Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 2. Ayet:
Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn(muttekîne)....
Bəqərə Suresi, 2. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu, bu
2.
el kitâbu
: kitap
3.
lâ
: yok, değil
4.
reybe
: şüphe
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Ve lemmâ câehum kitâbun min indillâhi musaddikun limâ meahum, ve kânû min kablu yesteftihûne alellezîne keferû, fe lemmâ câehum mâ arafû keferû bihî, fe la’netullâhi alel kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
câe-hum
: onlara geldi
3.
kitâbun
: bir kitap
4.
min indillâhi (inde allâhi)
: Al...
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Kendilerine Kitap (bilgi) verilenlerden bir grup, beraberlerinde olanı tasdik eden Allâh indînden bir Rasûl gelince (Yahudi olmadığı için), Kitabullahı (Hakikat bilgisini ve Sünnetullah'ı) arkalarına attılar, işin hakikatini bilmiyormuşçasına....
Bəqərə Suresi, 160. Ayet:
İllellezîne
tâbû
ve aslahû ve beyyenû fe ulâike etûbu aleyhim, ve enet tevvâbur rahîm(rahîmu)....
Bəqərə Suresi, 160. Ayet:
1.
illâ
: ancak, sadece
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
tâbû
: tövbe ettiler
4.
ve
: ve
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
Ve lâ cunâhe aleykum fîmâ arradtum bihî min hitbetin nisâi ev eknentum fî enfusikum, alimallâhu ennekum se tezkurûnehunne ve lâkin lâ tuvâıdûhunne sirran illâ en tekûlû kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen), ve lâ ta’zimû ukdeten nikâhı hattâ yeblugal kitâbu eceleh(ecelehu), va’lemû ennallâhe ya’lemu mâ fî enfusikum fahzerûh(fahzerûhu), va’lemû ennallâhe gafûrun halîm(halîmun)....
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
1.
ve lâ cunâhe
: ve günah yoktur
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
fîmâ
: hakkında
4.
arradtum
: ima ettiniz<...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Ve kâle lehum nebiyyuhum inne âyete mulkihî en ye’tiyekumut
tâbû
tu fîhi sekînetun min rabbikum ve bakiyyetun mimmâ terake âlu mûsâ ve âlu hârûne tahmiluhul melâikeh(melâiketu), inne fî zâlike le âyeten lekum in kuntum mu’minîn(mu’minîne)....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
lehum
: onlara
3.
nebiyyu-hum
: onların peygamberi
4.
inne
: muhakkak ki, şüphesiz
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Ve onların Peygamberi, onlara dedi ki: “Muhakkak ki onun melikliğinin âyeti (delili), içinde Rabbinizden sekînet ve Hz. Musa ailesinin ve Harun ailesinin bıraktığı şeylerden bakiye (kalıntı) bulunan, meleklerin taşıdığı bir tabutun (tahta sandığın) size gelmesidir. Muhakkak ki bunda, sizin için elbette âyet (delil) vardır, eğer siz mü'minlerseniz.”...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Gene peygamberleri demişti ki: Onun padişahlığının apaçık alameti, Rabbinizden size itminan ve sükûn veren, içinde, Mûsâ ile Hârûn soyundan artakalanlar bulunan ve melekler tarafından taşınan tabutla gelmesidir. İnanmışsanız işte bunda, size kesin bir delil var....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara: Onun hükümdarlığının alâmeti, Tabut'un size gelmesidir. Meleklerin taşıdığı o Tabut'un içinde Rabbinizden size bir ferahlık ve sükûnet, Musa ve Harun hanedanlarının bıraktıklarından bir kalıntı vardır. Eğer inanmış kimseler iseniz sizin için bunda şüphesiz bir alâmet vardır, dedi....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Nebileri onlara dedi ki: "Muhakkak ki onun hükümranlığının işareti, o tabutun (kalbin - şuurun) size gelmesidir. Ki onun içinde Rabbinizden bir sekine (iç huzuru - ferahlık), Musa ve Harun neslinden bir geriye kalan (ilim) vardır. Onu melâike (nefsinizdeki Esmâ kuvveleri) getirecektir. Muhakkak ki bunda kesin açık bir işaret vardır, eğer iman ehli iseniz. "...