Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Əgər onları doğru yola dəvət etsəniz, sizə
uymazlar.
Onları dəvət etsəniz də, sussanız da sizin üçün birdir....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Ant olsun ki Kitap verilenlere hangi ayeti getirirsen getir, yine de onlar senin kıblene
uymazlar.
Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar, birbirlerinin kıblesine de
uymazlar.
Eğer, sana verilen bunca ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, o zaman zalimlerden olursun....
Əraf Suresi, 198. Ayet:
Eğer onları doğru yola çağırsanız sizi d
uymazlar.
Onların, sana baktıklarını sanırsın, oysa onlar görmezler....
Ənbiya Suresi, 45. Ayet:
De ki: "Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum." Ne var ki sağırlar uyarılsalar da çağrıyı d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onlar, Cehennem'in uğultusunu bile d
uymazlar.
Ve onlar canlarının istediği şeylerin içinde sürekli kalacaklardır....
Əhzab Suresi, 39. Ayet:
Onlar, Allah'ın mesajını iletirler ve O'na huşu duyarlar ve Allah'tan başka hiç kimseye huşu d
uymazlar.
Allah, hesap görücü olarak yeter....
Vaqiə Suresi, 25. Ayet:
Orada boş, anlamsız ve günaha sokan şeyler d
uymazlar.
...
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan önce Medine'yi yurt edinen ve kalplerine iman yerleşmiş olanlar, kendilerine hicret edenleri severler. Onlara verilen ganimetlerden dolayı, -kendileri muhtaç olsa bile- kalplerinde bir kaygı, kıskançlık d
uymazlar.
Onları kendilerine tercih ederler. Kim, kendisini cimrilikten korursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Nəbə Suresi, 35. Ayet:
Orada yalan da boş söz de d
uymazlar.
...
Ğaşiyə Suresi, 11. Ayet:
Orada boş söz d
uymazlar.
...
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
Yine onlar gerek sana ve gerekse senden önce indirilen kitaplara inanırlar ve Ahiretten hiç kuşku d
uymazlar.
...
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Ve eğer gerçekten, kendilerine kitap verilenlere âyetlerin (mucizelerin) hepsini getirsen (yine de) senin kıblene tâbî olmazlar. Ve sen de onların kıblesine tâbî olacak değilsin. Ve onların bir kısmı da diğerlerinin kıblesine
uymazlar.
Sana gelen ilimden sonra gerçekten onların hevalarına uyacak olursan, o zaman muhakkak ki sen, zâlimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Andolsun, sen kendilerine kitap verilenlere her türlü mucizeyi getirsen de, onlar yine senin kıblene
uymazlar.
Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de
uymazlar.
Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, o takdirde sen de mutlaka zalimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Andolsun ki sen, kendilerine kitap indirilmiş olanlara bütün delilleri getirsen gene de senin kıblene
uymazlar.
Sen de onların kıblesine uymazsın. Zâten onların bir kısmı da bir kısmının kıblesine uymaz. Bunu iyice bildikten sonra artık tutar, onların dileklerine uyarsan şüphe yok ki zâlimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Sen kendilerine Kitab verilmiş olanlara bütün delilleri göstersen, yine senin kıblene
uymazlar.
Sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblelerine
uymazlar.
Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, şüphesiz zalimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Sen, Kitab verilenlere her turlu delili getirsen, yine de kiblene uymazlar; sen de onlarin kiblesine uyacak degilsin. Onlar birbirlerinin kiblesine de
uymazlar.
And olsun ki, eger sana gelen ilimden sonra onlarin heveslerine uyarsan, suphesiz o zaman zulmedenlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
And olsun ki, kendilerine kitap verilenlere her türlü âyet (delil, belge, kanıt)ı getirsen yine de Senin kıblene
uymazlar.
(Elbetteki) Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onların kimi kiminin (Yahudiler, Hıristiyanların, Hıristiyanlar da Yahudilerin) kıblesine zaten uyacak değillerdir. And olsun ki. Sana gelen bunca ilimden sonra kalkar da (farzedelim) onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, şüphesiz ki o zaman Sen de zâlimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Sen, Kitap verilenlere her türlü delili getirsen, yine de kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de
uymazlar.
