Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman gətirənlər! Siz, yer üzündə səfərə (cihada) çıxan və ya müharibədə olan qardaşları haqqında: “Əgər bizim
yanımızda
olsaydılar nə ölər, nə də öldürülərdilər!” - deyən kafirlər kimi olmayın! Allah bunu, onların ürəklərində bir həsrət (yarası) olsun deyə etdi. Həyat verən də, öldürən də Allahdır. Allah sizin etdiklərinizi görəndir....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral dedi: “Onu mənə gətirin! Onu özümə xas (müşavir) edəcəyəm”. (Kral) onunla danışarkən belə dedi: “Sən bu gün
yanımızda
yüksək mövqe sahibi, etibarlı bir şəxssən!”...
Qaf Suresi, 35. Ayet:
Orada onlar üçün istədikləri hər şey var.
Yanımızda
isə daha çoxu var....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Şübhəsiz ki, Bizim
yanımızda
(onlar üçün hazırlanmış) qandallar və cəhənnəm vardır....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hökmdar dedi: "Onu mənim yanıma gətirin. Mən onu yanımda hörmətli bir şəxs edərəm". dedi. Onunla görüşəndə dedi: “Bundan sonra sən bizim
yanımızda
hörmətli və salamatsan”. dedi....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Elə bir şey yoxdur ki, onun xəzinələri
yanımızda
olmasın. Biz onu nazil etmərik, ancaq onun taleyi məlumdur....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman gətirənlər! Səfərə və ya müharibəyə getmiş (orada vəfat etmiş və ya öldürülmüş) qardaşları barəsində: “Əgər onlar bizim
yanımızda
olsaydılar, nə ölər, nə də öldürülərdilər”, - deyən kafirlər kimi olmayın! Allah bunu (bu əqidəni) onların ürəklərində bir həsrət (yarası) olsun deyə yaratdı. Halbuki, dirildən də, öldürən də Allahdır. Allah etdiyiniz əməlləri görəndir!...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Padşah dedi: “(Yusifi) yanıma gətirin, onu özümə ən yaxın (adam) edəcəyəm!” Sonra (padşah) onunla söhbət etdikdə: “Sən bu gün (bu gündən)
yanımızda
mövqe sahibisən, etibarlı bir şəxssən!” – dedi....
Şüəra Suresi, 18. Ayet:
(Musa Harunla Fironun yanına gedib bu sözləri deyəndən sonra Firon onu tanıyıb) dedi: “Biz səni körpə uşaq ikən yanımıza alıb böyütmədikmi? Sən illərcə
yanımızda
qalmadınmı?...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler! Yolculuğa çıkan ya da savaşa katılan kardeşleri hakkında, "Eğer bizim
yanımızda
olsalardı ölmez ve öldürülmezlerdi." diyen, Kafirler gibi olmayın. Allah, bunu, kalplerinde bir hasret olsun diye yaptı. Allah, yaşatan ve öldürendir. Kuşkusuz, Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Ve Hükümdar: "Onu bana getirin. Onu, yanımda seçkin bir kimse yapayım." dedi. Onunla görüştüğünde de: "Sen bundan böyle
yanımızda
itibarlısın ve güvendesin." dedi....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hazineleri Bizim
yanımızda
olmayan hiçbir şey yoktur. Ve Biz, bilinen bir kaderi olmaksızın onu indirmeyiz....
Şüəra Suresi, 18. Ayet:
Firavun: "Çocukken, seni içimizde himaye edip yetiştirmedik mi? Yıllarca
yanımızda
kalmadın mı?"...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
"
Yanımızda
öncekilere verilen öğüt gibi bir öğüt olsaydı."...
Sad Suresi, 25. Ayet:
Böylece onu bundan dolayı bağışladık. Onun
yanımızda
yüksek konumu ve iyi bir sığınağı vardır....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Onun
yanımızda
iyi bir makamı ve iyi bir geleceği vardır....
Sad Suresi, 47. Ayet:
Onlar,
yanımızda
seçkin ve hayırlı kimselerdendir....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Biz, yerin onlardan neyi eksilttiğini elbette biliyoruz.
Yanımızda
her şeyi kayda alan bir Kitap vardır....
Qaf Suresi, 35. Ayet:
Onlar için, orada diledikleri her şey vardır.
Yanımızda
daha fazlası da vardır....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Bizim
yanımızda
prangalar ve Cehennem var....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, îmân edenler
3.
lâ tekûnû
: siz ... olmayın
4.
ke
: gibi
...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey âmenû olanlar! Siz, yeryüzünde sefere çıkmış veya gâzi olan (savaşa katılan) kardeşleri için "Eğer bizim
yanımızda
olsaydılar ölmezler ve öldürülmezlerdi." diyen kâfirler gibi olmayın! Allah, bunu onların kalplerinde bir hasret (pişmanlık) kılmak için yaptı. Ve Allah yaşatır ve öldürür. Ve Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler! Kardeşleri sefere veya savaşa çıktığında onlar hakkında, “Onlar bizim
yanımızda
olsalardı, ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi” diyen inkârcılar gibi olmayın. Allah, bunu (bu düşünceyi) onların kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. Allah, yaşatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı görmektedir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey inananlar, sakın kâfir olup da sefere çıkan, yahut savaşa giden kardeşlerine, bizim
yanımızda
olsalardı ölmezlerdi, öldürülmezlerdi diyenlere benzemeyin. Allah, bunu, onların yüreklerine bir hasret olarak yerleştirdi. Halbuki dirilten de Allah'tır, öldüren de ve Allah, bütün yaptıklarınızı görür....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler! Sizler, inkâr edenler ve yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında: "Eğer bizim
yanımızda
kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah bu kanaatı onların kalplerine (kaybettikleri yakınları için onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu. Canı veren de alan da Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler. . . Dünyada gezip dolaşan ya da savaşa çıkan kardeşleri için "Eğer
yanımızda
kalsalardı ölmemiş veya öldürülmemiş olacaklardı" diyerek hakikati inkâr edenler gibi olmayın! Allâh bu fikri onların içinde bir hasretlik acısı olarak meydana getirdi. Allâh diriltir ve Allâh öldürür (sebepler değil)! Allâh yapmakta olduklarınızı (Esmâ'sı itibarıyla onların hakikati ve dahi yaratıcısı olması ile) Basıyr'dir (değerlendirendir)....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, sizler, yeryüzünde ticaret ve rızkını kazanmak için sefere çıkan veya savaşan kardeşlerine: 'Eğer bizim
yanımızda
kalsalardı ölmezlerdi, öldürülmezlerdi' diyenler, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler gibi olmayın. Allah, bu düşünceyi, onların kalplerine dayanılmaz bir üzüntü ve pişmanlık olarak koydu. Hayat veren, yaşatan Allah’tır, eceller gelince ölümü ge...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler! Kardeşleri yola çıktıklarında veya savaşa katıldıklarında onlar hakkında: 'Bizim
yanımızda
olsalardı ölmezler ve öldürülmezlerdi' diyen inkarcılar gibi olmayın. Allah bunu onların kalplerine bir hasret olarak yerleştirdi. Dirilten de öldüren de Allah'tır. Allah yaptıklarınızı görmektedir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler, inkâr edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "
Yanımızda
olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı görendir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler! Kardeşleri yeryüzünde dolaştığı veya bir savaşta bulundukları zaman, haklarında şöyle söyleyen kâfirler gibi olmayın: “- Bizim
