Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nisa Suresi, 49. Ayet:
Özlərini təmizə çıxaran kimsələri görmədinmi? Əksinə, Allah dilədiyi kimsəni təmizə çıxardar və onlara xurma çərdəyinin
teli
qədər belə haqsızlıq edilməz....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
“(Müharibədən) əllərinizi çəkin, namazı qılın və zəkatı verin!” - deyilən kimsələri görmədinmi?! Müharibə etmək onlara vacib olduqda isə onlardan bir qismi Allahdan qorxan kimi, yaxud daha da şiddətli bir şəkildə insanlardan qorxuya düşdülər və: “Ey Rəbbimiz! Müharibəni nə üçün bizə vacib etdin? Nə olardı ki, yaxın bir zamana qədər bizi təxirə salsaydın (bir müddət daha müharibəni vacib etməsəydin)”, - dedilər. (Onlara) de ki: “Dünya mənfəəti azdır (fanidir). Axirət isə müttəqilər üçün daha xey...
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Yine onlar: "Bizim için Rabb'ine sor; onun ni
teli
ğini açıklasın. Zira bizce sığırların hepsi birbirine benziyorlar; eğer Allah dilerse biz doğru olanı bulmuş oluruz." dediler....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
Düşman halkı takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, onlar da sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Üs
teli
k siz, Allah'tan onların ummadıkları şeyleri umuyorsunuz. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir....
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Onlardan seni dinleyenler de var. Ancak sağırlara duyurabilir misin? Üs
teli
k akıllarını da kullanmıyorlarsa!...
Hud Suresi, 32. Ayet:
Dediler ki: "Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin. Üs
teli
k bu mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi getir de görelim!"...
Hud Suresi, 89. Ayet:
"Ey halkım! Bana karşı gelmeniz; Nuh halkının, Hud halkının, Salih halkının başına gelen şeyleri sizin başınıza da getirmesin? Üs
teli
k Lut halkı sizden pek uzak da değil."...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı, hanımına: "Ona iyi bak, bize faydası olabilir, belki de onu evlat ediniriz." dedi. Böylece Yusuf'u oraya yerleştirdik ki ona kimi hadislerin yorumunu öğre
teli
m. Allah, takdir ettiğini yapandır. Ancak insanların çoğu bunu bilmezler....
İbrahim Suresi, 12. Ayet:
"Bize ne oluyor ki Allah'a tevekkül etmeyelim? Üs
teli
k bize yollarımızı göstermişken. Elbette biz, bize yaşattığınız sıkıntılara sabredeceğiz. Tevekkül edenler de yalnızca Allah'a tevekkül etsinler."...
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
Sakın zalimlerin yaptıkları şeylerden Allah'ı gafil sanma. O hesaplaşmayı gözlerin dehşetten donup kalacağı güne er
teli
yor....
İsra Suresi, 55. Ayet:
Göklerde ve yeryüzünde kimlerin olduğunu Rabb'in daha iyi bilir. Ant olsun ki Biz nebilerin kimini kiminden, kimi ni
teli
kleriyle üstün kıldık. Davud'a Zebur'u verdik....
Möminun Suresi, 47. Ayet:
Sonra da: "Bizden farkı olmayan, üs
teli
k halkı da bize kulluk eden bu iki beşere mi inanacağız?" dediler....
Qəsəs Suresi, 45. Ayet:
Üs
teli
k nice nesiller inşa ettik. Üzerlerinden ömürler geçti. Medyen Halkı arasında ayetlerimizi okuyan da sen değildin. Fakat seni Resul olarak gönderen Biziz....
Rum Suresi, 27. Ayet:
Yaratmayı ilk kez başlatan, sonra onu tekrar eden O'dur. Bu, O'nun için çok kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce ni
teli
kler O'nundur. O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
Həşr Suresi, 24. Ayet:
O Allah ki: Halik'dır, Bari'dir, Musavvir'dir. En iyi ni
teli
kler O'na aittir. Göklerde ve yeryüzünde olanlar, O'nu tesbih ederler. O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Yasa Koyan'dır....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Adem'e tüm isimleri (nitelemeleri) öğretti, sonra onları meleklere sunup, 'Doğru iseniz, şunların isimlerini (özelliklerini, ni
teli
klerini) siz bana bildirin,' dedi....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Sonra Meleklere "(Haydi!) Adem'in önünde yere kapanın" dediğimizde İblis dışında hepsi yere kapandı, o ise reddetti ve (üs
teli
k) küstahça böbürlendi: Böylece hakkı inkar edenlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 41. Ayet:
Bunun için de, size geçmişte bildirilmiş olan haberleri doğrulayıcı ni
teli
kte indirdiğim bu vahye inanın; onun gerçekliğini inkar edenlerin öncüsü olmayın; mesajlarımı küçük bir kazanca değişmeyin; ve Bana, yalnızca Bana karşı sorumluluk bilinci taşıyın!...
Bəqərə Suresi, 44. Ayet:
Halkı iyilik yapmağa çağırıp dururken kendinizi unutuyor musunuz? Üs
teli
k Kitabı da okuyorsunuz? Aklınızı kullanmaz mısınız?...
Bəqərə Suresi, 44. Ayet:
İnsanlara iyiliği (birr) buyururken kendinizi (enfüseküm) unutuyor musunuz? (tensevne) Üs
teli
k kitabı da okuyorsunuz (tetlunelkitab). Akletmez misiniz?...
Bəqərə Suresi, 44. Ayet:
İnsanlara iyiyi ve güzeli emredip de öz benliklerinizi unutuyor musunuz? Üs
teli
k de Kitap'ı okuyup durmaktasınız. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Bir vakit şu şehre girin, nîmetlerinden, nerede dilerseniz orada bol-bol yiyin, kapısından secde ederek girin, burası yurttur deyin, yarlıganma dileyin de suçlarınızı ör
teli
m; iyilikte bulunanların sevabını daha da arttıracağız demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani: («Tîh» den çıkdıkdan sonra) şu kasabaya girib dilediğiniz yerde istediğinizi bol bol yeyin, kapısından secde ederek (eğilerek, saygı göstererek) girin ve (dileğimiz) hıtta (dır, günahlarımızın dökülüp düşmesidir) deyin, (tevbe edin de o sayede) kusurlarınızı ör
teli
m, iyilik (ve itaat) edenler (in ecrin) i ise daha artıracağız» demişdik. ...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani; şu kasabaya girin, dilediğiniz yerde istediğinizi bol bol yeyin, kapısından secde ederek girin, affet deyin, kusurlarınızı ör
teli
m. İyilik...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Bir vakit de: “Şu şehre girin, dilediğiniz yerde istediğinizi bol bol yiyin. Kapısından secde ederek girin ve: 'Hıtta=bizi affet' deyin, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım, kusurlarınızı ör
teli
m. İyilik edenlere daha da artıracağız. ” demiştik....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
"Rabbine adımıza yalvar da, bize ni
teli
klerini açıklasın" dediler. (Musa, Rabbine yalvardıktan sonra) "Şüphesiz Allah diyor ki: O ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinç(likte bir sığır olmalı)dır. Artık emrolunduğunuz şeyi yerine getirin" dedi....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
'Bizim için Rabbini çağır da onun ni
teli
ğini bize açıklasın,' dediler. 'O diyor ki, o ne yaşlı ne genç, ikisinin ortasında bir düvedir. Size emredileni yapın,' dedi....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
Dediler ki: "Bizim için rabbine dua et de onun ni
teli
ğini / durumunu (hiy) bize açıklasın / bildirsin (yübeyyin)". (Musa) Dedi ki: "O diyor ki, o ne yaşlı, ne de genç, ikisinin ortasında / arasında (avanün) bir sığırdır. Artık buyrulduğunuzu yapın / yerine getirin."...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
«Rabbine adımıza yalvar da, bize ni
teli
klerini açıklasın» demişlerdi. (O da Rabbine yalvardıktan sonra onlara) Demişti ki: «Şüphesiz Allah diyor ki: O ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinç(likte bir sığır olmalı) dır. Artık emrolunduğunuz şeyi yerine getirin.»...
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
(Onlar yine:) "Rabbine adımıza yalvar da, bize onun ni
teli
klerini açıklasın. Çünkü bize göre sığırlar birbirine benzer. İnşaallah (Allah dilerse) biz doğruyu buluruz" dediler....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
'Bizim için Rabbini çağır da, onun ni
teli
ğini bize daha da açıklasın. Çünkü düveler bizce birbirine benziyor. ALLAH dilerse yolu buluruz,' dediler....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Dediler ki: "Bizim için rabbine dua et de onun ni
teli
ğini / durumunu (hiye) bize (biraz daha) açıklasın / bildirsin (yübeyyin)". Çünkü bize göre sığırlar birbirine benziyor. Tanrı dilerse doğru yolu / doğruyu (muhtedun) buluruz"....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Dediler ki: Rabbına dua et, bize açıkça ni
teli
ğnin ne olduğunu bildirsin. Çünkü bizce sığırlar birbirine benziyor. Allah dilerse biz elbette hidayete erenlerden oluruz....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
(Onlar yine:) «Rabbine (bir kere daha) adımıza yalvar da, bize onun ni
teli
klerini açıklasın. Çünkü bize göre (birçok) sığır birbirinin benzeridir. İnşaallah (Allah dilerse,) biz doğruya varırız» demişlerdi....
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
Üs
teli
k iman edenlere rastladıklarında inandık derler, birbirleriyle başbaşa kaldıkları zaman, «Rabbinizin huzurunda aleyhinize delil olarak kullansınlar diye mi tutup Allah'ın size açıkladığı gerçekleri onlara da söylüyorsunuz? Hiç aklınız yok mu be?» derlerdi....
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Bizim İsrâiloğulları’ndan, yalnızca Allah’ı ilâh tanımaları, candan müslümanlar olarak Allah’ın hükmüne teslim olmaları, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet etmeleri, yalnız Allah’ın şeriatına bağlanmaları, Allah’a boyun eğmeleri, anaya-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, dullara, çevresi, çaresi olmayan yoksullara devamlı iyilik ve ihsanda bulunmaları konusunda kesin taahhüt aldığımızı ehl-i kitaba-yahudilere hatırlat: 'Bütün insanların iyiliği için doğruları söyleyin. Namazları âdâbına riâyet ede...
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Üs
teli
k Allah tarafından onlara, yanlarındaki kitabı tasdik edici bir peygamber gelince, daha önce kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, Allah'ın kitabını sırtlarından geriye attılar, sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi yaptılar....
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Süleyman'ın otoritesi hakkında şeytanların anlattığına uydular. Oysa Süleyman inkar etmedi; halka büyücülüğü ve Babil'de Harut ve Marut adlı iki meleğe indirileni öğreten şeytanlar inkar etmişti. Bu ikisi: 'Bu bir sınavdır, (bu bilgiyi kötüye kullanıp) nankör olmayın!,' demedikçe kimseye onu öğretmezlerdi. Fakat o ikisinden öğrendiklerini, koca ile karısının arasını açmak için kullandılar. Oysa ALLAH'ın izni olmadan onlar hiç kimseye bir zarar veremezdi. Kendilerine yarar vereni değil, zarar ver...
Bəqərə Suresi, 113. Ayet:
Ve kâletil yahûdu leysetin nasârâ alâ şey’(şey’in) ve kâletin nasârâ leysetil yahûdu alâ şey’in ve hum yetlûnel kitâb(kitâbe), kezâlike kâlellezine lâ ya’lemûne misle kavlihim, fallâhu yahkumu beynehum yevmel kıyâmeti fîmâ kânû fîhi yah
teli
fûn(yah
teli
fûne)....
Bəqərə Suresi, 113. Ayet:
1.
ve kâleti
: ve dedi
2.
el yahûdu
: yahudiler
3.
leyseti
: değil
4.
en nasârâ
: hristiyanlar
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruçlu olduğunuz günlerin gecelerinde, hanımlarınızla ilişkiye girmeniz size helâl ve meşrû kılındı. Onlar sizin iyiliğiniz için bir elbise, vazgeçilmez birlik
teli
ğinizin, sizi koruyan, sırlarınızı saklayan ortağı, rahat ve huzur kaynağıdırlar. Siz de onların iyiliği için bir elbise, vazgeçilmez birlik
teli
ğinizin, onları koruyan, sırlarını saklayan, ortağı, rahat ve huzur kaynağısınız. Allah, o gecelerde kendinize hâkim olamadığınızı, kendinize haksızlık ettiğinizi bildi de, yüzünüze baktı, tevb...
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan bazılarının dünya hayatı ile ilgili sözleri senin hoşuna gider. Kalbindeki, kafasındaki düşüncelerinde de samimi olduğuna Allah’ı şâhit tutar. Üs
teli
k tartışmada da hayli usta, Allah’a isyanda musır, yalancı, hilekâr, azılı bir düşmandır....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi var ki, bu dünya hayatı hakkındaki görüşleri senin hoşuna gider; (dahası) kalbindekilere Allah'ı şahit tutar, üs
teli
k tartışmada son derece ustadır....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatına dair sözleri senin hoşuna gider. Üs
teli
k sözünün özüne uyduğuna Allah’ı da şahit gösterir. Halbuki gerçekte o, düşmanların en yamanıdır....
Bəqərə Suresi, 204. Ayet:
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna gider. Üs
teli
k kalbindekine Allah'ı şahit tutar. Oysa düşmanlıkta o pek yamandır!...
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerinden bir grubu görmedin mi? Hani onlar Nebilerine: "Bizim için bir Melîk bâ's et de Allâh yolunda savaşalım" demişlerdi. O Nebi de sordu: "Ya üzerinize savaş hükmolur da savaşmazsanız?". . . Dediler: "Biz niye Allâh yolunda savaşmayalım ki? Üs
teli
k yurdumuzdan, çocuklarımızdan olmuşken!" Ne zaman ki üzerlerine savaşmak hükmoldu, onlardan pek azı hariç savaşmaktan yüz çevirdiler. Allâh zâlimleri (onları Esmâ'sından yaratan olması dolayısıyla) Aliym'...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Nebileri onlara dedi ki: "Muhakkak ki Allâh, Talut'u sizin için Melîk olarak bâ's etti. " Dediler: "Nasıl olur da o bizim üzerimize mülk sahibi olur? Biz mülkümüze ondan daha çok hak sahibiyiz. Üs
teli
k servet itibarıyla zengin de değildir. " Nebileri dedi ki: "Muhakkak ki Allâh onu sizin üzerinize seçti, ilimde derinlik, bedende genişlik verdi. " Allâh mülkünü (mülkünde tasarrufu) dilediğine verir. Allâh Vasi'dir, Aliym'dir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara: 'Allah size Tâlût’u özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere güçlü, otori
teli
kral, ordu komutanı olarak görevlendirdi' dedi. Bunun üzerine onlar: 'Biz krallığa, komutanlığa daha layık olduğumuz halde, kendisine zenginlik ve servet de verilmemişken o bize nasıl kral, komutan olur?' dediler. Peygamber: 'Allah size onu komutan seçti. Ona geniş kitlelere faydası dokunan ilim ve beden kudreti verdi. Allah mülkünü, saltanatını, devletini, sünnetine, düzeninin yasalarına uy...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara, 'ALLAH size kral olarak Talut'u atadı,' dedi. Onlar, 'Biz yönetime ondan daha layık olduğumuz halde nasıl olur da üzerimize buyruk sahibi olabilir? Üs
teli
k zengin biri de değil,' dediler. O da, 'ALLAH onu üzerinize seçti. Onun bilgi ve beden gücünü arttırdı,' dedi. ALLAH mülkünü dilediğine verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara dedi ki: "Allah size hükümdar olarak Talut’u tayin etti." Onlar ise: "Biz hükümdarlığa ondan daha lâyık iken nasıl olur da o bize hükmedebilir ki! Üs
teli
k servetten de nasibi fazla değil!" dediler. Peygamber şöyle cevap verdi: "Allah onu size üstün kıldı, ona geniş ilim ve sağlam bir vücut verdi. Allah hakimiyeti dilediğine verir. Allah’ın lütfu boldur, her şey gibi kabiliyet ve liyakatlari de bilir."...
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Fe lemmâ fesale tâlûtu bil cunûdi, kâle innallâhe mubtelîkum bi neher(neherin), fe men şeribe minhu fe leyse minnî, ve men lem yat’amhu fe innehu minnî illâ menigterafe gurfeten bi yedih(yedihî), fe şeribû minhu illâ kalîlen minhum fe lemmâ câvezehu huve vellezîne âmenû meahu, kâlû lâ tâkate lenâl yevme bi câlûte ve cunûdih(cunûdihî), kâlellezîne yezunnûne ennehum mulâkûllâhi, kem min fietin kalîletin galebet fieten kesîraten bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas sâbirîn(sâbirîne)....
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece olduğu zaman
2.
fesale
: ayrıldı
3.
tâlûtu
: Talut
4.
bi
: ile
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üs
teli
k) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Allah size ayetleri böyle açıklar, ki düşünesiniz....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üs
teli
k) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Tanrı size ayetlerini böyle açıklar ki düşünesiniz (tetefekkerun)....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üs
teli
k) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle durumda iken), ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki düşünürsünüz....
