Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Yusif Suresi, 75. Ayet:
(Yusifin qardaşları:) “Onun cəzası (oğurlanan əşya) yükündə tapılan şəxsin özünün (kölə edilərək) cəzalandırılmasıdır. Biz zalımları belə cəzalandırırıq”, – deyə cavab verdilər. (Yaqub peyğəmbərin şəriətinə görə, oğurluq edən şəxs tutulduğu zaman ona, əşyasını oğurladığı kimsə üçün bir il müddətində qul kimi xidmət etmə cəzası
verilirdi.
)...
Əhzab Suresi, 4. Ayet:
Allah bir insanın sinəsində iki qəlb yaratmamışdır. O, zihar etdiyiniz zövcələrinizi analarınızın yerinə qoymamış, oğulluğa götürdüklərinizi də oğullarınız olaraq tanımamışdır. Bunlar sizin söylədiyiniz boş sözlərdir. Allah isə həqiqəti söyləyir və doğru yola yönəldir. (Cahiliyyə dövründəki adətə görə bir kişi öz arvadına: “Sən mənə anam kimisən!” - dedikdə o qadın onun anası kimi hesab olunur və artıq ər arvadına yaxınlaşa bilməzdi. Bu adətə də “zihar” adı
verilirdi.
Yuxarıdakı ayədə, bir insan...
Həcc Suresi, 39. Ayet:
Döyüşənlər zülmə məruz qaldıqları üçün döyüşə icazə
verilirdi.
Şübhəsiz ki, Allah onlara kömək etməyə qadirdir....
Yunus Suresi, 19. Ayet:
İnsanlar, sadece tek bir ümmetti. Sonra anlaşmazlığa düştüler. Şayet Rabb'inin katında önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri konularda hemen karar
verilirdi.
...
Hud Suresi, 110. Ayet:
Ant olsun! Musa'ya Kitap'ı verdik de onda anlaşmazlığa düştüler. Rabb'in tarafından önceden takdir edilmiş bir karar olmasaydı, aralarında hemen hüküm
verilirdi.
Onlar da bunun hakkında ikilem ve güvensizlik içindedirler....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların, Allah'ın dinde izin vermediği bir şeyi, kendilerine meşru kılan ortakları mı var? Eğer "ayırma kelimesi" olmasaydı kesinlikle aralarında hemen hüküm
verilirdi.
Kuşkusuz ki zalimler için acı bir azap vardır....
Fəth Suresi, 25. Ayet:
Onlar, Kafirlerdir. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyan, ayrılmış kurbanların yerine ulaşmasını engelleyen kimselerdir. Eğer Mü'min erkeklerden ve kadınlardan olup da kendilerini henüz tanımadığınız için bilmeden onlara zarar vermeniz ve böylece vebale girmeniz söz konusu olmasaydı, onlarla savaşmanıza izin
verilirdi.
Allah, dilediğini rahmetine alır. Eğer birbirlerinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan Kafir olanları acı veren bir azapla cezalandırırdık....
Ənam Suresi, 136. Ayet:
Allah’ın yarattığı ekin ve hayvandan Allah’a bir hisse ayırıyorlar, akıllarınca: -Bu, Allah’ındır, bu da ortak (koştuk)larımızındır, diyorlar. Ortakları için ayırdıkları Allah’a verilmez; ama Allah için ayırdıkları ise ortak (koştuk)larına
verilirdi.
Ne kötü hüküm veriyorlar!...
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah, onların hayra ulaşmak için çarçabuk davrandıkları gibi, insanlara şerri de çabuklaştırsaydı, mutlaka ecellerine hüküm
verilirdi.
İşte bize kavuşmayı ummayanları biz böylece taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Tanrı, onların hayra ulaşmak için çarçabuk davrandıkları gibi, insanlara şerri de çabuklaştırsaydı, mutlaka ecellerine hüküm
verilirdi.
İşte bize kavuşmayı ummayanları biz böylece taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah, onların hayra ulaşmak için çarçabuk davrandıkları gibi, insanlara şerri de çabuklaştırsaydı, mutlaka ecellerine hüküm
verilirdi.
İşte bize kavuşmayı ummayanları biz böylece tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız....
Yunus Suresi, 19. Ayet:
Ve insanlar, tek bir ümmetten başka olmadı (tek bir ümmetti). Sonradan ihtilâfa (ayrılığa) düştüler. Rabbinden bir söz (kelime) geçmiş (verilmiş) olmasaydı, onların aralarında ihtilâfa düştükleri şey hakkında mutlaka hüküm
verilirdi.
...
