Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De: “Kim zəlalət içindədirsə, qoy Rəhman (olan Allah) ona uzun müddət möhlət versin!” Nəhayət, özlərinə vəd olunanı - əzabı, yaxud qiyaməti gördükləri zaman kimin məqamının daha pis, kimin əsgərlərinin (
yardımçılar
ının) daha zəif olduğunu biləcəklər....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman gətirənlər, Allahın
yardımçılar
ı olun! Necə ki, Məryəm oğlu İsa həvarilərə: “Allah yolunda mənim
yardımçılar
ım kimlərdir?” - demişdi. Həvarilər də: “Allahın
yardımçılar
ı bizik!” - demişdilər. İsrail oğullarından bir tayfa (İsaya) iman gətirdi, bir tayfa isə onu inkar etdi. Biz də iman gətirənləri düşmənlərinə qarşı dəstəklədik və onlar qalib gəldilər....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
(Ey peyğəmbər zövcələri!) İkiniz də Allaha tövbə etsəniz, yaxşı olar. Çünki qəlbləriniz azmışdı. Əgər Peyğəmbərə qarşı bir-birinizə arxa olsanız, bilin ki, onun himayədarı Allah, Cəbrail və saleh möminlərdir. Bunlardan savayı mələklər də onun
yardımçılar
ıdır....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Onlar öz günahları ucbatından suda boğuldular və cəhənnəmə atıldılar. Beləcə, Allahdan başqa
yardımçılar
da tapa bilmədilər....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
(Ey Həfsə, ey Aişə!) Əgər ikiniz də (bu hərəkətinizə görə) Allaha tövbə etsəniz (çox yaxşı olar). Çünki (Peyğəmbərə əziyyət verməklə, ona xoş getməyən bir hərəkət etməklə) qəlbləriniz (onun barəsində bir qədər qeyri-səmimiliyə, günaha) meyl etdi. Əgər ona (Peyğəmbərə) qarşı bir-birinizə kömək etsəniz, (bilin ki, sizə qələbə çalmaqda) onun mövlası (dostu, hamisi) Allah, yardım göstərənləri isə Cəbrail, əməlisaleh möminlər və bundan sonra da (bütün) mələklərdir. (Yaxud onun dostu və
yardımçılar
ı A...
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
İşte o kimselerin, dünyada da ahirette de yaptıkları boşa gitmiştir. Ve onların hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa, onların küfrünü sezince: "Bana, Allah yolunda kim yardımcı olacak?" dedi. Havariler: "Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a iman ettik, bizim Müslümanlığımıza şahit ol." dediler....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
"Kafirlere gelince: Onları dünyada da ahirette de şiddetli bir azaba çarptıracağım. Ve onların yardımcıları da olmayacaktır."...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Kuşkusuz Kafir olup, Kafir olarak ölenler; kurtulmak için yeryüzü dolusu altını fidye olarak verseler de onlardan kabul edilmeyecektir. Onlar için can yakıcı bir azap vardır. Ve onların hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
"Ey Rabb'imiz! Kuşkusuz, kimi ateşe sokarsan, onu perişan edersin. Zalimlerin yardımcıları yoktur."...
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır, zalimler körü körüne hevalarına uydular. Bundan sonra Allah'ın şaşırttığını kim doğru yola iletebilir? Ve onların yardımcıları da yoktur....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun! Meryem Oğlu İsa'nın havarilere: "Allah yolunda benim yardımcılarım kimdir?" dediği zaman, havarilerin: "Allah yolunun yardımcıları biziz." dedikleri gibi. Sonuçta, İsrailoğulları'nın bir kısmı inandı, bir kısmı da inanmadı. Biz de iman edenleri, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece, onlar üstün geldiler....
Ələq Suresi, 17. Ayet:
Haydi, yardımcılarını çağırsın....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur'an)'den şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Ve eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur’ân)dan şübhe içindeyseniz, haydi onun benzerinden bir sûre getirin; eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, Allah’dan başka şâhidlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın!...
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur'an) den şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri olan bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüler iseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuza indirdiğimiz kitap hakkında bir kuşkunuz varsa, siz de onun benzeri bir sûre getirin. Allah'tan başka bütün yardımcılarınızı da çağırın-eğer iddianızda doğru iseniz....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, İmân edenlerin dost ve yardımcısıdır; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dost ve yardımcıları sapık azgınlardır, bâtılı temsîl edenlerdir. Onları aydınlık (hak dinin nûrun)dan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar Cehennem yaranlarıdır ve onlar orada ebedî kalıcılardır....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
1.
ve mâ enfaktum
: ve infâk ettiniz, infâk ettiğiniz şey
2.
min nafakatin
: nafakadan, nafaka olarak, bir nafaka
3.
ev
: veya
4.
...
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Allah yolunda her ne harcar veya her ne adarsanız, şüphesiz Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Hayır yolunda yaptığınız her harcamayı adadığınız her adağı Allah bilir. Zalimlerin hiçbir yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Nafakadan (Allah yolunda) her ne harcadınızsa ve adaktan ne adadınızsa, Allah onu bilir. (Nafakayı gösteriş ve fenalıkla verenler ve adaklarına sâdık olmayarak nefislerine) zulmedenlerin (kendilerini azabdan kurtaracak) hiç bir yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Sarfettiginiz harci ve adadiginiz adagi suphesiz Allah bilir. Zulm edenlerin hic yardimcilari yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Nafakadan ne harcadınız veya adaktan ne adadınızsa elbette Allah onu bilir. Zâlimlerin yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Sarfettiğiniz harcı ve adadığınız adağı şüphesiz Allah bilir. Zulmedenlerin hiç yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Her ne nefaka verdiniz veya ne adak adadınızsa her halde Allah onu bilir fakat zalimlerin yardımcıları yoktur...
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Her ne nafaka verdiniz veya ne adak adadınızsa, herhalde Allah onu bilir. Fakat zulmedenlerin yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Tanrı onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Nafakadan ne harcadınız, yahud adakdan ne adadınızsa muhakkak Allah onu bilir. Zaalimlerin hiç bir yardımcıları yokdur. ...
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Nafakadan ne harcadınız ise veya adaktan ne adadınızsa; şüphesiz ki Allah onları bilir. Zulmedenlerin hiç yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Ve nafakadan her ne sarfederseniz veya adaktan her ne adar iseniz şüphe yok ki, Allah Teâlâ onu bilir. Ve zalimler için yardımcılardan bir fert yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Hayır olarak harcadığınız her şeyi, adadığınız her adağı, Allah mutlaka bilir ve mükâfatını verir. Fakat zalimlerin âhirette yardımcıları olmaz....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Nafakadan her ne infak eder veya adaktan her ne adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur....
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
Hayır olarak harcadığımız, adak olarak adadığınız her şeyi, Allah mutlaka bilir. Zalimlerin yardımcıları olmayacaktır....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
1.
ulâike
: işte onlar
2.
ellezîne
: onlar
3.
habitat
: heba oldu, boşa gitti
4.
a'mâlu-hum
: onların amelleri
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onlar, amelleri, dünyada da, ahirette de boşa gitmiş kimselerdir. Onların hiç yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onlardır bütün yaptıkları, dünyada da boşa gidenler, âhirette de. Bir tek yardımcıları bile yoktur onların....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
İşte bunlar dünya ve ahirette işleri boşa çıkan kimselerdir. Bunların yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onlar, yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiş olanlardır. Ve onların yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
İşte bunlar, o kimselerdir ki, dünya ve ahirette yaptıkları ameller boşa çıkmıştır. Onların azâbına engel olacak hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onlar, dunya ve ahirette isleri bosa cikacak olanlardir. Onlarin hic yardimcilari da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
İşte onların işleri Dünya ve Âhirette boşa çıkmıştır. Onların yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onlar, dünya ve ahirette işleri boşa çıkacak olanlardır. Onların hiç yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
İşte bunlar öyle kimselerdir ki, dünyada da ahirette de bütün yaptıkları boşa gitmiştir. Onların hiçbir yardımcıları da olmayacaktır....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onlar, yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiş olanlardır. Ve onların yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onlar öyle kimselerdir ki (bütün) yapdıkları dünyâda da, âhiretde de hoşa gitmişdir. Onların (azabına maani olacak) hiç bir yardımcıları da yokdur. ...
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
İşte onlar, dünya ve âhirette amelleri boşa gitmiş olanlardır. Onlar için yardımcılardan kimse de yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
İşte bunlar, o kimselerdir ki; dünya ve ahirette amelleri boşa gitmiştir. Ve onların hiç yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
İşte onlar, amelleri dünyada da, ahirette de bâtıl olan kimselerdir. Ve onlar için yardımcılardan bir fert de yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onların yaptıkları dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
İşte onların bütün yaptıkları, dünyada da, âhiret’te de boşa gitmiştir. Kendilerini bu halden kurtaracak hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onların yaptıkları, dünyâda da, âhirette de boşa çıkmıştır ve onların hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onlar, yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiş olanlardır. Ve onların yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Öylelerinin bütün yaptıkları dünyada da, âhirette de boşa çıkmıştır. Onları kurtaracak bir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Çalışıp ürettikleri hem dünyada hem de âhirette boşa çıkmıştır. Hiçbir yardımcıları da yoktur onların....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
1.
fe lemmâ
: fakat, ... olunca
2.
ehassa îsâ
: Hz Îsâ hissetti
3.
min-hum
: onlardan
4.