yanımızda
olsalardı, ölmezler ve öldürülmezlerdi.” Allah onların bu söz ve inançlarını kalblerinde bir keder ve hasret olsun diye bıraktı. Halbuki Allah dilediğini yaşatır, dilediğini de öldürür. Allah, yapmakta olduğunuz şeyleri bilendir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey Inananlar! Yolculuga cikan veya savasa giden kardesleri hakkinda: «Onlar yanimizda olsalardi olmezler ve oldurulmezlerdi» diyen inkarcilar gibi olmayin ki, Allah bunu onlarin kalblerinde bir hasret olarak biraksin. Dirilten de olduren de Allah'tir. Allah islediklerinizi gorur....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey imân edenler! Yola çıkıp seyahatte ölen veya savaşlarda öldürülen kardeşleri için, «
yanımızda
olsalardı ne ölür, ne de öldürülürlerdi» diyen inkarcılar gibi olmayın ki, Allah bunu onların kalbinde hasret olarak bıraksın. Allah hem diriltir, hem öldürür. Allah yaptıklarınızı görüp bilendir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey İnananlar! Yolculuğa çıkan veya savaşa giden kardeşleri hakkında: 'Onlar
yanımızda
olsalardı ölmezler ve öldürülmezlerdi' diyen inkarcılar gibi olmayın ki, Allah bunu onların kalblerinde bir hasret olarak bıraksın. Dirilten de öldüren de Allah'tır. Allah işlediklerinizi görür....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler! Sizler, inkâr edenler ve yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında: «Eğer bizim
yanımızda
kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi» diyenler gibi olmayın. Allah bu kanaatı onların kalplerine (kaybettikleri yakınları için onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu. Canı veren de alan da Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey o bütün iman edenler! Sakın şunlar gibi olmayın ki küfrettiler de ıhvanları arzda bir siyahat ettikleri veya gazaya gittikleri vakit haklarında şöyle dediler «
yanımızda
olsalar ne ölürlerdi ne katlonurlardı» Allah bunu kalblerinde bir hasret olarak bıraksın diye, halbuki hayatı veren de Allah mematı veren de, ve Allah her ne yaparsanız görüb duruyor...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler, sakın inkar edip yolculuğa çıkan veya savaşa giden kardeşleri hakkında: «
Yanımızda
kalsaydılar ne ölür, ne de öldürülürlerdi.» diyenler gibi olmayın! Allah bunu onların yüreklerini dağlayan bir acı olarak bıraksın diye böyle söylerler. Oysa yaşatan da öldüren de Allah'tır ve Allah bütün yaptıklarınızı görür....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler! Sizler inkâr edenler ve yeryüzünde sefere veya savaşa çıkan kardeşleri için: «Eğer bizim
yanımızda
olsalardı ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi.» diyenler gibi olmayın. Allah bunu, onların kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. Allah, diriltir ve öldürür. Allah yaptıklarınızı görmektedir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey müminler, yolculuğa çıkan ya da savaşa katılan kardeşleri hakkında «Eğer onlar
yanımızda
olsalardı ölmezler ya da öldürülmezlerdi» diyen kâfirler gibi olmayınız. Allah bu asılsız saplantıyı onların kalplerine çöreklenen acı bir hayıflanmaya dönüştürdü. Oysa can veren de öldüren de Allah'tır. Hiç kuşkusuz Allah yaptıklarınızı görür....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey inananlar, kafirler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "
Yanımızda
olsalardı ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Tanrı, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Tanrı'dır. Tanrı, yaptıklarınızı görendir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey îmân edenler! İnkâr eden ve kardeşleri hakkında yeryüzünde yolculuğa çıktıkları veya gaziler oldukları (savaşa gittikleri) zaman: 'Eğer
yanımızda
olsalardı ne ölürler, ne de öldürülürlerdi!' diyenler gibi olmayın ki, Allah bunu (bu sözü) onların kalblerinde bir hasret (ve pişmanlık) kılsın! Çünki hayâtı veren de öldüren de (ancak) Allah’dır. Allah ise,yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey imân edenler! Kâfir olanlar ve kardeşleri için sefere çıktıkları veya gaziler oldukları zaman, «Eğer onlar bizim
yanımızda
olsalar idi ne ölürlerdi ve ne de öldürürlerdi,» diyenler gibi olmayınız. Allah Teâlâ onu kalblerinde bir hasret kılmak için yapmıştır. Halbuki Allah Teâlâ yaşatır, öldürür ve Allah Teâlâ yaptığınız şeyleri hakkıyla görücüdür....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler! Sizler inkâr edenler gibi yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında: “Eğer bizim
yanımızda
kalsalardı ölmezlerdi veya öldürülmezlerdi. ” diyenler gibi olmayın. Allah bunu onların yüreklerinde bir iç acısı yaptı. Halbuki dirilten de öldüren de Allah'tır. Allah yaptıklarınızı görmektedir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
-Ey iman edenler! Yolculuğa çıkan veya savaşa giden kardeşleri için “
yanımızda
kalsalardı ölmez ve öldürülmezlerdi” diyen kafirler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalbinde yakıp kavuran bir dert kılmak için ortaya koymuştur. Yaşatan da öldüren de Allah’tır. Allah, yaptıklarınızı görmektedir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler! Dini inkâr edip de Allah için seferde ölen veya gazalarda öldürülen arkadaşları hakkında: "Bizim
yanımızda
olsalardı, ne ölürler ne de öldürülürlerdi." diyenler gibi olmayın! Allah bunu, onların gönüllerinde bir hasret, bir yürek yarası olarak bıraksın diye yaptı. Hayatı veren de, alan da Allah’tır. Allah bütün yaptıklarınızı görür....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey inananlar, siz inkâr edenler ve yeryüzünde sefere, ya da savaşa çıkan gazi kardeşleri için: "Eğer bizim
yanımızda
olsalardı ölmezlerdi ve vurulmazlardı." diyenler gibi olmayın. Allâh, onların bu düşünce ve sözlerini, kalblerinde dert yapar. Yaşatan da, öldüren de Allahtır. Allâh, yaptıklarınızı görmektedir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler, küfre sapanlar ile yer yüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: «
Yanımızda
olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi» diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler! Sefere veya savaşa çıkan kardeşleri için 'Bizim
yanımızda
olsalardı ölmez yahut öldürülmezlerdi' diyen kâfirler gibi olmayın. Allah bunu onların yüreklerine bir hasret olarak yerleştirdi. Yaşatan da Allah'tır, öldüren de. Allah sizin yaptıklarınızı da görmektedir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman sahipleri! Yeryüzünde dolaşan yahut gazaya çıkan kardeşleri için şöyle diyen inkârcılar gibi olmayın: "
Yanımızda
olsaydılar ölmezlerdi, öldürülmezlerdi." Allah bunu onların kalplerinde bir özlem yapacaktır. Allah diriltir de öldürür de. Allah, yapıp ettiklerinizi en iyi şekilde görmektedir....
Nisa Suresi, 67. Ayet:
Biz de onlara, o zaman
yanımızda
n büyük bir ecir verirdik....
