Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
(Ey peyğəmbər!) De ki: “Sizə bunlardan daha yaxşısını xəbər verimmi? (Allahdan qorxub pis əməllərdən) çəkinənlər üçün Rəbbi
yanında,
altından çaylar axan və içində əbədi qalacaqları cənnətlər, pak zövcələr və Allahın razılığı vardır. Allah bəndələrini görəndir”....
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Ey Rəbbimiz! Həqiqətən, mən nəslimdən bəzilərini Sənin müqəddəs evinin
yanında,
əkin bitməyən bir vadidə məskunlaşdırdım. Ey Rəbbimiz! Namazı qılsınlar deyə (bunu etdim). Sən də insanlardan bir qisminin qəlblərini onlara meyil etdir və onlara meyvələrdən ruzi ver ki, bəlkə, onlar şükür edələr. (Rəvayət olunduğuna görə Həzrət İbrahimin zövcəsi Saranın Həcər adında bir cariyəsi vardı. Uşaqları olmadığı üçün onu öz əri ilə evləndirdi və onların İsmail adında bir oğlu dünyaya gəldi. Həzrət İbrahim o...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
"Ey Rəbbimiz! Həqiqətən, mən nəslimdən bəzisini hərəm evinin
yanında,
kimsəsiz, əkin olunmayan bir vadidə yerləşdirdim. Ey Rəbbimiz! Onlara namaz qılsınlar. İnsanlardan bəzilərinin qəlbini onlara meylləndir. Onlara ruzi ver. bəzi meyvələrdən şükür edərlər."...
Nəhl Suresi, 5. Ayet:
Hayvanları, sizin için O yarattı. Isınma ve birçok yararları
yanında,
onlardan yiyecekler de elde edersiniz....
Zuxruf Suresi, 35. Ayet:
Ve altına boğardık. Bunların tamamı, dünya hayatının kazanımından başka bir şey değildir. Ahiret ise Rabb'inin
yanında,
yalnızca takva sahipleri içindir....
Qələm Suresi, 34. Ayet:
Takva sahipleri için, Rabb'lerinin
yanında,
nimeti bol Cennetler vardır....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
mûsâ
: Musa
3.
li kavmi-hi
: kendi kavmine
4.
yâ
: ey
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
3.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
4.
...
Bəqərə Suresi, 140. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
tekûlûne
: diyorsunuz, söylüyorsunuz
3.
inne
: muhakkak
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
Bəqərə Suresi, 182. Ayet:
Bunun
yanında,
kim, vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da günaha gireceğinden korkup da ikisinin (tarafların) arasını bulup düzeltirse, artık ona günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 182. Ayet:
Bunun
yanında,
kim vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da günaha gireceğinden korkup da ikisini (tarafların) arasını bulup düzeltirse, artık ona günah yoktur. Gerçekten Tanrı bağışlayandır, rahimdir....
Bəqərə Suresi, 182. Ayet:
Bunun
yanında,
kim, vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da günaha gireceğinden korkup da ikisinin (tarafların) arasını bulup düzeltirse, artık ona da günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
Onları (size savaş açanları), bulduğunuz (yakaladığınız) yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke'den) siz de onları çıkarın. Fitne (çıkarmak), (adam) öldürmekten daha şiddetlidir (kötüdür). Mescid-i Haram
yanında,
onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla orada savaşmayın. Fakat eğer (orada) sizinle savaşırlarsa (sizi öldürmeye kalkarlarsa), o taktirde (siz de) onlarla savaşın (onları öldürün). Kâfirlerin cezası işte böyledir....
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı, adam öldürmekten daha ağırdır. Yalnız, Mescid-i Haram
yanında,
onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir....
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
Onlari buldugunuz yerde oldurun. Sizi cikardiklari yerden siz de onlari cikarin. Fitne cikarmak, adam oldurmekten daha kotudur. Mescidi Haram'in yaninda, onlar savasmadikca siz de onlarla savasmayin. Sizinle savasirlarsa onlari oldurun. Inkar edenlerin cezasi boyledir....
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
Onları bulduğunuz yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür. Mescidi Haram'ın
yanında,
onlar savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa onları öldürün. İnkar edenlerin cezası böyledir....
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Yalnız Mescid-i Haram'ın
yanında,
onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın! Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kafirlerin cezası böyledir....
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
Onları (size harb açanları) nerede yakalarsanız öldürün, onları sizi çıkardıkları yerden (Mekkeden) çıkarın. Fitne katilden beterdir. Onlar Mescid-i haram
yanında,
orada sizinle döğüşünceye kadar, (yâ'ni döğüşmedikce) siz de orada kendileriyle döğüşmeyin. Fakat (Orada) sizi. öldürürlerse siz de onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir. ...
