Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Onu (əzabı) vadilərinə tərəf yayılan bulud şəklində gördükləri zaman: “Bu, bizə yağış yağdırası buluddur!” - dedilər. Xeyr! O, sizin tez gəlməsini istədiyiniz şeydir. O, içində acı bir əzab olan küləkdir....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Allah göydən su endirdi. Beləcə, vadilər öz həcmlərinə görə sel olub axdı və sel üstünə çıxan köpüyü apardı. Bəzək əşyaları, yaxud alət düzəltmək üçün odda qızdırıb əritdikləri şeylərdə də onun kimi bir köpük vardır. Allah haqq və batil üçün belə misallar çəkir. Köpük yox olar. Ancaq insanlara fayda verən şeylər yer üzündə qalar. Allah belə misallar çəkir. (Yuxarıdakı ayədə Allah-Təala haqqı və haqq əhlini göydən yağan yağışa, batili və batil əhlini isə suyun üzündəki köpüyə bənzətmişdir. Su ins...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Onlar onu vadilərinə doğru gələn sıx bir bulud kimi gördükdə: “Bu, bizə yağış yağdıran bir buluddur” dedilər. onlar dedilər. "Xeyr! Dərhal gəlmək istədiyin şeydir; ağrılı bir əzab gətirən küləkdir."...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Onu (özlərinə vəd olunmuş əzabı) vadilərinə tərəf üz tutub gələn bir bulud (şəklində) gördükləri zaman: “Bu bizə yağış yağdıracaq buluddur!” – dedilər. (Hud isə onlara belə dedi: ) “Xeyr, bu sizin tez gəlməsini istədiyiniz şeydir, bir küləkdir ki, onda şiddətli əzab vardır!...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Allah göydən bir yağmur endirdi, vadilər öz tutumlarına görə onunla dolub daşdı. (Sudan əmələ gələn) sel, üstünə çıxan bir köpüyü alıb apardı. (Haqq din olan islam insanlara, torpağa həyat verən suya, müşriklərin etiqadı isə boş köpüyə bənzər). Bəzək şeyləri və ya əşya (qab-qacaq) düzəltmək məqsədilə insanların od üzərində qızdırıb əritdikləri (qızıl, gümüş və s. filizlərin) üstündə də buna bənzər bir köpük vardır. Allah haqq ilə batili (sizdən ötrü) ayırd etmək üçün belə misallar çəkir. Köpük h...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Onu, vadilerine doğru gelen yoğun bir bulut halinde gördüklerinde: "Bu, bize yağmur getiren bir buluttur." dediler. "Hayır! O, sizin hemen gelmesini istediğiniz şeydir; acıklı azabı getiren rüzgardır."...
Rəd Suresi, 3. Ayet:
Yeryüzünü yayıp genişleten ve onun üzerine yerinden oynatılmaz dağlar yerleştirip vadilerinden nehirler akıtan ve orada her tür bitkiden iki cins yaratan ve gündüzü geceyle örtüp bürüyen O'dur. Doğrusu, bütün bunlarda, düşünen insanlar için mutlaka (çıkarılacak) dersler vardır!...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
1.
enzele
: indirdi
2.
min es semâi
: gökten
3.
mâen
: su
4.
