Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
Ulâikellezîneşterevûd dalâlete bil hudâ, fe mâ rabihat ticâretuhum ve mâ kânû m
uhte
dîn(m
uhte
dîne)....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
1.
ulâike
: işte onlar
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
işterevû
: satın aldılar
4.
ed dalâlete
: dalâlet
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Ey İsrail’in evlatları! Bir vakit de Tevratı uygulayacağınıza dair sizden söz almış, sonra bu ahdi bozduğunuz için Dağı üzerinize kaldırarak demiştik ki: «Size verdiğimiz Kitaba kuvvetle sarılın ve m
uhte
vasını iyi inceleyip ders alın ki kötü akıbetten korunasınız....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ hiye, innel bakara teşâbehe aleynâ, ve innâ in şâallâhu le m
uhte
dûn(m
uhte
dûne)....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
ûd'u
: dua et
3.
lenâ rabbe-ke
: bizim için Rabbine
4.
yubeyyin
: açıklasın
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Dediler ki: "Bizim için rabbine dua et de onun niteliğini / durumunu (hiye) bize (biraz daha) açıklasın / bildirsin (yübeyyin)". Çünkü bize göre sığırlar birbirine benziyor. Tanrı dilerse doğru yolu / doğruyu (m
uhte
dun) buluruz"....
Bəqərə Suresi, 157. Ayet:
Ulâike aleyhim salâvâtun min rabbihim ve rahmetun ve ulâike humul m
uhte
dûn(m
uhte
dûne)....
Bəqərə Suresi, 157. Ayet:
1.
ulâike
: işte onlar
2.
aleyhim
: onların üzerine, onlara
3.
salâvâtun
: salâvât
4.
min
: den
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü’minler, şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp da kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri, kamu görevlerini icraya yetkili kılmasınlar, candan dost, müttefik edinmesinler. Kimler böyle yaparsa Allah ile bütün velâyet-himaye bağlarını koparmış, Allah’ın rahmetinden, yardımından uzaklaşmış olurlar. Ancak onlar tarafından gelmesi m
uhte
mel bir zarardan gerçekten korunmanız için yaptığınız dost...
Ali-İmran Suresi, 172. Ayet:
O inananlar ki başlarına gelen beladan sonra Allah'ın ve Elçisi'nin çağrısına uydular. İyilik yapmada sebat edenleri ve Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanları m
uhte
şem bir karşılık bekliyor:...
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
(Ey hakikati inkar edenler!) Müminlerin sizin hayat tarzınıza uymalarına göz yummak, Allah'ın istediği bir şey değildir: Sonunda Allah iyiyi kötüden ayıracaktır. Ve Allah, insan idrakini aşan şeyleri kavrama gücünü size verecek değildir: (Bunun için) Allah, elçileri arasından dilediğini seçer. Öyleyse Allah'a ve elçilerine inanın; zira eğer O'na inanır ve O'na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olursanız o zaman bilin ki, sizi m
uhte
şem bir karşılık beklemektedir....
Nisa Suresi, 23. Ayet:
Hurrimet aleykum ummehâtukum ve benâtukum ve ehavâtukum ve ammâtukum ve halâtukum ve benâtul ahi ve benâtul uhti ve ummehâtukumullâtî erdâ’nekum ve ehavâtukum miner radâati ve ummehâtu nisâikum ve rabâibukumullâtî fî hucûrikum min nisâikumullâtî dehaltum bihinn(bihinne), fe in lem tekûnû dehaltum bihinne fe lâ cunâha aleykum, ve halâilu ebnâikumullezîne min aslâbikum, ve en tecmeû beynel
uhte
yni illâ mâ kad selef(selefe). İnnallâhe kâne gafûran rahîmâ(rahîmen)....
Nisa Suresi, 23. Ayet:
1.
hurrimet
: haram kılındı
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
ummehâtu-kum
: anneleriniz
4.
ve benâtu-kum
: ve...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalayacaktır. Titizlikle korunan m
uhte
şem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde, "Bu, Allah katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, "Bu senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi, Allah katındandır." Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!...
Maidə Suresi, 48. Ayet:
(Habîbim) sana da hak olarak kitabı (Kur'ânı) — kendinden evvelki kitab (lar) ı tasdıyk edici (ve doğrultucu) ve ona karşı bir şâhid olmak üzere — gönderdik. O halde (bütün ehl-i kitab) aralarında Allahın (sana) indirdiği ile hükmet, sana gelen hakıykatden (dönüb de) onların hevâ (ve heves) lerine uyma. (Ey Musânın, İsânın, Muhammedin, ümmetleri) sizden her biriniz için bir şeriat, bir yol ta'yin etdik. Eğer Allah dileseydi (topunuzu bir şeriata tâbi) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği...
Maidə Suresi, 48. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Sana da Kitâb’ı (Kur’ân’ı), kendinden önceki kitab(lar)ı tasdîk edici ve on(lar)a bir şâhid olarak hak ile indirdik; öyleyse onların (ehl-i kitâbın)arasında Allah’ın indirdiğiyle hüküm ver ve sana gelmiş olan haktan (dönerek) onların arzularına uyma! (Ey insanlar!) Sizden her biri(niz) için (her peygamberin devrine âid) bir şeriat ve bir yol kıldık. Hâlbuki Allah dileseydi, elbette sizi (baştan beri bir din üzere) tek bir ümmet yapardı; fakat size verdiği şeylerle (m
uhte
l...
Maidə Suresi, 62. Ayet:
1.
ve terâ kesîran
: ve çoğunu görürsün
2.
min-hum
: onlardan
3.
yusâriûne fî el ismi
: günahda yarışırlar
4.
ve el udvâni
<...
Maidə Suresi, 63. Ayet:
1.
lev lâ yenhâ-hum(u)
: onları nehy etmeli (men etmeli) değiller miydi?
2.
er rabbâniyyûne
: Rabbanîler, din âlimleri
3.
ve el ahbâru
: ve hahamlar, zâhitler
Ənam Suresi, 56. Ayet:
Kul innî nuhîtu en a’budellezîne ted’ûne min dûnillâh(dûnillâhi), kul lâ ettebiu ehvâekum kad dalaltu izen ve mâ ene minel m
uhte
dîn(m
uhte
dîne)....
Ənam Suresi, 56. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
innî
: muhakkak ki ben
3.
nuhîtu
: nehyolundum, men edildim
4.
en a'bude
: kul olmak, benim ...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (m
uhte
şem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Biz İbrâhim’e (şirkin çirkinliğini gösterdiğimiz gibi) imanında yakîne, kesinliğe ulaşması için göklerin ve yerin m
uhte
şem hükümranlığını da öylece gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece biz İbrâhim'e göklerin ve yerin melekûtunu (büyük ve hârikulâde m
uhte
şem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun....
Ənam Suresi, 82. Ayet:
Ellezîne âmenû ve lem yelbisû îmanehumbi zulmin ulâike lehumul emnu ve hum m
uhte
dûn(m
uhte
dûne). ...
Ənam Suresi, 82. Ayet:
1.
ellezîne âmenû
: âmenû olan kimseler
2.
ve lem yelbisû
: ve karıştırmazlar
3.
îmane-hum
: îmânlarını
4.
bi zulmin
<...
Ənam Suresi, 117. Ayet:
İnne rabbeke huve a’lemu men yadıllu an sebîlih(sebîlihi), ve huve a’lemu bil m
uhte
dîn(m
uhte
dîne)....
Ənam Suresi, 117. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
rabbe-ke
: senin Rabbin
3.
huve
: O
4.
a'lemu
: en iyi bilir
Ənam Suresi, 140. Ayet:
Kad hasirellezîne katelû evlâdehum sefehan bi gayri ilmin ve harremû mâ rezekahumullâhuftirâen alâllâh(alâllâhi), kad dallû ve mâ kânû m
uhte
dîn(m
uhte
dîne). ...