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Hac mevsiminde ticaret yaparak, Rabbinizden gelecek bir lütfu, kazancı aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafattan akın akın indiğinizde, Meş’ar-i Haram
yanında,
Müzdelife’de Allah’ı zikredin. Allah’a ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın. Allah’ın, Kur’ân’da ve Rasûlünün sünnetinde size öğrettiği şekilde şer’î mükellefiyetleri yerine getirerek, dinini, kitabını ve sünneti anlatarak onu zikredin. Doğrusu siz, bundan önce, başlarına buyruk hareket ederek dalâleti, bozuk düzeni,...
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Hac mevsiminde Rabbinizden rızık isteyerek ticaret yapmanız size günah değildir. Arafattan sel gibi taşarak döndüğünüzde Meş'ari'l-Haram
yanında,
Allah'ı zikredin. O'nu, size doğrusunu öğrettiği gibi zikredin. Doğrusu siz, bundan önce gerçekten yolunu şaşırmışlardan idiniz....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
O Allah’tır, Allah. Hak ilâh yalnızca O’dur. Ebedî hayat ile diri, ölümlü olmaktan uzaktır. Varlık âlemini ayakta tutan ve düzenini elinde bulunduran O’dur. Onu ne gaflet basar ne de uyku. Göklerdeki varlıkların ve imkânların hepsi ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı O’nun mülkündedir, O’nun tasarrufundadır. O’nun
yanında,
benzer sıfatların tecellisiyle kudret ve tasarruf kullanan eş bir varlık olmak kimin haddine? Yalnızca O’nun izniyle ilâhî planlamayı yürütenlere görev dağılımı yapılı...
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yunfikûne
: infâk ederler, verirler
3.
emvâle-hum
: kendi mallarını
4.
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi)
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yunfikûne
: infâk ederler, verirler
3.
emvâle-hum
: kendi mallarını
4.
bi el leyli
: gecele...
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece gündüz, gizli ve açık hayır için harcayan kimselerin Rablarının
yanında,
yalnız kendileri için, mükafatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve hiç üzülmeyeceklerdir....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar,
2.
âmenû
: îmân ettiler, âmenû oldular
3.
ve amilû es sâlihâti
: ve ıslâh edici amel yaptılar, nefs tez-
4.
...
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İman edip iyi işler yapan ve namaz kılıp, zekat verenlerin, Rabblerinin
yanında,
şüphesiz kendilerine ait mükafatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve hiç üzülmeyeceklerdir....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
(Resûlüm!) De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri
yanında,
içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? (Allah'a karşı gelmekten sakınıp fenalıklara dalmaktan) korkanlar için Rabları
yanında,
içinde devamlı kalacakları altlarından ırmaklar akan Cennetler, tertemiz eşler ve Allah'tan da bir hoşnutluk (rıza makamı) vardır. Allah kullarını görüp bilendir....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
(Resûlüm!) De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri
yanında,
içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür....
Ali-İmran Suresi, 183. Ayet:
Onlar dediler ki: "Allah, ateşin yakıp kor haline getireceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti." Onlara cevaben de ki: "Benden önce birçok peygamber açık delillerin (mûcizelerin)
yanında,
sizin öne sürdüğünüz kurbanı da getirdiler. Peki sözünüzde tutarlı iseniz, onları niçin öldürdünüz?"...
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Yanlışlık hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, sizinle aralarında antl...
Nisa Suresi, 94. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
4.
i...
Nisa Suresi, 134. Ayet:
1.
men
: kim, kimse, kişi ...ise
2.
kâne
: oldu, ... dır
3.
yurîdu
: istiyor
4.
sevâbe
: sevap (nimet)
<...
Ənam Suresi, 124. Ayet:
1.
ve izâ
: ve, olduğu zaman
2.
câet-hum
: onlara geldi
3.
âyetun
: bir âyet
4.
kâlû
: dediler
Əraf Suresi, 87. Ayet:
'Madem içinizde, özgürce tebliğ ile görevli olduğum dine iman edenlerin
yanında,
iman etmeyenler de var; Allah aranızda hükmünü verinceye, mü’minlere yardımını, kâfirlere tehdidini gerçekleştirinceye kadar sabrederek mücadeleye devam edin. O hüküm verenlerin, icraat yapanların en hayırlısıdır.'...
Əraf Suresi, 187. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar
2.
an es sâati
: o saatten, o saat hakkında, saatini, vaktini
3.
eyyâne
: ne zaman
4.
mursâ-h...
Əraf Suresi, 206. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar, o kimseler
2.
inde rabbi-ke
: senin Rabbinin katında,
yanında,
huzurunda
3.
lâ yestekbirûne
: kibirlenmezler
4.