fe sâlet
: böylece akar
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Semadan su indirdi. Böylece vadiler takdir edildiği kadar sel oldu aktı. Ve sel, üste çıkan köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya meta (eşya) yapmak isteyerek ateşte yakılan (eriyen) şeylerden (madenlerden) de, üzerlerinde onun gibi köpük oluşur. Allah, işte böylece hak ve bâtıla misal verir. Sonra köpük çözülüp, dağılarak gider. Fakat insanlara faydası olan şeyler, böylece yeryüzünde kalır. Allah, işte böyle misaller verir....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Gökten yağmur yağdırır da
vâdil
erde alabildikleri kadar seller, ırmaklar olur, çağlayıp akar, akarken de üste çıkan köpükleri sürükler götürür. Ziynet eşyâsı, yahut faydalanmak için kullanılan araçları yaparken ateşte eritilen şeylerde de buna benzer bir köpük, bir posa meydana gelir. İşte Allah gerçekle boş şeyi bu çeşit bir örnekle anlatır. Köpük, dağılır gider, halka fayda verecek şeyse yerinde kalır. İşte Allah, böyle örnekler getirir....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
O, gökten su indirdi de
vâdil
er kendi hacimlerince sel olup aktı. Bu sel, üste çıkan bir köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya (diğer) eşya yapmak isteyerek ateşte erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur. İşte Allah hak ile bâtıla böyle misal verir. Köpük atılıp gider. İnsanlara fayda veren şeye gelince, o yeryüzünde kalır. İşte Allah böyle misaller getirir....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Semâdan bir su (Esmâ özellikleri) inzâl etti de vadiler (Esmâ bileşimi olan birimsel yapılar) kendi Bi-kaderlerince (terkibiyetlerindeki kuvvelerin miktarlarınca) sel olup (düşünsel yaşamları) aktı. . . O sel, üste çıkan köpüğü (maddesel hayatı) yüklenmiş taşır. . . Bir süs veya bir zinet arzulayarak ateşte yakıp erittiklerinden olan da bunun misli bir köpüktür. Köpük gereksiz fazlalık olarak atılır gider; işte Allâh, Hak ile bâtılı böylece misallendirir. . . Fakat insanlara faydalı olan şeye ge...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
O, gökten yağmur gibi Kur’ân ayetleri indirdi. Bir hesap, bir plan dahilinde
vâdil
er dolusu akan suya benzeyen Kur’ân ayetleri yüzeydeki çerçöpü, tortuyu alır, götürür. Bu tıpkı, süs eşyası, ya da âlet yapmak için ateşte eritilen madenlerin yüzeyinde açığa çıkan köpük şeklindeki tortunun arındırılması gibidir. İşte Allah hak ile bâtılı, böyle misaller vererek mukayese eder. Köpük, çerçöp, bütün köpüksü şeyler gibi akar gider. İnsanlara fayda sağlayanlar ise yeryüzünde, insanların gönüllerinde ka...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Allah gökten bir yağmur indirdi de vadiler kendi miktarınca sel oldu. Sel de, üzerine çıkan bir köpük yüklenip götürdü. Bir de süs eşyası veya âlet yapmak için, ateşte üzerini yakıp erittikleri madenlerden de bunun gibi bir köpük (posa) vardır. İşte Allah, hak ile bâtılı böyle misallendirir. Köpüğe gelince atılır gider (bâtıl da böyledir). İnsanlara faydası olan (öz kısım) ise yerde kalır (hak buna benzer). Allah, işte böyle misaller verir....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
O, gökten su indirdi de
vâdil
er kendi hacimlerince sel olup aktı. Bu sel, üste çıkan bir köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya (diğer) eşya yapmak isteyerek ateşte erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur. İşte Allah hak ile bâtıla böyle misal verir. Köpük atılıp gider. İnsanlara fayda veren şeye gelince, o yeryüzünde kalır. İşte Allah böyle misaller getirir....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Yukarıdan bir su indirdi de
vâdil