Ənam Suresi, 140. Ayet:
1.
kad
: oldu, olmuştu
2.
hasire
: hüsranda oldu
3.
ellezîne
: o kimseler ki
4.
katelû
: öldürdüler
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Ve huvellezî enşee cennâtin ma’rûşâtin ve gayre ma’rûşâtin ven nahle vez zer’a m
uhte
lifen ukuluhu vez zeytûne ver rummâne muteşâbihen ve gayre muteşâbih(muteşâbihin), kulû min semerihî izâ esmere ve âtû hakkahu yevme hasâdihî ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhibbul musrifîn(musrifîne)....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
1.
ve huve ellezî
: ve o ki
2.
enşee
: yarattı (inşa etti)
3.
cennâtin
: bahçeler
4.
ma'rûşâtin
: asmalı
...
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, hurmaları, yemişleri m
uhte
lif ekinleri, zeytinleri ve narları, müteşabih ve gayrı müteşabih olarak inşa eden "HÛ"dur. . . O'nun ürünlerini meyve verdiğinde yeyin; hasadının gününde ise onun hakkını verin (zekât). . . İsraf etmeyin, çünkü O, israf edenleri sevmez....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Çardaklı ve çardaksız üzüm bağlarını, tadları ve yemişleri m
uhte
lif hurmaları, hububatı (tahılları), zeytinleri, narları, birbirine hem benzer, hem de benzemez bir halde meydana getiren Allah’dır. Her biri mahsûl (ürün) verdiği zaman mahsulünden yeyin. Hasad (devşirme) günü de hakkını (zekât ve sadakasını) verin; israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
O ma'ruş ve gayri ma'ruş Cennet âsâ bağları: O tatları, yemişleri m
uhte
lif mezruâtı, o hurmaları, zeytinleri, narları, birbirlerine hem benzer hem benzemez bir halde vücude getiren hep odur, her biri mahsul verince mahsûlünden yiyin, hasad günü hakkını da verin, bununla beraber israf etmeyin, çünkü o israf edenleri sevmez...
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Çardaklı ve çardaksız bağları, hurma ağaçlarını, meyvesi m
uhte
lif ekinleri, birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytinleri ve narları meydana getiren de O’dur.(Herbiri) meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin ve hasad edildiği gün hakkını (öşrünü)verin ve (O’nun rızâsı dışında harcayarak) isrâf etmeyin! Çünki O, isrâf edenleri sevmez....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Ve O, o zâttır ki, yeryüzüne döşenmiş ve döşenmemiş bostanları ve yenilmesi m
uhte
lif hurmaları ve ekinleri ve birbirine benzer ve benzemez bir halde zeytin ve nar ağaçlarını yaratmıştır. Onlardan herbirinin meyvelendiği zaman meyvesinden yiyiniz, biçildiği gün de hakkını veriniz ve israfta bulunmayınız, şüphe yok ki, Allah Teâlâ müsrifleri sevmez....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Allah Teâlâ) Sekiz çift (yarattı). Koyundan iki, keçiden de iki. De ki: «İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Veya iki dişinin rahîmlerinin m
uhte
vi olduklarını mı? Eğer siz doğru sözlü bulunmakta iseniz bana bir bilgi ile haber veriniz.»...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki çift sığırdan da iki çift (yarattı). De ki: «İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahîmlerinin m
uhte
vi olduklarını mı? Yoksa siz Allah Teâlâ bununla size tavsiyede bulunduğu zaman hazırlar mı idiniz?» Artık nâsı bilmeksizin saptırmak için Allah Teâlâ'ya karşı yalan yere iftirada bulunan kimseden daha zalim kim vardır? Şüphe yok ki Allah Teâlâ zalimler gürûhunu hidâyete erdirmez....
Ənam Suresi, 151. Ayet:
De ki: “-Geliniz, size Rabbiniz neleri haram etmiştir, okuyayım: Ona hiç bir şeyi ortak koşmayın, anaya babaya iyilik edin, fakirlik yüzünden çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de, onların da rızıklarını biz veririz. zina gibi kötülüklerin açığına da, gizlisine de yanaşmayın. Allah’ın m
uhte
rem kıldığı nefsi (canı) haksız yere öldürmeyin. İşte bu yasaklara riayet etmeyi, Allah size tavsiye etti, olur ki, düşünür ve akıl erdirirsiniz.”...
Ənam Suresi, 151. Ayet:
De ki: geliniz size rabbınız neleri haram kıldı okuyayım: ona hiç bir şey'i şerik koşmayın, babanıza ananıza iyilikten ayrılmayın, yoksulluk yüzünden evlâdınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkınızı biz veririz, fevahışe: açığına da, gizlisine de yanaşmayın, Allahın m
uhte
rem kıldığı nefsi haksız öldürmeyin, işittiniz a, işte size o bunları ferman buyurdu, gerektir ki aklınız erer...
Ənam Suresi, 151. Ayet:
De ki: «Gelin, size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım! O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, babanıza annenize iyilikten ayrılmayın, yoksulluk yüzünden çocuklarınızı öldürmeyin; zira sizin de onların da rızkını Biz veririz, kötülüklerin açığına da gizlisine de yanaşmayın, Allah'ın m
uhte
rem kıldığı cana haksız yere kıymayın. İşte duydunuz ya, O, size düşünesiniz diye bunları emretti!»...
Ənam Suresi, 151. Ayet:
De ki: "Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını ben okuyup açıklayayım:O’na hiçbir şeyi ortak yapmayın, anneye babaya iyi davranın, fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin, çünkü sizin de onların da rızkını veren Biz’iz. Kötülüklerin, fuhşiyatın açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Allah’ın m
uhte
rem kıldığı cana haksız yere kıymayın. İşte aklınızı kullanırsınız diye Allah size bunları emrediyor....
Ənam Suresi, 159. Ayet:
Şüphesiz o kimseler ki, dinlerini tefrikaya düşürdüler ve m
uhte
lif fırkalara ayrıldılar. Sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işleri ancak Allah'a aitir. Sonra onlara ne yapar olduklarını haber verecektir....
Əraf Suresi, 30. Ayet:
Ferîkan hadâ ve ferîkan hakka aleyhimud dalâletu, innehumuttehazûş şeyâtîne evliyâe min dûnillâhi ve yahsebûne ennehum m
uhte
dûn(m
uhte
dûne)....
Əraf Suresi, 30. Ayet:
1.
ferîkan
: bir grup, bir kısım
2.
hadâ
: hidayete erdi
3.
ve
: ve
4.
ferîkan
: bir grup, bir kısmı
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Kâledhulû fî umemin kad halet min kablikum minel cinni vel insi fîn nâr(nâri), kullemâ dehalet ummetun leanet
uhte
hâ, hattâ izeddârekû fîhâ cemîân kâlet uhrâhum li ûlâhum rabbenâ hâulâi edallûnâ fe âtihim azâben di'fen minen nâr(nâri) kâle li kullin di'fun ve lâkin lâ ta'lemûn(ta'lemûne). ...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
1.
kâle edhulû
: girin dedi
2.
fî
: içine, arasına
3.
umemin
: ümmetler, topluluklar
4.
kad
: oldu, olmuştur
<...
Əraf Suresi, 43. Ayet:
Öyle bir halde ki içlerinde kin kabilinden ne varsa hepsini söküp çıkarırız, önlerinden ırmaklar akar."Hamdolsun bizi bu cennete eriştiren Allah’a!Eğer Allah bizi muvaffak kılmasaydı, biz kendiliğimizden yol bulamazdık. Rabbimizin elçilerinin gerçeği bildirdikleri bir kere daha kesinlikle anlaşılmıştır." derler. Kendilerine de: "İşte güzel işlerinize karşılık, karşınızda duran şu m
uhte
şem cennete vâris kılındınız, buyurun!" diye nida edilir....
