Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ənfal Suresi, 57. Ayet:
Əgər müharibədə onları tutsan, onlarla (onlara verəcəyin cəza ilə) arxalarındakı kimsələri də dağıt ki, bəlkə onlar ibrət alalar! (Yuxarıdakı ayələrdə sözügedən kimsələr, yəhudi qəbilələrindən biri olan Qüreyzə oğullarıdır. Onlar Həzrət Peyğəmbərlə sülh müqaviləsi bağladıqları halda müşriklərə silah
yardımı
etmişdilər. Sonra unutduqlarını söyləyərək üzrxahlıq etdilər. Təkrar sülh müqaviləsi bağlandıqdan sonra yenə müşriklərlə əlbir oldular.)...
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allahın
yardımı
ilə! O, istədiyi kimsəyə yardım edər. O, yenilməz qüvvət sahibidir, mərhəmətlidir....
İsra Suresi, 28. Ayet:
Əgər Rəbbindən umduğun bir mərhəmət (ruzi) üçün onların üzünə baxa bilmirsənsə, heç olmasa onlara yumşaq bir söz söylə! (Rəvayətə görə, Bilal, Süheyl, Məhca və Həbbab kimi yoxsul səhabələr Həzrət Peyğəmbərin
yardımı
ilə dolanırdılar. Həzrət Peyğəmbər, onlara veriləcək bir şeyi olmadığı zaman xəcalətindən onlara deyəcək bir söz tapmırdı və üzünü başqa tərəfə çevirirdi. Yuxarıdakı ayə, belə hallarda heç olmasa xoş və ümid verən sözlərlə onları razı salmağı tövsiyə edir.)...
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Elçilər inkarlarının heç vaxt bitməyəcəyinə əmin olduqdan və ümidlərini itirdikdə,
yardımı
mız onlara çatdı. Sonra arzuladığımız insanlar xilas oldu. Bizim əzabımız günahkarların əlindən alınmayacaq....
Maun Suresi, 7. Ayet:
Və hətta kiçik, sadə, adi
yardımı
da saxlayırlar....
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Hər kim Allahın dünyada və axirətdə ona (Öz Peyğəmbərinə) kömək göstərməyəcəyini zənn edirsə, qoy göyə (evinin tavanına) bir ip uzatsın, sonra da (ipi boğazına salıb) kəssin (özünü ondan assın) və görsün ki, onun bu hiyləsi qəzəbinə səbəb olan şeyi (Allahın peyğəmbərə göstərəcəyi
yardımı
) aradan qaldıra bilərmi? (Əlbəttə, qaldıra bilməz! Allahın öz peyğəmbərinə yardım etməsini istəməyənlər, qəzəblərindən özlərini assalar da, partlayıb çatlasalar da, Allah ona dünyada zəfər, axirətdə isə yüksək m...
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da Allah'ındır, batı da. Nereye yönelirseniz yönelin, Allah'ın yönü orasıdır. Kuşkusuz, Allah,
Yardımı
Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Sizden öncekiler gibi sıkıntı ve zorluklar çekmeden Cennet'e gireceğinizi mi sandınız? Onlara dokunan sıkıntı ve zorluklarla öylesine sarsıldılar ki Resul ve onunla birlikte olan Müminler, "Allah'ın
yardımı
ne zaman?" dediler. İyi bilin ki Allah'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda infak edenlerin durumu, yedi başak bitiren ve her bir başakta yüz dane olan bir tohum tanesi gibidir. Allah hak edene kat kat verir. Allah,
Yardımı
Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Bəqərə Suresi, 268. Ayet:
Şeytan, yoksullukla size fahşayı telkin eder. Allah ise sizi bağışlama ve bol nimet söz veriyor. Allah,
Yardımı
Çok Kapsyıcı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakaları açıktan vermeniz güzeldir. Ancak fakirlere yapacağınız
yardımı
gizliden yaparsanız bu sizin için daha hayırlıdır. Bu, kötülüklerinizin bir kısmının kapanmasını sağlar. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
İki topluluğun karşılaşmasında kesinlikle sizin için bir gösterge vardır: Topluluğun birisi Allah yolunda savaşanlardan, diğeri de Kafirdi. Kafirler, onları kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı. Allah, dilediğini
yardımı
ile destekler. Kuşkusuz, basiret sahipleri için bunda bir ders vardır....