el kufre
: küfür, inkâr e...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Fakat İsa, onlardan inkâr hissedince “Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım kimlerdir?” dedi. Havariler: “Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a îman ettik (ruhumuzu ölmeden önce Allah'a ulaştırmayı diledik) ve bizim (Allah'a) teslim olduğumuza şahit ol.” dediler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa, onların inkârlarını sezince, “Allah yolunda yardımcılarım kim?” dedi. Havariler, “Biziz Allah yolunun yardımcıları. Allah’a iman ettik. Şahit ol, biz müslümanlarız” dediler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa, onların küfrünü duyunca dedi ki: Kimlerdir Allah uğrunda yardımcılarım? Havârîler, biziz Allah için yardım edenler dediler, Allah'a inandık, sen de tanık ol ki, biz, ona teslîm olanlarız....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa, onlardaki inkârcılığı sezince: Allah yolunda bana yardımcı olacaklar kimlerdir? dedi. Havârîler: Biz, Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah'a inandık, şahit ol ki bizler müslümanlarız, cevabını verdiler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Ne zaman ki İsa, onların hakikati inkâr ettiklerini hissetti, sordu: "Kim bana Allâh yolunda yardım edecek?" Havariler cevap verdiler: "Biziz Allâh yardımcıları. . . "B" işareti kapsamıyla (hakikatimizin Allâh Esmâ'sı olduğuna) iman ettik; hakikatinle şahit ol! Biz Allâh'a teslim olmuşlarız. "...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa, onların inkarcılığa yöneldiklerini sezince 'Allah'a giden yolda benim yardımcılarım kimlerdir?' dedi. Havariler: 'Biz Allah'ın yardımcılarıyız. Allah'a iman ettik. Bizim Müslüman kimseler olduğumuza şahid ol' dediler. [7]...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Nitekim İsa, onlarda inkârı sezince, dedi ki: "Allah için bana yardım edecekler kimdir?" Havariler: "Allah'ın yardımcıları biziz; biz Allah'a inandık, bizim gerçekten müslümanlar olduğumuza şahid ol" dediler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Vaktaki İsa Yahudi’lerden küfrü hissedip anladı, şöyle dedi:”- Allah yolunda bana yardım edecekler kimdir?” Havarîler= Îsa’ya bağlılar, şöyle dediler: “- Biziz, Allah dininin yardımcıları, Allah’a iman ettik; ve sen şâhit ol ki, biz gerçek müslümanlarız.”...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Isa onlarin inkarlarini hissedince: «Allah ugrunda yardimcilarim kimlerdir?» dedi. Havariler soyle dediler: «Biz Allah'in yardimcilariyiz, Allah'a inandik, O'na teslim oldugumuza sahid ol"....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsâ onların (Yahudi haham ve devlet adamlarının) inkâr ve inatlarını hissedince, «Allah yolunda yardımcılarım kim ?» dedi. Havariler: «Allah yolunda yardımcılar biziz. Allah'a imân ettik; şâhid ol ki, biz herhalde müslümanlar (Hakk'a dosdoğru teslimiyet gösterenleriz» dediler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa onların inkarlarını hissedince: 'Allah uğrunda yardımcılarım kimlerdir?' dedi. Havariler şöyle dediler: 'Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a inandık, O'na teslim olduğumuza şahid ol'....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa, onlardaki inkârcılığı sezince: Allah yolunda bana yardımcı olacaklar kimlerdir? dedi. Havârîler: Biz, Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah'a inandık, şahit ol ki bizler müslümanlarız, cevabını verdiler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa onlardan inkarcı bir tavır sezince, 'ALLAH yolunda kim bana yardımcı olacak,' dedi. Öğrencileri, 'Biz ALLAH'ın yardımcılarıyız; ALLAH'a inandık. Müslüman oluşumuza tanık ol,' diye karşılık verdiler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa onların inkar ettiklerini sezince: «Kimdir benim Allah yolunda arkadaşlarım?» dedi. Havariler: «Biziz Allah dininin yardımcıları, biz Allah'a iman ettik. Sen bizim lekesiz bir iman ile teslim olduğumuza şahit ol!» dediler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa onların inkârlarını hissedince: «Allah yolunda yardımcılarım kim?» dedi. Havariler: «Allah yolunda yardımcılar biziz. Allah'a iman ettik. Şahit ol ki, biz muhakkak müslümanlarız.» dediler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Nitekim İsa onlarda küfrü sezince dedi ki: "Tanrı için bana yardım edecekler kimdir?" Havariler: "Tanrı'nın yardımcıları biziz; Biz Tanrı'ya inandık, bizim gerçekten müslümanlar olduğumuza şahit ol" dediler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Vaktaki İsâ onlardan (ısraar ile taşan) küfrü hissetdi. Dedi: Allaha (doğru giden yolda) bana yardım edecekler kim?» Havaarîler: «Biziz Allahın yardımcıları. Allaha inandık. Sen de (Ey İsâ) şâhid ol ki biz muhakkak müslümanlarız.» dedi (ler). ...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Sonunda Îsâ onlardan küfrü hissedince: 'Allah’a (giden yolda) benim yardımcılarım kimlerdir?' dedi. Havârîler: 'Biz, Allah’ın (dîninin) yardımcılarıyız. Allah’a îmân ettik. Hem şâhid ol ki biz, şübhesiz Müslümanlarız' dediler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa, onların inkarlarını sezince; Allah uğrunda yardımcılarım kimlerdir? dedi. Havariler: Biziz Allah'ın yardımcıları, Allah'a iman ettik. Sen de şahid ol ki biz, muhakkak müslümanlarız, dediler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa, onların hakikati reddettiklerinin farkına varınca sordu: "Kim Allah yolunda benim yardımcılarım olacak?" Beyazlara bürünmüş olanlar cevap verdi: "Biz, (Allah yolunda) senin yardımcıların olacağız! Biz Allah'a inanırız: Sen de şahit ol, biz O'na teslim olmuşuz!...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Vaktâ ki, İsa onlardan dinsizlik hissetti, dedi ki: «Allah için benim yardımcılarım kimlerdir?» Havariler dedi ki: «Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a imân ettik ve şahit ol ki, bizler şüphesiz müslümanlarız.»...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsâ onların inkârlarını hissedince: “Allah yolunda yardımcılarım kimlerdir?” dedi. Havârîler dediler ki: “Biziz Allah'ın yardımcıları, Allah'a inandık, şâhit ol ki biz müslümanlarız!”...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa, onların küfrünü hissedince: -Allah uğrunda bana yardımcı olacak kim vardır? dedi. Havariler de şöyle cevap verdiler: -Biz Allah’ın (dininin) yardımcılarıyız, Allah’a iman ettik, O’na teslim olduğumuza da şahit ol!...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Ne zaman ki Îsâ onların inkârlarında ısrar ettiklerini hissetti, "Allah’a giden yolda bana yardım edecek kim var?" dedi. Havâriler: "Allah yolunda yardımcılar biziz. Biz Allah’a iman ettik. Ey Îsâ, bizim Müslüman olup Allah’a itaat ettiğimize sen de şahid ol!"...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Îsâ onlardan inkârı sezince: "Allâh yolunda kimler bana yardımcı olacak?" dedi. Havariler: "Biz, Allâh(yolun)un yardımcılarıyız; Allah'a inandık, şâhid ol, biz müslümanlarız." dediler....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Nitekim İsa, onlardan küfrü sezince, dedi ki: «Allah için bana yardım edecekler kimdir?» Havariler: «Allah'ın yardımcıları biziz; biz Allah'a inandık, bizim gerçekten müslümanlar olduğumuza şahid ol» dedi....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa onların inkârını sezdiğinde, 'Allah yolunda bana yardım edecek kim var?' diye sordu. Havâriler, 'Allah yolunda yardımcılar biziz,' dediler. 'Biz Allah'a iman ettik. Sen de şahit ol ki biz Allah'a teslim olmuş Müslümanlarız....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa onlardan inkârı sezince şöyle konuştu: "Allah'a gidişte benim yardımcılarım kim?" Havâriler dediler ki: "Biz Allah'ın yardımcılarıyız. Allah'a iman ettik biz. Tanık ol, biz müslümanlarız/Allah'a teslim olanlarız."...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
(55-56) Allah demisti ki: «Ey Isa! Ben seni eceline yetirecegim, seni kendime yukseltecegim, inkar edenlerden seni tertemiz ayiracagim; sana uyanlari, kiyamet gunune kadar, inkar edenlerin ustunde tutacagim. Sonra donusunuz Banadir. Ayriliga dustugunuz hususlarda aranizda hukmedecegim. kar edenleri de dunya ve ahirette siddetli azaba ugratacagim. Onlarin hic yardimcilari olmayacaktir.»...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
(55-56) Allah demişti ki: 'Ey İsa! Ben seni eceline yetireceğim, seni kendime yükselteceğim, inkar edenlerden seni tertemiz ayıracağım; sana uyanları, kıyamet gününe kadar, inkar edenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz Banadır. Ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim. İnkar edenleri de dünya ve ahirette şiddetli azaba uğratacağım. Onların hiç yardımcıları olmayacaktır.'...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
1.
fe emma
: artık, fakat öyle ise
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
fe uazzibu-hum
: o...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
“İnkâr edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de şiddetli bir şekilde azab edeceğim. Onların hiç yardımcıları da olmayacaktır.”...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
İnkâr edenler var ya, onları dünya ve ahirette şiddetli bir azaba çarptıracağım; onların hiç yardımcıları da olmayacak....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
"Fakat o hakikati inkâr edenlere gelince; onlara hem dünyada hem de sonsuz gelecek sürecinde şiddetle azap yaşatacağım. Onların hiçbir yardımcıları da olmaz. "...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
'İnkar edenlere ise dünyada da, ahirette de şiddetli bir şekilde azab ederim. Onların yardımcıları da olmaz.'...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
"İnkâr edenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azabla azablandıracağım. Onların hiç yardımcıları yoktur."...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
(55-56) Allah demisti ki: «Ey Isa! Ben seni eceline yetirecegim, seni kendime yukseltecegim, inkar edenlerden seni tertemiz ayiracagim; sana uyanlari, kiyamet gunune kadar, inkar edenlerin ustunde tutacagim. Sonra donusunuz Banadir. Ayriliga dustugunuz hususlarda aranizda hukmedecegim. kar edenleri de dunya ve ahirette siddetli azaba ugratacagim. Onlarin hic yardimcilari olmayacaktir.»...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
İnkarcılara gelince, onları Dünya'da da, Âhiret'te de şiddetli bir azâb ile azâblandıracağım, onların hiç yardımcıları da olmayacaktır....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
(55-56) Allah demişti ki: 'Ey İsa! Ben seni eceline yetireceğim, seni kendime yükselteceğim, inkar edenlerden seni tertemiz ayıracağım; sana uyanları, kıyamet gününe kadar, inkar edenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz Banadır. Ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim. İnkar edenleri de dünya ve ahirette şiddetli azaba uğratacağım. Onların hiç yardımcıları olmayacaktır.'...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
İnkâr edenler var ya, onları dünya ve ahirette şiddetli bir azaba çarptıracağım; onların hiç yardımcıları da olmayacak....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
'Kafirleri ise dünyada ve ahirette şiddetli bir şekilde cezalandıracağım; yardımcıları da olmayacak.'...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
Hasılı: O küfredenleri dünyada ve ahırette şiddetli bir azab ile ta'zib edeceğim, hem onlara yardımcılardan eser yoktur...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
O inkar edenleri, dünya ve ahirette şiddetli bir azaba çarptıracağım, onların hiçbir yardımcıları da olmayacak!...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
«İnkâr edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de şiddetli bir şekilde azab edeceğim, onların hiçbir yardımcıları da olmayacaktır»....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
"Küfredenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azabla azablandıracağım. Onların hiç yardımcıları yoktur."...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
(Fakat) o küfredenlere gelince: Ben onları dünyâda da, âhiretde de en çetin bir azâb ile âzablandıracağım. Onların hiç bir yardımcıları da yokdur. ...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
Fakat o inkâr edenler yok mu, artık onları dünyada ve âhirette şiddetli bir azâb ile cezâlandıracağım! Onlar için yardımcılardan kimse de yoktur....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
Küfredenleri de dünya ve ahirette şiddetli azaba uğratacağım. Onların hiçbir yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
«Artık o kimseler ki, kâfir olmuşlardır. Onları dünyada da ahirette de şiddetli bir azap ile muazzeb kılacağım, ve onlar için yardımcılardan bir kimse yoktur.»...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
“İnkâr edip kâfir olanları, dünyada da ahirette de şiddetli bir azaba çarptıracağım. Onların hiç yardımcıları da olmayacak. ”...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
O kafir olanları dünya ve ahirette şiddetli azaba çarptıracağım, onların yardımcıları da olmayacaktır....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
Hasılı, inkâr edenleri hem dünyada, hem âhirette şiddetli bir azap ile cezalandıracağım. Onları bu azaptan kurtarabilecek yardımcılar da bulunmayacaktır....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
"İnkâr edenlere gelince, onlara dünyâda da, âhirette de şiddetle azâbedeceğim, onların yardımcıları da olmayacaktır."...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
«Küfredenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azabla azablandıracağım. Onların hiç yardımcıları yoktur.»...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
"Küfre sapanlar var ya, işte onlara dünyada ve âhirette şiddetle azap edeceğim. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır onların."...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
ve mâtû
: ve öldüler
4.
ve hum
: ve onlar
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Şüphesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Gerçekten, inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, onların hiçbirinden -fidye olarak dünya dolusu altın verecek olsa dahi- kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır; hiç yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
İnkar edip kâfir olarak ölenlerin hiç birinden bütün yeryüzü dolusunca altın fidye verseler bile kabul edilmeyecektir. Onlar için acıklı bir azap vardır ve onların yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Şüphesiz küfredip kafir olarak ölenler, bunların hiç birisinden, yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acı bir azab vardır ve onların yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Dogrusu inkar edip, inkarci olarak olenlerin hicbirinden, yeryuzunu dolduracak kadar altini fidye vermis olsa bile, bu kabul edilmeyecektir. Iste elem verici azab onlaradir, onlarin hic yardimcilari da yoktur. *...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Şüphesiz ki, inkâra sapıp kâfir olarak ölenler —kurtuluş fidyesi olarak— dünya dolusu altın verseler hiç birinden mümkün değil kabul edilmiyecektir. Bunlar için çok acıklı bir azâb vardır ve yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Doğrusu inkar edip, inkarcı olarak ölenlerin hiçbirinden, yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye vermiş olsa bile, bu kabul edilmeyecektir. İşte elem verici azab onlaradır, onların hiç yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Gerçekten, inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, onların hiçbirinden -fidye olarak dünya dolusu altın verecek olsa dahi- kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır; hiç yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
İnkar edip inkarcı olarak ölenler, dünya dolusu altını fidye olarak verseler dahi kendilerinden kabul edilmeyecektir. Onlar acıklı bir azabı hakkettiler ve hiç bir yardımcıları da olmayacak....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Muhakkak ki inkâr edenler ve kâfir oldukları halde de ölenler, yeryüzü dolusu altın fidye verseler bile hiç birisinden asla kabul edilmeyecektir. İşte dayanılmaz azab onlar içindir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Şüphesiz küfredip kafir olarak ölenler, bunların hiç birisinden, yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acı bir azab vardır ve onların yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Hakıykat, küfredenler ve kendileri kâfir olarak ölenler (yok mu?) onlardan hiç birinin (bilfarz) yer yüzünü dolduracak mıkdardaki altını dahi — onu feda etse — kat'iyyen makbul olmaz. İşte onlar! Pek acıklı bir azâb onların (hakkı) dır. Kendilerinin hiç bir yardımcıları da yokdur. ...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Muhakkak ki o inkâr edip de kendileri kâfir kimseler olarak ölenler yok mu, artık dünya dolusu altın, velev ki (kendisini kurtarmak üzere) onu fedâ edecek (de) olsa, artık onların hiçbirinden aslâ kabûl edilmeyecektir! İşte onlar yok mu, kendileri için (pek) elemli bir azab vardır ve onlar için yardımcılardan kimse yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Doğrusu küfredip de, kafir olarak ölenler, yeryüzü dolusu altını fidye verecek olsalar yine de hiç birinden kabul edilmez. Onlar için elim bir azab vardır. Ve onların hiç yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Şüphesiz o kimseler ki, kâfir oldular ve kâfirler oldukları halde öldüler, artık onların hiçbirinden yeryüzü dolusu altın feda edecek olsa elbette kabul edilmeyecektir. İşte onlar için elîm bir azap vardır. Ve onlar için yardımcılardan bir kimse yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
İnkâra saplanmış ve kâfir olarak ölenler, dünya dolusu altını fidye vermiş olsa dahi aslâ hiçbirinden kabul edilmeyecektir. Elem verici azap onlaradır, onların hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
İnkâr edip kâfir olarak ölenler, dünyâ dolusu altın fidye vermiş olsa dahi hiçbirinden kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azâb vardır ve onların hiçbir yardımcıları yoktur!...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Şüphesiz küfredip kâfir olarak ölenler, bunların hiç birisinden, yeryüzü dolusu altın olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acıklı bir azab vardır ve onların yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
İnkâr edip de kâfir olarak ölenler azaptan kurtulmak için fidye olarak dünya dolusu altın verecek olsalar, hiçbirinden böyle birşey kabul edilmez. Onların hakkı acı bir azaptır; kendilerini bu azaptan kurtaracak hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Gerçeği örtüp de küfre sapmış olarak ölenlere gelince, onların her biri kendini kurtarmak için dünya dolusu altın verse de asla kabul edilmeyecektir. Korkunç bir azap vardır onlar için. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır....