Ənfal Suresi, 22. Ayet:
ALLAH
yanında,
yaratıkların en kötüsü, akıllarını kullanmayan sağır ve dilsizlerdir....
Ənfal Suresi, 28. Ayet:
1.
ve ı'lemû
: ve biliniz
2.
ennemâ
: ancak, sadece
3.
emvâlu-kum
: mallarınız
4.
ve evlâdu-kum
: ve evlâtlarınız,...
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
O müşriklerin Allah
yanında,
Resulü yanında bir ahdi nasıl olabilir? Ancak mescidi haram yanında muahede yaptıklarınız var ki bunlar size doğru durdukça siz de onlara doğru bulunun, Allah, hıyanetten sakınanları elbette sever...
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
O müşriklerin Allah
yanında,
resulü yanında nasıl bir ahdi olabilir? Mescid-i haraamın yanında muaahede etdikleriniz müstesnadır. O halde bunlar size karşı (ahidlerine sadâkat hususunda) doğrulukla haraket ederlerse siz de kendilerine öylece doğrulukla muamele edin. Şübhesiz ki Allah (ahde vefâsızlıkdan) sakınanları sever. ...
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
O müşriklerin Allah
yanında,
Resulü yanında nasıl olup da bir ahitleri olabilir ki! (olamaz, zira onlar daima hainlik edip verdikleri sözden dönerler). Mescid-i Haram’ın yanında antlaşma yaptıklarınız bundan müstesna olup, onlar size karşı dürüst davrandıkça siz de onlara dürüst davranın. Allah, Kendisine karşı gelmekten, özellikle ahdi bozmaktan sakınanları sever....
Tövbə Suresi, 20. Ayet:
1.
ellezîne âmenû
: âmenû olan kimseler
2.
ve hâcerû
: ve hicret (göç) eden kimseler
3.
ve câhedû
: ve cihad eden kimseler
4.
f...
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Hakıykatde ayların sayısı Allah
yanında,
Allahın kitabında — ta gökleri ve yeri yaratdığı günden beri — on iki aydır. Onlardan dördü haraam olanlardır, işte bu en doğru hesabdır. O halde (bilhassa) bunlarda (o haram aylarda) nefislerinize zulmetmeyin. (Bununla beraber) müşrikler sizinle nasıl topyekûn harb ederlerse siz de onlarla topyekûn harb edin. Bilin ki Allah, (fenâlıkdan) sakınanlarla beraberdir. ...
Tövbə Suresi, 38. Ayet:
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, size: “- Allah yolunda topluca savaşa çıkın, seferber olun.” dendiği zaman, yere ve meskenlerinize meyledip ağırlaştınız? Yoksa âhiretten vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Fakat âhiretin
yanında,
dünya hayatının zevk ve faydası pek az bir şeydir....
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
Mü’minlerin, şehirlerini, yurtlarını tamamen terketmeleri, düzenlerini bozup dağılmaları, topyekün savaşa gitmeleri doğru değildir. Ülkelerinde devam ettirdikleri eğitimin
yanında,
mü’minlerin her kesiminden bir grup, dinde, ilimde ve teknikte, geniş ve derin bilgi elde etmek, anlayışlarını geliştirmek, kendi toplumlarına döndüklerinde, onları bilgilendirmek, uyarmak niyetiyle ilim tahsil etmek ve ilmî toplantılara katılmak için yeryüzündeki gelişmiş ilim merkezlerine gitmelidirler. Umulur ki, u...
Yusif Suresi, 25. Ayet:
(İkisi de) kapıya (yarışırcasına) koştular. . . (Kadın) Onun gömleğini arka tarafından boylu boyunca yırttı. . . Kapının (hemen)
yanında,
kadının kocası ile karşılaştılar. . . (Kadın) dedi ki: "Karına kötülük yapmak isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka nedir?"...
Yusif Suresi, 42. Ayet:
Yûsuf, zindandan kurtulacağına inandığı iki gençten birine: 'Efendinin yanında benden bahset' dedi. Fakat şeytan, efendisinin
yanında,
Yûsuf’tan söz etmeyi ona unutturdu. Bu yüzden Yûsuf birkaç yıl daha zindanda kaldı....
Rəd Suresi, 39. Ayet:
1.
yemhû
: siler (mahveder, yok eder), imha eder
2.
allâhu
: Allah
3.
mâ yeşâu
: dilediği şeyi
4.
ve yusbitu
: ve ...
Rəd Suresi, 43. Ayet:
1.
ve yekûlu
: ve derler, diyorlar
2.
ellezîne keferû
: inkâr eden kimseler, kâfir olanlar
3.
leste
: sen değilsin
4.
murselen<...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin)
yanında,
ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler....
