit Allah, dünyada ayrılığa düşmüş olduğunuz şeyleri size haber verecektir....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: «Allah her seyin Rabbi iken O'ndan baska bir rab mi arayayim? Herkesin kazandigi kendisinedir, kimse baskasinin yukunu tasimaz;
sonunda
donusunuz Rabbinizedir, ayriliga dustugunuz seyleri size bildirecektir.»...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: Allah her şeyin Rabbi olduğu halde ben O'ndan başka Rab mı arzulayıp ararım ? Herkesin kazandığı (günah ve vebal) kendisine aittir. Günah yükü taşıyan hiç kimse diğerinin günah yükünü taşımaz.
Sonunda
dönüşünüz Rabbınızadır; o zaman hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyi size bildirecektir....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: 'Allah her şeyin Rabbi iken O'ndan başka bir rab mi arayayım? Herkesin kazandığı kendisinedir, kimse başkasının yükünü taşımaz;
sonunda
dönüşünüz Rabbinizedir, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirecektir.'...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: Allah her şeyin Rabbi iken ben ondan başka Rab mı arayacağım? Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir. Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez.
Sonunda
dönüşünüz Rabbinizedir. Ve O, uyuşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: 'Her şeyin Rabbi iken, ALLAH'tan başka Rab mi arayayım? Herkes kendi yaptığından yarar görür ve kimse kimsenin yükünü çekmez.
Sonunda
dönüşünüz Rabbinizedir. Ayrılığa düştüğünüz konuda size haber verecektir....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki; «Allah her şeyin Rabbi iken, ben O'ndan başka bir ilâh mı arayayım? Herkesin işlediği kötülüğün sorumluluğu kendisine aittir. Hiç kimse başkasının kötülüğünün sorumluluğunu taşımaz.
Sonunda
Rabbinize döneceksiniz. O size anlaşmazlığa düştüğünüz meselelerin içyüzünü bildirecektir....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: "O, her şeyin rabbi iken ben Tanrı'dan başka bir rab mi arayayım? Hiç bir nefis, kendisinden başkasının aleyhine (günah) kazanmaz. Günahkar olan bir başkasının günah yükünü taşımaz.
Sonunda
dönüşünüz rabbinizedir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir."...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: Ben, Allah'tan başka bir Rabb mı arayacağım? Halbuki O; herşeyin Rabbıdır. Herkes ne kazanırsa kendine aittir. Yük yüklenen kimse, başkasının yükünü taşımaz.
Sonunda
dönüşünüz Rabbınızadır. Artık O; size ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: -O, her şeyin Rabbi iken, ben O’ndan başka bir rab mi arayacağım? Herkesin kazandığı yalnızca kendisine aittir. Hiç bir günahkar bir başkasının günahını taşımaz.
Sonunda
dönüşünüz ancak Rabbinizedir. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri O, size haber verecektir....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: "Allah her şeyin Rabbi iken ben O’ndan başka bir rab mı ararım? Herkesin kazandığı, yalnız kendisine aittir. Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez.
Sonunda
hep dönüp Rabbinizin huzuruna varacaksınız. O da içinde bulunduğunuz ihtilafın içyüzünü, işin gerçeğini size bildirecektir. (KM, Romalılara 14,12; Galatyalılara 6,5)...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: «O, her şeyin Rabbi iken ben Allah'tan başka bir Rab mi arayayım? Hiç bir nefis, kendi aleyhinden başkasını kazanmaz. Günâhkar olan bir başkasının günah yükünü taşımaz.
Sonunda
dönüşünüz Rabbinizedir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.»...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: O herşeyin Rabbi iken, ben kendime Allah'tan başka rab mi arayacağım? Herkes ne kötülük işlerse kendi aleyhine işler. Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez.
Sonunda
hepinizin döneceği yer Rabbinizin huzurudur; anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri O size bildirecektir....
Əraf Suresi, 29. Ayet:
De ki: Rabbim bana adaleti emretti. Her secde edişinizde yüzünüzü dosdoğru Ona yöneltin ve yalnız Onun rızasını gözeterek kulluk edin. Bundan önce sizi nasıl O yarattıysa,
sonunda
yine Ona döneceksiniz....
Əraf Suresi, 37. Ayet:
1.
fe
: o zaman, öyleyse
2.
men azlemu
: kim daha zalim
3.
mimmen ifterâ
: iftira eden kimseden
4.
alâ allâhi
: Al...
Əraf Suresi, 37. Ayet:
Kim, Allah’a karşı yalan uyduran veya O’nun âyetlerini yalanlayanlardan daha zalimdir? İşte onlara kitaptan (kendileri için yazılmış ömür ve rızıklardan) payları erişir.
Sonunda
kendilerine melek elçilerimiz, canlarını almak için geldiğinde, “Hani Allah’ı bırakıp tapınmakta olduğunuz şeyler nerede?” derler. Onlar da, “Bizi yüzüstü bırakıp kayboldular” derler ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler....
Əraf Suresi, 37. Ayet:
Yalan yere Allah'a iftirâ edenden, yahut onun âyetlerini inkâr eyleyenden daha zâlim kimdir ki? Kitaptan nasipleri neyse erişecek onlara;
sonunda
canlarını almak için elçilerimiz, onlara gelip çatınca Allah'ı bırakıp da kulluk ettiğiniz, kendilerini çağırıp durduğunuz putlar Nerede diyecekler. Onlar da kaybolup gittiler diyecekler ve kâfir olduklarına dâir kendileri, kendilerinin aleyhinde tanıklık edecekler....
Əraf Suresi, 37. Ayet:
Allah'a iftira eden ya da O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Onların kitaptaki nasipleri kendilerine erişecektir.
Sonunda
elçilerimiz (melekler) gelip canlarını alırken "Allah'ı bırakıp da tapmakta olduğunuz tanrılar nerede?" derler. (Onlar da) "Bizden sıvışıp gittiler" derler. Ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler....
Əraf Suresi, 37. Ayet:
Allah'a iftira eden ya da O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Onların kitaptaki nasipleri kendilerine erişecektir.
Sonunda
elçilerimiz (melekler) gelip canlarını alırken «Allah'ı bırakıp da tapmakta olduğunuz tanrılar nerede?» derler. (Onlar da) «Bizden sıvışıp gittiler» derler. Ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler....
Əraf Suresi, 37. Ayet:
Çünkü bir yalanı Allah'a iftira eden veya onun ayetlerine yalan diyen kimseden daha zalim kim olabilir? Bunlara kitaptan nasipleri erişir ve
sonunda
kendilerine göndereceğimiz melekler gelip canlarını alırken: «Hani o, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız nerede?» dediklerinde: «Onlar bizi bırakıp kayboldular!» derler ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerinde şahitlik ederler....
Əraf Suresi, 37. Ayet:
Allah adına yalan uydurandan ya da O'nun ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kim olabilir? Onlara kitaptaki payları erişir.
Sonunda
canlarını almak üzere elçilerimiz yanlarına geldiklerinde kendilerine 'Allah'ın dışında taptığınız putlar hani nerede? deyince, Koyup gittiler bizi' derler. Böylece kâfir olduklarına dair kendileri şahitlik ederler....
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Cinlerden ve insanlardan, sizden önce gelip geçen ümmetler arasında siz de girin ateşe diyecek. Her ümmet, ateşe girdikçe kendi dindaşına lânet edecek,
sonunda
birbiri ardınca hepsi de orada toplanacak. Son girenler, evvelce girenler için Rabbimiz diyecekler, işte bunlar bizi doğru yoldan çıkardı, bir kat daha fazla azâb et onlara. Her zümre için diyecek, kat-kat fazla azap var ama siz bilmezsiniz....
Əraf Suresi, 38. Ayet:
(Allah da onlara): Sizden önce gelip geçen cin ve insanlar arasında siz de Cehennem'e girin, buyuracak. Ne kadar bir ümmet ateşe girse yoldaşına lanet edecek.
Sonunda
hepsi orada toplanıp biraraya gelince, sonrakiler öncekiler için, «Ey Rabbimiz ! İşte bunlar bizi saptırdılar, o nedenle bunlara ateşten kat kat azâb ver,» diyecekler. Allah da: «Her birinize kat kat vardır, ama bilmiyor, anlamıyorsunuz,» buyuracak....
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Girin bakalım cinlerden ve insanlardan sizden önce geçen milletlerin arasında ateşe! der. Her millet girdikçe, kendilerine uyup sapıklığa düştüğü hemşiresine (dindaşına) lanet eder.
Sonunda
hepsi orada birbirlerine ulanırlar. Sonrakileri, öndekileri göstererek: «Ey Rabbimiz, işte şunlar bizi yoldan çıkardılar; onun için onlara ateşten iki katlı azap ver!» derler. Allah: «Her birinize iki katlı, fakat bilmiyorsunuz.» der....
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Allah onlara «Sizden önce gelip göçen cin ve insan toplulukları yanında cehenneme giriniz» der. Her cehenneme giren topluluk yoldaşına lânet okur.
Sonunda
hepsi biraraya gelince sonrakiler, kendilerinden öncekiler için «Ey Rabbimiz, bizi bunlar yoldan çıkardı, onun için bunlara bir kat daha fazla cehennem azabı çektir» derler. Allah da onlara «Herbirinizin azabı ikiye katlanmıştır, ama bilmiyorsunuz.»...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Allah: -Sizden önce geçen cin ve insan toplumları içinde ateşe girin! der. Her toplum da girdikçe kardeşini lanetler.
Sonunda
hepsi orada bir araya gelince, sonra gelenler, öncekiler için: -Rabbimiz, işte bizi bunlar saptırdılar. Onlara ateşten azabı kat kat ver! derler. Allah: Herkese kat kat azap vardır, fakat, bilmiyorsunuz, der....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur.