Nisa Suresi, 67. Ayet:
Biz de onlara, o zaman
yanımızda
n büyük bir ecir verirdik....
Nisa Suresi, 67. Ayet:
Biz de o zaman
yanımızda
n büyük bir mükafat verirdik....
Nisa Suresi, 67. Ayet:
Biz de onlara, o zaman
yanımızda
n büyük bir ecir verirdik....
Əraf Suresi, 37. Ayet:
Allah'a karşı yalan uydurandan yahut O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Onlara Kitap'tan nasipleri ulaşır. Elçilerimiz canlarını almak üzere geldiklerinde onlara: 'Allah'tan başka taptıklarınız nerede?' derler. Onlar da: 'Bizim
yanımızda
n kayboldular' derler ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler....
Hud Suresi, 91. Ayet:
Dediler ki: Ey Şuâyb ! Biz senin söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve biz seni aramızda zayıf olarak görüyoruz. Kabilen olmasaydı, elbette seni taşlardık. Hem sen bizim
yanımızda
pek aziz-şerefli, itibırlı, üstün bir kimse de değilsin....
Hud Suresi, 91. Ayet:
Dediler ki: Ey Şuayb; söylediklerinin çoğunu anlamıyor ve seni aramızda cidden zayıf görüyoruz. Taraftarların olmasaydı, seni taşlardık. Esasen sen, bizim
yanımızda
şerefli kimse de değilsin....
Hud Suresi, 91. Ayet:
Dediler ki: "Ey Şu'ayb, senin söylediklerinden çoğunu anlamıyoruz, biz seni içimizde zayıf görüyoruz. Kabilen olmasaydı seni mutlaka taşla(yarak öldürü)rdük! Senin bizim
yanımızda
hiçbir değerin yoktur!"...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
el meliku'tûnî
: melik (hükümdar) "bana getirin"
3.
bi-hi
: onu
4.
estahlis-hu
: onu seçti...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Ve melik şöyle dedi: “Onu bana getirin! Onu kendim için seçtim." Onunla konuşunca: “Muhakkak ki; sen, bugün bizim
yanımızda
mevki sahibisin, eminsin (güvenilir kişisin).” dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral, “Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım”, dedi. Onunla konuşunca dedi ki: “Şüphesiz bugün sen
yanımızda
yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.”...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim. Onunla konuşunca: Bugün sen
yanımızda
yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Melik dedi ki: "Onu (Yusuf'u) bana getirin! Onu kendime özel dost edineyim". . . Onunla konuşmaya başlayınca şöyle dedi: "Bugün senin
yanımızda
kesinlikle güvenilir bir yerin vardır. "...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral: 'Yûsuf’u bana getirin, onu kendime özel danışman yapayım' dedi. Onunla konuşunca: 'Bugün, sen,
yanımızda
yüksek makam sahibi, itibarlı ve güvenilir birisin' dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: 'Onu getirin kendime özel (görevli) edineyim' Onunla konuşunca da: 'Sen bugün bizim
yanımızda
önemli mevki sahibi ve güvenilir birisin' dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım." Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim
yanımızda
(artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman, yönetici)sin."...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki! Onu bana getirin, kendime onu has (bir yaradımcı) edineyim. Sonra hükümdar Yûsuf’la konuşunca: “- Sen bugün,
yanımızda
mühim bir mevki sahibisin, emînsin”. dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hukumdar: «Onu bana getirin, yanima alayim» dedi. Onunla konusunca: «Bugun senin yanimizda onemli bir yerin ve guvenilir bir durumun vardir.» dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral, «Yûsuf'u bana getirin, onu kendime özel bir müşavir edineyim» dedi. Ne vakit ki, onunla konuştu, dedi ki: «Bugün senin bizim
yanımızda
önemli bir yerin ve güvenilir bir makamın vardır!»...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar: 'Onu bana getirin, yanıma alayım' dedi. Onunla konuşunca: 'Bugün senin
yanımızda
önemli bir yerin ve güvenilir bir durumun vardır.' dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim. Onunla konuşunca: Bugün sen
yanımızda
yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral dedi ki: 'Getirin onu, yanımda çalışması için onu atayayım' Kendisiyle konuşup görüşünce, 'Sen artık bugün
yanımızda
önemli bir makamı olan güvenilir birisin,' dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar da dedi ki: «Onu bana getirin, kendime müşavir yapayım.» Bunun üzerine onunla konuşunca da: «Sen bugün
yanımızda
gerçekten bir mevki sahibi ve güvenilir bir kişisin.» dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: «Onu bana getirin, kendime tahsis edeyim.» Sonra onunla konuşunca da: «Sen bugün
yanımızda
gerçekten büyük bir mevki sahibisin, güvenilir birisin» dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım." Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim
yanımızda
(artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilirsin (emiyn)."...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar ise: 'Onu bana getirin; kendime hâs (müşâvir) yapayım' dedi. Sonra onunla konuşunca: 'Doğrusu sen bugün bizim
yanımızda
makam sâhibi emîn bir kimsesin!' dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: Onu bana getirin de yanıma alayım. Onunla konuşunca da dedi ki: Sen, bugün bizim
yanımızda
önemli bir mevki sahibisin, eminsin....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Ve Kral: "Onu bana getirin," dedi, "ki, kendime dost edineyim". Ve o'nunla konuşunca, (Kral:) "Bundan böyle
yanımızda
kendisine güven duyulan biri olarak" dedi, "yüksek bir yerin olacaktır!"...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Ve hükümdar dedi ki: «O'nu bana getirin, O'nu kendime tahsis edeyim. Vaktâ ki O'nunla konuştu. Dedi ki: «Şüphesiz sen bizim
yanımızda
mevki-i emanet sahibisin.»...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar: -Onu bana getirin, yanıma alayım, dedi. Onunla konuşunca: -Bugün senin
yanımızda
önemli bir yerin ve güvenilir bir durumun vardır, dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral: "Onu bana getirin, dedi, onu kendime özel (dost) yapayım!" Kendisiyle konuş(up ondaki olgunluğu gör)ünce (Yûsuf'a): "Sen, dedi, artık bugün
yanımızda
mevki sâhibi, güvenilir(bir kimse)sin."...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: «Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım.» Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: «Sen bugün bizim
yanımızda
(artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman, yönetici)sin.»...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar 'Onu bana getirin, kendime danışman yapayım' dedi. Onunla konuşunca da 'Bundan böyle sen bizim
yanımızda
yüksek mevki sahibi, güvenilir birisin' dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral dedi ki: "Onu bana getirin, kendime özel dost edineyim." Yusuf'la konuşunca da şöyle dedi: "Artık bugün
yanımızda
mevkii olan, güvenilir bir dostsun."...
Yusif Suresi, 63. Ayet:
Babalarına geri döndüklerinde dediler ki: "Ey babamız. . . Bir sonraki gidişte
yanımızda
(Bünyamin'i) götürmezsek bize bir ölçek bile erzak verilmeyecek. . . Biz onu mutlaka koruruz. "...