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
"Rabbimiz. . . Muhakkak ki ben, zürriyetimden bazısını senin kutsal evinin
yanında,
ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. . . Rabbimiz, salâtı ikame (sana yönelişlerinin getirisini) yaşasınlar diye! (O hâlde) insanlardan bazı hakikati idraka açık olan şuur sahiplerini, onlara meylettir ve kendilerini ilim ve marifetlerden rızıklandır. . . Tâ ki değerlendirsinler, şükretsinler. "...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
'Rabbimiz, ben çocuklarımdan neslimden bir kısmını, senin Beyt-i Haram’ının, Kâbe’nin
yanında,
ziraat yapılamayan ekinsiz, mahsul yetişmeyen bir vâdiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı âdâbına riâyet ederek, aksatmadan âşikâre kılmaları için böyle yaptım. Sen de, insanlardan bir kısmının gönlünü, aklını onlara meylettir. Onlara yetiştirme imkânı sağlayarak ve başka ülkelerden getirterek çeşitli meyvalardan rızık ver. Şükürlerine vesîle olur.' diyordu....
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Ey Rabbimiz! Ben, evlâdımdan bir kısmını senin mukaddes olan evinin (Kâbe’nin)
yanında,
ekin bitmez bir vadide yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı gereği üzere kılsınlar diye... Artık insanlardan bir kısmının kalblerini onlara meylettir (arzulayarak yanlarına varıp Kâbe’yi ziyaret etsinler). Şükretmeleri için de o belde halkını bazı meyvalarla rızıklandır....
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
«ORabbimiz! Ben cocuklarimdan kimini, namaz kilabilmeleri icin Senin kutsal evinin yaninda, ziraata elverissiz bir vadiye yerlestirdim. Rabbimiz! Insanlarin gonullerini onlara meylettir, sukretmeleri icin onlari urunlerle riziklandir.»...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
'Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin
yanında,
ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır.'...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
«Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin)
yanında,
ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.»...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Yarabbenâ! Ben, zürriyyetimden ba'zısını senin beyti muharreminin
yanında,
ekin bitmez bir vâdide iskân ettim, yarabbenâ! namazı ikame etsinler diye, bundan böyle insanlardan bir takım gönülleri onlara doğru akıt, ve onları hasılâttan merzuk buyur, gerek ki şükrederler...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Ey Rabbimiz, ben çocuklarımdan bir kısmını senin Beyt-i Haram'ının
yanında,
ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz, namazı kılsınlar diye; bundan böyle insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara doğru akıt ve onları bazı ürünlerden rızıklandır; umulur ki şükrederler....
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, senin Beyt- i Haram'ının
yanında,
ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler....
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
'Rabbimiz! Doğrusu ben zürriyetimden bir kısmını (oğlum İsmâîl ile annesi Hâcer’i), senin Beyt-i Harâm’ının (Kâ'be’nin)
yanında,
ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim; Rabbimiz! Namazı hakkıyla edâ etsinler (sana hakkıyla kulluk etsinler) diye (emrin üzere, böyle yaptım)! Artık (sen) insanlardan bir kısım gönülleri onlara meylettir ve onları mahsûllerden rızıklandır! Umulur ki şükrederler.'...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
-Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin
yanında,
ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır....
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
"Ey bizim Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını senin kutsal mâbedinin
yanında,
ekin bitmez bir vâdide yerleştirdim. Ey bizim Rabbimiz! Namazı gereğince kılsınlar diye böyle yaptım. Ya Rabbî! Artık insanların bir kısmının gönüllerini onlara doğru yönelt, onları her türlü ürünlerden rızıklandır ki Sana şükretsinler."...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
"Rabbimiz, ben çocuklarımdan bazısını, senin Harâm Evinin
yanında,
ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı kılsınlar diye (böyle yaptım). Artık sen de insanlardan birtakım gönüllüleri, onları sever yap ve onları çeşitli meyvalarla besle ki şükretsinler."...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
'Rabbimiz! Ben neslimden bir kısmını, Senin hürmetli beytinin
yanında,
ekinsiz bir vadiye yerleştirdim-namazı dosdoğru kılsınlar diye, ey Rabbimiz! İnsanlardan bir kısmının kalplerini onlara meylettir ve onları her türden ürünlerle rızıklandır ki onlar da Sana şükretsinler....
Nəhl Suresi, 5. Ayet:
Ve evcil hayvanları da yarattı O: o hayvanlar ki, kendilerinden, pek çok yararları
yanında,
sizi ısıtan giysiler, besleyen yiyecekler elde ediyorsunuz:...