Əraf Suresi, 178. Ayet:
Men yehdillâhu fehuvel m
uhte
dî ve men yudlil fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne). ...
Əraf Suresi, 178. Ayet:
1.
men
: kim, kimi
2.
yehdi allâhu
: Allah hidayete erdirir
3.
fe huve el m
uhte
dî
: o takdirde, artık o hidayete ermiştir
4.
ve...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
-Göklerin ve yerin yönetimine ve Allah’ın yarattığı şeylere bakmıyor musunuz? Ecellerinizin yaklaşmış olması m
uhte
meldir. Bundan sonra hangi söze inanacaksınız?!...
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
Haram aylar geçince müşrikleri bulduğunuz yerde öldürünüz, yakalayıp hapsediniz, bütün m
uhte
mel geçitleri tutup onları gözetleyiniz. Eğer tevbe eder de namaz kılar ve zekât verirlerse onları salıveriniz. Hiç şüphesiz Allah affedici ve merhametlidir....
Tövbə Suresi, 18. Ayet:
İnnemâ ya'muru mesâcidallâhi men âmene billâhi vel yevmil âhıri ve ekâmes salâte ve âtez zekâte ve lem yahşe illâllâhe fe asâ ulâike en yekûnû minel m
uhte
dîn(m
uhte
dîne)....
Tövbə Suresi, 18. Ayet:
1.
innemâ
: ama, ancak, sadece
2.
ya'muru
: imar eder
3.
mesâcide allâhi
: Allah'ın mescidleri
4.
men âmene
: îmân...
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
Allâh, iman etmiş erkeklere de iman etmiş kadınlara da, içinde sonsuza dek yaşamak üzere, altlarından nehirler akan cennetler vadetmiştir. . . (Bir de) Adn cennetlerinde tertemiz yaşam ortamları ve (bu nimetlerin) en m
uhte
şemi olarak Rıdvan'ı! Aziym mutluluk budur işte!...
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
Muhacir ve Ensar'dan İslâm'a ilk önce girenlerin başta gelenleri ve iyi amellerle onların ardınca gidenler var ya, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah'dan razı oldular ve onlara, altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi kalacaklar. İşte büyük ve m
uhte
şem kurtuluş budur....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ziya (lı), ayı nur (lu) yapan, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için ona (ayın seyr-ü hareketine m
uhte
lif) menziller ta'yin eden Odur. Allah, bunları (boş yere değil) sabit bir gerçek (bir vaakıa, bir fâide) olarak yaratmışdır. O, bilecek bir kavm için âyetlerini birer birer açıklar. ...
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Onlara apaçık delilleri m
uhte
vî olan âyetlerimiz okunduğu zaman bize kavuşmayı ummayanlar, bize bundan başka bir Kur'ân getir, yahut da değiştir onu dediler. De ki: Ben onu kendiliğimden değiştiremem, ben, ancak bana vahyedilene uyarım ve şüphe yok ki ben, isyân ettiğim takdîrde o pek büyük günün azâbından korkarım....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Âyetlerimiz onlara, apaçık deliller (i m
uhte
vi) olarak, okunduğu zaman (öldükden sonra) bize kavuşmayı ummayan onlar (o müşrikler): «Ya (bize) bundan başka bir Kur'an getir, yahud onu değişdirl» dedi (ler). Deki: «Onu kendiliğimden değişdirmem benim için olmayacak şeydir. Ben, vahy olunagelenden başkasına tâbi olmam. Eğer Rabbime isyan edersem şübhesiz büyük günün azabından korkarım». ...
Yunus Suresi, 45. Ayet:
Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû m
uhte
dîn(m
uhte
dîne)....
Yunus Suresi, 45. Ayet:
1.
ve yevme
: ve gün
2.
yahşuru-hum
: onları toplar, toplayacak, haşredecek
3.
keen
: gibi
4.
lem
: olmadı
Yunus Suresi, 74. Ayet:
Ondan (Nuh'tan) sonra nice toplumlara, apaçık deliller (m
uhte
vası özel Esmâ mânâları) olan Rasûller bâ'settik. . . Daha önceden yalanlamış oldukları şeye (gene) iman etmediler. . . İşte haddi aşanların kalpleri üzerine böyle mühür vururuz (şuurları kilitlenir)!...
Hud Suresi, 17. Ayet:
Şimdi (dünya hayâtını isteyen bir kimse, hiç Resûlümüz olan) şu kimse (gibi) olur mu ki(o), Rab binden apaçık bir delil (olan Kur’ân) üzere bulunur. Ki kendisine (o Kur’ân’ı)O’ndan (Rab binden) bir şâhid (olan Cebrâîl) okuyor. Ondan (o Kur’ân’ dan) önce de bir rehber ve bir rahmet olarak Mûsâ’nın Kitâb’ı (olan Tevrât) vardır.İşte bunlar, ona (Kur’ân’a) îmân e der ler. (M
uhte
lif) topluluklardan kim onu inkâr ederse, artık ateş onun va'd edilen yeridir. Öyle ise ondan (Kur’ ân dan) bir şübhe içind...
Hud Suresi, 17. Ayet:
İmdi Rabbinden bir açık delil üzere olan ve onun tarafından bir şahid takip eden ve onun evvelinden de Mûsa'nın bir rehber ve rahmet olarak bulunan zât (dünya hayatını ve ziynetini dileyip duran kimse gibi olur mu?) O zâtlar O'na imân ederler. Ve m
uhte
lif tâifelerden her kim onu inkâr ederse o kimselerinde vaadedilmiş olan yeri cehennemdir. Artık ondan bir şüphede bulunma. Şüphe yok ki, o Rabbinden bir haktır, velâkin insanların ekserisi imân etmezler....
Hud Suresi, 82. Ayet:
Emrimiz geldiği vakit oranın üstünü altına getirdik ve üzerlerine mendud (istiflenmiş) siccilden (pişirilmiş, taşlaşmış çamur) taşlar (m
uhte
melen volkanik patlama sonucu oluşan lavlar) yağdırdık....
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen (kavmin)e de kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik). Dedi ki: 'Ey kavmim! Allah’a ibâdet edin; sizin için O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Artık ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın; şübhesiz ki ben, sizi bir hayır (bolca ni'metler) içinde görüyorum ve doğrusu ben, sizin üzerinize (gelmesi pek m
uhte
mel ve sizi) çepeçevre kuşatıcı (helâk edici)bir günün azâbından korkuyorum.'...
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Ve yeryüzünde birbirine yakın kıt'alar vardır ve üzüm bağları vardır ve ekinler ve asılları m
uhte
lif ve gayr-ı m
uhte
lif hurmalıklar vardır ki, hepsi de bir su ile sulanır ve bazılarını bazıları üzerine yenmesi hususunda üstün kılıyoruz. Muhakkak ki bunda âkilâne düşünen bir kavim için deliller vardır....
Rəd Suresi, 21. Ayet:
Onlar, Allâh'ın BİRleştirilmesini emrettiği şeyi BİRleştirirler ("oluşmuş benlik"le "orijin benlik"in "bir"leşmesiyle oluşan yaşam boyutu); Rablerinden (Esmâ özelliklerinin m
uhte
şem sonsuzluğundan) haşyet duyarlar; hesabın kötüsünden (hakkını vermemenin sonuçlarından) korkarlar....