Yusif Suresi, 63. Ayet:
Ve böylece babalarının yanına döndüklerinde, (Yusuf'un kardeşleri,) "Ey babamız!" dediler, "(Bünyamin'i
yanımızda
götürmedikçe) artık bize bir ölçek bile zahire verilmeyecek; bunun için kardeşimizi bizimle gönder ki (bize yetecek) tartıda (zahire) alabilelim; bu arada onu elbette koruyup gözeteceğiz!"...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Yakub'un oğulları, Yusuf'un yanına girdiklerinde dediler ki; 'Ey vezir, biz ve ailemiz sıkıntıya düştük,
yanımızda
düşük değerli bir bedel getirdik, fakat sen erzağımızı eksiltmeden ver, bize bağışta bulun. Çünkü Allah hayırseverleri ödüllendirir...»...
Hicr Suresi, 21. Ayet:
1.
ve in
: ve yoktur (eğer var ise, ancak ...dır)
2.
min şey'in
: bir şeyden, bir şey
3.
illâ
: ancak, ...den başka, olmaksızın
4.
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hazinesi bizim
yanımızda
olmayan hiçbir şey yoktur. Malûm (bilinen) bir kaderi (takdir edilmiş miktarı) olmaksızın onu indirmeyiz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hiçbir şey yoktur ki hazineleri
yanımızda
olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Her şeyin hazineleri yalnız bizim
yanımızda
dır. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Her şeyin hazineleri yalnız bizim
yanımızda
dır. Biz, o hazinelerden, ancak bir hesap, bir plan dahilinde, belli ölçülerde, düzenli olarak veririz, indiririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Her şeyin hazineleri yalnız bizim
yanımızda
dır. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hiç bir şey yoktur ki onun hazineleri bizim
yanımızda
olmasın, ancak biz onu belirlenmiş bir ölçüyle indiririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hiç bir şey yoktur ki bizim
yanımızda
hazineleri olmasın, fakat biz, onu ancak ma'lüm bir mıkdar ile indiririz...
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hazineleri, Bizim
yanımızda
olmayan hiçbir şey yoktur. Fakat Biz onu, ancak belirli bir ölçü ile indiririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Her şeyin hazineleri yalnız bizim
yanımızda
dır. Fakat biz, onu ancak ihtiyaca göre, belli ölçülerde veririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Evrende varolan her şeyin hazinesi, ana kaynağı bizim
yanımızda
dır. Ve biz her şeyi size belirli bir ölçüye göre indiririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hiçbir şey de yoktur ki, onun hazîneleri
yanımızda
olmasın; artık onu ancak belli bir mikdarda indiririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Kaynağı
yanımızda
olmayan hiçbir şey yoktur. Ancak biz onu belli bir ölçüye göre indiririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri, bizim
yanımızda
olmasın, ama biz onu, bilinen bir miktar ile indiririz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri bizim
yanımızda
olmasın. Ama biz onu ancak belirli bir ölçüde/bir kaderle indiririz....
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
Böylece onlar kendisine
yanımızda
n bir rahmet verdiğimiz ve katımızdan bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul buldular....
Taha Suresi, 87. Ayet:
Soydaşları dediler ki; «Biz sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. Fakat
yanımızda
Mısırlılar'a ait birkaç insan yükü süs eşyası getirmiştik. Bu yükleri ateşe attık. Samiri de yanındaki süs eşyalarını ateşe atmıştı....
Möminun Suresi, 62. Ayet:
1.
ve lâ nukellifu
: ve mükellef tutmayız
2.
nefsen
: nefs, kişi, kimse
3.
illâ
: den başka, dışında
4.
vus'a-hâ
:...
Möminun Suresi, 62. Ayet:
Herkese ancak gücü ve imkânı nisbetinde teklifte bulunuruz.
Yanımızda
ki kitap hakkı söyler ve onlar haksızlığa uğramazlar....
Möminun Suresi, 62. Ayet:
Hiç kimseye gücünün üstünde görev yüklemeyiz.
Yanımızda
hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara asla zulmedilmez....
Şüəra Suresi, 18. Ayet:
Firavun şöyle dedi: “- Seni çocukken
yanımızda
büyütmedik mi? Hem de bizde, ömründen senelerce kaldın....
Şüəra Suresi, 18. Ayet:
(Fakat Musa mesajını Firavun'a tebliğ edince, Firavun:) "Biz seni çocukken
yanımızda
yetiştirmemiş miydik?" dedi, "Ve sen ömrünün pek çok yılını bizim aramızda geçirmemiş miydin?...
Şüəra Suresi, 18. Ayet:
"A!" dedi, "Sen şu bebekken alıp
yanımızda
büyüttüğümüz çocuk değil misin? Sonra da bizim sarayımızda senelerce kalmış, ömrünün bir kısmını bizimle geçirmiştin?"...
Nəml Suresi, 56. Ayet:
Halkının buna karşı verdiği cevap sadece: "Lût’u ve etrafındakileri şehrinizden kovun, çünkü onlar çok temiz insanlar,
yanımızda
kirlenmesinler(!)" demekten ibaret oldu....
Saffat Suresi, 28. Ayet:
'Siz bize sağ
yanımızda
n yaklaşıyordunuz,' derler....
Sad Suresi, 25. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
gafernâ lehu
: ona mağfiret ettik
3.
zâlike
: bu
4.
ve inne
: ve gerçekten, muhakkak
Sad Suresi, 25. Ayet:
Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz
yanımızda
onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Bu davranışından dolayı onu bağışladık.
Yanımızda
onun bir yakınlığı, bir değeri var. Cennet’te güzel bir makamı var....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Biz de onu bağışladık ve şüphesiz ki onun
yanımızda
yakınlığı, dönüş ve sonuç güzelliği vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz
yanımızda
onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Böylece onu bağışladık.
Yanımızda
onun yakınlığı ve güzel bir yeri vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Biz de bu hatasını kendisine bağışladık. Gerçekten ona,
yanımızda
bir yakınlık ve akibet (dönüş) güzelliği vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Biz de o zannettiği şeyi kendisine bağışladık. Şüphesiz
yanımızda
onun bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Böylece onu bağışladık.
Yanımızda
onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Biz de ondan bunu affettik.
Yanımızda
onun bir yakınlığı ve güzel bir geleceği vardır....
Sad Suresi, 40. Ayet:
1.
ve inne
: ve muhakkak
2.
lehu
: onun için, onun
3.
inde-nâ
: bizim
yanımızda
, katımızda
4.
le
: mutlaka, elbett...
Sad Suresi, 40. Ayet:
Şüphesiz onun
yanımızda
yakınlığı ve güzel dönüşü, iyi geleceği vardır....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Onun bizim
yanımızda
yakınlığı ve güzel yeri vardı....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Doğrusu onun, bizim
yanımızda
yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardı....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Onun için, bizim
yanımızda
bir yakınlık ve güzel bir gelecek de vardır....
Sad Suresi, 47. Ayet:
1.
ve inne-hum
: ve gerçekten, muhakkak onlar
2.
inde-nâ
: bizim
yanımızda
, katımızda
3.
le
: elbette, gerçekten
4.
min
Sad Suresi, 47. Ayet:
Hem onlar
yanımızda
seçkin ve hayırlı kimselerdendirler....
Sad Suresi, 47. Ayet:
Onlar bizim
yanımızda
iyilerden seçilmiş kimselerdi....
Sad Suresi, 47. Ayet:
Onlar bizim
yanımızda
seçkin ve hayırlı kimselerdir....
Sad Suresi, 47. Ayet:
Üstelik onlar Bizim
yanımızda
seçkin ve hayırlı zatlardı....
