Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Yusif Suresi, 73. Ayet:
Yusuf'un kardeşleri: "Vallahi buraya bozgunculuk yapmaya gelmedik; hırsız olmadığımızı da kesin olarak biliyorsunuz." dediler....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
"Yusuf'u anmaya devam edersen, vallahi sonunda üzüntünden ya hasta olacaksın veya öleceksin." dediler....
Saffat Suresi, 56. Ayet:
"Vallahi az kalsın beni de mahvedecektin." dedi....
Bəqərə Suresi, 155. Ayet:
Vallahi Biz sizleri elbette biraz korku ile, açlık ile mallardan, canlardan, mahsulattan biraz eksiklik ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele....
Nisa Suresi, 62. Ayet:
Ya kendi yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket geldiği zaman durumları nasıl olur? Sonra gelmişler bir de sana: «Vallahi, muradımız sırf bir iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaretti.» diye yemin ediyorlar....
Nisa Suresi, 62. Ayet:
Fakat işlediklerinin cezası olarak başlarına bir musîbet geldiği zaman ne olur? Onlar hemen sana gelir, yemin billah ederek "Vallahi maksadımız sırf iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaret idi." derler....
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey iman edenler, herhangi birinize ölüm emareleri geldiğinde, vasiyette bulunurken, kendi içinizden iki adaletli şahit veya yolculukta olup da ölüm musibeti başınıza geldiyse sizden olmayan iki şahit tutun. Bunları namazdan sonra alıkorsunuz. Şüphelendiğiniz takdirde de şöyle yemin ederler: « Vallahi akraba da olsa yeminimizi hiçbir şeyle değişmeyiz, Allah için şahitliği de gizlemeyiz, yoksa biz o zaman şüphesiz günaha girenlerden oluruz.»...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey iman edenler! Herhangi birinize ölüm gelip çattığında, vasiyet zamanı aranızdaki tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızdan iki kişi. Bunları namazdan sonra alıkoyarsınız; kuşkulanırsanız şöyle yemin ederler: "Vallahi, yakınlarımız da olsa yeminimizi hiçbir ücret karşılığı satmayacağız, Allah'ın tanıklığını saklamayacağız. Çünkü böyle yaparsak mutlaka günahkârlardan oluruz."...
Maidə Suresi, 107. Ayet:
Eğer bu şahitlerin bir günah işledikleri anlaşılırsa o vakit tercihe şayan olan bu iki kişinin yerine, bunların aleyhlerinde bulundukları karşı taraftan iki şahit dikilir, bunlar da şöyle yemin ederler: «Vallahi bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha doğrudur, biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik, aksi halde şüphesiz zalimlerden oluruz.»...
Maidə Suresi, 107. Ayet:
Eğer o iki (şâhid) aleyhinde — (bu hususda) muhakkak bir vebale hak kazanmış (şâhidlikde hıyanet etmiş) olduklarına (dâir — bir) ıttıla haasıl edilirse o vakit, kendilerine hak terettüb eden (haksızlığa uğrayan mirasçılar) dan iki kişi ki onlar buna daha lâyık, (ölüye de) daha yakındırlar — öbürlerinin yerlerine geçerler. Binâen'aleyh «Vallahi bizim şâhidliğimiz (yeminimiz) o iki kişinin şâhidliğinden (yemininden) daha doğrudur. Biz (hakıykatı çiğneyib) aşmadık. Çünkü bu takdirde muhakkak ki zaa...
Maidə Suresi, 107. Ayet:
Şayet sonradan bu şahitlerin yalan söyleyerek günah işledikleri anlaşılırsa, (şahitlerin haklarına tecavüz etmek istedikleri ve) ölüye daha yakın olan mirasçılardan iki kişi, öbürlerinin yerine geçerler ve "vallahi bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha doğrudur ve biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Aksi takdirde biz elbette zalimlerden oluruz!" diye yemin ederler....
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Summe lem tekun fitnetuhum illâ en kâlû
vallâhi
rabbinâ mâ kunnâ muşrikîn(muşrikîne)....
Ənam Suresi, 23. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
lem tekun
: olmadı, olmayacak
3.
fitnetu-hum
: onların fitnesi
4.
illâ en kâlû
: demekten başk...
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonra onların: “Vallahi Rabbimiz, biz müşrikler olmadık.” demekten başka onların fitnesi olmayacak....
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonra başka fitnelik edemiyecekler sade şöyle diyecekler: Rabbimiz Allaha yemin ederiz: Vallahi bizler müşrik değil idik...