Rəd Suresi, 36. Ayet:
Ve kendilerine kitap vermiş olduklarımız, sana indirilmiş olan ile sevinirler ve m
uhte
lif tâifelerden öylesi de vardır ki, (o indirilmiş olanın) bazısını inkar ederler. De ki: «Ben ancak emrolundum ki, Allah'a ibadet edeyim ve O'na şerik koşmayayım. O'na dâvet ederim ve dönüşüm O'nadır.»...
Nəhl Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın emri geldi. Artık onda (onun m
uhte
vasının gerçekleşmesinde) acele etmeyin. O'nu tenzih edin. Ve O, şirk koşulan şeylerden Yüce'dir....
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Ve mâ zerae lekum fîl ardı m
uhte
lifen elvânuh(elvânuhu), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yezzekkerûn(yezzekkerûne). ...
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
1.
ve mâ
: ve şey(ler)
2.
zerae
: yoktan varedip, çoğalttı
3.
lekum
: siz, sizin için
4.
fî el ardı
: yerde
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Yeryüzünde sizin için ne yaratıp çoğalttıysa hepsinin renkleri çeşit çeşittir (m
uhte
liftir). Muhakkak ki bunda, zikreden (tezekkür eden) bir kavim için elbette âyet (delil) vardır....
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Gene sizin için arzda, m
uhte
lif renklerde yarattığı şeyleri de (size hizmet veren kılmıştır). . . Muhakkak ki bu işaret üzerinde düşünecekler için ne dersler var!...
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Yeryüzünde m
uhte
lif renklerle yarattığı şeyleri (hayvanat ve bitkileri) de sizin hizmetinize bağladı. Elbette bunda da düşünecek bir topluluk için bir ibret nişanesi var....
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Daha sizin için Arzdan m
uhte
lif renklerle yarattıkları, neler var, elbette bunda tezekkür edecek bir kavm için bir âyet var...
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Yeryüzünde sizin için yarattığı, renkleri m
uhte
lif şeyleri de (size itâatkâr kıldı). Şübhesiz bunda (da) ibret alacak bir topluluk için kat'î bir delil vardır....
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Ve sizin için yerde renkleri m
uhte
lif olarak neler yaratmış ise şüphe yok onda da öğüt alacak bir kavim için elbette bir ibret vardır....
Nəhl Suresi, 63. Ayet:
Allah tanıktır ki, (ey Peygamber,) senden önceki çağlarda da (m
uhte
lif) toplumlara elçiler gönderdik: fakat Şeytan onlara (da) yapıp ettiklerini güzel gösterdi(ği için hakkı inkara şartlanmış olanlar mesajlarımızı dinlemeyi hep reddettiler); Şeytan (geçmişte olduğu gibi) bugün de onlarla sıkı fıkı; bu yüzden de onları zorlu bir azap bekliyor....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
Summe kulî min kullis semerâti feslukî subule rabbiki zululâ(zululen), yahrucu min butûnihâ şarâbun m
uhte
lifun elvânuhu fîhi şifâun lin nâs(nâsi), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne). ...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
kulî
: yeyin
3.
min kulli es semerâti
: meyvelerin, ürünlerin, çiçeklerin hepsinden
4.
feslukî (fe uslukî)<...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
Sonra meyvelerin (çiçeklerin) hepsinden yeyin! Rabbinin emre amade kılınmış yollarında sülûk edin (uçun, dolaşın). Onun karnından m
uhte
lif (çeşitli) renklerde içecek (bal) çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için elbette bir âyet (delil) vardır....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
"Sonra, her çiçekten ye de programının gereği, varoluşunu meydana getiren Esmâ'nın gereği şekilde onu değerlendir". . . Onun karnından, renkleri m
uhte
lif bir içecek çıkar ki, onun içinde insanlar için şifa vardır. . . Bu olayda da aklını kullananlar için bir ibret vardır!...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
Sonra meyvaların hepsinden ye de, Rabbinin sana has kıldığı (şaşırmayacağın) yaylım yollarına çık.” O arıların karınlarından renkleri m
uhte
lif bal çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Doğrusu bunda da düşünecek bir topluluk için (Allah’ın hikmet ve emrine delâlet eden) büyük bir alâmet var....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
Sonra meyvaların hepsinden ye de rabbının müyesser kıldığı yollara koy, içlerinden renkleri m
uhte
lif bir içecek peydâ olur ki onda insanlara bir şifa vardır, her halde bunda tefekkür edecek bir kavm için elbet bir âyet var...
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
'Sonra her çeşit meyvelerden ye de (bal yapmak için) Rabbinin (sana)kolaylaştırdığı (ve ilhâm ettiği san'atın yayılım) yollarına gir!' Onların (o arıların)karınlarından, renkleri m
uhte
lif bir içecek çıkar ki, onda insanlar için bir şifâ vardır. Şübhesiz ki bunda, düşünecek bir topluluk için kesin bir delil vardır....
Nəhl Suresi, 69. Ayet:
«Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin kolayca olan yollarına git.» İçlerinden renkleri m
uhte
lif bir şerbet çıkar, onda nâs için bir şifa vardır. Şüphesiz ki, bunda tefekkür eder bir kavim için elbette bir ibret vardır....
Nəhl Suresi, 98. Ayet:
Kur'ân okuyacağın zaman, (vehimle seni yanlış değerlendirmelere sokması m
uhte
mel) şeytan-ı racîm'den (kendini beden kabullenmenin getirisi fikirlerden), Allâh'a sığın....
Nəhl Suresi, 125. Ayet:
Ud’u ilâ sebîli rabbike bil hikmeti vel mev’ızatil haseneti ve câdilhum billetî hiye ahsen(ahsenu), inne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil m
uhte
dîn(m
uhte
dîne). ...
Nəhl Suresi, 125. Ayet:
1.
ud'u
: davet et, çağır
2.
ilâ sebîli
: yola
3.
rabbi-ke
: senin Rabbinin
4.
bi el hikmeti
: hikmet ile
İsra Suresi, 33. Ayet:
Haklı bir sebep olmadıkça Allah'ın m
uhte
rem kıldığı cana kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velîsine (hakkını alması için) yetki verdik. Ancak bu velî de kısasta ileri gitmesin. Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır....
İsra Suresi, 33. Ayet:
Haklı bir sebep olmadıkça Allah'ın m
uhte
rem kıldığı cana kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velîsine (hakkını alması için) yetki verdik. Ancak bu velî de kısasta ileri gitmesin. Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır....
İsra Suresi, 33. Ayet:
Haklı bir gerekçe olmaksızın Allah’ın m
uhte
rem kıldığı cana kıymayın! Bir kimse zulmen öldürülürse onun velisine (mirasçısına) bir yetki vermişizdir; artık o da kısas hususunda aşırı davranmasın, (meşrû hakla yetinsin). Zaten kendisine yetki verilmekle gerekli destek sağlanmıştır....
İsra Suresi, 51. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
halkan
: yaratılış
3.
mim mâ (min mâ)
: şeyden
4.
yekburu
: büyür, büyük olur, büyüyen (bir şey)
İsra Suresi, 51. Ayet:
“Veya gönlünüzde büyüyen (daha büyük ve çok kuvvetli, güçlü olarak hayal ettiğiniz) başka bir yaratılış olsun. O zaman da bizi, kim (hayata) geri çevirecek?” diyecekler. “Sizi ilk defa yaratan.” de! Bunun üzerine sana başlarını (alaylı bir tarzda) sallayarak: “O, ne zaman?” diyecekler. De ki: “(Onun) yakın olması m
uhte
meldir.”...
İsra Suresi, 89. Ayet:
Şânım hakkı için, bu Kur’ân’da, insanlara her çeşit misâlden (ve ma'nâdan)m
uhte
lif şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu, inkârdan başka bir şeyi kabûl etmediler....
İsra Suresi, 89. Ayet:
Zât-ı Akdesim hakkı için ki, bu Kur'an'da nâs için her bir meselden m
uhte
lif vecihler beyan ettik. Halbuki, nâsın ekserisi münkirler olarak kaçındılar....