Kəhf Suresi, 79. Ayet:
Evvela, o gemi, denizde çalışan birtakım fakirlere ait idi. Ben onu kasden bir miktar zedeledim. Zira öte
yanında,
sağlam olan bütün gemileri gasbeden zalim bir hükümdar vardı....
Kəhf Suresi, 91. Ayet:
1.
kezâlike
: işte böyle
2.
ve kad
: ve oldu, olmuştu
3.
ehatnâ
: biz ihata ettik
4.
bimâ
: şeyleri
Məryəm Suresi, 52. Ayet:
Biz Mûsa’ya Tûr dağı
yanında,
sağ tarafından nida ettik; ve münacat ettiği halde kendisine yüksek mertebe verdik....
Taha Suresi, 80. Ayet:
Ey İsrâil oğulları, biz sizi düşmanınızdan kurtardık ve Tûr'un sağ
yanında,
(Mûsâ ile konuşmayı) size va'dettik; üzerinize kudret helvasıyle bıldırcın indirdik....
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
1.
ve lehu
: ve onundur
2.
men
: kimseler, kişiler
3.
fî es semâvâti
: semalarda, göklerde
4.
ve el ardı
: ve arz,...
Həcc Suresi, 47. Ayet:
1.
ve yesta'cilûne-ke
: ve senden acele (olarak) istiyorlar
2.
bi el azâbi
: azabı
3.
ve len yuhlife allâhu
: ve Allah asla dönmez (mutlaka yerine getirir)
Möminun Suresi, 53. Ayet:
1.
fe
: artık, böylece, fakat
2.
tekattaû
: parçaladılar, ayırıp böldüler
3.
emre-hum
: onların emirleri, emirlerini
4.
beyne-h...
Möminun Suresi, 117. Ayet:
Kim Allah'ın
yanında,
hakkında hiçbir kanıt olmayan bir başka ilaha yakarır/davet ederse, onun hesabı rabbi katındadır. Hiç kuşkusuz, küfre sapanlar iflah etmezler....
Furqan Suresi, 3. Ayet:
Buna rağmen O'nun
yanında,
bir şey yaratamıyan, kendileri yaratılan, kendilerine bile yarar ve zarar veremiyen, öldüremiyen, yaşatamıyan ve diriltemiyen bir takım tanrılar edindiler....
Loğman Suresi, 34. Ayet:
1.
innallâhe (inne allâhe)
: muhakkak ki Allah
2.
inde-hu
: onun
yanında,
katında
3.
ilmu es sâati
: saatin ilmi, bilgisi
4.
ve...
Səcdə Suresi, 12. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, keşke
2.
terâ
: görürsün
3.
iz el mucrimûne
: o zaman mücrimler, suçlular, günahkârlar
4.
nâkısû
...
Səba Suresi, 23. Ayet:
1.
ve lâ tenfeu
: ve fayda vermez
2.
eş şefâatu
: şefaat
3.
inde-hû
: onun
yanında,
katında, huzurunda
4.
illâ
: a...
Səba Suresi, 31. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne
: onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
len nû'mine
: asla inanmayız
Fatir Suresi, 39. Ayet:
1.
huve
: o
2.
ellezî
: ki o
3.
ceale-kum
: sizi kıldı
4.
halâife
: halifeler
Saffat Suresi, 48. Ayet:
Ve onların
yanında,
bakışlarını saklayan (sadece onlara çeviren) güzel gözlü kadınlar vardır....
Zümər Suresi, 31. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
inne-kum
: muhakkak ki siz
3.
yevme el kıyâmeti
: kıyâmet günü
4.
inde
:
yanında,
katında, huz...
Zümər Suresi, 55. Ayet:
(55-56) Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi, “Allah’ın
yanında,
işlediğim kusurlardan dolayı vay hâlime! Gerçekten ben alay edenlerden idim” demesin....
Zümər Suresi, 56. Ayet:
(55-56) Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi, “Allah’ın
yanında,
işlediğim kusurlardan dolayı vay hâlime! Gerçekten ben alay edenlerden idim” demesin....
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah
yanında,
gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler....
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah
yanında,
gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler....
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Onlar ki kendilerine gelmiş bir delil olmadan Allâh'ın âyetleri hakkında tartışırlar. (Bu hareketleri) Gerek Allâh
yanında,
gerek inananlar yanında (onlara karşı) ne büyük bir kızgınlık (doğurur)! İşte Allâh, her kibirli zorbanın kalbini böyle mühürler."...
Fussilət Suresi, 38. Ayet:
1.
fe
: o taktirde, hâlâ
2.
in
: eğer
3.
istekberû
: büyüklendiler, kibirlendiler
4.
fe
: o zaman, oysa
...