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonra başka çare bulamayacaklar ve sadece şöyle diyecekler: «Rabbimiz Allah'a yemin ederiz ki, vallahi bizler Allah'a şirk koşanlar değildik.»...
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonra bu müşrikliklerinin «Vallahi, ey Rabbimiz, biz müşrik değildik» demelerinden başka bir akıbetleri olmaz....
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonra, 'Rabbimiz!
Vallâhi
, biz müşrik kimseler değildik!' demelerinden başka (o gün bir) fitnelikleri (cevabları) olmayacak!...
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonra onların hilesi, «Vallahi ey Rabbimiz! Bizler müşriklerden olmadık,» demekten başka olmayacak....
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Fakat onların şaşkınlıkları ile (cevapları) “Rabbimize Vallahi, şirk koşanlardan değildik” demekten başka bir şey olmayacaktır....
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonra onların şirklerinin vardığı son nokta, (sığınacakları tek yalancı özrü) "Rabbimiz Allah hakkı için, vallahi biz müşrik değildik!" demekten ibaret olacaktır....
Əraf Suresi, 60. Ayet:
Toplumunun kodamanları dediler ki: "Vallahi biz seni açık bir sapıklık içinde görüyoruz."...
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Ve eıddû lehum mâsteta'tum min kuvvetin ve min rıbâtil hayli turhibûne bihî aduv
vallâhi
ve aduvvekum ve âharîne min dûnihim, lâ ta'lemûnehum, allâhu ya'lemuhum, ve mâ tunfikû min şey'in fî sebîlillâhi yuveffe ileykum ve entum lâ tuzlemûn(tuzlemûne)....
Yusif Suresi, 14. Ayet:
Onlar: “-VAllahi, biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt yerse, biz o halde çok ziyan çekeriz.” dediler....
Yusif Suresi, 14. Ayet:
Vallahi, dediler, biz müteassıb bir kuvvet iken onu kurt yerse biz o halde çok husrân çekeriz...
Yusif Suresi, 14. Ayet:
Dediler ki: «Vallahi biz böyle güçlü kuvvetli bir topluluk iken, buna rağmen onu kurt yerse, o zaman biz kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olmuş oluruz.»...
Yusif Suresi, 14. Ayet:
Dediler ki: “Vallahi biz kuvvetli bir topluluk olduğumuz halde eğer onu kurt yerse, o zaman biz tamamen âciz, beceriksiz kimseleriz demektir. ”...
Yusif Suresi, 14. Ayet:
Onlar! "Vallahi!" dediler, "Biz böylesine güçlü bir grup iken onu kurt kapar da yerse, yazıklar olsun bize! Biz ne güne duruyoruz."...
Yusif Suresi, 14. Ayet:
Dediler ki: "Vallahi biz böylesine dayanışma içinde bir ekipken onu kurt yerse, o takdirde biz hüsrana uğrayan kişiler oluruz."...
Yusif Suresi, 32. Ayet:
Kadın dedi ki: "İşte budur o, hakkında beni kınadığınız. Vallahi, ben onunla gönlümü eğlendirmek istedim de o masum bir tavırla bundan çekindi. Ama, eğer kendisine emrettiğimi yapmazsa yemin ediyorum hapse tıkılacak ve horlananlardan olacaktır."...
Yusif Suresi, 73. Ayet:
-Vallahi, ülkede bozgunculuk çıkarmak için gelmediğimizi ve hırsız da olmadığımızı biliyorsunuz, dediler....
Yusif Suresi, 73. Ayet:
Kardeşler dediler: "Vallahi, siz de iyi biliyorsunuz ki, biz bu toprağa bozgunculuk yapmak için gelmedik, hırsız da değiliz biz."...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
(Oğulları): 'Vallahi, hayret! Hâlâ Yusuf'u anıp duruyorsun. Sonunda ya iyice eriyecek ya da helake düşenlerden olacaksın' dediler....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Dediler ki: «Hala Yusuf'u anıp duruyorsun, vallahi sonunda kederden eriyeceksin veya helak olanlara karışacaksın!»...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Oğulları; «Vallahi, Yusuf Yusuf diye diye ya yatağa düşeceksin, ya da helâk olacaksın» dediler......
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Dediler ki: Vallahi sen, hala Yusuf'u anıp duruyorsun, sonunda ya kederinden bitkin düşeceksin veya helake uğrayanlardan olacaksın....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Dediler ki: «Vallahi sen helâke yüz tutuncaya kadar veya helâk olmuşlardan oluncaya değin Yusuf'u anıp durmaktan geri kalmayacaksın.»...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
(Oğulları): “Vallahi sen Yusuf'u ana ana kederinden hastalanıp eriyeceksin, yahut öleceksin!” dediler....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Oğulları şöyle dediler: "Ömrün geçti gitti, hâlâ Yusuf’u dilinden düşürmüyorsun. Vallahi "Yusuf!" diye diye kederden eriyeceksin veya büsbütün ölüp gideceksin"...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
Dediler ki: "Vallahi sen, Yûsuf'u ana ana hasta olacaksın, yahut öleceksin!"...
