Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Elə bir şey yoxdur ki, onun xəzinələri yanımızda olmasın. Biz onu nazil etmərik, ancaq onun taleyi məlumdur....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Peyğəmbəri Allahın tələb etdiyi bir işi görməkdə qınamaq olmaz. Bu, əvvəlki cəmiyyətlərdə də mövcud olan Allahın qanunudur. Allahın əmri tamamlanmış taledir....
Əbəsə Suresi, 19. Ayet:
O, bir damla nütfədən yaratmışdır. Sonra taleyi ona hökm etdi....
Möminun Suresi, 106. Ayet:
Onlar deyərlər: “Ey Rəbbimiz! Rəzil taleyimiz (bədbəxtliyimiz) bizə qələbə çaldı və biz haqq yoldan azan bir camaat olduq!...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Allah katından ellerindeki geçerli bilgileri tasdik eden kitaplar gelmişken, öteden beri kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlere, kâfirlere, inanmayanlara karşı görevlendirilecek peygamberin adını kullanarak üstünlük sağlamaya, insanlardan, tekrar tekrar geleceği ile ilgili haberleri öğrenmeye, mevcut kutsal kitaplardaki bilgileri yeniden değerlendirmeye alarak geleceğini teyide çalışırlarken, ...
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Biz seni gerekçeli, hikmete dayalı, hak bir kitap olan Kur’ân ile Kur’ân’daki hakça düzeni toplumda gerçekleştirmen için rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik. Kâfir olarak ölüp kaynayan, köpüren Cehennem azabına maruz kalanlardan sen sorumlu değilsin; cehennemliklerle ilgili herhangi bir talepte bulunma....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
1.
leyse
: değil
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
cunâhun
: günah
4.
en tebtegû
: aramanız, talep etmeniz, is...
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizden bir rızık talep etmeniz sizin üzerinize bir günah değildir. Arafat'tan geri döndüğünüz zaman Allah Teâlâ'yı Meş'ar-i Haram yanında hemen zikrediniz. Ve O'nu, size hidâyet ettiği gibi zikreyleyiniz. Şüphe yok ki, siz bundan evvel dalâlette kalmış kimselerden idiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Hac mevsiminde ticaret yaparak, Rabbinizden size gelecek kâr ve yarar taleb etmenizde size bir vebal yoktur. Arafat’ta vakfeden ayrılıp sel gibi Müzdelife’ye doğru akın ettiğinizde, Meş’ar-ı Haram’da Allah’ı zikredin. O size nasıl güzelce doğru yolu gösterdiyse, siz de öyle güzel bir şekilde O’nu zikredin! Bilirsiniz ki, O’nun yol göstermesinden önce siz yolu şaşırmış kimselerdendiniz....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Ve eğer dokunmadan önce, ama mehrini karşıladıktan sonra onları boşarsanız, o zaman, kararlaştırdığınızın yarısı(nı verin), ancak onların taleplerinden vazgeçmeleri veya nikah bağını elinde tutanın (mehrin yarısı ile ilgili) talebinden vazgeçmesi hali müstesna: Size düşenden vazgeçmeniz, Allah'a karşı sorumluluk bilincine daha uygundur. Ve birbirinize karşı lütufkar davranma(nız gereği)ni unutmayın: Doğrusu Allah bütün yaptıklarınızı görür....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
1.
ve meselu
: ve durum, mesele, hal
2.
ellezîne
: onlar
3.
yunfikûne
: infâk ederler, verirler
4.
emvâle-hum
: ke...
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Allah'ın rızasını talep ederek (isteyerek) ve kendi nefslerinde (bunu) sabit kılarak (sebat ederek) mallarını infâk edenlerin (verenlerin) durumu, münbit bir tepe üzerinde bulunan bahçeye benzer ki, ona kuvvetli bir yağmur isabet edince, böylece ürününü iki kat verir. Hatta kuvvetli bir yağmur ona isabet etmese, çiselese bile. Ve Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Ve mallarını rızayı ilâhiyi taleb ve nefislerini tesbit için infakta bulunanların meseli ise bir bahçenin meseli gibidir ki, ona çokça yağmur yağar da meyvelerini iki kat olarak yetiştirir. Ona çokça yağmur değil de çiy isabet etse (yine kifâyet eder). Ve Allah Teâlâ yapacağınız şeyleri görücüdür....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(İnfaklarınız) şu fakirler içindir ki, kendilerini hepten Allâh yoluna vermişler, dünyalık yaşam gıdası için çalışmaya vakit ayırmamışlardır. İstemekten çekindikleri için de, iç yüzlerine vâkıf olmayanlar onları zengin sanır. Ancak sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük edip kimseden bir şey talep etmezler. (Artık) hayırdan ne bağışlarsanız muhakkak Allâh onu Aliym'dir....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Allah, (geçmiş vahiylerin izleyicilerinden) peygamberler vasıtasıyla şu taahhüdü talep etti: "Eğer, vahyi ve hikmeti size bahşettikten sonra, halen sahip olduğunuz hakikati tasdik eden bir elçi size gelirse o'na inanmalı ve yardım etmelisiniz. Bu şarta dayalı ahdimi kabul ve tasdik eder misiniz?" Onlar: "Kabul ederiz!" dediler. Allah: "Öyleyse (buna) şahit olun, Ben de sizin şahidiniz olacağım."...
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlardan bir zümrenin, göstermelik hoşgörü taleplerini, şeriatinize aykırı isteklerini kabul eder, onlara boyun eğerseniz, iman ettikten sonra sizi, yeniden küfür bataklığına sürüklerler....
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, siz eğer kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin göstermelik hoşgörü taleplerini, şeriatinize aykırı isteklerini kabul eder, onlara boyun eğerseniz, sizi gerisin geriye, İslâm dışı hayatınıza döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Ve li ya’lemellezîne nâfekû, ve kîle lehum teâlev kâtilû fî sebîlillâhi evidfeû kâlû lev na’lemu kı
tâle
n letteba’nâkum, hum lil kufri yevmeizin akrabu minhum lil îmân(îmâni), yekûlûne bi efvâhihim mâ leyse fî kulûbihim, vallâhu a’lemu bi mâ yektumûn(yektumûne). ...
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
1.
ve li ya'leme
: ve bilmesi, belirlenmesi için
2.
ellezîne nâfekû
: nifak çıkaranlar, münafıklar
3.
ve kîle
: ve denildi
4.
l...
Nisa Suresi, 1. Ayet:
Ey insanlar! Sizi bir tek can(lı)dan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Kendisi adına birbirinizden (haklarınızı) talep ettiğiniz Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ve bu akrabalık bağlarını gözetin. Şüphesiz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir....