Ali-İmran Suresi, 122. Ayet:
O zaman içinizden iki grup oluşturanlar, Allah yardımcıları iken, yılıp çekilmek istemişlerdi. Demek ki, inananlar, yalnızca Allah'a dayanmalıdırlar....
Ali-İmran Suresi, 122. Ayet:
İçinizden iki grup, Allah yardımcıları olmasına rağmen, az kalsın yılgınlık gösteriyorlardı. Müminler, Allah’a bağlansınlar!...
Ali-İmran Suresi, 122. Ayet:
Ve hani sizden iki bölük, Allah da kendilerinin yardımcıları olduğu halde, korkarak geri çekilmeye yeltenmişlerdi. Halbuki müminlere düşen, yalnız Allah’a dayanıp güvenmeleridir....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
1.
beli allâhu
: hayır, öyle değil, bilâkis Allah
2.
mevlâ-kum
: sizin mevlânız, dostunuz
3.
ve huve
: ve o
4.
hayru
<...
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Hayır! Sizin mevlânız (dostunuz) Allah'tır. Ve O, yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Hayır! Yalnız Allah yardımcınızdır. O, yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Yok yok, sizin yardımcınız, dostunuz Allah'tır ve o, yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Oysa sizin mevlânız Allah'tır ve O, yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Aksine sizin dostunuz Allah'tır. O yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Halbuki Mevlaniz Allah'tir. O, yardimcilarin en iyisidir....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Oysa sizin Mevlânız (yegâne sahibiniz, koruyucunuz ve yakın dostunuz) Allah'tır. O, yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Halbuki Mevlanız Allah'tır. O, yardımcıların en iyisidir....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Oysa sizin mevlânız Allah'tır ve O, yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Halbuki Mevlanız Allah'tır. Ve O, yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Hayır. Sizin mevlânız Allah Teâlâ'dır. Ve O, yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Halbuki sizin mevlânız Allah'tır ve O yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Halbuki sizin mevlanız / yardımcınız, Allah’tır. O, yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Hayır, Mevlânız Allah'a (itâ'at edin), yardımcıların en iyisi O'dur....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Sizin dostunuz ve yardımcınız Allah'tır. O ise yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Hayır, hayır! Sizin Mevlâ'nız Allah'tır. Ve O, yardımcıların en hayırlısıdır....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
“Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan, onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.”...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
'Ey Rabbimiz! Sen kimi ateşe sokarsan onu perişan etmiş olursun. Zalimlerin yardımcıları da yoktur.'...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
"Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur."...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Ey Rabbimiz, gerçekten sen kimi ateşe sokarsan, şüphesiz onu hor ve perişan edersin. Orada zâlimlerin azâbını kaldıracak hiç bir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
«ORabbimiz! Sen atese kimi sokarsan, onu suphesiz rezil etmis olursun, zulmedenlerin hic yardimcilari yoktur"....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rabbimiz! Şüphesiz sen kimi ateşe sokarsan, elbette onu rezîl ve rüsvay edersin. Zâlimler için yardımcılar da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
'Rabbimiz! Sen ateşe kimi sokarsan, onu şüphesiz rezil etmiş olursun, zulmedenlerin hiç yardımcıları yoktur'....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rabbena: çünkü sen kimi o ateşe sokarsan onu muhakkak rüsva ve perişan etmişindir, zalimlerin de yardımcıları yoktur...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Ey Rabbimiz, şüphesiz sen, kimi o ateşe sokarsan onu kesinlikle rezil ve perişan etmişsindir. Zalimlerin yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
«Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur»....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
"Rabbimiz, şüphesiz sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur."...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
«Ey Rabbimiz, hakıykat Sen kimi o ateşe sokarsan şübhesiz onu hor ve hakîr edersin. (Orada) zaalimlerin hiç bir yardımcıları da yokdur». ...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rabbimiz! Şübhesiz ki sen kimi ateşe koyarsan bu sebeble onu gerçekten rezîl edersin! Zâlimlerin ise hiç yardımcıları yoktur.'...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rabbımız; Sen, kimi ateşe sokarsan; şüphesiz onu perişan edersin. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
«Ey Rabbimiz! Sen kimi o ateşe sokarsan şüphesiz onu hakîr ve zelil edersin. Ve zalimler için yardımcılar da yoktur.»...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
“Ey Rabbimiz! Sen kimi ateşe koyarsan, onu rezil etmiş, rüsvay etmiş olursun. Zâlimlerin hiç yardımcıları yoktur. ”...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rabbimiz şüphesiz sen kimi ateşe atarsan, onu perişan edersin, zalimlerin yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
"Rabbimiz, sen birini ateşe soktun mu, onu perişan etmişsindir. zâlimlerin yardımcıları yoktur."...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
«Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur.»...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
"Ey Rabbimiz! Sen birini ateşe soktun mu onu tam rezil etmişsindir. Zalimlerin, yardımcıları olmayacaktır."...
Maidə Suresi, 55. Ayet:
Unutmayın ki sizin yardımcılarınız sadece Allah ve Elçisi ve imana erenler olacaktır; (yani) namazlarında devamlı ve dikkatli olanlar, arındırıcı (mali) yükümlülüklerini yerine getirenler ve (Allahın karşısında) boyun eğenler:...
Maidə Suresi, 56. Ayet:
Kim Allahdan, peygamberinden ve îman edenlerden yüz çevirirse. Hiç şüphe yok ki galebeyi kazanacak olanlar Allahın yardımcılarının ta kendileridir. ...
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Andolsun ki "Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesîh'tir" diyenler kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesîh "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti....
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Şüphesiz 'Allah, Meryem oğlu Mesih'tir' diyenler kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih: 'Ey İsrailoğulları! Benim de Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. Kim Allah'a ortak koşarsa şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun barınağı cehennemdir. Zalimlerin herhangi bir yardımcıları da yoktur' demişti....
Maidə Suresi, 72. Ayet:
And olsun ki, «Allah ancak Meryem oglu Mesih'tir» diyenler kafir oldular. Oysa Mesih, «Ey Israilogullari! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin; kim Allah'a ortak kosarsa muhakkak Allah ona cenneti haram eder, varacagi yer atestir, zulmedenlerin yardimcilari yoktur» dedi....
Maidə Suresi, 72. Ayet:
And olsun ki, 'Allah ancak Meryem oğlu Mesih'tir' diyenler kafir oldular. Oysa Mesih, 'Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin; kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram eder, varacağı yer ateştir, zulmedenlerin yardımcıları yoktur' dedi....
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Andolsun ki «Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesîh'tir» diyenler kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesîh «Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur» demişti....
Maidə Suresi, 72. Ayet:
«Meryem oğlu Mesih Allah'tır.» diyenler kesinlikle kafir oldular. Oysa Mesih şöyle demişti: «Ey İsrailoğulları, hepiniz benim de sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin! Kim Allah'a ortak koşarsa, Allah ona cennetini yasak etmiştir, varacağı yer ateştir ve zulmedenlerin yardımcıları yoktur.»...
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Andolsun, «Allah, Meryem'in oğlu Mesih'tir» diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih onlara: «Ey İsrailoğulları, hem benim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehenemdir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur» demişti....
Maidə Suresi, 72. Ayet:
«Meryem oğlu Mesîh (İsâ) hakıykat Allahın kendisidir» diyenler, and olsun, kâfir olmuş (lar) dır. Halbuki (bizzat) Mesîh (şöyle) demişdi: «Ey İsrail oğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allaha kulluk edin. Zîrâ kim Allaha eş katarsa hiç şüphesiz Allah ona cenneti haram kılar. Onun varacağı yer ateşdir. Zalimlerin hiç bir yardımcıları da yokdur». ...
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Meryem oğlu Mesih; gerçekten Allah'ın kendisidir, diyenler andolsun ki; kafir olmuşlardır. Halbuki Mesih demiştir ki: Ey İsrailoğulları; benim de Rabbım, sizin de Rabbınız olan Allah'a kulluk edin. Zira her kim ki, Allah'a şirk koşarsa; muhakkak Allah, ona cenneti haram eder ve onun varacağı yer, ateştir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur....
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Andolsun ki, «Şüphesiz Allah, o Meryem'in oğlu Mesih'tir» diyenler kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesih demiştir ki: «Ey İsrailoğulları! Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah Teâlâ'ya ibadet ediniz. Şüphe yok ki, her kim Allah Teâlâ'ya şerik koşarsa muhakkak Allah Teâlâ ona cenneti haram kılmış olur ve onun varacağı yer ateştir ve zalimler için yardımcılardan kimse yoktur.»...
Maidə Suresi, 72. Ayet:
“Allah, Meryem oğlu Mesih'tir. ” diyenler gerçekten kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesih onlara demişti ki: “Ey İsrailoğulları! Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, muhakkak ki Allah ona cenneti haram kılar. Varacağı yer ateştir, zâlimlerin yardımcıları yoktur. ”...
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Andolsun, "Allâh, ancak Meryem oğlu Mesih'tir." diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesih demişti ki: "Ey İsrâil oğulları, benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. Zira kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak ki, Allâh ona cenneti harâm etmiştir ve onun varacağı yer ateştir; zâlimlerin yardımcıları yoktur!"...
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Yemin olsun ki, "Allah, Meryem'in oğlu Mesih'in ta kendisidir!" diyenler küfre batmışlardır. Mesih şöyle demişti: "Ey İsrailoğulları, hem sizin Rabbiniz hem de benim Rabbim olan Allah'a kulluk/ibadet edin! Gerçek olan şu ki, Allah'a ortak koşana Allah, cenneti haram kılmıştır. Varacağı yer ateştir onun. Zalimlerin yardımcıları olmayacaktır."...
Ənfal Suresi, 73. Ayet:
Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah'ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur....
Ənfal Suresi, 73. Ayet:
Kâfirler de birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz emredildiğiniz gibi yardımlaşmazsanız, yeryüzünde bir fitne (İslâm zâ’fiyeti) ve büyük bir fesad (küfür hâkimiyeti) olur....
Ənfal Suresi, 73. Ayet:
Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah'ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur....
Ənfal Suresi, 73. Ayet:
Kâfirler de aslında birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz de öyle yapmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat çıkar....
Ənfal Suresi, 73. Ayet:
Kâfir olanlar bile birbirinin yardımcılarıdır. Eğer siz bunu yapmazsanız yer yüzünde bir fitne ve büyük fesâd olur. ...
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
Erkek ve dişi bütün mü’minler, birbirlerinin yardımcılarıdır: İyiliği emrederler, fenalıktan alıkoyarlar, namazı gereği üzre kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte bunları, muhakkak surette Allah rahmetiyle bağışlayacaktır. Gerçekten Allah Azîz’dir (Her şeye galibdir), Hakîm’dir (hükmünde hikmet sahibidir)....
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
Mü'min erkeklerle mü'min kadınlar birbirlerinin velîleri (yardımcıları, destekleyicileri ve Allah için dost ve yakınları)dırlar. İyilikle emrederler, fenalıktan men'ederler; namazı vaktince kılarlar, zekâtı (yerli yerince) verirler ve Allah'a, Peygamberine itaat ederler. İşte bunları Allah (geniş) rahmetine eriştirecektir. Şüphesiz ki Allah yegâne üstündür, her işinde hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
Mü'min erkekler de, mü'min kadınlar da birbirinin velîleri (dostları ve yardımcıları) dir. Bunlar (insanlara) iyiliği emrederler, (onları) kötülükten vaz geçirmeye çalışırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allaha ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlar. Allah onları rahmetiyle yarlığayacakdır. Çünkü azîzdir (va'd ve vaîdini yerine getirmekden hiç bir şey Onu acze düşüremez), hakimdir (her şey'i yerli yerinde, hikmetle yapandır). ...
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileri (dostları ve yardımcıları)dırlar. Onlar iyiliği emreder, kötülükten menederler. Namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Allah'a ve Peygamber'ine itaat ederler. İşte Allah onlara rahmet edecektir. Şüphesiz ki Allah Azîz'dir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Onlar iyilikleri teşvik edip kötülükleri menederler. Namazı hakkıyla yerine getirir, zekâtı verir, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte onları Allah geniş rahmetine mazhar edecektir.Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir)....