Yusif Suresi, 85. Ayet:
'Vallahi,' dediler, 'hâlâ Yusuf'u anmaktan vazgeçmiyorsun. Böyle giderse yataklara düşecek veya helâk olup gideceksin.'...
Yusif Suresi, 91. Ayet:
Dediler ki: «Vallahi, seni Allah bize üstün kıldı. biz doğrusu büyük suç işlemiştik!»...
Yusif Suresi, 91. Ayet:
Kardeşleri; «Vallahi, Allah seni bize üstün kıldı, biz hep suçlu idik.» dediler......
Yusif Suresi, 91. Ayet:
“Vallahi, Allah seni bizden üstün kıldı. Doğrusu biz suç işlemiştik. ” dediler....
Yusif Suresi, 91. Ayet:
-Vallahi, Allah seni bize üstün kıldı; Biz gerçekten hataya düşmüş kimseleriz, dediler....
Yusif Suresi, 91. Ayet:
Kardeşleri de şöyle dediler: "Vallahi de, tallahi de Allah seni bize üstün kılmıştır. Doğrusu bizler suçlu idik!"...
Yusif Suresi, 91. Ayet:
"Vallahi dediler, Allâh seni bizden üstün kıldı. Doğrusu biz suç işlemiştik!"...
Yusif Suresi, 91. Ayet:
'Vallahi, seni Allah bize üstün kıldı; doğrusu biz suçluyduk' dediler....
Yusif Suresi, 91. Ayet:
Dediler: "Vallahi, Allah seni bizden üstün kıldı/seni bize tercih etti. Doğrusu biz de büyük suç işlemiştik."...
Yusif Suresi, 95. Ayet:
(Onlar da:) Vallahi sen hâla eski şaşkınlığındasın, dediler....
Yusif Suresi, 95. Ayet:
(Onlar da:) Vallahi sen hâla eski şaşkınlığındasın, dediler....
Yusif Suresi, 95. Ayet:
Dediler ki: «Vallahi sen gerçekten eski şaşkınlığında devam ediyorsun!»...
Yusif Suresi, 95. Ayet:
Dediler ki: «Vallahi sen hâlâ o eski şaşkınlığındasın.»...
Yusif Suresi, 95. Ayet:
Yanındakiler, Hz. Yakub'a; «Vallahi, sen halâ o eski şaşkınlığının pençesindesin» dediler.....
Yusif Suresi, 95. Ayet:
“Vallahi sen hâlâ eski şaşkınlığın içindesin. ” dediler....
Yusif Suresi, 95. Ayet:
Çevresindekiler: -Vallahi sen, hala eski şaşkınlığındasın, dediler....
Yusif Suresi, 95. Ayet:
Oradakiler: "Vallahi," dediler, "sen hâlâ, o eski saflığında devam etmektesin."...
Yusif Suresi, 95. Ayet:
"Vallahi sen hâlâ eski şaşkınlığın içindesin!" dediler....
Yusif Suresi, 95. Ayet:
Dediler: "Vallahi, sen hâlâ o eski sapıklığında diretiyorsun!"...
İsra Suresi, 102. Ayet:
Mûsa dedi: "Yemin olsun, sen bilmektesin ki, bunları, basîretle görülebilecek ibretler halinde/basîretler olarak o, göklerin ve yerin Rabbinden başkası indirmedi. Vallahi ben de seni mahvolmuş görüyorum, ey Firavun!"...
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
Orayı geçtiklerinde Mûsa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi. Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik."...
Kəhf Suresi, 71. Ayet:
Bunun üzerine kalkıp gittiler. Nihayet bir gemiye rastlayıp ona bindiler ve o zat gemiyi deldi. Mûsâ duramayıp: "Ne yaptın öyle?" dedi "İçindeki yolcuları denizde boğmak için mi yaptın bunu? Vallahi çok korkunç bir iş yaptın!"...
Kəhf Suresi, 71. Ayet:
İkisi birlikte yola koyudular. Bir süre sonra gemiye bindiklerinde, tuttu gemiyi deliverdi. Mûsa dedi: "İçindekileri boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir iş yaptın!"...
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rastgeldiler; tuttu onu öldürdü. Mûsa dedi: "Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş yaptın!"...