Ali-İmran Suresi, 73. Ayet:
"Kendi dininize tabi olanlardan başkasına inanmayın." dediler. De ki: "Hidayet, Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilmiş olanın benzerinin verilmesinden veya Rabb'inizin katından aleyhinize kanıt getirebileceklerinden ötürü mü böyle söylüyorsunuz." De ki: "Lütuf, Allah'ın elindedir, onu hak edene verir." Allah,
Yardımı
Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Nisa Suresi, 130. Ayet:
Eğer karı-koca ayrılırlarsa, Allah, kudretiyle her birini kendi kendilerine yeterli kılar. Kuşkusuz Allah,
Yardımı
Çok Kapsamlı Olan'dır, Egemenlik Sahibi'dir....
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah, Kendisinin onları sevdiği ve onların da O'nu sevdiği; Müminlere karşı alçak gönüllü, Kafirlere karşı izzetli, Allah yolunda cihad eden, kınayıcının kınamasından korkmayan bir halk getirir. İşte bu Allah'ın fazlıdır ki o fazlı dilediğine verir. Ve Allah,
Yardımı
Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Ant olsun, senden önce de resuller yalanlanmıştı. Yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı Bizim
yardımı
mız ulaşıncaya kadar sabrettiler. Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek bir güç yoktur. Nitekim senden önce gönderilmiş elçilerin bir kısım haberleri sana gelmiştir....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Ve hatırlayın; bir zamanlar yeryüzünde sayıca azdınız ve mus'tezaf kimselerdiniz. İnsanların sizi alıp götürmesinden korkuyordunuz. O, sizi barındırdı ve
yardımı
yla kuvvetlendirdi. Temiz şeylerden size rızık verdi. O halde şükretmelisiniz....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hile yapmak isterlerse, şunu bil ki Allah sana yeter. O, seni
yardımı
ile ve Mü'minlerle destekledi....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Ne zaman ki resuller, yalanlanmalarının bitmeyeceği kanaatine varıp ümitlerini iyice yitirince, onlara
yardımı
mız ulaştı. Sonra da dilediklerimiz kurtarıldı. Azabımız, suçlu halklardan geri çevrilmez....
Nur Suresi, 32. Ayet:
Aranızdaki bekarları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları nikahlayın. Eğer bunların durumları iyi değilse, Allah onlara lütufta bulunur. Allah,
Yardımı
Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Hak eden kimseye yardım eden Allah'ın
yardımı
yla. O, Mutlak Üstün Olan'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Səba Suresi, 22. Ayet:
De ki: "Allah'ın yanı sıra değer verdiklerinize yakarın! Onlar, göklerde ve yerde zerre kadar bir şeye sahip değildirler. Onların, Göklerin ve yerin yaratılmalarında bir payları yoktur. Ve Allah'ın, onların
yardımı
na ihtiyacı da yoktur....
Maun Suresi, 7. Ayet:
Ve küçük, basit, sıradan
yardımı
bile esirgerler....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih geldiği zaman, ...
Fatihə Suresi, 5. Ayet:
Sadece sana kulluk ederiz ve bunun farkındalığı için
yardımı
nı niyaz ederiz. (El Esmâ ül Hüsnâ anlamlarını açığa çıkarmak suretiyle tüm yaratılmışlar olarak sana kulluk etmekteyiz ve bunun farkındalığına ermemiz için
yardımı
nı isteriz. )...
Fatihə Suresi, 5. Ayet:
Sade Sana ederiz kulluğu, ibadeti; sade Senden dileriz
yardımı
, inayeti Yarab!...