And olsun ki, eğer sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, şüphesiz o zaman zulmedenlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Kendilerine kitap verilenlere sen her türlü ayeti (delili) göstersen bile onlar yine senin kıblene
uymazlar.
Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblelerine de
uymazlar.
Sana gelen bilgiden sonra eğer onların keyiflerine, arzularına uyacak olursan, o zaman, kesinlikle zalimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Andolsun ki (Habîbim) sen, kendilerine Kıble verilenlere (kıble mes'elesine dâir) her âyeti (burhanı, mu'cizeyi) getirmiş olsan onlar (inadiarmdan) yine senin kıblene
uymazlar.
Sen de onların kıblesine tâbi' olucu değilsin. (Hattâ) onların kimi kiminin (Yahudiler Hıristiyanların, Hıristiyanlar Yahudilerin) kıblesine uyucu değildir. Andolsun (Habîbim) sana gelen bunca ilim (ve vahy) den sonra (bilfarz) onların hevâ (ve heves) terine uyacak olursan, o takdirde şübhesiz ve muhakkak (kendilerine) ya...
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Andolsun ki; sen, kendilerine kitab verilmiş olanlara her ayeti getirsen, onlar yine senin kıblene
uymazlar.
Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onların kimi de, kiminin kıblesine uyacak değildirler. Andolsun ki; sana gelen bunca ilimden sonra şayet sen onların heveslerine uyacak olursan, o takdirde şüphesiz zalimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Sen Kitap verilenlere her türlü âyeti getirsen yine onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de
uymazlar.
Sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, o takdirde sen, mutlaka zâlimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Kendilerine kitap verilenlere her türlü delili getirsen, onlar yine senin kıblene
uymazlar.
Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Aslında onlar birbirinin kıblesine de
uymazlar.
Sana gelen ilimden sonra sen onların heveslerine uyacak olursan, işte o zaman zalimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Ehlikitap'a sen her türlü mucizeyi getirsen de onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uymayacaksın. Onlar birbirlerinin kıblesine de
uymazlar.
Eğer sen, ilimden nasibin sana geldikten sonra onların boş ve iğreti arzularına uyarsan, işte o zaman kesinlikle zalimlerden olursun....
Əraf Suresi, 100. Ayet:
Kalblerini kapatip muhurleriz de birsey d
uymazlar.
...
Əraf Suresi, 100. Ayet:
Kalblerini kapatıp mühürleriz de birşey d
uymazlar.
...
Əraf Suresi, 100. Ayet:
Sahiplerinden sonra, yeryüzüne varis olanlara besbelli değilmidir ki; eğer Biz, dileseydik onları da günahlarından dolayı cezalandırırdık. Ve onların kalbleri üzerine mühür basarız da bir şey d
uymazlar.
...
Əraf Suresi, 179. Ayet:
Cehennem için de insanlardan ve cinlerden pek çok kimse yarattık ki onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar, gözleri vardır onlarla görmezler ve kulakları vardır onlarla d
uymazlar.
Bunlar hayvanlar gibi hatta daha aşağıdırlar. İşte bunlar gafillerdir....
Əraf Suresi, 179. Ayet:
Andolsun ki; Biz cinn ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır; anlamazlar, gözleri vardır; görmezler, kulakları vardır; d
uymazlar.
Onlar; hayvanlar gibidirler, hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar; gafillerin kendilerdir....
Əraf Suresi, 191. Ayet:
(191-193) O’na hiç bir şey yaratmaya güç yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlûkları mı eş ortak sayıyorlar? Halbuki o şerikler, kendilerini putlaştıranların imdadına yetişemezler. Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım sağlayamazlar. Şayet siz onları doğru yola çağıracak olursanız size
uymazlar.
O müşrikleri siz ha hakka çağırmışsınız, ha susmuşsunuz, size karşı onların durumu aynıdır....