Kəhf Suresi, 76. Ayet:
Mûsa dedi ki: "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Vallahi, öyle bir durumda benden ayrılmakta mazur sayılacaksın."...
Məryəm Suresi, 46. Ayet:
Babası dedi: "Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun ey İbrahim! Eğer bu işe son vermezsen, vallahi seni taşlarım. Uzun bir süre uzak kal benden!"...
Ənbiya Suresi, 54. Ayet:
Dedi: "Vallahi, siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz."...
Ənbiya Suresi, 57. Ayet:
Vallahi siz dönüp gittikten sonra putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağım!» dedi....
Ənbiya Suresi, 57. Ayet:
Vallahi siz arkanızı dönüp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım, bir komplo düzenleyeceğim....
Ənbiya Suresi, 57. Ayet:
«Vallahi yemin ederim ki, siz dönüp gittikten sonra elbette putlarınıza bir mekrde bulunacağım.»...
Ənbiya Suresi, 65. Ayet:
Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: "Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar."...
Nur Suresi, 53. Ayet:
Ötekiler Allaha en kuvvetli yemînleriyle kasem ettiler vallahi kendilerine emredersen behemehal bilâtereddüd çıkar giderlermiş, de ki: Yemîn etmeyin, ancak bir taati ma'rufe, her halde Allah bütün yaptıklarınıza ve yapacaklarınıza habîrdir...
Furqan Suresi, 27. Ayet:
(27-29) O gün zalim, parmaklarını ısırır "Eyvah! der, keşke o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keşke falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen öğütten (Kur’ân’dan) beni o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, insanı (işte böyle uçuruma sürükleyip sonra da) yüzüstü, yalnız bırakır."...
Furqan Suresi, 28. Ayet:
(27-29) O gün zalim, parmaklarını ısırır "Eyvah! der, keşke o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keşke falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen öğütten (Kur’ân’dan) beni o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, insanı (işte böyle uçuruma sürükleyip sonra da) yüzüstü, yalnız bırakır."...
Furqan Suresi, 29. Ayet:
Vallahi, o sapıttı beni zikirden, (Allah’ı anmaktan ve Kur’ân ahkâmına bağlanmaktan), bana Kur’ân gelmişken... Şeytan, insanı helâke düşürendir.”...
Furqan Suresi, 29. Ayet:
Vallahi o sapıttı beni zikirden, bana gelmiş iken, öyle ya Şeytan insana çok hızlânkâr bulunuyor...
Furqan Suresi, 29. Ayet:
Bana geldikten sonra Kur'an, vallahi o beni saptırdı.» Öyle ya şeytan insanı yapayalnız, yardımsız bırakır....
Furqan Suresi, 29. Ayet:
(27-29) O gün zalim, parmaklarını ısırır "Eyvah! der, keşke o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keşke falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen öğütten (Kur’ân’dan) beni o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, insanı (işte böyle uçuruma sürükleyip sonra da) yüzüstü, yalnız bırakır."...
Şüəra Suresi, 96. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 96. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 96. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
'Vallahi biz, tamamen başımıza buyruk bir hayat, koyu bir cehalet, dalâlet ve bozuk düzen içindeymişiz.'...
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
“-Vallahi, doğrusu biz, açık bir sapıklık içinde idik....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
Vallahi biz, doğrusu açık bir sapıklık içindeymişiz....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
«Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.»...
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
Vallahi bizler apaçık bir sapıklığa saplanmıştık....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
“Vallahi biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz. ”...
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
-Vallahi biz, açıkça sapıklıktaydık....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
"Vallahi biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz!"...
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
"Vallahi, biz açık bir sapıklığın ta içindeymişiz."...
Şüəra Suresi, 98. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 98. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 98. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 99. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 99. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 99. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 102. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 102. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 102. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 116. Ayet:
Dediler: "Ey Nûh! Eğer bu işe son vermezsen, vallahi taşlananlardan olacaksın."...
Nəml Suresi, 37. Ayet:
(Ey heyet reisi, hediyelerinle) dön o padişaha (Belkıs’a) ve kavmine... VAllahi, karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da, oradan (Sebe’den) kendilerini zilletler içinde hor oldukları halde çıkarırım.”...
Nəml Suresi, 37. Ayet:
Dön onlara, vallahi karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da oradan kendilerini zilletler içinde hor, hakıyr oldukları halde çıkarırım...
Nəml Suresi, 37. Ayet:
(Ey elçi) dön onlara (söyle): «Vallahi karşı gelemeyecekleri ordularla varırım da, oradan kendilerini perişanlıklar içinde hor ve hakir oldukları halde çıkarırım.» dedi....