er kendi mıkdarınca seyl oldu, seyl de yüze çıkan bir köpük yüklendi, bir ziynet veya bir meta' yapmak için ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük vardır, İşte Allah, hakkile batılı böyle çarpıştırır, ammâ köpük atılır gider, nâsa menfeati olan ise Arzda kalır, işte Allah, emsali böyle darbeder...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Gökten bir su indirdi de vadiler kendi miktarınca sel oldu; sel de yüzüne çıkan bir köpük yüklendi. Bir zinet veya bir eşya yapmak için ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir, işte Allah, hak ile batılı böyle çarpıştırır. Fakat köpük atılır gider insanlara faydası olan ise yerde kalır! İşte Allah böyle misaller verir!...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi miktarlarınca sel olup aktılar. Sel de suyun yüzüne çıkan bir köpük yüklendi. Bir zinet eşyası veya bir değerli mal yapmak için, ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir. İşte Allah hak ile batılı böyle çarpıştırır. Fakat köpük atılır gider, insanlara faydası olan ise yerde kalır. İşte Allah böyle misaller verir....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
O, gökden bir su indirmişdir de vadiler kendi mıkdarlarınca sel olmuşdur. Sel de yüze çıkan bir köpük yüklenib götürmüşdür. Bir zînet veya bir meta ara (yıp yap) mak için ateşde üzerine (körükleyib) yakdıkları şeylerden (ma'denlerden) de bunun gibi bir köpük (posa hasıl olur). İşte Allah, hak ile baatılı böyle çarpışdırır. Amma köpük atılır gider. İnsanlara fâide verecek olan şey'e (asla, cevhere) gelince: İşte bu, yer yüzünde kalır. Allah böylece misâller irâd eder. ...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
O gökten yağmur indirir de
vâdil
er, dereler kendi ölçülerince dolup sel olur akar. Sel, suların üstünde kabaran köpüğü alıp götürür. İnsanların zinet veya bazı eşyalar yapmak için ateşte erittikleri madenlerin de buna benzer köpüğü olur. İşte Allah hak ile batılı, böyle bir temsil ile anlatır: Köpük yok olup gider, insanlara faydası olan cevher kısmı ise dipte kalır. Allah işte böylece misaller verir....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi ölçülerince/kaderlerine göre sel oldu, ardından da sel, üste çıkan köpüğü taşır hale geldi. Bir süs eşyası veya âlet yapmak isteğiyle ateşte körükledikleri şeylerde de benzeri bir köpük vardır. Allah hakla bâtılı işte böyle örneklendiriyor: Köpük, atılır gider; insanlara yararlı olansa toprakta kalır. Allah, işte bu şekilde örnekler verir....
Hicr Suresi, 78. Ayet:
(Medyen'in) ağaçlı vadilerinin sakinleri de, doğrusu, ıslah olmaz zalim kimselerdi....
Taha Suresi, 12. Ayet:
İnnî ene rabbuke fehla’ na’leyk(na’leyke), inneke bil
vâdil
mukaddesi tuvâ(tuven)....
Taha Suresi, 76. Ayet:
içlerinde sonsuza kadar yaşayacakları, vadilerinde derelerin, ırmakların çağıldadığı asude hasbahçeler!.. İşte budur, kendini arındıranları bekleyen karşılık....
Ənbiya Suresi, 31. Ayet:
Ve (görmüyorlar mı ki,) onları sarsmasın diye arz üzerine sapasağlam dağlar yerleştirdik; ve kolayca yollarını bulabilsinler diye orada vadiler açtık;...
Həcc Suresi, 27. Ayet:
İnsanlar arasında Allah’ın haccı farz kıldığını ilân et. Yaya olarak veya uzak yollardan incelmiş binekler, yorgun argın develer üstünde derin
vâdil
eri aşarak sana gelsinler....
Həcc Suresi, 27. Ayet:
"İnsanlar içinde haccı duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan (derin vadilerden) gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler."...
Həcc Suresi, 27. Ayet:
"İnsanlar içinde haccı duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan (derin vadilerden) gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler."...
Həcc Suresi, 27. Ayet:
«İnsanlar içinde haccı duyur; gerek yaya gerekse uzak yollardan (derin vadilerden) gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler.»...
Həcc Suresi, 27. Ayet:
İnsanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerekse derin vadilerden gelerek, yorgunluktan incelmiş binitler üzerinde sana ulaşsınlar....
Şüəra Suresi, 225. Ayet:
1.
e lem tera
: görmüyor musun, görmedin mi
2.
enne-hum
: onların ..... olduğunu
3.
fî kulli vâdin
: bütün vadilerde
4.
yehîmûn...