Əraf Suresi, 192. Ayet:
(191-193) O’na hiç bir şey yaratmaya güç yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlûkları mı eş ortak sayıyorlar? Halbuki o şerikler, kendilerini putlaştıranların imdadına yetişemezler. Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım sağlayamazlar. Şayet siz onları doğru yola çağıracak olursanız size
uymazlar.
O müşrikleri siz ha hakka çağırmışsınız, ha susmuşsunuz, size karşı onların durumu aynıdır....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağırsanız size
uymazlar.
Onları çağırsanız da, sussanız da sizin için birdir (sonuç alamazsınız)....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağırırsanız size
uymazlar.
İster çağırın onları, ister susun, sizce ikisi de bir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağırsanız size
uymazlar.
Onları çağırsanız da sussanız da sizin için birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları hidayete çağırırsanız size
uymazlar.
Onları çağırırsanız da, suskun dursanız da size karşı (tutumları) birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Eğer o putları (veya müşrikleri) doğru yola çağırırsanız, size
uymazlar.
İster onları dâvet edin, ister sükût edin birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağıracak olursanız size
uymazlar.
Onları ha çağırmışsınız, ha susup ses çıkarmamışsınız, sizin aleyhinize (olan tutumları) aynıdır, değişmez....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğruya çağırsanız size
uymazlar.
Onları ha çağırmışsınız, ha sessiz kalmışsınız, sizin için birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Eğer siz onları doğru yola çağırsanız, size
uymazlar.
Onları ha çağırmışsınız, ha çağırmayıp susmuşsunuz, hiç fark etmez....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları hidayete çağırırsanız size
uymazlar.
Onları çağırsanız da, suskun da dursanız size karşı (tutumları) birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Eğer bunları (putları) doğru yolu göstermiye çağırırsanız size
uymazlar.
Onları (müşrikleri) ha da'vet etmişsiniz, ha (etmeyib) susmuşsunuz, size karşı (durumları) birdir. ...
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağırsanız da, size
uymazlar.
Çağırmanız da, susmanız da onlar için birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağıracak olursanız size
uymazlar.
Onları çağırsanız da, sussanız da sizin için birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağırsanız, size
uymazlar.
Onları çağırsanız da sussanız da sizin için birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
(191-193) O’na hiç bir şey yaratmaya güç yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlûkları mı eş ortak sayıyorlar? Halbuki o şerikler, kendilerini putlaştıranların imdadına yetişemezler. Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım sağlayamazlar. Şayet siz onları doğru yola çağıracak olursanız size
uymazlar.
O müşrikleri siz ha hakka çağırmışsınız, ha susmuşsunuz, size karşı onların durumu aynıdır....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağırsanız size
uymazlar.
Ha onları çağırmışsınız, ha susmuşsunuz, sizin için birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları hidayete çağırırsanız size
uymazlar.
Onları çağırsanız da, suskun dursanız da size karşı (tutumları) birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Siz onları doğru yola çağıracak olsanız, size
uymazlar.
Onlara seslenseniz de birdir, sussanız da....
Əraf Suresi, 198. Ayet:
Onları doğru yola çağırsanız d
uymazlar.
Onları sana bakıyormuş gibi görürsün ama gerçekte görmezler....
Əraf Suresi, 198. Ayet:
Onlari dogru yola cagirirsaniz d
uymazlar.
Sana baktiklarini gorursun, oysa gormezler....
Əraf Suresi, 198. Ayet:
Onları doğru yola çağırırsanız d
uymazlar.
Sana baktıklarını görürsün, oysa görmezler....
Əraf Suresi, 198. Ayet:
«Siz onları doğru yola çağıracak olsanız da d
uymazlar.
» Onların sana baktıklarını görürsün, bakarlar, ama görmezler....
Əraf Suresi, 198. Ayet:
Eğer onları doğru yolu göstermiye çağırsanız d
uymazlar.
Onları sana bakar görürsün. Halbuki görmezler de onlar. ...
Əraf Suresi, 198. Ayet:
Ve onları doğru yolu göstermeğe çağıracak olsanız d
uymazlar.