Yunus Suresi, 19. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetten (İslâm fıtratı üzere yaratılma gerçeği) başka bir şey değildi, ayrılığa düştüler! (Anlatılmak istenen; varoluşun, zamansallıkla anlaşılan değil, her an geçerliliği olan olduğu. Şöyle ki: Her insanın, yaratılış olarak İslâm fıtratı üzere tek bir esasa göre meydana geldiği, anne-babasının dinini benlenince ayrılığın oluştuğuna işaret ediliyor. A. H. ) Eğer Rabbinden öne geçmiş bir söz (kullukların gereğinin yaşanması hükmü) olmasaydı, hakkında ayrılığa düştükleri konuda a...
Yunus Suresi, 19. Ayet:
İnsanlar sadece bir tek ümmetti ancak sonradan ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin tarafından önceden belirlenmiş bir takdir olmasaydı aralarında ayrılığa düştükleri şeylerde kesin hüküm
verilirdi.
...
Yunus Suresi, 19. Ayet:
Tüm insanlar tek bir ümmetten ibaretti, sonra görüş ayrılığına düştüler. Eğer Rabbinin daha önce kesinleşmiş bir kararı olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri konularda aralarında hemen hüküm
verilirdi.
...
Yunus Suresi, 19. Ayet:
İnsanlar tek ümmetti, sonra ayrıldılar. Rabbinden daha önce bir söz verilmemiş olmasaydı; ayrılığa düştükleri konuda aralarında hüküm
verilirdi.
...
Yunus Suresi, 19. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi; sonra anlaşmazlığa düştüler. Eğer bu konuda daha önce Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri şey için aralarında hüküm şimdiden
verilirdi.
...
Fussilət Suresi, 45. Ayet:
Ve andolsun ki Musa (A.S)'a kitap verdik. Fakat onun hakkında ihtilâf ettiler. Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, onların arasında (hemen) hüküm
verilirdi.
Ve muhakkak ki onlar, ondan mutlaka şek ve şüphe içinde olanlardır....
Fussilət Suresi, 45. Ayet:
Andolsun! Biz, Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) vermiştik de, onda ayrılığa düşmüşlerdi. Eğer (azabın ertelenmesi ile ilgili olarak ezelde) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hüküm
verilirdi.
Şüphesiz onlar Kur’an hakkında derin bir şüphe içindedirler....
Fussilət Suresi, 45. Ayet:
Biz Musa'ya kitabı (İbranice) verdik, onda da anlaşmazlığa düştüler. Rabbinin vermiş olduğu bir söz olmasaydıaralarında yargı
verilirdi.
Gerçekten onlar ondan kuşku ve şüphe içindedirler....
Fussilət Suresi, 45. Ayet:
Andolsun ki biz Musa'ya Tevrat'ı vermiştik de onda ihtilafa düşmüşlerdi. Eğer Rabbin tarafından azabın ertelenmesine dair bir söz geçmeseydi mutlaka aralarında hüküm
verilirdi.
Gerçekten onlar Kur'ân hakkında bir şüphe ve tereddüt içindedirler....
Fussilət Suresi, 45. Ayet:
Andolsun ki; Biz, Musa'ya kitab vermiştik de onda ihtilafa düşülmüştü. Şayet Rabbından bir söz geçmiş olmasaydı; aralarında hüküm
verilirdi.
Muhakkak ki onlar; bundan şüphe ve endişe içindedirler....
Fussilət Suresi, 45. Ayet:
Musa’ya da kitap vermiştik. Onda da anlaşmazlığa düşüldü. Rabbinden bir söz çıkmış olmasaydı hemen aralarında hüküm
verilirdi.
Onlar, ondan yine de şüphe ve endişe içindedirler....
Şura Suresi, 14. Ayet:
Kendilerine ilim geldikten sonra aralarında azanlardan başkası fırkalara ayrılmadı. Eğer Rabbinden “belirlenmiş bir zamana kadar (bekletme)” sözü geçmemiş olsaydı, mutlaka onların arasında (hemen) hüküm
verilirdi.
Muhakkak ki onlardan sonra Kitab'a varis kılınanlar, gerçekten O'ndan şek ve şüphe içindedirler....
Şura Suresi, 14. Ayet:
Onlar, kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm
verilirdi.
Onlardan sonra Kitab’a mirasçı kılınanlar da, onun hakkında derin bir şüphe içindedirler....
Şura Suresi, 14. Ayet:
Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm
verilirdi.
Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler....
Şura Suresi, 14. Ayet:
(Geçmiş ümmetlerin veya ehl-i kitabın) ayrılığa düşmeleri ise, kendilerine ilim geldikten sonra (ayrılığın sapıklık olduğunu bildikten sonra) sırf aralarında hased ve azgınlıktan dolayıdır. Eğer Rabbinden tayin edilmiş bir vakte (kıyamete veya ömürlerinin sonuna) kadar azabın gecikmesine dair bir söz (vaad-i ilâhî) geçmiş olmasaydı, aralarında (kâfir olanların) helâk işleri mutlak bitiri
verilirdi.
O peygamberlerin arkasından (asr-ı saadet zamanında) Kur’an’a vâris kılınan ehl-i kitab da ondan mu...