Şüəra Suresi, 225. Ayet:
Bütün vadilerde onların (hayal peşinde) koştuklarını görmedin mi?...
Nəml Suresi, 61. Ayet:
Yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli hale getiren,
vâdil
erden çaylar, ırmaklar akıtan, yeryüzüne ağır baskılı, oturaklı, derin temellere dayalı dağlar yerleştiren, iki deniz arasına engel koyan mı, daha hayırlı? Allah ile birlikte bir başka tanrı olabilir mi? Doğrusu onların çoğu hakikatleri bilmiyor....
Nəml Suresi, 61. Ayet:
Peki kimdir, yeryüzünü (yerleşmeye) uygun bir yer haline getiren ve vadilerden dereler, ırmaklar akıtan; ve onun üzerine sağlam dağlar yerleştiren; ve iki büyük su kütlesi arasına bir engel koyan? Allah'la beraber başka bir tanrı, öyle mi? Hayır hayır, (böyle düşünenlerin) çoğu (ne söylediklerini) bilmiyorlar!...
Qəsəs Suresi, 30. Ayet:
Fe lemmâ etâhâ nûdiye min şâtııl
vâdil
eymeni fîl buk’atil mubâreketi mineş şecerati en yâ mûsâ innî enallâhu rabbul âlemîn(âlemîne)....
Sad Suresi, 13. Ayet:
Semud (kabilesi) ve Lut kavmi ve (Medyen'in) yemyeşil vadilerinin sakinleri (de aynı şekilde hakikati yalanlamışlardı): Onların tümü (inkarda) birleştiler....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
1.
fe lemmâ reev-hu
: onu gördükleri zaman
2.
âridan
: bir bulut olarak
3.
ba'dukum
: yönelip gelen
4.
li ba'dın
:...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Fakat onu (azabı) vadilerine doğru yönelen bulutu gördükleri zaman, “Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur.” dediler. Hayır o, kendisini acele istediğiniz şey, içinde elîm azap olan bir rüzgârdır (fırtınadır)....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
O azabı vadilerine doğru yayılan bir bulut olarak gördüklerinde, “Bu, bize yağmur getiren bir buluttur” dediler. Hûd, “Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde elem dolu azabın bulunduğu bir rüzgârdır” dedi....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
O bulutun,
vâdil
erine doğru gelmekte olduğunu görünce bu demişlerdi, bize yağmur getiren bulut. Hayır, o, çarçabuk gelmesini istediğiniz şey, bir yel ki onda elemli bir azap var....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Nihayet onu,
vâdil
erine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Ne vakit onu (tehdit olundukları azabı) vadilerine yönelmiş geniş bir bulut olarak gördüler, dediler ki: "Bu bize yağmur indirecek bir buluttur. " Hayır, o kendisini acele istediğinizdir! (O) içinde feci bir azap olan rüzgârdır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
O azâbı,
vâdil
erine doğru ansızın yayılan, akan bir bulut halinde gördükleri zaman: 'Bu, bize yağmur yağdıracak, ufukta beliren bir buluttur.' dediler. Hûd ise: 'O, sizin küstahça acele gelmesini istediğiniz şeydir. O, içinde can yakıp inleten müthiş azap olan bir rüzgârdır.'dedi....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Derken onu vadilerine yönelerek gelen geniş bir bulut olarak gördüklerinde: 'Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur' dediler. 'Hayır o çarçabuk gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acıklı azap bulunan bir rüzgar....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azab vardır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Vakta ki, o korkutuldukları azabı, (bulundukları) vadilerine doğru gelen bir bulut halinde gördüler, dediler ki: “- Bu, ufukta beliren bir bulut; bize yağmur yağdıracak.” (Hûd Aleyhisselâm, onlara şöyle dedi) “- Hayır, o, sizin acele istediğiniz şey. Bir rüzgâr ki, onda çok acıklı bir azab vardır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