Nisa Suresi, 1. Ayet:
Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan, ondan da eşini yaratan, bu ikisinden de bir çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden korkun. O Allah’tan korkun ki Onun adına birbirinizden talepte bulunur ve akrabalık tesis edersiniz. Allah, sizi gözetlemektedir....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan câriyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmek de size haram kılındı. Bütün bunlar, Allah’ın size meşrûiyyet sınırlarını çizdiği yazılı hükümlerdir. Bunların dışındakilerle, evlilik bağıyla bağlanmanız, sırf cinsel arzularınızı tatmin için karşılıklı erlik-dişilik suyu boşaltma, gayrimeşru ilişki amacı taşımamanız kaydıyla, nakit ve aynî mallarınızla mehirlerini vererek evl...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Sağ ellerinizin mâlik olduğu müstesna olmak üzere kadınlardan kocalı olanlar da size haramdır. Bu Allah Teâlâ'nın üzerinize bir yazısıdır. Bunlardan başka kadınları ise iffetkar, zinadan müçtenib olduğunuz halde mallarınızla taleb etmeniz size helâl kılınmıştır. İmdi o kadınlardan herhangisi ile istimtada bulunmuş olursanız, onlara ücretlerini bir farize olarak veriniz. Mihir takdir olunduktan sonra birbirinizle uzlaştığınızda üzerinize bir günah yoktur. Şüphe yok ki Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdi...
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Va’budûllâhe ve lâ tuşrikû bihî şeyen ve bil vâlideyni ihsânen ve bizil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vel câri zil kurbâ vel câril cunubi ves sâhıbi bil cenbi vebnis sebîli, ve mâ meleket eymânukum. İnnallâhe lâ yuhıbbu men kâne muh
tâle
n fehûrâ(fehûran)....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
1.
va'budû (ve u'budû)
: ve kul olun
2.
allâhe
: Allah
3.
ve lâ tuşrikû
: ve ortak koşmayın
4.
bi-hi
: ona
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahudiliğin takipçilerinden bir kısmı, Allah’ın kitabındaki kelimeleri, ifadeleri, aslî mânalarından uzaklaştırarak tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar, maksadının dışında tefsir ediyorlar, gayesine aykırı te’viller yapıyorlar. 'Sözünü, tebliğini duyduk. Seni, emirlerini, kitabını, sünnetini, devletini tanımıyor, âsi davranıyoruz. Sözlerimiz kabule şâyan görülmese bile bizi de dinle.' diyorlar. 'Dinî, siyasî ve idarî otoriteni, bizim de taleplerimizi dikkate alarak, menfaatlerimizi gözetip kollay...
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Ve Biz, (hiç) bir resûlü, Allah'ın izniyle kendilerine itaat edilmesinden başka birşey için göndermedik. Ve onlar nefslerine zulmettikleri zaman, eğer sana gelselerdi, böylece Allah'tan mağfiret dileselerdi ve Resûl de onlar için mağfiret dileseydi, mutlaka Allah'ı, (iki tarafın da) tövbelerini (onların tövbesini ve Resûl'ün mağfiret talebini) kabul eden ve rahmet edici olarak bulurlardı....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
E lem tera ilâllezîne kîle lehum kuffû eydiyekum, ve ekîmus salâte ve âtûz zekât(zekâte), fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu izâ ferîkun minhum yahşevnen nâse ke haşyetillâhi ev eşedde haşyeh(haşyeten), ve kâlû rabbenâ lime ketebte aleynâl kıtâl(kı
tâle
), lev lâ ahhartenâ ilâ ecelin karîb(karîbin). Kul metâud dunyâ kalîl(kalîlun), vel âhıratu hayrun li menittekâ ve lâ tuzlemûne fetîlâ(fetîlen)....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
1.
e
: mı?
2.
lem tera
: görmedin
3.
ilâ
: ...'i, ...'e
4.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
...
Nisa Suresi, 106. Ayet:
Haklı kimselerin taleplerine verdiğin olumsuz cevaptan dolayı Allah’tan bağışlanma dile. Allah dua ve niyazda bulunanları affeder, tevbe edip kendisine boyun eğenlere karşı da merhametlidir....
Nisa Suresi, 114. Ayet:
Onların gizlice konuşmalarının birçoğunda bir hayır yoktur. Bir sadaka verilmesiyle veya iyi bir iş yapılmasıyla veya nâsın arasını ıslah etmek ile emreden kimsenin böyle konuşması müstesna. Ve her kim Allah Teâlâ'nın rızasını taleb ederek bunu yaparsa Biz ona elbette çok büyük bir mükâfaat vereceğiz....
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey Inananlar! Allah'in nisanelerine, hurmet edilen aya, (Kabe'ye) hediye olan kurbanliga, gerdanliklar takilan hayvanlara, Rab'lerinden bol nimet ve riza talep ederek Beyt-i Haram'a gelenlere sakin hurmetsizlik etmeyin. Ihramdan ciktiginiz zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan menettigi icin bir topluluga olan kininiz, asiri gitmenize sebep olmasin; iyilikte ve fenaliktan sakinmakta yardimlasin, gunah islemek ve asiri gitmekte yardimlasmayin. Allah'tan sakinin, Allah'in cezasi siddetli...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey İnananlar! Allah'ın nişanelerine, hürmet edilen aya, hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklar takılan hayvanlara, Rab'lerinden bol nimet ve rıza talep ederek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan menettiği için bir topluluğa olan kininiz, aşırı gitmenize sebep olmasın; iyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın. Allah'tan sakının, Allah'ın cezası şiddetlidir....
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey iman edenler, Allah’ın nişanelerine, (kıtal) haram olan aya, (Kabe’ye) hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklar takılan hayvanlara, Rablerinden bol nimet ve rıza talep ederek Beyt-i Haram’a gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram’dan men ettiği için bir kavme olan kininiz, aşırı gitmenize sebep olmasın; iyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın. Allah’tan korkun. Allah’ın cezası şidde...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey iman edenler; Allah'ın nişanelerine, haram olan aya, hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklı hayvanlara ve Rabblarından nimet, rıza taleb ederek Beyt'ül Haram'a gelenlere hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıkınca avlanın. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoydukları için bir kavme olan kininiz, siz haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın. Günah işlemek ve aşırı gitmek üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan sakının, muhakkak ki Allah'ın cezası şiddetlidir....
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey imân edenler! Allah Teâlâ'nın ahkâm-ı şer'iyesine ve haram olan aya ve Harem'e gönderilen kurbana ve gerdanlıklı kurban hayvanlarına Rablerinden fazl ve rıdvan talebinde bulunarak Beyt-i Harâm'a gelmek kasdinde bulunanlara tecavüzü helâl addetmeyiniz. İhramdan çıktığınız zaman artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan men etmiş olduklarından dolayı bir kavime olan öfkelenmeniz sizi sakın tecavüze sevketmesin. Ve birr ve takvâ üzere yardımlaşınız ve günah ve adâvet üzere yardımlaşmayınız...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'ın nişanelerine, haram aya, kurbanlık hayvanlara, gerdanlıklara ve Rablerinden lütuf ve rızâ talep ederek Beyt-i haram'ı ziyarete gelenlere hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i haram'a sokmadıkları için bir kavme olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sevketmesin. İyilik ve takvâ üzerine yardımlaşınız, kötülük ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayınız. Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah'ın vereceği ceza çok şiddetlidir....