Şura Suresi, 14. Ayet:
Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm
verilirdi.
Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler....
Şura Suresi, 14. Ayet:
Kendilerine bilgi ulaştıktan sonra sırf aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Belli bir zaman için Rabbinin verilmiş bir söz olmasaydı onların arasında hemen hüküm
verilirdi.
Onlardan sonra kitaba mirasçı olanlar da ondan kuşku ve şüphe içindedirler....
Şura Suresi, 14. Ayet:
Onlar kendilerine bilgi geldikten sonra, ancak aralarındaki, çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin tarafından azabın ertelendiğine dair bir söz geçmemiş olsaydı aralarında mutlaka hüküm
verilirdi.
Kendilerinden sonra Kitab'a vâris kılınan kitap ehli de Kur'ân hakkında bir şüphe ve tereddüt içindedirler....
Şura Suresi, 14. Ayet:
Onlar; kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Şayet belirli bir süre için Rabbından bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hüküm
verilirdi.
Onlardan sonra kitaba varis kılınanlar da ondan mutlak bir şüphe ve tereddüt içindedirler....
Şura Suresi, 14. Ayet:
Onlar ise, kendilerine ilim geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belirlenmiş bir vakte dair Rabbin tarafından daha önce verilmiş bir söz olmasaydı, aralarında hüküm çoktan
verilirdi.
Onlardan sonra kitaba vâris olanlar da hâlâ kitap hakkında derin bir şüphe içindeler....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa Allah'ın, dînde izin vermediği şeyleri, onlara şeriat kılan ortakları mı var? Ve fasıl (ayırma) sözü geçmemiş olsaydı, mutlaka onların arasında (hemen) hüküm
verilirdi.
Ve muhakkak ki zalimler, onlar için elîm azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa, Allah’ın izin vermediği bir dini kendilerine tutulacak yol kılan ortakları mı var? Eğer (cezaların ertelenmesine dair) kesin hükmü olmasaydı, derhal aralarında hüküm
verilirdi.
Şüphesiz, zâlimler için elem dolu bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var? Eğer erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm
verilirdi.
Şüphesiz zalimlere can yakıcı bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların birtakım ortakları mı var ki, Allah'ın izin vermediği şeyleri, dinden kendilerine teşri' ettiler (bir şeriat kıldılar)? Eğer o fasıl kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm (karar)
verilirdi.
Gerçekten zalimler için acı bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var? Eğer erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm
verilirdi.
Şüphesiz zalimlere can yakıcı bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa ALLAH'ın izni olmadığı halde onlar için dini kurallar ve yasalar ortaya koyan ortakları mı var? Daha önce belirlenmiş bir karar olmasaydı onların arasında yargı
verilirdi.
Zalimlere acı bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa, Allah'ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara kanun kılacak ortakları mı vardır? Eğer azabı erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm
verilirdi.
Şüphesiz zalimler için can yakıcı bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların birtakım ortakları mı var ki, Tanrı'nın izin vermediği şeyleri, dinden kendilerine teşri ettiler (bir şeriat kıldılar)? Eğer o fasıl kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm (karar)
verilirdi.
Gerçekten zalimler için acı bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa Allah'ın izin vermediği bir şeyi, dinde onlara şeriat kılacak ortakları mı var? Şayet kesin söz bulunmayacak olsaydı; aralarında derhal hüküm
verilirdi.
Doğrusu zalimlere elim bir azab vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini ortaya koyan ortakları mı var? Eğer erteleme sözü olmasaydı, derhâl aralarında hüküm
verilirdi.
Şüphesiz ki kâfirlere can yakıcı bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların birtakım ortakları mı var ki, Allah'ın izin vermediği şeyleri, dinden kendilerine teşrî' ettiler (bir şeriat kıldılar)? Eğer o fasıl kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm (karar)
verilirdi.
Gerçekten zalimler için acıklı bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların, dinden, Allah'ın izin vermediği şeyi kendileri için yasalaştıran ortakları mı var? Kesin ayrıma ilişkin söz olmasaydı, aralarında hüküm mutlaka
verilirdi.
O zalimler var ya, onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür....
Hud Suresi, 110. Ayet:
Andolsun, biz Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) vermiştik de onun hakkında ayrılığa düşülmüştü. Eğer daha önce Rabbinin bir sözü geçmemiş olsaydı, elbette aralarında hüküm
verilirdi.
Onlar da (müşrikler de) o Kur’an hakkında derin bir şüphe içindedirler....
Hud Suresi, 110. Ayet:
Musa'ya kitap verdik, fakat bu kitap (Tevrat) hakkında insanlar görüş ayrılığına düştüler. Eğer Rabbinin daha önce verilmiş kesin hükmü olmasaydı, o anlaşmazlığa düşenler hakkında çoktan hüküm
verilirdi.
Onlar Tevrat konusunda koyu bir kuşku içindedirler....