Nəml Suresi, 37. Ayet:
"Seni gönderenlere dön. Vallahi, karşı koyamayacakları ordularla üstlerine gelirim ve onları oradan, başları eğik, aşağılanmış bir halde sürer çıkarırım."...
Nəml Suresi, 49. Ayet:
Allah adına yeminleşerek şöyle dediler: "Ona ve ailesine bir gece baskını yapalım, sonra da velisine şöyle diyelim: Biz onların ailesinin öldürülüşüne tanık olmadık. Vallahi, doğru söyleyenleriz."...
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Akşam onun mevkiine/konumuna imrenenler sabah şöyle diyorlardı: "Vay be! Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayıyor, dilediğine de ölçüyle veriyor/kısıyor. Allah bize lütufta bulunmasaydı, vallahi bizi de batırmıştı. Demek ki, inkârcılar asla iflah etmiyorlar."...
Səba Suresi, 31. Ayet:
Küfre sapanlar dedi ki: "Biz, bu Kur'an'a da bundan öncekine de asla inanmayacağız!" Ah, bir görsen o zalimleri Rableri huzurunda, tutuklanmış halde! Bir kısmı da bir kısmına söz atar durur. Basit görülüp horlananları, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız, vallahi biz inanacaktık!"...
Saffat Suresi, 54. Ayet:
(54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!"...
Saffat Suresi, 55. Ayet:
(54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!"...
Saffat Suresi, 56. Ayet:
(Ona şöyle) der: “-Vallahi, doğrusu sen, az daha beni helâk edecektin....
Saffat Suresi, 56. Ayet:
Vallahi doğrusu sen az daha beni helak edecektin! der....
Saffat Suresi, 56. Ayet:
Der ki: «Vallahi sen az kaldı elbette beni helâk edecek idin.»...
Saffat Suresi, 56. Ayet:
(54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!"...
Saffat Suresi, 56. Ayet:
Dedi: "Vallahi, az kalsın sen beni de buralara düşürecektin."...
Saffat Suresi, 57. Ayet:
(54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!"...
Sad Suresi, 24. Ayet:
Davûd dedi ki: "Vallahi, senin bir tek koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiş. Zaten ortaklardan birçoğu birbiri aleyhine haksızlık ve zulme sapar. İman edip hakka ve barışa yönelik işler yapanlar böyle değildir. Ama onlar da pek azdır." Davûd, kendisini imtihan ettiğimizi düşündü; hemen Rabbinden af diledi; rükû ederek yerlere eğildi ve Allah'a yöneldi....
Nəcm Suresi, 18. Ayet:
Vallahi gördü rabbının âyâtından en büyüğünü gördü...
Nəcm Suresi, 18. Ayet:
Vallahi gördü, hem de Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü!...
Qəmər Suresi, 24. Ayet:
Şöyle demişlerdi: "İçimizden bir tek insana mı uyacağız? Vallahi böyle bir durumda biz, sapıklık ve çılgınlık içine düşeriz."...
Vaqiə Suresi, 66. Ayet:
"Vallahi, kayba uğrayıp borçlandık."...
Həşr Suresi, 11. Ayet:
Bakmaz mısın şu münafıklık yapanlara? Onlar Ehl-i kitaptan kâfir kardeşlerine: "Vallahi," diyorlar, eğer siz buradan çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin olduğunuz yerde asla kimseye itaat etmeyiz, eğer size savaş açan çıkarsa mutlaka size yardım ederiz." Ama Allah şahittir ki onlar yalan söylemektedirler....
Həşr Suresi, 16. Ayet:
Durumları, şeytanın durumuna benziyor. Hani, şeytan insana, "Küfret/inkâr et!" der, insan küfür ve inkâra sapınca da şöyle konuşur: "Vallahi ben senden uzağım; ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım!"...
Təkvir Suresi, 23. Ayet:
Vallahi gördü onu açık ufukta...
Təkvir Suresi, 23. Ayet:
Vallahi onu (Cebrail) açık ufukta gördü....
Saffat Suresi, 152. Ayet:
"Allah doğurdu!" Vallahi onlar yalancıdırlar....
Şüəra Suresi, 96. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 98. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 99. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 102. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Yusif Suresi, 95. Ayet:
Dediler ki: “Vallahi şüphesiz sen hâlâ o eski şaşkınlığındasın.” ...
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonra onların: ‘Vallahi Rəbbimiz, biz müşriklər olmadıq.’ deməkdən başqa bəhanələri olmayacaq....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
“Vallahi biz həqiqətən açıq-aşkar bir pozğunluq içində idik. ...