Bəqərə Suresi, 267. Ayet:
Ey müminler, kazandıklarınızın temiz ve kali
teli
olanları ile sizin için topraktan yetiştirdiklerimizden sadaka verin, sakın kendiniz göz yummadan almayacağınız, adi ve kalitesi bozuk şeyleri vermeye kalkışmayın. İyi bilin ki Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, övülmek O'na mahsustur....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey iman edenler! Belli bir vade ile karşılıklı borç alış verişinde bulunduğunuz vakit onu yazın. Hem aranızda doğruluğuyla tanınmış yazı bilen biri yazsın. Yazı bilen biri, Allah'ın, kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın da yazsın. Bir de hak kendi üzerinde olan adam söyleyip yazdırsın ve herbiri yazarken Rabbi olan Allah'dan korksun da haktan birşey eksiltmesin. Şayet borçlu bir bunak veya küçük bir çocuk veya söyleyip yazdıramıyacak durumda biri ise velisi doğrusunu söyleyip yazdırsın....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeriyya: Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üs
teli
k karım da kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir; Allah dilediğini yapar....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Dedi: "Rabbim, benim nasıl oğlum olur! İhtiyarlamışım, üs
teli
k de karım kısır!" Buyurdu: "(Şartların) öyle ama. . . Allâh dilediğini yapar!"...
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeriyya: 'Rabbim, benim nasıl oğlum olabilir? Yaşım hayli ilerledi. Üs
teli
k karım da kısır.' dedi. Allah: 'Öyledir, Allah sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olanı icraya devam ediyor' buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeriyya: Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üs
teli
k karım da kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir; Allah dilediğini yapar....
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
İz kâlellâhu yâ îsâ innî muteveffîke ve râfiuke ileyye ve mutahhiruke minellezîne keferû ve câilullezînettebeûke fevkallezîne keferû ilâ yevmil kıyâmeh(kıyâmeti), summe ileyye merciukum fe ahkumu beynekum fîmâ kuntum fîhi tah
teli
fûn(tah
teli
fûne). ...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
1.
iz kâle allâhu
: Allah (şöyle) buyurmuştu
2.
yâ îsâ innî
: ey İsa, muhakkak ki ben
3.
muteveffî-ke
: seni vefat ettirecek olan
4.
Ali-İmran Suresi, 69. Ayet:
Geçmiş vahyin izleyicilerinden bazıları sizi saptırmak isterler: Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar; üs
teli
k bunu fark etmezler de....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah'ın âyetleri okunurken, üs
teli
k Allah Resûlü de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah'ın âyetleri okunurken, üs
teli
k Allah Resûlü de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 111. Ayet:
Ehl-i kitap, birtakım üzücü sözlerin dışında size bir zarar veremez. Sizinle savaşmak mecburiyetinde kalsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Üs
teli
k onlara yardım da edilmez....
Ali-İmran Suresi, 119. Ayet:
İşte sizler, onlar sizi sevmediği halde onları sevenlersiniz! Üs
teli
k siz bütün kitaplara/kitabın tümüne inanırsınız. Sizinle karşılaştıkları zaman 'İnandık,' derler, yalnız kaldıklarında ise size olan öfkelerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: 'Öfkenizden canınız çıksın.' Kuşkusuz ALLAH göğüslerin özünü Bilendir....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Ve lekad sadakakumullâhu va’dehû iz tehussûnehum bi iznih(iznihî), hattâ izâ feşiltum ve tenâza’tum fîl emri ve asaytum min ba’di mâ erâkum mâ tuhıbbûn(tuhıbbûne), minkum men yurîdud dunyâ ve minkum men yurîdul âhireh(âhirete), summe sarafekum anhum li yeb
teli
yekum, ve lekad afâ ankum, vallâhu zû fadlin alel mu’minîn(mu’minîne). ...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
sadaka-kumu allâhu
: Allah size sadık kaldı
3.
va'de-hû
: onun vaadi
4.
iz tehussûne-hum
...
Ali-İmran Suresi, 153. Ayet:
Hani Rasûl, arkanızdan sizi çağırırken, siz kimseye bakmadan kaçmaktaydınız. Bunun yüzünden Allâh, içinizde üzüntü üstüne üzüntü ile cezalandırdı ki kaybettiğinize üzülmek ya da size isabet etmiş olanla kalmayasınız diye (zafer, ganimet elinizden kaçmış, üs
teli
k utanç verici bir duruma düşmüştünüz). Allâh yapmakta olduklarınızı yaratan olarak, her şeyden haberi olandır....
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Summe enzele aleykum min ba’dil gammi emeneten nuâsen yagşâ tâifeten minkum, ve tâifetun kad ehemmethum enfusuhum yezunnûne billâhi gayral hakkı zannel câhiliyyeh(câhiliyyeti), yekûlûne hel lenâ minel emri min şey’(şey’in), kul innel emre kullehu lillâh(lillâhi), yuhfûne fî enfusihim mâ lâ yubdûne lek(leke), yekûlûne lev kâne lenâ minel emri şey’un mâ kutilnâ hâhunâ, kul lev kuntum fî buyûtikum le berezellezîne kutibe aleyhimul katlu ilâ medâciihim, ve li yeb
teli
yallâhu mâ fî sudûrikum ve li yum...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
enzele
: indirdi
3.
aleykum
: sizin üzerinize
4.
min ba'di
: sonradan, ...den sonra, arkasında...
Ali-İmran Suresi, 173. Ayet:
Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine: “- Düşmanlarınız size karşı ordu hazırladı, o halde onlardan korkun.” dedi de bu söz onların imanını artırdı ve üs
teli
k: “- Allah bize kâfidir ve O ne güzel vekildir”, dediler....
Ali-İmran Suresi, 173. Ayet:
Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine: “Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!” dediklerinde, bu söz onların imanını arttırdı ve üs
teli
k: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler....
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Bunlar üs
teli
k cimridirler ve halka cimriliği öğütlerler. ALLAH'ın kendi lütfundan onlara verdiğini gizlerler. İnkarcılara acıklı bir azap hazırladık...
Nisa Suresi, 37. Ayet:
O cimrilik eden, üs
teli
k etrafındaki insanlara cimriliği tavsiye eden ve Allah’ın lütf-u fazlından kendilerine verdiği nimetleri gizleyen nankörler yok mu, işte Biz onları zelil ve perişan edecek bir azap hazırladık....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek ni
teli
kte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
Düşman topluluğunu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı duyuyorlar. Üs
teli
k siz Allah’tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üs
teli
k siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
(Düşman) topluluğunu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. . . Şayet siz acı duyuyorsanız, onlar da tıpkı sizin gibi acı duyuyorlar. . . (Üs
teli
k siz) Allâh'tan onların umamayacağı şeyleri umuyorsunuz. . . Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
Düşman ordusunu, düşman kavmi takipte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedir. Üs
teli
k, siz Allah’tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
O (düşman) topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız sizin acı çektiğiniz gibi onlar da acı çekiyorlar. Üs
teli
k siz Allah'tan onların ummadığını umuyorsunuz. Allah ilim sahibidir, hakimdir....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üs
teli
k siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
O topluluğu takip etmekte gevşek davranmayın. Eğer siz acı çekiyorsanız, onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Üs
teli
k siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
O topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, onlar da sizin acı çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üs
teli
k siz Allah'tan, onların ummayacakları şeyleri, ummaktasınız. Alah bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
Düşman birliklerini takip etmekte gevşek davranmayın. Siz acı çekiyorsanız, sizin çektiğiniz gibi onlar da acı çekiyorlar. Üs
teli
k siz, onların ummadığı şeyi Allah'tan umuyorsunuz. Allah ise herşeyi bilir, hükümlerini sonsuz hikmetiyle verir....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden, haklara dair açıklama istiyorlar. . . De ki: "Onlarla ilgili hükümler hakkında açıklamayı size Allâh veriyor!" Onlar için yazılmış hakları kendilerine vermediğiniz ve (üs
teli
k) kendileriyle nikâhlamaya (evlenmeye) rağbet ettiğiniz yetim kızlar ile zor durumdaki çocuklara ve bir de yetimlere adaleti ikame etmeniz hakkında bilgiler yüzünüze okunuyor. . . Ne hayır yaparsanız, muhakkak ki Allâh onu Aliym'dir (çünkü yaptığınız hayrın yaratanı O'dur)....
Nisa Suresi, 153. Ayet:
Ehl-i kitap senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Mûsâ’dan, bundan daha büyüğünü istemişlerdi. 'Bize Allah’ı açıkça göster' demişlerdi. Haksızlıkları, şirkleri sebebiyle onları yıldırım çarptı. Üs
teli
k de, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, buzağıyı tanrı edindiler. Biz, bunu da sorgusuz sualsiz affettik. Mûsâ’ya âşikâr ilâhî bir yetki, bir güç verdik....
Nisa Suresi, 165. Ayet:
Rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan, uyarıcı olarak Rasuller gönderdik ki, Rasullerden sonra, insanların Allah’a itiraz ni
teli
ğinde bir delil ileri sürmelerine mahal kalmasın. Allah kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Maidə Suresi, 43. Ayet:
İçinde Allâh hükmü bulunan Tevrat yanlarında iken, neden seni hakem yaparlar; üs
teli
k senin verdiğin hükümden sonra da yüz çevirip giderler! Böyleleri iman eden değildir!...
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Ve enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı musaddıkan limâ beyne yedeyhi minel kitâbi ve muheyminen aleyhi fahkum beynehum bimâ enzelallâhu ve lâ tettebi’ ehvâehum ammâ câeke minel hakk(hakkı) li kullin cealnâ minkum şir’aten ve minhâcâ(minhâcen) ve lev şâallâhu le cealekum ummeten vâhıdeten ve lâkin li yebluvekum fî mâ âtâkum festebikûl hayrât(hayrâti) ilâllâhi merciukum cemîan fe yunebbiukum bimâ kuntum fîhi tah
teli
fûn(tah
teli
fûne)....
Maidə Suresi, 48. Ayet:
1.
ve enzelnâ ileyke
: ve sana indirdik
2.
el kitâbe bi el hakkı
: kitabı hak ile
3.
musaddıkan
: tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak
4.
Maidə Suresi, 48. Ayet:
(Habîbim) sana da hak olarak kitabı (Kur'ânı) — kendinden evvelki kitab (lar) ı tasdıyk edici (ve doğrultucu) ve ona karşı bir şâhid olmak üzere — gönderdik. O halde (bütün ehl-i kitab) aralarında Allahın (sana) indirdiği ile hükmet, sana gelen hakıykatden (dönüb de) onların hevâ (ve heves) lerine uyma. (Ey Musânın, İsânın, Muhammedin, ümmetleri) sizden her biriniz için bir şeriat, bir yol ta'yin etdik. Eğer Allah dileseydi (topunuzu bir şeriata tâbi) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği...
Maidə Suresi, 48. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Sana da Kitâb’ı (Kur’ân’ı), kendinden önceki kitab(lar)ı tasdîk edici ve on(lar)a bir şâhid olarak hak ile indirdik; öyleyse onların (ehl-i kitâbın)arasında Allah’ın indirdiğiyle hüküm ver ve sana gelmiş olan haktan (dönerek) onların arzularına uyma! (Ey insanlar!) Sizden her biri(niz) için (her peygamberin devrine âid) bir şeriat ve bir yol kıldık. Hâlbuki Allah dileseydi, elbette sizi (baştan beri bir din üzere) tek bir ümmet yapardı; fakat size verdiği şeylerle (muhtel...
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmediler mi ki, onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. . . (Üs
teli
k) onları, size vermediğimiz bir şekilde, yeryüzünün verimli topraklarına yerleştirmiş; semânın nimetlerini üzerlerine irsâl etmiş ve nehirleri altlarından akar hâle getirmiştik. . . (Hâl böyle iken) onları suçlarından ötürü helâk ettik! Onlardan sonra başka bir nesil inşa ettik....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmedi mi onlar, kendilerinden önce nice devirler helâk etmişiz? Üs
teli
k Biz onlara, yeryüzünde size vermediğimiz imkânlar vermiş, üzerlerine gökten bol yağmurlar indirmiş, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Sonra da onları günahlarıyla yakaladık; onların ardından da başka nesiller getirdik....
Ənam Suresi, 22. Ayet:
Onların hepsini mahşerde bir araya toplayacağımız gün, kesinlikle belir
teli
m ki, Allah’ın, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında kendisine ortak koşanlara, 'Nerede, boş yere davasını güttüğünüz ortak saydığınız varlıklar?' diyeceğiz....
Ənam Suresi, 25. Ayet:
Onlardan seni duyanlar vardır. . . Fakat biz, O'nu algılamalarına engel olması için kalplerinin (şuurlarının - anlayışlarının) üstüne perdeler, kulaklarının içine de (anlayışlarına) ağırlık koyduk! Ne kadar delil görseler yine de iman etmezler. . . Üs
teli
k sana geldiklerinde seninle tartışan o hakikat inkârcıları şöyle derler: "Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değil!"...
Ənam Suresi, 26. Ayet:
Diğerlerini ondan alıkoyar ve kendileri de ondan uzaklaşırlar: Ama (bu şekilde) yalnız kendilerini mahvederler ve (üs
teli
k) bunu da idrak etmezler....
Ənam Suresi, 38. Ayet:
halbuki yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi (Allahın) mahluku olmasın: Biz, buyruğumuzda tek şeyi bile ihmal etmedik. Ve bir kez daha (belir
teli
m): onlar(ın tümü) Rableri huzurunda toplanacaklardır....
Ənam Suresi, 79. Ayet:
«Şübhesiz ki ben, bir müvahhid (Allâhı bir tanıyıcı) olarak, yüzümü o gökleri ve yeri yaratmış olan Allaha yönel
teli
m. Ben müşriklerden değilim». ...
Ənam Suresi, 100. Ayet:
(Tuttular) cinleri Allah'a ortak yaptılar. Halbuki onları O yaratmıştır. Bilmeden O'na oğullar ve kızlar icâdettiler. Hâşâ O, onların ileri sürdüğü ni
teli
klerden münezzehtir!...
Ənam Suresi, 109. Ayet:
Kendilerine bir mucizenin gelmesi durumunda iman edecekleri konusunda bütün güçleriyle Allah'a yemin ettiler. De ki: 'Mucizeler Allah katındadır.' Üs
teli
k o gelse de onların yine iman etmeyeceklerinin bilincinde değil misiniz?...
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Ve huvellezî enşee cennâtin ma’rûşâtin ve gayre ma’rûşâtin ven nahle vez zer’a muh
teli
fen ukuluhu vez zeytûne ver rummâne muteşâbihen ve gayre muteşâbih(muteşâbihin), kulû min semerihî izâ esmere ve âtû hakkahu yevme hasâdihî ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhibbul musrifîn(musrifîne)....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
1.
ve huve ellezî
: ve o ki
2.
enşee
: yarattı (inşa etti)
3.
cennâtin
: bahçeler
4.
ma'rûşâtin
: asmalı
...
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, hurmaları, yemişleri muh
teli
f ekinleri, zeytinleri ve narları, müteşabih ve gayrı müteşabih olarak inşa eden "HÛ"dur. . . O'nun ürünlerini meyve verdiğinde yeyin; hasadının gününde ise onun hakkını verin (zekât). . . İsraf etmeyin, çünkü O, israf edenleri sevmez....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Çardaklı ve çardaksız üzüm bağlarını, tadları ve yemişleri muh
teli
f hurmaları, hububatı (tahılları), zeytinleri, narları, birbirine hem benzer, hem de benzemez bir halde meydana getiren Allah’dır. Her biri mahsûl (ürün) verdiği zaman mahsulünden yeyin. Hasad (devşirme) günü de hakkını (zekât ve sadakasını) verin; israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
O ma'ruş ve gayri ma'ruş Cennet âsâ bağları: O tatları, yemişleri muh
teli
f mezruâtı, o hurmaları, zeytinleri, narları, birbirlerine hem benzer hem benzemez bir halde vücude getiren hep odur, her biri mahsul verince mahsûlünden yiyin, hasad günü hakkını da verin, bununla beraber israf etmeyin, çünkü o israf edenleri sevmez...
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Çardaklı ve çardaksız bağları, hurma ağaçlarını, meyvesi muh
teli
f ekinleri, birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytinleri ve narları meydana getiren de O’dur.(Herbiri) meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin ve hasad edildiği gün hakkını (öşrünü)verin ve (O’nun rızâsı dışında harcayarak) isrâf etmeyin! Çünki O, isrâf edenleri sevmez....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Ve O, o zâttır ki, yeryüzüne döşenmiş ve döşenmemiş bostanları ve yenilmesi muh
teli
f hurmaları ve ekinleri ve birbirine benzer ve benzemez bir halde zeytin ve nar ağaçlarını yaratmıştır. Onlardan herbirinin meyvelendiği zaman meyvesinden yiyiniz, biçildiği gün de hakkını veriniz ve israfta bulunmayınız, şüphe yok ki, Allah Teâlâ müsrifleri sevmez....