Fatihə Suresi, 5. Ayet:
Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz
yardımı
, inayeti. (Ya Rab!)....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O (fâsıklar) ki Allah'a verdikleri sözü sağlama bağladıktan sonra bozarlar. Ve Allah'ın eklenmesini emir buyurduğu şeyi (peygambere îmânı ve akrabaya
yardımı
) keserler; yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte bunlar zarar uğrayanların tâ kendileridir....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Kimsenin, hiçbir şekilde başkasının yerine sorguya çekilmeyeceği; başkasının başına geleceklerin bir kısmını bile göğüsleyemeyeceği; kâfir olarak ölenler için hiçbir şefaatçinin şefaatinin kabul edilmeyeceği; cezaların fidyeye çevrilmeyeceği, kimselere
yardımı
n da yapılmayacağı bir günden, Allah’a sığınıp emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, kendinizi azaptan koruyun....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Daha önce kâfirlere karşı kendilerine bir ilahi
yardımı
n gelmesini diledikleri halde; Allah katından kendi yanlarında olanı doğrulayıcı bir Kitab, özelliklerinden tanıdıkları şey kendilerine gelince onu inkar ettiler. Allah'ın laneti de inkar edenlerin üzerine olsun. [17]...
Bəqərə Suresi, 123. Ayet:
Kimsenin, hiçbir şekilde başkasının yerine sorguya çekilmeyeceği; başkasının başına geleceklerin bir kısmını bile göğüsleyemeyeceği; cezaların fidyeye çevrilmeyeceği; kâfir olarak ölenler için hiçbir şefaatçinin şefaatinin kabul edilmeyeceği, kimselere
yardımı
n da yapılmayacağı bir günden, Allah’a sığınıp emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, kendinizi azaptan koruyun....
Bəqərə Suresi, 123. Ayet:
Kimsenin kimseden yana bir şey ödeyemediği, hiç kimseden fidye alınmadığı ve hiç kimseye şefaatin (aracılığın) yarar sağlamadığı ve
yardımı
n kesildiği bir günden sakının...
Bəqərə Suresi, 123. Ayet:
Ve hiç kimsenin kimseden yana / hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve
yardımı
n kesildiği / yardım görülmeyeceği bir günden sakının....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey iman edenler, sabırla ve namazla Allah’dan yardım isteyin. Muhakkak Allah’ın
yardımı
sabredenlerle bareberdir....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey îman edenler, (taate ve belâye) sabr ile, bir de namazla (Hakdan) yardım isteyin. Şübhesiz ki Allah (ın
yardımı
) sabredenlerle beraberdir. ...
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Yüzlerinizi doğu veya batı yönüne çevirmeniz iyilik değil. İyiler o kimseler ki ALLAH'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanırlar; akrabalara, yetimlere, muhtaçlara, yolda kalmışlara, dilencilere ve köleleri özgürlüğe kavuşturmaya seve seve para
yardımı
nda bulunurlar; namazı gözetir, zekatı verir, sözleştikleri vakit sözlerinde dururlar; zorluğa, sıkıntıya ve zulme karşı direnirler. İşte doğru olanlar onlardır, erdemli olanlar da onlardır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
1.
em hasibtum
: yoksa zan mı ettiniz
2.
en tedhulû
: girmeniz
3.
el cennete
: cennet
4.
ve lemmâ
: ve olmadıkça
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, kendinizden önce yaşayanların başına gelenlerin, sizin de başınıza gelmedikçe, cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara (öyle) şiddetli belâ ve sıkıntılar (felâketler) dokundu ki, resûl ve onun yanındaki âmenû olanlar: “Allah'ın
yardımı
ne zaman?” diyecek kadar sarsıldılar. Allah'ın
yardımı
gerçekten yakın değil mi?...
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü’minler, “Allah’ın
yardımı
ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın
yardımı
pek yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa sizden öncekilerin örnek olan, ibret veren halleri, başınıza gelmeden cennete giriveririz mi sandınız? Onlar yoksulluklara uğradılar, zararlara düştüler, çetin sıkıntılara çattılar. Öylesine sürçtüler, öylesine kaydılar, sarsıldılar ki peygamber ve onunla berâber bulunan iman ehli bile, Allah
yardımı
ne vakit dediler. Bilin ki şüphe yok, Allah'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
(Ey müminler! ) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın
yardımı
ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, sizden öncekilerin başlarına gelen mesel olmuş sıkıntılarının sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle sıkıntı, belâ gelip çattı, sarsıldılar ki, Rasûlleri ve yanındaki iman edenler "Allâh'ın
yardımı
ne zaman gelecek" dediler. Haberiniz olsun ki Allâh nusreti yakındır!...