Ənam Suresi, 42. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
erselnâ
: Biz gönderdik
3.
ilâ umemin
: ümmetlere
4.
min kabli-ke
: senden önce
<...
Əraf Suresi, 54. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
rabbe-kum
: sizin Rabbiniz
3.
allâhu ellezî
: Allah'tır ki o
4.
halaka
: yarattı
Əraf Suresi, 54. Ayet:
Semaları ve arzı altı günde yaratan, muhakkak ki sizin Rabbiniz Allah'tır. Sonra arşa istiva etti. Gündüz, onu süratle talep eden (takip eden) gece ile örtülür. Ve güneş ve ay ve yıldızlar O'nun emrine musahhardır (boyun eğmişlerdir). Yaratma ve emir O'nun değil mi? Âlemlerin Rabbi mübarektir, şanı yücedir....
Əraf Suresi, 54. Ayet:
Muhakkak ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa hükmeden, geceyi kendisini sür'atle taleb (ve ta'kib) eden gündüze örten Allah’dır. Hem güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğdirilmiş olarak (yaratan da O’dur)! Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de O’na mahsustur! Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne yücedir!...
Əraf Suresi, 110. Ayet:
1.
yurîdu
: istiyor
2.
en yuhrice-kum
: sizi çıkarmak
3.
min ardı-kum
: sizin topraklarınızdan
4.
fe
: o zaman, o ...
Əraf Suresi, 118. Ayet:
Fe vakaal hakku ve batale mâ kânû ya’melûn(ya’melûne)....
Əraf Suresi, 118. Ayet:
1.
fe vakaa
: böylece vuku buldu, oldu
2.
el hakku
: hak, gerçek
3.
ve batale
: ve bâtıl oldu, yok oldu
4.
mâ kânû
Əraf Suresi, 128. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
mûsâ
: Musa (as)
3.
li kavmi-hi
: kavmine
4.
isteînû
: özel yardım isteyin, talep edin
...
Əraf Suresi, 140. Ayet:
Dedi ki: «Sizin için Allah Teâlâ'dan başka bir mabut mu taleb ederim? Halbuki o sizi âlemlerin üzerine tafdil etmiştir.»...
Əraf Suresi, 143. Ayet:
Mûsâ ta'yîn ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitab buyurunca: 'Rabbim! Bana (kendini) göster; sana bakayım!' dedi. (Rabbi) buyurdu ki: '(Sen) beni (bu dünyada) aslâ göremezsin; fakat dağa bak, şayet (o)yerinde durabilirse, o takdirde (sen de) beni görebilirsin!' Derken Rabbi dağa tecellî edince onu paramparça etti; Mûsâ da bayılarak (yere) düştü! Nihâyet ayılınca: '(Rabbim!) Seni her noksanlıktan tenzîh ederim! (Bu talebimden dolayı) sana tevbe ettim ve ben îmân edenlerin ilkiyim!' dedi....
Əraf Suresi, 143. Ayet:
Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitab edince:"Ya Rabbî, dedi, göster bana Zatını, bakayım Sana!" Allah Teâlâ şöyle cevap verdi:"Sen Beni göremezsin. Ama şimdi şu dağa bak, eğer yerinde durursa sen de Beni görürsün!"Derken Rabbi dağa tecelli eder etmez onu un ufak ediverdi. Mûsâ da düşüp bayıldı. Kendine gelince dedi ki: "Sübhansın ya Rabbî. Her noksanlıktan münezzeh olduğun gibi, dünyada Seni görmemizden de münezzehsin. Bu talebimden ötürü tövbe ettim. (Ben ümmetim içinde Seni gö...
Ənfal Suresi, 9. Ayet:
Siz Rabbinizden yardım taleb ediyordunuz, O da: "Şüphesiz ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım ediciyim" diye cevap vermişti....
Ənfal Suresi, 9. Ayet:
Siz Rabbinizden yardım taleb ediyordunuz, O da: «Şüphesiz ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım ediciyim» diye cevap vermişti....
Tövbə Suresi, 6. Ayet:
Eğer Allah’a ortak koşanlardan biri senden sığınma talebinde bulunursa, Allah’ın kelâmını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Bu, onların bilmeyen bir kavim olmaları sebebiyledir....
Tövbə Suresi, 80. Ayet:
Onlar için istiğfarda bulun veya onlar için istiğfarda bulunma. Eğer onlar için yetmiş defa mağfiret taleb edecek olsan, elbette Allah Teâlâ onlara mağfiret etmeyecektir. Çünkü onlar Allah Teâlâ'yı ve Resûlünü inkar ettiler. Allah Teâlâ ise fâsıklar olan bir kavme hidâyet etmez....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Peygamber için ve imân edenler için muvafık değildir ki, müşrikler hakkında mağfiret talebinde bulunsunlar, velev ki, karabet sahipleri olsunlar. Onların cehennem ashâbı oldukları kendilerine tebeyyün ettikten sonra....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah, insanların hayırla ilgili taleplerinin çabucak yerine getirilmesini istedikleri gibi, şerri de alelacele insanlara vermiş olsa idi, elbette onlara, ecellerinin, ömürlerinin erken sona erdirileceği bildirilmiş olurdu. Fakat bizim huzurumuzda hesaba çekilmeyi mükâfat ve cezayı ummayanları, biz azgınlıkları içinde kendi başlarına bocalar bir halde bırakırız....
Hud Suresi, 14. Ayet:
Eğer onlar sizin talebinizi yerine getiremiyorlarsa, bilin ki, Kur’ân ancak, Allah’ın ilmi, iradesi dahilinde, izniyle indirilmiştir. Hak ilâh yalnızca O’dur. Artık Allah’ın vahyile bildirdiklerini kabullenip, mü’min ve muvahhid olarak selâmet yolunu benimsiyor, İslâm’da karar kılıyor musunuz?...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(Yûsuf dedi ki:) 'Bu (iftirânın anlaşılmasını talebden maksadım), gerçekten benim kendisine gıyâbında hâinlik etmediğimi ve hâinlerin tuzağını kesinlikle Allah’ın muvaffakiyete erdirmeyeceğini (sizlerin de vezîrin de) bilmesi içindir.'...