Sonunda
onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur.
Sonunda
onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 93. Ayet:
Ve
sonunda
Şuayb, onların yanından dönüp giderken: "Ey kavmim!" dedi, "gerçek şu ki, ben size Rabbimin buyruklarını tebliğ ettim ve güzelce öğüt verdim: artık ben nasıl (sizin gibi) hakkı inkar eden bir topluluk için yas tutup kederleneyim?"...
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Mûsa kavmine: “- Allah’dan yardım dileyin ve sabredin. Muhakkak ki yeryüzü Allah’ındır. Kullarından dilediğini ona vâris kılar.
Sonunda
kurtuluş, Allah’dan korkanlar içindir.” dedi....
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Musa, kavmine dedi ki: «Allah'ın yardımını ve lütfunu isteyin ve sabır gösterin. Şüphesiz ki yeryüzü Allah'ındır. Kullarından dilediğini ona mirasçı kılar.
Sonunda
kurtuluş müttakilerindir.»...
Əraf Suresi, 136. Ayet:
Sonunda
onlardan öç aldık. Ayetlerimizi yalanladıkları, onları umursamadıkları için kendilerini denizde boğduk....
Əraf Suresi, 168. Ayet:
Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık. İçlerinde iyi olanları da vardı, olmayanları da. Onları biz, bazan nimetlerle, bazan da musibetlerle imtihana çektik.
Sonunda
belki hakka dönerler diye....
Əraf Suresi, 169. Ayet:
Ve ardından ilahi kitabın mirasçısı (oldukları halde) bu değersiz dünyanın geçici tatlarına sarılan (yeni) kuşaklar aldı onların yerini; ve "Nasıl olsa
sonunda
affedileceğiz" diyerek karşılarına çıkan bu kabil geçici şeylere sarılan (günahkar) kimseler olup çıktılar. (Oysa), onlardan Allaha yalnızca doğru ve gerçek olanı isnat edeceklerine dair ilahi kitap üzerine söz alınmamış mıydı? Onda (yazılı) olanı tekrar tekrar okumamışlar mıydı? Allaha karşı sorumluluk bilinci duyan herkes için (iki haya...
Əraf Suresi, 175. Ayet:
Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve
sonunda
azgınlardan olan kimsenin haberini oku....
Əraf Suresi, 175. Ayet:
Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz kişinin haberini anlat. O, bundan sıyrılıp uzaklaşmış, şeytan onu peşine takmıştı. O da
sonunda
azgınlardan olmuştu....
Əraf Suresi, 175. Ayet:
Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve
sonunda
azgınlardan olan kimsenin haberini oku....
Əraf Suresi, 175. Ayet:
Onlara, kendisine âyetlerimizi sunduğumuz o adamın kıssasını da anlat; âyetlerden sıyrılıp çıktı, derken onu şeytan arkasına taktı, en
sonunda
da helak olanlardan oldu....
Əraf Suresi, 175. Ayet:
Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz kişinin haberini anlat / aktar. O, bundan sıyrılıp uzaklaşmış, şeytan onu peşine takmıştı. O da
sonunda
azgınlardan olmuştu....
Əraf Suresi, 175. Ayet:
Kendisine ayetlerimizi verdiğimiz halde, onlardan sıyrılan ve şeytanın arkasına taktığı
sonunda
da azgınlardan olan o kimsenin haberini anlat....
Əraf Suresi, 175. Ayet:
Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz kişinin haberini anlat. O, bundan sıyrılıp uzaklaşmış, şeytan da onu peşine takmıştı. O da
sonunda
azgınlardan oluvermişti....
Ənfal Suresi, 24. Ayet:
Ey inananlar! Allah ve Peygamber, sizi, hayat verecek seye cagirdigi zaman icabet edin. Allah'in kisi ile kalbi arasina girdigini ve
sonunda
O'nun katinda toplanacaginizi bilin....
Ənfal Suresi, 24. Ayet:
Ey imân edenler! Allah ve Peygamberi, hayat veren şeye sizi çağırdığında icabet edin. Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer ve
sonunda
(dirilip) hepiniz O'nun huzurunda biraraya getirilip toplanacaksınız....
Ənfal Suresi, 24. Ayet:
Ey inananlar! Allah ve Peygamber, sizi, hayat verecek şeye çağırdığı zaman icabet edin. Allah'ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve
sonunda
O'nun katında toplanacağınızı bilin....
Ənfal Suresi, 24. Ayet:
Siz ey imana erişenler! Her ne zaman sizi, size hayat verecek bir işe çağırırsa, Allahın ve (dolayısıyla) Elçinin bu çağrısına icabet edin; ve bilin ki, Allah insanla kalbinin (meyilleri) arasına müdahale etmektedir; ve
sonunda
Onun katında bir araya getirileceksiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Ve yeryüzünde azınlıkta ve çaresiz olduğunuz; insanların sizi kapıp götürmesinden korktuğunuz günleri hatırlayın ki, derken O sizi himaye etti, yardımıyla güç verip destekledi ve geçiminiz için temiz ve hoş rızıklardan bahşetti size, ki
sonunda
şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 36. Ayet:
Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama
sonunda
bu, onlara yürek acısı olacak ve en
sonunda
mağlûp olacaklardır. Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır....
Ənfal Suresi, 36. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, mallarını, insanları Allah yolundan, İslâm’a girmekten vazgeçirmek, İslâmî düşünceyi, İslâmî hareketi engellemek için harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama
sonunda
bu, onlara yürek acısı olacak ve en
sonunda
mağlup olacaklar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip...
Ənfal Suresi, 36. Ayet:
Gerçek şu ki, inkâr edenler, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkâr edenler
sonunda
cehenneme sürülüp toplanacaklardır....
Ənfal Suresi, 36. Ayet:
Allah yolundan alıkoymak için mallarını harcayan kâfirler, yakında yine onu harcayacaklardır. Sonra da (gayelerine erişemiyeceklerinden) bu, onlara pişmanlık ve yürek acısı olacak,
sonunda
mağlûp olacaklardır. Küfürlerinde sebât edenler, toplanıp cehenneme götürüleceklerdir....
Ənfal Suresi, 36. Ayet:
Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama
sonunda
bu, onlara yürek acısı olacak ve en
sonunda
mağlûp olacaklardır. Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır....
Ənfal Suresi, 36. Ayet:
Gerçek şu ki, küfredenler (insanları) Tanrı'nın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra da bozguna uğratılacaklardır. Küfredenler
sonunda
cehenneme sürülüp toplanacaklardır....
Ənfal Suresi, 36. Ayet:
Kâfirler şüphesiz ki mallarını Allah yolundan alıkoymak için sarfediyorlar. Daha da sarfedecekler. Sonra bu kendilerine bir yürek acısı olacak ve en
sonunda
mağlup olacaklar. (Küfründe inat eden) kâfirler ise cehenneme sürükleneceklerdir....
Ənfal Suresi, 36. Ayet:
Gerçek şu ki, küfre sapanlar, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. Küfredenler
sonunda
cehenneme sürülüp toplanacaklardır....
Ənfal Suresi, 36. Ayet:
O küfre sapanlar mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar, harcayacaklardır da.
Sonunda
bu kendileri için bir hasret olacak, sonra da mağlup edilecekler. Küfre sapanlar doğruca cehenneme sürülecekler....
Ənfal Suresi, 44. Ayet:
Zamanı gelip kendileriyle karşılaştığınızda sizin gözlerinizde onları az gösteriyor, onların da gözlerinde sizi az gösteriyordu ki ALLAH önceden planlanmış işi gerçekleştirsin. İşler,
sonunda
ALLAH'a döner....
Ənfal Suresi, 44. Ayet:
Onlarla karşılaştığınızda ise, onları sizin gözünüze, sizi de onların gözlerine az gösterdi-tâ ki, olacak olan işi Allah böylece yerine getirsin. Zaten
sonunda
bütün işler Allah'a döner....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde dört ay daha gezip dolaşın. . . İyi bilin ki, Allâh'ı âciz bırakamazsınız. . . Allâh (
sonunda
) hakikat bilgisini inkâr edenleri rezil rüsva eder....
Tövbə Suresi, 20. Ayet:
(Ama) inanan, zulüm ve kötülük diyarını terk eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla her türlü çabayı gösteren kimseler(e gelince,) Allah katında en yüksek onur payesi onlarındır; ve onlardır, (
sonunda
) kazanacak olan!...
Tövbə Suresi, 25. Ayet:
Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti,
sonunda
(bozularak) gerisin geri dönmüştünüz....
Tövbə Suresi, 25. Ayet:
Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti,
sonunda
(bozularak) gerisin geri dönmüştünüz....
Tövbə Suresi, 25. Ayet:
ALLAH bir çok durumda size yardım etti. Huneyn günü sayısal çokluğunuz sizi böbürlendirmişti. Fakat sayınızın size hiç bir yararı da olmamıştı. Nitekim, tüm genişliğine rağmen yeryüzü size dar gelmiş ve
sonunda
dönüp kaçmıştınız....
Tövbə Suresi, 27. Ayet:
Nitekim ALLAH,
sonunda
dilediğinin tevbesini kabul eder. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
Onlar daha önce de fitne çıkarmaya çalışmış ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.
Sonunda
onlar istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri üstünlük sağladı....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.
Sonunda
onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıkıp üstünlük sağladı....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
And olsun ki, daha once de fitne koparmak istemislerdi. Sana karsi bir takim isler ceviriyorlardi,
sonunda
onlar istemedekleri halde hak ortaya cikti, Allah'in emri ustun geldi....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
And olsun ki, daha önce de fitne koparmak istemişlerdi. Sana karşı bir takım işler çeviriyorlardı,
sonunda
onlar istemedikleri halde hak ortaya çıktı, Allah'ın emri üstün geldi....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
Gerçekte onlar, fitneyi daha önce çıkarmak istediler ve sana karşı türlü işler çevirdiler.