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
And olsun ki, musluman olduktan sonra inkar edip kufur sozunu soylemisler iken, soylemedik diye Allah'a yemin ettiler, basaramiyacaklari bir seye giristiler; Allah ve peygamberi bol nimetinden onlari zenginlestirdi ve oc almaya kalktilar. Eger tevbe ederlerse iyiliklerine olur; sayet yuz cevirirlerse, Allah onlari dunya ve ahirette can yakici azaba ugratir. Yeryuzunde bir dost ve yardimcilari yoktur....
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
And olsun ki, müslüman olduktan sonra inkar edip küfür sözünü söylemişler iken, söylemedik diye Allah'a yemin ettiler, başaramayacakları bir şeye giriştiler; Allah ve Peygamberi bol nimetinden onları zenginleştirdi ve öç almaya kalktılar. Eğer tevbe ederlerse iyiliklerine olur; şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünya ve ahirette can yakıcı azaba uğratır. Yeryüzünde bir dost ve yardımcıları yoktur....
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
İnkar sözlerini konuşmalarına ve teslim olduktan sonra inkar etmelerine rağmen, onları söylemediklerine dair ALLAH'a yemin ediyorlar. Aslında, hiç bir zaman ulaşamadıkları gerçeğe karşı durdular. ALLAH ve elçisi O'nun lütfuyla kendilerini zenginleştirdikten sonra öc almaya kalktılar! Tevbe ederlerse kendileri için iyi olur. Yüz çevirirlerse, ALLAH onları dünya ve ahirette acı bir azapla cezalandırır; yeryüzünde ne bir dostları ne de bir yardımcıları olur....
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetle...
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
Göç edenlerin (mühacir) ve yardımcıların (ensar) öncülerinden ve onları güzelce izleyenlerden ALLAH razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Onlara, içlerinde ırmaklar akan ve ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte büyük zafer budur....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
(Şimdi artık) onlara Nuh'un başından geçenleri anlat; hani o, kavmine: "Soydaşlarım!" demişti, "eğer benim (aranızdaki) konumum ve Allah'ın ayetlerini size bildirmem zorunuza gidiyorsa, bilin ki, ben Allah'a güveniyorum. Öyleyse, artık (bana) yapacağınızı yapmak için hem kendi gücünüzü hem de Allah'tan başka tanrılık yakıştırdığınız yardımcılarınızı bir araya toplayın; bir kere ne yapacağınıza karar verdikten sonra da artık girişeceğiniz eylem sizi tasalandırmasın; (neye ki karar verdiyseniz) ba...
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Onlardan sonra da, Firavun ile ileri gelen yardımcılarına Mûsâ ile Harun’u delillerimiz, mûcizelerimizle gönderdik. Ama onlar büyüklük taslayıp kabul etmeyi kibirlerine yediremediler ve suçlu bir halk oldular....
Yunus Suresi, 88. Ayet:
Mûsâ: "Ey bizim Rabbimiz!" dedi. "Sen Firavun ile onun ileri gelen yardımcılarına dünya hayatında muazzam zinet, haşmet ve servet verdin. Ey bizim Rabbimiz! İnsanları neticede Senin yolundan saptırsınlar diye mi onlara bu imkânı verdin? Ey bizim büyük Rabbimiz, mahvet, sil süpür onların servetlerini ve kalplerini şiddetle sık! Belli ki o acı azabı görmedikçe onlar imana gelmeyecekler."...
Hud Suresi, 20. Ayet:
Onlar yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakabilecek değillerdir. Onların Allah’tan başka sığınabilecekleri bir yardımcıları da yoktur. Azap onlar için kat kat artırılacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) işitmeğe tahammül edemiyorlar, hem de görmüyorlardı....
Hud Suresi, 20. Ayet:
Onlar, ne yeryüzünde azaptan kaçıp kurtulabilirler, ne de Allah'tan başka bir yardımcıları vardır. Azapları da kat kat arttırılır. Çünkü onların işitmeye tahammülleri yoktu, görmezlerdi de....
Hud Suresi, 20. Ayet:
Bunlar, Allah dünyada kendilerine azab etmek istediği zaman, onu âciz bırakacak değillerdir. Kendilerini azabdan kurtaracak, Allah’dan başka hiç bir yardımcıları da yoktur. Onlara kat kat azab edilir. Çünkü dünyada, hakkı işitmeğe tahammül etmezler ve gerçeği göremezlerdi....
Hud Suresi, 20. Ayet:
Bunlar, yeryüzünde aciz bırakacak olanlar değillerdir. Allah'a karşı duracak yardımcıları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Onlar, işitmeye tahammül edemez ve göremezlerdi de....
Hud Suresi, 20. Ayet:
Onlar yerde aciz bırakır kimseler olmamışlardır. Ve onlar için Allah Teâlâ'nın gayrı yardımcılarından da yoktur. Onlar için azap, kat kat olacaktır. Onlar işitmeğe tahammül eder olmamışlardı ve görür kimseler de olmamışlardı....
Hud Suresi, 96. Ayet:
(96-97) Mûsâ’yı da âyetlerimizle ve özellikle pek âşikâr bir delil ile, Firavun’a ve ileri gelen yardımcılarına Peygamber olarak gönderdik. Ama adamlar tutup Firavun’un emrine tâbi oldular. Oysa Firavun’un emri tutarlı ve doğru bir emir değildi....
Hud Suresi, 97. Ayet:
(96-97) Mûsâ’yı da âyetlerimizle ve özellikle pek âşikâr bir delil ile, Firavun’a ve ileri gelen yardımcılarına Peygamber olarak gönderdik. Ama adamlar tutup Firavun’un emrine tâbi oldular. Oysa Firavun’un emri tutarlı ve doğru bir emir değildi....
Yusif Suresi, 62. Ayet:
Yardımcılarına dedi ki: "Sermayelerini (erzak bedellerini) yüklerinin içine koyun. İhtimal ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar da belki geri dönerler."...
Yusif Suresi, 62. Ayet:
Yardımcılarına dedi ki: "Sermayelerini (erzak bedellerini) yüklerinin içine koyun. İhtimal ki ehillerine (ailelerine) döndüklerinde (kalebu) bunun farkına varırlar da belki geri dönerler."...
Yusif Suresi, 62. Ayet:
Yardımcılarına da dedi ki: «Sermayelerini (erzak bedellerini) yüklerinin içine koyun. İhtimal ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar da belki geri dönerler.»...
Rəd Suresi, 11. Ayet:
Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır. Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur....
Rəd Suresi, 11. Ayet:
Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır. Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da yoktur....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
(Resûlüm!) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Onların hakikate ermeleri için hırs yapsan da; Allâh, saptırdığı kimseyi hakikate erdirmez! Onların hiçbir yardımcıları yoktur....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen onların hidayete ermelerini çok arzulasan da Allah saptırdığını hidayete eriştirmez. Onların yardımcıları da olmaz....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Onlarin dogru yolda olmalarina ne kadar ozensen, yine de Allah, saptirdigini dogru yola iletmez. Onlarin yardimcilari da olmaz....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen onların doğru yola erişmelerini ne kadar çok arzu etsen, yine de Allah saptıracağını doğru yola iletmez ve onlara yardımcılar da yoktur....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Onların doğru yolda olmalarına ne kadar özensen, yine de Allah, saptırdığını doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da olmaz....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
(Resûlüm!) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen onların hidayet bulmalarına harîs isen her halde Allah dalâlette bırakacağı kimselere hidayet vermez, onların yardımcıları da yoktur...
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen onların doğru yolu bulmalarını aşırı derecede istesen de kesinlikle Allah, sapıklıkta bırakacağı kimseleri doğru yola eriştirmez; Onların yardımcıları da yoktur....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
(Habîbim) sen onların hidâyet bulmalarına (ne kadar) hırs göstersen şübhe yok ki Allah dalâletde bırakacağı kimselere (bu) hidâyet (i) nasıyb etmez. Onların (azâblarını önleyecek) bir yardımcıları da yokdur. ...
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Onların hidayeti bulmalarına ne kadar hırs göstersen; muhakkak ki Allah dalalete sapanı hidayete erdirmez. Ve onların yardımcıları da yoktur....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen onların hidâyet bulmalarına haris olsan da (faidesizdir). Çünkü Allah Teâlâ dalâlete düşürdüğüne hidâyet etmez ve onlar için yardımcılardan bir kimse de yoktur....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen onların hidayete ermelerini ne kadar istesen de şüphesiz ki Allah, saptırdığı kimseleri hidayete erdirmez ve onların yardımcıları da yoktur....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
(Ey Muhammed) Sen onların yola gelmelerini ne kadar istesen de Allâh şaşırttığını yola getirmez ve onların yardımcıları da olmaz!...
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen onların iyiye ve doğruya ulaşmalarını tutkuyla istesen de Allah, saptırdığına yol göstermez. Hiçbir yardımcıları da olmaz onların....
İsra Suresi, 97. Ayet:
Allah, kime hidayet ederse o doğru yoldadır, Kimi de sapıklığa düşürürse, artık bunlar için Allah’dan başka asla yardımcılar bulamazsın. Biz, o kâfirleri kıyamet günü kör, dilsiz ve sağır oldukları halde yüzleri üstü sürünerek haşredeceğiz. Varacakları yer cehennem’dir, onun ateşi dindikçe, onlara ateşi artıracağız....
İsra Suresi, 97. Ayet:
Ve Allah her kime hidayet ederse, o doğru yolu tutar; her kimi de sapıklık içinde bırakırsa, artık onlar için Allah'tan başka yardımcılar bulamazsın. Ve Biz onları kıyamet günü, kör, dilsiz, sağır oldukları halde yüzükoyun haşrederiz; varacakları yer cehennemdir; alevi dindikçe onlara ateşi artırırız....
İsra Suresi, 97. Ayet:
Allah kime hidâyet (nasıyb) ederse işte o, doğru yolu bulmuşdur. Kimi de şaşırırsa artık bunlar için Ondan başka asla yardımcılar bulamazsın. Biz onları kıyamet günü körler, dilsizler, sağırlar olarak yüzükoyun hasredeceğiz. Onların varacağı yer cehennemdir ki ateşi yavaşladıkça biz onun alevini artırırız. ...
İsra Suresi, 97. Ayet:
Allah kimi (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyete erdirirse, işte hidâyete eren odur. Kimi de (isyankârlığı yüzünden) dalâlete atarsa, artık kendilerine O’ndan başkayardımcılar aslâ bulamazsın! Ve onları kıyâmet günü yüzleri üstü, kör, dilsiz ve sağır olarak haşrederiz. Onların varacağı yer Cehennemdir. (Onun ateşi) her yavaşladığında, onlara bir alev artırırız....
İsra Suresi, 97. Ayet:
Ve Allah kime hidâyet ederse işte hidâyete eren odur ve kimi idlâl ederse artık onlar için onun gayrı asla yardımcılar bulamazsın ve onları Kıyamet gününde kâfirler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzleri üzerine haşrederiz. Onların varacakları yer cehennemdir. Her ne zaman alev azalırsa onlar için cehennem ateşini arttırırız....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
men
: kim
3.
kâne
: oldu
4.
fî ed dalâleti
: dalâlette
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
(Ey Rasûlüm), onlara de ki: “Kim dalâlette (küfürde) ise, Rahman ona mal ve evlâdca ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet vaad olundukları azabı gördükleri vakit - Ya dünyada müslümanlar tarafından öldürülmeyi, yahut kıyamet günü Cehennem’i - artık bilecekler ki, kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
Onlara de ki: «Kim sapıklık içinde ise, Rahmân ona mal ve evlatça ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabı, yahut kıyamet günü cehennemi gördükleri vakit, artık bilecekler kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: «Kim sapıklık içinde ise çok esirgeyici (Allah), onu (n dünyalığını ve ipini) uzatdıkca uzatır. Nihayet va'd olunageldikleri şeyleri — ya azabı, yahud kıyameti — gördükleri zaman artık kimin yeri daha kötü, kimin cemâati (ve yardımcıları) daha zaîf imiş, bileceklerdir. ...
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: «Her kim sapıklık içinde ise onun için Rahmân uzattıkça uzatsın (onlara dilediklerini versin) ne ehemmiyeti var! Vaktâ ki, vaadolunduklarını, ya azabı veya Kıyamet gününü görürler, artık mekanca daha şerli ve yardımcılarca daha zayıf kim olduğunu bilmiş olacaklardır.»...
Məryəm Suresi, 81. Ayet:
Mekke müşrikleri, tuttular Allah’dan başka putları ilâhlar edindiler ki, kendilerini azabdan kurtarsınlar ve yardımcıları olsunlar....
Möminun Suresi, 45. Ayet:
(45-46) Sonra da Mûsa ile kardeşi Hârun’u âyetlerimizle ve apaçık delille Firavun ile ileri gelen yardımcılarına gönderdik. Onlar da hakkı kabulden kibirlendiler. Zaten onlar kendilerini çok büyük gören bir zümre idi....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
(45-46) Sonra da Mûsa ile kardeşi Hârun’u âyetlerimizle ve apaçık delille Firavun ile ileri gelen yardımcılarına gönderdik. Onlar da hakkı kabulden kibirlendiler. Zaten onlar kendilerini çok büyük gören bir zümre idi....
Qəsəs Suresi, 81. Ayet:
Derken Biz onu da, sarayını da yerin dibine geçiriverdik. Ne yardımcıları Allah’a karşı kendisine yardım edip, onu kurtarabildi, ne de kendi kendisini savunabildi....