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Kendisine dokunan bir zarardan sonra, ona biz, bir rahmet tattırırsak hemen şöyle der: -Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer Rabbime döndürülürsem, onun
yanında,
benim için daha iyisi vardır. Nankörlere elbette yaptıklarını haber vereceğiz ve en ağır azabı onlara tattıracağız....
Şura Suresi, 16. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
yuhâccûne
: tartışıyorlar
3.
fî allâhi
: Allah hakkında
4.
min ba'di
: sonradan
<...
Şura Suresi, 22. Ayet:
1.
terâ
: görürsün
2.
ez zâlimîne
: zalimler
3.
muşfikîne
: korkanlar
4.
mimmâ (min mâ)
: şeyden
Şura Suresi, 22. Ayet:
(Büyük duruşma günü) zalimlerin, kendi yaptıkları işlerden bucak bucak uzak durup, korkudan titrediklerini görürsün. Halbuki çare yok, onların cezası tepelerinin üstünde durmaktadır. İman edip makbul işler işleyenler ise, cennet bahçelerindedirler. Rab’leri
yanında,
cennette, istedikleri ne varsa kendilerine verilecektir. İşte bu da pek büyük bir lütuftur....
Şura Suresi, 36. Ayet:
1.
fe
: işte böylece
2.
mâ
: şey
3.
ûtî-tum
: size verildi
4.
min şey'in
: bir şeyden
Şura Suresi, 36. Ayet:
Size verilen ne varsa hep dünya hayatının geçici metâıdır. Allah’ın
yanında,
âhirette olan nimetler ise iman edenler ve Rab’lerine güvenenler için hem daha değerli, hem de devamlıdır....
Zuxruf Suresi, 49. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
yâ eyyuhe
: ey
3.
es sâhıru
: sihirbaz
4.
ud'u
: dua et
Əhqaf Suresi, 23. Ayet:
Dedi: o ılim ancak Allah
yanında,
ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum ve lâkin sizi öyle bir kavım görüyorum ki cahillik ediyorsunuz...
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Sakınanlara vaat olunan cennetin durumu şöyledir: Orada, bozulmayan sudan ırmaklar; tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet sunan bir şaraptan nehirler, süzme bir baldan oluşan nehirler var. Ve orada kendileri için her türlü meyvenin
yanında,
Rablerinden bir de bağışlanma var. Bu nimetler içindeki ile, sürekli ateşte olup da içirildiği sıcak su tarafından bağırsakları parçalanan kimse aynı olur mu?...
Hucurat Suresi, 3. Ayet:
Allah’ın resûlü
yanında,
seslerinizi kısarak konuşanların kalblerini Allah, takva yönünden denemiştir. Onlar için bağışlanma ve büyük bir ödül vardır....
Qaf Suresi, 17. Ayet:
(17-18) Zaten onun sağında ve solunda yerleşmiş iki kayıtçı vardır. Ağzından çıkan bir tek söz olmaz ki
yanında,
bu iş için hazırlanmış gözcü olmasın, onun söylediğini ve yaptığını kaydetmiş olmasın....
Qaf Suresi, 18. Ayet:
Hiçbir söz söylemez ki
yanında,
onu zapteden, gözetip kollayan biri bulunmasın....
Qaf Suresi, 18. Ayet:
(17-18) Zaten onun sağında ve solunda yerleşmiş iki kayıtçı vardır. Ağzından çıkan bir tek söz olmaz ki
yanında,
bu iş için hazırlanmış gözcü olmasın, onun söylediğini ve yaptığını kaydetmiş olmasın....
Zariyat Suresi, 34. Ayet:
1.
musevvemeten
: işaretlenmiş, damgalanmış olan
2.
inde
:
yanında,
katında
3.
rabbi-ke
: Rabbin
4.
li el musrifîne
Tur Suresi, 26. Ayet:
-Biz, ailemizin
yanında,
daha önce korku içindeydik, derler....
Nəcm Suresi, 14. Ayet:
en uzak noktadaki sidre ağacının
yanında,
...
Nəcm Suresi, 14. Ayet:
Sidretü'l-Müntehâ (uzak ağaç)ın
yanında,
...
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
1.
fî mak'adi
: makamında
2.
sıdkın
: sıddıklar, sadıklar
3.
inde
:
yanında,
katında
4.
melîkin
: melik, padişah, ...
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Güçlü, kudretli, mülkün ve hükümranlığın sahibinin
yanında,
hak meclislerinde, sadakat gösterenlere, samimi dindarlara ayrılan koltuklardadırlar....
Vaqiə Suresi, 32. Ayet:
Bol meyvalar
yanında,
...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
2.