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara: 'Onun hükümdarlığının belgesi, size, içinde Rabbinizden bir ferahlık ve Musa ailesiyle Harun ailesinin geriye bıraktıklarından arta kalanların bulunduğu ve meleklerin taşıdığı Tabut'un gelmesidir. Eğer iman ediyorsanız, bunda sizin için bir delil vardır' dedi....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri, onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır."...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara şunu da söylemişti: “- Talût’un, Mûsâ’ya verilen Tabut’u (sandığı) getirmesi padişahlığına alâmettir. O Tabut’da, Rabbiniz tarafından size mânevi bir kuvvet ve Mûsâ ailesiyle Hârun ailesinin arkaya bıraktıkları Tevrat levhalarından bakıyye (arta kalanlar) vardır. Melekler onu taşıyacaktır. Şüphesiz ki bu Tabut’un size gelmesi, peygamberin sözünün doğruluğuna delildir, eğer iman getirenlerdenseniz....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara: Onun hükümdarlığının alâmeti, Tabut'un size gelmesidir. Meleklerin taşıdığı o Tabut'un içinde Rabbinizden size bir ferahlık ve sükûnet, Musa ve Harun hanedanlarının bıraktıklarından bir kalıntı vardır. Eğer inanmış kimseler iseniz sizin için bunda şüphesiz bir alâmet vardır, dedi....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara şunu da söylemişdi: Haberiniz olsun onun melikliğinin alâmeti size o Tabutun gelmesi olacaktır, ki onda rabbınızdan bir sekîne ve ali Musa ile ali Harunun metrükâtından bir bakiyye vardır, onu Melaike getirecektir, elbette bunda size kat'î bir alâmet vardır, eğer mü'minlerseniz...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri, onlara şunu da söylemişti: Haberiniz olsun, Onun hükümdarlığının alâmeti, size o tabutun gelmesi olacaktır ki onda Rabbinizden bir sekine (sükûnet, gönül rahatlığı), Musa ve Harun ailelerinin bıraktıklarından bir bakiyye (kalıntı) vardır. Onu melekler getirecektir. Eğer iman etmiş kimselerden iseniz, bunda sizin için kesin bir ibret, bir alâmet vardır....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının ayeti size Tabutun gelmesi (olacaktır ki) onda rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inançlılar iseniz, bunda kuşkusuz sizin için bir ayet vardır."...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara (şöyle de) söyledi: «Gerçek, onun hükümdarlığının açık alâmeti size o Tâbutun gelmesi olacakdır ki içinde Rabbinizden bir sekînet ve Mûsâ haanedâniyle Harun ailesinin metrûkâtından bir bakiyye vardır. Meleklere onu yüklen (ib getir) ecekdir. Elbette bunda size kafi bir alâmet (ve ibret) vardır, eğer îman etmiş (kimse) lerseniz. ...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Nihâyet peygamberleri onlara şöyle dedi: 'Şübhesiz onun hükümdarlığının alâmeti,(vaktiyle sizden alınan) tabutun size gelmesidir ki, onun içinde Rabbinizden bir sekîne(ruhlara emniyet veren bir huzur) ve Mûsâ ehlinin ve Hârûn ehlinin bıraktıklarından geriye kalan birtakım şeyler vardır; onu melekler taşıyacaktır.Eğer mü’min kimseler iseniz, şübhesizbunda sizin için gerçekten bir delil vardır.'...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberi onlara dedi ki: Gerçekten onun hükümdarlığının alameti size Tabut'un gelmesidir ki, onda Rabbınızdan bir «Sekine» ve Musa hanedanıyla Harun hanedanının terkettiklerinden bir kalıntı vardır. Melekler onu yüklenecektir. Şayet inananlardan iseniz; elbette bunda, sizin için kesin bir ayet vardır....