Sonunda
, onların hoşuna gitmemesine rağmen, hak yerini buldu ve Allah'ın emri üstün geldi....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
Onlar daha önce de fitne çıkarmak istemişler, sana karşı çeşitli entrikalar çevirmişlerdi.
Sonunda
gerçek geldi ve onların istememesine rağmen, Allah'ın emri üstün çıktı....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım / nice buyrukları (tersine) çevirmişlerdi (kallebu).
Sonunda
onlar, istemedikleri halde gerçek geldi ve Tanrı'nın buyruğu ortaya çıktı....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
Daha önce de fitne koparmak istemişlerdi. Sana karşı bir takım işler çeviriyorlardı.
Sonunda
hak geldi, onların istememesine rağmen Allah’ın emri üstün oldu....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.
Sonunda
onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıkıp üstünlük sağladı....
Tövbə Suresi, 87. Ayet:
Geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular.
Sonunda
kalpleri mühürlendi. Bundan ötürü anlayamazlar....
Tövbə Suresi, 94. Ayet:
Savastan dondugunuzde size ozur beyan ederler. Onlara de ki: «Ozur beyan etmeyin, size inanmayacagiz, Allah haberlerinizi bize bildirmistir. Allah da, peygamberi de isleyeceklerinizi gorecektir.
Sonunda
, gorulmeyeni ve goruneni bilen Allah'a geri cevrileceksiniz. O, islediklerinizi size haber verecektir.»...
Tövbə Suresi, 94. Ayet:
Savaştan döndüğünüzde size özür beyan ederler. Onlara de ki: 'özür beyan etmeyin, size inanmayacağız, Allah haberlerinizi bize bildirmiştir. Allah da, Peygamberi de işleyeceklerinizi görecektir.
Sonunda
, görülmeyeni ve görüneni bilen Allah'a geri çevrileceksiniz. O, işlediklerinizi size haber verecektir.'...
Tövbə Suresi, 94. Ayet:
Savaştan döndüğünüzde size özür dileyecekler. Onlara de ki: “Özür beyan etmeyin. Size asla inanmayacağız. Allah haberlerinizi bize bildirmiştir. Allah da, Peygamberi de işleyeceklerinizi görecektir.
Sonunda
, görülmeyeni ve görüneni bilen Allah’a geri çevrileceksiniz. O, işlediklerinizi size haber verecektir.”...
Tövbə Suresi, 94. Ayet:
(Ve) onlar, (seferden) döndüğünüzde size bahaneler arzedecekler! De ki: "(Asılsız) özürleri ileri sürmeyin, (çünkü) size inanmıyoruz: Allah bize hakkınızda gerekli bilgiyi vermiş bulunuyor zaten. (Bundan sonraki) yapıp ettiklerinize bakacak Allah; ve Onun Elçisi (de öyle);
sonunda
, yaratıkların görüş ve algı alanı dışında kalan şeyleri de, onların duyu ve tasavvur yoluyla tanıklık edebilecekleri şeyleri de bütün gerçeğiyle bilen Onun karşısına çıkarılacaksınız; Ve O sizin (hayatta) ne yapıp etti...
Tövbə Suresi, 94. Ayet:
Seferden geri dönüp onların yanına geldiğiniz zaman size özür beyan ederler. De ki: “Hiç özür beyan etmeyin, size aslâ inanmayız. Çünkü Allah bize sizin haberlerinizi bildirmiştir. Yaptığınızı Allah da görecek Peygamber'i de.
Sonunda
görüleni ve görülmeyeni bilenin huzuruna döndürüleceksiniz. O size yaptıklarınızı haber verecektir. ”...
Tövbə Suresi, 105. Ayet:
Ve (ey Peygamber, onlara) de ki: "Yapın (yapmak istediğinizi)! Allah yapıp ettiklerinizi görüyor; O'nun Elçisi de (görüyor), inananlar da: (nasıl olsa)
sonunda
, insanın hem görüş ve kavrayış alanı dışında kalan alemi, hem de duyuları ve tasavvurlarıyla tanıklık edebileceği alemi bütün gerçeğiyle bilen Allah'ın huzuruna çıkarılacaksınız. Ve o zaman O, sizin yapageldiğiniz şeyleri (bütün gerçeğiyle) görüp anlamanızı sağlayacak"....
Tövbə Suresi, 118. Ayet:
Geride kalan o üç kişinin de (tevbesini kabul etti). Yeryüzü, tüm genişliğine rağmen onlara dar gelmişti. Bunalmışlardı.
Sonunda
, ALLAH'tan kaçamıyacaklarını anladılar. Bunun üzerine, yönelmeleri için O, onlara yöneldi. ALLAH yönelişleri Onaylayandır, Rahimdir....
Tövbə Suresi, 118. Ayet:
Allah, hükümleri ertelenen o üç kişinin de tevbelerini kabul etti.
Sonunda
yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar geldi, can sıkıntısından patlayacak gibi oldular, Allah'dan kaçmanın yine O'na sığınmaktan başka bir çıkar yolu olmadığını anladılar. Bunun üzerine Allah onların tevbelerini kabul etti ki, tevbe etsinler. Hiç kuşkusuz Allah, tevbelerin kabul edicisidir, merhametlidir....
Tövbə Suresi, 121. Ayet:
Onlar ister hayır için küçük veya büyük birşey harcamış, isterse bir vadi aşmış olsunlar, bu da onların lehine yazılır ve
sonunda
Allah onları yaptıklarının daha güzeliyle ödüllendirir....
Tövbə Suresi, 125. Ayet:
İndirilen sûre, kalplerinde hastalık bulunanların da pisliğine pislik katar;
sonunda
onlar kâfir olarak ölürler....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İnsanları (eğri yolun
sonunda
n) korkut, inananlara Rableri nezdindeki yüksek makamları müjdele, diye içlerinden bir adama vahyimizi göndermemiz onlara tuhaf mı geldi? Kâfirler: «Hiç şüphesiz bu besbelli bir sihirbaz.» dediler....
Yunus Suresi, 4. Ayet:
Sonunda
hepiniz O'na döneceksiniz. Bu Allah'ın kesinlikle gerçekleşecek bir vaadidir. O, iman edip iyi ameller işleyenleri adalet uyarınca ödüllendirmek için insanları önce hiç yoktan yaratır, sonra da onları yeniden diriltir. Kâfirlere gelince, gerçekleri inkâr ettiklerinden dolayı onları kaynar sıvıdan oluşmuş bir içki ile acıklı bir azap beklemektedir....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Fakat onları kurtarınca, bir de bakarsın ki yeryüzünde haksız yere taşkınlık yapıyorlar. Ey İnsanlar! Sizin taşkınlığınız, sırf kendi aleyhinizedir. (Bununla) sadece dünya hayatının yararını elde edersiniz.
Sonunda
dönüşünüz bizedir. (Biz de) bütün yaptıklarınızı size haber vereceğiz....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde edersiniz;
sonunda
dönüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde edersiniz;
sonunda
dönüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Ne var ki, Allah onları bu (felaketten) kurtarır kurtarmaz, hemen yeryüzünde haksız yere azgınlık yapmaya koyulurlar! Ey insanlar! Yaptığınız bütün taşkınlıklar döne dolaşa yine kendinizi bulacaktır! (Yalnızca) bu dünya hayatının (geçici) doyumları(nı) gözetiyorsunuz: fakat (hatırlayın ki,)
sonunda
Bize döneceksiniz ve o zaman (hayatta) yapıp ettiğiniz her şeyi size (eksiksiz) haber vereceğiz....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Fakat Allah onları kurtarınca, yeryüzünde haksız yere azgınlık etmeye başlarlar. Ey insanlar! Sizin azgınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. Dünya hayatının zevkinden bir süre istifade edersiniz.
Sonunda
dönüşünüz bize olacaktır. Biz de o zaman size bütün yaptıklarınızı haber veririz....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki yine yeryüzünde haksız taşkınlıklar ve türlü yolsuzluklar yapıyorlar. Ey insanlar! İyi biliniz ki taşkınlığınız sadece kendi aleyhinizedir. Elde edeceğiniz en fazla şey, bu fani hayatın geçici menfaatidir.
Sonunda
dönüp Bizim huzurumuza geleceksiniz ve Biz de yaptıklarınızı size bir bir göstereceğiz....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Allah onları kurtardığında ise, yine yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara girişiverirler. Ey insanlar! Taşkınlığınız kendi aleyhinizedir. Bir süre dünya hayatından yararlanırsınız, ama
sonunda
dönüşünüz Bizedir; yapmakta olduklarınızı o zaman Biz size haber veririz....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
1.
ve immâ
: ve ama, eğer
2.
nurîyenne-ke
: elbette sana gösteririz
3.
ba'de
: bir kısmı
4.
ellezî naıdu-hum
: onl...
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Ama sana, onlara vaadettiğimizin bir kısmını göstersek veya seni vefat ettirsek de o zaman (
sonunda
) onların dönüşü, Bizedir. Sonra Allah, onların yaptığı şeylere de şahittir....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onları tehdit ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) seni vefat ettirsek de
sonunda
onların dönüşü bizedir. Sonra, Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onları tehdit ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek de, göstermeden senin ruhunu alarak ölümünü gerçekleştirsek de neticede, hesap vermek üzere, bizim huzurumuza getirilecekler.