Ənam Suresi, 159. Ayet:
Şüphesiz o kimseler ki, dinlerini tefrikaya düşürdüler ve muh
teli
f fırkalara ayrıldılar. Sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işleri ancak Allah'a aitir. Sonra onlara ne yapar olduklarını haber verecektir....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
Kul e gayrallâhi ebgî rabben ve huve rabbu kulli şey’(şey’in), ve lâ teksibu kullu nefsin illâ aleyh(aleyhâ), ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, summe ilâ rabbikum merciukum fe yunebbiukum bimâ kuntum fîhi tah
teli
fûn(tah
teli
fûne)....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e gayrallâhi (e gayre allâhi )
: Allah'tan başka mı
3.
ebgî
: arayayım, isteyeyim
4.
rabben
...
Əraf Suresi, 33. Ayet:
De ki: "Doğrusu, Rabbim, yalnızca, açık ya da gizli, utanç verici davranışları, günahı(n her çeşidini), (başkasının elindekine) haksız yere göz dikmeyi, Allahtan başkasına hakkında hiçbir delil indirmediği halde tanrısal ni
teli
kler yakıştırmanızı ve bilmediğiniz şeyi Allaha izafe etmenizi yasaklamıştır."...
Əraf Suresi, 66. Ayet:
Kavmi arasından gerçeği tanımaya yanaşmayanların önde gelenleri: "Doğrusu, biz seni aklı kıt biri olarak görüyoruz ve üs
teli
k yalancının biri olduğunu sanıyoruz!"...
Əraf Suresi, 69. Ayet:
"Sizi uyarması için içinizden bir adam aracılığı ile Rabbinizden size bir Zikir gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki (Allâh) sizi, Nûh kavminden sonra, onların yerine hâkimler yaptı. Üs
teli
k, yaratılışta, size irilik verdi (sizi daha iri yapılı yarattı). Allâh'ın ni'metlerini hatırlayın ki başarıya eresiniz."...
Əraf Suresi, 114. Ayet:
Firavun, “Evet. Üs
teli
k siz (ücretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız” dedi....
Əraf Suresi, 114. Ayet:
Firavun: 'Evet, üs
teli
k gözdelerim arasına gireceksiniz' dedi....
Əraf Suresi, 114. Ayet:
«Evet» dedi (Firavun), «Üs
teli
k o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız.»...
Əraf Suresi, 114. Ayet:
(Firavun): "Elbette" diye karşılık verdi, "üs
teli
k, o zaman gözdelerimizin arasına katılmış olacaksınız."...
Əraf Suresi, 114. Ayet:
Firavun: "Elbette! Üs
teli
k siz benim gözdelerimden olacaksınız!" dedi....
Əraf Suresi, 114. Ayet:
Firavun 'Evet,' dedi. 'Üs
teli
k yakınlarımdan olursunuz.'...
Əraf Suresi, 154. Ayet:
Musa'nın öfkesi yatışınca attığı levhaları yerden aldı. Bu levhalarda Rabblerinden korkanlar için doğru yolu gösteren, rahmet ni
teli
ğinde yazılar vardı....
Əraf Suresi, 161. Ayet:
Hani o zaman onlara, bu şehirde yerleşin ve dilediğiniz yerde dilediğiniz şeyi yiyin ve bu makam, suçların döküldüğü makamdır deyin, kapıdan yerlere kapanırcasına eğilerek girin de suçlarınızı ör
teli
m, iyi hareket edenlerin mükâfatını daha da fazlasıyla verelim denmişti....
Əraf Suresi, 173. Ayet:
yahut: "Aslında, önce (biz değil,) atalarımızdı Allahtan başkasına tanrısal ni
teli
kler yakıştıranlar; biz sadece onların izinden yürüyen bir kuşağız; öyleyse, batılı ihdas edenlerin işlediklerinden dolayı bizi mi helak edeceksin?" demeyesiniz....
Əraf Suresi, 180. Ayet:
Yetkinlik ve kusursuzluğa dair ni
teli
kler (yalnızca) Allaha aittir. Öyleyse, bu ni
teli
klerle artık yalnız Allahı çağırın. Ve Onun ni
teli
klerinin anlamını eğip büken kimselerden uzak durun: Böyleleri yapıp ettiklerinden ötürü er geç cezalandırılacaklardır!...
Əraf Suresi, 195. Ayet:
Onların ayakları mı var yürüsünler? Elleri mi var tutsunlar? Gözleri mi var görsünler? Kulakları mı var işitsinler? De ki: Şeriklerinizi çağırın, sonra bana kuracağınız tuzağı kurun, üs
teli
k mühlet de vermeyin....
Ənfal Suresi, 29. Ayet:
Ey imân edenler I Eğer Allah' tan korkup (kötülüklerden) sakınırsanız ; O size bir f u r k a n (= iyiyi kötüden, hayrı serden, doğruyu eğriden, sevabı günahtan, temizi murdardan, hakkı bâtıldan ayıran bir ölçü ve kıstas, bir bilgi ve marifet) verir. Üs
teli
k suç ve günahlarınızı örter ve sizi bağışlar....
Ənfal Suresi, 34. Ayet:
Şimdi ise Allah'ın kendilerine azab etmemesi için neleri var ki? Oysa Mescid- i Haram'dan menediyorlar. Üs
teli
k onun hizmetine ehil kişiler de değiller. Çünkü onun hizmetine ehil olanlar ancak müttakilerdir. Lâkin çoğu bunu bilmezler....
Ənfal Suresi, 34. Ayet:
Onlar, Mescid-i Haram’a girmeye engel olurken, yoksa onlara Allah ne diye azap etmesin?! Üs
teli
k onun (Mescid-i Haram’ın) sahipleri de değiller. Onun sahipleri yalnızca muttakilerdir. Fakat onların çokları bunu bilmez....
Ənfal Suresi, 34. Ayet:
Allah ne diye onları cezalandırmasın ki onlar kendileri Mescid-i Haramı yönetmeye layık olmadıkları halde, üs
teli
k orayı ziyaret etmek isteyen müminleri de geri çeviriyorlar?Oranın hizmet ve yönetimine asıl ehil olanlar, Allah’ı sayıp O’na şerik koşmaktan sakınanlardır. Fakat onların çoğu bunu bilmezler....
Ənfal Suresi, 53. Ayet:
Bu böyledir. Çünkü bir toplum, sahip olduğu iyi bir ni
teli
ği değiştirmedikçe, Allah da o topluma vermiş olduğu nimeti değiştirmez. Hiç şüphesiz Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir....
Ənfal Suresi, 63. Ayet:
Ve onların kalblerinin arasını
teli
f etti ki, eğer yerde bulunanın tamamını sarfedecek olsa idin onların kalpleri arasına ülfet düşüremezdin. Velâkin Allah Teâlâ onların kalpleri arasını
teli
f etti. Şüphe yok ki O azîzdir, hakîmdir....
Ənfal Suresi, 70. Ayet:
Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: Allah sizin kalbinizde bir hayır bulunduğunu bilirse, sizden alınanın daha hayırlısını size verir; üs
teli
k sizi bağışlar. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Yeminlerini bozan, peygamberi yurdundan çıkarmaya kalkışan ve üs
teli
k size tecavüzü ilk defa kendileri başlatan bir kavimle savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Oysa Allah, -eğer siz gerçek mü’minler iseniz- kendisinden korkmanıza daha lâyıktır....
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Yeminlerini bozmuş, Er Rasûl'ü (Rasûlullah'ı) yurdundan dışlamış ve üs
teli
k sizinle ilk kez savaşa başlamış bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Onlardan çekiniyor musunuz? Haşyet duymanızı hak eden Allâh'tır, eğer iman edenler iseniz....
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Bir kavim ile savaşmaz mısınız ki, onlar yeminlerini bozdular ve Peygamberi (Mekke’den) çıkarmağa karar verdiler; ve üs
teli
k ilk önce size taarruza onlar başladılar. Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer gerçek müminlerseniz, Allah, kendisinden korkmanıza daha ziyade lâyıktır....
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çıkarmaya azmeden ve üs
teli
k ilk önce size saldırmaya başlayanlara karşı savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer mümin iseniz her şeyden önce Allah'dan korkmalısınız....
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Yeminlerini bozan ve Peygamber'i Mekke'den çıkarmaya yeltenen kimseler ile, üs
teli
k size karşı savaşı başlatan taraf oldukları halde, savaşmayacak mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Oysa eğer mümin iseniz asıl Allah'dan korkmalısınız....
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Üs
teli
k size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah'tır....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar, ancak fakirlere, miskinlere, onun üzerine memur olanlara, kalpleri
teli
f edilmiş bulunanlara, azad edilecek kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihada atılanlara ve yolculara Allah tarafından bir fariza olarak (mahsustur) ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir....
Tövbə Suresi, 69. Ayet:
Siz ey münafıklar, kendinizden öncekiler gibisiniz. Üs
teli
k onlar, kuvvetçe sizden daha çetin, mal ve evlâd bakımından sizden daha çok idiler. Dünya hayatından nasîbleri kadar zevk sürmeğe bakmışlardı. İşte sizden öncekiler, nasibleriyle nasıl zevk sürmek istedilerse, siz de öyle kısmetinizle zevk sürmeğe baktınız; siz de o bataklığa dalanlar gibi daldınız. İşte bunların, dünya ve âhirette, bütün amelleri boşa gitmiştir. İşte bunlar, hüsranda kalanlardır....
Tövbə Suresi, 69. Ayet:
Ey münafıklar! Sizin durumunuz tıpkı sizden önce helâk olan ümmetlerin durumuna benzer. Üs
teli
k onlar kuvvetçe sizden daha güçlü olup, malları daha fazla, evlatları daha çoktu. Onlar bu dünyadaki nasipleri kadar zevk almak istediler. İşte sizden öncekiler nasıl öyle nasiplerince yaşamak istedilerse, siz de yine kısmetinizce zevk almak istediniz. Siz de o batağa dalanlar gibi daldınız. Onların yaptıkları işler, hem dünyada hem de âhirette boşa gitti. İşte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileri o...
Tövbə Suresi, 81. Ayet:
Savaştan geri kalan münafıklar, Resulullah'ın hilafına, onun savaşa gitmesine karşılık, oturup kalmalarıyla ferahladılar ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar, üs
teli
k «Bu sıcakta savaşa gitmeyin.» dediler. De ki: «Cehennem ateşi daha sıcaktır.» Keşke anlayabilselerdi....
Tövbə Suresi, 102. Ayet:
Bir diğerleri de günahlarını itiraf ettiler. Bunlar orduya katılmayarak, hâlis niyet ve amaçlarla hayata geçirilen İslâm esaslarını ve İslâmî düzeni, kamuya zararları dokunacak şekilde sarstılar, gevşettiler, daha önce sevap hanelerine yazılan hayırları ve sâlih amelleri değersiz hale getirdiler. Üs
teli
k savaş ve savunma harcamalarını desteklemeyerek bir suç-bir günah daha işlediler. Ümit edilir ki, Allah tevbelerini, günah işlemekten vazgeçmelerini, kendisine itaate yönelişlerini kabul eder. Al...
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden liyâkatli ve güvenilir bir adama: 'Bütün insanları, sorumluluk hesap ve cezayı hatırlatarak uyar ve iman edenlere, imanlarında sadâkat gösterenlere ayrılan Rableri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele' diye vahyetmemizde, insanların hayretini mûcip olacak bir şey mi var? Üs
teli
k kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler bir de: 'Bu apaçık bir sihirbazdır' diyorlar....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ziya (lı), ayı nur (lu) yapan, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için ona (ayın seyr-ü hareketine muh
teli
f) menziller ta'yin eden Odur. Allah, bunları (boş yere değil) sabit bir gerçek (bir vaakıa, bir fâide) olarak yaratmışdır. O, bilecek bir kavm için âyetlerini birer birer açıklar. ...
Yunus Suresi, 18. Ayet:
Allâh dûnundakilere tapınırlar; oysa onlar ne zararı ne de faydası olmayan şeylerdir! Üs
teli
k: "İşte bunlar Allâh indînde bizim şefaatçilerimiz" derler. . . De ki: "Siz, Allâh'a, semâlar ve arzda bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" Subhan'dır O; onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir....
Yunus Suresi, 19. Ayet:
Ve mâ kânen nâsu illâ ummeten vâhideten fahtelefû, ve lev lâ kelimetun sebekat min rabbike le kudiye beynehum fîmâ fîhi yah
teli
fûn(yah
teli
fûne)....
Yunus Suresi, 19. Ayet:
1.
ve mâ kâne en nâsu
: ve insanlar olmadı
2.
illâ
: ...den başka
3.
ummeten
: bir ümmet(ten)
4.
vâhideten
: tek, ...
Yunus Suresi, 37. Ayet:
İmdi, bu Kuran, asla Allah'tan başkası tarafından tasarlanmış, uydurulmuş olamaz; üs
teli
k o, önceki vahiylerden hakikat adına bugüne kalmış ne varsa onu doğrulayıp, alemlerin Rabbinden (geldiğinden) şüphe olmayan vahyi özlü bir biçimde açıklıyor....
Yunus Suresi, 42. Ayet:
İçlerinde seni dinleyen de var, fakat sen, üs
teli
k bir de akılları olmayan sağırlara söz duyurabilir misin hiç?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat sağırlara -üs
teli
k akılları da ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
İçlerinden seni dinlemeye gelenler var. Hakkı duymak istemeyerek sağır kesilenlere, üs
teli
k akıllarını da kullanamayanlara sen tebliğini, Kur’ân’ı ve şeriatı duyurabilir misin?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
İçlerinden seni dinleyenler var. Ancak sen sağırlara, üs
teli
k akıl etmiyorlarsa, duyurabilecek misin?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Onlardan seni dinleyecekler vardır. Ama hiç duymayan, sağırlara -üs
teli
k hiç akılları ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Aralarinda sana kulak veren vardir. Sen, sagirlara, us
teli
k akillari da almazsa, isittirebilir misin?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Aralarında sana kulak veren vardır. Sen, sağırlara, üs
teli
k akılları da almazsa, işittirebilir misin?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat sağırlara -üs
teli
k akılları da ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
İçlerinden seni dinlemeye gelenler de var. Sen, sağırlara, üs
teli
k akılsız da olanlara dinletebilir misin?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Onların arasında Kur'an okurken sana kulak verenler de vardır. Fakat üs
teli
k düşünme yeteneğinden de yoksun sağırlara, sen söz işittirebilir misin?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Onlardan seni dinleyecekler vardır. Ama hiç duymayana, sağırlara -üs
teli
k hiç akletmiyorsa- sen mi duyuracaksın?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Onlardan seni dinleyenler de vardır. Fakat (hakkı anlamayan) o sağırlara, üs
teli
kakılları da ermiyorsa, sen mi işittireceksin?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
İçlerinde sana kulak verenler vardır. Fakat sen sağırlara işittirebilir misin? Üs
teli
k akılları da hiç ermiyorsa....
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Onlardan seni dinleyecekler vardır. Ama hiç duymayan, sağırlara -üs
teli
k hiç akılları ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?...
Yunus Suresi, 42. Ayet:
Onlardan seni duyanlar da vardır. Fakat sağırlara, üs
teli
k akıllarını da kullanmıyorlarsa, sen birşey işittirebilir misin?...
Yunus Suresi, 43. Ayet:
Onlardan sana bakan da var, fakat sen, üs
teli
k bir de kör olanlara doğru yolu gösterebilir misin hiç?...
Yunus Suresi, 43. Ayet:
İnanmayanlar arasında, senin peygamberlik alâmetlerini müşahede edip de seni tasdik etmeyenler de var. Sen, hakikati görmek istemeyerek kör kesilenlere, üs
teli
k basîretleri de yoksa, hak yolu gösterebilir misin?...
Yunus Suresi, 43. Ayet:
Ve sana bakacak olanlar vardır. Ama kör olanları -üs
teli
k basiretleri de yoksa- sen mi doğru yola ulaştıracaksın?...
Yunus Suresi, 43. Ayet:
İçlerinden sana bakanlar da var. Fakat sen, körlere, üs
teli
k basiretleri de yoksa hidayet edip yol gösterebilecek misin?...
Yunus Suresi, 43. Ayet:
Ve sana bakacak olanlar vardır. Ama kör olanları -üs
teli
k basiretleri de yoksa- sen mi doğru yola ulaştıracaksın....
Yunus Suresi, 43. Ayet:
Onlardan sana bakan(lar) da vardır. Fakat (görmek istemeyen) o körleri, üs
teli
k(kalb gözleriyle de) görmüyorlarsa, sen mi hidâyete erdireceksin?...
Yunus Suresi, 43. Ayet:
İçlerinde sana bakanlar da vardır. Körlere sen mi yol göstereceksin? Üs
teli
k hiç görmüyorlarsa....
Yunus Suresi, 43. Ayet:
İçlerinden sana bakanlar da vardır. Fakat körlere sen mi doğru yolu göstereceksin? Üs
teli
k de hiç görmüyorlarsa!...
Yunus Suresi, 43. Ayet:
Ve onlardan sana bakacak olanlar vardır. Ama kör olanları -üs
teli
k basiretleri de yoksa- sen mi doğru yola ulaştıracaksın?...