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Ve onlara peygamberleri dedi ki: «Şüphesiz Tâlut'un hükümdarlığına açık alâmet, size tabutun gelmesidir ki, onda Rabbiniz tarafından bir sekinet vardır ve Mûsa ile Hârun hanedanının metrukatından bir bakiyye vardır. Onu melekler yükleneceklerdir. Eğer siz mü'minler iseniz şüphe yok ki, onda sizin için bir delil-i kat'i vardır....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara: “Onun hükümdarlığının alâmeti, Tâbut'un size gelmesidir. Onun içinde Rabbinizden bir Sekine ve Musa âilesinin, Harun âilesinin geriye bıraktıklarından kalanlar vardır. Onu melekler taşımaktadır. Eğer inanıyorsanız, şüphesiz ki bunda sizin için kesin bir alâmet vardır. ” dedi....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Ve peygamberleri onlara dedi ki; "Onun hükümdarlığının alâmeti, içinde Rabbinizden bir huzûr ve Mûsâ âilesinin, Hârûn âilesinin geriye bıraktığından bir kalıntı bulunan, meleklerin taşıdığı (Allâh'ın Ahid sandığı) Tâbut'un size gelmesidir. Eğer inanıyorsanız bunda sizin için (Tâlût'un hükümdarlığına) kesin bir alâmet vardır."...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberi, onlara (şöyle) dedi: «Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır.»...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Nebileri onlara şöyle söyledi: "Onun mülk ve saltanatının belirtisi o
Tâbû
tun size gelmesidir. Onun içinde Rabb'inizden bir huzur, Hârun hanedanının, Mûsa hanedanının bıraktığından bir kalıntı vardır, Onu melekler taşır. Eğer iman sahipleri iseniz, bunda sizin için elbette bir ibret vardır."...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ tedâyentum bi deynin ilâ ecelin musemmen fektubûh(fektubûhu), velyektub beynekum kâtibun bil adl(adli), ve lâ ye’be kâtibun en yektube kemâ allemehullâhu felyektub, velyumlilillezî aleyhil hakku velyettekıllâhe rabbehû ve lâ yebhas minhu şey’â(şey’en), fe in kânellezî aleyhil hakku sefîhan ev daîfen ev lâ yestatîu en yumille huve felyumlil veliyyuhu bil adl(adli), vesteşhidû şehîdeyni min ricâlikum, fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculun vemraetâni mimmen terdavne mineş...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
1.
yâ eyyuhe
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
4.
izâ
: ...
Ali-İmran Suresi, 89. Ayet:
İllellezîne
tâbû
min ba’di zâlike ve aslehû fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun). ...
Ali-İmran Suresi, 89. Ayet:
1.
illâ ellezîne
: ... olanlar hariç
2.
tâbû
: tövbe ettiler
3.
min ba'di zâlike
: bundan sonra
4.
ve aslehû
: ve ...
Nisa Suresi, 146. Ayet:
İllâllezîne
tâbû
ve aslehû va’tesamû billâhi ve ahlesû dînehum lillâhi fe ulâike meal mu’minîn(mu’minîne). Ve sevfe yu’tillâhul mu’minîne ecran azîmâ(azîmen)....
Nisa Suresi, 146. Ayet:
1.
illâ
: ...’den başka, hariç
2.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
3.
tâbû
: tövbe ettiler
4.
ve aslehû
: ve nefsini ...
Maidə Suresi, 15. Ayet:
Yâ ehlel kitâbi kad câekum resûlunâ yubeyyinu lekum kesîran mimmâ kuntum tuhfûne minel kitâbi ve ya’fû an kesîr(kesîrin) kad câekum minallâhi nûrun ve kitâbun mubîn(mubînun)....
Maidə Suresi, 15. Ayet:
1.
yâ ehle el kitâbi
: ey Kitap ehli (sahipleri)!
2.
kad câe-kum
: size gelmişti
3.
resûlu-nâ
: Resûlümüz
4.
yubeyyinu lekum
Maidə Suresi, 34. Ayet:
İllellezîne
tâbû
min kabli en takdirû aleyhim, fa’lemû ennallâhe gafûrun rahîm(rahîmun)....
Maidə Suresi, 34. Ayet:
1.
illâ ellezîne
tâbû
: tövbe edenler hariç
2.
min kabli en takdirû
: ele geçirmenizden önce
3.
aleyhim
: onları
4.
fa'lemû (fe...