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
İbrahim, onlara dedi ki: “Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve çıkar) uğruna Allah’ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkâr edip tanımayacak; kiminiz kiminize lânet edecektir. Barınağınız cehennem olacaktır. Yardımcılarınız da olmayacaktır.”...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
(İbrahim) dedi ki: 'Siz dünya hayatında aranızda sevgi vesilesi olsun diye, Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü bazılarınız bazılarınızı inkar edecek ve bazılarınız bazılarınızı lanetleyecektir. Barınacağınız yer ise ateştir ve yardımcılarınız da olmayacaktır....
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Ibrahim soyle demisti: «Dunya hayatinda, Allah'i birakip aranizda putlari muhabbet vesilesi kildiniz. Sonra kiyamet gunu, birbirinize kufreder ve karsilikli lanet okursunuz. Varacaginiz yer atestir; yardimcilariniz da yoktur.»...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
İbrâhim ise (onlara) şöyle dedi:«Siz elbette Allah'ı bırakıp Dünya hayatında aranızda bir sevgi bağı olsun diye putları (tanrılar) edindiniz. Ama bunun sonrası (ne olacak bilir misiniz ?) Kıyamet günü bir kısmınız bir kısmınızı inkâr eder ve birbirinizi lanetlersiniz. Varıp eyleşeceğiniz yer ise Cehennem'dir ve sizin için (orada) yardımcılardan bir kimse de bulunmayacaktır.»...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
İbrahim şöyle demişti: 'Dünya hayatında, Allah'ı bırakıp aranızda putları muhabbet vesilesi kıldınız. Sonra kıyamet günü, birbirinize küfreder ve karşılıklı lanet okursunuz. Varacağınız yer ateştir; yardımcılarınız da yoktur.'...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Ve dedi ki: siz sâde Dünya hayatta aranızda sevişmek için Allahı bırakıp bir takım evsâna tutulmuşsunuz amma sonra Kıyamet günü ba'zınız ba'zınıza küfredecek ve ba'zınız ba'zınızı lâ'netliyecek varacağınız yer ateştir, sizin için yardımcılardan eser de yoktur...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
İbrahim: «Siz, sadece dünya hayatında aranızda sevişmek için Allah'ı bırakıp bir takım putlara tutulmuşsunuz. Fakat kıyamet gününde birbirinize küfredecek ve birbirinizi lanetleyeceksiniz; varacağınız yer ateştir ve sizin için yardımcılardan eser de yoktur.»...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Ve o: Dünya hayatında Allah'ı bırakıp aranızda putları dostluk vesilesi kıldınız. Sonra da kıyamet gününde birbirinize küfreder ve karşılıklı la'net okursunuz. Varacağınız yer, ateştir. Sizin yardımcılarınız da yoktur, dedi....
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Ve dedi ki: «Siz dünya hayatınızda aranızda bir sevişme (sebebi) olmak için Allah'ın gayrı putları iltizam etmiş oldunuz. Sonra Kıyamet gününde bâzınız bazınıza küfredecek ve bazınız bazınıza lânet eyleyecektir, varacağınız yer de ateştir ve sizin için yardımcılardan (bir kimse) de yoktur.»...
Rum Suresi, 29. Ayet:
1.
bel
: hayır
2.
ittebea
: tâbî oldu
3.
ellezîne
: onlar
4.
zalemû
: zulmettiler
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır, zalimler ilim sahibi olmaksızın heveslerine tâbî oldular. Bundan sonra Allah'ın dalâlette bıraktığını kim hidayete erdirebilir? Ve onların yardımcıları da yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Fakat, zulmedenler bilgisizce nefislerinin arzularına uydular. Allah’ın (bu şekilde) saptırdığı kimseleri kim doğru yola iletir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır, zulmedenler bilgisizce arzularına uydular. Allah'ın saptırdığını kim doğru yola iletebilir? Onların yardımcıları da yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır, zulmedenler, hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiç bir yardımcıları yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Doğrusu (şirke varmakla nefislerine) zulmedenler, cahil oldukları halde hevalarına uydular. Artık Allah’ın saptırdığı kimseyi, kim hidayete (Allah’ın dinine) erdirebilir? O kâfirler için (Allah’ın azabını engelliyecek) yardımcılardan da (hiç kimse) bulunmaz....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayir; zulmedenler, koru korune kendi heveslerine uymuslardir. Allah'in saptirdigi kimseleri kim dogru yola eristirebilir? Onlarin yardimcilari da yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Ne var ki zulmedenler, bilgisizce kendi heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim doğru yola iletebilir? Bu durumda onlara yardımcılar da yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır; zulmedenler, körü körüne kendi heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir? Onların yardımcıları da yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Fakat zulmedenler hiç bir ılimsiz hevalarına uydular, artık Allahın şaşırddığını kim yola getirebilir? onlara yardımcılardan eser de yoktur...
Rum Suresi, 29. Ayet:
Fakat zulmedenler bilgisizce heveslerine uydular. Artık Allah'ın şaşırttığını kim yola getirebilir? Onlara yardımcılardan eser de yoktur!...
Rum Suresi, 29. Ayet:
Fakat zulmedenler, bilgisizce hevalarına uydular. Artık Allah'ın şaşırttığını kim yola getirebilir? Onların yardımcıları da yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır o zulmedenler körü körüne kendi heveslerine uymuşlardır. Allah’ın saptırdığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Onların yardımcıları da yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır, zulmedenler, hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi hevalarına uymuşlardır. Tanrı'nın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiç bir yardımcıları yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır, o zulmedenler bilgisizce kendi nevalarına tabi' oldu (lar). Artık Allahın sapdırdığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Onlar için yardımcılardan (hiçbir şey) yokdur. ...
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır, o zulmedenler; bilgisizce kendi heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Onların yardımcıları da yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır! O zulmedenler körü körüne heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir? Onların yardımcıları da yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır, zulmedenler, bilgisizce keyiflerine uydular. Allâh'ın şaşırttığını (Allâh'ın gönderdiği hidâyete uymadığı için düştüğü sapıklığında terk ettiği kimseyi) kim yola getirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır, zulmetmekte olanlar, hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiç bir yardımcıları yoktur....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Zulme sapanlarsa ilimsiz bir biçimde keyiflerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığına kim yol gösterecek? Böylelerinin yardımcıları yoktur....
Əhzab Suresi, 5. Ayet:
Onları, babalarının adlarını da anarak çağırın, bu, Allah katında daha doğrudur. Babalarını bilmiyorsanız zâten onlar din bakımından kardeşleriniz ve yardımcılarınızdır ve bir yanlışlıkta bulunursanız bir vebal yok size ve fakat yüreklerinizden bir kasıtla hareket ederseniz vebal altına girersiniz ve Allah, suçları örter, rahîmdir....
Əhzab Suresi, 5. Ayet:
Evlatlıkları, babalarına nisbet ederek çağırın, bu Allah katında daha doğrudur. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, artık onlar sizin din kardeşleriniz ve yardımcılarınızdır. Bu konuda bir hata yapmışsanız, size günah yoktur. Fakat, kalplerinizin kasıtlı olarak yaptıkları böyle değildir. Allah, bağışlayan ve merhamet edendir....
Fatir Suresi, 37. Ayet:
1.
ve hum
: ve onlar
2.
yastarihûne
: feryat ederler
3.
fî-hâ
: orada
4.
rabbe-nâ
: bizim Rabbimiz
Şura Suresi, 8. Ayet:
Allah dileseydi onları bir tek ümmet yapardı. Ancak dilediğini rahmetine sokar. Zalimlere gelince onların ne bir dostları ne de bir yardımcıları vardır....
Şura Suresi, 8. Ayet:
Eğer Allah dileseydi bütün insanları, aynı dine bağlı, tek ümmet yapardı. Ama O, insanların hak etmelerine göre dilediği kimseyi rahmetine dahil eder. Zalimlerin ise ne hâmileri, ne de yardımcıları vardır....
Şura Suresi, 9. Ayet:
Yoksa o kâfirler, Allah’dan başka yardımcılar mı edindiler? İşte Allah! yardımcı (velî) ancak O’dur. Ölüleri O diriltir, O her şeye kadirdir....
Şura Suresi, 46. Ayet:
Onlara, Allah’ın azabından kendilerini kurtaracak yardımcılar yoktur. Kimi de Allah saptırırsa, artık onun için bir yol (kurtuluş) yoktur....
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Onlara şöyle denir: “Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi, bu gün biz de sizi unutuyoruz. Barınağınız ateştir. Yardımcılarınız da yoktur.”...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Denilir ki: Bu güne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur!...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
(Kendilerine) şöyle denir: 'Siz bu gününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Barınağınız ateştir ve sizin için yardımcılar da yoktur....
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Ve (onlara şöyle) denir: “- Siz bu gününüze kavuşmayı unutmuş olduğunuz gibi, biz de bugün sizi unutacağız, (sizi ateşte bırakacağız). Yeriniz ateştir; ve size yardımcılardan hiç bir kimse yoktur....
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Onlara denir ki: «Bugune kavusacaginizi unuttugunuz gibi Biz de sizi unuttuk; varacaginiz yer atestir, yardimcilariniz da yoktur.»...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Onlara: «Bugününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi, bugün de biz, sizi kendi hâlinize bırakacağız. Oturup karar kılacağınız yer ateştir ve sizin için yardımcılar da yoktur,» denilecek....
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Onlara denir ki: 'Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi Biz de sizi unuttuk; varacağınız yer ateştir, yardımcılarınız da yoktur.'...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Denilir ki: Bu güne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur!...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Ve denilmiştir ki bu gün biz sizi sizin bu gününüzün geleceğini unuttuğunuz gibi unutacağız, yatağınız ateştir ve sizin için yardımcılardan bir eser de yoktur...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
ve denilmiştir ki: «Sizin, bu gününüzün geleceğini unuttuğunuz gibi, Biz de bugun sizi unutacağız. Yatağınız ateştir ve sizin için yardımcılardan bir eser de yoktur.»...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
O gün kâfirlere şöyle denilir; «Siz, dünyada bugüne kavuşmayı nasıl unuttuysanız, biz de bugün sizi öylece unutacağız. Yeriniz ateştir ve sizin için yardımcılardan bir kimse de yoktur.»...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Onlara denildi ki: «Siz bu günümüze kavuşacağınızı nasıl unutmuşsanız, biz de bugün sizi unuttuk. Yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur.»...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
(Şöyle) denilmişdir: «Siz bu gününüze kavuşmayı nasıl unutmuş idiyseniz bu gün biz de sizi öylece (azâbda) bırakacağız. Yeriniz ateşdir. (Dünyâdaki) yardımcılar (ınız) dan (bugün) sizi (kurtaracak) hiçbir (şey ve kimse de) yokdur». ...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Denilir ki: Siz, nasıl bugüne kavuşacağınızı unuttuysanız, Biz de sizi unuttuk. Barınağınız ateştir, yardımcılarınız da yoktur....
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Ve denildi ki: «Bugün sizi unutacağız nasıl ki siz bu gününüze kavuşacağınızı unutmuş idiniz ve sizin yurdunuz ateştir ve sizin için yardımcılardan (bir kimse de) yoktur.»...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Onlara denilir ki: "Siz nasıl ki bugüne kavuşacağınızı unuttuysanız, biz de bugün sizi unuttuk. Yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur. "...
Əhqaf Suresi, 32. Ayet:
Ve kim icâbet etmezse Allah'a çağırana, artık o, yeryüzünde Allah'ı âciz bırakamaz ve ondan başka yardımcılar da yoktur ona; bu çeşit kişilerdir apaçık sapıklığa düşenler....
Əhqaf Suresi, 32. Ayet:
Kim Allah’ın davetçisinin (Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın) davetine uymazsa, arzda (Allah’ı) aciz bırakacak değildir, (asla başına gelecek azabı engelleyemez). Ona Allah’dan başka sahib olacak yardımcılar da yoktur. Böyleleri, açık bir sapıklık içindedirler....
Əhqaf Suresi, 32. Ayet:
Kim Allahın da'vetcisine icabet etmezse o, yer (yüzün) de (Allâhı) âciz bırakacak değildir. Onun Allahdan başka yardımcıları da yokdur. Onlar apaçık bir sapıklık içindedirler. ...
Əhqaf Suresi, 32. Ayet:
«Ve her kim Allah'ın dâvetçisine icabet etmezse, artık yerde aciz bırakıcı değildir ve onun için O'nun ötesinde yardımcılar da yoktur. Onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.»...
Məhəmməd Suresi, 11. Ayet:
Bu, Allah'ın, inananların yardımcısı olmasından dolayıdır. Kâfirlere gelince, onların yardımcıları yoktur....
Məhəmməd Suresi, 11. Ayet:
Bu, Allah'ın, inananların yardımcısı olmasından dolayıdır. Kâfirlere gelince, onların yardımcıları yoktur....
Məhəmməd Suresi, 11. Ayet:
Bunun sebebi şudur: Allah iman edenlerin dostudur. Kâfirlere gelince, onların yardımcıları yoktur....