Sonunda
, onların alenî-gizli bütün davranışlarını şâhit olarak Allah ortaya getirecektir....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Kâfirlere vâdettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek, yahut onlara azab edişten önce seni (ahirete) alsak da,
sonunda
onların dönüşü bizedir. Sonra Allah, onların yapacakları şeylere de şâhiddir....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onlara vaad ettiğimizin bir kısmını sana göstersek de, göstermeden seni vefat ettirsek de,
sonunda
onların dönüşü bize olacak. Sonra onların ne yapacaklarına Allah şahit olacaktır....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onlara vaad ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek, yahut seni vefat ettirsek, nasıl olsa
sonunda
onlar bize döneceklerdir. Elbette Allah, kendilerinin ne yapacaklarına şahittir....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onların vaat ettiğimizin bazısını sana göstersek de seni vefat ettirsek de dönüşleri bizedir.
Sonunda
Allah, işlemiş olduklarına tanıklık edecektir....
Yunus Suresi, 56. Ayet:
O, hem hayat verir, hem öldürür. Ve (
sonunda
hepiniz) O’na döndürüleceksiniz!...
Yunus Suresi, 56. Ayet:
Hayatı bahşeden ve ölümü takdir eden O'dur; ve
sonunda
hepiniz O'na dönmek zorundasınız....
Yunus Suresi, 56. Ayet:
Hayatı veren de, öldürüp geri alan da O’dur. Ve
sonunda
hepiniz O’nun huzuruna götürüleceksiniz....
Yunus Suresi, 70. Ayet:
Olsa olsa dünyada az bir zevk alır, ama
sonunda
Bizim huzurumuza dönerler. Sonra Biz de inkâr ve nankörlüklerinden ötürü o çok şiddetli azabı onlara tattırırız....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
(Ey Peygamber!) O inkarcılara Nuh'un olaylı geçen haberini oku. O bir vakitler kavmine demişti ki: «Ey kavmim, eğer (aranızda) yer alışım ve Allah'ın âyetleriyle öğüt vermişliğim size ağır geliyorsa, ben ancak Allah'a güvenip dayanıyorum. Siz ne yapacağınızı ve ortak edindiklerinizi biraraya getirin, öyle ki,
sonunda
ne yapacağınız size tasa olup kalmasın, sonra da hükmünüzü hakkımda uygulayın ve bana hiç de süre tanımayın....
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Sonunda
Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı....
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Sonunda
, Firavun ve etrafındakilerin belâsı korkusundan, Mûsa’ya kavminden ancak bir zürriyet iman etti. Çünkü Firavun o yerde (Mısır’da) çok üstün idi ve pek aşırı giden taşkınlardandı....
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Sonunda
Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- inanan olmadı / inanmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı....
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Sonunda
Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı....
Yunus Suresi, 90. Ayet:
İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve askerleri de taşkınlık ve düşmanlıkla onların peşlerine düştüler.
Sonunda
su onu boğmaya başlayınca: 'İsrailoğullarının kendisine iman ettiğinden başka ilah olmadığına iman ettim ve ben de Müslümanlardanım' dedi....
Yunus Suresi, 90. Ayet:
İsrail oğulları'nı denizden geçirdik ; Fir'avn ve askerleri zulüm ve düşmanlık (izhar ederek) onları takibe koyuldular.
Sonunda
Fir'avn boğulma derecesine gelince (şöyle) dedi : «İsrail oğulları'nın inandığı Allah' tan başka ilâh olmadığına inandım ve ben artık (O'na) teslimiyet gösterenlerdenim i»...
Yunus Suresi, 90. Ayet:
Derken İsrail oğullarını denizden geçirdik. Firavun askerleriyle takip ve taarruz etmek için derhal arkalarına düştü.
Sonunda
boğulma kendini sıkboğaz edince: «İnandım, gerçekten de İsrail oğullarının iman ettiği Allah'tan başka tanrı yok, ben de O'na teslimiyet gösterenlerdenim!» dedi....
Yunus Suresi, 90. Ayet:
İsrailoğulları'nı denizden geçirdik. Firavun ve askerleri saldırı ve düşmanlık amacı ile peşlerine düştüler.
Sonunda
Firavun boğulmanın eğişine geldiğinde, «İsrailoğulları'nın inandıkları ilahtan başka ilah olmadığına inandım, ben de O'na teslim olanlardan (müslümanlardan) biriyim» dedi....
Yunus Suresi, 93. Ayet:
Gerçekten İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve hoş nimetlerden rızıklandırdık.
Sonunda
görüş ayrılığına düşmeleri de kendilerine ilim (Kur'an) geldikten sonra oldu. Şüphe yok ki, ayrılığa düştükleri şeylerde, Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir....
Yunus Suresi, 103. Ayet:
Sonunda
elçilerimizi ve inananları kurtarırız. Evet, inananları kurtarmak bizim değişmez bir yasamızdır....
Yunus Suresi, 103. Ayet:
Sonunda
elçilerimizi ve inananları kurtarırız. İşte böyle, üzerimize bir borç olarak mü'minleri kurtarırız....
Yunus Suresi, 103. Ayet:
Sonunda
biz, resullerimizi ve iman edenleri kurtarıyoruz. İşte böyledir. Üzerimize bir borç olarak, inananları kurtarırız....
Hud Suresi, 6. Ayet:
Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah'ın üzerinedir. Allah o canlının durduğu yeri ve
sonunda
bırakılacağı mekanı bilir. (Bunların) hepsi açık bir kitapta (levh-i mahfuz'da) dır....
Hud Suresi, 6. Ayet:
Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah'ın üzerinedir. Allah o canlının durduğu yeri ve
sonunda
bırakılacağı mekanı bilir. (Bunların) hepsi açık bir kitapta (levh-i mahfuz'da) dır....
Hud Suresi, 6. Ayet:
Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların rızkı Allah'a âittir. Allah o canlının durduğu yeri ve
sonunda
bırakılacağı yeri bilir. Bunların hepsi apaçık bir Kitap'ta (Levh-i mahfuz'da)dır....
Hud Suresi, 34. Ayet:
Eğer Allah sizi helak etmeyi diliyorsa, ben size öğüt vermek istesem de öğüdümün size yararı olmaz. O, sizin Rabbinizdir ve
sonunda
O'na döndürüleceksiniz!» dedi....
Hud Suresi, 38. Ayet:
(Nûh) gemiyi yapıyor; kavminden bir gürûh da yanından geçtikçe onunla alay ediyorlardı. (Nûh) dedi ki: 'Eğer (siz) bizimle eğleniyorsanız,
sonunda
şübhesiz biz de(Allah’ın azâbı geldiği vakit) sizinle, bu alay etmekte olduğunuz gibi alay edeceğiz.'...
Hud Suresi, 40. Ayet:
Sonunda
emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti....
Hud Suresi, 40. Ayet:
Sonunda
emrimiz gelip tennur kaynamaya başlayınca (Nuh'a) dedik ki: «Her (hayvanın) dişi ve erkeğinden ikişer taneyi ve aleyhinde (ilâhi) hüküm geçmiş olanlar dışında aileni ve imân edenleri gemiye yüklet (bindir)!» Ne var ki, beraberinde imân edenler pek az kimseler idi....
Hud Suresi, 40. Ayet:
Sonunda
buyruğumuz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında ehlini (aileni) ve inananları ona bindir." Zaten onunla birlikte çok azından başkası inanmamıştı....
Hud Suresi, 40. Ayet:
Sonunda
emrimiz gelip, yerden sular kaynamağa başlayınca: -Her şeyden ikişer çift aleyhlerinde hüküm verilmiş olan dışında aileni ve iman edenleri ona bindir, dedik. Zaten onun yanında iman etmiş olan kimseler çok azdı....
Hud Suresi, 40. Ayet:
Sonunda
emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: «Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle.» Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti....
Hud Suresi, 49. Ayet:
İşte bunlar, sana vahiy ile bildirdiğimiz gaybî haberlerdir. Daha önce ne sen bunu biliyordun, ne de kavmin biliyordu. Öyleyse sen de sabret.
Sonunda
kazanacak olanlar, elbette Allah'tan korkup (kötülüklerden) sakınanlardır....
Hud Suresi, 49. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Bunlar gayb haberlerindendir ki, onları sana vahyediyoruz. Bundan önce onları ne sen biliyordun, ne de kavmin! Öyle ise sabret! Şübhesiz ki âkıbet (
sonunda
asıl kazanç) takvâ sâhiblerinindir....
Hud Suresi, 49. Ayet:
İşte bunlar gayb olan birtakım haberlerdir. Onları sana Biz vahyediyoruz. Halbuki bu vahiyden önce onları ne sen, ne de milletin bilmezdiniz. Öyleyse onların red ve inkârlarına karşı sabret, dişini sık ve şüphen olmasın ki hayırlı âkıbet müttakilerindir (
Sonunda
kazananlar, Allah’ı sayıp O’nun emirlerini çiğnemekten sakınanlar olacaktır)....
Hud Suresi, 88. Ayet:
Ey kavmim dedi Şuayb, ya Rabbimden apaçık bir delille gelmişsem, ya kendi katından beni güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa. Sizi nehyettiğim şeye kendim aykırı hareket edemem ki. Gücümün yettiği kadar ıslâh etmek istiyorum sizi ve başarım, ancak Allah'tandır, ona dayandım ve
sonunda
da dönüp onun tapısına varacağım....
Hud Suresi, 98. Ayet:
O, kıyamet günü kavminin önderliğine geçer, böylece onları ateşe götürmüş olur.
Sonunda
vardıkları yer, ne kötü bir yerdir.....
Hud Suresi, 98. Ayet:
O, kıyamet günü kavminin önderliğine geçer, böylece onları ateşe götürmüş olur.
Sonunda
vardıkları yer, ne kötü bir yerdir.....