Yunus Suresi, 43. Ayet:
Onlardan sana bakanlar da vardır. Fakat körlere, üs
teli
k kalp gözleri de görmüyorsa, sen yol gösterebilir misin?...
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Unutmayın ki, göklerde ve yerde kim varsa hepsi ister istemez Allah'a aittir; hal böyleyken, peki, Allah dışında tanrısal ni
teli
kler yakıştırılan varlıklara yalvarıp yakaran kimseler (böyle yapmakla) neye uyuyorlar? Sadece zanna uyuyorlar; yalnızca tahmine dayanıyorlar....
Yunus Suresi, 68. Ayet:
(Bütün bu açıklamalardan sonra (yine de)), "Allah kendine bir oğul edindi!" diyorlar. O yüceler yücesi, kendisine yakışmayacak ni
teli
klerden kesinlikle uzaktır! Her bakımdan mutlak olarak kendine yeterlidir: göklerde ve yerde var olan her şey O'na aittir! Sizinse elinizde bu (tür iddialarınızı) destekleyecek hiçbir deliliniz yoktur! Hal böyleyken, bilemeyeceğiniz şeyi mi Allah'a yakıştırıyorsunuz?...
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Firavun ve onun seçkinler çevresi kendilerine zulmeder korkusuyla (başkaları geri dururken) kavminden ancak birkaç kişi Musa'ya olan inançlarını açıkladılar: çünkü Firavun ülkede gerçekten de nüfuz ve iktidar sahibiydi, ve üs
teli
k ölçüsüz, acımasız biriydi....
Yunus Suresi, 92. Ayet:
'Senden sonraki gelecek nesillere ibret verici bir kalıntı, bir uyarı olması için bugün senin bedenini cansız olarak kurtaracağız. İnsanlardan birçoğu ibret verici, uyarıcı ni
teli
kteki âyetlerimizden, kalıntılardan habersiz, gaflet içindedirler.'...
Yunus Suresi, 93. Ayet:
Ve lekad bevve’nâ benî isrâîle mubevvee sıdkın ve razaknâhum minet tayyibât(tayyibâti), femahtelefû hattâ câehumul ilm(ilmu), inne rabbeke yakdî beynehum yevmel kıyâmeti fî mâ kânû fîhi yah
teli
fûn(yah
teli
fûne)....
Yunus Suresi, 93. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun ki
2.
bevve'nâ
: yerleştirdik
3.
benî isrâîle
: İsrailoğulları
4.
mubevvee
: yerleşme ye...
Hud Suresi, 17. Ayet:
Böyleleri, Rabbinden bir açık kanıt üzere yaşayan kimse gibi midir? O'ndan bir şahit (Kur'ân) onu takip eder; (üs
teli
k) Ondan önce bir önder ve rahmet olarak Musa'nın Kitabı da (ondakileri tasdikler). . . İşte onlar O'na hak olarak iman ederler. . . Sakın şunlardan olma: Kim O'nu inkâr ederse, onun vadedilmiş yeri Nâr'dır. . . Ondan bir kuşku içinde olma. . . Muhakkak ki Rabbinden Hakk'tır O! Fakat insanların çoğunluğu iman etmezler....
Hud Suresi, 17. Ayet:
Bir de Rabbinden kaynaklanan açık belgelere dayanan kimseleri düşünelim. Bu belgeleri yine Allah katından gelen bir tanık izliyor. Bu kimseler onun da öncesinde Musa'nın önder ve rahmet ni
teli
kli kitabının onayı ile desteklenmişlerdir. (Böyleleri sırf dünya hayatı peşinde koşanlarla hiç bir olur mu?)...
Hud Suresi, 17. Ayet:
Şimdi (dünya hayâtını isteyen bir kimse, hiç Resûlümüz olan) şu kimse (gibi) olur mu ki(o), Rab binden apaçık bir delil (olan Kur’ân) üzere bulunur. Ki kendisine (o Kur’ân’ı)O’ndan (Rab binden) bir şâhid (olan Cebrâîl) okuyor. Ondan (o Kur’ân’ dan) önce de bir rehber ve bir rahmet olarak Mûsâ’nın Kitâb’ı (olan Tevrât) vardır.İşte bunlar, ona (Kur’ân’a) îmân e der ler. (Muh
teli
f) topluluklardan kim onu inkâr ederse, artık ateş onun va'd edilen yeridir. Öyle ise ondan (Kur’ ân dan) bir şübhe içind...
Hud Suresi, 17. Ayet:
İmdi Rabbinden bir açık delil üzere olan ve onun tarafından bir şahid takip eden ve onun evvelinden de Mûsa'nın bir rehber ve rahmet olarak bulunan zât (dünya hayatını ve ziynetini dileyip duran kimse gibi olur mu?) O zâtlar O'na imân ederler. Ve muh
teli
f tâifelerden her kim onu inkâr ederse o kimselerinde vaadedilmiş olan yeri cehennemdir. Artık ondan bir şüphede bulunma. Şüphe yok ki, o Rabbinden bir haktır, velâkin insanların ekserisi imân etmezler....
Hud Suresi, 17. Ayet:
Dünya hayatını isteyen kimse, Rabbinden bir delil üzere bulunan kimse gibi olur mu? Üs
teli
k onu, bir de Rabbi tarafından bir şahit okumakta; onun öncesinde de bir rehber ve rahmet olarak Musa'nın kitabı bulunmaktadır. Rabbinden bir delil üzere bulunanlar, ona inanırlar. Hangi bir güruh onu inkâr ederse, ona vaad edilen yer ateştir. Bundan şüphen olmasın; çünkü o Rabbinden gelen hakkın tâ kendisidir; fakat insanların çoğu inanmıyor....
Hud Suresi, 18. Ayet:
Üs
teli
k bir yalanı Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Bunlar Rablerinin huzuruna arzolunacaklar, şahitler de şöyle diyecekler: «İşte bunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir». İyi bilin ki: Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir....
Hud Suresi, 19. Ayet:
Onlar ki, Allah yolundan döndürmeye çalışırlar ve o yolu eğri büğrü yapmak isterler. Üs
teli
k onlar, evet onlar ahirete de inanmazlar....
Hud Suresi, 20. Ayet:
Onlar yeryüzünde (herkesi) yıldıracak değillerdir. Kendilerini koruyacak Allah'dan başka kimseleri de yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Üs
teli
k onlar hakkı işitmeye tahammül edemiyorlardı ve de görmüyorlardı....
Hud Suresi, 27. Ayet:
Kavminden hakkı kabule yanaşmayanların ileri gelenleri: "Biz senin kişiliğinde bizim gibi ölümlü bir insandan başka bir şey görmüyoruz" dediler, "üs
teli
k, hemen ilk bakışta, içimizde, aşağı tabakadan bir takım (dar görüşlü) insanların dışında kimsenin seni izlediğini de görmüyoruz; dolayısıyla, bize karşı bir üstünlüğünüz olduğu görüşünde değiliz; tersine, yalancı kimseler olduğunuzu sanıyoruz!"...
Hud Suresi, 32. Ayet:
Soydaşları dediler ki; «Bizimle tartıştın, üs
teli
k bu tartışmayı çok uzattın, eğer söylediklerin doğru ise, ileride karşımıza çıkacak diye bizi korkuttuğun azabı şimdi başımıza getir de görelim.»...
Hud Suresi, 66. Ayet:
Ne zaman ki, azap emrimiz geldi, Salih'i ve beraberindeki iman edenleri, tarafımızdan bir rahmet sayesinde kurtardık, üs
teli
k o günün perişanlığından da kurtardık. Hiç şüphesiz Rabbin güçlüdür, mutlak üstündür....
Hud Suresi, 72. Ayet:
'Eyvahlar olsun!' dedi. 'Bu kocamış halimle mi doğuracağım? Üs
teli
k kocam da bir pir-i fani iken! Bu çok tuhaf birşey!'...
Hud Suresi, 89. Ayet:
"Ey kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üs
teli
k Lut kavmi size pek uzak değil."...
Hud Suresi, 89. Ayet:
'Halkım, bana karşı çıkışınız, sakın sizi Nuh halkının, veya Hud halkının, yahut Salih halkının başına gelenler gibi bir felakete uğratmasın. Üs
teli
k, Lut halkı sizden pek uzakta değil.'...
Hud Suresi, 89. Ayet:
Soydaşlarım, içinizdeki bana ters düşme, zıt çıkma tutkusu, Nuh'un, Hud'un ya da Salih'in soydaşlarının başına gelen felâketler gibi bir felâketin sizin de başınıza gelmesine sakın yolaçmasın. Üs
teli
k Lût kavmi size pek uzak değil....
Hud Suresi, 89. Ayet:
"Ey kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üs
teli
k Lut kavmi size pek uzak değil."...
Hud Suresi, 89. Ayet:
«Ey kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hûd kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üs
teli
k Lût kavmi size pek uzak değil.»...
Hud Suresi, 91. Ayet:
'Şuayb,' dediler, 'Senin söylediklerinin bir çoğunu anlamıyoruz. Üs
teli
k biz, seni aramızda güçsüz görüyoruz. Kabilen olmasaydı seni taşlardık. Senin bize karşı herhangi bir üstünlüğün yoktur.'...
Hud Suresi, 104. Ayet:
Biz onu ancak belirli bir zamana kadar er
teli
yoruz....
Hud Suresi, 104. Ayet:
Onu ancak sayılı bir süre için er
teli
yoruz....
Hud Suresi, 104. Ayet:
Biz o günü, sadece sayılı günlerin sonuna kadar er
teli
yoruz....
Hud Suresi, 104. Ayet:
Biz onu, sadece sayılı bir süre için er
teli
yoruz....
Hud Suresi, 104. Ayet:
Biz onu, sadece belirli bir süre için er
teli
yoruz....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
1.
ve kâle
: azap eder
2.
ellezî işterâ-hu
: kim, kimse
3.
min mısra
: Mısır'dan, Mısır'da
4.
li imre'eti-hi
: eşi...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır'da onu satın alan kişi, hanımına şöyle dedi: “Onun yerleşeceği yeri, özenle hazırla (ona karşı kerim ol). Belki bize faydası olur veya (belki de) onu evlât ediniriz.” Ve işte böylece ona hadîslerin (olayların, sözlerin) tevîlini (yorumunu) öğre
teli
m diye Yusuf'u yeryüzünde yerleştirdik. Ve Allah, emrinde gâlip olandır. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı kişi, hanımına dedi ki: “Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.” İşte böylece biz Yûsuf’u o yere (Mısır’a) yerleştirdik ve ona (rüyadaki) olayların yorumunu öğre
teli
m diye böyle yaptık. Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır'da onu satın alan kişi hanımına: 'Buna iyi bak! Olur ki bize yarar sağlar yahut kendisini evlat ediniriz' dedi. Böylece Yusuf'u (o) yere yerleştirdik ki, kendisine rüyaların yorumunu öğre
teli
m. Allah emrinde galibdir (mutlak güç ve irade sahibidir), ancak insanların çoğu bilmez....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısırdan onu satın alan ise haremine dedi ki: buna güzel bak, umulur ki bize faidesi olacaktır, yâhud evlâd ediniriz, bu suretle Yusüfü orada yerleştirdik; hem de ona hâdisatın mealini istihraca dair ılimler öğre
teli
m diye, öyleya Allah, emrine galibdir velâkin insanların ekserisi bilmezler...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısırda onu satın alan kişi karısına: «Ona iyi bak, belki bize yararı olur, ya da onu evlat ediniriz.» dedi.Bu şekilde Yusuf'u orada yerleştirdik, kendisine olayların yorumuna dair bilgiler öğre
teli
m diye. Allah, yaptığı işte üstün bir güce sahiptir, fakat insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısır’lı (vezir) ise, karısına: 'Onun makamını şerefli tut (ona iyi bak)! Olur ki bize faydası dokunur veya onu evlâd ediniriz' dedi. Böylece Yûsuf’u o yerde (Mısır’da) yerleştirdik (ki adâletle hükmetsin), bir de ona rüyâların ta'bîrini öğre
teli
m(diye böyle yaptık). Allah ise, emrinde galibdir (dilediği herşeyi yapar); fakat insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Ve o'nu satın alan Mısırlı adam, karısına: "Ona iyi bak;" dedi, "belki bize yararı olur; kaldı ki, evlatlık da edinebiliriz o'nu". Böylece, Yusuf'a o ülkede iyi bir yer sağladık; (bunu yaptık)ki, o'na olayların iç yüzüne, gerçek anlamına dair bir kavrayış öğre
teli
m. İşte, Allah edip eylediği işlerde böyle galiptir; ne var ki, insanların çoğu bunu bilmez....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Ve O'nu satın alan Mısırlı, refikasına dedi ki: «O'nun mevkiine güzelce riâyet et. Umulur ki, bize faideli olacaktır veya O'nu evlad ediniriz.» Ve işte Yusufu öylece Mısır'da yerleştirdik ve hem de O'na rüyaların tâbirini öğre
teli
m diye. Ve Allah Teâlâ, emri üzerine galiptir velâkin nâsın ekserisi bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısır'lı (hazine bakanı Kıtfir), karısı(Zeliha'y)a: "Ona iyi bak, belki bize yararı dokunur, ya da onu evlâd ediniriz!" dedi. Böylece biz Yûsuf'a o yerde güzel bir imkân verdik ki ona düşlerin yorumunu öğre
teli
m. Allâh, buyruğunu yerine getirendir, ama insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı, karısına şöyle dedi: "Ona iyi bak, kendisine güzel bir yer hazırla. Bize yararı dokunabilir. Belki de evlat ediniriz onu." İşte bu şekilde biz Yûsuf'a yeryüzünde imkân verip o toprağa yerleştirdik ki, ona olayların/haberlerin yorumunu öğre
teli
m. Allah, kendi emrine Gâlib'dir/kendi emrine hükmeder. Ama insanların çokları bilmiyorlar....
Yusif Suresi, 38. Ayet:
ve atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un yolunu tuttum. (Çünkü) tanrısal ni
teli
kleri Allah'tan başka herhangi bir varlığa yakıştırmak bizlere yakışmaz: Allah'ın bize ve bütün insanlığa bahşettiği lütfun bir (sonucudur) bu, ama insanların çoğu bu (lütfun) değerini bilmez....
Yusif Suresi, 44. Ayet:
Dediler ki: "Bir yığın hayalî kurgu bunlar. . . Biz, rüyaların tevili konusunda bilgili de değiliz üs
teli
k!"...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(Yusuf aracıya şunu söyledi:) "Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Tanrı'nın ihanet edenlerin hi
teli
düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi."...
Yusif Suresi, 65. Ayet:
Derken yüklerini açtılar ve sermayelerini kendilerine geri verilmiş olarak buldular. Dediler ki: «Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte sermayelerimiz de bize iade edilmiş. Bununla yine ailemize zahire alır getiririz, kardeşimizi de koruruz, üs
teli
k bir yük daha fazla zahire alırız. Zaten bu aldığımız pek az bir zahiredir.»...
Yusif Suresi, 72. Ayet:
Onlar da dediler ki: «Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üs
teli
k o tas bana zimmetlidir»....
Yusif Suresi, 106. Ayet:
Ve onların çoğu başka varlıklara da tanrısal ni
teli
kler yakıştırmaksızın Allah'a inanmazlar....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Ve yeryüzünde birbirine yakın kıt'alar vardır ve üzüm bağları vardır ve ekinler ve asılları muh
teli
f ve gayr-ı muh
teli
f hurmalıklar vardır ki, hepsi de bir su ile sulanır ve bazılarını bazıları üzerine yenmesi hususunda üstün kılıyoruz. Muhakkak ki bunda âkilâne düşünen bir kavim için deliller vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Dünyada birbirine komşu parçalar, üzüm bağları, ekinler, dallı veya dalsız hurma ağaçları vardır ki, hepsi aynı su ile sulanmaktadır. Bununla beraber yemede biz onların bazısını bazısından daha üstün, daha kali
teli
kılarız. Elbette bunlarda aklını kullanan kimseler için alacak nice dersler, nice ibretler vardır....
Rəd Suresi, 33. Ayet:
Herkesin ne yaptığını gözeten Allah, böyle bir gücü olmayan düzmece ilâhlar ile bir olur mu? Müşrikler, Allah'a birtakım ortaklar koştular. Onlara de ki; «bunların adlarını söyleyiniz, ni
teli
klerini belirtiniz. Yoksa Allah'a, O'nun yeryüzünde bilmediği bir şeyin haberini mi veriyorsunuz? Yoksa kuru sözler ile mi oyalanıyorsunuz? Aslında kâfirlere entrikaları, düzenbazlıkları çekici göründü de doğru yoldan saptırıldılar. Allah'ın saptırdığını hiç kimse doğru yola iletemez....