Məhəmməd Suresi, 13. Ayet:
Seni çıkaran kasabandan daha güçlü nice kasabalar vardı ki onları helâk ettik. Onların bir yardımcıları da olmadı....
Məhəmməd Suresi, 13. Ayet:
Seni yerinden çıkaran o kentinden çok daha kuvvetlice nice kentler vardı ki, biz hepsini helâk ettik; hiçbir yardımcıları olmadı....
Mücadilə Suresi, 22. Ayet:
Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavmi, Allah’a ve peygamberine muhalefete kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın; velev ki, o muhalifler, (soyca) babaları ve oğulları, veya kardeşleri veya hısım ve hemşehrileri olsun... İşte Allah, böyle (zalim) kimseleri sevmiyen bir kavmin kalblerine imanı tesbit buyurmuş ve kendilerini yüce katından bir rahmet ile kuvvetlendirmiştir. Onları, (ev ve ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere koyacak, içlerinde ebedî olarak kalacaklardır. Öyle ki, Al...
Mücadilə Suresi, 22. Ayet:
Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olan...
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
Şimdi ikiniz de ey Peygamber eşleri, eğer kalplerinizin matlup olan durumdan kayması sebebiyle Allah’a tövbe ederseniz ne âla! Yok eğer hislerinize mağlub olup Peygambere karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah da onun yardımcısıdır. Cebrail de, salih müminler ve melâikeler de ayrıca onun yardımcılarıdır....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular da kendileri için Allah’tan başka yardımcılar bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Bunlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
(Nihayet) onlar hatalarından dolayı suda boğuldular da ateşe dâhil edildiler ve kendilerine Allâh dûnunda yardımcılar bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Onlar günâhlarından dolayı boğuldular. Ardından ateşe sokuldular. O zaman kendilerine Allah'tan başka yardımcılar da bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Onlar günahları yüzünden suda boğuldular da ateşe atıldılar. Artık Allah’dan başka, kendilerine yardımcılar bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Günah ve azgınlıkları sebebiyle boğuldular da Cehennem'e atıldılar. Kendilerine Allah'tan başka yardımcılar da bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Bunlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Bir çok hatîatlarından dolayı suya boğuldular da ateşe atıldılar ve kendilerine Allahın dûnünden yardımcılar bulamadılar...
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Bir çok günahları yüzünden suda boğuldular da ateşe atıldılar ve kendilerine Allah'tan başka yardımcılar bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Bunlar günâhlarından dolayı suda boğuldular. Ardından da (büyük) bir ateşe atıldılar. O vakit kendileri için Allahdan başka yardımcılar da bulmadılar. ...
Nuh Suresi, 25. Ayet:
(Onlar) günahları yüzünden (tûfanda) boğuldular da ateşe sokuldular; kendilerine Allah’dan başka yardımcılar da bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Günahlarından dolayı suda boğuldular, sonra ateşe atıldılar. Artık kendileri için Allah'ın ötesinde yardımcılar bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Onlar günahları sebebiyle suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular. Kendilerine Allah'tan başka yardımcılar da bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Hatâlarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'tan başka yardımcılar da bulamadılar....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Hataları yüzündendir ki boğuldular, ateşe atıldılar. Kendileri için, Allah dışında yardımcılar bulamadılar....
Cin Suresi, 24. Ayet:
Kendilerine vâd olunan azabı veya kıyamet saatini gördüklerinde, kimin yardımcılarının daha zayıf, kimin askerlerinin daha az olduğunu, işte o zaman anlayacaklardır....
Ələq Suresi, 17. Ayet:
1.
fe li yed'u
: haydi çağırsın
2.
nâdiye-hu
: onun meclisi, yakın çevresi, yardımcıları
...
Ələq Suresi, 17. Ayet:
Haydi, meclisini (yardımcılarını) çağırsın....
Hud Suresi, 113. Ayet:
Bir de zalimlere (sevgi beslemek, yağcılık yapmak veya yaptıkları işlere rızâ göstermek suretiyle) meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (Cehennemlik olursunuz). Allah’dan başka yardımcılarınız da yoktur; sonra azabından kurtarılamazsınız....
Hud Suresi, 113. Ayet:
Ve zulüm yapanlara yakınlık göstermeyin ki, size de ateş dokunmasın. Allah'dan başka yardımcılarınız da yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz....
Hud Suresi, 113. Ayet:
Bir de zulmedenlere meyletmeyin. Sonra size ateş çarpar. Zâten sizin Allahdan başka yardımcılarınız yokdur. Sonra (Ondan da) yardım göremezsiniz. ...
Hud Suresi, 113. Ayet:
Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka yardımcılarınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz....
Hud Suresi, 113. Ayet:
Ve zulmetmiş olanlara meyil etmeyiniz. Yoksa size ateş dokunur ve sizin için Allah Teâlâ'dan başka yardımcılardan (kimse) yoktur. Sonra nusrete nâil olamazsınız....
Səff Suresi, 14. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
3.
kûnû
: olunuz
4.
ensâra allâhi
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey âmenû olanlar! Allah'ın yardımcıları olun! Meryemoğlu İsa (A.S)'ın havarilere: “Kim Allah'a (ulaşmak için) benim yardımcılarım olur?” dediği zaman, havarilerin: “Biz Allah'ın yardımcılarıyız.” dediği gibi. Bunun üzerine İsrailoğulları'ndan bir grup îmân etti, bir grup inkâr etti. O zaman îmân edenleri düşmanlarına karşı destekledik. Böylece onlar üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nasıl ki Meryem oğlu İsa da havarilere, “Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir?” demişti. Havariler de, “Biz Allah’ın yardımcılarıyız” demişlerdi. Bunun üzerine İsrailoğullarından bir kesim inanmış, bir kesim de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey inananlar, Allah'ın yardımcıları olun, nitekim Meryem oğlu İsâ da Havâriyyûn'a, Allah yolunda yardımcılarım kimdir demişti, Havâriyyûn, biziz Allah'ın yardımcıları demişlerdi; derken İsrailoğullarından bir bölük inanmıştı, bir bölük de kâfir olmuştu; derken biz, inananları, düşmanlarına karşı kuvvetlendirmiştik de üst gelmişlerdi....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havârîlere: Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir? demişti. Havârîler de: Allah (yolunun) yardımcıları biziz, demişlerdi. İsrailoğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler, Allâh'ın Ensârı (yardımcıları) olun; Meryemoğlu İsa'nın, Havarilere: "Kim benim yardımcılarımdır Allâh'a?" dediğindeki gibi! Havariyyun dedi ki: "Biz Allâh'ın yardımcılarıyız!". . . İsrailoğullarından bir kısmı iman etti ve bir kısmı da küfretti (gerçeği reddetti)! Bunun üzerine o iman edenleri, düşmanları aleyhine destekledik de üstün gelenler oldular....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim, Meryem oğlu İsa havarilere: 'Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım kimlerdir?' demiş, havariler de: 'Allah'ın yardımcıları biziz' demişlerdi. Bunun üzerine İsrail oğullarından bir grup iman etmiş, bir grup da inkar etmişti. Biz de iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, böylece onlar üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun! Meryem oğlu İsa'nın havarilere: "Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: "Allah'ın yardımcıları bizleriz." Böylece İsrailoğullarından bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkâr etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’ın (dininin) yardımcıları olunuz; nitekim Meryem’in oğlu İsa, Havari’lere: “- Allah’ın zaferine kavuşmak için, benim yardımcılarım kim?” demişti. Havariler (İsâ’ya bağlı seçkinler) de şöyle cevab verdiler: “- Biziz Allah’ın yardımcıları...” Bunun üzerine İsraîl oğullarından bir topluluk (İsâ’ya) iman etti. Bir topluluk da kâfir oldu. Biz de, iman edenleri, düşmanlarına karşı kuvvetlendirdik de böylece (düşmanlarına) üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey inananlar! Allah'in dininin yardimcilari olun. Nitekim, Meryem oglu Isa, Havarilere: «Allah'a giden yolda yardimcilarim kimlerdir?» deyince, Havariler: «Allah'in dininin yardimcilari biziz» demislerdi. Israilogullarinin bir takimi boylece inanmis, bir takimi da inkar etmisti; ama Biz, inananlari dusmanlarina karsi destekledik de ustun geldiler. *...
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey İmân edenler! (Dinini sapasağlam ayakta tutmak hususunda) Allah yardımcıları olunuz. Nasıl ki Meryem oğlu İsa, Havarilere, «Allah yolunda yardımcılarım kim ?» demişti. Havariler de, «Allah yardımcıları biziz!» demişlerdi. Böylece İsrail oğulları'ndan bir kısmı imân etmiş, bir kısmı da küfre sapmıştı. Biz, imân edenleri düşmanlarına karşı destekledik de üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey inananlar! Allah'ın dininin yardımcıları olun. Nitekim, Meryem oğlu İsa, Havarilere: 'Allah'a giden yolda yardımcılarım kimlerdir?' deyince, Havariler: 'Allah'ın dininin yardımcıları biziz' demişlerdi. İsrailoğullarının bir takımı böylece inanmış, bir takımı da inkar etmişti; ama Biz, inananları düşmanlarına karşı destekledik de üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havârîlere: Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir? demişti. Havârîler de: Allah (yolunun) yardımcıları biziz, demişlerdi. İsrailoğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Allah yardımcıları olunuz, netekim Meryemin oğlu İsâ: «Kim benim yardımcılarım Allaha doğru?» dedi, Havâriyyun «biz Allah yardımcılarıyız» dediler. Bunun üzerine Beni İsraîlden bir taife iyman etti, bir taife de küfre gitti de biz iyman edenleri düşmanlarına karşı teyid eyledik, o suretle onlar üstün olup yüze çıktılar....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Allah yardımcıları olun! Nitekim Meryem oğlu İsa havarilere: «Allah yolunda benim yardımcılarım kimdir?» dedi. Havarileri: «Biz Allah (yolunun) yardımcılarıyız.» dediler. Bunun üzerine İsrail oğullarından bir grup iman etti, bir grup inkar etti. Biz de iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik o suretle onlar üstün gelip yüze çıktılar....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey inananlar, Allah'ın yardımcıları olun! Nitekim Meryem oğlu İsa da havarilere: «Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir?» demişti. Havariler: «Allah (yolun)un yardımcıları biziz.» dediler. İsrail oğullarından bir zümre inandı, bir zümre inkar etti. Biz de inananları, düşmanlarına karşı destekledik, onlar üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun! Tıpkı Meryem oğlu İsa'da havarilere: «Allah yolunda benim yardımcılarım kimdir?» dediğinde Havariler: «Allah yolunun yardımcıları biziz» demeleri gibi. İsrail oğullarından bir zümre inandı, bir zümre inkar etti. Biz de inananları, düşmanlarına karşı destekledik, onlar üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey inananlar, Tanrı'nın yardımcıları olun. Meryem oğlu İsa'nın havarilere: "Tanrı'ya (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: "Tanrı'nın yardımcıları bizleriz." Böylece İsrailoğullarından bir topluluk inanmış, bir topluluk da küfretmişti. Sonunda biz inananları düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey îman edenler, Allahın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsâ (da) havaarîlerine «Allaha (müteveccih olarak) benim yardımcılarım kim (olacak)?» demiş, havaarîler de «Allahın yardımcı (kul) lan biziz» (diye) söylemişlerdi. İşte İsrâîl oğullarından bir zümre (ona) îman etmiş, bir zümre de küfürde kalmışdı. Nihayet biz, o îman edenleri düşmanlarına karşı destekledik de bu suretle gaalib (olarak) çıkdılar. ...
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey îmân edenler! Allah’ın (dîninin) yardımcıları olun; nitekim Meryemoğlu Îsâ, havârîlere: 'Allah’a, (O’nun dînine olan hizmette) benim yardımcılarım kimlerdir?' demişti. Havârîler dedi ki: 'Allah’ın (dîninin) yardımcıları, biziz!' Böylece, İsrâiloğullarından bir tâife îmân etti, bir tâife de inkâr etti. Artık îmân edenlere düşmanlarına karşı kuvvet verdik de(onlar) galib gelen kimseler oldular....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler; siz Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa, havarilere: Allah'a giden yolda benim yardımcılarım kimlerdir? deyince, havariler demişlerdi ki: Biziz, Allah'ın yardımcıları. İsrailoğullarının bir takımı böylece inanmış, bir takımı da küfretmişti. Nihayet Biz, o iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik de böylece üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Meryem oğlu İsa gibi, siz de Allah'ın (davasının) hizmetçileri olun! Hani o, beyaz giysililere, "Kim Allah(ın davası) uğrunda benim yardımcılarım olacak?" diye sormuştu. Bunun üzerine beyaz giysili (havari)ler "Allah (yolunda) yardımcılar(ın) biz olacağız!" diye cevap vermişlerdi. Ve böylece İsrailoğulları'ndan bir kısmı (İsa'nın peygamberliğine) inanmaya başladı, diğerleri ise hakikati inkar ettiler. Ama (şimdi) Biz, (gerçekten) imana kavuşmuş olanları düşmanlarına k...