Hud Suresi, 98. Ayet:
O, kıyamet günü kavminin önderliğine geçer, böylece onları ateşe götürmüş olur.
Sonunda
vardıkları yer, ne kötü bir yerdir.....
Yusif Suresi, 17. Ayet:
'Ey babamız,' dediler, 'Gittik, yarışıyorduk. Yusuf'u da eşyamızın yanında bırakmıştık.
Sonunda
onu kurt yedi. Doğru konuşsak bile sen bize inanmıyacaksın.'...
Yusif Suresi, 20. Ayet:
Ve
sonunda
önemsiz bir paha -sadece birkaç gümüş dirhem- karşılığında o'nu sattılar; o kadar az değer biçmişlerdi o'na....
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Sonunda
(o kadın) onların gizli dedikodularını işitince, kendilerine (haber) gönderdi ve onlar için yaslanacak bir yer (yastıklar ve bir sofra) hazırladı; herbirine ise birer (keskin)bıçak verdi ve (meyveleri soy maya baş ladıklarında, Yûsuf’a): 'Kar şıla rı na çık!' dedi. Bunun üzerine (kadınlar) onu (Yû suf’u) görünce, (eşsiz güzelliğine ve fa zîletine meftûn olarak) onu pek yüce gördüler de (hayranlıklarından farkına bile varmadan) ellerini kestiler ve: 'Hâşâ! Allah için, bu bir insan değildi...
Yusif Suresi, 35. Ayet:
Sonunda
(aziz ve arkadaşları) kesin delilleri görmelerine rağmen (halkın dedikodusunu kesmek için yine de) onu bir zamana kadar mutlaka zindana atmaları kendilerine uygun göründü....
Yusif Suresi, 35. Ayet:
Sonunda
(aziz ve arkadaşları) kesin delilleri görmelerine rağmen (halkın dedikodusunu kesmek için yine de) onu bir zamana kadar mutlaka zindana atmaları kendilerine uygun göründü....
Yusif Suresi, 35. Ayet:
Sonunda
kadının âilesi kesin delilleri görmelerine rağmen, onu bir süre için zindana atmayı uygun buldular....
Yusif Suresi, 59. Ayet:
Sonunda
(Yûsuf) onların yüklerini hazırlayınca dedi ki: 'Bana, babanızdan bir, erkek kardeşinizi (Bünyâmin’i) de getirin! Görmüyor musunuz, doğrusu ben ölçeği (adam başına) tam olarak veriyorum ve (kardeşinizin payını da vermekle) ben misâfirperverlerin en hayırlısıyım.'...
Yusif Suresi, 70. Ayet:
Sonunda
(Yûsuf) onların yüklerini hazırlayınca, su kabını kardeşinin(Bünyâmin’in) yüküne koydu; sonra bir tellâl (arkalarından): 'Ey kafile! Doğrusu siz gerçekten hırsız kimselersiniz!' diye seslendi....
Yusif Suresi, 76. Ayet:
Yûsuf, kardeşinin kabından önce onların kaplarını (aramaya) başladı ve
sonunda
onu kardeşinin kapları arasında bulup çıkardı. İşte biz Yûsuf'a böyle bir plân öğrettik; çünkü hükümdarın «ceza kanununa» göre kardeşini alıkoyamazdı. Meğer ki Allah dilemiş olsun. Biz dilediğimiz kişilerin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde bir bilen vardır....
Yusif Suresi, 76. Ayet:
Bunun üzerine (kovuşturma için Yusuf'un yanına getirildiler,) Yusuf, arama işine küçük kardeşi (Bünyamin)in yükünden önce üvey kardeşlerinin yüklerinden başladı; ve
sonunda
kupayı (küçük) kardeşinin yükünde bulup çıkardı. Yusuf(un dileğine erişmesi) için Biz olayları işte böyle düzenledik; Allah (böyle) dilemeseydi, Kral'ın yasalarına göre, (Yusuf) kardeşini (başka türlü) alıkoyamazdı. Biz dilediğimiz kimseyi (bilgice) yüksek düzeylere çıkarırız, fakat her bilgi sahibinin üstünde her şeyi bilen ...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Oğulları, “Allah’a yemin ederiz ki, sen hâlâ Yusuf’u anıp duruyorsun.
Sonunda
üzüntüden eriyip gideceksin veya helâk olacaksın” dediler....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Allah'a andolsun dediler, hâlâ Yûsuf'u anıp durmadasın,
sonunda
hastalanıp eriyecek, yahut da helâk olup gideceksin....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
(Oğulları:) "Allah'a andolsun ki sen hâla Yusuf'u anıyorsun.
Sonunda
ya hasta olacaksın ya da büsbütün helâk olacaksın!" dediler....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Oğulları: 'Allah’a andolsun ki, sen hâlâ Yûsuf’u sayıklayıp duruyorsun.
Sonunda
ya üzüntüden yatağa düşeceksin, yahut da eriyip tükeneceksin.' dediler....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
(Oğulları): 'Vallahi, hayret! Hâlâ Yusuf'u anıp duruyorsun.
Sonunda
ya iyice eriyecek ya da helake düşenlerden olacaksın' dediler....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
"Allah adına, hayret" dediler. "Hâlâ Yusuf'u anıp durmaktasın.
Sonunda
(ya kahrından) hastalanacaksın ya da helake uğrayanlardan olacaksın."...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Babalarına dediler ki: “Hâlâ Yûsuf’u anıp duruyorsun. Allah’a yemin ederiz ki,
sonunda
kederinden eriyeceksin veya helâke düşenlerden olacaksın.”...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
(Oğulları:) «Allah'a andolsun ki sen hâla Yusuf'u anıyorsun.
Sonunda
ya hasta olacaksın ya da büsbütün helâk olacaksın!» dediler....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Dediler ki: «Hala Yusuf'u anıp duruyorsun, vallahi
sonunda
kederden eriyeceksin veya helak olanlara karışacaksın!»...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Dediler ki: «Hâlâ Yusuf'u sayıklayıp duruyorsun. Allah'a yemin ederiz ki,
sonunda
eriyip gideceksin, tükenip helak olacaksın. Hayret doğrusu!»...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
"Tanrı adına, hayret" dediler. "Hala Yusuf'u anıp durmaktasın.
Sonunda
(ya kahrından) hastalanacaksın ya da helake uğrayanlardan olacaksın."...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Dediler ki: «Haalâ Yuusufu anıb duruyorsun. Andolsun ki
sonunda
ya kederinden hastalanıb eriyeceksin, yahud helake uğrayanlardan olacaksın». ...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Dediler ki: Vallahi sen, hala Yusuf'u anıp duruyorsun,
sonunda
ya kederinden bitkin düşeceksin veya helake uğrayanlardan olacaksın....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
«Allah adına, hayret» dediler. «Hâlâ Yusuf'u anıp durmaktasın.
Sonunda
(ya kahrından) hastalanacaksın ya da helake uğrayanlardan olacaksın.»...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Dediler ki: "Hâlâ Yûsuf'u anıp duruyorsun.
Sonunda
ya kederinden eriyeceksin yahut da helâk olup gideceksin."...
Rəd Suresi, 18. Ayet:
Rableri(nin daveti)ne güzel bir karşılık verenlerle O'na hiç karşılık vermeyenlerin durumları. (Bu sonrakiler), yeryüzünde ne varsa, hepsi onların olsa -hatta bunun iki katı- (Hesap Günü'nde) kurtulmak için hiç şüphesiz bunların hepsini gözden çıkarırlardı: İşte hesapların en kötüsü böylelerini bekliyor; böylelerinin
sonunda
varacakları yer de cehennem olacak: o ne kötü bir dinlenme yeri!...
Rəd Suresi, 22. Ayet:
Onlar ki, Rablerinin rızasını arayarak sabretmişler, namazlarını dosdoğru kılmışlar, kendilerine rızık olarak verdigimiz şeylerden gizli ve açık bağışta bulunmuşlar, kötülüğe iyilikle karşılık vermek ve günahın ardından bir sevap işlemek suretiyle kötülüğü iyilikle gidermişlerdir. Bu dünyanın
sonunda
güzel bir akıbet işte onlar içindir....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
Ne mutlu iman edip de makbul ve güzel işler yapanlara!Eninde
sonunda
dönüp gidilecek güzel yurt onların olacak....
Rəd Suresi, 31. Ayet:
Eğer okunan bir kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla ovalar, pınarlar, nehirler oluşturmak için yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı, o kitap, yine bu Kur’ân olurdu, gene de iman etmeyeceklerdi. Fakat emir, plan, düzen, icraat bütünüyle Allah’ındır. İman edenler, Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olması halinde, bütün insanları hidayete erdireceğini hâlâ anlayamadılar mı? Allah’ın dinine, mü’minlere karşı düzenledikleri tertipler, i...
Rəd Suresi, 31. Ayet:
Eğer dağların yürümesini, yeryüzünün parçalanmasını ve ölüler ile konuşabilmeyi sağlayan bir kitap olsaydı, o bu Kur'an olurdu. Fakat tüm yetki Allah'ın tekelindedir. Dilese, Allah'ın bütün insanları doğru yola ileteceğini, mü'minler halâ kesinlikle anlamadılar mı? İşledikleri kötülükler yüzünden kâfirlerin başlarına sürekli olarak belâlar gelir, ya da bu belâlar yurtlarının yakınına iner.
Sonunda
Allah'ın verdiği söz gerçekleşir. Kuşku yok ki, Allah sözünden caymaz....