Rəd Suresi, 36. Ayet:
Bunun içindir ki, kendilerine bu vahyi bahşettiğimiz kimseler (ey Peygamber,) sana indirdiklerimizden ötürü sevinir, hoşnut olurlar; fakat başka inançların bağlıları arasında onun bir kısmının geçerliliğini inkar edenler var. (Ey Peygamber, onlara) de ki: "Ben yalnızca Allah'a kulluk etmekle ve O'ndan başkasına tanrısal güçler, tanrısal ni
teli
kler yakıştırmamakla emrolundum: (bütün insanlığı) O'na çağırıyorum ve dönüşüm de O'nadır!"...
Rəd Suresi, 36. Ayet:
Ve kendilerine kitap vermiş olduklarımız, sana indirilmiş olan ile sevinirler ve muh
teli
f tâifelerden öylesi de vardır ki, (o indirilmiş olanın) bazısını inkar ederler. De ki: «Ben ancak emrolundum ki, Allah'a ibadet edeyim ve O'na şerik koşmayayım. O'na dâvet ederim ve dönüşüm O'nadır.»...
İbrahim Suresi, 10. Ayet:
1.
kâlet
: dedi
2.
rusulu-hum
: onların resûlleri
3.
e fî allâhi
: Allah hakkında mı
4.
şekkun
: bir şüphe
İbrahim Suresi, 10. Ayet:
Resulleri dedi ki: "Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar er
teli
yor." Dediler ki: "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin."...
İbrahim Suresi, 10. Ayet:
Resulleri dedi ki: "Tanrı hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır (fatır); O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar er
teli
yor." Dediler ki: "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin."...
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne er
teli
yor....
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
(Resûlüm!) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne er
teli
yor....
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
Zâlimlerin yapmakta olduklarından Allâh'ı gâfil sanma! Onları ancak, gözlerin yuvalarından dışarı fırlayacakları bir süreç için er
teli
yor....
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
Sakın Allah’ı, senin davetini engelliyen, sana ve mü’minlere baskı ve işkence yapan, Allah’ın dinine mânî olan zâlimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Allah onların cezalarını, korkudan gözlerin belereceği bir güne er
teli
yor....
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
(Resûlüm!) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne er
teli
yor....
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
Bunları an ve sakın Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O, onları sadece öyle bir güne er
teli
yor ki, o gün gözler belerir....
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
Sakın, Allah'ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Yalnız onlarla hesaplaşmayı gözlerin şaşkınlıktan donakalacağı bir güne er
teli
yor....
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
Zalimlerin yaptıklarından Allah'ı habersiz sanma. Allah onların hesabını gözlerin donup kalacağı bir güne er
teli
yor....
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
Sakın, Allah'ı, zalimlerin yapmakta olduğundan habersiz sanma. O, onları, gözlerin korkudan donup kalacağı bir güne er
teli
yor, hepsi bu......
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
(44-45) Insanlari, kendilerine azabin gelecegi gun ile uyar. Haksizlik edenler: «Rabbimiz! Bizi yakin bir sureye kadar ertele de cagrina gelelim, peygamberlere uyalim» derler. Siz daha once, sonunuzun gelmeyecegine yemin etmemis miydiniz! s
teli
k kendilerine yazik edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptiklarimiz da sizlere aciklanmisti. Size misaller de vermistik....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
(44-45) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Haksızlık edenler: 'Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına gelelim, peygamberlere uyalım' derler. Siz daha önce, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz! Üs
teli
k kendilerine yazık edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptıklarımız da sizlere açıklanmıştı. Size misaller de vermiştik....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
(44-45) Insanlari, kendilerine azabin gelecegi gun ile uyar. Haksizlik edenler: «Rabbimiz! Bizi yakin bir sureye kadar ertele de cagrina gelelim, peygamberlere uyalim» derler. Siz daha once, sonunuzun gelmeyecegine yemin etmemis miydiniz! s
teli
k kendilerine yazik edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptiklarimiz da sizlere aciklanmisti. Size misaller de vermistik....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
Hem kendilerine zulmeden (şaşkınların) yerlerine yerleştiniz ; üs
teli
k onlara neler yaptıklarımız da size açık şekilde belli olmuştu; ayrıca size birtakım misaller de vermiştik....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
(44-45) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Haksızlık edenler: 'Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına gelelim, peygamberlere uyalım' derler. Siz daha önce, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz! Üs
teli
k kendilerine yazık edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptıklarımız da sizlere açıklanmıştı. Size misaller de vermiştik....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
Hatta, sizden önce kendilerine zulmetmiş olanların konutlarına yerleşmiştiniz ve onlara yaptıklarımız da size belli olmuştu. Üs
teli
k, size örnekler de vermiştik....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
Üs
teli
k kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturdunuz, onlara yaptıklarımız ise sizlere açıklanmıştı. Size misaller vermiştik....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
"Üs
teli
k, (sizden önce) kendilerine yazık edenlerin (bir vakitler) yaşamış oldukları yerlerde yaşıyordunuz ve onlara neler yaptığımız da size açıklanmıştı; ve size (günahkarların başlarına gelenler hakkında, kıyamet ve ceza hakkında) pek çok misaller de vermiştik"....
İbrahim Suresi, 45. Ayet:
“Üs
teli
k kendilerine yazık edenlerin yurtlarında oturmuştunuz, onlara nasıl yaptığımız size apaçık belli olmuştu ve size birçok misaller de vermiştik. ”...
İbrahim Suresi, 46. Ayet:
Onlar kuracakları tuzağı kurdular. Fakat tuzakları dağları yerlerinden oynatabilecek ni
teli
kte olsa bile, Allah'ın denetimi altındadır....
Hicr Suresi, 44. Ayet:
o cehennem ki, yedi kapıdan girilir; her kapıdan onlardan (günahlarının ni
teli
ğine göre) ayrı bir kafile halinde"....
Hicr Suresi, 94. Ayet:
Öyleyse artık, sana (açıklaman) emredilen şeyi açıkça ortaya koy ve Allah'tan başkasına tanrısal ni
teli
kler yakıştıran o kimseleri kendi hallerine bırak:...
Nəhl Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın buyruğu (mutlaka) yerine gelecektir: öyleyse artık onun tez gelmesini istemeyin! O, sınırsız kudret ve kemaliyle, insanların tanrısal ni
teli
kler yakıştırarak kendisine ortak koştukları her şeyden, herkesten üstündür, yücedir!...
Nəhl Suresi, 3. Ayet:
O (ki,) gökleri ve yeri (içsel) bir gerçeklik, (şaşmaz bir düzen) üzere yaratmıştır; insanların tanrısal ni
teli
kler yakıştırarak kendisine ortak koştukları her şeyin, herkesin üstünde, ötesindedir O....
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Ve mâ zerae lekum fîl ardı muh
teli
fen elvânuh(elvânuhu), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yezzekkerûn(yezzekkerûne). ...
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
1.
ve mâ
: ve şey(ler)
2.
zerae
: yoktan varedip, çoğalttı
3.
lekum
: siz, sizin için
4.
fî el ardı
: yerde
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Yeryüzünde sizin için ne yaratıp çoğalttıysa hepsinin renkleri çeşit çeşittir (muh
teli
ftir). Muhakkak ki bunda, zikreden (tezekkür eden) bir kavim için elbette âyet (delil) vardır....
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Gene sizin için arzda, muh
teli
f renklerde yarattığı şeyleri de (size hizmet veren kılmıştır). . . Muhakkak ki bu işaret üzerinde düşünecekler için ne dersler var!...
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Yeryüzünde muh
teli
f renklerle yarattığı şeyleri (hayvanat ve bitkileri) de sizin hizmetinize bağladı. Elbette bunda da düşünecek bir topluluk için bir ibret nişanesi var....
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Daha sizin için Arzdan muh
teli
f renklerle yarattıkları, neler var, elbette bunda tezekkür edecek bir kavm için bir âyet var...
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Yeryüzünde sizin için yarattığı, renkleri muh
teli
f şeyleri de (size itâatkâr kıldı). Şübhesiz bunda (da) ibret alacak bir topluluk için kat'î bir delil vardır....
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Ve sizin için yerde renkleri muh
teli
f olarak neler yaratmış ise şüphe yok onda da öğüt alacak bir kavim için elbette bir ibret vardır....
Nəhl Suresi, 20. Ayet:
Allah'tan başka yakardıkları hiç bir şeyi yaratamazlar, üs
teli
k onlar yaratılıp durmaktadırlar....
Nəhl Suresi, 20. Ayet:
Tanrı'dan başka yakardıkları hiç bir şey yaratamazlar, üs
teli
k onlar yaratılıp durmaktadırlar....
Nəhl Suresi, 20. Ayet:
Allah'tan başka yakardıkları hiç bir şeyi yaratamazlar, üs
teli
k onlar yaratılıp durmaktadırlar....
Nəhl Suresi, 35. Ayet:
Allah'tan başkalarına tanrısal ni
teli
kler yakıştıran kimseler: "Eğer Allah dileseydi," diyorlar, "ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye kulluk etmez, O'nun buyruğu hilafına hiçbir şeyi yasaklamazdık." Onlardan önce gelip geçen (inkarcılar) da tıpkı böyle demişlerdi; peki, bu durumda elçilere, (kendilerine indirilen mesajı) açık açık bildirmekten başka ne düşer?...
Nəhl Suresi, 38. Ayet:
Üs
teli
k, bunlar en ciddi yeminlerle, Allah'ın ismini anarak, "Allah ölüyü asla diriltmeyecektir!" diye and içiyorlar. Hayır, gerçekten bu O'nun, gerçekleşmesini kendi üzerine aldığı bir vaaddir; ne var ki, insanların çoğu bunu bilmez....
Nəhl Suresi, 39. Ayet:
Li yubeyyine lehumullezî yah
teli
fûne fîhi ve li ya’lemellezîne keferû ennehum kânû kâzibîn(kâzibîne). ...
Nəhl Suresi, 39. Ayet:
1.
li yubeyyine
: açıklaması, bildirmesi için
2.
lehum
: onlara
3.
ellezî yah
teli
fûne
: onlar ihtilâfa düşerler
4.
fî-hi
Nəhl Suresi, 46. Ayet:
Yahud gezip dolaşırlarken (Allah’ın azabı) kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Üs
teli
k onlar, azabı engelleyiciler de değillerdir....
Nəhl Suresi, 46. Ayet:
Yahut (rızık için) dolaşıp dururlarken (Allah'ın azabının) kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Üs
teli
k onlar, azabı engelleyici de değillerdir....
Nəhl Suresi, 56. Ayet:
Üs
teli
k bir de, kendilerine verdiğimiz rızıktan, hakkında hiçbir şey bilmedikleri şeylere de bir pay ayırırlar. Allah tanıktır ki, bütün o uydurup durduğunuz şeylerden ötürü mutlaka sorguya çekileceksiniz!...
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar er
teli
yor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler....
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, orada hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar er
teli
yor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler....
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
İmdi, eğer Allah, (bu dünyada) yaptıkları kötülüklerden ötürü, insanları (hemen) tepeleyecek olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları, belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar er
teli
yor. Süreleri dolduğu zaman, sonlarını bir an olsun ne geciktirebilirler, ne de öne alabilirler....
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
Eğer Allah, insanları zulümlerine karşı cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı. Ama öyle yapmıyor, onları belirli bir süreye kadar er
teli
yor. Süreleri geldiğinde ise ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçebilirler....
Nəhl Suresi, 62. Ayet:
(Müşrikler) hoşlanmadıkları şeyleri Allâh'a yakıştırırlar (melekler kızlarıdır diyerek). . . Üs
teli
k de yalan söyleyip, en güzel geleceğin kendilerine ait olduğunu iddia ederler. Şüphesiz onlara ateş vardır ve onlar en önde götürüleceklerdir....
Nəhl Suresi, 62. Ayet:
Kendilerinin hoşlanmadıkları şeyi Allah'a veriyorlar, üs
teli
k de dilleri, "En güzel sonuç, kendilerinin olacak" diye yalan söylüyor. Onlara mutlaka ateş vardır ve onlar ona sürüleceklerdir!...
Nəhl Suresi, 63. Ayet:
Allah tanıktır ki, (ey Peygamber,) senden önceki çağlarda da (muh
teli
f) toplumlara elçiler gönderdik: fakat Şeytan onlara (da) yapıp ettiklerini güzel gösterdi(ği için hakkı inkara şartlanmış olanlar mesajlarımızı dinlemeyi hep reddettiler); Şeytan (geçmişte olduğu gibi) bugün de onlarla sıkı fıkı; bu yüzden de onları zorlu bir azap bekliyor....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
Summe kulî min kullis semerâti feslukî subule rabbiki zululâ(zululen), yahrucu min butûnihâ şarâbun muh
teli
fun elvânuhu fîhi şifâun lin nâs(nâsi), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne). ...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
kulî
: yeyin
3.
min kulli es semerâti
: meyvelerin, ürünlerin, çiçeklerin hepsinden
4.
feslukî (fe uslukî)<...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
Sonra meyvelerin (çiçeklerin) hepsinden yeyin! Rabbinin emre amade kılınmış yollarında sülûk edin (uçun, dolaşın). Onun karnından muh
teli
f (çeşitli) renklerde içecek (bal) çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için elbette bir âyet (delil) vardır....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
"Sonra, her çiçekten ye de programının gereği, varoluşunu meydana getiren Esmâ'nın gereği şekilde onu değerlendir". . . Onun karnından, renkleri muh
teli
f bir içecek çıkar ki, onun içinde insanlar için şifa vardır. . . Bu olayda da aklını kullananlar için bir ibret vardır!...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
Sonra meyvaların hepsinden ye de, Rabbinin sana has kıldığı (şaşırmayacağın) yaylım yollarına çık.” O arıların karınlarından renkleri muh
teli
f bal çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Doğrusu bunda da düşünecek bir topluluk için (Allah’ın hikmet ve emrine delâlet eden) büyük bir alâmet var....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
Sonra meyvaların hepsinden ye de rabbının müyesser kıldığı yollara koy, içlerinden renkleri muh
teli
f bir içecek peydâ olur ki onda insanlara bir şifa vardır, her halde bunda tefekkür edecek bir kavm için elbet bir âyet var...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
'Sonra her çeşit meyvelerden ye de (bal yapmak için) Rabbinin (sana)kolaylaştırdığı (ve ilhâm ettiği san'atın yayılım) yollarına gir!' Onların (o arıların)karınlarından, renkleri muh
teli
f bir içecek çıkar ki, onda insanlar için bir şifâ vardır. Şübhesiz ki bunda, düşünecek bir topluluk için kesin bir delil vardır....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
«Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin kolayca olan yollarına git.» İçlerinden renkleri muh
teli
f bir şerbet çıkar, onda nâs için bir şifa vardır. Şüphesiz ki, bunda tefekkür eder bir kavim için elbette bir ibret vardır....
Nəhl Suresi, 92. Ayet:
Ve lâ tekûnû kelletî nekadat gazlehâ min ba’di kuvvetin enkâsâ(enkâsen), tettehızûne eymânekum dehalen beynekum en tekûne ummetun hiye erbâ min ummeh(ummetin), innemâ yeblûkumullâhu bih(bihî), ve le yubeyyinenne lekum yevmel kıyâmeti mâ kuntum fîhi tah
teli
fûn(tah
teli
fûne). ...
Nəhl Suresi, 92. Ayet:
1.
ve lâ tekûnû
: ve siz olmayın
2.
kelletî (ke elletî)
: o kimse (kadın) gibi
3.
nekadat
: çözdü, açtı
4.
gazle-hâ
Nəhl Suresi, 94. Ayet:
Yeminlerinizi aranızda fesat âleti yapmayın; sonra sağlam basan ayaklarınız kayıverir de Allah'ın yolundan saptığınız için kötülüğü tadarsınız; üs
teli
k büyük bir azaba da uğrarsınız....
Nəhl Suresi, 94. Ayet:
Yeminlerinizi aranızda hile ve aldatma aracı yapmayın; aksi halde, ayak sağlam bastıktan sonra kayar ve Allah yolundan alıkoyduğunuz için acıyı tadarsınız. Üs
teli
k büyük bir azaba da uğrarsınız....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun yalnızca kendisini izlemeye istekli olanlar üzerinde ve bir de ona tanrısal ni
teli
kler yakıştıranlar üzerinde etkisi vardır....
Nəhl Suresi, 112. Ayet:
Allah, şu ülkeyi / medeniyeti de örnek vermiştir: Güvenli, mutlu, huzurlu idi; rızkı her yandan bol bol gelirdi. Sonra onlar Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler de Allah kendilerine, sanayi olarak ürettikleri şeyler yüzünden açlık ve korku elbisesini/birlik
teli
ğini/karmaşasını tattırdı....
Nəhl Suresi, 119. Ayet:
Bir kez daha (belir
teli
m), muhakkak ki senin Rabbin, bilmezlik yüzünden kötülük işleyen sonra da tevbe eden ve artık düzgün yaşayan kimselerden yanadır; işte böyle (bir tevbeden) sonra çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcı elbette senin Rabbindir....
Nəhl Suresi, 120. Ayet:
Gerçek şu ki, İbrahim insana yakışan bütün erdemleri kendinde toplamasını bilen, yalan ve sah
teli
k taşıyan her şeyden yüz çevirerek Allah'ın iradesine yürekten bağlanıp boyun eğen biriydi; Allah'tan başkalarına tanrılık yakıştıran kimselerden değildi:...