İsra Suresi, 97. Ayet:
Ve men yehdillâhu fe huvel m
uhte
d(m
uhte
di), ve men yudlil fe len tecide lehum evliyâe min dûnih(dûnihî), ve nahşuruhum yevmel kıyâmeti alâ vucûhihim umyen ve bukmen ve summâ(summen), me’vâhum cehennem(cehennemu), kullemâ habet zidnâhum saîrâ(saîren)....
İsra Suresi, 97. Ayet:
1.
ve men
: ve kim, kimi
2.
yehdi allâhu
: Allah (Kendisine) ulaştırır
3.
fe huve
: artık, o zaman, o taktirde o
4.
el m
uhte
di<...
İsra Suresi, 111. Ayet:
"Hamd, çocuk edinmemiş, mülkte ortağı olmayan ve yetersizlik dolayısıyla velîye de muhtaçlığı söz konusu olmayan Allâh'a aittir" de; O'nu (m
uhte
şem azametini) tekbir et (hisset) (Allahu Ekber)!...
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Ve terâş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli ve hum fî fecvetin minhu, zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel m
uhte
d(m
uhte
di), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ(murşiden)....
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
1.
ve tere
: ve görürsün
2.
eş şemse
: güneş
3.
izâ taleat
: doğduğu zaman
4.
tezâveru
: (ziyaret eder) uğrar, mey...
Məryəm Suresi, 28. Ayet:
Yâ
uhte
hârûne mâ kâne ebûkimrae sev’in ve mâ kânet ummuki begıyyâ(begıyyen)....
Məryəm Suresi, 28. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
uhte
hârûne
: Harun'un kızkardeşi
3.
mâ kâne
: olmadı, değildi
4.
ebû-ki
: senin baban
Taha Suresi, 53. Ayet:
O ki, yeryüzünü sizin için bir döşek yaptı, orada sizin için yollar açtı ve gökten bir yağmur indirdi; işte biz, bu yağmur sebebiyle m
uhte
lif nebattan çiftler (sınıflar, yahud erkekli dişili bitkiler) çıkardık....
Taha Suresi, 53. Ayet:
O ki size arzı bir beşik yaptı ve onda size yollar açtı ve semadan bir su indirdi de bu sebeble m
uhte
lif nebattan çiftler çıkarmaktayız...
Taha Suresi, 53. Ayet:
O (Hâlık-i Azîm) ki sizin için arzı bir beşik kıldı ve orada sizin için yollar açtı ve gökten bir su indirdi. Artık onunla m
uhte
lif nebattan çiftler çıkardık....
Ənbiya Suresi, 5. Ayet:
Şöyle de dediler: "Konuştukları kuruntulardan oluşan rüyalarıdır! M
uhte
melen uyduruyor. . . Hayır, O bir şairdir! (Eğer böyle değilse) geçmişte yaşamış Rasûllerdeki gibi mucizesini göstersin!"...
Həcc Suresi, 6. Ayet:
İşte bunlar (insanın m
uhte
lif tavırlarla yaratılışı ve ölü arzın ihya edilişi) ispat ediyor ki, hakikaten Allah vardır. O, ölüleri diriltiyor ve gerçekten O, her şeye kadirdir....
Həcc Suresi, 45. Ayet:
Halkı zulmetmekteyken helâk ettiğimiz, böylece duvarları, çökmüş çatılarının üzerine yıkılmış nice memleketler, nice kullanılmaz kuyular, nice m
uhte
şem saraylar vardır!...
Həcc Suresi, 45. Ayet:
Evet nice memleketler vardır ki, Biz onları zulum yaparlarken helak ettik; şimdi damlarının üzerine çökmüş, ıp ıssız yıkıntı halindedir; ve nice kullanılmaz hale gelmiş kuyular ve (bomboş kalmış) m
uhte
şem köşkler vardır....
Həcc Suresi, 45. Ayet:
Halkı zulümde artık onmaz derecede ileri gitmiş nice şehirleri yok ettik! Öyle ki şimdi hepsinin yerinde yeller esiyor: Üstü altına gelmiş binalar, körelmiş kuyular, kurumuş çeşmeler, yerle bir olmuş m
uhte
şem saraylar......
Möminun Suresi, 51. Ayet:
(M
uhte
lif zamanlarda peygamberlere şöyle hitab edildi): “- Ey Rasûller! Helâl şeylerden yeyiniz ve salih amel işleyiniz. Çünkü ben ne yaparsanız hep bilirim....
Möminun Suresi, 53. Ayet:
(Din - sistem tek iken) onlar m
uhte
lif yorumlar hâlinde aralarında işlerini parçaladılar. . . Her grup kendi kabul ettikleriyle hoşnuttur....
Möminun Suresi, 53. Ayet:
Fakat (o kavmler) dînlerde (m
uhte
lif) fırkalara ayrılmak, her fırka kendi ellerindeki (nezdlerindeki dîn) ile böbürlenmek suretiyle parça parça oldular. ...
Nur Suresi, 11. Ayet:
Muhakkak o kimseler ki, iftira ile geliverdiler, sizden bir zümredirler. Onu sizin için bir şer sanmayın, belki o sizin için bir hayırdır. Onlardan her kişiye de günahtan kazandığı şey vardır. Onlardan o kimse ki, onun büyüğünü der
uhte
etmiştir, onun için de pek büyük bir azap vardır....
Furqan Suresi, 16. Ayet:
Onlar için orada ebedî kalacaklar oldukları halde diledikleri her şey vardır. Bu, Rabbinin der
uhte
buyurmuş olduğu matlup bir vaad olmuştur....
Furqan Suresi, 68. Ayet:
Onlar, Allah’la beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar. Allah’ın m
uhte
rem kıldığı bir canı haksız yere öldürmezler. Zina etmezler. Kim de bunları yaparsa günahının cezasını bulur....
Şüəra Suresi, 40. Ayet:
"Eğer galip gelirlerse, m
uhte
melen biz sihirbazlara tâbi oluruz" (dedi halk)....
Nəml Suresi, 23. Ayet:
Gerçekten ben bir kadın buldum, Sebe’ halkına padişahlık yapıyor, kendisine (padişahların muhtaç olduğu) her şey verilmiş. M
uhte
şem bir tahtı da var....
Nəml Suresi, 23. Ayet:
“Oranın halkına hükümdarlık eden, kendisine her türlü imkân verilmiş bir kadınla karşılaştım. M
uhte
şem bir tahtı da var. ”...
Nəml Suresi, 91. Ayet:
(91-92) De ki: Bana bu beldeyi m
uhte
rem ve mukaddes kılan ve her şey Kendisine ait olan Allah’a, yalnız O’na ibadet etmem emredildi. Keza bana Allah’a teslim olanların ilki olmam ve Kur’ân okumam da emredildi. Artık kim doğru yolu bulursa sırf kendisi için bulmuş olur. Kim de yoldan saparsa de ki: "Ben sadece uyarmakla görevli elçilerden biriyim."...
Nəml Suresi, 92. Ayet:
(91-92) De ki: Bana bu beldeyi m
uhte
rem ve mukaddes kılan ve her şey Kendisine ait olan Allah’a, yalnız O’na ibadet etmem emredildi. Keza bana Allah’a teslim olanların ilki olmam ve Kur’ân okumam da emredildi. Artık kim doğru yolu bulursa sırf kendisi için bulmuş olur. Kim de yoldan saparsa de ki: "Ben sadece uyarmakla görevli elçilerden biriyim."...
Qəsəs Suresi, 56. Ayet:
İnneke lâ tehdî men ahbebte ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huve a’lemu bil m
uhte
dîn(m
uhte
dîne)....