Rəd Suresi, 31. Ayet:
Eğer bu Kur'ân kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı, ölülerin konuşturulduğu bir kitap olsa, onlar yine inanmazdı. Fakat emir ve irade bütünüyle Allah'ındır. İman edenler daha anlamadı mı ki, Allah dileseydi bütün insanlara hidayet nasip ederdi? İşleye işleye sanat haline getirdikleri kötülükler yüzünden, en
sonunda
Allah'ın vaadi erişinceye kadar o kâfirlerin başına felâketler inmeye devam edecek yahut yurtlarının yakınına kadar ulaşacaktır. Şüphesiz ki Allah vaadinden dönmez....
Rəd Suresi, 32. Ayet:
Senden önceki elçilerle de alay edildi. İnkarcılara fırsat verdim ve
sonunda
onları yakaladım. Sonuç nasıldı?...
Rəd Suresi, 32. Ayet:
Gerçek şu ki, senden önceki elçilerle de alay edilmişti; buna rağmen, Biz o hakkı inkara şartlanmış kimseleri bir süre kendi hallerine bıraktık; ama
sonunda
kıskıvrak yakaladık. Ve (böylece) Benim cezalandırmam nasıl olurmuş, (gördüler)!...
Rəd Suresi, 32. Ayet:
Yemin olsun, senden önceki resullerle de alay edildi. İnkâr edenlere biraz süre verdim ama
sonunda
hepsini yakaladım. Gördüler nasılmış azap!...
Rəd Suresi, 42. Ayet:
Onlardan öncekiler de düzenler kurdular, iş ve tedbîr, tamamıyla onundur, herkesin ne kazanacağını da bilir. Kâfirler, yakında bilirler, anlarlar, dünyâ yurdunun
sonunda
ki hayır kimin....
Rəd Suresi, 42. Ayet:
Onlardan öncekiler de düzen ve tuzak kurdular;
sonunda
bütün düzen ve tuzakların (cezasını vermek) Allah'a aittir. O, her kişinin kazandığı ne ise onu bilir. Kâfirler de o yurdun (mutlu) sonucu kimin olacak, bileceklerdir....
İbrahim Suresi, 15. Ayet:
(Peygamberler) Fetih istediler, (
sonunda
) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti....
İbrahim Suresi, 15. Ayet:
(Peygamberler) Fetih istediler, (
sonunda
) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti....
İbrahim Suresi, 15. Ayet:
Ve (elçiler) hakkın zafere ulaşması için (Allah'a) niyaz ettiler. Ve (böylece) hakkın o inatçı ve zorba düşmanlarının hepsi (
sonunda
) yok olup gittiler....
İbrahim Suresi, 15. Ayet:
(Peygamberler) Fetih istediler, (
sonunda
) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti....
İbrahim Suresi, 28. Ayet:
Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve
sonunda
kavimlerini helâk yurduna sürükleyenleri görmedin mi?...
İbrahim Suresi, 28. Ayet:
Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve
sonunda
kavimlerini helâk yurduna sürükleyenleri görmedin mi?...
İbrahim Suresi, 28. Ayet:
Allah'ın nimetlerine nankörlükle karşılık veren ve
sonunda
milletlerini helak yurduna konduranları görmedin mi?...
İbrahim Suresi, 30. Ayet:
Onlar insanları Allah'ın yolundan saptırmak için O'na çeşitli ortaklar koştular. Onlara de ki; «Dünya nimetlerinden elinizden geldiği kadar yararlanın bakalım, çünkü
sonunda
varacağınız yer cehennem ateşidir....
İbrahim Suresi, 30. Ayet:
İnsanları Allah’ın yolundan saptırmak için birtakım ortaklar uydurdular. De ki: "Azıcık yararlanın bakalım, nasılsa
sonunda
gideceğiniz yer ateştir!"...
İbrahim Suresi, 30. Ayet:
Halkı Onun yolundan alıkoymak için, başkalarını Allah'a denk tuttular. De ki: Nasiplenedurun;
sonunda
varacağınız yer ateştir....
İbrahim Suresi, 30. Ayet:
Yolundan saptırmak için Allah'a eşler uydurdular. De ki: "Hadi, nimetlenin!
Sonunda
varacağınız yer ateştir."...
Hicr Suresi, 23. Ayet:
Biz, elbette biz diriltir ve öldürürüz,
sonunda
asıl varis olanlar da biziz....
Hicr Suresi, 23. Ayet:
Dirilten de öldüren de yalnız biziz ve her şey
sonunda
bize kalır....
Hicr Suresi, 23. Ayet:
Biziz, elbette biziz o hayat vermekte olan, o öldürmekte olan. Ve biziz
sonunda
mirasçı kalan....
Hicr Suresi, 63. Ayet:
(63-65) "Yok" dediler, "Biz sana, onların şüphe ettikleri cezayı getirdik ve sana emr-i Hak ile geldik, emin ol biz sadık kimseleriz. Hemen gecenin
sonunda
aileni yola çıkar, sen de arkalarından git, içinizden hiç kimse dönüp ardına bakmasın, size emredilen yere geçin gidin."...
Hicr Suresi, 64. Ayet:
(63-65) "Yok" dediler, "Biz sana, onların şüphe ettikleri cezayı getirdik ve sana emr-i Hak ile geldik, emin ol biz sadık kimseleriz. Hemen gecenin
sonunda
aileni yola çıkar, sen de arkalarından git, içinizden hiç kimse dönüp ardına bakmasın, size emredilen yere geçin gidin."...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
(63-65) "Yok" dediler, "Biz sana, onların şüphe ettikleri cezayı getirdik ve sana emr-i Hak ile geldik, emin ol biz sadık kimseleriz. Hemen gecenin
sonunda
aileni yola çıkar, sen de arkalarından git, içinizden hiç kimse dönüp ardına bakmasın, size emredilen yere geçin gidin."...
Hicr Suresi, 83. Ayet:
ama
sonunda
, (bir) sabah erkenden onları da (hak ettikleri azabın) gürültüsü apansız yakalayıverdi;...
Nəhl Suresi, 25. Ayet:
Sonunda
, kıyamet gününde kendi günahlarını tamamen yüklendikleri gibi, bilgisizce saptırdıkları kimselerin günahlarına da ortak olurlar. Heyhat! Ne kötü birşeydir yüklendikleri!...
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de (peygamberlere) hile yapmışlardı.
Sonunda
Allah da onların binalarını temellerinden söktü üstlerindeki tavan da tepelerine çöktü. Bu azap onlara, farkedemedikleri bir yerden gelmişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de (peygamberlere) hile yapmışlardı.
Sonunda
Allah da onların binalarını temellerinden söktü üstlerindeki tavan da tepelerine çöktü. Bu azap onlara, farkedemedikleri bir yerden gelmişti....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Kendilerinden öncekiler de hile yapmışlardı.
Sonunda
Allah onların binalarına temelinden geldi de, böylece üstlerindeki tavan tepelerine çöktü. O azap onlara hiç ummadıkları yerden geldi....
Nəhl Suresi, 28. Ayet:
Onlar ki, nefislerine zulmedip dururlarken melekler canlarını alır.
Sonunda
teslim olup 'Biz herhangi bir kötülük yapmıyorduk,' derler. Hayır, ALLAH sizin yaptıklarınızı iyi bilir....
Nəhl Suresi, 34. Ayet:
Sonunda
yaptıklarının cezası onlara ulaştı ve alay etmekte oldukları şey onları çepeçevre kuşatıverdi....
Nəhl Suresi, 34. Ayet:
Sonunda
yaptıklarının cezası onlara ulaştı ve alay etmekte oldukları şey onları çepeçevre kuşatıverdi....
Nəhl Suresi, 34. Ayet:
Bunun için,
sonunda
yaptıklarının cezası başlarına felaket oldu ve alay edip durdukları o azap, kendilerini kuşattı....
Nəhl Suresi, 34. Ayet:
Sonunda
yaptıkları kötülüklerin acı akıbeti ile yüzyüze geldiler, alay konusu ettikleri ilahi azabın pençesine düştüler....
Nəhl Suresi, 34. Ayet:
Sonunda
yaptıklarının cezâsı onlara isâbet etti ve kendisiyle alay eder oldukları şey onları kuşatıverdi....
Nəhl Suresi, 34. Ayet:
Sonunda
da yaptıklarının cezasına uğradılar ve alay ettikleri şey onları kuşatıverdi....
Nəhl Suresi, 34. Ayet:
Sonunda
, yapıp ettiklerinin kötülükleri başlarına musibet olmuş, alay edip durdukları şey kendilerini sarıvermişti....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
ya da onları içten içe çürütüp (
sonunda
) tepelemeyeceğine dair?... Ama bilin ki, Rabbiniz gerçekten de çok şefkatli, çok merhametlidir!...
Nəhl Suresi, 113. Ayet:
Onlara kendilerinden bir elçi geldi, onu yalanladılar.
Sonunda
, zulmederlerken onları azap yakaladı....
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz o da (kendi) aleyhinizedir.
Sonunda
vaad geldiği zaman, (yine öyle kullar göndeririz ki) yüzlerinizi 'kötü duruma soksunlar', birincisinde ona girdikleri gibi mescid (Kudüs)e girsinler ve ele geçirdiklerini 'darmadağın edip mahvetsinler.'...
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz o da (kendi) aleyhinizedir.
Sonunda
vaad geldiği zaman, (yine öyle kullar göndeririz ki) yüzlerinizi 'kötü duruma soksunlar', birincisinde ona girdikleri gibi mescid (Kudüs)e girsinler ve ele geçirdiklerini 'darmadağın edip mahvetsinler'....
İsra Suresi, 103. Ayet:
Ve
sonunda
Firavun onları yeryüzünden söküp atmaya karar verdi; bunun üzerine Biz de onu ve onunla beraber olan herkesi (denizde) boğduk....
İsra Suresi, 110. Ayet:
De ki: "Allah, diye çağırın, 'Rahman' diye çağırın, ne ile çağırırsanız;
sonunda
en güzel isimler O'nundur." Namazında sesini çok yükseltme, çok da kısma, bu ikisi arasında (orta) bir yol benimse....