(24-25) O azabin, yayilarak vadilerine dogru yoneldigini gorduklerinde: «Bu yaygin bulut bize yagmur yagdiracaktir» dediler. Hud: «Hayir, o, acele beklediginiz seydir; can yakici azap veren bir ruzgardir; Rabbinin buyrugu ile her seyi yok eder» dedi. Bunun uzerine evlerinin harabelerinden baska bir sey gorunmez oldu. Biz, suclu milleti iste boyle cezalandiririz....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Onlar, vadilerine doğru enine yayılıp gelen bir bulut görünce, «bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur,» dediler. O, «hayır, o sizin acele istediğiniz şeydir; içinde elem verici azabı taşıyan bir rüzgârdır;...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
O azabın, yayılarak vadilerine doğru yöneldiğini gördüklerinde: 'Bu yaygın bulut bize yağmur yağdıracaktır' dediler. Hud: 'Hayır, o, acele beklediğiniz şeydir; can yakıcı azap veren bir rüzgardır; Rabbinin buyruğu ile her şeyi yok eder' dedi. Bunun üzerine evlerinin harabelerinden başka bir şey görünmez oldu. Biz, suçlu milleti işte böyle cezalandırırız....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Nihayet onu,
vâdil
erine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Nihayet onun yayılarak vadilerine yönelmiş olduğunu gördüklerinde, 'Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur,' dediler. Hayır, bu sizin gelmesi için meydan okuduğunuz acı bir azaba sahip bir fırtınadır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Derken vaktâ ki onu vadîlerine karşı gelen bir bulut halinde gördüler, bu, dediler: bir ârız (ufukta beliren bir bulut) bize yağmur yağdıracak, hayır, o sizin acele istediğiniz şey: bir rüzgâr ki onda çok acıklı bir azâb var...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Derken onu vadilerine doğru gelen bir bulut halinde gördüklerinde: «Bu, bize yağmur yağdıracak ufukta beliren bir buluttur.» dediler. O ise: «Hayır, o, sizin çabuk gelmesini istediğiniz şeydir; içinde acıklı bir azap bulunan bir rüzgardır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
O azabı, vadilerine doğru yayılan bir bulut halinde gördükleri zaman: «Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur.» dediler. Hud ise: «O sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. O bir rüzgârdır ki, içerisinde acı bir azab vardır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Nihayet azabın ufukta geniş bir bulut halinde vadilerine doğru geldiğini görünce «Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur» dediler. Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şey, içinde acı azab bulunan bir rüzgardır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azab vardır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Artık vaktaki onu, vadilerine yönelerek gelen bir bulut haalinde, görmüşlerdi. Dediler ki: «Bu, bize yağmur verici bir bulutdur». (Hûd) »Hayır, (dedi), bu, çarçabuk gelmesini istediğiniz şeydir, rüzgârdır ki onda elem verici bir azâb vardır». ...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Nihâyet onu (o azâbı)
vâdil
erine doğru gelen bir bulut hâlinde görünce: 'Bu (olsa olsa) bize yağmur yağdırıcı bir buluttur!' dediler. (Hûd dedi ki:) 'Hayır! O, kendisini acele istediğiniz şeydir! İçinde (pek) elemli bir azab bulunan bir rüzgârdır!'...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Onu, vadilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce dediler ki: Bu; bize yağmur getirecek büyük bir buluttur. Hayır o, acelece beklediğiniz şey, bir rüzgardır ki içinde elem verici azab vardır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Sonuçta yoğun bir bulutun vadilerine doğru yaklaştığını fark ettiklerinde, "Bu, bize (bereketli) bir yağmur getirecek olan buluttur!" diye haykırdılar. (Ama Hud,) "Hayır," dedi, "o, sizin (bu kadar müstehzi şekilde) çabuklaşmasını istediğiniz acıklı azabı haber veren bir rüzgardır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Nihayet o azabın, geniş bir bulut halinde