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, sizden önce geçip giden milletlerin başlarına gelen sıkıntılar, sizin başınıza gelmeden Cennet’e gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Geçmiş ümmetlerin başına nice sıkıntılar, çaresizlikler, yokluklar geldi. Mallarına ve canlarına zararlar dokundu. Peygamber ve beraberindeki mü’minler sarsıldılar, moralleri bozuldu: 'Allah’ın va’dettiği yardım ne zaman gerçekleşecek?' demeye başlamışlardı. Bilesiniz ki, Allah’ın
yardımı
nı, va’dettiği zaferi gerçekleştirmesi yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, sizden önce geçenlerin başlarına gelenin benzeri sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine darlık ve sıkıntı içerisine düştüler ki, peygamber ile yanındakiler 'Allah'ın
yardımı
acaba ne zaman?' diyecek kadar sarsıldılar. Bilin ki, Allah'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın
yardımı
ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın
yardımı
pek yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz ey müminler, kendinizden evvel geçenlerin halleri hiç başınıza gelmeden (hemen) cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle ezici sıkıntılar, kımıldatmaz zaruretler dokundu ve öylesine sarsıldılar ki, peygamber ve maiyetinde iman edenler: “- Allah’ın
yardımı
ne zaman olacak?” diyesiye kadar... Bilin ki Allah’ın
yardımı
muhakkak yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Sizden once gelenlerin durumu sizin basiniza gelmeden cennete gireceginizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber muminler: «Allah'in yardimi ne zaman?» diyecek kadar darliga ve zorluga ugramislar ve sarsilmislardi; iyi bilin ki Alah'in yardimi suphesiz yakindir....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, kendinizden önce gelenlerin benzer durumu başınıza gelmeden Cennet'e gireceğinizi mi sandınız ?! Onlara ezici üzücü sıkıntı ve zorluklar gelip dokundu da sarsıldıkça sarsıldılar, o kadar ki Peygamber ve Onunla beraber olan inanmışlar: «Allah'ın
yardımı
ne zaman ?!» diyecek duruma gelmişlerdi. Haberiniz olsun ki, Allah'ın
yardımı
elbette yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler: 'Allah'ın
yardımı
ne zaman?' diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki Allah'ın
yardımı
şüphesiz yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın
yardımı
ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler gibisi sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Onlar zorluk ve sıkıntıya uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki elçi ve beraberindeki inananlar, 'ALLAH'ın
yardımı
ne zaman,' dediler. İyi bilin ki ALLAH'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, sizden önce geçenlerin örnek olmuş durumları hiç başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onların başına öyle ezici sıkıntılar, kımıldatmaz zaruretler geldi ve öylesine sarsıldılar ki, peygamber ve beraberindeki iman edenler: «Allah'ın
yardımı
ne zaman?» diyeceklerdi. Bak işte, Allah'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, kendinizden önce gelip geçenlerin hali (uğradıkları sıkıntılar) başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluklar, öyle sıkıntılar dokundu ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve beraberinde iman edenler: «Allah'ın
yardımı
ne zaman?» derlerdi. Bak işte! Gerçekten Allah'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Acaba sizden öncekilerin başlarına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeksizin, kolayca Cennet'e gireceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine ağır sıkıntılara ve zorluklara uğradılar, öylesine sarsıldılar ki, peygamberleri ile çevresindeki inanmışlar; Allah'ın
yardımı
ne zaman gelecek?» dediler. İyi bilin ki, Allah'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar zorluk ve sıkıntıya uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki elçi ve beraberindeki inananlar "Tanrı'nın
yardımı
ne zaman?" dediler. Dikkat edin, kuşkusuz Tanrı'nın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
(Ey mü'minler) yoksa siz, sizden evvel geçenlerin haali başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluk (lar), ve sıkıntı (lar) gelib çatdı ve (çeşidli belâlarla) sarsıldılar ki, hattâ peygamber (leri) maiyyetindeki mü'minlerle birlikde: «Allahın
yardımı
ne zaman?» diyordu. Gözünüzü açın: Allahın
yardımı
yakındır muhakkak. ...