Qəsəs Suresi, 56. Ayet:
1.
inne-ke
: muhakkak ki sen
2.
lâ tehdî
: hidayete erdiremezsin
3.
men ahbebte
: sevdiğin kişi
4.
ve lâkinne allâhe
<...
Qəsəs Suresi, 56. Ayet:
Muhakkak ki sen, sevdiğin kişiyi hidayete erdiremezsin (onun ruhunu Allah'a ulaştıramazsın). Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir. Ve O, m
uhte
dileri (hidayete erenleri) daha iyi bilir....
Qəsəs Suresi, 85. Ayet:
Kur’ân’ı sana indirip onu okumanı, tebliğ etmeni ve m
uhte
vasına göre hareket etmeni farz kılan Allah, elbette seni varılacak yere döndürecektir. De ki: "Kimin hidâyet getirdiğini, kimin besbelli sapıklık içinde olduğunu Rabbim pek iyi bilmektedir."...
Rum Suresi, 22. Ayet:
1.
ve min âyâti-hi
: ve onun âyetlerindendir
2.
halku
: yaratma, yaratış
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
Rum Suresi, 22. Ayet:
Yine onun âyetlerindendir; Göklerin ve Yerin yaradılışı ile dillerinizin ve benizlerinizin m
uhte
lif oluşu, şübhesiz ki bunda âlimler için âyetler var...
Rum Suresi, 22. Ayet:
O’nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması ve lisanlarınızın ve renklerinizin m
uhte
lif olmasıdır. Muhakkak ki bunda, âlimler için kat'î deliller vardır....
Səba Suresi, 4. Ayet:
O, böylece, inanan ve iyi işler yapanları ödüllendirir, onlar için mağfiret ve m
uhte
şem bir rızık vardır;...
Fatir Suresi, 27. Ayet:
E lem tere ennallâhe enzele mines semâi mâen, fe ahrecnâ bihî semerâtin m
uhte
lifen elvânuhâ, ve minel cibâli cudedun bîdun ve humrun m
uhte
lifun elvânuhâ ve garâbîbu sûd(sûdun)....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
1.
e lem tere
: görmedin mi
2.
enne allâhe
: muhakkak Allah
3.
enzele
: indirdi
4.
min es semâi
: semadan, gökten<...
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi ki Allâh semâdan bir su (ilim) inzâl etti. . . Onunla renkleri m
uhte
lif meyveler (düşünce sahipleri) çıkardık. . . Dağlardan (benlik sahipleri) da beyaz, renkleri m
uhte
lif kırmızı ve simsiyah cüddeler (renkleri {anlamları - yaşam tarzları} farklı olan yollar var)....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Allah’ın gökten su indirdiğini görmüyor musun? Biz onunla, renkleri çeşit çeşit meyvalar yetiştirdik. Dağlarda beyazlı kırmızılı, m
uhte
lif renkli yol yol damarlar, farklı kesitler, koyu, kuzgunî renkte kapkara topraklar ve kayalar var ettik....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi ki, Allah gökten su indirdi de biz onunla renkleri farklı meyveler çıkardık. Dağlardan da kimi beyaz, kimi kırmızı m
uhte
lif renklerde ve siyahımsı görünümde çeşitli yollar meydana getirdik....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi Allah yukardan bir su indirdi de onunla bir çok meyveler çıkardık; renkleri başka başka, dağlardan da yollar var, beyazlı kırmızılı, renkleri m
uhte
lif, hem de kuzgûnî siyahlar...
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi, muhakkak ki Allah gökten bir su indirdi. Böylece onunla renkleri m
uhte
lif mahsûller çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı, renkleri farklı ve simsiyah yollar(yaptık)....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Görmedin mi ki, muhakkak Allah gökten bir su indirdi de onunla renkleri m
uhte
lif meyveler çıkardık ve dağlardan da yollar vardır ki, beyazdırlar ve kırmızıdırlar, renkleri m
uhte
liftir ve siyah siyah kayalar da vardır....
Fatir Suresi, 27. Ayet:
Allah’ın gökten su indirdiğini ve onunla çeşitli renklerde ürünler çıkardığımızı görmüyor musun? Dağların beyazı, kırmızısı, m
uhte
lif renklerde ve siyahımsı görünümlü yolları vardır....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
Ve minen nâsi ved devâbbi vel en’âmi m
uhte
lifun elvânuhu kezâlik(kezâlike), innemâ yahşâllâhe min ibâdihil ulemâu, innallâhe azîzun gafûr(gafûrun)....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan
2.
ve ed devâbbi
: ve davarlar
3.
ve el en'âmi
: ve hayvanlar
4.
m
uhte
lifun
: m...
Fatir Suresi, 28. Ayet:
İnsanlardan, dabbelerden (beden türleri - ırklar) ve en'amdan da (hayvansı özellikler) renkleri m
uhte
lif olanlar var! Allâh'tan, kullarından ancak âlimler ("Allâh" ismiyle işaret olunanı fark edenler, Azametini bilenler) haşyet duyar! Muhakkak ki Allâh Aziyz'dir, Ğafûr'dur....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
(Gerek) insanlardan, (gerek) yerde yürür hayvanlardan, (gerek) davarlardan da yine böyle renkleri (nevileri) m
uhte
lif olanlar vardır. Allahdan, kulları içinde, ancak âlimler korkar. Şübhe yok ki Allah mutlak gaalibdir, çok yarlığayıcıdır. ...
Fatir Suresi, 28. Ayet:
İnsanlardan, (yeryüzündeki) hareketli canlılardan ve sağmal hayvanlardan da böyle renkleri m
uhte
lif olanlar vardır. Kulları içinde Allah’dan ancak âlimler korkar. Muhakkak kiAllah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Gafûr (çok bağışlayan)dır....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
Ve insanlardan ve yürür hayvanlardan ve davarlardan da böylece renkleri m
uhte
lif olanlar (vardır) ve Allah'tan kulları arasında da ancak ilim sahipleri olanlar korkar. Şüphe yok ki, Allah galiptir, yarlığayıcıdır....
Yasin Suresi, 21. Ayet:
İttebiû men lâ yes’elukum ecren ve hum m
uhte
dûn(m
uhte
dûne). ...
Yasin Suresi, 21. Ayet:
1.
ittebiû
: tâbî olun
2.
men
: kim, kişi(ler)
3.
lâ yes'elu-kum
: sizden istemiyor
4.
ecren
: (bir) ecir, ücret
Saffat Suresi, 12. Ayet:
Hayır, sen (bu m
uhte
şem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar....
Saffat Suresi, 12. Ayet:
Hayır, sen (bu m
uhte
şem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar....
Saffat Suresi, 12. Ayet:
Hayır sen (bu m
uhte
şem kudrete) hayran kaldın; onlarsa (seninle) alay ediyorlar....
Saffat Suresi, 12. Ayet:
Hayır, sen (bu m
uhte
şem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar....
Sad Suresi, 11. Ayet:
Onlar, burada (yakında) mağlub edilecek m
uhte
lif partilerden ibaret bozuk düzen bir ordudur....
Sad Suresi, 11. Ayet:
Onlar burada Ahzab döküntüsünden (m
uhte
lif partilerden) bozuk bir ordu...
Sad Suresi, 11. Ayet:
Onlar burada hiziplerin döküntülerinden kalma bozuk (m
uhte
lif partilerden bozguna uğramış) bir ordudur....
Sad Suresi, 11. Ayet:
(11-12) Onlar burada m
uhte
lif tâifelerden inhizama uğramış bir ordudur. Onlardan evvel Nûh kavmi ve Âd ve demir kazıklar sahibi olan Fir'avun (peygamberleri) tekzîp etmişti....