vâdil
erine doğru yayılarak geldiğini görünce: "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur. " dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde elem verici azabı taşıyan bir rüzgardır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Azabın, bir bulut halinde vadilerine doğru gelişini gördükleri zaman: -Bu, bize yağmur getirecek bir bulut! demişlerdi. -Hayır. O, acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı bir azap olan rüzgardır!...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
(24-25) Vaktâ ki, bildirilen azabı,
vâdil
erine doğru enlemesine yayılarak ilerleyen bir bulut halinde görünce: "Bu, dediler, bize yağmur getiren bir bulut!" Hûd: "Hayır, dedi, bu, sizin gelmesi için acele edip durduğunuz şeydir, yani can yakıcı azap taşıyan bir rüzgârdır! Rabbinin izniyle her şeyi devirip yerle bir eden bir kasırgadır." Derken hepsi helâk olup sadece meskenleri kaldı. İşte Biz, suça gömülmüş gürûhu böyle cezalandırırız....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Nihâyet azâbın (ufukta) geniş bir bulut halinde
vâdil
erine doğru geldiğini görünce: "Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şey, içinde acı azâb bulunan bir rüzgârdır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, «Bu bize yağmur yağdıracak olan bir buluttur» dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgâr; onda acıklı bir azab vardır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Azabın bir bulut şeklinde belirip de
vâdil
erine yöneldiğini gördüklerinde, 'Bu bize yağmur yağdıracak bir bulut' dediler. Hud 'Hayır,' dedi. 'O, çabuklaştırılmasını istediğiniz şeydir-bir rüzgâr ki, acı bir azap taşır....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Nihayet onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgâr ki, içinde acıklı bir azap var....
Əhqaf Suresi, 25. Ayet:
(24-25) O azabin, yayilarak vadilerine dogru yoneldigini gorduklerinde: «Bu yaygin bulut bize yagmur yagdiracaktir» dediler. Hud: «Hayir, o, acele beklediginiz seydir; can yakici azap veren bir ruzgardir; Rabbinin buyrugu ile her seyi yok eder» dedi. Bunun uzerine evlerinin harabelerinden baska bir sey gorunmez oldu. Biz, suclu milleti iste boyle cezalandiririz....
Əhqaf Suresi, 25. Ayet:
O azabın, yayılarak vadilerine doğru yöneldiğini gördüklerinde: 'Bu yaygın bulut bize yağmur yağdıracaktır' dediler. Hud: 'Hayır, o, acele beklediğiniz şeydir; can yakıcı azap veren bir rüzgardır; Rabbinin buyruğu ile her şeyi yok eder' dedi. Bunun üzerine evlerinin harabelerinden başka bir şey görünmez oldu. Biz, suçlu milleti işte böyle cezalandırırız....
Əhqaf Suresi, 25. Ayet:
(24-25) Vaktâ ki, bildirilen azabı,
vâdil
erine doğru enlemesine yayılarak ilerleyen bir bulut halinde görünce: "Bu, dediler, bize yağmur getiren bir bulut!" Hûd: "Hayır, dedi, bu, sizin gelmesi için acele edip durduğunuz şeydir, yani can yakıcı azap taşıyan bir rüzgârdır! Rabbinin izniyle her şeyi devirip yerle bir eden bir kasırgadır." Derken hepsi helâk olup sadece meskenleri kaldı. İşte Biz, suça gömülmüş gürûhu böyle cezalandırırız....
Qaf Suresi, 14. Ayet:
ve (Medyen'in) yemyeşil vadilerinin sakinleri ve Tubbe' halkı. Onların hepsi elçileri yalanladılar; ve bunun üzerine (onları) uyardığım şey başlarına geldi....
Naziat Suresi, 16. Ayet:
İz nâdâhu rabbuhu bil
vâdil
mukaddesi tuvâ(tuven)....
Tariq Suresi, 12. Ayet:
O (bitkilerle,
vâdil
erle yarılarak) yarıklar sâhibi olan yeryüzüne!...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
semûde
: Semud kavmi
3.
ellezîne
: onlar, ..... olanlar
4.
câbû
: oyanlar
...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
Ve vadilerde kayaları oyan Semud'a (kavmine)....