Ve onları sana bakar görürsün, halbuki onlar göremezler....
Əraf Suresi, 198. Ayet:
Onları, hidayete çağırsanız, d
uymazlar.
Onların sana baktıklarını sanırsın. Oysaki, onlar görmezler....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte)
uymazlar.
Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.'...
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Tanrı'nındır. Tanrı'dan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte)
uymazlar.
Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.'...
Yunus Suresi, 66. Ayet:
İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar, gerçekte şirk koştuklarına
uymazlar.
Doğrusu onlar yalnızca zanna uyarlar ve onlar sadece yalan söylerler....
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte)
uymazlar.
Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.'...
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur. O'nun yanında olanlar, O'na ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar ve yorgunluk d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Göklerde ve yerde bulunan her şey O'nundur. O'nun huzurunda bulunanlar O'na ibâdet etmeyi (bir hafiflik sayıp) büyüklük taslamazlar ve bıkkınlık da d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur. O'nun yanında olanlar, O'na ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar ve yorgunluk d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Ve göklerde ve yerde kim varsa O'nun içindir ve O'nun huzurundakiler, O'na ibadette bulunmaktan asla kibirlenmezler ve yorgunluk da d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur, O'nun yanında olanlar, O'na ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar ve onlar yorgunluk da d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 45. Ayet:
De ki: Ben sizi vahiyle korkutup duruyorum ancak, fakat sağırlar, korkutuldukları zaman da kendilerini dâvet edenin sözünü d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 45. Ayet:
De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi ikaz ediyorum. Fakat, sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 45. Ayet:
De ki: 'Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum. Ama sağırlar uyarıldıklarında çağrıyı d
uymazlar.
'...
Ənbiya Suresi, 45. Ayet:
De ki: «Ben ancak sizi vahy ile uyariyorum» Uyarildiklari zaman, sagirlar cagriyi d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 45. Ayet:
De ki: 'Ben ancak sizi vahy ile uyarıyorum' Uyarıldıkları zaman, sağırlar çağrıyı d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 45. Ayet:
De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi ikaz ediyorum. Fakat, sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 45. Ayet:
De ki: «Ben sizi ancak vahiyle korkutup uyarıyorum,» uyarıldıkları zaman sağırlar çağrıyı d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 45. Ayet:
De ki: «Ben ancak vahy ile sizin başınıza gelecek tehlikeleri haber veriyorum». (Fakat) sağırlar inzâr (ve tehdîd) edilecekleri zaman d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 100. Ayet:
Orada onlara inim inim inlemek düşer. Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 100. Ayet:
Onlara orada şiddetli inlemeler vardır ve onlar orada d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 100. Ayet:
Öyle ki, o putlara tapanların, orada iniltileri vardır, ve onlar orada hiç bir merhamet sesi d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 100. Ayet:
Orada onlara inim inim inlemek düşer. Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onlar cehennemin hışıltısını bile d
uymazlar.
Canlarının istediği nimetler içinde ebedî olarak kalırlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Bunlar cehennemin uğultusunu d
uymazlar.
Bunlar, canlarının çektiği, istedikleri nimetler içinde ebedî yaşarlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onun uğultusunu bile d
uymazlar.
Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Cehennemin ugultusunu d
uymazlar.
Canlarinin istedigi seyler icinde temelli kalirlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Cehennemin uğultusunu d
uymazlar.
Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onun uğultusunu bile d
uymazlar.
Bunlar canlarının istediği şeyler içinde sonsuza dek kalacaklardır....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Bunlar onun (cehennemin) uğultusunu bile d
uymazlar.
Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onun uğultusunu bile d
uymazlar.
Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Bunlar gönüllerinin dilediği (ni'metler) içinde ebedî (yaşamlarken onun (cehennemin) gizli sesini bile d
uymazlar.
...
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
(O mü’minler) onun (o Cehennemin çok uzak mesâfelerden bile işitilen)uğultusunu d
uymazlar.
Ve onlar canlarının çektiği şeyler (hesabsız ni'metler) içinde ebedî olarak kalıcıdırlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onun uğultusunu d
uymazlar.
Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Cehennemin uğultusunu bile d
uymazlar.
Canlarının çektiği nimetler içinde ebedî kalacaklardır....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onun uğultusunu d
uymazlar.
Canlarının arzu ettiği şeyler içinde ebedi kalırlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onun uğultusunu d
uymazlar.
Ve canlarının çektiği (ni'metler) içinde ebedi kalırlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onun uğultusunu bile d
uymazlar.
Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onun uğultusunu d
uymazlar.
Onlar, gönüllerinin istediği şeyler içinde sürekli yaşayacaklardır....
Fatir Suresi, 14. Ayet:
Eğer onları çağırsanız, çağrınızı d
uymazlar.
Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan (Allah) gibi haber veremez....
Fatir Suresi, 14. Ayet:
Siz onları çağırsanız çağrınızı d
uymazlar.
Duysalar bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde de sizin ortak koşmanızı inkar ederler. San hiç kimse her şeyden haberdar olan (Allah) gibi haber veremez....
Fatir Suresi, 14. Ayet:
Onlara çağırsanız, çağrınızı d
uymazlar.
Duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin onları ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Hiç kimse sana, Habîr olan Allah'ın verdiği gibi haber veremez....
Fussilət Suresi, 4. Ayet:
Müjdecidir ve korkutucu, fakat çoğu yüz çevirmiştir, onlar, d
uymazlar.
...
Fussilət Suresi, 4. Ayet:
Müjdeleyici ve uyarıcı olarak. Ama onların çoğu yüz çevirdi. Artık onlar d
uymazlar.
...
Fussilət Suresi, 38. Ayet:
Şayet onlar büyüklenecek olurlarsa, Rabbinin katında bulunanlar, O'nu gece ve gündüz tesbih ederler ve (bundan) bıkkınlık d
uymazlar.
...
Fussilət Suresi, 38. Ayet:
Şayet onlar büyüklenecek olurlarsa, rabbinin katında bulunanlar, O'nu gece ve gündüz tesbih ederler ve (bundan) bıkkınlık d
uymazlar.
...
Fussilət Suresi, 38. Ayet:
Şayet onlar büyüklenecek olurlarsa, Rabbinin katında bulunanlar, O'nu gece ve gündüz tesbih ederler ve onlar bıkkınlık d
uymazlar.
...
Vaqiə Suresi, 22. Ayet:
(22-24) Islediklerine karsilik olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gozluler vardir. Orada bos ve gunaha sokacak bir soz d
uymazlar.
...
Vaqiə Suresi, 22. Ayet:
(22-24) İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz d
uymazlar.
...
Vaqiə Suresi, 23. Ayet:
(22-24) Islediklerine karsilik olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gozluler vardir. Orada bos ve gunaha sokacak bir soz d
uymazlar.
...
Vaqiə Suresi, 23. Ayet:
(22-24) İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz d
uymazlar.
...
Vaqiə Suresi, 24. Ayet:
(22-24) Islediklerine karsilik olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gozluler vardir. Orada bos ve gunaha sokacak bir soz d
uymazlar.
...
Vaqiə Suresi, 24. Ayet:
(22-24) İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz d
uymazlar.
...
Vaqiə Suresi, 25. Ayet:
Orada boş ve günaha sokacak bir söz d
uymazlar.
...
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık d
uymazlar.
Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan önce o yurda yerleşen ve imana sarılanlar kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı gönüllerinde bir ihtiyaç d
uymazlar.
Kendilerinin ihtiyaçları olsa bile (onları) kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) d
uymazlar.
Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan önce yurt ve inanca sahip olanlar, kendilerine göç edenleri severler ve verdiklerinden ötürü içlerinde bir burukluk d
uymazlar.
Hatta kendileri ihtiyaç içinde bile olsalar onları kendilerinden önde tutarlar. Doğrusu, nefislerinin bencilliğinden korunanlar kurtulanlardır....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Ve onlardan önce o yurda yerleşen imana sarılanlar kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç d
uymazlar.
Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, onları öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar umduklarına erenlerdir....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Daha önce Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenler karşısında içlerinde bir kaygı d
uymazlar.
Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, göç eden yoksul kardeşlerini öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar başarıya erenlerdir....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp inancı (gönüllerine) yerleştirenler ise hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) d
uymazlar.
Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefslerine tercih ederler. Kim nefsini 'cimri ve bencil tutkularından' korumuşsa işte onlar felah (kurtuluş) bulanlardır....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan önce o diyarı yurt edinmiş ve göğüslerine imanı yerleştirmiş olanlar; kendilerine hicret edip gelenleri severler. Ve onlara verilenlerden ötürü içlerinde bir çekememezlik d
uymazlar.
Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları, kendilerine tercih ederler. Her kim nefsinin tamahkarlığından korunabilmişse; işte onlar, felaha erenlerin kendileridir....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan önce o diyarı yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olanlar, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç d
uymazlar.
Kendi ihtiyaçları olsa bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin tamahkârlığından korunursa, işte onlar, kurtuluşa erenlerdir....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Bunlardan önce Medine’yi yurt edinip imana sarılanlar ise, kendi beldelerine hicret edenlere sevgi besler, onlara verilen ganimetlerden ötürü içlerinde bir kıskanma veya istek d
uymazlar.
Hatta kendileri ihtiyaç duysalar bile o kardeşlerine öncelik verir, onlara verilmesini tercih ederler. Her kim nefsinin hırsından ve mala düşkünlüğünden kendini kurtarırsa, işte felah ve mutluluğa erenler onlar olacaklardır....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Ve onlardan önce o yurda (Medine'ye) yerleşen, imânâ sarılanlar kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilen (ganimet)lerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç (eğilimi) d
uymazlar.
Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, (göç eden yoksul kardeşlerini) öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar başarıya erenlerdir....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı da içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) d
uymazlar.
Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan önce yurda konmuş ve imana sarılmış olanlar, kendilerine hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç d
uymazlar.
Kendilerinin ihtiyaçları olsa bile, ötekileri kendi nefslerine tercih ederler. Nefsinin cimriliğinden/doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir....
Ğaşiyə Suresi, 11. Ayet:
Orada boş söz d
uymazlar.
...
Ğaşiyə Suresi, 11. Ayet:
Orada boş bir söz d
uymazlar.
...
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Eğer siz onları doğru yola çağırsanız, size
uymazlar.
Onları çağırsanız da çağırmayıp susmuş olsanız da size karşı hiç fark etmez. ...
Əraf Suresi, 198. Ayet:
Siz onları doğru yola çağırsanız da d
uymazlar.
Ve onları sana bakar görürsün, hâlbuki onlar görmezler.” ...
Ənbiya Suresi, 101. Ayet:
(101,102) "Şüphesiz tarafımızdan kendilerine “En Güzel” hazırlanan kimseler; işte onlar, cehennemden uzaklaştırılmışlardır. Onlar, cehennemin uğultusunu d
uymazlar.
Onlar, nefislerinin istediği şeyler içinde sürekli kalıcıdırlar. "...
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
(101,102) "Şüphesiz tarafımızdan kendilerine “En Güzel” hazırlanan kimseler; işte onlar, cehennemden uzaklaştırılmışlardır. Onlar, cehennemin uğultusunu d
uymazlar.
Onlar, nefislerinin istediği şeyler içinde sürekli kalıcıdırlar. "...
Nəbə Suresi, 31. Ayet:
(31-37) "Kesinlikle Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden; Rahmân'dan [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'tan] bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/ kurtuluş mekânları; sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviyede tomurcuklar; çiçek bahçeleri, dolu dolu su kapları vardır. Onlar, orada boş bir söz ve yalan d
uymazlar.
–Onlar, O'nun huzurunda söz söylemeye güç yetiremezler.– "...
Nəbə Suresi, 32. Ayet:
(31-37) "Kesinlikle Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden; Rahmân'dan [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'tan] bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/ kurtuluş mekânları; sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviyede tomurcuklar; çiçek bahçeleri, dolu dolu su kapları vardır. Onlar, orada boş bir söz ve yalan d
uymazlar.