Sad Suresi, 12. Ayet:
(11-12) Onlar burada m
uhte
lif tâifelerden inhizama uğramış bir ordudur. Onlardan evvel Nûh kavmi ve Âd ve demir kazıklar sahibi olan Fir'avun (peygamberleri) tekzîp etmişti....
Zümər Suresi, 21. Ayet:
E lem tere ennallâhe enzele mines semâi mâen fe selekehu yenâbîa fîl ardı summe yuhricu bihî zer’an m
uhte
lifen elvânuhu summe yehîcu fe terâhu musferran summe yec’aluhu hutâmâ(hutâmen), inne fî zâlike le zikrâ li ulîl elbâb(elbâbi). ...
Zümər Suresi, 21. Ayet:
1.
e
: mı
2.
lem tere
: sen görmedin
3.
enne
: olduğunu
4.
allâhe
: Allah
Zümər Suresi, 21. Ayet:
Görmedin mi ki Allâh, semâdan (Esmâ mânâlarının açığa çıkışı olan şuurdan) bir su (ilim) inzâl etti de onu arzdaki (bedendeki) kaynaklara (beyine) koydu. . . Sonra ondaki kuvvelerle renkleri m
uhte
lif (çeşitli huyların sonucu) ekinler (üretim) açığa çıkarıyor. . . Sonra kurur da sen onu sararmış görürsün (oluşumu sırasında çok değer verdiğin şeyler, olup bittikten sonra bakarsın tüm değerini yitirir). . . Sonra onu bir hutam (kuru bitki, çer - çöp) kılar! Muhakkak ki bu (misalde) derin düşünen ak...
Zümər Suresi, 21. Ayet:
Görmedin mi? Şübhesiz ki Allah, gökten bir su indirdi de, onu yerdeki kaynaklara koydu; sonra onunla renkleri m
uhte
lif ekinler çıkarıyor; sonra kurur da onu sararmış görürsün; sonra da onu bir çöp yapıyor. Şübhe yok ki bunda (selîm) akıl sâhibleri için gerçekten bir nasîhat vardır....
Zümər Suresi, 21. Ayet:
Görmedin mi ki, şüphe yok Allah gökten bir su indirmiş, onu yeryüzündeki gözelere girdirmiş, sonra onunla renkleri m
uhte
lif ekinleri çıkarıyor, sonra kuruyor da artık onu sararmış görüyorsun, sonra da onu kupkuru bir kırıntı kılıveriyor. Şüphe yok ki, bunda akıl sahipleri için elbette bir tenbih vardır....
Mömin Suresi, 5. Ayet:
Onlardan önce Nuh kavmi de yalanladı. Arkalarından m
uhte
lif topluluklar da. Her ümmet kendi peygamberlerini yakalamaya yeltendi ve hakkı batılla yok etmek için mücadeleye girişti. En sonunda Ben de onları yakaladım. Azabım nasılmış?...
Zuxruf Suresi, 22. Ayet:
Bel kâlû innâ vecednâ âbâenâ alâ ummetin ve innâ alâ âsârihim m
uhte
dûn(m
uhte
dûne)....
Zuxruf Suresi, 22. Ayet:
1.
bel
: hayır
2.
kâlû
: dediler
3.
innâ
: muhakkak ki biz
4.
vecednâ
: bulduk
Zuxruf Suresi, 37. Ayet:
Ve innehum le yasuddûnehum anis sebîli ve yahsebûne ennehum m
uhte
dûn(m
uhte
dûne)....
Zuxruf Suresi, 37. Ayet:
1.
ve inne-hum
: ve muhakkak ki onlar
2.
le
: gerçekten, mutlaka
3.
yasuddûne-hum
: onları alıkoyarlar
4.
ani es sebîli
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
Ve kâlû yâ eyyuhes sâhırud’u lenâ rabbeke bimâ ahide ındeke innenâ le m
uhte
dûn(m
uhte
dûne)....
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
yâ eyyuhe
: ey
3.
es sâhıru
: sihirbaz
4.
ud'u
: dua et
Duxan Suresi, 26. Ayet:
Ekinleri, m
uhte
şem konakları da....
Duxan Suresi, 26. Ayet:
Nice nice ekinler, güzel makamlar, m
uhte
şem konaklar....
Duxan Suresi, 26. Ayet:
Çiftlikler, m
uhte
şem konaklar......
Duxan Suresi, 33. Ayet:
Ve onlara, apaçık nîmetleri m
uhte
vi deliller verdik....
Casiyə Suresi, 4. Ayet:
Sizi yaratmasında da, (m
uhte
lif cins ve şekillerde) üretib yaydığı hayvanlarda da, gerçekten tasdik edecek bir kavim için (Allah’ın kudret ve vahdaniyyetine delâlet eden ibret ve) alâmetler var....
Əhqaf Suresi, 10. Ayet:
'Hiç düşündünüz mü? Eğer bu Kuran Allah tarafından gelmişse, siz de onu inkâr etmişseniz; İsrâiloğulları’ndan bir şâhit, âlim birisi de, onun m
uhte
vasının benzerini, Tevrat’ta görüp ona, Kur’ân’a inanmışken, siz büyüklük taslamaya, serkeşlik etmeye devam ederseniz, haksızlık etmiş olmaz mısınız? Allah, bile bile hakka riayet etmeyen, inkârda, isyanda ısrar eden zâlim bir kavmi doğru, hak yola sevketme lütfunda bulunmaz, başarıya ulaştırmaz.' de....
Qaf Suresi, 1. Ayet:
Kaf (KAF harfi {ENE} Eniyet'e işaret eder. İnsan Zâtının üç mertebesi olan Ahadiyet, Eniyet ve Hüviyet tecellilerinden ilk açığa çıkış olan eniyet = ene = ego = BEN noktasına işaret eder. Kaf Dağı, Benlik dağı olarak tasavvufta sembolleştirilir. Dağ, benliğin sembolüdür. Allâhu âlem. A. H. )! Kur'ân-ı Meciyd (açıklanan m
uhte
şem Bilgi)!...
Qaf Suresi, 3. Ayet:
"Neden (ve nasıl olur da) biz öldükten ve toz toprak haline geldikten sonra (yeniden diriliriz)? Bu, gerçekleşmesi mümkün ve m
uhte
mel olmayan bir dönüştür!"...
Zariyat Suresi, 7. Ayet:
(7-8) M
uhte
lif yolları hâvi olan gök hakkı için. Şüphe yok ki, siz m
uhte
lif bir söz içinde bulunmaktasınız....
Zariyat Suresi, 8. Ayet:
İnnekum le fî kavlin m
uhte
lifin....
Zariyat Suresi, 8. Ayet:
1.
inne-kum
: muhakkak ki siz
2.
le fî
: gerçekten içindesiniz
3.
kavlin
: söz
4.
m
uhte
lifin
: ihtilâflı
...
Zariyat Suresi, 8. Ayet:
Ki siz pek m
uhte
lif bir kavl içinde bulunuyorsunuz...
Zariyat Suresi, 8. Ayet:
(7-8) M
uhte
lif yolları hâvi olan gök hakkı için. Şüphe yok ki, siz m
uhte
lif bir söz içinde bulunmaktasınız....
Zariyat Suresi, 9. Ayet:
(9-10) Ondan döndürülen kimse, döndürülür. O (m
uhte
lif sözlü) yalancılar kahrolsunlar....
Zariyat Suresi, 10. Ayet:
(9-10) Ondan döndürülen kimse, döndürülür. O (m
uhte
lif sözlü) yalancılar kahrolsunlar....
Nəcm Suresi, 5. Ayet:
(5-7) (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, m
uhte
şem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu....
Nəcm Suresi, 6. Ayet:
(5-7) (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, m
uhte
şem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu....
Nəcm Suresi, 7. Ayet:
(5-7) (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, m
uhte
şem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu....