Yusif Suresi, 98. Ayet:
Dedi ki: «Sizin için Rabbimden yakında mağfiret talebinde bulunacağım. Şüphe yok ki O, bağışlayıcıdır, merhamet edicidir.»...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Gökten bir su indirdi de dereler kendi miktarlarınca sel olup cereyana başladı. Sel de hemen kendi üzerine yükselen bir köpüğü yüklendi ve bir ziynet veya bir meta yapmak talebiyle üzerlerine körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir. İşte Allah Teâlâ hak ile bâtılı böyle temsil buyurur. İmdi o köpük müzmahil olarak gidiverir, nâsa fâide veren şey ise artık yerde sabit olarak kalır. İşte Allah Teâlâ böylece misaller irad buyurur....
İbrahim Suresi, 40. Ayet:
"Rabbim, salâtı ikameyi (Esmâ hakikatine yönelişin getirisini yaşayanlardan) kıl beni ve zürriyetimden de (ikame edenler yarat)! Rabbimiz; duamı gerçekleştir. " (Dikkat: İbrahim a. s. gibi bir Zât, salâtın ikamesini - yaşantısını talep ediyor; bu ne anlam taşır, derin düşünmek gerekir. A. H. )...
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Ve O (Hâlik-ı Azîm)dir ki, denizi musahhar etmiştir. Tâ ki ondan taze bir et yiyesiniz ve ondan giyeceğiniz bir ziynet çıkarasınız. Gemileri de orada yara yara gider bir halde görürsün. Hem fazlından taleb edesiniz, hem de gerektir ki, şükredesiniz....
Nəhl Suresi, 84. Ayet:
Ve o gün, bütün ümmetlerden birer şahit göndeririz. Sonra kâfirlere cehennemden çıkmaları için izin verilmez. Ve onlardan, (Allah'tan) rıza talepleri kabul edilmez....
Nəhl Suresi, 84. Ayet:
Bir gün her ümmetden birer şâhid göndereceğiz. Sonra o kâfirlere izin verilmeyecek, onlardan tarziye de taleb (ve kabul) edilmeyecek. ...
Nəhl Suresi, 106. Ayet:
Kalbi îmânla mutmain olmuş olduğu halde zorlanan kimse hariç, fakat kim îmânından (hidayete erdikten) sonra Allah'ı inkâr ederse ve kim küfre göğüs açarsa (irşad makamından şüphe edip fıska düşerse, kişinin küfrü talebi sebebiyle, Allahû Tealâ, onun göğsünü küfre açar, şerheder), artık Allah'tan bir gazap onların üzerinedir ve onlar için azîm azap vardır....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Geceyi ve gündüzü iki işaret olarak meydana getirdik. . . Gecenin işaret ettiği karanlığı (cehli) kaldırıp, gündüzün işareti aydınlığı (ilmi) geçerli kıldık. . . Rabbinizden bir lütuf talep edesiniz ve senelerin adedini ve hesabı da bilesiniz diye. . . Biz her şeyi detaylarıyla açıkladık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Halbuki biz geceyi, gündüzü iki âyet yaptık, sonra gece âyetini mahvettik ve gündüz âyetini gösterici gıldık ki rabbınızdan fadıl taleb edesiniz ve senelerin sayısını ve hisabını bilesiniz, hem her şeyi tafsıl etmiş te etmişiz....
İsra Suresi, 33. Ayet:
Allahın haram kıldığı cana, haklı bir sebeb olmadıkça, kıymayın. Kimi mazlum olarak öldürülürse biz onun velîsine (mirasçısına maktülün hakkını taleb hususunda) bir salâhiyyet vermişizdir. O da katilde israf etmesin. Çünkü o, cidden (ve zâten) yardıma mazhar edilmişdir. ...
İsra Suresi, 57. Ayet:
1.
ulâikellezîne (ulâike ellezîne)
: işte onlar
2.
yed'ûne
: davet ediyorlar, çağırıyorlar
3.
yebtegûne
: talep ediyorlar, arıyorlar
4.
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, o (Zât-ı Kerîm)dir ki, sizin için denizde gemileri cereyan ettirir, tâ ki, O'nun fazlından talepte bulunasınız. Şüphe yok ki, o sizin için pek ziyâde merhametlidir....
İsra Suresi, 110. Ayet:
De ki: «Allah diye dua edin, Rahmân diye dua edin, hangisiyle dua etseniz nihâyet en güzel isimler O'na mahsustur». Ve namazında sesini pek ziyâde kaldırma, ve onu büsbütün de kısma ve bunun arasında bir yol talep et....
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Ve terâş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli ve hum fî fecvetin minhu, zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ(murşiden)....
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
1.
ve tere
: ve görürsün
2.
eş şemse
: güneş
3.
izâ taleat
: doğduğu zaman
4.
tezâveru
: (ziyaret eder) uğrar, mey...
Kəhf Suresi, 28. Ayet:
1.
vasbır
: ve sabret
2.
nefse-ke
: senin nefsin, kendi nefsin
3.
mea ellezîne
: o kimselerle birlikte
4.
yed'ûne
...
Kəhf Suresi, 28. Ayet:
Sabah erken ve akşama doğru Rablerine kulluk, ibadet ve dua edenlerle, onun rızasını isteyenlerle birlikte olmaya sen de, bizzat sabrederek gayret et. Dünya hayatının cezbedici güzellikleriyle ilgilenerek gözlerin onlardan ayrılmasın. Kalbini, aklını övünç kaynağımız Kur’ân’dan, bizi anmaktan, zikretmekten, Kur’ân’ı tebliğden gâfil kıldığımız, şahsî arzu ve ihtiraslarına uymuş, ifrat ve tefrit planları yapan, planları fayda sağlamayan kimselerin göstermelik hoşgörü taleplerini, senin şeriatine a...
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
Ev yusbiha mâuhâ gavren fe len testetîa lehu talebâ(taleben)....
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
yusbiha
: olur
3.
mâu-hâ
: onun suyu
4.
gavren
: çekilir, yerin içine çekilir
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
Kendilerine hidayet geldiğinde insanları iman etmekten ve Rablerinden mağfiret talep etmekten alıkoyan şey, sadece, öncekilerinin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini, yahut azabın göz göre göre kendilerine gelmesini beklemeleridir!...
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
Kendilerine hidayet geldiğinde insanları iman etmekten ve Rablerinden mağfiret talep etmekten alıkoyan şey, sadece, öncekilerinin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini, yahut azabın göz göre göre kendilerine gelmesini beklemeleridir!...
Kəhf Suresi, 64. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
zâlike
: bu
3.
mâ kunnâ
: bizim olduğumuz şey
4.
nebgı
: talep ediyoruz, arıyoruz, ibtiga ediyor...
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Fentalekâ, hattâ izâ lekıyâ gulâmen fe katelehu kâle e katelte nefsen zekiyyeten bi gayri nefs(nefsin), lekad ci’te şey’en nukrâ(nukren)....