Sad Suresi, 47. Ayet:
Onlar bizim
yanımızda
seçkinlerden, hayırlılardandır....
Mömin Suresi, 25. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
câe-hum
: onlara geldi
4.
bi el hakkı
: hak ile
Mömin Suresi, 74. Ayet:
Allah'tan başka.' Derler ki: 'Bizim
yanımızda
n kayboldular. Hayır, biz zaten daha önce bir şeye tapmıyorduk.' İşte Allah inkâr edenleri böyle saptırır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Şüphesiz biz, toprağın; onlardan neleri eksilttiğini bilmekteyiz.
Yanımızda
(o bilgileri) koruyan bir kitap vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Biz, toprağın onlardan neleri eksilttiğini kesinlikle bilmekteyiz.
Yanımızda
o bilgileri koruyan bir kitap vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Biz, toprağın onlardan neyi eksilttiğini, elbette biliyoruz.
Yanımızda
, her şeyi kaydedip muhafaza eden bir sicil vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
(4-5) Biz, muhakkak yerin onlardan neyin (çürütüp) eksilttiğini biliriz.
Yanımızda
(her şeyin yazılı bulunduğu) muhafazalı bir kitap vardır. Hayır, onlar hakk kendilerine gelince yalanladılar. Bu bakımdan onlar, kararsızlık ve perişanlık içindedirler....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Biz, toprağın onlardan neleri eksilttiğini kesinlikle bilmekteyiz.
Yanımızda
o bilgileri koruyan bir kitap vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Yeryüzünün onlardan kimi alıp götürdüğünü bilmişizdir.
Yanımızda
koruyan bir kayıt vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Ancak, Biz yerin onlardan neyi (yiyip) eksilteceğini biliriz ve
yanımızda
içinde herşeyi muhafaza eden bir kitap vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Fakat biz toprağın onlardan neyi eksilttiğini elbette biliyoruz.
Yanımızda
herşeyi kaydedip muhafaza eden bir kitap vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Biz toprağın onlardan neleri eksilttiğini kesinlikle bilmekteyiz.
Yanımızda
o bilgileri koruyan bir kitap vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Biz toprağın onlardan neleri eksilttiğini muhakkak bilmekteyiz.
Yanımızda
(her şeyi) zapteden bir kitap (Levh-i mahfuz) vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Biz toprağın, onların bedenlerini (hücre hücre) nasıl çürüttüğünü tafsilatıyla biliriz. Zaten
yanımızda
her şeyin kayıtlı olduğu şaşmaz bir sicil vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Biz yerin, onlar(ın cesetlerin)den ne eksilttiğini bilmişizdir.
Yanımızda
(her şeyi) zapteden bir Kitâp vardır....
Qaf Suresi, 5. Ayet:
(4-5) Biz, muhakkak yerin onlardan neyin (çürütüp) eksilttiğini biliriz.
Yanımızda
(her şeyin yazılı bulunduğu) muhafazalı bir kitap vardır. Hayır, onlar hakk kendilerine gelince yalanladılar. Bu bakımdan onlar, kararsızlık ve perişanlık içindedirler....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ledeynâ
: bizim
yanımızda
..... vardır
3.
enkâlen
: ağır kelepçeler, ağır zincirler
4.
ve cahîmen
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Muhakkak ki bizim
yanımızda
(ayaklara bağlanan) ağır zincirler ve alevli ateş vardır....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
(12-13) Çünkü bizim
yanımızda
(kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Muhakkak ki bizim
yanımızda
enkal (güçlü bağlar, zincirler) ve cahîm (cehennem, yakıcı ateş) vardır. Not: Ünlü Kur'ân yorumcusu İmam Razi, gelecek yaşamdaki azabın bu sembolizmini izah ederken şunları söyler: "Bu dört durum, kişinin hayattayken yaptıklarının ruhî sonuçları olarak görülebilir. "Ağır prangalar", ruhun önceki maddi ilgilerine ve bedenî zevklerine mahkûmiyetinin devam etmesinin bir sembolüdür. Bunların gerçekleşmesinin imkânsız hâle geldiği o gün, bu prangalar ve zincirler, yeniden ...
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Çünkü Bizim
yanımızda
bukağılar ve cayır cayır yanan bir ateş vardır:...
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Zira (ahirette kâfirler için) bizim
yanımızda
bukağılar ve (içine) girecekleri bir ateş var....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
(12-13) Çünkü
yanımızda
bukağılar, Cehennem, boğazdan geçmeyen yiyecek ve elem verici bir azâb vardır....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Yanımızda
zincirler ve cehennem vardır....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Çünkü bizim
yanımızda
bukağılar var ve bir cehîm var...
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Çünkü Bizim
yanımızda
bukağılar ve ateş var,...
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Zira bizim
yanımızda
bukağılar var, bir cehennem var....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Çünkü bizim
yanımızda
ağır zincirler ile cehennem vardır....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Çünkü bizim
yanımızda
bukağılar ve cayır cayır yanan bir ateş vardır....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Çünkü bizim
yanımızda
(ağır) bukağılar var, yakıcı bir ateş var, ...
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Çünki bizim
yanımızda
ağır kelepçeler ve yakıcı bir ateş vardır!...
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Şüphe yok ki Bizim
yanımızda
ağır bukağılar ve bir alevli ateş vardır....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Yanımızda
onlar için ağır boyunduruklar ve cehennem var....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Bizim
yanımızda
ağır boyunduruklar ve cehennem var....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Doğrusu, bizim
yanımızda
bukağılar ve cehennem var....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Çünkü bizim
yanımızda
bukağılar ve cayır cayır yanan bir ateş vardır;...
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Bizim
yanımızda
bukağılar var, cehennem var!...
Müzzəmmil Suresi, 13. Ayet:
(12-13) Çünkü bizim
yanımızda
(kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır....
Müzzəmmil Suresi, 13. Ayet:
(12-13) Çünkü
yanımızda
bukağılar, Cehennem, boğazdan geçmeyen yiyecek ve elem verici bir azâb vardır....
Saffat Suresi, 167. Ayet:
(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer
yanımızda
öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.”...
Saffat Suresi, 167. Ayet:
(167-168-169) Her ne kadar müşrikler, «
yanımızda
öncekilerden kalma bir kitap bulunsaydı, elbette bizler, Allah'ın hâlis kullarından olurduk» dlyorlardıysa da,...
Saffat Suresi, 167. Ayet:
(167-169) (Müşrikler) şöyle diyorlardı: «Eğer
yanımızda
önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk.»...
Saffat Suresi, 167. Ayet:
(167-169) Ve (o müşrikler) doğrusu diyorlardı ki: 'Eğer şübhesiz bizim
yanımızda
(da) öncekiler(e verilenler)den bir kitab olsaydı, (biz de) elbette Allah’ın ihlâsa erdirilmiş kulları olurduk.'...
Saffat Suresi, 167. Ayet:
(167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim
yanımızda
evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah'ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.»...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
1.
lev enne
: eğer, keşke olsaydı
2.
inde-nâ
:
yanımızda
3.
zikren
: zikir
4.
min el evvelîne
: evvelkilerden
...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
Keşke bizim
yanımızda
(elimizde) evvelkilere verilenlerden bir zikir (bir kitap) olsaydı....