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
Ve
vâdil
eri oyan, kayaları kesen Semûd'a....
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
Vadilerde kayaları oyan Semud'a,...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
Ve vadilerde kayaları oyup biçen Semud'a?...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
(Nasıl azab etti) vadilerde kayaları oyan (ve böylece şehirler kuran) Semûd’a?...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
Ve vâdîlerde kayaları kesen Semûd'e...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
Ve vadilerde kayaları kesen (yontan) Semud kavmine?...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
Ve vadilerde kayaları oyup biçen Semud'a?...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
Ve vadilerde kayaları oyup biçen Semud'a?...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
Ve vadilerde kayaları oyan Semud'a?...
Fəcr Suresi, 6. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 8. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 10. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 11. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 12. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 13. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
(24,25) "Sonunda onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut hâlinde gördüklerinde: “Ha işte! Bu, bize yağmur getirecek bir bulut!” dediler, Hayır, aksine o, çabuklaştırmaya çalıştığınız şeyin ta kendisi; Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eden, içinde acıklı bir azap olan rüzgâr... Sonunda o hâle geldiler ki, konutlarından başka hiçbir şey görünmüyordu. Biz, günahkârlar topluluğunu işte böyle cezalandırırız. "...
Əhqaf Suresi, 25. Ayet:
(24,25) "Sonunda onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut hâlinde gördüklerinde: “Ha işte! Bu, bize yağmur getirecek bir bulut!” dediler, Hayır, aksine o, çabuklaştırmaya çalıştığınız şeyin ta kendisi; Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eden, içinde acıklı bir azap olan rüzgâr... Sonunda o hâle geldiler ki, konutlarından başka hiçbir şey görünmüyordu. Biz, günahkârlar topluluğunu işte böyle cezalandırırız. "...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Allah, gökten bir su indirdi de vadiler, kendi ölçüsünde sel olup aktılar. Sonra da sel, suyun yüzüne çıkan bir köpük yüklendi. Bir zînet eşyası veya bir yarar sağlamak için, ateşte erittiklerinin üzerinde de benzeri bir köpük vardır. –Allah, hak ve bâtılı böyle örnekler.– Sonra köpük atılır gider, insanlara yararı olan ise yerde kalır. İşte Allah, örnekleri böyle verir. ...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Səmadan su endirdi. Beləcə vadilər təqdir edildiyi qədər sel olub axdı. Sel üstə çıxan köpüyü götürüb apardı. Bəzək və ya məişət əşyaları düzəltmək məqsədilə atəşdə yandırılan (əriyən) şeylərin (mədənlərin) də üzərində onun kimi köpük meydana gələr. Allah haqq və batilə belə misal verər. Sonra köpük yox olub gedər. Lakin insanlara faydası olan şeylər yer üzündə qalar. Allah belə misallar verər....
Şüəra Suresi, 225. Ayet:
Bütün vadilərdə onların (xəyallar aləmində) gəzdiklərini görmədinmi?...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Lakin onu (əzabı) vadilərinə doğru yönələn buludu gördükləri zaman ‘Bu bizə yağış yağdıracaq bir buluddur.’ dedilər. Xeyr o, sizin tez gəlməsini istədiyiniz əzabdır, içində şiddətli əzab olan bir küləkdir (fırtınadır)....