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
intalekâ
: ikisi gitti (oradan ayrıldı)
3.
hattâ
: oluncaya kadar
4.
izâ
: olduğu zaman
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
Fentalekâ, hattâ izâ eteyâ ehle karyetin istat’amâ ehlehâ fe ebev en yudayyifûhumâ fe vecedâ fîhâ cidâren yurîdu en yenkadda fe ekâmeh(ekâmehu), kâle lev şi’te lettehazte aleyhi ecrâ(ecren)....
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
1.
fentalekâ hattâ izâ
: böylece ikisi yola çıktılar
2.
eteyâ
: ikisi geldiler
3.
ehle
: şehir halkı
4.
karyetin
:...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Fe recea mûsâ ilâ kavmihî gadbâne esifâ(esifen), kâle yâ kavmi e lem yaıdkum rabbukum va’den hasenâ(hasenen), e fe
tâle
aleykumul ahdu em eredtum en yahılle aleykum gadabun min rabbikum fe ahleftum mev’ıdî....
Taha Suresi, 86. Ayet:
1.
fe
: o zaman, böylece
2.
recea
: geri döndü
3.
mûsâ
: Musa
4.
ilâ kavmi-hi
: kendi kavmine
Ənbiya Suresi, 44. Ayet:
Bel metta’nâ hâulâi ve âbâehum hattâ
tâle
aleyhimul umur(umuru), e fe lâ yerevne ennâ ne’til arda nenkusuhâ min etrâfihâ, e fehumul gâlibûn(gâlibûne). ...
Ənbiya Suresi, 44. Ayet:
1.
bel
: hayır
2.
metta'nâ
: biz onları metalandırdık, faydalandırdık
3.
hâulâi
: işte onlar
4.
ve âbâe-hum
: ve o...
Ənbiya Suresi, 78. Ayet:
Davud’u ve Süleyman’ı da hatırla. Hani onlar, ekin hakkında hüküm veriyorlardı. O vakit geceleyin, bir kavmin davarı ekin tarlasına yayılmıştı (zarar vermişti). Biz de onların verdiği hükme şahitler idik. (Rivayet edildiğine göre, bir adamın koyunları, gece vakti bir çiftçinin ekin tarlasına girmişler ve ekinleri ile bağlarını helâk etmişler. Nihayet, çiftçi zarar talebi ile Hz. Davud’un huzurunda koyun sahibi aleyhine dâva açmış. Zararın kıymeti, koyunların kıymetine denk geldiğinden, Davud A.S...
Həcc Suresi, 73. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ en nâsu
: ey insanlar
2.
duribe meselun
: bir misal, bir örnek verildi
3.
festemiû (fe istemiû)
: haydi, öyleyse dinleyin (işitin)
4.
...
Həcc Suresi, 73. Ayet:
Ey insanlar! (Size), bir örnek verildi. Öyleyse onu dinleyin. Muhakkak ki Allah'tan başka taptıklarınız, bir sinek dahi yaratamazlar, onun için (onu yaratmak için) biraraya gelip toplansalar bile. Ve eğer sinek, onlardan bir şey kapıp kaçsa, onu ondan (sinekten) alamazlar. Talip (isteyen) de talep edilen (istenen) de aciz....
Möminun Suresi, 101. Ayet:
Sûra üfürüldüğü zaman, artık aralarındaki akrabalık bağları bitmiştir. Birbirlerinden bir talepte bulunamazlar, olup bitenleri de artık birbirlerine soramazlar....
Nur Suresi, 33. Ayet:
1.
velyesta'fif
: ve iffetli olsunlar, iffetlerini korusunlar
2.
ellezîne lâ yecidûne
: bulamayanlar
3.
nikâhan
: nikâh
4.
hatt...
Nur Suresi, 33. Ayet:
Nikâh (eş - imkânı) bulamayanlar da, Allâh kendi fazlından onları zengin edinceye kadar iffetli olsunlar. . . Sahip olduğunuz kölelerden azâtlık belgesi talep edenlerle -eğer onlarda bir hayır bilmiş iseniz- yazılı anlaşma yapınız ve onlara Allâh'ın size verdiği maldan veriniz. . . Cariyeleriniz iffetli-namuslu kalmayı dilerler ise, dünya hayatının geçici menfaatini isteyerek fuhşa zorlamayın. . . Kim onları zorlar ise, muhakkak ki Allâh onların bu yaptıklarından sonra (onlara) Ğafûr'dur, Rahıym...
Furqan Suresi, 16. Ayet:
Onlar için orada Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde diledikleri her şey mevcut. Orada ebedî yaşayacaklar. Bu, Rabbinin, sorumluluğunu üzerine aldığı, kendisinden talep edilmeye değer bir vaattir....
Furqan Suresi, 52. Ayet:
Fakat âlemşümûl, evrensel uyarıcılık görevini sana verdik. Öyleyse hak dini inkâr eden kâfirlerin, nankörlerin keyfî ve bâtıl düşüncelerini, uygulamalarını, göstermelik hoşgörü taleplerini, senin şeraitine aykırı isteklerini kabul etme, onların düzenlerine uyma, onlara boyun eğme. Kur’ân ile, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak, hayatını ortaya koyarak onlara karşı, olanca gücün ile büyük bir cihad ilân et....
Furqan Suresi, 57. Ayet:
(Ey Peygamber!) “Ben bu (davet) karşılığında, dileyen kimsenin Rabbine doğru bir yol tutması dışında sizden herhangi bir ücret talep etmiyorum” de!...
Şüəra Suresi, 204. Ayet:
(Durmadan mucize talebiyle) onlar bizim azabımızı mı çarçabuk istiyorlardı?...
Şüəra Suresi, 204. Ayet:
(Durmadan mucize talebiyle) onlar bizim azabımızı mı çarçabuk istiyorlardı?...
Qəsəs Suresi, 50. Ayet:
Eğer senin talebini yerine getiremezlerse, bil ki, onlar sırf şahsî arzu ve ihtiraslarına uymaktadırlar. Allah’tan gelen bir hidayet rehberine, hak yolu aydınlatan bilgilere dayanmadan şahsî ihtiraslarına uyandan daha başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşan, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih eden kim olabilir? Belli ki, Allah inkârı, isyanı alışkanlık haline getiren zâlim, hakka, adâlete riâyet etmeyen müşrik bir kavme hidayet, başarı nasip etmeyecek, doğru yola sevketmeyecektir!...
Qəsəs Suresi, 66. Ayet:
O gün, işledikleri günahlar için, bir mazeret bir açıklama getirme yönünde, önlerindeki bütün haber kanalları kapanmıştır. Birbirlerinden de bir talepte bulunamayacaklar, olup bitenleri de artık birbirlerine soramayacaklar....