Saffat Suresi, 168. Ayet:
(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer
yanımızda
öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.”...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
"Eğer bizim
yanımızda
da atalarımızdan bize ulaşmış bir bilgi olsa idi. . . "...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
'Eğer
yanımızda
, önceki ümmetlerinkine benzer bir kitap olsaydı, biz de hâlis kul olurduk.'...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
'Eğer
yanımızda
öncekiler(e inenler)den bir zikir (kitap) olsaydı,...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
"Eğer
yanımızda
öncekilerden bir zikir (kitap) bulunmuş olsaydı."...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
“- Eğer
yanımızda
evvelkilerin kitablarından bir kitab olsaydı,...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
(167-168-169) Her ne kadar müşrikler, «
yanımızda
öncekilerden kalma bir kitap bulunsaydı, elbette bizler, Allah'ın hâlis kullarından olurduk» dlyorlardıysa da,...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
'
Yanımızda
öncekilerden bir uyarı bulunsaydı,'...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
eğer
yanımızda
evvelkilerinkinden bir zikr olsa idi...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
Eğer
yanımızda
önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı,...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
(167-169) (Müşrikler) şöyle diyorlardı: «Eğer
yanımızda
önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk.»...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
Eğer
yanımızda
evvelkilere gelen bir uyarı kitabı olsaydı....
Saffat Suresi, 168. Ayet:
"Eğer
yanımızda
öncekilerden bir zikir (kitap) bulunmuş olsaydı."...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
(167-169) Ve (o müşrikler) doğrusu diyorlardı ki: 'Eğer şübhesiz bizim
yanımızda
(da) öncekiler(e verilenler)den bir kitab olsaydı, (biz de) elbette Allah’ın ihlâsa erdirilmiş kulları olurduk.'...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
(167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim
yanımızda
evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah'ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.»...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
-Öncekilerden
yanımızda
bir zikir/kitap olsaydı...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
"Eğer
yanımızda
öncekiler(e gelen Kitap'lar)dan bir uyarı olsaydı."...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
«Eğer
yanımızda
öncekilerden bir zikir (kitap) bulunmuş olsaydı,»...
Saffat Suresi, 169. Ayet:
(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer
yanımızda
öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.”...
Saffat Suresi, 169. Ayet:
(167-168-169) Her ne kadar müşrikler, «
yanımızda
öncekilerden kalma bir kitap bulunsaydı, elbette bizler, Allah'ın hâlis kullarından olurduk» dlyorlardıysa da,...
Saffat Suresi, 169. Ayet:
(167-169) (Müşrikler) şöyle diyorlardı: «Eğer
yanımızda
önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk.»...
Saffat Suresi, 169. Ayet:
(167-169) Ve (o müşrikler) doğrusu diyorlardı ki: 'Eğer şübhesiz bizim
yanımızda
(da) öncekiler(e verilenler)den bir kitab olsaydı, (biz de) elbette Allah’ın ihlâsa erdirilmiş kulları olurduk.'...
Saffat Suresi, 169. Ayet:
(167-169) Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim
yanımızda
evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah'ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.»...
Qaf Suresi, 35. Ayet:
Orada onlar için diledikleri her şey var ve
yanımızda
fazlası da mevcuttur....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
"Kesinlikle Bizim
yanımızda
bukağılar; ayaklarından bağlayacağımız demir halkalar ve cehennem var. "...
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Biz, yerin onlardan neyi eksilttiğini elbette bilmişizdir.
Yanımızda
da çok iyi kaydedip koruyan bir kitap vardır. ...
Sad Suresi, 25. Ayet:
Biz de o'nun için bunu bağışladık/Biz de o'nu bağışladık. İşte böyle! Şüphesiz
yanımızda
o'nun için bir yakınlık ve güzel bir dönüş yeri vardır. ...
Sad Suresi, 40. Ayet:
Şüphesiz ki o'nun için
yanımızda
bir yakınlık ve güzel bir dönüş yeri vardır. ...
Sad Suresi, 47. Ayet:
Ve şüphesiz onlar,
yanımızda
seçilmiş en hayırlı kimselerdendir. ...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Ve hükümdar, “Onu bana getirin, onu kendim için atayayım” dedi. Sonra o'nunla konuşunca da, “Şüphesiz sen bugün
yanımızda
gerçekten önemli bir mevki sâhibisin, güvenilir birisin” dedi. ...
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Ve her şeyin hazineleri yalnız Bizim
yanımızda
dır. Ve Biz, onu ancak belli bir ölçü ile indiririz. ...
Saffat Suresi, 167. Ayet:
(167-169) Ve onlar kesinlikle diyorlardı ki: “Şüphesiz eğer
yanımızda
öncekilerden bir öğüt/kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın arıtılmış kulları olurduk.” ...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
(167-169) Ve onlar kesinlikle diyorlardı ki: “Şüphesiz eğer
yanımızda
öncekilerden bir öğüt/kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın arıtılmış kulları olurduk.” ...
Saffat Suresi, 169. Ayet:
(167-169) Ve onlar kesinlikle diyorlardı ki: “Şüphesiz eğer
yanımızda
öncekilerden bir öğüt/kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın arıtılmış kulları olurduk.” ...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman etmiş kişiler! Allah'ın ilâhlığını, rabliğini tanımayan ve yeryüzünde dolaşan yahut gazaya çıkan kardeşleri için “
Yanımızda
olsalardı ölmezlerdi, öldürülmezlerdi” diyen şu kişiler gibi olmayın. –Kesinlikle Allah, bunu, onların kalplerinde bir yara yapacaktır.– Ve Allah, hayat verir ve öldürür. Ve Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir. ...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey amənu olanlar! Siz yer üzündə səfərə çıxmış və ya qazi olan (döyüşə qatılan) qardaşları üçün ‘Əgər bizim
yanımızda
olsaydılar ölməzdilər və öldürülməzdilər.’ deyən kafirlər kimi olmayın! Allah bunu onların qəlblərində bir həsrət (peşmanlıq) olsun deyə etdi. Allah yaşadar və öldürər. Allah etdiklərinizi ən yaxşı görəndir....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hökmdar belə dedi: ‘Onu mənə gətirin! Onu özüm üçün seçdim.’ Onunla söhbət etdikdə: ‘Şübhəsiz ki, sən bu gün bizim
yanımızda
məqam sahibisən, əminsən (etibarlı adamsan).’ dedi....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Elə bir şey yoxdur ki, onun xəzinələri Bizim
yanımızda
olmasın. Biz onu ancaq müəyyən miqdar ilə endiririk....
Saffat Suresi, 168. Ayet:
Kaş ki bizim
yanımızda
(əlimizdə) əvvəlkilərə verilənlərdən bir zikr (bir kitab) olsaydı....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman gətirənlər! Səfərə çıxmış və ya müharibəyə getmiş qardaşları barəsində: “Əgər onlar bizim
yanımızda
olsaydılar, nə ölər, nə də öldürülərdilər”– deyən kafirlər kimi olmayın! Allah bunu onların qəlblərində qəm-qüssə olsun deyə (belə) etdi. Dirildən də, öldürən də Allahdır. Allah nə etdiklərinizi görür....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Padşah dedi: “Onu yanıma gətirin! Onu özümə yaxın (adam) edəcəyəm”. Onunla söhbət etdikdə: “Sən bu gün
yanımızda
yüksək məqam sahibi, etibarlı bir adamsan”– dedi....