âmenû
: îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
3.
bi allâhi
: Allah'a
4.
ve rusuli-...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve elçilerine inananlar (yok mu) işte Rableri
yanında,
sıddikler (çok doğru olanlar) ve şehidler onlardır. Onların mükâfâtları ve nurları vardır. İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlar(a gelince), onlar da cehennem halkıdır....
Təhrim Suresi, 11. Ayet:
1.
ve darabe
: ve vurdu, vurguladı
2.
(darabe meselen)
: (misal getirmek, örnek vermek)
3.
allâhu
: Allah
4.
meselen
<...
Cin Suresi, 14. Ayet:
"Bizden Allah’a itaat edenlerin
yanında,
hak yoldan sapan kâfirler de var. Allah’a itaat ve teslimiyet gösterenler, doğru yolu arayanlardır."...
Təkvir Suresi, 20. Ayet:
1.
zî
: sahibi
2.
kuvvetin
: güç, kuvvet
3.
inde
: indinde,
yanında,
katında
4.
zî
: sahibi
Leyl Suresi, 19. Ayet:
Onun
yanında,
başka bir kimse için karşılığı verilecek hiçbir nimet yoktur....
Leyl Suresi, 19. Ayet:
Ve onun
yanında,
hiç kimsenin karşılık verilecek bir ni'meti yoktur (o, verdiğini kendisine yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak değil),...
Beyyinə Suresi, 8. Ayet:
1.
cezâu-hum
: onların karşılığı, mükâfatı
2.
inde
:
yanında,
katında
3.
rabbi-him
: onların Rab'leri
4.
cennâtu
:...
Hud Suresi, 114. Ayet:
Gündüzün iki
yanında,
gecenin de yakın saatlerinde namaz kıl. İyilikler kötülükleri giderir. İşte bu güzelce düşünenler için bir öğüttür....
Təğabun Suresi, 15. Ayet:
1.
innemâ
: ancak, fakat, oysa
2.
emvalu-kum
: sizin mallarınız
3.
ve evlâdu-kum
: ve sizin evlâtlarınız, çocuklarınız
4.
fitne...
Zümər Suresi, 55. Ayet:
(55-58) Ve ansızın azap gelmeden, kişinin, “Allah'ın
yanında,
yaptığım ölçüsüzlüklerden dolayı yazık bana! Doğrusu ben alay edenlerdendim” demesinden yahut “Allah, bana doğru yolu gösterseydi, her hâlde ben Allah'ın koruması altına girmiş kimselerden olurdum” demesinden veya azabı gördüğü zaman, “Bana bir geri dönüş olsaydı da ben de o iyilik-güzellik üretenlerden olsaydım” demesinden önce Rabbinizden size indirilenin en güzelini izleyin.” ...
Zümər Suresi, 56. Ayet:
(55-58) Ve ansızın azap gelmeden, kişinin, “Allah'ın
yanında,
yaptığım ölçüsüzlüklerden dolayı yazık bana! Doğrusu ben alay edenlerdendim” demesinden yahut “Allah, bana doğru yolu gösterseydi, her hâlde ben Allah'ın koruması altına girmiş kimselerden olurdum” demesinden veya azabı gördüğü zaman, “Bana bir geri dönüş olsaydı da ben de o iyilik-güzellik üretenlerden olsaydım” demesinden önce Rabbinizden size indirilenin en güzelini izleyin.” ...
Zümər Suresi, 57. Ayet:
(55-58) Ve ansızın azap gelmeden, kişinin, “Allah'ın
yanında,
yaptığım ölçüsüzlüklerden dolayı yazık bana! Doğrusu ben alay edenlerdendim” demesinden yahut “Allah, bana doğru yolu gösterseydi, her hâlde ben Allah'ın koruması altına girmiş kimselerden olurdum” demesinden veya azabı gördüğü zaman, “Bana bir geri dönüş olsaydı da ben de o iyilik-güzellik üretenlerden olsaydım” demesinden önce Rabbinizden size indirilenin en güzelini izleyin.” ...
Zümər Suresi, 58. Ayet:
(55-58) Ve ansızın azap gelmeden, kişinin, “Allah'ın
yanında,
yaptığım ölçüsüzlüklerden dolayı yazık bana! Doğrusu ben alay edenlerdendim” demesinden yahut “Allah, bana doğru yolu gösterseydi, her hâlde ben Allah'ın koruması altına girmiş kimselerden olurdum” demesinden veya azabı gördüğü zaman, “Bana bir geri dönüş olsaydı da ben de o iyilik-güzellik üretenlerden olsaydım” demesinden önce Rabbinizden size indirilenin en güzelini izleyin.” ...
İbrahim Suresi, 35. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 36. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 38. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 39. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 40. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 41. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
Nəcm Suresi, 14. Ayet:
en sonuncu sidra ağacının
yanında,
...