Qəsəs Suresi, 73. Ayet:
Rahmetinden sizin için geceyi ve gündüzü oluşturdu ki, (gecede) dinlenesiniz, (gündüzde) O'nun lütfundan talep edesiniz ve şükredesiniz (değerlendirerek müteşekkir olasınız)....
Ənkəbut Suresi, 48. Ayet:
Ve sen ondan evvel hiçbir kitap okur olmadın ve sağ elin ile onu yazmadın. Öyle olsa idi elbette iptale çalışanlar, şüpheye düşmüş olurlardı....
Rum Suresi, 23. Ayet:
O'nun işaretlerindendir, gecede uyumanız ve gündüz O'nun fazlından talep etmeniz. . . Muhakkak ki bu olayda algılayan topluluk için elbette işaretler vardır....
Rum Suresi, 23. Ayet:
Ve O'nun âyetlerindendir gecede ve gündüzde uyumanız ve O'nun fazlından talepte bulunmanız. Şüphe yok ki, bunda işiticiler olan bir kavim için elbette âyetler vardır....
Əhzab Suresi, 1. Ayet:
Ey Peygamber, Allah’a sığın, emirlerine yapış, günahlardan arınarak azaptan korun, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkâr eden kâfirlerin ve müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münâfıkların, göstermelik hoşgörü taleplerini, senin şeriatine aykırı isteklerini kabul etme, onların düzenlerine boyun eğme. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
1.
ve redde
: ve geri çevirdi
2.
allâhu
: Allah
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
keferû
: inkâr ettiler
Fatir Suresi, 12. Ayet:
1.
ve mâ yestevî
: ve musavi olmaz, eşit olmaz
2.
el bahrâni
: iki deniz
3.
hâzâ
: bu
4.
azbun
: lezzetli, tatlı
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz eşit olmaz! Biri tatlı mı tatlı, susuzluğu giderir, içimi hoş ve kolaydır. . . Diğeri ise tuzludur, acıdır. . . Her birinden taze et yersiniz ve giyeceğiniz bir süs çıkarırsınız. . . O'nun fazlından talep etmeniz ve şükretmeniz için, gemileri onda yara yara gidenler görürsün....
Saffat Suresi, 55. Ayet:
Fettalea fe reâhu fî sevâil cahîm(cahîmi)....
Saffat Suresi, 55. Ayet:
1.
fettalea (fe ittalea)
: o zaman muttali oldu, halini yakînen gördü
2.
fe
: o zaman, böylece
3.
reâ-hu
: onu gördü
4.
fî sevâ...
Sad Suresi, 6. Ayet:
Ventalekal meleu minhum enimşû vasbirû alâ âlihetikum inne hâzâ le şey’un yurâd(yurâdu). ...
Sad Suresi, 6. Ayet:
1.
ventaleka (ve intaleka)
: ve ayrıldı
2.
el meleu
: ileri gelenler
3.
min-hum
: onlardan
4.
en-imşû
: yürümeniz,...
Sad Suresi, 88. Ayet:
Ve le talemunne nebeehu ba’de hîn(hînin)....
Sad Suresi, 88. Ayet:
1.
ve le
: ve mutlaka
2.
talemunne
: bileceksiniz, öğreneceksiniz
3.
nebee-hu
: onun haberi
4.
ba'de
: sonra
<...
Fussilət Suresi, 31. Ayet:
1.
nahnu
: biz
2.
evliyâu-kum
: sizin velîleriniz, dostlarınız
3.
fî
: de, içinde
4.
el hayâti ed dunyâ
: dünya ha...
Fussilət Suresi, 31. Ayet:
Biz dünyada ve ahirette sizin dostlarınızız. Orada sizin için canlarınızın istediği ve talep ettiğiniz (her)şey vardır....
Fussilət Suresi, 49. Ayet:
İnsan hayır taleb etmekden usanmaz. Eğer Ona bîr şer dokunursa (bakarsın ki) o, şimdi (Allahın fazl-u rahmetinden) ümîdini kesmiş, (bu) ümîdsizliği açığa (da) vurmuşdur. ...
Duxan Suresi, 55. Ayet:
Orada her türlü meyveden eminler oldukları halde talep ederler....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah odur ki sizin için denizi musahhar kıldı, onda emri ile gemiler aksın diye, hem fadlından talebde bulunasınız diye ve gerek ki şükredesiniz...
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah o (Zât)dır ki, denizi size musahhar kıldı. O'nun emriyle o denizler içinde gemiler cereyan etsin diye ve O'nun fazlından talepte bulunasınız diye ve gerektir ki, şükredesiniz....
Zariyat Suresi, 19. Ayet:
Onların mallarında talep eden ve sıkıntıda olan için bir hak vardı....
Tur Suresi, 14. Ayet:
Bu, o ateştir ki, siz bunu talep eder olmuştunuz. (denilir)....
Nəcm Suresi, 8. Ayet:
Sonra yakınına geldi. Nezaketle yaklaşarak peygamberlik görevine başlamasını talep etti....
Qəmər Suresi, 37. Ayet:
And olsun ki ondan (Lût’un kendisinden), misâfirlerinden (murâd almak üzere)talebde bulundular; bunun üzerine (biz de) onların gözlerini silme kör ettik: 'Haydi tadın azâbımı ve korkutmalarımı!' (dedik)....
Qəmər Suresi, 37. Ayet:
(37-38) Andolsun ki, o misafirlerinden dolayı O'ndan mutalebede bulunmuşlardı. Artık Biz de onların gözlerini silip kör ettik, «Haydin azabımı ve tehditlerimi tadın!» (deyiverdik). Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı....
Qəmər Suresi, 38. Ayet:
(37-38) Andolsun ki, o misafirlerinden dolayı O'ndan mutalebede bulunmuşlardı. Artık Biz de onların gözlerini silip kör ettik, «Haydin azabımı ve tehditlerimi tadın!» (deyiverdik). Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı....
Rəhman Suresi, 29. Ayet:
Semâlarda ve arzda ne varsa O'ndan talep eder; "HÛ" her "AN" yeni iştedir!...
Hədid Suresi, 16. Ayet:
E lem ye’ni lillezîne âmenû en tahşea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel hakkı ve lâ yekûnû kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fe
tâle
aleyhimul emedu fe kaset kulûbuhum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne)....
Hədid Suresi, 16. Ayet:
1.
e lem ye'ni
: gelmedi mi
2.
li ellezîne
: o kimseler için, onlar için
3.
âmenû
: îmân ettiler, âmenû oldular
4.
en tahşea
Hədid Suresi, 27. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
kaffeynâ
: ardarda gönderdik
3.
alâ âsâri-him
: onların izleri üzerine
4.
bi rusuli-nâ
: resûl...