Maidə Suresi, 44. Ayet:
Filvakı' biz Tevratı indirdik, onda bir hidayet, bir nur vardı, müslim olan nebiyyûn, Yehudîlere onunla hukmederlerdi, rabbaniyyun ve ahbar da, kitabullahın muhafazâsına me'mur edilmiş olmaları ve üzerine nâzır ve murakıb bulunmaları hasebile hukmederlerdi, artık insanlardan korkmayın benden korkun, benim âyetlerimi bir kaç paraya değişmeyin, ey hâkimler! Her kim Allahın indirdiği ahkâm ile hukmetmezse onlar hep kâfirlerdir...
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Ve hâzâ kitâbun enzelnâhu mubârekun musaddıkullezî beyne yedeyhi ve li tunzire ummel kurâ ve men havlehâ, vellezîne yu’minûne bil âhireti yu’minûne bihî ve hum alâ salâtihim yuhâfizûn(yuhâfizûne). ...
Ənam Suresi, 92. Ayet:
1.
ve hâzâ
: ve bu
2.
kitâbun
: bir kitap
3.
enzelnâ-hu
: onu indirdik
4.
mubârekun
: kutsal, mübarek
Ənam Suresi, 155. Ayet:
Ve hâzâ kitâbun enzelnâhu mubârekun fettebiûhu vettekû leallekum turhamûn(turhamûne). ...
Ənam Suresi, 155. Ayet:
1.
ve hâza
: ve bu
2.
kitâbun
: kitaptır
3.
enzelnâ-hu
: onu biz indirdik
4.
mubârekun
: mübarek
Ənam Suresi, 156. Ayet:
En tekûlû innemâ unzilel kitâbu alâ tâifeteyni min kablinâ ve in kunnâ an dirâsetihim le gâfilîn(gâfilîne)....
Ənam Suresi, 156. Ayet:
1.
en tekûlû
: demeniz (dememeniz, söylemeniz)
2.
innemâ
: yalnızca, sadece
3.
unzile
: indirildi
4.
el kitâbu
: k...
Ənam Suresi, 157. Ayet:
Ev tekûlû lev ennâ unzile aleynel kitâbu le kunnâ ehdâ minhum, fe kad câekum beyyinetun min rabbikum ve huden ve rahmeh(rahmetun), fe men azlemu mimmen kezzebe bi âyâtillâhi ve sadefe anhâ, se neczîllezîne yasdifûne an âyâtinâ sûel azâbi bimâ kânû yasdifûn(yasdifûne). ...
Ənam Suresi, 157. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
tekûlû
: siz dersiniz
3.
lev
: eğer
4.
ennâ
: bize olsa
Əraf Suresi, 2. Ayet:
Kitâbun unzile ileyke fe lâ yekun fî sadrike haracun minhu litunzire bihî ve zikrâ lil mu’minîn(mu’minîne)....
Əraf Suresi, 2. Ayet:
1.
kitâbun
: kitap
2.
unzile
: indirildi (indirilen)
3.
ileyke
: sana
4.
fe
: o zaman, artık
Əraf Suresi, 153. Ayet:
Vellezîne amilûs seyyiâti summe
tâbû
min ba’dihâ ve âmenû inne rabbeke min ba’dihâ le gafûrun rahîm(rahîmun). ...
Əraf Suresi, 153. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar, ... yapanlar
2.
amilû es seyyiâti
: seyyiat yaptılar, derecat kaybettiren ameller yaptılar
3.
summe
: sonra
4.
Ənfal Suresi, 68. Ayet:
Lev lâ kitâbun minallâhi sebeka le messekum fîmâ ehaztum azâbun azîm(azîmun)....
Ənfal Suresi, 68. Ayet:
1.
lev lâ
: eğer olmasaydı
2.
kitâbun
: yazılı, yazılmış olan
3.
min allâhi
: Allah'tan, Allah tarafından
4.
sebeka
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
Fe izânselehal eşhurul hurumu faktulûl muşrikîne haysu vecedtumûhum ve huzûhum vahsurûhum vak'udû lehum kulle marsad (marsadin), fe in
tâbû
ve ekâmûs salâte ve âtûz zekâte fe hallû sebîlehum, innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun)....