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
Vadilərdə qayaları yonan Səmuda (qövmünə)....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Nəhayət o (əzabı) vadilərinə doğru gələn bir bulud şəklində gördükdə: “Bu bizə yağış yağdıracaq buluddur!”– dedilər. (Hud dedi:) “Xeyr! Bu sizin tez gəlməsini istədiyiniz – özü ilə ağrılı-acılı əzab gətirən bir küləkdir!...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
O, göydən su endirir və vadilər ölçülərinə uyğun öz məcralarından daşaraq sel olub axır. Sel də üzə çıxmış bir köpüyü götürüb aparır. Bəzək şeyləri və ya (başqa) əşyalar düzəltmək üçün (insanların) odda qızdırıb əritdikləri şeylərin üstündə də buna bənzər bir köpük olur. Allah haqqa və batilə belə misallar çəkir. Köpük yox olub gedir, insanlara fayda verən şeylər isə yerində qalır. Budur Allahın çəkdiyi misallar!...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Səmadan su nazil edir, vadilər qədərincə dolub daşır. Sel, üzərində olan köpüyü alıb aparır. Zinət alətləri və ev əşyaları əldə etmək üçün odda əritdikləri üzərində buna bənzər köpük olur. Allah haqq və batilə belə məsəl vurur. Amma köpük tezliklə aradan gedir. Amma nə ki, insanların xeyrinədir, ərzdə qalır. Allah belə məsəllər vurur ...
Şüəra Suresi, 225. Ayet:
Ə, görmürsənmi onlar külli vadilərdə sərgərdan gəzib dolanarlar...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
O, göydən su endirdi, vadilər öz tutumlarına görə dolub axdı və sel üstə çıxan köpüyü apardı. Bəzək əşyası və ya istifadə ediləcək bir şey əldə etmək üçün odda əritdikləri şeylərdən də böyük köpük yaranır. Allah haqq ilə batilə belə misal çəkir. Köpüyə gəlincə o, sönüb gedər. İnsanlara faydalı olan isə yerdə qalar. Allah belə misallar çəkir....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
O əzabı vadilərə tərəf yayılan bir bulud olaraq gördükləri zaman: “Bu, bizə yağmur gətirən bir buluddur”, – dedilər. Hud: “Xeyr, o sizin tezliklə gəlməsini istədiyiniz şeydir. İçində ağrılı-acılı əzab olan bir küləkdir”, – dedi....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
O səmadan su endirdi. Su quru vadiləri qədərincə doldurub axdı, sel də qabarmış köpükləri alıb apardı. Bəzək-düzək və qab-qaşıq düzəltmək üçün od üstündə qaynadılan şeylərin [mis, gümüş və s.] də buna bənzər köpüyü olur. Allah haqqı və batili belə misal göstərir. Köpük dağılıb gedir, insanlara fayda verən şeylər isə yerdə qalır. Allah misalları belə çəkir....
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Onlar o (əzabın) bulud şəklində onların vadilərinə tərəf yönəldiyini görəndə demişdilər: "Bu, bizə yağış yağdıracaq buluddur." Onlara (deyilmişdi); "Xeyr, bu, sizin tələsdirdiyinizdir - içərisində üzücü bir əzab olan küləkdir....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Allah, göydən bir yağmur endirdi, vadilər öz tutumunda sel olub axdılar. Sonra da sel, suyun üzünə çıxan bir köpüyü götürüb apardı. Bir zinət əşyası [düzəltmək] və ya bir fayda əldə etmək məqsədi ilə atəşdə əritdiklərinin üstündə də oxşar bir köpük var. -Allah, haqq və batilə belə misal çəkər.- Sonra köpük məhv olub gedər, insanlara faydası olan isə qalar. Allah, bax belə misal çəkir....
Həcc Suresi, 27. Ayet:
və Allahın ruzi olaraq verdiyi heyvanların üstündə, müəyyən günlərdə Allahın adını yad etsinlər deyə, insanlar arasında ilahiyyat təhsili veriləcəyini elan et. Piyada yaxud yorğun düşmüş minik [heyvanlarının] belində dərin vadiləri keçərək sənin yanına gəlsinlər! ...
Əhqaf Suresi, 24. Ayet:
Nəhayət onu, vadilərinə doğru gələn geniş bir bulud halında gördükdə: "Hə, bax, bu, bizə yağış gətirəcək bir buluddur!" dedilər, Xeyr, əksinə, o, tezləşdirmək istəyiniz şeyin məhz özü; Rəbbinin əmri ilə hər şeyi yerlə yeksan edən, içində ağrılı bir əzab olan küləkdir... ...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
- vadilərdə qayaları kəsən Səmud qövmünə, ...