Hədid Suresi, 27. Ayet:
Sonra Rasûllerimizle onların eserleri üzere takviye ettik! Meryem'in oğlu İsa ile de takviye ettik; Ona İncil'i (müjde olan BİLGİ) verdik. . . Ona tâbi olanların kalplerinde şefkat, sınırsız hoşgörü ve rahmet ve Ruhbaniyet (Allâh'a ermeyi) oluşturduk; bu amaçla yaptıkları ruhbaniyet çalışmalarını ise (çok büyük korku dolayısıyla sırf uhrevî - ruhanî yaşama dönük çalışma) onlar uydurdular! (Oysa) onu (Ruhbaniyeti) onlara mükellef kılmamıştık. Ancak Allâh'ın rıdvanını (cennet nimetlerini) talep et...
Mücadilə Suresi, 1. Ayet:
Kocası ile ilgili sana başvurarak hakkını arayan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitti. Allah sizin karşılıklı konuşmanızı işitiyor. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir, görür; talebe icabet eder, doğru yolu gösterir....
Həşr Suresi, 8. Ayet:
1.
li
: için
2.
el fukarâi
: fakirler
3.
el muhâcirîne
: hicret edenler
4.
ellezîne
: onlar
Həşr Suresi, 8. Ayet:
Allah’ın nasib ettiği bu ganimet malları o hicret eden fakirlere aittir ki, onlar Allah’ın lütfunu ve rızasını taleb etmek, Allah’ın dinine ve Resulüne destek vermek için yurtlarından ve mallarından edildiler. İşte imanlarında sadık ve samimi olanlar ancak onlardır....
Mümtahinə Suresi, 1. Ayet:
Ey iman edenler! Benim düşmanım, sizin de düşmanınız olanları velîler edinmeyin! Onlar, size Hak'tan geleni inkâr ettikleri hâlde; Rabbiniz, Esmâ'sıyla hakikatiniz olan Allâh'a iman ettiğiniz için Rasûlü ve sizi (yurdunuzdan) çıkardıkları hâlde, siz onlara sevginizi ilka ediyorsunuz. Eğer yolumda cihat etmek ve rızamı talep etmek için çıkmış iseniz (dost edinmeyin); oysa onlara sevginizi (içinizde) gizliyorsunuz. Ben gizlediğinizde ve açıkladığınızda olarak bilirim! Sizden kim bunu yaparsa, yolu...
Mümtahinə Suresi, 1. Ayet:
Ey imân etmiş olanlar! Benim düşmanımı, sizin de düşmanınızı dostlar ittihaz etmeyiniz, siz onlara bir meveddet sebebiyle bazı haberler ulaştırıyorsunuz. Halbuki, onlar size Hakk'tan gelen şeyi münkir bulunmuşlardır. Rabbiniz Allah'a imân ettiğinizden dolayı Peygamberi de, sizi de (yurdunuzdan) çıkarıyorlardı. Eğer siz Benim yolumda ve Benim rızamı talep için cihada çıkmış oldu iseniz (O kâfirleri dost tutmayınız). Onlara meveddet ile sır veriyorsunuz ve Ben ise sizin gizlediğiniz şeyi de, açıkl...
Mümtahinə Suresi, 10. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Mümin kadınlar her ne zaman zulüm ve kötülük diyarını terk ederek size gelirlerse, Allah onların inancından tam haberdar (olduğu halde) siz yine de onları sınayın; eğer mümin olduklarına tam emin olursanız, onları inkarcılara geri göndermeyin, (çünkü) onlar (artık) eski kocalarına helal (değiller) ve ötekiler de bunlara helal (değiller). Ayrıca, onlar (hanımlarına mehir olarak) ne verdilerse hepsini iade edin. Ve (ey müminler,) siz bu kadınlarla mehirlerini verdikten ...
Cümə Suresi, 10. Ayet:
O salât tamamlandığında arzda yayılın, Allâh'ın fazlından talep edin ve (el Esmâ'sıyla hakikatiniz olan) Allâh'ı çok zikredin (HATIRLAYIN) ki kurtuluşa eresiniz!...
Qələm Suresi, 23. Ayet:
Fentalekû ve hum yetehâfetûn(yetehâfetûne)....
Qələm Suresi, 23. Ayet:
1.
fe
: bundan sonra
2.
intalekû
: ayrıldılar
3.
ve
: ve
4.
hum
: onlar
Məaric Suresi, 1. Ayet:
1.
seele
: sordu, istedi
2.
sâilun
: soran, isteyen, talep eden, talep sahibi
3.
bi azâbin
: azabı
4.
vâkıın
: vuk...
Məaric Suresi, 1. Ayet:
Talep sahibi birisi, vuku bulacak vakayı (azabı) istedi....
Məaric Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Bir talip, vaki olacak azabı taleb etti. Kâfirler için onu bertaraf edecek yoktur....
Məaric Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Bir talip, vaki olacak azabı taleb etti. Kâfirler için onu bertaraf edecek yoktur....
Məaric Suresi, 25. Ayet:
Yardım talep eden ve mahrum için....
Məaric Suresi, 31. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
men
: kimse, kim
3.
ibtegâ
: talep etti, aradı, istedi
4.
verâe
: arkası
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Muhakkak ki Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında veya üçte birinde kalktığını biliyor. . . Seninle beraber olanlardan bir grubun da! Geceyi ve gündüzü Allâh takdir ediyor! (Allâh) onu asla değerlendiremeyeceğinizi bildi de tövbenizi kabul etti. . . Kurân'dan kolaylaşanı okuyun (idrak edin)! (Allâh) bilir ki, sizden hastalar, arzda dolaşıp Allâh'ın lütfundan talep eden kimseler ve Allâh yolunda savaşan kimseler olacaktır. Artık Ondan kolaylaşan kadarını okuyun; salâtı ikame ...
Leyl Suresi, 20. Ayet:
Yalnız yüce Rabbinin rızasını talep etmek için malından gönüllü verir....
İnşirah Suresi, 7. Ayet:
1.
fe
: o halde, öyleyse
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
feragte
: sen boş kaldın (meşguliyetin bitti)
4.
fe
: o taktirde...
İnşirah Suresi, 8. Ayet:
Yalnız Rabbine dua ve niyaza yönel, Rabbine kulluk ve ibadete teşvik et, din ve dünyan ile ilgili taleplerini, düşmanlarına karşı yardımı yalnızca Rabbinden iste....
Ələq Suresi, 19. Ayet:
Hayır, hayır! Onun göstermelik hoşgörü taleplerini, senin şeriatine aykırı isteklerini kabul etme, onun düzenine uyma, ona boyun eğme! Bize secde ederek namaz kıl. Bize yaklaş!...
Əhzab Suresi, 48. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin ve müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münâfıkların göstermelik hoşgörü taleplerini, senin şeriatine aykırı isteklerini kabul etme, onların düzenlerine boyun eğme. Onların eziyetlerine, incitici sözlerine aldırma. Allah’a dayanıp güven, işlerini Allah’a havale et. Hâmi ve güvence olarak Allah yeter....