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
1.
fe izânseleha (fe izâ inseleha)
: artık, sona erdiği, geçtiği zaman
2.
el eşhuru el hurumu
: haram aylar
3.
faktulû (fe uktulû)
: artık öldürün, savaşın
Tövbə Suresi, 11. Ayet:
Fe in
tâbû
ve ekâmus salâte ve âtuz zekâte fe ıhvânukum fîd dîn (dîni), ve nufassılul âyâti li kavmin ya'lemûn(ya'lemûne)....
Tövbə Suresi, 11. Ayet:
1.
fe
: artık, bundan sonra
2.
in
: eğer
3.
tâbû
: tövbe ettiler
4.
ve ekâmus salâte
: ve namazı ikâme ettiler
Hud Suresi, 1. Ayet:
Elif lâm râ kitâbun uhkimet âyâtuhu summe fussılet min ledun hakîmin habîr(habîrin). ...
Hud Suresi, 1. Ayet:
1.
kitâbun
: bir kitaptır
2.
uhkimet
: muhkem kılındı (sağlamlaştırıldı)
3.
âyâtu-hu
: onun âyetleri
4.
summe
: so...
Hud Suresi, 17. Ayet:
E fe men kâne alâ beyyinetin min rabbihî ve yetlûhu şâhidun minhu ve min kablihî kitâbu mûsâ imâmen ve rahmeh(rahmeten), ulâike yu'minûne bih(bihî), ve men yekfur bihî minel ahzâbi fen nâru mev'ıduh(mev'ıduhu), fe lâ teku fî miryetin minhu innehul hakku min rabbike ve lâkinne ekseren nâsi lâ yu'minûn(yu'minûne)....
Hud Suresi, 17. Ayet:
1.
e fe men
: artık (o) kimse mi
2.
kâne
: oldu
3.
alâ beyyinetin
: kesin bir delil üzerinde
4.
min rabbi-hi
: onu...
Rəd Suresi, 38. Ayet:
Ve lekad erselnâ rusulen min kablike ve cealnâ lehum ezvâcen ve zurriyyeh(zurriyyeten), ve mâ kâne li resûlin en ye’tiye bi âyetin illâ bi iznillâh(iznillâhi), li kulli ecelin kitâb(kitâbun)....
Rəd Suresi, 38. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
erselnâ
: biz gönderdik
3.
rusulen
: resûller
4.
min kabli-ke
: senden önce
...
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
Elif lâm râ kitâbun enzelnâhu ileyke li tuhricen nâse minez zulûmâti ilen nûri bi izni rabbihim ilâ sırâtıl azîzil hamîd(hamîdi)....
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
1.
elif lâm râ
: elif lâm râ
2.
kitâbun
: bir kitaptır
3.
enzelnâ-hu
: onu indirdik
4.
ileyke
: sana
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Ve mâ ehleknâ min karyetin illâ ve lehâ kitâbun ma’lûm(ma’lûmun). ...
Hicr Suresi, 4. Ayet:
1.
ve mâ ehleknâ
: ve biz helâk etmedik
2.
min karyetin
: bir yeri, bir ülkeyi
3.
illâ
: ancak, olmaksızın, hariç
4.
ve lehâ
Nəhl Suresi, 119. Ayet:
Summe inne rabbeke lillezîne amilûs sûe bi cehâletin summe
tâbû
min ba’di zâlike ve aslahû inne rabbeke min ba’dihâ le gafûrun rahîm(rahîmun)....
Nəhl Suresi, 119. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
inne
: muhakkak
3.
rabbe-ke
: senin Rabbin
4.
lillezîne (li ellezîne)
: o kimseler için, o kim...
Kəhf Suresi, 49. Ayet:
Ve vudıal kitâbu fe terel mucrimîne muşfikîne mimmâ fîhi ve yekûlûne yâ veyletenâ mâli hâzel kitâbi lâ yugâdiru sagîreten ve lâ kebîreten illâ ahsâhâ, ve vecedû mâ amilû hâdırâ(hâdıren), ve lâ yazlimu rabbuke ehadâ(ehaden). ...
Kəhf Suresi, 49. Ayet:
1.
ve vudıa
: ve kondu
2.
el kitâbu
: kitap
3.
fe tere
: o zaman görürsün
4.
el mucrimîne
: mücrimler
Taha Suresi, 37. Ayet:
(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. ...