Nəhl Suresi, 123. Ayet:
Ve sonuç olarak sana, "Yalan ve sah
teli
k taşıyan her şeyden sakınan ve hiçbir şekilde Allah'tan başkalarına tanrılık yakıştırmayan İbrahim'in dinine uy!" diye vahyettik,...
Nəhl Suresi, 124. Ayet:
İnnemâ cuiles sebtu alellezînahtelefû fîh(fîhî), ve inne rabbeke le yahkumu beynehum yevmel kıyâmeti fîmâ kânû fîhi yah
teli
fûn(yah
teli
fûne)....
Nəhl Suresi, 124. Ayet:
1.
innemâ
: sadece, fakat, oysa
2.
cuile
: kılındı
3.
es sebtu
: cumartesi
4.
alellezînahtelefû
: ihtilâfa düşenle...
İsra Suresi, 15. Ayet:
Kim doğru yola yönelirse, iyi bilsin ki o sadece kendisi lehine yönelmiş olacaktır; kim de saparsa, unutmasın ki o da yalnızca kendi aleyhine sapmış olacaktır: zira hiç kimse bir başkasının sorumluluğunu taşımaz; üs
teli
k Biz, bir elçi gönderinceye kadar asla (bir toplumu) azaba sürüklememişizdir....
İsra Suresi, 72. Ayet:
Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür; üs
teli
k iyice yolunu şaşırmıştır....
İsra Suresi, 72. Ayet:
Her kim, bu dünyada, hak ve hakikati, çevresinde olup bitenleri görmekte kör kesiliyorsa, âhirette, ebedî yurtta da kördür. Üs
teli
k hiçbir çıkış yolu bulamayacak derecede felâketle karşı karşıyadır....
İsra Suresi, 72. Ayet:
Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür; üs
teli
k iyice yolunu şaşırmıştır....
İsra Suresi, 72. Ayet:
Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür. Üs
teli
k iyice yolunu şaşırmıştır....
İsra Suresi, 89. Ayet:
Şânım hakkı için, bu Kur’ân’da, insanlara her çeşit misâlden (ve ma'nâdan)muh
teli
f şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu, inkârdan başka bir şeyi kabûl etmediler....
İsra Suresi, 89. Ayet:
Zât-ı Akdesim hakkı için ki, bu Kur'an'da nâs için her bir meselden muh
teli
f vecihler beyan ettik. Halbuki, nâsın ekserisi münkirler olarak kaçındılar....
İsra Suresi, 99. Ayet:
Onlar gökleri ve yeri yoktan vareden Allah'ın kendi benzerlerini bir kez daha yaratmaya gücünün yeteceğini görmüyorlar mı? Üs
teli
k Allah onlar için bir gün sona ereceği kuşkusuz olan sınırlı bir yaşama süresi belirledi. Buna rağmen bu zalimler kâfirlikte direndiler....
İsra Suresi, 110. Ayet:
De ki: "İster Allah diye çağırın, ister Rahman diye: O'nu hangi isimle çağırırsanız çağırın, (O hep Birdir; ve) bütün güzel ve üstün ni
teli
kler O'nundur". (O'na dua et, ama) duanda sesini fazla yükseltme, çok fazla alçaltma da, ikisinin ortası bir yol tut;...
Kəhf Suresi, 12. Ayet:
Sonra onları uyandırdık ki, iki taraftan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap edeceğini belir
teli
m....
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
"Bana gelince, (biliyorum ki) benim Rabbim Allah'tır ve ben tanrısal ni
teli
kleri O'ndan başka kimseye yakıştıramam"....
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Ve (gerçekten de böyle oldu:) ürünlerle dolup taşan bahçeleri çepeçevre tarümar edildi; ve o (bahçenin) tarümar olmuş çitleri, çardakları karşısında, boşa giden emeğine yanarak ellerini oğuştura oğuştura: "Ah, n'olurdu, Rabbimden başkasına tanrısal ni
teli
kler yakıştırmamış olsaydım!" demekten başka söyleyecek bir şey bulamadı....
Kəhf Suresi, 88. Ayet:
“Her kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona mükâfat olarak daha güzeli var. (Üs
teli
k) ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz.”...
Məryəm Suresi, 20. Ayet:
(Meryem:) "Bana daha hiçbir erkek dokunmamışken, nasıl bir oğlum olabilir? Üs
teli
k ben iffetsiz bir kadın da değilim" dedi....
Taha Suresi, 8. Ayet:
Allah ki, kendisinden başka tanrı olmayan O'dur. En güzel, en yüce ni
teli
kler O'nundur!...
Taha Suresi, 33. Ayet:
'Ki seni çokça yücel
teli
m.'...
Taha Suresi, 50. Ayet:
Musa «Bizim Rabb'imiz, her varlığı farklı ni
teli
klerle donatarak yaratan, sonra da bu varlıkları ni
teli
kleri doğrultusunda yönlendiren Allah'dır.»...
Taha Suresi, 53. Ayet:
O ki, yeryüzünü sizin için bir döşek yaptı, orada sizin için yollar açtı ve gökten bir yağmur indirdi; işte biz, bu yağmur sebebiyle muh
teli
f nebattan çiftler (sınıflar, yahud erkekli dişili bitkiler) çıkardık....
Taha Suresi, 53. Ayet:
O ki size arzı bir beşik yaptı ve onda size yollar açtı ve semadan bir su indirdi de bu sebeble muh
teli
f nebattan çiftler çıkarmaktayız...
Taha Suresi, 53. Ayet:
O (Hâlık-i Azîm) ki sizin için arzı bir beşik kıldı ve orada sizin için yollar açtı ve gökten bir su indirdi. Artık onunla muh
teli
f nebattan çiftler çıkardık....
Taha Suresi, 90. Ayet:
Üs
teli
k Harun daha önce onlara «Ey soydaşlarım, bu altın heykel aracılığı ile siz sınav geçiriyorsunuz. Aslında sizin Rabb'iniz rahmeti bol olan Allah'dır. Bana uyunuz ve dediğimi yapınız» demişti....
Taha Suresi, 128. Ayet:
Kendilerinden önce nice nesiller helak etmemiz onları doğru yola sevketmedi mi? Üs
teli
k onların yerleşim yerlerinde geziniyorlar. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için belgeler vardır....
Ənbiya Suresi, 18. Ayet:
Hayır, Biz hakkı batılın tepesine fırlatırız da beynini parçalar, bir de görürsün ki, (batıl) o anda yok olup gitmiştir! Allah'a isnad ettiğiniz o ni
teli
kler yüzünden vay sizlere....
Ənbiya Suresi, 18. Ayet:
Hayır, biz hakkı bâtılın üstüne atarız da o onun beynini parçalar, derhal (bâtılın) canı çıkar. Allah'a yakıştırdığınız ni
teli
klerden ötürü de vay siz(in haliniz)e!...
Ənbiya Suresi, 18. Ayet:
Hayır, biz hakkı, bâtılın üzerine fırlatırız da o, onun beynini parçalar. Bir de bakarsın o yok olup gitmiştir. Yakıştırdığınız ni
teli
klerden ötürü yazıklar olsun size!...
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ona İshak’ı bağışladık. Üs
teli
k dileğinden de fazlasını, torun olarak Yâkub’u verdik. Her birini, dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi mü’minler, sâlih kimseler olarak yetiştirdik....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
İbrâhîme (evlad olarak) İshak’ı, üs
teli
k bir de Yakûb’u ihsan ettik ve her birini salih kimselerden yaptık....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ona İshak'ı lütfettik, üs
teli
k Yakub'u da; ve onların herbirini iyi kimseler yaptık....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ona (İbrahim'e) İshak'ı, üs
teli
k bir de Yakub'u ihsan ettik ve herbirini salih kimseler kıldık....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Üs
teli
k İbrahim'e, İshak'ı ve fazladan bir bağış olarak Yakub'u lütfettik ve hepsini de salih kimseler yaptık....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ona (İbrâhîme) Ishaakı, üs
teli
k bir de Ya'kuubu ihsan etdik ve (bunların) her birini saalih (zât) ler yapdık. ...
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ona İshak'ı, üs
teli
k bir de Yakub'u ihsan ettik. Ve her birini salih kimseler kıldık....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ve ona, İshak’ı, üs
teli
k bir de Yakub’u bağışladık. Her ikisini de dürüst kimseler kıldık....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ona ayrıca İshak’ı, üs
teli
k bir de Yâkub’u ihsan ettik. Hepsini de erdemli insanlar kıldık....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ona İshak'ı hediye ettik, üs
teli
k (torunu) Ya'kûb'u da (verdik). Hepsini de iyi insanlar yaptık....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ona ayrıca İshak’ı, üs
teli
k bir de Yâkub’u ihsan ettik. Hepsini de erdemli insanlar kıldık....
Ənbiya Suresi, 106. Ayet:
Hiç kuşkusuz bu Kur'an'da Allah'a kulluk edenler için yeterli olacak ni
teli
kte bilgi ve mesaj vardır....
Həcc Suresi, 6. Ayet:
İşte bunlar (insanın muh
teli
f tavırlarla yaratılışı ve ölü arzın ihya edilişi) ispat ediyor ki, hakikaten Allah vardır. O, ölüleri diriltiyor ve gerçekten O, her şeye kadirdir....
Həcc Suresi, 17. Ayet:
Gerçek şu ki, (bu ilahi öğretiye) inananlar, Yahudi inancına bağlı olanlar ve Sabiiler, Hristiyanlar ve Mecusiler ve bir de, Allah'tan başka varlıklara tanrısal ni
teli
kler yakıştıranlar arasındaki hükmü Kıyamet Günü Allah verecektir: çünkü Allah her şeye tanıktır....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Kendileri dini inkâr edenler, üs
teli
k insanları Allah’ın yolundan ve gerek şehirli, gerek taşralı bütün insanlara müsavi olmak üzere kıble ve ibadet yeri yaptığımız Mescid-i Haramdan engelleyip uzaklaştıranlar bilsinler ki kim orada böyle zulüm ile haktan ve adaletten sapmak isterse ona can yakıcı bir azap tattırırız....
Həcc Suresi, 31. Ayet:
(ve bunu,) O'ndan başka kimseye, hiçbir şeye tanrısal ni
teli
kler yakıştırmaksızın (ve) sahte ve düzmece olan her şeyden yüz çevirip yalnızca Allah'a yönelerek (yapın): çünkü, bilin ki, Allah'tan başkasına tanrılık yakıştıran kimse, gökten savrulup düşen, kuşların didikleyip kapıştığı, yahut rüzgarın uzak, ıssız bir yere savurduğu kimseye benzer....
Həcc Suresi, 69. Ayet:
Allâhu yahkumu beynekum yevmel kıyâmeti fîmâ kuntum fîhi tah
teli
fûn(tah
teli
fûne)....
Həcc Suresi, 69. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
yahkumu
: hükmedecek
3.
beyne-kum
: sizin aranızda
4.
yevme el kıyâmeti
: kıyâmet günü
Möminun Suresi, 14. Ayet:
Dahası spermle yumurtayı birleştirip, ana rahmiyle bağ kurarak, rahim duvarına yerleşen döllenmiş yumurta haline getirdik. Döllenmiş yumurtayı embriyo haline soktuk. Embriyoda kemik oluşturduk. Kemiklerde tomurcuklanma meydana getirip uzatarak, yoğunlaştırarak kaynaştırıp iskeleti etle kasla örttük. Üs
teli
k onu başka bir yaratılışla, ruhu, iradesi, organları ve güçleriyle en güzel bir biçimde insan haline getirdik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah pek yücedir....
Möminun Suresi, 21. Ayet:
Davarlarda da sizin için bir ibret vardır. Onların karınlarında olan şeyden size içiririz. Onda sizin için daha nice faydalar vardır; üs
teli
k onlardan yersiniz....
Möminun Suresi, 24. Ayet:
Ama o'nun kavmi içinde hakkı kabule yanaşmayan seçkinler çevresi: "Bu (adam) kendine sizin üstünüzde bir yer sağlamak isteyen, sizin gibi ölümlü bir kişiden başka biri değil ki!" dediler, "Çünkü, Allah (bize bir mesaj ulaştırmak) isteseydi, herhalde melekleri gönderirdi; (üs
teli
k,) biz atalarımızdan asla bu(na benzer herhangi bir) şey işitmedik!...
Möminun Suresi, 30. Ayet:
İnne fî zâlike le âyâtin ve in kunnâ le mubtelîn(mubtelîne). ...
Möminun Suresi, 30. Ayet:
1.
inne
: muhakkak, elbette
2.
fî zâlike
: bunda (vardır)
3.
le
: elbette, mutlaka, muhakkak
4.
âyâtin
: âyetler
Möminun Suresi, 47. Ayet:
-Biz dediler; bizim gibi iki insana mı iman edeceğiz, üs
teli
k onların kavmi de bize kulluk ederken?!...
Möminun Suresi, 47. Ayet:
'Bizim gibi iki tane beşere mi inanacağız?' dediler. 'Üs
teli
k kavimleri de bize kulluk etmekte iken!'...
Möminun Suresi, 51. Ayet:
(Muh
teli
f zamanlarda peygamberlere şöyle hitab edildi): “- Ey Rasûller! Helâl şeylerden yeyiniz ve salih amel işleyiniz. Çünkü ben ne yaparsanız hep bilirim....
Möminun Suresi, 53. Ayet:
(Din - sistem tek iken) onlar muh
teli
f yorumlar hâlinde aralarında işlerini parçaladılar. . . Her grup kendi kabul ettikleriyle hoşnuttur....
Möminun Suresi, 53. Ayet:
Fakat (o kavmler) dînlerde (muh
teli
f) fırkalara ayrılmak, her fırka kendi ellerindeki (nezdlerindeki dîn) ile böbürlenmek suretiyle parça parça oldular. ...
Möminun Suresi, 59. Ayet:
Rablerinden başka hiçbir varlığa tanrısal ni
teli
kler yakıştırmayanlar,...
Möminun Suresi, 63. Ayet:
Hayır, onların kalpleri bundan dolayı bir gaflet içindedir. Üs
teli
k onların, bunun dışında yapmakta oldukları (birtakım şeyler) vardır; onlar bunun için çalışmaktadırlar....
Möminun Suresi, 63. Ayet:
Hayır, onların kalpleri bundan dolayı bir gaflet içindedir. Üs
teli
k onların, bunun dışında yapmakta oldukları (birtakım şeyler) vardır onlar bunun için çalışmaktadırlar....
Möminun Suresi, 63. Ayet:
Hayır, onların kalpleri bundan dolayı bir gaflet içindedir. Üs
teli
k onların, bunun dışında da yapmakta oldukları (birtakım şeyler) vardır; onlar bunun için çalışmaktadırlar....
Möminun Suresi, 63. Ayet:
Fakat o inkârcıların kalpleri bundan gafildir. Üs
teli
k onların daha başka kötülükleri de var ki, hâlâ işleyip dururlar....
Nur Suresi, 15. Ayet:
O zaman siz, onu dillerinizle birbirinize yetiştiriyordunuz ve ağızlarınızla, hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyi söylüyor, üs
teli
k bunu önemsiz sanıyordunuz. Oysaki Allah katında o, çok büyük bir günahtı....
Nur Suresi, 22. Ayet:
Ve lâ ye’
teli
ulul fadlı minkum ves seati en yu’tû ulil kurbâ vel mesâkîne vel muhâcirîne fî sebîlillâh(sebîlillâhi), vel ya’fû vel yasfehû, e lâ tuhıbbûne en yagfirallâhu lekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun)....
Nur Suresi, 22. Ayet:
1.
ve lâ ye'
teli
: ve kusur etmesin, yemin etmesin
2.
ulu el fadlı
: fazilet sahipleri
3.
min-kum
: sizden, içinizden
4.
ve es ...
Nur Suresi, 39. Ayet:
İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üs
teli
k yanıbaşında da (inanmadığı, kendisinden sakınmadığı) Allah'ı bulmuştur; Allah ise, onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çok çabuk görür....
Nur Suresi, 39. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, küfre saplananların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir. Susayan serabı su zanneder. Nihayet oraya vardığında, orada herhangi bir şey bulamamış, üs
teli
k yanıbaşında Allah’ı bulmuştur. Allah onun hesabını tamı tamına görür. Allah çok çabuk hesaba çeker....
Nur Suresi, 39. Ayet:
İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üs
teli
k yanıbaşında da (inanmadığı, kendisinden sakınmadığı) Allah'ı bulmuştur; Allah ise, onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çok çabuk görür....
Nur Suresi, 39. Ayet:
Küfredenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki, susayan onu su zanneder, nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üs
teli
k yanıbaşında da (inanmadığı, kendisinden sakınmadığı) Allah'ı bulmuştur. Allah ise onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çok çabuk görür....
Nur Suresi, 43. Ayet:
Görmedin mi ki, muhakkak Allah Teâlâ, bir bulutu sevkediyor. Sonra arasını
teli
f ediyor. Sonra onu teraküm ettiriyor. Artık görüyorsun ki, onun aralarından yağmur çıkıyor ve gökten, ondaki dağlardan bir dolu indiriyor da onu dilediği kimseye isabet ettiriyor ve onu dilediğinden bertaraf kılıyor. Az kalıyor ki, şimşeğinin parıltısı, gözleri gideriversin....