Məhəmməd Suresi, 37. Ayet:
Eğer sizden onları (n tamâmını) ister, bu suretle sizden (talebde) ileri giderse cimri olursunuz ve (bu), sizin kinlerinizi açığa çıkarır. ...
Məhəmməd Suresi, 37. Ayet:
Eğer sizden onları(n hepsini) isteseydi de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve(peygamber ve ashâbının bu talebleri,) sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı....
Mülk Suresi, 27. Ayet:
Vaktâ ki, onu (o azabı) yakın bir halde görüverdiler. Kâfir olmuş olanların yüzleri çirkinleşmiş oldu ve denildi ki: «İşte bu odur ki, siz bunu talep ettiniz.»...
Rum Suresi, 46. Ayet:
O'nun işaretlerindendir, rüzgârları müjdeciler olarak irsâl etmesi; size rahmetinden tattırması ve gemilerin O'nun hükmünce akıp gitmesi için. . . O'nun fazlından talep etmeniz ve değerlendirerek müteşekkir olmanız için....
Rum Suresi, 57. Ayet:
Artık zulmetmiş olanlara o gün, ne mazeretleri fayda verir ve ne de onlardan rızâ taleb etmeleri istenir....
Tur Suresi, 30. Ayet:
Yoxsa onlar deyirlər: «Şairdir! Gözləyirik biz onunla taleyinin dəyişikliyini»....
İsra Suresi, 13. Ayet:
Hər bir insanın (əməlinin qeybdən onun üçün qərara alınaraq tərəfinə uçmuş gözəl və ya uğursuz) taleyini (boyunduruq kimi) onun boynunda zəruri və sabit etdik. Qiyamət günü onun üçün, açıq şəkildə görəcəyi bir yazı çıxararıq....
Taha Suresi, 105. Ayet:
Və səndən dağlar(ın taleyi) barəsində soruşurlar. De: «Rəbbim onları (toz-torpaq kimi) küləyə verəcəkdir.»...
Mömin Suresi, 1. Ayet:
Ha Mim. (Bunlar Allah tərəfindən Muhəmmədə (s) təlqin edilmiş sirlərdir. Bu kitab həmin bu hərflərdən təşkil olunmuşdur. Lakin heç kəsin onunla mübarizə aparmaq qüdrəti yoxdur. Bu kitabın «möhkəm», həmçinin bu cür «mütəşabih» ayələri vardır. And olsun Bizim hədsiz həlimliyimizə və mütləq hökmranlığımıza ki, talelərdə baş verənlər əzəli qəzavü-qədərin hökmündən keçmişdir.)...
Fussilət Suresi, 1. Ayet:
Ha Mim. (Bunlar Allah tərəfindən Muhəmmədə (s) təlqin edilmiş sirlərdir. Bu kitab həmin bu hərflərdən təşkil olunmuşdur. Lakin heç kəsin onunla mübarizə aparmaq qüdrəti yoxdur. Bu kitabın «möhkəm», həmçinin bu cür «mütəşabih» ayələri vardır. And olsun Bizim hədsiz həlimliyimizə və mütləq hökmranlığımıza ki, talelərdə baş verənlər əzəli qəzavü-qədərin hökmündən keçmişdir.)...
Şura Suresi, 2. Ayet:
Eyn, Sin, Qaf. (Bunlar Allah tərəfindən Muhəmmədə (s) təlqin edilmiş sirlərdir. Bu kitab həmin bu hərflərdən təşkil olunmuşdur. Lakin heç kəsin onunla mübarizə aparmaq qüdrəti yoxdur. Bu kitabın «möhkəm», həmçinin bu cür «mütəşabih» ayələri vardır. And olsun Bizim hədsiz həlimliyimizə və mütləq hökmranlığımıza ki, talelərdə baş verənlər əzəli qəzavü-qədərin hökmündən keçmişdir.)....
Zuxruf Suresi, 1. Ayet:
Ha Mim. (Bunlar Allah tərəfindən Muhəmmədə (s) təlqin edilmiş sirlərdir. Bu kitab həmin bu hərflərdən təşkil olunmuşdur. Lakin heç kəsin onunla mübarizə aparmaq qüdrəti yoxdur. Bu kitabın «möhkəm», həmçinin bu cür «mütəşabih» ayələri vardır. And olsun Bizim hədsiz həlimliyimizə və mütləq hökmranlığımıza ki, talelərdə baş verənlər əzəli qəzavü-qədərin hökmündən keçmişdir.)...
Duxan Suresi, 1. Ayet:
Ha Mim. (Bunlar Allah tərəfindən Muhəmmədə (s) təlqin edilmiş sirlərdir. Bu kitab həmin bu hərflərdən təşkil olunmuşdur. Lakin heç kəsin onunla mübarizə aparmaq qüdrəti yoxdur. Bu kitabın «möhkəm», həmçinin bu cür «mütəşabih» ayələri vardır. And olsun Bizim hədsiz həlimlik və mütləq hökmranlığımıza ki, talelərdə baş verənlər əzəli qəzavü-qədərin hökmündən keçmişdir.)...
Casiyə Suresi, 1. Ayet:
Ha Mim. (Bunlar Allah tərəfindən Muhəmmədə (s) təlqin edilmiş sirlərdir. Bu kitab həmin bu hərflərdən təşkil olunmuşdur. Lakin heç kəsin onunla mübarizə aparmaq qüdrəti yoxdur. Bu kitabın «möhkəm», həmçinin bu cür «mütəşabih» ayələri vardır. And olsun Bizim hədsiz həlimliyimizə və mütləq hökmranlığımıza ki, talelərdə baş verənlər əzəli qəzavü-qədərin hökmündən keçmişdir.)...
Əhqaf Suresi, 1. Ayet:
Ha Mim. (Bunlar Allah tərəfindən Muhəmmədə (s) təlqin edilmiş sirlərdir. Bu kitab həmin bu hərflərdən təşkil olunmuşdur. Lakin heç kəsin onunla mübarizə aparmaq qüdrəti yoxdur. Bu kitabın «möhkəm», həmçinin bu cür «mütəşabih» ayələri vardır. And olsun Bizim hədsiz həlimliyimizə və mütləq hökmranlığımıza ki, talelərdə baş verənlər əzəli qəzavü-qədərin hökmündən keçmişdir.)...
Ğaşiyə Suresi, 22. Ayet:
Sən onların üzərində hakim deyilsən (onların qəlbinə hakim deyilsən ki, onları iman gətirməyə məcbur edəsən, nə də onların cəmiyyətlərinə hakim deyilsən ki, zorla hökm yürüdəsən və nə onların talelərinə hakim deyilsən ki, onlara axirət cəzası verəsən)....