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey imân etmiş olanlar! Allah'ın yardımcıları olun, nasıl ki, Meryem'in oğlu İsa Havarîlere dedi ki: «Allah'a doğru benim yardımcılarım kimlerdir?» Havarîler de dedi ki: «Biz Allah'a yardımcılarız.» Sonra İsrailoğullarından bir zümre imân etti, bir tâife ise kâfir oldu. Sonra imân etmiş olanları, düşmanları üzerine teyid ettik, artık galipler olarak sabahladılar....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun! Nitekim Meryem oğlu İsa Havarîler'e: "Allah'a giden yolda benim yardımcılarım kimlerdir?" demişti. Havarîler de: "Biziz Allah'ın yardımcıları!" demişlerdi. İsrailoğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Biz de iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Allah yardımcıları olun. Meryem oğlu İsa’nın Havarilere dediği gibi: -Allah yolunda yardımcılarım kimdir? Havariler dedi ki: -Biz, Allah yardımcılarıyız! İsrailoğulları'ndan da bir grup inanmış, bir grup da inkar etmişti. Biz de iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, Onlar da üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey inananlar, Allâh'ın yardımcıları olun! Nitekim Meryem oğlu Îsâ da havârilere: "Allâh yolunda benim yardımcılarım kimdir?" demişti. Havâriler: "Allâh (yolun)un yardımcıları biziz" dediler. İsrâil oğullarından bir zümre inandı, bir zümre inkâr etti. Biz de inananları, düşmanlarına karşı destekledik, onlar üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun; Meryem oğlu İsa'nın havarilere: «Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?» demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: «Allah'ın yardımcıları bizleriz.» Böylece İsrailoğullarından bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da küfretmişti. Sonunda biz de iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun. Nasıl ki İsa Havârilere 'Allah yolunda bana yardım edecek kim var?' diye sormuş, Havâriler de 'Allah'ın yardımcıları biziz' demişlerdi. Böylece İsrailoğullarından bir zümre iman etti, bir zümre ise kâfir oldu. Biz de iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik ve onlar üstün geldiler....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman sahipleri! Allah'ın yardımcıları olun! Hani, Meryem oğlu İsa, havarilere: "Allah'a gidişte benim yardımcılarım kimdir?" demişti de, havariler: "Biz, Allah'ın yardımcılarıyız!" cevabını vermişlerdi. Bunun ardından, İsrailoğullarından bir zümre iman etmiş, bir zümre de küfre sapmıştı. Nihayet biz, iman sahiplerini düşmanlarına karşı güçlendirdik de onlar üstün geldiler....
Müddəssir Suresi, 48. Ayet:
Artık onlara yardımcıların, kayırıcıların yardımı, kayırması yarar sağlamaz. ...
Şüəra Suresi, 96. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 98. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 99. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Şüəra Suresi, 102. Ayet:
(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!” ...
Yunus Suresi, 18. Ayet:
Onlar, Allah'ın astlarından, kendilerine zarar vermeyen ve kendilerine yarar sağlamayan şeylere tapıyorlar ve “Bunlar Allah katında bizim yardımcılarımız/ destekçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Siz Allah'a göklerde ve yerde Kendisinin bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koştukları şeylerin hepsinden arınıktır ve çok yücedir. ...
Yunus Suresi, 62. Ayet:
(62,63) Açın gözünüzü! Allah'ın yakınlarına, yardımcılarına –ki onlar inanan ve Allah'ın koruması altına girmiş kimselerdir– kesinlikle kaygı yoktur. Onlar üzülmeyecekler de. ...
Yunus Suresi, 63. Ayet:
(62,63) Açın gözünüzü! Allah'ın yakınlarına, yardımcılarına –ki onlar inanan ve Allah'ın koruması altına girmiş kimselerdir– kesinlikle kaygı yoktur. Onlar üzülmeyecekler de. ...
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
(30-32) "Şüphesiz, “Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra dosdoğru olanlar; onların üzerine, haberci âyetler sürekli iner; “Korkmayın, üzülmeyin. Size vaat edilen cennetle sevinin. Biz, dünya hayatında ve âhirette sizin yol gösterenleriniz, yardımcılarınız, koruyanlarınızız. Cennette, kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olan, engin merhamet sahibinden bir ikram olarak sizin için nefislerinizin arzuladığı her şey var. Orada istediğiniz şeyler de sizin içindir.” "...
Fussilət Suresi, 31. Ayet:
(30-32) "Şüphesiz, “Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra dosdoğru olanlar; onların üzerine, haberci âyetler sürekli iner; “Korkmayın, üzülmeyin. Size vaat edilen cennetle sevinin. Biz, dünya hayatında ve âhirette sizin yol gösterenleriniz, yardımcılarınız, koruyanlarınızız. Cennette, kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olan, engin merhamet sahibinden bir ikram olarak sizin için nefislerinizin arzuladığı her şey var. Orada istediğiniz şeyler de sizin içindir.” "...
Fussilət Suresi, 32. Ayet:
(30-32) "Şüphesiz, “Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra dosdoğru olanlar; onların üzerine, haberci âyetler sürekli iner; “Korkmayın, üzülmeyin. Size vaat edilen cennetle sevinin. Biz, dünya hayatında ve âhirette sizin yol gösterenleriniz, yardımcılarınız, koruyanlarınızız. Cennette, kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olan, engin merhamet sahibinden bir ikram olarak sizin için nefislerinizin arzuladığı her şey var. Orada istediğiniz şeyler de sizin içindir.” "...
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
(34,35) Ve denilmiştir ki: “Bugün Biz sizi, sizin bu gününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi unuturuz/ terk ederiz/ cezalandırırız. Yeriniz de ateştir. Sizin için yardımcılardan herhangi biri de yoktur. İşte bunlar, sizin Allah'ın âyetlerini alaya almanız ve basit dünya yaşamının sizi aldatması sebebiyledir.” Artık bugün onlar, ateşten çıkarılmaz ve özür dilemeleri de kabul edilmez/ Allah'ı hoşnut etmeleri de istenmez. ...
Casiyə Suresi, 35. Ayet:
(34,35) Ve denilmiştir ki: “Bugün Biz sizi, sizin bu gününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi unuturuz/ terk ederiz/ cezalandırırız. Yeriniz de ateştir. Sizin için yardımcılardan herhangi biri de yoktur. İşte bunlar, sizin Allah'ın âyetlerini alaya almanız ve basit dünya yaşamının sizi aldatması sebebiyledir.” Artık bugün onlar, ateşten çıkarılmaz ve özür dilemeleri de kabul edilmez/ Allah'ı hoşnut etmeleri de istenmez. ...
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen, onların doğru yolda olmaları için hırs göstersen de, artık Allah, saptırdığı kimseyi doğru yola kılavuzlamaz. Onlar için yardımcılardan da kimse yoktur. ...
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Onlar, hatalarından dolayı suda boğuldular, sonra da ateşe sokuldular. Sonra da kendileri için Allah'ın astlarından yardımcılar bulamadılar. ...
Rum Suresi, 29. Ayet:
"Tam tersi, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapmış kimseler, bilgisizce boş-iğreti arzularına uydular. Peki, Allah'ın şaşırttığını kim yola getirebilir? Onlar için yardımcılardan da yoktur. "...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Ve İbrâhîm dedi ki: “Siz, sırf aranızdaki dünya hayatında sevgi için Allah'ın astlarından birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyâmet günü, kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi dışlayıp gözden çıkaracaktır. Varacağınız yer de cehennemdir. Ve sizin için yardımcılardan da yoktur.” ...
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
İşte bunlar, dünyada ve âhirette amelleri boşa gitmiş kimselerdir. Onlar için yardımcılardan da bir şey yoktur. ...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
(52,53) Sonra Îsâ, onlardan küfrü: Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmeyi sezince: “Allah yolunda benim yardımcılarım kimlerdir?” dedi. Havariler: “Allah'ın yardımcıları biziz, biz Allah'a iman ettik, bizim şüphesiz müslimler olduğumuza tanık ol. –Rabbimiz! Biz, senin indirdiğine iman ettik, elçiye de uyduk. Artık bizi şâhitlerle beraber yaz”– dediler. ...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
(52,53) Sonra Îsâ, onlardan küfrü: Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmeyi sezince: “Allah yolunda benim yardımcılarım kimlerdir?” dedi. Havariler: “Allah'ın yardımcıları biziz, biz Allah'a iman ettik, bizim şüphesiz müslimler olduğumuza tanık ol. –Rabbimiz! Biz, senin indirdiğine iman ettik, elçiye de uyduk. Artık bizi şâhitlerle beraber yaz”– dediler. ...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
(55-57) "Hani Allah: “Ey Îsâ! Şüphesiz ki Ben seni geçmişte yaptıklarını ve yapman gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırıcıyım/öldürücüyüm, seni Kendime yükselticiyim ve seni kâfirlerden; Benim ilâhlığımı ve rabliğimi bilerek reddeden kimselerden temizleyiciyim. Ve de sana uyan kimseleri, kıyâmete kadar kâfirlerin; Benim ilâhlığımı, rabliğimi bilerek reddeden o kişilerin üstünde tutucuyum. Sonra dönüşünüz yalnızca Bana'dır. Sonra da ayrılığa düştüğünüz şeylerde aranızda hükmedeceğim. Kâf...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
(55-57) "Hani Allah: “Ey Îsâ! Şüphesiz ki Ben seni geçmişte yaptıklarını ve yapman gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırıcıyım/öldürücüyüm, seni Kendime yükselticiyim ve seni kâfirlerden; Benim ilâhlığımı ve rabliğimi bilerek reddeden kimselerden temizleyiciyim. Ve de sana uyan kimseleri, kıyâmete kadar kâfirlerin; Benim ilâhlığımı, rabliğimi bilerek reddeden o kişilerin üstünde tutucuyum. Sonra dönüşünüz yalnızca Bana'dır. Sonra da ayrılığa düştüğünüz şeylerde aranızda hükmedeceğim. Kâf...
Ali-İmran Suresi, 57. Ayet:
(55-57) "Hani Allah: “Ey Îsâ! Şüphesiz ki Ben seni geçmişte yaptıklarını ve yapman gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırıcıyım/öldürücüyüm, seni Kendime yükselticiyim ve seni kâfirlerden; Benim ilâhlığımı ve rabliğimi bilerek reddeden kimselerden temizleyiciyim. Ve de sana uyan kimseleri, kıyâmete kadar kâfirlerin; Benim ilâhlığımı, rabliğimi bilerek reddeden o kişilerin üstünde tutucuyum. Sonra dönüşünüz yalnızca Bana'dır. Sonra da ayrılığa düştüğünüz şeylerde aranızda hükmedeceğim. Kâf...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
"Şüphesiz ki küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmiş ve bu durumda oldukları hâlde de ölen şu kişilerin hiç birinden, yeryüzü dolusu altın –onu fidye/kurtulmalık verseler bile– asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar, dayanılmaz azap kendileri için olanlardır. Onlar için yardımcılardan da yoktur. "...
Ali-İmran Suresi, 190. Ayet:
(190-194) "Göklerin ve yeryüzünün oluşturuluşunda, gecenin ve gündüzün ardarda gelişinde, elbette, ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anan; göklerin ve yerin oluşturuluşu üzerinde: “Rabbimiz! Sen, bunu boş yere oluşturmadın, Sen, tüm noksanlıklardan arınıksın. Artık bizi Ateş'in azabından koru! Rabbimiz! Şüphesiz Sen, kimi o ateşe girdirirsen artık onu kesinlikle rezil etmişsindir. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için yardımcılardan da hiç kimse yoktur. ...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
(190-194) "Göklerin ve yeryüzünün oluşturuluşunda, gecenin ve gündüzün ardarda gelişinde, elbette, ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anan; göklerin ve yerin oluşturuluşu üzerinde: “Rabbimiz! Sen, bunu boş yere oluşturmadın, Sen, tüm noksanlıklardan arınıksın. Artık bizi Ateş'in azabından koru! Rabbimiz! Şüphesiz Sen, kimi o ateşe girdirirsen artık onu kesinlikle rezil etmişsindir. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için yardımcılardan da hiç kimse yoktur. ...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
(190-194) "Göklerin ve yeryüzünün oluşturuluşunda, gecenin ve gündüzün ardarda gelişinde, elbette, ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anan; göklerin ve yerin oluşturuluşu üzerinde: “Rabbimiz! Sen, bunu boş yere oluşturmadın, Sen, tüm noksanlıklardan arınıksın. Artık bizi Ateş'in azabından koru! Rabbimiz! Şüphesiz Sen, kimi o ateşe girdirirsen artık onu kesinlikle rezil etmişsindir. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için yardımcılardan da hiç kimse yoktur. ...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
(190-194) "Göklerin ve yeryüzünün oluşturuluşunda, gecenin ve gündüzün ardarda gelişinde, elbette, ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anan; göklerin ve yerin oluşturuluşu üzerinde: “Rabbimiz! Sen, bunu boş yere oluşturmadın, Sen, tüm noksanlıklardan arınıksın. Artık bizi Ateş'in azabından koru! Rabbimiz! Şüphesiz Sen, kimi o ateşe girdirirsen artık onu kesinlikle rezil etmişsindir. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için yardımcılardan da hiç kimse yoktur. ...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
(190-194) "Göklerin ve yeryüzünün oluşturuluşunda, gecenin ve gündüzün ardarda gelişinde, elbette, ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anan; göklerin ve yerin oluşturuluşu üzerinde: “Rabbimiz! Sen, bunu boş yere oluşturmadın, Sen, tüm noksanlıklardan arınıksın. Artık bizi Ateş'in azabından koru! Rabbimiz! Şüphesiz Sen, kimi o ateşe girdirirsen artık onu kesinlikle rezil etmişsindir. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için yardımcılardan da hiç kimse yoktur. ...