Taha Suresi, 38. Ayet:
(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. ...
Taha Suresi, 39. Ayet:
Enıkzifîhi fît
tâbû
ti fakzifîhi fîl yemmi felyulkıhil yemmu bis sâhıli ye’huzhu aduvvun lî ve aduvvun leh(lehu), ve elkaytu aleyke mehabbeten minnî ve li tusnea alâ aynî....
Taha Suresi, 39. Ayet:
1.
enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi)
(kazefe)
: onu koymasını
: (bıraktı, koydu)
2.
fî et
tâbû
ti
: sandık içine, sandığa
3.
fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi)
: sonra onu bırak
Taha Suresi, 39. Ayet:
Onu (çocuğu - Mûsa’yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahile atsın. Onu, hem bana düşman, hem ona düşman olan biri alsın. Bir de mürakabem altında yetiştirilmen için üzerine tarafımdan bir sevgi bırakmıştım (ya Mûsa!)....
Taha Suresi, 39. Ayet:
Onu tabut içine koy da deryaya bırak, derya da onu sahile, bıraksın, onu hem bana düşman hem ona düşman biri alsın ve üzerine benden bir sevgi koydum ki hem nezaretim altında yetiştirilesin...
Taha Suresi, 39. Ayet:
«Onu (Musa'yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahile atsın. Onu hem bana düşman, hem ona düşman olan biri alsın.» Bir de benim gözetimim altında yetiştirilmen için, üzerine katımdan bir sevgi bırakmıştım. (Ey Musa!)...
Taha Suresi, 39. Ayet:
(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. ...
Taha Suresi, 39. Ayet:
Şöyle ki: «Onu tabut içine bırak, sonra onu denize at. Hemen deniz de onu sahile bıraksın da onu bana da düşman ve ona da düşman olan alıversin. Ve üzerine tarafımdan bir muhabbet bıraktım ki, hem de nezaretim önünde yetiştirilesin.»...
Taha Suresi, 39. Ayet:
"Onu tabuta koyup ırmağa bırak! Irmak onu sahile götürsün ki, benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri onu alsın. Üzerine kendimden bir sevgi bıraktım ki, gözümün önünde yetiştirilesin."...
Möminun Suresi, 62. Ayet:
Ve lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve ledeynâ kitâbun yantıku bil hakkı ve hum lâ yuzlemûn(yuzlemûne)....
Möminun Suresi, 62. Ayet:
1.
ve lâ nukellifu
: ve mükellef tutmayız
2.
nefsen
: nefs, kişi, kimse
3.
illâ
: den başka, dışında
4.
vus'a-hâ
:...
Nur Suresi, 5. Ayet:
İllellezîne
tâbû
min ba’di zâlike ve aslehû, fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun)....
Nur Suresi, 5. Ayet:
1.
illâ ellezîne
: o kimseler hariç
2.
tâbû
: tövbe ettiler
3.
min ba'di zâlike
: bundan sonra
4.
ve aslehû
: ve ı...
Nur Suresi, 50. Ayet:
E fî kulûbihim maradun emir
tâbû
em yehâfûne en yehîfallâhu aleyhim ve resûluh(resûluhu), bel ulâike humuz zâlimûn(zâlimûne)....
Nur Suresi, 50. Ayet:
1.
e
: mı, mi
2.
fî
: içinde, var
3.
kulûbi-him
: onların kalpleri
4.
maradun
: hastalık
...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
Kâlet yâ eyyuhel meleu innî ulkıye ileyye kitâbun kerîm(kerîmun)....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
1.
kâlet
: dedi
2.
yâ eyyuhâ
: ey
3.
el meleu
: ileri gelenler
4.
innî
: muhakkak ben
Qəsəs Suresi, 86. Ayet:
Ve mâ kunte tercû en yulkâ ileykel kitâbu illâ rahmeten min rabbike fe lâ tekûnenne zahîren lil kâfirîn(kâfirîne)....
Qəsəs Suresi, 86. Ayet:
1.
ve mâ kunte tercû
: ve sen ümit etmezdin
2.
en yulkâ
: ilka edilmesi, ulaştırılması
3.
ileyke
: sana
4.
el kitâbu
<...