Sad Suresi, 47. Ayet:
Həqiqətən, onlar Bizim
yanımızda
seçilmiş ən yaxşı kimsələrdəndirlər....
Zuxruf Suresi, 4. Ayet:
Şübhəsiz ki, o,
yanımızda
kı Ana Kitabdandır. O, ucadır, hikmətlə doludur....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ay o kəslər ki, inanırsınız! Olmayın o kəslər kimi ki, kafirdirlər və deyirlər qardaşları üçün, onda ki, yürüş edirdilər ərzdə, ya döyüşürlər: «Əgər olsaydılar
yanımızda
, nə ölərlər və nə də qətlə yetirilərdilər!». Etməsi üçün Allah bu həsrəti qəlblərində onların. Və Allah dirildir və öldürür və Allah nə ilə ki, əməldəsiniz, Bəsirdir!...
Nisa Suresi, 67. Ayet:
Onda əta edərdik onlara
yanımızda
n əzəmətli əcr...
Yunus Suresi, 76. Ayet:
Amma elə ki, Bizim
yanımızda
n onlara haqq gəldi, dedilər: «Həqiqətən, bu, aşkar sehrdir!»...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Məlik dedi: «Onu mənim yanıma gətirin, xüsusi bəndələrimdən edim». Amma elə ki, onunla kəlmə kəsdi, dedi: «Həqiqətən, sən bu gün bizim
yanımızda
əmin məqamdasan!»...
Hicr Suresi, 21. Ayet:
.Elə bir şeydən ki, ancaq Bizim
yanımızda
dır onun xəzinələri və nazil edirik onu ancaq məlum qədərində....
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
Bizim bəndələrimizdən olan bir bəndəni tapdılar ki, ona Öz
yanımızda
n rəhmət verib və ona elm təlim vermişdik....
Taha Suresi, 99. Ayet:
Beləcə hekayət edirik sənin üzərinə keçmiş xəbərlərdən və Biz əta etdik sənə Öz
yanımızda
n olan yad etməni....
Ənbiya Suresi, 17. Ayet:
Əgər Biz iradə etsəydik götürək əyləncə, götürərdik onu Öz
yanımızda
n, əgər əməl etmiş olsaydıq....
Möminun Suresi, 62. Ayet:
Biz nəfsi ancaq onun gücünə görə yükləyirik və Bizim
yanımızda
kitab var, hansı ki, haqqi söyləyir və onlara zülm olunmayacaq....
Yasin Suresi, 32. Ayet:
Həqiqətən, küllisi cəmiyyən Bizim
yanımızda
hazırdırlar. ...
Yasin Suresi, 53. Ayet:
Oldu ancaq vahid səs və onda ki, onlar cəmiyyən
yanımızda
hazırdırlar. ...
Sad Suresi, 10. Ayet:
«Əgər bizim
yanımızda
əvvəlkilərdən yad etmə olsaydı, ...
Sad Suresi, 25. Ayet:
Biz bunu bağışladıq ona. Həqiqətən, onun üçün
yanımızda
yaxınlıq və yaxşı mənzil var....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Həqiqətən, onun üçün Bizim
yanımızda
yaxınlıq və yaxşı mənzil var!...
Sad Suresi, 47. Ayet:
Onlar Bizim
yanımızda
seçilmişlərdən, xeyirlilərdəndirlər....
Zümər Suresi, 49. Ayet:
Onda ki, toxunur insana zərər, Bizi çağırır. Sonra onda ki, onu nemətlə əvəz etsək Öz
yanımızda
n, deyir: «Həqiqətən, bu, mənə elmimə görə verilib!» Bəli, o sınaqdır və lakin əksəriyyəti onların bilmirlər!...
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Əgər Biz daddırsaq ona Öz
yanımızda
n rəhmət ondan sonra ki, zərər toxunub ona, deyir: «Bu mənim üçündür və zənn etmirəm saat yetişə. Əgər mən müraciət etsəm tərəfinə Rəbbimin, həqiqətən, mənim üçün Onun yanında yaxşılıq var!» Biz xəbər verərik o kəslərə ki, kafirdirlər, nə ilə ki, əməl etdilər və daddırarıq onlara qəliz əzabdan....
Zuxruf Suresi, 4. Ayet:
Həqiqətən, o ümmil-kitabda
yanımızda
dır – alidir, həkimdir!...
Duxan Suresi, 5. Ayet:
əmr Bizim
yanımızda
ndır. Biz göndərənlər olduq,...
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Əlbəttə, bilirik Biz nə ki, ərz alır onlardan və
yanımızda
kitab var hifz edən....
Qaf Suresi, 35. Ayet:
Onlar üçün orada nə istəsələr və Bizim
yanımızda
əlavə....
Qəmər Suresi, 35. Ayet:
nemət
yanımızda
n. Belə mükafatlandırırıq kim ki, şükr edəndir!...
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Həqiqətən, ağır yüyən zəncirlər və od Bizim
yanımızda
dır....
Hud Suresi, 91. Ayet:
Dedilər: «Ey Şüeyb, biz sənin (tək olan Allaha tərəf dəvətini və əskik satmağın tərk olunması kimi) dediklərinin çoxunu başa düşmürük və şübhəsiz, səni öz aramızda zəif görürük. Əgər o kiçik qəbilən olmasaydı səni daşqalaq edərdik. Sənin bizim üzərimizdə heç bir qüdrətin yoxdur (yaxud sənin bizim
yanımızda
heç bir qədir-qiymətin yoxdur)»....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Və şah dedi: «Onu mənim yanıma gətirin özümə yaxın adam edim.» Beləliklə, onunla danışdıqdan (və onun ağlını, elmini və mənəvi keyfiyyətlərini gördükdən) sonra dedi: «Sən bu gün(dən) bizim
yanımızda
yüksək məqamlı və etibarlı şəxssən!»...
Hicr Suresi, 21. Ayet:
(Varlıq aləmində və sizin təsəvvür aləminizdə) elə bir şey yoxdur ki, onun xəzinələri (onun vücudunun Bizim mütləq iradəmiz və «ol» kəlməsi olan mənbələri) Bizim
yanımızda
olmasın və Biz onu (vücud mərhələsinə) yalnız müəyyən miqdarda nazil edirik. [Və həmçinin sizin yaşayış vasitələrinizdən elə bir şey yoxdur ki, (onun bu dünyanın varlıqlarından olan ilkin maddəsi) Bizim ixtiyarımızda olmasın və onu yalnız müəyyən miqdarda nazil edirik (gerçəkləşdiririk).]...
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
Beləliklə, Bizim, Öz tərəfimizdən bir rəhmət (vəhy və nübuvvət, uzun ömür, gözlərdən gizlin qalmaq və həyatda insanlardan ehtiyacsızlıq) verdiyimiz və Öz
yanımızda
n elm (yaradılış aləminin səbəb və nəticələri barəsində bilənin boynuna vəzifə qoyan elm) öyrətdiyimiz və vasitəsiz ilham verdiyimiz bəndələrimizdən birini (Xızır peyğəmbəri) tapdılar....