Nəcm Suresi, 18. Ayet:
ve o, gerçekten de Rabbinin en m
uhte
şem sembollerinden bir kısmını gördü....
Qəmər Suresi, 28. Ayet:
Ve nebbi’hum ennel mâe kısmetun beynehum, kullu şirbin m
uhte
dar(m
uhte
darun)....
Qəmər Suresi, 28. Ayet:
1.
ve nebbi' hum
: ve onlara haber ver
2.
enne
: olduğunu
3.
el mâe
: su
4.
kısmetun
: pay edilmiş, taksim edilmiş...
Qəmər Suresi, 31. Ayet:
İnnâ erselnâ aleyhim sayhaten vâhıdeten fe kânû ke heşîmil m
uhte
zir(m
uhte
ziri)....
Qəmər Suresi, 31. Ayet:
1.
in-nâ
: muhakkak ki biz
2.
erselnâ
: biz gönderdik
3.
aleyhim
: onların üzerine
4.
sayhaten
: sayha, korkunç se...
Hədid Suresi, 26. Ayet:
Ve lekad erselnâ nûhan ve ibrâhîme ve cealnâ fî zurriyyetihimen nubuvvete vel kitâbe fe minhum m
uhte
d(m
uhte
din), ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne)....
Hədid Suresi, 26. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
erselnâ
: biz gönderdik
3.
nûhan
: Hz. Nûh
4.
ve ibrâhîme
: ve İbrâhîm
Həşr Suresi, 21. Ayet:
Eğer şu Kurân'ı (bildirdiği gerçeği) bir dağın (benlik sahibi bilinç - ego - eniyet) üzerine inzâl etseydik, elbette onu Allâh (ismiyle işaret edilen'in) haşyetinden (m
uhte
şem azamet karşısında benliğinin hiçliğini fark ederek) huşû ederek, çatlayıp paramparça olduğu hâlde görürdün! İşte bu MİSALLERİ (sembolik anlatımları) insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz!...
Qələm Suresi, 7. Ayet:
İnne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil m
uhte
dîn(m
uhte
dîne)....
Qələm Suresi, 7. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
rabbe-ke
: senin Rabbin
3.
huve
: o
4.
a'lemu
: çok iyi bilir
<...
Cin Suresi, 11. Ayet:
'Bizden bir kısmı dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi, mü’min, sâlih kimseler. Bir kısmı da bunlardan aşağıda olmak üzere, m
uhte
lif cemaatler halindeyiz.'...
İnsan Suresi, 2. Ayet:
Biz insanı, sorumluluklar yükleyerek imtihan etmek, hayra ve şerre karşı tutumunu denemek için, m
uhte
lif kanallardan dökülen sıvılarla karışık bir katre spermin, eşinin yumurtasıyla uyum halinde birleşmesinden yarattık. Sonra onu işiten, gören ve düşünen bir varlık haline getirdik....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
1.
ve yuskavne
: ve içirilir, sulanır, içecek sunulur
2.
fî-hâ
: orada
3.
ke'sen
: kadeh
4.
kâne
: oldu
...
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Ve orada, m
uhte
vası zencefil olan kadehler sunulur....
Nəbə Suresi, 3. Ayet:
Ellezî hum fîhi m
uhte
lifûn(m
uhte
lifûne)....
Nəbə Suresi, 3. Ayet:
1.
ellezî
: o ki
2.
hum
: onlar
3.
fî-hi
: onun hakkında
4.
m
uhte
lifûne
: ihtilafa düşenler, ihtilâf içinde olanla...
Nəbə Suresi, 32. Ayet:
m
uhte
şem bahçeler ve bağlar,...
Nəbə Suresi, 33. Ayet:
Yaşıt m
uhte
şem eşler! (Cinsiyet kavramı olmayan şuur yapının hakikatinden gelen Esmâ özelliklerini açığa çıkaracağı m
uhte
şem kapasiteli o boyutun özelliğiyle oluşmuş bedenler. Dişi - erkek ayrımsız! Allâhu âlem. A. H. )...
İnfitar Suresi, 8. Ayet:
Seni, m
uhte
lif suretlerden dilediği bir şekilde terkib eyledi....
İnfitar Suresi, 11. Ayet:
Kiramen Kâtibîn (m
uhte
şem yazıcı kuvveler)!...
Mutəffifin Suresi, 27. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
mizâcu-hu
: onun karışımı, m
uhte
vası
3.
min
: den
4.
tesnîmin
: tesnim, cennette bir pınar
...
Mutəffifin Suresi, 27. Ayet:
Onun mizacı (m
uhte
vası) tesnîmdendir....
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
M
uhte
şem sütunlarla dolu İrem’e ne yaptı?...
Hud Suresi, 118. Ayet:
Ve lev şâe rabbuke le cealen nâse ummeten vâhideten ve lâ yezâlûne m
uhte
lifîn(m
uhte
lifîne)....
Hud Suresi, 118. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, olsa bile
2.
şâe
: diledi
3.
rabbu-ke
: senin Rabbin
4.
le ceale
: elbette kıldı, yaptı
<...
Əhzab Suresi, 31. Ayet:
Öte yandan, hanginiz Allah'a ve Elçisi'ne samimiyetle itaat eder ve doğru, yararlı işler yaparsa onu iki kat ödüllendiririz, onun için (öteki dünyada) en m
uhte
şem rızıkları hazırlayacağız....
Rəhman Suresi, 58. Ayet:
İncilerin ve yakutların (güzelliği) gibi (m
uhte
şem güzellikler vaad edildiği zaman,)...
Rəhman Suresi, 70. Ayet:
(O cennetlerin) içlerinde en m
uhte
şem, en güzeller....
Rəhman Suresi, 70. Ayet:
Ve bu (bahçeler)de (her)şeyin en m
uhte
şemi ve en güzeli bulunacak....
Həşr Suresi, 23. Ayet:
"HÛ" Allâh, tanrı yok, sadece "HÛ"! Melik'tir (efâl, oluşlar âleminde mutlak hükmü yürüyen), Kuddûs'tür (yaratılmışlığa ve kevne ait nitelenmelerden, yaratılmış kavramlardan münezzeh), Selâm'dır (yaratılmışlarda yakîn ve kurb hâlini oluşturup mâiyet sırrını açığa çıkartan), Mu'min'dir (iman açığa çıkartarak hakikatini müşahedeye yönelten), Müheymin'dir (gözetip himaye eden, m
uhte
şem azametini seyirde yaratılmışlığı kaldıran), Aziyz'dir (karşı konulması imkânsız olarak dilediğini yapan), Cebbâr'd...
Təğabun Suresi, 15. Ayet:
Sizin malınız mülkünüz ve çocuklarınız, sadece bir sınama ve bir ayartma aracıdır, halbuki Allah katında m
uhte
şem bir ödül vardır....
Fəcr Suresi, 6. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; m
uhte
şem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; m
uhte
şem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 8. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; m
uhte
şem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; m
uhte
şem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 10. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; m
uhte
şem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 11. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; m
uhte
şem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 12. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; m
uhte
şem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 13. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; m
uhte
şem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Sad Suresi, 12. Ayet:
(12,13) "Onlardan önce Nûh'un toplumu, Âd, kazıklar sahibi; m
uhte
şem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun, Semûd, Lût'un toplumu ve Eyke ashâbı da yalanladılar. İşte onlar, ayrı ayrı baş çeken gruplardır. "...
Sad Suresi, 13. Ayet:
(12,13) "Onlardan önce Nûh'un toplumu, Âd, kazıklar sahibi; m
uhte
şem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun, Semûd, Lût'un toplumu ve Eyke ashâbı da yalanladılar. İşte onlar, ayrı ayrı baş çeken gruplardır. "...