Sad Suresi, 29. Ayet:
Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârekun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ûlul elbâb(elbâbi)....
Sad Suresi, 29. Ayet:
1.
kitâbun
: kitap
2.
enzelnâ-hu
: onu biz indirdik
3.
ileyke
: sana
4.
mubârekun
: mübarek
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Ve eşrekatil ardu bi nûri rabbihâ ve vudıal kitâbu ve cîe bin nebiyyîne veş şuhedâi ve kudıye beynehum bil hakkı ve hum lâ yuzlemûn(yuzlemûne). ...
Zümər Suresi, 69. Ayet:
1.
ve eşrekati
: ve parladı
2.
el ardu
: arz, yer
3.
bi nûri rabbi-hâ
: Rabbinin nuru ile
4.
ve vudıa
: ve konuldu...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne
tâbû
vettebeû sebîleke vekıhim azâbel cahîm(cahîmi). ...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yahmilûne el arşa
: arşı taşıyorlar, tutuyorlar
3.
ve men havle-hu
: ve onun etrafındaki kişi
4.
yusebbi...
Mömin Suresi, 34. Ayet:
Ve lekad câekum yûsufu min kablu bil beyyinâti fe mâ ziltum fî şekkin mimmâ câekum bih(bihî), hattâ izâ heleke kultum len yeb’asallâhu min ba’dihî resûlâ(resûlen), kezâlike yudıllullâhu men huve musrifun murtâb(murtâbun). ...
Mömin Suresi, 34. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
câe-kum
: size geldi
3.
yûsufu
: Yusuf
4.
min
: den
Fussilət Suresi, 3. Ayet:
Kitâbun fussilet âyâtuhu kur’ânen arabiyyen li kavmin ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Fussilət Suresi, 3. Ayet:
1.
kitâbun
: kitap
2.
fussilet
: tafsil edildi, açıklandı
3.
âyâtu-hu
: onun âyetleri
4.
kur'ânen
: Kur'ân
Fussilət Suresi, 41. Ayet:
İnnellezîne keferû biz zikri lemmâ câehum, ve innehu le kitâbun azîz(azîzun). ...
Fussilət Suresi, 41. Ayet:
1.
inne
: muhakkak, gerçekten
2.
ellezîne
: onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
bi ez zikri
: zikri
Şura Suresi, 52. Ayet:
Ve kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emrinâ, mâ kunte tedrî mel kitâbu ve lel îmânu ve lâkin cealnâhu nûren nehdî bihî men neşâu min ibâdinâ, ve inneke le tehdî ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin)....
Şura Suresi, 52. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve işte böylece
2.
evhaynâ
: vahyettik
3.
ileyke
: sana
4.
rûhan
: ruh
...
Casiyə Suresi, 29. Ayet:
Hâzâ kitâbunâ yentıku aleykum bil hakk(hakkı), innâ kunnâ nestensihu mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne)....
Casiyə Suresi, 29. Ayet:
1.
hâzâ
: bu
2.
kitâbu-nâ
: kitabımız
3.
yentiku
: nutuk verir, söyler
4.
aleykum
: size
...
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Ve min kablihî kitâbu mûsâ imâmen ve rahmeh(rahmeten) ve hâzâ kitabun musaddikun lisânen arabiyyen li yunzirellezîne zalemû ve buşrâ lil muhsinîn(muhsinîne)....
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
1.
ve min kabli-hi
: ve bundan önce (vardı)
2.
kitâbu
: kitabı
3.
mûsâ
: Musa
4.
imâmen
: imam (önder, rehber) ola...
Hucurat Suresi, 15. Ayet:
İnnemel mû’minûnellezîne âmenû billâhi ve resûlihî summe lem yer
tâbû
ve câhedû bi emvâlihim ve enfusihim fî sebîlillâh(sebîlillâhi), ulâike humus sâdikûn(sâdikûne)....
Hucurat Suresi, 15. Ayet:
1.
innemâ
: fakat, ancak, sadece
2.
el mu'minûne
: mü'minler
3.
ellezîne
: onlar, olanlar
4.
âmenû
: âmenû oldular...