Möminun Suresi, 62. Ayet:
Biz heç bir kəsə (iman və əməl mərhələlərində) qüdrətindən artıq vəzifə təyin etmirik. Bizim
yanımızda
(Lövhi-Məhfuz və ya hər bir bəndənin əməl dəftəri adlı) haqq danışan (və əməllərin xırdalıqlarını dəqiqliklə açıqlayan) bir kitab vardır. Onlar (cəza günü) zülmə və mükafatın kəsilməsinə məruz qalmazlar....
Şüəra Suresi, 18. Ayet:
Firon dedi: «Məgər biz səni uşaqlıq çağında öz
yanımızda
böyütmədikmi? Ömrünün neçə ilini bizim
yanımızda
qalmadınmı?»...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
«Əgər bizim
yanımızda
keçmişlərdən (keçmiş nəsillərdə olan kitablar qismindən) bir yada salan (kitab) olsaydı,...
Sad Suresi, 25. Ayet:
Biz bunu (Davudun ittiham olunan tərəfdən bir şey soruşmadan iddia irəli sürülən kimi hökm çıxararaq daha düzgün üsulu tərk etməsini və ya mələklərin qurma mühakiməsində hökm çıxararkən səhvə düçar olmasını) ona bağışladıq. Əlbəttə, Bizim
yanımızda
onun üçün (dünyada olduğu müddətdə) yaxınlıq məqamı və (axirətdə) qayıdışın gözəlliyi və gözəl qayıdış yeri vardır....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Əlbəttə, Bizim
yanımızda
onun üçün (dünyada olduğu müddətdə) yaxınlıq məqamı və (axirətdə) qayıdışın gözəlliyi və gözəl qayıdış yeri vardır....
Sad Suresi, 47. Ayet:
Əlbəttə, onlar Bizim
yanımızda
seçilmişlərdən və yaxşılardandırlar....
Zuxruf Suresi, 4. Ayet:
Həqiqətən bu (Qur’an) Bizim
yanımızda
ana kitabda (Lövhi-Məhfuzda) uca məqam və möhkəm quruluş, dəqiq məzmun və mətin bəyan sahibidir....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
(Heç də uzaq deyil! Çünki) şübhəsiz, Biz yerin onların cəmiyyətindən nəyi azaltdığını və (qəbir) torpağın(ın) onların cəsədlərindən nəyi əskiltdiyini (əzəldən) bilirik. Çünki Bizim
yanımızda
(varlıq aləminin hadisələrini) qoruyan və (hər bir hadisə və dəyişiklikdən) qorunmuş (Lövhi-Məhfuz adlı) bir kitab vardır....
Qaf Suresi, 35. Ayet:
Orada onlar üçün istədikləri (hər bir) şey vardır. Bizim
yanımızda
(onların təsəvvür və istəklərindən xaric) daha artıq (nemətlər) mövcuddur....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Həqiqətən, Bizim
yanımızda
(axirət aləmində) ağır zəncirlər (qandallar) və şiddətlə yanan alovlu bir od vardır....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edənlər! Qardaşları səfərə və ya savaşa getdikdə onlar haqqında “Onlar bizim
yanımızda
olsaydılar, ölməzdilər və öldürülməzdilər” deyən inkarçılar kimi olmayın. Allah bunu (bu düşüncəni) onların qəlblərinə bir həsrət (yarası) olaraq qoydu. Allah yaşadar və öldürər. Allah etdiklərinizi görəndir....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral: “Onu mənə gətirin, yanıma götürüm”, – dedi. Onunla danışdıqda dedi ki: “Şübhəsiz, bu gün sən
yanımızda
yüksək məqam sahibi və güvənilən birisən”....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Elə bir şey yoxdur ki, xəzinələri
yanımızda
olmasın. Biz onu ancaq müəyyən bir ölçü ilə endirərik....
Saffat Suresi, 168. Ayet:
“Əgər
yanımızda
əvvəlkilərə verilən kitablardan bir kitab olsaydı,...
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Şübhəsiz, biz torpağın onlardan nələr apardığını bilirik.
Yanımızda
(o bilgiləri) qoruyan bir kitab var....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Çünki bizim
yanımızda
(kafirlər üçün) buxovlar var, cəhənnəm var,...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman gətirənlər! Səfərə çıxmış və ya döyüşə getmiş qardaşları haqqında: “Əgər onlar
yanımızda
olsaydılar, ölməzdilər, öldürülməzdilər.” - deyən kafirlər kimi olmayın! Allah bunu onların ürəklərində bir dərd olsun deyə etdi. Həqiqətən, Allah dirildir də, öldürür də. Allah sizin nə etdiklərinizi görür....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
(Hakim dedi); "Onu yanıma gətirin! Onu özümə yaxın adam edəcəyəm". Onunla söhbət edəndə isə dedi: "Sən bu gün bizim
yanımızda
yüksək məqamlı, etibarlı adamsan"....
Sad Suresi, 47. Ayet:
Onlar Bizim
yanımızda
seçilmiş xeyir əməlli kəslərdəndirlər....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman etmiş kəslər! Allahın məbud və rəbb olduğunu tanımayan və yer üzündə gəzib-dolaşan yaxud da müharibəyə gedən qardaşları barəsində "Onlar bizim
yanımızda
olsaydılar ölməzdilər, öldürülməzdilər" deyən o kəslər kimi olmayın. -Həqiqətən Allah bunu onların qəlblərində bir yara edəcək.- Və Allah, həyat verər və öldürər. Və Allah sizin etdiklərinizi ən yaxşı görəndir....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Və hökmdar: "Onu mənə gətirin, onu özüm üçün [bir işə] təyin edim" dedi. Sonra onunla söhbət etdikdən sonra: "Şübhəsiz ki, sən bu gün
yanımızda
həqiqətən əhəmiyyətli bir mövqe sahibisən, etibarlı bir şəxssən!" dedi....
Möminun Suresi, 62. Ayet:
Və Biz heç kimə, gücünün çatdığından başqasını, imkanının xaricindəki bir şeyi yükləmərik.
Yanımızda
, haqqı danışan bir kitab var və onlar, haqsızlığa uğramaz....
Saffat Suresi, 168. Ayet:
Həqiqətən
yanımızda
əvvəlkilərdən [onlarınkı kimi] bir öyüd-nəsihət/kitab olsaydı, _x000D_...
Sad Suresi, 25. Ayet:
Biz də onun üçün bunu bağışladıq/Biz də onu bağışladıq. Bax belə! Şübhəsiz ki, Bizim
yanımızda
onun üçün bir yaxınlıq və gözəl qayıdış yeri var....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Şübhəsiz ki, Bizim
yanımızda
onun üçün bir yaxınlıq və gözəl qayıdış yeri var....
Sad Suresi, 47. Ayet:
Və şübhəsiz ki, onlar, Bizim
yanımızda
seçilmiş ən xeyrli kimsələrdəndirlər. ...
Zuxruf Suresi, 4. Ayet:
Və şübhəsiz Quran, Bizim
yanımızda
kı əsl mənbədə həqiqətən çox ucadır və qanunlar ehtiva etməkdədir, möhkəmdir/pozulmasının qarşısı alınmışdır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Biz, yerin onlardan nəyi əskiltdiyini əlbəttə bilirik. Bizim
yanımızda
çox yaxşı qeyd edib qoruyan bir kitab var....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Həqiqətən Bizim
yanımızda
qandallar; ayaqlarına vurmaq üçün dəmir həlqələr və cəhənnəm var....