İsra Suresi, 110. Ayet:
De ki: "Tanrı", diye çağırın, "Rahman" diye çağırın, ne ile çağırırsanız;
sonunda
en güzel isimler O'nundur. Namazında sesini çok yükseltme, çok da kısma, bu ikisi arasında (orta) bir yol benimse....
İsra Suresi, 110. Ayet:
De ki: «'Allah', diye çağırın, 'Rahman' diye çağırın, ne ile çağırırsanız;
sonunda
en güzel isimler O'nundur.» Namazında sesini çok yükseltme, onda çok da kısma, bu ikisi arasında (orta) bir yol benimse....
Kəhf Suresi, 8. Ayet:
Ve biz, elbette yeryüzünde ne varsa hepsini kupkuru toprak haline getiririz
sonunda
....
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani,
sonunda
de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı,
sonunda
de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!' demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
Aralarındaki tartışmayı sürdüren arkadaşı kendisine dedi ki; «Seni önce topraktan, sonra spermadan yaratan,
sonunda
da insan biçimine koyan Allah'ı inkâr mı ediyorsun?»...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
Arkadaşı ona cevap vererek dedi ki: Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratıp
sonunda
da seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun?...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
Kendisiyle konuşan arkadaşı ona dedi ki: “Seni topraktan, sonra nutfeden yaratıp,
sonunda
da seni bir insan şekline getiren Rabbini inkâr mı ediyorsun?”...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani,
sonunda
de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı,
sonunda
de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!' demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani,
sonunda
de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı,
sonunda
de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!' demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 40. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani,
sonunda
de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 40. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı,
sonunda
de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!' demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani,
sonunda
de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı,
sonunda
de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!' demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi!
Sonunda
, çardakları üzerine yıkılıp kalmış bağına yaptığı harcamaları dolayısıyla, (hüsranla) ellerini ovuşturarak şöyle diyordu: "Keşke Rabbime (hiç) bir şeyi ortak koşmasaydım. "...
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar. Fakat bütün bu canlılık
sonunda
rüzgârın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah, her şey üzerinde kudret sahibidir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara, dunya hayati misalinin tipki soyle oldugunu anlat: Gokten indirdigimiz su ile yeryuzunde yetisen bitkiler birbirine karisir, ama
sonunda
ruzgarin savuracagi cercope doner. Allah her seyin ustunde bir kudrete sahip olandir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara, dünya hayatı misalinin tıpkı şöyle olduğunu anlat: Gökten indirdiğimiz su ile yeryüzünde yetişen bitkiler birbirine karışır, ama
sonunda
rüzgarın savuracağı çerçöpe döner. Allah her şeyin üstünde bir kudrete sahip olandır....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Onlara dünya hayâtına (dâir) şöyle misâl de getir:(Dünyanın hâli) gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, onunla yeryüzünün bitkileri (yetişip)birbirine karışır; fakat
sonunda
rüzgârların kendisini savuracağı bir çöp hâline gelir. Çünki Allah, herşeye gücü yetendir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Dünya hayatının misalini de anlat onlara. Gökten indirdiğimiz su gibidir. Ki bununla yeryüzünde yetişen bitkiler birbirine karışır. Ama
sonunda
da rüzgarın savuracağı çörçöpe döner. Allah; her şeyin üstünde bir kudret sahibidir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Dünya hayatının gökten indirdiğimiz suya benzediğini onlara anlat: Öyle ki, yerin bitkileri onu emerek zengin bir çeşitlilik içinde boy verip birbirine karışırlar; ama bütün bu canlılık, çeşitlilik
sonunda
rüzgarın savurup götürdüğü çer çöpe döner. İşte (bunun gibi,) her şeye karar veren (yalnız) Allah'tır....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara dünya hayatının örneğini ver: O, gökten indirdiğimiz su gibidir. Suyla yerin bitkisi birbirine karışır.
Sonunda
rüzgarın savuracağı çerçöpe döner. Her şeyin üstünde güç sahibi olan Allah vardır....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara dünyâ hayâtının, tıpkı şöyle olduğunu anlat: Gökten bir su indirdik, Yerin bitkisi onunla karıştı ve (
sonunda
bitkiler), rüzgârların savurduğu çöp kırıntıları haline geliverdi. Allâh, her şeye kâdirdir....
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
Sonunda
(Mûsâ oradan) uzaklaştıklarında genç (arkadaş)ına: 'Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), gerçekten bu yolculuğumuzda yorgun düştük' dedi....
Kəhf Suresi, 71. Ayet:
Bunun uzerine kalkip gittiler;
sonunda
bir gemiye bindiklerinde, o gemiyi deliverdi; Musa: «Gemiyi icindekileri bogmak icin mi deldin? Dogrusu sasilacak bir sey yaptin» dedi....
Kəhf Suresi, 71. Ayet:
Anlaşıp gittiler.
Sonunda
bir gemiye bindiler, derken o kul gemiyi deldi. Musa ona : «içindekilerini boğmak için mi onu deldin ? Doğrusu korkunç bir şey yaptın !» dedi....
Kəhf Suresi, 71. Ayet:
Bunun üzerine kalkıp gittiler;
sonunda
bir gemiye bindiklerinde, o gemiyi deliverdi; Musa: 'Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu şaşılacak bir şey yaptın' dedi....
Kəhf Suresi, 71. Ayet:
Bu ikisi böylece yola koyuldular;
sonunda
(bir kıyıya vardılar; ve onları karşı kıyıya taşıyan) tekneden inecekleri zaman, bilge kişi teknede bir delik açtı, (Musa bunu görünce:) "İçindekileri boğmak için mi onu deldin? Doğrusu, çok vahim bir şey yaptın!" diye çıkıştı....
Kəhf Suresi, 71. Ayet:
Musa da bu şartı kabul etti. Bunun üzerine kalkıp yürüdüler.
Sonunda
bir gemiye bindiler. O kul, gemiyi deldi. Musa: -Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Acayip bir iş yaptın, dedi....
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Yine gittiler;
sonunda
bir erkek cocuga rastladilar, o hemen onu oldurdu. Musa: «Bir cana karsilik olmaksizin masum bir cana mi kiydin? Dogrusu pek kotu bir sey yaptin» dedi....
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Derken yollarına devam ettiler ;
sonunda
bir oğlan çocuğuna rastladılar. O kul, o oğlanı öldürdü. Musa: «Bir cana karşılık olmaksızın tertemiz masum bir canı mı öldürdün ? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın !» dedi....
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Yine gittiler;
sonunda
bir erkek çocuğa rastladılar, o hemen onu öldürdü. Musa: 'Bir cana karşılık olmaksızın masum bir cana mı kıydın? Doğrusu pek kötü bir şey yaptın' dedi....
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Böylece yeniden yola koyuldular;
sonunda
genç bir adama rastladılar: (bilge kişi) onu öldürdü, (Musa bunu görünce:) "Bir başka cana karşılık olmaksızın masum bir cana kıydın, öyle mi?" diye çıkıştı, "Gerçekten, çok korkunç bir iş yaptın sen!"...
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Yine yola devam ettiler.
Sonunda
bir gençle karşılaştılar. O, hemen onu öldürdü: -Bir cana karşılık olmaksızın, masum bir cana mı kıydın? Gerçekten çok kötü bir iş yaptın....
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
Bunun üzerine yine gittiler.
Sonunda
bir memleket halkına vardılar ki, ora halkından yemek istedikleri halde, kendilerini misafir etmekten çekinmişlerdi. Derken yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır onu hemen doğrultuverdi. (Mûsa, ona) dedi ki: “-İsteseydin, bu işine karşı bir ücret (ekmek parası) alırdın.”...
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
Yine yola koyuldular;
sonunda
vardıkları bir kasaba halkından yiyecek istediler. Kasaba halkı, bu ikisini misafir etmek istemedi. İkisi, şehrin içinde yıkılmağa yüz tutan bir duvar gördüler, Musa'nın arkadaşı onu doğrultuverdi; Musa: 'Dileseydin buna karşı bir ücret alabilirdin' dedi....
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
Yine yola koyuldular,
sonunda
ulaştıkları kasaba halkından kendilerine yiyecek istediler. Kasaba halkı onları misafir etmek istemedi. Onlar da orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular. O kul, bunu doğrulttu. Musa: -Eğer isteseydin buna karşılık bir ücret alabilirdin, dedi....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda
güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (geçerli ilke) edinirsin."...
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda
gunesin battigi yere ulasinca onu, kara balcikli bir suda batiyor gordu. Orada bir millete rastladi. «Zulkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin» dedik....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda
Güneş'in battığı yere (iyice batı cihetine) ulaştı; onu kara balçıklı bir suya batar (görünümünde) buldu. O kesimde bir millete rastladı. Biz de ona: «Ey Zülkarneyn ! Ya azaba uğratırsın, ya da haklarında güzel muamelede bulunabilirsin, (bu hususta serbestsin)» dedik....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda
güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir suda batıyor gördü. Orada bir millete rastladı. 'Zülkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin' dedik....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda
güneşin battığı yere varınca güneşi, çamurlu bir su pınarında batarken buldu. Orada rastladığı bir toplum ile ilgili olarak kendisine «Ey Zülkarneyn, onlara istersen ceza ver, istersen kendilerine iyi davran» dedik....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda
güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzeliği (geçerli ilke) edinirsin."...