–Onlar, O'nun huzurunda söz söylemeye güç yetiremezler.– "...
Nəbə Suresi, 33. Ayet:
(31-37) "Kesinlikle Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden; Rahmân'dan [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'tan] bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/ kurtuluş mekânları; sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviyede tomurcuklar; çiçek bahçeleri, dolu dolu su kapları vardır. Onlar, orada boş bir söz ve yalan d
uymazlar.
–Onlar, O'nun huzurunda söz söylemeye güç yetiremezler.– "...
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
(31-37) "Kesinlikle Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden; Rahmân'dan [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'tan] bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/ kurtuluş mekânları; sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviyede tomurcuklar; çiçek bahçeleri, dolu dolu su kapları vardır. Onlar, orada boş bir söz ve yalan d
uymazlar.
–Onlar, O'nun huzurunda söz söylemeye güç yetiremezler.– "...
Nəbə Suresi, 35. Ayet:
(31-37) "Kesinlikle Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden; Rahmân'dan [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'tan] bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/ kurtuluş mekânları; sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviyede tomurcuklar; çiçek bahçeleri, dolu dolu su kapları vardır. Onlar, orada boş bir söz ve yalan d
uymazlar.
–Onlar, O'nun huzurunda söz söylemeye güç yetiremezler.– "...
Nəbə Suresi, 36. Ayet:
(31-37) "Kesinlikle Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden; Rahmân'dan [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'tan] bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/ kurtuluş mekânları; sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviyede tomurcuklar; çiçek bahçeleri, dolu dolu su kapları vardır. Onlar, orada boş bir söz ve yalan d
uymazlar.
–Onlar, O'nun huzurunda söz söylemeye güç yetiremezler.– "...
Nəbə Suresi, 37. Ayet:
(31-37) "Kesinlikle Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden; Rahmân'dan [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'tan] bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/ kurtuluş mekânları; sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviyede tomurcuklar; çiçek bahçeleri, dolu dolu su kapları vardır. Onlar, orada boş bir söz ve yalan d
uymazlar.
–Onlar, O'nun huzurunda söz söylemeye güç yetiremezler.– "...
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Ve andolsun ki sen, o Kitap verilmiş olan kimselere, bütün âyetleri de getirsen, yine de senin hedefine/stratejine
uymazlar.
Sen de onların hedefine/stratejisine uyan biri değilsin. Zaten onlar da birbirlerinin hedeflerine/stratejilerine tâbi değiller. Yine andolsun ki sana gelen bunca bilgiden sonra, sen onların boş-iğreti arzularına uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz sen, kendi benliğine haksızlık eden kimselerden olursun. ...
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan önce o yurda ve imana yerleşen kimseler de, kendilerine göç edenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç d
uymazlar.
Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, onları kendilerine tercih ederler. Kim de nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir. ...
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Əgər həqiqətən, kitab verilənlərə ayələrin (möcüzələrin) hamısını gətirsən (yenə də) sənin qiblənə tabe olmazlar. Sən də onların qibləsinə tabe olacaq deyilsən. Onların bir qismi də digərlərinin qibləsinə
uymazlar.
Sənə gələn elmdən sonra həqiqətən onların həvalarına uysan, o zaman şübhəsiz ki, sən zalımlardan olarsan....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan əvvəl (Mədinədə) yurd salmış və qəlblərində iman yerləşmiş olanlar, onların yanına hicrət edən kimsələri sevərlər. Onlara verilənlərə (qənimətlərə) görə özləri onlara möhtac olsa belə, qəlblərində bir hacət (həsəd, üzüntü) hissi d
uymazlar.
Onları öz nəfslərindən üstün tutarlar. Kim nəfsini xəsislikdən qorusa, o təqdirdə onlar fəlaha (qurtuluşa) çatanlardır....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağırsanız, sizə
uymazlar.
Onları çağırsanız da, sussanız da sizin üçün birdir (bir nəticə əldə edə bilməzsiniz)....