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Kad alimnâ mâ tenkusul ardu minhum, ve indenâ kitâbun hafîzun....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
1.
kad
: olmuştu
2.
alimnâ
: biz bildik
3.
mâ tenkusu
: ne eksilttiğini (cesetleri çürütüp eksilttiğini)
4.
el ardu
Mutəffifin Suresi, 9. Ayet:
Kitâbun merkûm(merkûmun)....
Mutəffifin Suresi, 9. Ayet:
1.
kitâbun
: bir kitap
2.
merkûmun
: rakamlandırılmış
...
Mutəffifin Suresi, 20. Ayet:
Kitâbun merkûm(merkûmun)....
Mutəffifin Suresi, 20. Ayet:
1.
kitâbun
: bir kitap
2.
merkûmun
: rakamlandırılmış
...
Qələm Suresi, 37. Ayet:
Em lekum kitâbun fîhi tedrusûn(tedrusûne)....
Qələm Suresi, 37. Ayet:
1.
em
: yoksa
2.
lekum
: sizin var
3.
kitâbun
: kitap
4.
fî-hi
: onda, onun içinde
Ənam Suresi, 151. Ayet:
"De ki: “Geliniz, Rabbinizin size neleri tabulaştırdığını; dokunulmaz kıldığını okuyayım: ‘Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamanızı, ana babaya iyilik yapmanızı- güzel davranmanızı, fakirlik endişesiyle / fakirleştiriliriz korkusuyla çocuklarınızı öldürmemenizi, - Sizi ve onları Biz rızklandırıyoruz.- kötülüklerin açığına ve gizlisine yaklaşmamanızı, haksız yere, Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürmemenizi, -İşte bunlar, aklınızı kullanasınız diye O’nun size yükümlülük olarak ulaş...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri de, “Şüphesiz onun hükümdarlığının alâmeti/göstergesi, size, güçlü varlıkların taşıdığı, içinde Rabbinizden kalbi teskin eden güven ve yatışma duygusu/moral, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir güçlü varlıkların taşıdığı, kalıntı bulunan o tabutun gelmesi olacaktır. Eğer iman etmiş kimseler iseniz, şüphesiz bunda sizin için kesinlikle bir alâmet/gösterge vardır” dedi. ...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Dedi onlar üçün nəbiləri onların: «Həqiqətən, ayəti mülkünün Onun ki, gələcək sizə tabut, onda sakitlik Rəbbinizdən və baqiyyət, nədən tərk etdi ali Musa və ali Harun, həmlədirlər ona mələklər. Həqiqətən, bunda ayət sizin üçün, əgər oldunuz inananlar!»...
Taha Suresi, 39. Ayet:
“Onu tabuta qoyub dənizə at və dəniz onu sahilə yetirsin. O kəs ki, Mənə və ona düşməndir, onun tutsun”. Öz tərəfimdən sənin məhəbbətini ürəklərə saldım, ta sənin pərvərişin nəzərim altında əncam tapsın....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peyğəmbərləri onlara dedi: «Onun hökmranlığının nişanəsi, içərisində (sizin üçün) Rəbbiniz tərəfindən qəlb rahatlığı və Musa və Harun ailəsinin qoyub getdikləri şeylərin qalıqları (Musanın əsası, zirehi və nə’leyni, Tövratın lövhələri və Harunun əmmaməsi) olan və mələklərin daşıdıqları tabutun (Musanın içərisində suya atıldığı əhd sandığının) sizin yanınıza gəlməsidir. Əlbəttə, əgər iman əhli olsanız onda sizin üçün (Talutun hakimiyyətinin doğruluğu barəsində) nişanə vardır «....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peyğəmbərləri dedi: "Şübhəsiz ki, onun hökmdarlığının əlaməti/nişanəsi güclü varlıqların daşıdığı, içində Rəbbinizdən ürəyə təskinlik verən, əmin-amanlıq hissi və sakitlik/mənəvi güc bəxş edən, Musa və Harun ailələrindən qalan şeylər olan o tabutun sizə gəlməsi olacaq. Əgər iman etmiş kəslərsinizsə, şübhəsiz ki, bunda sizin üçün həqiqətən bir işarət/nişan var" dedi....