Nur Suresi, 55. Ayet:
Allah, imana erişip dürüst ve erdemli davranışlarda bulunanlara, tıpkı kendilerinden önce gelip geçen (bazı toplumları) egemen kıldığı gibi, onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına; onları üzerinde görmekten hoşnut olduğu dini onlar için kuvvetle kökleştireceğine ve çektikleri korkulardan, kaygılardan sonra onları mutlaka güvenli bir duruma kavuşturacağına dair söz vermiştir; çünkü (böyleleri yalnız) Bana kulluk eder, Benden başkasına tanrısal güçler ve ni
teli
kler yakıştırmazlar. Artık (b...
Furqan Suresi, 3. Ayet:
(İnkâr edenler), Allah’ı bırakıp hiçbir şey yaratmayan ve zaten kendileri yaratılmış olan, üs
teli
k kendilerine fayda ve zararları dokunmayan, öldürmeye, yaşatmaya ve ölüleri diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen ilâhlar edindiler....
Furqan Suresi, 3. Ayet:
O'nun dışında, hiç bir şeyi yaratmayan, üs
teli
k kendileri yaratılmış olan, kendi nefislerine bile ne zarar, ne yarar sağlayamayan, öldürmeye, yaşatmaya ve yeniden diriltip yaymaya güçleri yetmeyen bir takım ilahlar edindiler....
Furqan Suresi, 3. Ayet:
O'nun dışında, hiç bir şeyi yaratmayan, üs
teli
k kendileri yaratılmış olan, kendi nefslerine bile ne zarar, ne yarar sağlayamayan, öldürmeye, yaşatmaya ve yeniden diriltip yaymaya güçleri yetmeyen bir takım tanrılar edindiler....
Furqan Suresi, 3. Ayet:
O'nu bırakıp da, bir şey yaratmayan; üs
teli
k kendileri yaratılmış olan ve kendilerine ne bir zarar ne de bir fayda vermeyen, öldürmeye, diriltmeye ve ölümden sonra tekrar canlandırmaya gücü yetmeyen bir takım ilahlar edindiler....
Furqan Suresi, 3. Ayet:
Böyle iken müşrikler Allah’tan başka birtakım tanrılar edindiler ki, hiçbir şey yaratmaya güçleri yetmez, üs
teli
k kendileri başkası tarafından yaratılırlar. Başlarına gelen zararı savamaz, kendileri için fayda celbedemezler, ne öldürmeye, ne diriltmeye ve ne de ölümden sonra tekrar diriltmeye güçleri yetmez....
Furqan Suresi, 3. Ayet:
O'nun dışında, hiç bir şeyi yaratmayan, üs
teli
k kendileri yaratılmış olan, kendi nefislerine bile ne zarar, ne yarar sağlayamayan, öldürmeye, yaşatmaya ve yeniden diriltip yaymaya güçleri yetmeyen birtakım ilahlar edindiler....
Furqan Suresi, 4. Ayet:
Üs
teli
k, hakkı inkara şartlanmış olanlar: "Bu (Kuran) doğruyu çarpıtıp yalanı ve sahteyi ortaya çıkaran başka bir topluluğun yardımıyla o'nun (kendisinden) uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir" deyip duruyorlar....
Furqan Suresi, 11. Ayet:
Onlar üs
teli
k kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık....
Furqan Suresi, 11. Ayet:
Onlar üs
teli
k kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık....
Furqan Suresi, 11. Ayet:
Üs
teli
k onlar kıyameti de yalanladılar. Biz o saati yalanlayanlara alevli bir ateş hazırladık....
Furqan Suresi, 17. Ayet:
Fakat (Rabbinin birliğini unutan kimselere gelince,) o Gün (Rabbin) onları ve onların Allah yerine kul köle oldukları varlıkları bir araya toplayacak ve (kendilerine tanrısal ni
teli
kler yakıştırılan bu varlıklara): "Bu kullarımı siz mi yoldan çıkardınız, yoksa onların kendileri mi doğru yoldan ayrıldılar?" diye soracak....
Furqan Suresi, 49. Ayet:
Onunla ölü şehri diril
teli
m, yarattığımız hayvanları ve insanların çoğunu suya kandıralım diye....
Furqan Suresi, 49. Ayet:
Onunla ölü bir beldeyi diril
teli
m ve yarattığımız nice hayvanatı ve birçok insanı besleyelim diye....
Furqan Suresi, 49. Ayet:
Onunla ölü bir beldeyi diril
teli
m ve yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan bir çoğunu onunla sulayalım diye....
Furqan Suresi, 49. Ayet:
Ki onunla, bitkisiz ölü bir yeri diril
teli
m ve yarattığımız hayvanlarla bir çok insanlara su verelim....
Furqan Suresi, 49. Ayet:
Ki onunla ölü bir ülkeyi diril
teli
m ve yarattığımız nice çiftlik hayvanlarını ve insanları onunla sulayalım....
Furqan Suresi, 49. Ayet:
Diril
teli
m diye bununla ölü bir beldeyi ve sulayalım diye mahlûkatımızdan nice hayvan sürülerini ve bir çok insan kümelerini...
Furqan Suresi, 49. Ayet:
bununla ölü bir beldeyi diril
teli
m ve yarattığımız nice hayvan sürülerini ve bir çok insan kümelerini sulayalım....
Furqan Suresi, 49. Ayet:
Tâ ki onunla ölü bir yeri diril
teli
m ve yarattığımız birçok hayvanlara ve insanlara onunla su verelim....
Furqan Suresi, 49. Ayet:
Onunla ölü bir şehri diril
teli
m ve onunla yarattığımız bir çok hayvanı ve insanı sulayalım....
Furqan Suresi, 49. Ayet:
Ki onunla ölü bir ülkeyi diril
teli
m ve onunla yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan birçoğunu sulayalım....
Furqan Suresi, 49. Ayet:
Ki onunla ölü bir beldeyi diril
teli
m ve onunla, yarattıklarımızdan bir takım hayvanları ve birçok insanları suvaralım....
Furqan Suresi, 70. Ayet:
Ancak tövbe eden, iman eden ve imanın gereğini uygulayan müstesna! Allâh, onların kötülüklerini iyi ni
teli
klere dönüştürür. . . Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Şüəra Suresi, 6. Ayet:
Üs
teli
k (ona) "yalandır" derler; fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir....
Şüəra Suresi, 6. Ayet:
Üs
teli
k onu, Kur’ân’ı yalanladılar. Onlara alay edip durdukları şeyin gücünün, kendilerine getireceği sıkıntı ile ilgili haberler, yakında, dünyada da, âhirette de başlarına gelecek....
Şüəra Suresi, 6. Ayet:
Üs
teli
k (ona) «yalandır» derler; fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir....
Şüəra Suresi, 6. Ayet:
Üs
teli
k (ona) «yalandır» dediler; fakat onlara alay edip durdukları şeyin haberleri yakında gelecektir....
Şüəra Suresi, 6. Ayet:
Üs
teli
k (onu) gerçekten yalanladılar; fakat kendisiyle alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine yakında gelecektir....
Şüəra Suresi, 6. Ayet:
Üs
teli
k yalanladılar. Fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında kendilerine gelecektir....
Şüəra Suresi, 14. Ayet:
Üs
teli
k onların benim aleyhimde bir suç (davaları) var. Dolayısıyla beni öldürmelerinden korkuyorum.'...
Şüəra Suresi, 14. Ayet:
"Üs
teli
k, onların bana karşı (davasını savunacakları bir cinayet) suçu(m) var; bundan dolayı beni öldürmelerinden korkuyorum."...
Şüəra Suresi, 14. Ayet:
"Üs
teli
k, onların bana karşı (davasını savunacakları bir cinayet) suçu(m) var bundan dolayı beni öldürmelerinden korkuyorum."...
Şüəra Suresi, 14. Ayet:
Üs
teli
k, onların benim aleyhime ciddi bir suçlamaları da var ortada; bu yüzden beni öldürmelerinden korkuyorum"....
Şüəra Suresi, 14. Ayet:
Üs
teli
k onlara karşı işlediğim bir de suçum var. Beni öldürmelerinden korkarım....
Şüəra Suresi, 14. Ayet:
«Üs
teli
k, onların bana karşı (davasını savunacakları bir cinayet) suçu(m) var; bundan dolayı beni öldürmelerinden de korkmaktayım.»...
Şüəra Suresi, 42. Ayet:
"Evet" dedi. "Üs
teli
k şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız."...
Şüəra Suresi, 42. Ayet:
"Evet" dedi. "Üs
teli
k şüphesiz siz en yakınlarım kılınanlardan olacaksınız."...
Şüəra Suresi, 42. Ayet:
"Evet, evet! dedi, Üs
teli
k, sizi yakın çevreme alacağım, benim gözdelerimden olacaksınız."...
Şüəra Suresi, 42. Ayet:
«Evet» dedi. «Üs
teli
k şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan da olacaksınız»...
Şüəra Suresi, 42. Ayet:
Firavun 'Evet,' dedi. 'Üs
teli
k yakınlarımdan olursunuz.'...
Şüəra Suresi, 55. Ayet:
Üs
teli
k onlar bize karşı öfkelidirler....
Şüəra Suresi, 134. Ayet:
'Üs
teli
k bahçeler, pınarlar...'...
Şüəra Suresi, 145. Ayet:
Üs
teli
k, ben sizden herhangi bir karşılık da istiyor değilim; benim hak ettiğim karşılığı vermek alemlerin Rabbinden başkasına düşmez....
Şüəra Suresi, 164. Ayet:
Üs
teli
k ben sizden herhangi bir karşılık da istiyor değilim; benim hak ettiğim karşılığı vermek alemlerin Rabbinden başkasına düşmez....
Şüəra Suresi, 180. Ayet:
Üs
teli
k, ben sizden bir karşılık da beklemiyorum; benim hak ettiğim karşılığı vermek alemlerin Rabbinden başkasına düşmez....
Nəml Suresi, 43. Ayet:
(ve daha önce) Allah'ı bırakıp da tapınageldiği şeylerin kendisini (doğru yoldan) uzaklaştırmış olduğu, üs
teli
k, hakkı inkar eden bir toplumun üyesi olduğu halde, (sonunda doğru yolu bulduğunu görüyoruz)" dedi....
Nəml Suresi, 59. Ayet:
De ki: "Bütün övgüler (gerçekte) Allah'a yaraşır. Selam olsun, O'nun (rasul olarak) seçtiği kullara!" Zaten Allah, insanların tanrısal ni
teli
kler yakıştırdıkları her şeyden daha üstün, daha hayırlı değil mi?...
Nəml Suresi, 63. Ayet:
Peki kimdir karanın ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulmanızı sağlayan ve rüzgarları rahmetinin önünden müjdeci olarak gönderen? Allah'la beraber başka bir tanrı, öyle mi? Allah, insanların tanrısal ni
teli
kler yakıştırabileceği her şeyin ötesinde, her şeyden yücedir!...
Nəml Suresi, 76. Ayet:
İnne hâzel kur’âne yakussu alâ benî isrâîle ekserellezî hum fîhi yah
teli
fûn(yah
teli
fûne)....
Nəml Suresi, 76. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
hâze
: bu
3.
el kur'âne
: Kur'ân
4.
yakussu
: anlatıyor
Nəml Suresi, 89. Ayet:
Kim O’nun huzuruna bir iyilikle gelirse, ona daha hayırlı bir mükâfat vardır. Üs
teli
k onlar o kıyamet gününün dehşetinden emin olacaklardır....
Qəsəs Suresi, 23. Ayet:
Medyen suyuna ulaştığında, su başında halktan bir grup gördü. Hayvanlarını suluyorlardı. Biraz ötelerinde çekingen bir halde duran iki kadın fark etti. "Derdiniz nedir?" dedi. "Şu çobanlar çekilip gidinceye kadar biz hayvanlarımızı sulamayız. Üs
teli
k babamız da ileri yaşta bir ihtiyardır." dediler....
Qəsəs Suresi, 64. Ayet:
Sonra onlara: "Çağırın, bakalım" denecek, "tanrısal ni
teli
kler yakıştırarak (Allah'a) ortak koştuğunuz (varlıkları ya da güçleri)!" Ve onlar da bu sözü geçen (varlıkları ya da güçleri) yardıma çağıracaklar, ama berikiler kendilerine herhangi bir karşılık vermeyecekler; ve sonunda, göre göre sadece azabı görecekler karşılarında; (oysa, bu umutsuz, çaresiz duruma düşeceklerine) vaktiyle doğru yolu tutsalardı ya!...
Qəsəs Suresi, 68. Ayet:
Ve (gerçek şudur:) dilediğini yaratan ve (insanlar için) en iyi olanı seçen senin Rabbindir. Sınırsız kudret ve yüceliğiyle Allah onların tanrısal ni
teli
kler yakıştırarak ortak koştukları her şeyin, herkesin mutlak olarak üstündedir!...
Qəsəs Suresi, 87. Ayet:
ve bir kere Allah'ın ayetleri sana indirilmiş olduğuna göre, bundan sonra artık sakın seni onlardan alıkoymalarına fırsat verme; tersine, (insanları) Rabbine çağır. Ve sakın, Allah'tan başka varlıklara tanrısal güçler ve ni
teli
kler yakıştıran kimselerden olma:...
Ənkəbut Suresi, 5. Ayet:
Zaten kim Allah’ın huzuruna çıkmayı bekliyorsa, iyi bilsin ki Allah’ın takdir ettiği süre bir gün mutlaka gelip çatacaktır: üs
teli
k O her şeyi bilip işitendir....
Ənkəbut Suresi, 47. Ayet:
Ey muhammed, sana indirdiğimiz Kitab'ın ni
teli
ği işte budur. Buna göre daha önce kitap verdiklerimiz ona inanırlar. Şu müşriklerden de ona inananlar vardır. Bizim ayetlerimizi inkâr edenler, sadece inatçı kâfirlerdir....
Rum Suresi, 9. Ayet:
Onlar yeryüzünde gezip de kendilerinden önceki (millet)lerin sonlarının ne olduğuna bakmıyorlar mı ? Ki onlar kuvvetçe bunlardan üstün idiler, üs
teli
k yeryüzünü kazıp sürmüşler, toprağı alt-üst etmişler ve (bulundukları) yeri bunlardan daha çok bayındır hale getirmişlerdi. Peygamberleri onlara açık belgelerle, mu'cizelerle gelmişlerdi. Allah onlara haksızlık eder olmadı; ama onlar kendilerine zulmettiler....
Rum Suresi, 22. Ayet:
1.
ve min âyâti-hi
: ve onun âyetlerindendir
2.
halku
: yaratma, yaratış
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
Rum Suresi, 22. Ayet:
Yine onun âyetlerindendir; Göklerin ve Yerin yaradılışı ile dillerinizin ve benizlerinizin muh
teli
f oluşu, şübhesiz ki bunda âlimler için âyetler var...
Rum Suresi, 22. Ayet:
O’nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması ve lisanlarınızın ve renklerinizin muh
teli
f olmasıdır. Muhakkak ki bunda, âlimler için kat'î deliller vardır....
Rum Suresi, 32. Ayet:
O (müşrik) kimselerden ki, dinlerini parçalayıp kısım kısım oldular. (Ve üs
teli
k onlardan) her tâife, kendi yanlarında olan (din) ile sevinen kimselerdir....
Səcdə Suresi, 25. Ayet:
İnne rabbeke huve yafsilu beynehum yevmel kıyâmeti fîmâ kânû fîhi yah
teli
fûn(yah
teli
fûne)....
Səcdə Suresi, 25. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
rabbe-ke
: senin Rabbin
3.
huve
: o
4.
yafsilu
: fasıl yapar, ayırır, hüküm verir
...
Səba Suresi, 45. Ayet:
Onlardan öncekiler de yalanladılar. Üs
teli
k bunlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Resullerimi yalanladılar. Peki, benim azabım nasıl oldu!?...
Fatir Suresi, 14. Ayet:
Eğer onlara seslenirseniz, sizin çağrınızı işitmezler! Diyelim ki işitseler, size cevap veremezler! (Üs
teli
k) kıyamet sürecinde, sizin onlara tanrılık atfetmenizi inkâr ederler. . . Habiyr'in (haberdar olanın) benzeri (kimse) sana haber veremez....
Fatir Suresi, 14. Ayet:
Eğer onları imdadınıza çağırırsanız, çağrınızı işitmezler. Sesinizi işitseler bile size karşılık veremezler. Üs
teli
k kıyamet günü, sizin kendilerini Allah'a ortak koşmuş olmanızı reddederler. Hiç kimse, her şeyin içyüzünü bilen Allah gibi sana haber vermez....