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Özlərinə bir dəlil gəlmədən Allahın ayələri barəsində mübahisə edənlər həm Allah
yanında,
həm də iman gətirənlərin yanında ancaq böyük bir nifrət artırır. Allah hər bir təkəbbürlü zülmkarın qəlbini belə möhürləyir....
Ənfal Suresi, 35. Ayet:
Onların islahatları evin
yanında,
əl çalmaqdan və fit çalmaqdan başqa bir şey olmadı. Dadın əzabı nə ilə ki, oldunuz kafirlər! ...
Nur Suresi, 39. Ayet:
Və o kəslər ki, kafirdirlər, əməlləri onların səhradakı sirab kimidir. Susuz olan kəs onu su hesab edər. Ta onda ki, ona yetişdi, bir şey tapa bilməz və tapar Allahı öz
yanında,
hansı ki, onun hesabına yetişər. Allah sürətlidir hesaba! ...
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Həqiqətən, Rəbbin bilir ki, sən bəzi vaxt gecənin üçdə iki qismətinə yaxın və bəzi vaxt gecə yarısına kimi və bəzən onun üçdən bir qismətin və bir tayfa o kəslərdən ki, səninlədir, ayağa qalxaraq oyaq qalırsan. Allahdır ki, gecə və gündüzü təqdir edir. O bilir ki, siz bunu nəzərə almayacaqsız və qayıtdı O üzərinizə sizin. Qiraət edin Qur’andan sizə yüngül olanı. Bilir ki, olacaqdır sizdən xəstələr. Və axırdakılar ərzdə zərbə vururlar, axtarırlar fəzlindən Allahın və axırdakılar döyüşürlər...
Ənfal Suresi, 22. Ayet:
Həqiqətən Allah
yanında,
tərpənən canlıların ən pisi düşünməyən (haqqı eşitməkdə) kar və (haqqı deməkdə) lal (olan) insanlardır....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Kamal və qüdrət sahibi olan hökmdarın
yanında,
doğruluq məqamında (həqiqi iman və əməl müqabilində verilən və yaxud doğru əqidə və əməlin təzahürü olan məqamda olacaqlar)....
Zümər Suresi, 56. Ayet:
insan: “Allahın
yanında,
işlədiyim qüsurlardan ötrü vay halıma! Həqiqətən, mən istehza edənlərdən idim”, – deməsin....
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
səbr edən; sabitqədəm olan, doğru olan, daim ehtiram göstərən, Allah yolunda xərcləyə və sübh vaxtlarında bağışlanmaq diləyən kəslər üçün Rəbbinin
yanında,
...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Rəbbimiz! Şübhəsiz ki, mən övladlarımdan bir hissəsini səlat etmələri [maddi və zehni baxımdan dəstək olmaq; cəmiyyəti maarifləndirmə qurumlarını qurmaq-yaşatmaq] üçün, Sənin Toxunulmaz evinin
yanında,
əkinsiz bir vadiyə yerləşdirdim. Rəbbimiz! Verdiyin nemətlərin əvəzini ödəmələri üçün artıq Sən də insanlardan bir qisminin qəlblərini onlara yönləndir. Və onlara bəzi meyvələrdən ruzi ver. ...
Kəhf Suresi, 46. Ayet:
Mal və oğullar, bəsit dünya həyatının bərbəzəyidir. Qalıcı olan, yaxşılaşdırmaq qayəsi ilə işlənən əməllər isə Rəbbinin
yanında,
savab baxımından daha xeyirlidir, ümid bağlamaq cəhətdən də daha xeyirlidir....
Şura Suresi, 22. Ayet:
Özlərinə vaqe olduğunda, qazandıqları şeylərə görə, şərik qoşaraq səhv/öz zərərlərinə iş edən o insanların ürkdüklərini görərsən. İman etmiş, düzəltmək yönündə işlər edənlər isə cənnətlərin bağçalarındadırlar. Rəbbinin
yanında,
onlar üçün istədikləri şeylər vardır. Bax budur, bu, böyük ərməğanın məhz özüdür....
Zuxruf Suresi, 35. Ayet:
onların evləri üçün qapılar, üstünə söykəndikləri taxtlar və qızıldan bəzək əşyaları düzəldərdik. Bunların hamısı bəsit dünya həyatının qazancından başqa bir şey deyil. Axirət isə sənin Rəbbinin
yanında,
ancaq Allahın mühafizəsi altına daxil olan kəslər üçündür....
Qaf Suresi, 21. Ayet:
- Və hər kəs,
yanında,
onu sürüb gətirən biriylə və bir şahidlə birlikdə gələcək....