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
En
sonunda
güneşin battığı yere vardığı zaman; onu kara bir suda batıyor buldu. Orada bir kavme rastladı. Zülkarneyn, onlara azab da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin, dedik....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda
, güneşin battığı yere varınca, onu kara bir çamurda, bir göze de batarken buldu. Orada da bir kavim buldu. Ona dedik ki: -Ey Zülkarneyn, onları ister cezalandır; ister iyi davran....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Sonunda
güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında da bir kavim gördü. Dedik ki: «Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (geçerli ilke) edinirsin.»...
Kəhf Suresi, 87. Ayet:
O şöyle cevap verdi: "(Başkalarına) zulmeden kimseye gelince, ona bundan böyle azap edeceğiz; ve o kimse
sonunda
Rabbine döndürülecek; ve O da ona görülmemiş bir azap çektirecek....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Sonunda
güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Sonunda
gunesin dogdugu yere ulasinca, gunesi, kendilerini elbise, bina gibi seylerle ortmedigimiz bir millet uzerine doguyor buldu....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Sonunda
güneşin doğduğu yere ulaşınca, güneşi, kendilerini elbise, bina gibi şeylerle örtmediğimiz bir millet üzerine doğuyor buldu....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Sonunda
güneşin doğduğu yere varınca güneşi, öyle bir toplumun üzerine doğarken buldu ki, bu adamlar ile güneşin ışınları arasında hiçbir engel, hiçbir sütre koymamıştık....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Sonunda
güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Sonunda
, güneşin doğduğu yere vardığında onun, güneşe karşı hiçbir siper yapmadığımız bir kavmin üzerine doğduğunu gördü....
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Sonunda
güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için ona karşı bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu....
Kəhf Suresi, 93. Ayet:
Sonunda
, iki dagin arasina varinca, orada nerdeyse hic laf anlamayan bir millete rastladi....
Kəhf Suresi, 93. Ayet:
Sonunda
, iki dağın arasına varınca, orada nerdeyse hiç laf anlamayan bir millete rastladı....
Kəhf Suresi, 93. Ayet:
Sonunda
iki seddin arasına varınca setlerin berisinde nerede ise hiç söz anlamayan bir toplumla karşılaştı....
Kəhf Suresi, 93. Ayet:
En
sonunda
iki dağın arasına varınca; orada hemen hemen hiç bir söz anlamayan bir kavme rastladı....
Kəhf Suresi, 93. Ayet:
En
sonunda
iki dağın arasına ulaştığında, onların önünde öyle bir kavme rastladı ki, hemen hemen hiçbir sözü anlamıyorlardı....
Kəhf Suresi, 93. Ayet:
Sonunda
iki dağ arasında, hemen hemen hiçbir söz anlamayan bir kavme rastladı....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
(95-96) -Rabbimin bana verdikleri, sizinkinden daha hayırlıdır. Bana gücünüzle yardım edin, bana demir kütleleri getirin de sizinle onlar arasına sağlam bir duvar yapayım, dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: -Körükleyin, dedi.
Sonunda
onu ateş haline getirdi. -Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim, dedi....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
Bana demir kütleleri getirin». Bununla iki dağ arasını (doldurup eşit duruma gelince) Zülkarneyn, «körükleyin !» diye emretti.
Sonunda
demirler ateş haline gelince, «bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim» dedi....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
“Bana demir kütleleri getirin!” Nihayet bunlar iki dağın arasını doldurup aynı seviyeye gelince: “Körükleyin!” dedi.
Sonunda
o demirleri kor haline getirdiğinde: “Getirin şimdi bana, üzerine erimiş bakır dökeyim!” dedi....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
(95-96) -Rabbimin bana verdikleri, sizinkinden daha hayırlıdır. Bana gücünüzle yardım edin, bana demir kütleleri getirin de sizinle onlar arasına sağlam bir duvar yapayım, dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: -Körükleyin, dedi.
Sonunda
onu ateş haline getirdi. -Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim, dedi....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Sonra mescitten kavmine karşı çıktı da, «Gündüzlerin evvellerinde ve
sonunda
tesbihte bulununuz,» diye onlara işaret eyledi....
Məryəm Suresi, 22. Ayet:
Sonunda
ona gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekilip gitti....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: Kim sapıklıktaysa rahman, onun sapıklığını uzattıkça uzatır da
sonunda
azâp olsun, kıyâmet olsun, kendilerine vaat olunan şeyi görür bu çeşit adamlar ve görünce de bilirler kimin yurdu daha hayırlıymış ve kimin kuvveti daha zayıf....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: Dini inkâr edenlere Rahman biraz mühlet versin, bundan ne çıkar? Ama işin
sonunda
, onlar kendilerine vâd olunan azabı veya kıyameti görünce işte o zaman öğrenecekler: kimmiş mevkii daha düşük ve kimmiş asker ve maiyyeti daha zayıf!...
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: «Sapiklikta olani Rahman ne kadar ertelese bile,
sonunda
tehdit edildikleri azabi ya da kiyamet gununu gordukleri zaman onlar kimin yerinin daha kotu ve taraftarlarinin daha gucsuz oldugunu bilecektir.»...
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: Kim sapıklıkta bulunursa, Rahman (olan Allah) onun ipini uzattıkça uzatsın (ama)
sonunda
onlar kendilerine va'dolunan azabı ya da Kıyâmet'i görünce, kimin makamca daha fena, askerce daha zayıf olduğunu bileceklerdir....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: 'Sapıklıkta olanı Rahman ne kadar ertelese bile,
sonunda
tehdit edildikleri azabı ya da kıyamet gününü gördükleri zaman onlar kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha güçsüz olduğunu bilecektir.'...
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
Onlara de ki; «rahmeti bol olan Allah sapık yolda olanlara ne kadar geniş maddi imkân verirse versin,
sonunda
tehdit edildikleri somut azab ile ya da kıyamet günü ile yüzyüze geldiklerinde nasıl olsa kimin sosyal konumunun daha düşük ve kimin askeri gücünün daha zayıf olduğunu öğreneceklerdir.»...
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: -Rahman, sapıklıkta olan kimseye arttırdıkça artırır.
Sonunda
vaat olundukları azabı veya kıyameti gördükleri zaman kimin yerinin daha kötü, kimin ordusunun daha zayıf olduğunu bileceklerdir....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: Dini inkâr edenlere Rahman biraz mühlet versin, bundan ne çıkar? Ama işin
sonunda
, onlar kendilerine vâd olunan azabı veya kıyameti görünce işte o zaman öğrenecekler: kimmiş mevkii daha düşük ve kimmiş asker ve maiyyeti daha zayıf!...
Taha Suresi, 40. Ayet:
Kız kardeşin (Firavun ailesine) gidip de onlara: 'Ona bakabilecek birini size göstereyim mi? dediği zaman (bunun böyle olmasını Biz takdir etmiştik). Ve böylece seni yeniden annene kavuşturduk ki onun yüzü gülsün ve (artık) üzülmesin. Ve (büyüyüp belli bir yaşa vardığın zaman) birini öldürmüştün: Fakat Biz seni (bu yüzden içine gömüldüğün) tasadan kurtarmış ve seni çeşitli sınamalardan geçirmiştik. (Bu olaydan) sonra yıllarca Medyen halkı arasında yaşadın; ve
sonunda
, (Benim) takdir(im)e uyarak ...
Taha Suresi, 63. Ayet:
(
Sonunda
kendi aralarında şöyle) dediler: 'Doğrusu bunlar (Mûsâ ile Hârun), gerçekten iki sihirbazdır; sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve en üstün olan yolunuzu(dîninizi) ortadan kaldırmak istiyorlar.'...
Taha Suresi, 63. Ayet:
Sonunda
: "Her hâlde, dediler, bunlar, sizi sihirleriyle yurdunuzdan çıkarmak isteyen ve en ideal yaşam düzeninizi ortadan kaldırmak isteyen iki büyücü!"...
Taha Suresi, 68. Ayet:
(Fakat o'na:) "Korkma!" dedik, "
Sonunda
üstün gelecek olan sensin!...
Taha Suresi, 70. Ayet:
Sonunda
büyücüler secde ederek yere kapandılar ve inandık dediler, Hârûn'la Mûsâ'nın Rabbine....
Taha Suresi, 70. Ayet:
Sonunda
bütün sihirbazlar secdeye kapandılar; “- Hârun ile Mûsa’nın Rabbine iman ettik.” dediler....
Taha Suresi, 70. Ayet:
Sonunda
sihirbazlar: «Biz Musa ve Harun'un Rabbine inandik» deyip secdeye kapandilar....
Taha Suresi, 70. Ayet:
Sonunda
sihirbazlar: 'Biz Musa ve Harun'un Rabbine inandık' deyip secdeye kapandılar....
Taha Suresi, 70. Ayet:
Sonunda
bütün sihirbazlar secdeye kapandılar: «Harun ile Musa'nın Rabbine iman ettik.» dediler....
Taha Suresi, 70. Ayet:
Sonunda
bütün sihirbazlar secdeye kapandılar, «Musa ile Harun'un Rabbine iman ettik» dediler....
Taha Suresi, 70. Ayet:
Sonunda
sihirbazlar secdeye kapanarak dediler ki: Biz, Musa ve Harun'un Rabbına inandık....
Taha Suresi, 70. Ayet:
Sonunda
sihirbazlar secdeye kapanıp: -Harun ve Musa’nın Rabbine iman ettik, dediler....
Taha Suresi, 78. Ayet:
(Musa İsrailoğulları'yla beraber yola koyulunca) Firavun, ordularıyla onların peşine düştü, ama
sonunda
onları içine alıp boğması mukadder olan deniz onları yutuverdi....
Taha Suresi, 120. Ayet:
(
Sonunda
) Şeytan ona vesvese verip: "Ey Adem, sana ölümsüzlük ağacını ve eskiyip yok olmaz mülkü bildireyim mi?" dedi....