Fatir Suresi, 14. Ayet:
Onlara yalvarırsanız çağrınızı duymazlar; duyabilseler bile size cevap ver(e)mezler. Ve (üs
teli
k) Kıyamet Günü onları Allah ile eş tutmanızı kabul etmezler. Hiç kimse her şeyi bilen kadar size (gerçeği) göstermez....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
E lem tere ennallâhe enzele mines semâi mâen, fe ahrecnâ bihî semerâtin muh
teli
fen elvânuhâ, ve minel cibâli cudedun bîdun ve humrun muh
teli
fun elvânuhâ ve garâbîbu sûd(sûdun)....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
1.
e lem tere
: görmedin mi
2.
enne allâhe
: muhakkak Allah
3.
enzele
: indirdi
4.
min es semâi
: semadan, gökten<...
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi ki Allâh semâdan bir su (ilim) inzâl etti. . . Onunla renkleri muh
teli
f meyveler (düşünce sahipleri) çıkardık. . . Dağlardan (benlik sahipleri) da beyaz, renkleri muh
teli
f kırmızı ve simsiyah cüddeler (renkleri {anlamları - yaşam tarzları} farklı olan yollar var)....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Allah’ın gökten su indirdiğini görmüyor musun? Biz onunla, renkleri çeşit çeşit meyvalar yetiştirdik. Dağlarda beyazlı kırmızılı, muh
teli
f renkli yol yol damarlar, farklı kesitler, koyu, kuzgunî renkte kapkara topraklar ve kayalar var ettik....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi ki, Allah gökten su indirdi de biz onunla renkleri farklı meyveler çıkardık. Dağlardan da kimi beyaz, kimi kırmızı muh
teli
f renklerde ve siyahımsı görünümde çeşitli yollar meydana getirdik....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi Allah yukardan bir su indirdi de onunla bir çok meyveler çıkardık; renkleri başka başka, dağlardan da yollar var, beyazlı kırmızılı, renkleri muh
teli
f, hem de kuzgûnî siyahlar...
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi, muhakkak ki Allah gökten bir su indirdi. Böylece onunla renkleri muh
teli
f mahsûller çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı, renkleri farklı ve simsiyah yollar(yaptık)....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi ki, muhakkak Allah gökten bir su indirdi de onunla renkleri muh
teli
f meyveler çıkardık ve dağlardan da yollar vardır ki, beyazdırlar ve kırmızıdırlar, renkleri muh
teli
ftir ve siyah siyah kayalar da vardır....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Allah’ın gökten su indirdiğini ve onunla çeşitli renklerde ürünler çıkardığımızı görmüyor musun? Dağların beyazı, kırmızısı, muh
teli
f renklerde ve siyahımsı görünümlü yolları vardır....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
Ve minen nâsi ved devâbbi vel en’âmi muh
teli
fun elvânuhu kezâlik(kezâlike), innemâ yahşâllâhe min ibâdihil ulemâu, innallâhe azîzun gafûr(gafûrun)....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan
2.
ve ed devâbbi
: ve davarlar
3.
ve el en'âmi
: ve hayvanlar
4.
muh
teli
fun
: m...
Fatir Suresi, 28. Ayet:
İnsanlardan, dabbelerden (beden türleri - ırklar) ve en'amdan da (hayvansı özellikler) renkleri muh
teli
f olanlar var! Allâh'tan, kullarından ancak âlimler ("Allâh" ismiyle işaret olunanı fark edenler, Azametini bilenler) haşyet duyar! Muhakkak ki Allâh Aziyz'dir, Ğafûr'dur....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
(Gerek) insanlardan, (gerek) yerde yürür hayvanlardan, (gerek) davarlardan da yine böyle renkleri (nevileri) muh
teli
f olanlar vardır. Allahdan, kulları içinde, ancak âlimler korkar. Şübhe yok ki Allah mutlak gaalibdir, çok yarlığayıcıdır. ...
Fatir Suresi, 28. Ayet:
İnsanlardan, (yeryüzündeki) hareketli canlılardan ve sağmal hayvanlardan da böyle renkleri muh
teli
f olanlar vardır. Kulları içinde Allah’dan ancak âlimler korkar. Muhakkak kiAllah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Gafûr (çok bağışlayan)dır....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
Ve insanlardan ve yürür hayvanlardan ve davarlardan da böylece renkleri muh
teli
f olanlar (vardır) ve Allah'tan kulları arasında da ancak ilim sahipleri olanlar korkar. Şüphe yok ki, Allah galiptir, yarlığayıcıdır....
Fatir Suresi, 30. Ayet:
Çünkü Allah onlara mükâfatlarını tam tamına verecek, üs
teli
k lütfundan onlara fazlasını da ihsan edecektir. Zira o gafurdur, şekûr’dur (kusurları bağışlar, kulların amellerini ve şükürlerini kabul edip fazlasıyla karşılık verir)....
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Onlar orada feryâd ederler: 'Ey Rabbimiz, bizi buradan çıkar. Daha önce yapmış olduklarımızı bırakıp İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirelim, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayalım, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olalım, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyelim.' derler. Allah: 'Size, düşünebilecek olanın, akıllı bir kimsen...
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Onlar, Cehennem'de şöyle bağırıp çağırırlar: «Rabbimiz! Bizi (buradan) çıkar, yapageldiğimizden başka iyi-yararlı amelde bulunalım.» Sizi, düşünüp de gerçeği anlayabilenin düşünebileceği kadar ömürlü kılmadık mı ? Üs
teli
k size o peygamber de geldi. O halde tadın tadacağınızı! Artık zâlimler için hiçbir yardımcı yoktur....
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Onlar orada, (cehennemde): "Rabbimiz! Bizi bu (azap)tan kurtar! Bundan sonra artık (eskiden) yaptıklarımızdan farklı iyi şeyler yapacağız!" diye feryad ederler. (O zaman onlara şöyle cevap vereceğiz:) "Size (orada,) düşünmek isteyen herkesin düşünebileceği kadar uzun bir ömür vermedik mi? Ve (üs
teli
k) size bir uyarıcı da gelmişti. Öyleyse, (yaptığınız kötülüklerin meyvelerini) şimdi tadın bakalım! Zalimler hiçbir yardımcı bulamayacaklardır!"...
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Orada bağrışıp durmaktadırlar, 'Rabbimiz, bizi buradan çıkar ki, daha önce yaptıklarımızın yerine güzel işler yapalım' diye. Düşünüp de ibret alacak olan kimseye yetecek kadar bir ömrü Biz size vermedik mi? Üs
teli
k size uyarıcı da geldi. Şimdi tadın azabı; zalimlerin yardımcısı yoktur....
Fatir Suresi, 44. Ayet:
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üs
teli
k onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir....
Fatir Suresi, 44. Ayet:
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üs
teli
k onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Tanrı'yı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir....
Fatir Suresi, 44. Ayet:
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, böylelikle kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üs
teli
k onlar, kuvvet bakımından kendilerinden daha şiddetliydiler. Göklerde de, yerde de Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Hiç şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Eğer Allah, insanları kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar er
teli
yor. Nihayet süreleri gelince, (gerekeni yapar). Çünkü Allah, kullarını hakkıyla görmektedir....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar er
teli
yor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar). Kuşkusuz Allah, kullarını görmektedir....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar er
teli
yor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar). Kuşkusuz Allah, kullarını görmektedir....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Bununla beraber Allah, insanları kazandıkları (günahlar) yüzünden hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar er
teli
yor. Nihayet ecelleri gelince gereğini yapar. Şüphe yok ki Allah, kullarını görmektedir....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Eğer Allah, insanların davranışlarının cezasını hemen verseydi yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat O, onları belirli bir sürenin sonuna kadar er
teli
yor. Söz konusu süreleri dolunca, kuşku yok ki, Allah kullarının durumunu görmektedir....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Eğer Allâh, insanları yaptıkları işler yüzünden (hemen) cezâlandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat Allâh, onları belirtilmiş bir süreye kadar er
teli
yor. Süreleri geldiği zaman, kuşkusuz Allâh kullarını görmektedir (onları yaptıkları işlere göre cezâlandıracaktır)....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Eğer Allah, insanları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar, ecelleri gelinceye kadar er
teli
yor. Allah, kullarını iyice görmektedir....
Yasin Suresi, 24. Ayet:
Üs
teli
k ben o zaman apaçık sapıklıkta olurum....
Saffat Suresi, 17. Ayet:
'Üs
teli
k gelip geçmiş atalarımız da, öyle mi?'...
Saffat Suresi, 18. Ayet:
De ki: "Evet, üs
teli
k boyun bükmüş kimseler olarak (diriltileceksiniz)."...
Saffat Suresi, 18. Ayet:
De ki: "Evet, üs
teli
k boyun bükmüş kimseler olarak (diriltileceksiniz)."...
Saffat Suresi, 18. Ayet:
De ki: «Evet, üs
teli
k sizler boyun bükmüş kimseler olarak.»...
Saffat Suresi, 30. Ayet:
Üs
teli
k sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu, bilakis, siz küstahça bir kibire kapılmıştınız!...
Saffat Suresi, 55. Ayet:
İşte şimdi onu yaşadılar; üs
teli
k onu cehennemin tam ortasında gördü....
Saffat Suresi, 82. Ayet:
Şunu da belir
teli
m ki, diğerlerini, inanmayanları tûfanda boğduk....
Sad Suresi, 11. Ayet:
Onlar, burada (yakında) mağlub edilecek muh
teli
f partilerden ibaret bozuk düzen bir ordudur....
Sad Suresi, 11. Ayet:
Onlar burada Ahzab döküntüsünden (muh
teli
f partilerden) bozuk bir ordu...
Sad Suresi, 11. Ayet:
Onlar burada hiziplerin döküntülerinden kalma bozuk (muh
teli
f partilerden bozguna uğramış) bir ordudur....
Sad Suresi, 11. Ayet:
(11-12) Onlar burada muh
teli
f tâifelerden inhizama uğramış bir ordudur. Onlardan evvel Nûh kavmi ve Âd ve demir kazıklar sahibi olan Fir'avun (peygamberleri) tekzîp etmişti....
Sad Suresi, 12. Ayet:
(11-12) Onlar burada muh
teli
f tâifelerden inhizama uğramış bir ordudur. Onlardan evvel Nûh kavmi ve Âd ve demir kazıklar sahibi olan Fir'avun (peygamberleri) tekzîp etmişti....
Sad Suresi, 47. Ayet:
Üs
teli
k onlar Bizim yanımızda seçkin ve hayırlı zatlardı....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
E lâ lillâhid dînul hâlis(hâlisu), vellezînettehazû min dûnihî evliyâ, mâ na’buduhum illâ li yukarribûnâ ilallâhi zulfâ, innallâhe yahkumu beynehum fî mâ hum fîhi yah
teli
fûn(yah
teli
fûne), innallâhe lâ yehdî men huve kâzibun keffâr(keffârun). ...
Zümər Suresi, 3. Ayet:
1.
e lâ
: öyle değil mi
2.
li allâhi
: Allah'a ait, Allah için
3.
ed dînu
: dîn
4.
el hâlisu
: halis, has, özel
Zümər Suresi, 21. Ayet:
E lem tere ennallâhe enzele mines semâi mâen fe selekehu yenâbîa fîl ardı summe yuhricu bihî zer’an muh
teli
fen elvânuhu summe yehîcu fe terâhu musferran summe yec’aluhu hutâmâ(hutâmen), inne fî zâlike le zikrâ li ulîl elbâb(elbâbi). ...
Zümər Suresi, 21. Ayet:
1.
e
: mı
2.
lem tere
: sen görmedin
3.
enne
: olduğunu
4.
allâhe
: Allah
Zümər Suresi, 21. Ayet:
Görmedin mi ki Allâh, semâdan (Esmâ mânâlarının açığa çıkışı olan şuurdan) bir su (ilim) inzâl etti de onu arzdaki (bedendeki) kaynaklara (beyine) koydu. . . Sonra ondaki kuvvelerle renkleri muh
teli
f (çeşitli huyların sonucu) ekinler (üretim) açığa çıkarıyor. . . Sonra kurur da sen onu sararmış görürsün (oluşumu sırasında çok değer verdiğin şeyler, olup bittikten sonra bakarsın tüm değerini yitirir). . . Sonra onu bir hutam (kuru bitki, çer - çöp) kılar! Muhakkak ki bu (misalde) derin düşünen ak...
Zümər Suresi, 21. Ayet:
Görmedin mi? Şübhesiz ki Allah, gökten bir su indirdi de, onu yerdeki kaynaklara koydu; sonra onunla renkleri muh
teli
f ekinler çıkarıyor; sonra kurur da onu sararmış görürsün; sonra da onu bir çöp yapıyor. Şübhe yok ki bunda (selîm) akıl sâhibleri için gerçekten bir nasîhat vardır....
Zümər Suresi, 21. Ayet:
Görmedin mi ki, şüphe yok Allah gökten bir su indirmiş, onu yeryüzündeki gözelere girdirmiş, sonra onunla renkleri muh
teli
f ekinleri çıkarıyor, sonra kuruyor da artık onu sararmış görüyorsun, sonra da onu kupkuru bir kırıntı kılıveriyor. Şüphe yok ki, bunda akıl sahipleri için elbette bir tenbih vardır....
Zümər Suresi, 23. Ayet:
Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâh(zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin). ...
Zümər Suresi, 23. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
nezzele
: indirdi
3.
ahsene
: ahsen, en güzel
4.
el hadîsi
: hadis, söz (ihdas edilen)
Zümər Suresi, 44. Ayet:
'Bütün kâinatı tek başına yardımcısız-eşşiz yaratmak, nizamını sağlamak ve ayakta tutmak Allah’a aittir. Göklerin ve yerin mülkü ve hükümranlığı O’nundur. Üs
teli
k O’nun huzuruna götürülüp hesaba çekileceksiniz.' de....
Zümər Suresi, 46. Ayet:
Kulillâhumme fâtıras semâvâti vel ardı âlimel gaybi veş şehâdeti ente tahkumu beyne ıbâdike fî mâ kânû fîhi yah
teli
fûn(yah
teli
fûne). ...
Zümər Suresi, 46. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
allâhumme
: Allah'ım
3.
fâtıre
: yaratan
4.
es semâvâti
: semalar, gökler
Mömin Suresi, 5. Ayet:
Onlardan önce Nuh kavmi de yalanladı. Arkalarından muh
teli
f topluluklar da. Her ümmet kendi peygamberlerini yakalamaya yeltendi ve hakkı batılla yok etmek için mücadeleye girişti. En sonunda Ben de onları yakaladım. Azabım nasılmış?...
Mömin Suresi, 28. Ayet:
Firavun hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üs
teli
k size, Rabbinizden açık seçik deliler de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir. Kuşkusuz, Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz."...
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Âhiretin azabı elbette ki daha rezil edicidir. Üs
teli
k onlar hiçbir yardım da görmeyeceklerdir....
Fussilət Suresi, 22. Ayet:
Ve kulaklarınız, gözleriniz yahut deriniz size karşı tanıklık yapmasın diye (günahlarınızı) gizlemeye çalışanlardan olmadınız, üs
teli
k, Allah'ın yaptıklarınız hakkında fazla bir şey bilmediğini sandınız....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Sıkıntısının ardından, kendisine bizden bir rahmet tattırsak, 'Bu bana aittir. Dünyanın sonunun da geleceğini sanmam. Rabbime döndürülürsem de O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır,' der. İnkarcılara, yapmış olduklarının gerçek ni
teli
ğini elbette haber vereceğiz. Çetin bir azaptan tattıracağız onlara....
Şura Suresi, 16. Ayet:
Daveti kabul edilip İslâm’a girildikten sonra, Allah ve dini konusunda tartışanların delilleri, Rableri katında bâtıldır, boştur. Onlar Allah’ın gazabına uğramışlardır. Üs
teli
k onlar için dehşetli bir de azap vardır....
Şura Suresi, 30. Ayet:
Başınıza ne musibet gelirse, kendi elinizle işledikleriniz yüzündendir. Üs
teli
k günahlarınızın birçoğunu da Allah affeder....
Zuxruf Suresi, 15. Ayet:
Ama hala O'na bir çocuk yakıştırırlar, üs
teli
k yarattıklarından birini! Belli ki, (böyle düşünen) insan şükretmeyi terk etmiş bir nankördür!...
Zuxruf Suresi, 48. Ayet:
Onlara gösterdiğimiz her bir mûcize diğerinden daha büyüktü. Sapıklıktan, küfürden vazgeçip hakka, doğru yola dönerler ümidiyle, onlara ikaz edici ni
teli
kte, kıtlık, tûfan, çekirge istilâsı, ürün noksanlığı gibi cezalar verdik....
Duxan Suresi, 13. Ayet:
Onlar için ibret almak, bellemek ne kadar uzak bir mesele. Azâbın kaldırılmasından önce daha büyük ikazlar görmüşler, iman etmemişlerdi. Üs
teli
k kendilerine hak dini, şeriatı açıklayan bir de Rasul gelmişti....
Casiyə Suresi, 4. Ayet:
Sizi yaratmasında da, (muh
teli
f cins ve şekillerde) üretib yaydığı hayvanlarda da, gerçekten tasdik edecek bir kavim için (Allah’ın kudret ve vahdaniyyetine delâlet eden ibret ve) alâmetler var....