Nisa Suresi, 76. Ayet:
"İman etmiş kimseler, Allah yolunda savaşırlar. Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş kişiler de tâğut yolunda savaşırlar. O hâlde siz şeytanın yakınları, yardımcıları ile savaşın. Şüphesiz şeytanın tuzağı çok zayıftır. "...
Səff Suresi, 14. Ayet:
"Ey iman etmiş kişiler! Allah'ın yardımcıları olun; nitekim Meryem oğlu Îsâ, havarilere: “Allah'a benim yardımcılarım kimdir?” demişti. Havariler: “Allah'ın yardımcıları biziz” dediler. Sonra İsrâîloğulları'ndan bir zümre inandı, bir zümre inanmadı. Sonra da Biz, inanmış kimseleri, düşmanlarına karşı güçlendirdik de onlar üstün geldiler. "...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: “Ey Yahudileşmiş kimseler! Eğer insanlar arasında yalnız kendinizin, Allah'ın yakınları/ yardımcıları olduğuna inanıyorsanız, eğer doğru kimseler iseniz hemen ölümü isteyin.” ...
Maidə Suresi, 72. Ayet:
"Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih'in kendisidir” diyen kimseler kesinlikle kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri olmuşlardır. Hâlbuki Mesih, “Ey İsrâîloğulları! Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz Allah'a kulluk edin. Şüphesiz kim Allah'a ortak koşarsa kesinlikle Allah ona cenneti haram eder, onun barınağı da Ateş'tir. Ve şirk koşarak, küfrederek yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için yardımcılardan kimse yoktur” demişti. "...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Lakin İsa onlardan inkar hiss edincə ‘Allaha (gedən yolda) mənim
yardımçılar
ım kimlərdir?’ dedi. Həvarilər: ‘Biz Allahın
yardımçılar
ıyıq, Allaha iman etdik (Allaha təslim olmağı dilədik) və bizim (Allaha) təslim olduğumuza şahid ol.’ dedilər....
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
O sabiqun-əl əvvəlin (əvvəlki xeyirlərdə yarışanlardan salah məqamında iradəsini Allaha təslim edərək irşada məmur və məzun təyin olunanlar): Onların bir qismi mühacirindən (Məkkədən Mədinəyə hicrət edənlərdən) bir qismi ənsardan (Mədinədəki
yardımçılar
dan) və bir qismi də onlara (ənsar və mühacirinə) ehsanla tabe olanlardandır. (Səhabə irşad məqamına sahib olduqları üçün onlara tabe olundu). Allah onlardan razı və onlar da Allahdan razıdır. Onlara Allah altlarından çaylar axan cənnətlər hazırla...
Rum Suresi, 29. Ayet:
Xeyr, zalımlar elm sahibi olmadan həvəslərinə tabe oldular. Bundan sonra Allahın dəlalətdə buraxdığını kim hidayətə ərdirə bilər? Onların
yardımçılar
ı da yoxdur....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey amənu olanlar! Allahın
yardımçılar
ı olun! Məryəm oğlu İsa (ə.s)in həvarilərə: ‘Kim Allah üçün mənim
yardımçılar
ım olar?’ dediyi zaman həvarilərin: ‘Biz Allahın
yardımçılar
ıyıq.’ dediyi kimi. Bunun üzərinə İsrail oğullarından bir qrup iman etdi, bir qrup inkar etdi. O zaman iman edənləri düşmənlərinə qarşı qüvvətləndirdik. Beləcə onlar üstün gəldilər....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
Siz ikiniz də Allaha tövbə etməlisiniz. Çünki ikinizin də qəlbi günaha meyl etmişdi. Əgər Ona (Hz. Peyğəmbərə) qarşı bir-birinizə yardım etsəniz, o təqdirdə şübhəsiz ki, Allah Onun (Hz. Peyğəmbərin) Mövlasıdır, Cəbrayıl (ə.s) və möminlərdən saleh olanlar və bunlardan başqa mələklər də Onun
yardımçılar
ıdır....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onların əməlləri həm bu dünyada, həm də axirətdə heç olacaq, onların
yardımçılar
ı da olmayacaqdır....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa onlardakı küfrü hiss etdikdə dedi: “Allah yolunda kimlər mənə yardımçı olacaq?” Həvarilər dedilər: “Bizik Allahın (dininin)
yardımçılar
ı! Biz Allaha iman gətirdik. Sən də şahid ol ki, biz müsəlmanlarıq!...
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
Əgər ikiniz də Allaha tövbə etsəniz, (yaxşı olar). Çünki hər ikinizin qəlbi (günaha) meyl etmişdir. Əgər ona qarşı bir-birinizə dəstək versəniz, (bilin ki,) Allah, Cəbrail və əməlisaleh möminlər onun dostu və yardımçısıdır. Bunlardan başqa mələklər də onun
yardımçılar
ıdır....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Və amma elə ki, hiss etdi Isa onlardan küfr, dedi: «Kim mənə yardım edər tərəfinə Allahın?» Dedilər həvarilər: «Biz
yardımçılar
ıyıq Allahın. Inanırıq Allah ilə və şahid ol ki, biz təslim olanlarıq!»...
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Əlbəttə, qayıtdı Allah üzərinə nəbinin və mühacirlərin və
yardımçılar
ın - o kəslər ki, tabe oldular Ona çətin saatda, ondan sonra ki, az qaldı zığlansın qəlbləri firqənin onlardan. Sonra qayıtdı üzərinə onların. Həqiqətən, O onlar ilə Raufdur, Rəhimdir!...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Dedi: «Siz götürdünüz dünya həyatında Allahın əvəzinə bütləri öz aranızda sevərək. Sonra qiyamət günü kafir olacaq bəziniz bəzisi ilə və lənət edəcək bəziniz bəzisinə. Sizin sığınacaq yeriniz oddur və yoxdur sizin üçün
yardımçılar
dan!» ...
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ay o kəslər ki, inanırsınız! Allahın
yardımçılar
ı olun. Nə qədər ki, Isa Məryəm oğlu havarilərə dedi: «Allaha tərəf kim mənə yardım edər?» Havarilər dedi: «Biz Allahın
yardımçılar
ıyıq!» Inandı bir tayfa Israil oğullarından və bir tayfa kafir oldu. Biz möhkəmlətdik o kəsləri ki, inandılar, onların düşmənlərinin üzərində və onlar zahirən qalib oldular....
Şura Suresi, 8. Ayet:
Əgər Allah (qəti iradə ilə) istəsəydi onların hamısını (məcburi şəkildə əqidə və əməl baxımından) tək bir ümmət edərdi. Lakin (Allahın ənənəvi qanunları dinin təbii ki, təfriqə doğuran ixtiyari şəkildə təqdim edilməsi üzərində qurulub və O,) istədiyi (və hidayətin kökünü qəbul etmiş) kəsləri Öz rəhmətinə daxil edir. Zalımların nə başçı və yoldaşları var, nə də
yardımçılar
ı....
Şura Suresi, 9. Ayet:
Yoxsa Allahın yerinə özlərinə başçı və
yardımçılar
götürüblər? Halbuki yeganə başçı və yardımçı Allahdır və ölüləri dirildən və hər şeyə qadir olan Odur....
Casiyə Suresi, 19. Ayet:
Çünki onlar əlbəttə ki, Allah(dan gələn əzab)dan bir şeyi səndən dəf etməzlər. Həqiqətən zalımlar bir-birlərinin dost və
yardımçılar
ıdır. Allah (isə) təqvalıların başçı və yardımçısıdır....
Əhqaf Suresi, 32. Ayet:
Kim Allahın dəvətçisini qəbul etməsə, yer üzündə (Allahı) əsla aciz qoya bilməyəcəkdir (Onun səltənətindən qaça və və ya daha üstün qüdrətə sığına bilməyəcəkdir). Onun Allahdan başqa başçı və
yardımçılar
ı yoxdur. Belələri aşkar azğınlıq içərisindədirlər....
Məhəmməd Suresi, 11. Ayet:
Bunun səbəbi Allahın iman gətirənlərin başçısı və yardımçısı olmasıdır. Kafirlərin isə başçı və
yardımçılar
ı yoxdur....
Ali-İmran Suresi, 22. Ayet:
Onlar əməlləri dünyada da, axirətdə də boşa çıxan kimsələrdir. Onların heç
yardımçılar
ı da yoxdur....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
“İnkar edənlərə gəlincə, onlara dünyada da, axirətdə də şiddətli bir əzab verəcəyəm. Onların heç
yardımçılar
ı da olmayacaq”....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Sözsüz ki, inkar edib kafir olaraq ölənlər ki var, dünya dolusu qızılı fidyə versələr belə bu, heç birindən əsla qəbul olunmayacaq. Onlar üçün ağrılı-acılı bir əzab var. Onların heç bir
yardımçılar
ı da yoxdur....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Xeyr! Sadəcə Allah yardımçınızdır. O,
yardımçılar
ın ən xeyirlisidir....
Hud Suresi, 20. Ayet:
Onlar yer üzündə (Allahı) aciz buraxan deyillər. Onların Allahdan başqa sığına biləcəkləri bir
yardımçılar
ı da yoxdur. Onlar üçün əzab qat-qat artırılacaq. Çünki onlar (həqiqətləri) eşitməyə dözə bilmir, həm də görmürdülər....
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
İbrahim onlara dedi: “Sırf aranızda dünya həyatına məxsus bir sevgi (və mənfəət) olduğu üçün Allahı buraxıb bütləri tutdunuz. Sonra qiyamət günündə bir-birinizi inkar edib tanımayacaq, bir-birinizə lənət edəcəksiniz. Sığınacağınız cəhənnəm olacaq.
Yardımçılar
ınız da olmayacaq”....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Amma zülm edənlər nadanlıqla nəfslərinin istəklərinə uydular. Allahın (bu şəkildə) zəlalətə düçar etdiyi kimsələri kim doğru yola yönəldər? Onların heç bir
yardımçılar
ı da yoxdur....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edənlər! Allahın
yardımçılar
ı olun. Necə ki Məryəm oğlu İsa da həvarilərə: “Allaha gedən yolda mənim
yardımçılar
ım kimdir?” – demişdi. Həvarilər isə: “Biz Allahın
yardımçılar
ıyıq”, – demişdilər. Bundan sonra İsrail oğullarından bir qismi inanmış, bir qismi də inkar etmişdi. Nəhayət, biz inananları düşmənlərinə qarşı dəstəklədik. Beləliklə, üstün gəldilər....
Nuh Suresi, 25. Ayet:
Xətaları (küfr və üsyanları) səbəbi ilə suda boğuldular və cəhənnəmə atıldılar, özləri üçün Allahdan başqa
yardımçılar
tapa bilmədilər....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman gətirənlər, Allahın (dininin)
yardımçılar
ı olun! necə ki, Məryəm oğlu İsa həvarilərinə: "Allah yolunda
yardımçılar
ım kimdir?“ - demişdi; həvarilər də: "Bizik Allahın (dininin)
yardımçılar
ı!" - demişdilər. İsrail övladlarından bir dəstə iman gətirdi, o biri dəstə isə küfr etdi. Biz də iman gətirənləri öz düşmənlərinə qarşı dəstəklədik və onlar müzəffər oldular....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
(Yaxşı olardı ki,) ikiniz də (ey peyğəmbər zövcələri) Allaha tövbə edəydiniz, axı ürəkləriniz (buna) meyl edirdi. Əgər peyğəmbərə qarşı ikiniz də bir-birinizə arxa olsanız (bilin ki), Allah onun himayəçisidir. Cəbrayıl da, əməlisaleh möminlər də. Bunlardan sonra mələklərdə onun
yardımçılar
ıdır....
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İman etmiş kəslər, Allah yolunda vuruşar. Kafirlər [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edən kəslər] də tağut yolunda vuruşar. O halda siz şeytanın yaxınları,
yardımçılar
ı ilə vuruşun. Şübhəsiz ki, şeytanın hiyləsi çox zəifdir....
Yunus Suresi, 62. Ayet:
Açın gözünüzü! Allahın yaxınlarına,
yardımçılar
ına qətiyyən qorxu yoxdur. Onlar qəm-qüssə də çəkməyəcək....
Casiyə Suresi, 34. Ayet:
Və deyilmişdir ki: "Bu gün Biz sizi, sizin bu gününüzə qovuşmağı unutduğunuz kimi unudarıq/tərk edərik/cəzalandırarıq. Yeriniz də atəşdir. Sizin üçün yardımcılardan hər hansı biri də yoxdur. ...
Müddəssir Suresi, 48. Ayet:
Yardımçılar
ın, himayəçilərin yardımı, himayəsi artıq onlara fayda verməz!...