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
(Ey mü’minler!) Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hâli (sizin de) başınıza gelmeksizin (kolayca) Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle fakirlikler ve hastalıklar dokundu ve öyle (belâlarla) sarsıldılar ki, hattâ peygamber ve berâberindeki îmân edenler: 'Allah’ın
yardımı
ne zaman!' diyecek (hâle gelmiş)lerdi! Dikkat edin, şübhe yok ki Allah’ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz; sizden önce geçenlerin durumu başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluk, öyle sıkıntı gelmiş ve sarsıntıya uğramışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki mü'minler: Allah'ın
yardımı
ne zaman? diyordu. Bilesiniz ki, Allah'ın
yardımı
pek yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
(Ama), sizden önce gelip geçen (mümin)ler gibi sıkıntı çekmeden cennete girebileceğinizi mi zannediyorsunuz? Onların başına öyle ezici sıkıntılar ve katlanılmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki, müminlerle birlikte Elçi de: "Allah'ın
yardımı
ne zaman gelecek?" diye feryat ediyordu. Gözünüzü açın, Allah'ın
yardımı
(daima) yakındır!...
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Başlarına öyle yoksulluk ve sıkıntı geldi, öyle sarsıldılar ki, nihayet peygamber ve beraberindeki müminler: “Allah'ın
yardımı
ne zaman?” demişlerdi. Biliniz ki Allah'ın
yardımı
çok yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Sizden önce gelenlerin durumu, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öyle yoksulluk ve sıkıntı geldi ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve onun yanındaki mü’minler bile: -Allah’ın
yardımı
ne zaman? diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki Allah’ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başlarına gelen durumlara mâruz kalmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle ezici mihnetlere, öyle zorluklara dûçar oldular, öyle şiddetle sarsıldılar ki, Peygamber ile yanındaki müminler bile "Allah’ın vaad ettiği yardım ne zaman yetişecek?" diyecek duruma geldiler. İyi bilin ki Allah’ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, sizden önce geçenlerin durumu başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluk ve sıkıntı dokunmuştu, öyle sarsılmışlardı ki, nihâyet peygamber ve onunla birlikte inananlar: "Allâh'ın
yardımı
ne zaman?" diyecek olmuşlardı. İyi bilin ki, Allâh'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali, başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda peygamber, beraberindeki mü'minlerle: «Allah'ın
yardımı
ne zaman?» diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın
yardımı
pek yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle darlıklara ve zorluklara uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki, peygamber ve onunla beraber iman edenler, 'Allah'ın
yardımı
ne zaman?' diyecek hale geldiler. Haberiniz olsun, Allah'ın
yardımı
yakındır....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Yoksa siz, sizden önce gelip geçmiş olanların karşılaştıklarının benzeri başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara şiddetler, belalar ve zorluklar gelip çattı; sarsıldılar. Öyle ki, resul ve onunla birlikte inananlar, "Allah'ın
yardımı
ne zaman?" diye yakarıyordu. Haberiniz olsun ki, Allah'ın
yardımı
çok yakındır....
Bəqərə Suresi, 221. Ayet:
İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir câriye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise, izni (ve
yardımı
) ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara açıklar....
Bəqərə Suresi, 221. Ayet:
İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir câriye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise, izni (ve
yardımı
) ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara açıklar....
Bəqərə Suresi, 241. Ayet:
Boşanmış kadınlar için de uygun bir geçim
yardımı
yapılmalı. Bu, erdemli kişilerin görevidir....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
(Ey Rasûlüm). Mûsâ’dan sonra İsrâiloğullarından ileri gelen bir topluluğun müşaveresine vâkıf olmadın mı? Hani onlar, peygamberlerine şöyle demişlerdi: “- Bize bir padişah gönder de onun
yardımı
ile Allah yolunda düşmanlarımıza karşı savaşalım.” O da: “- Ya üzerinize bir savaş farz kılınır da muharebe etmezseniz?” demişti. Onlar “- Niçin Allah yolunda savaşmıyalım? Yurdlarımızdan çıkarıldık, çocuklarımızdan uzak bırakıldık.” dedilerdi. Ne zaman ki üzerlerine savaş farz kılındı, içlerinden pek az...
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Tâlût askerî erkânı ve ordusu ile hareket edince: 'Allah sizi mutlaka bir nehirle imtihan edecek. Kim o nehirden su içerse benden değildir. Kim de o sudan tatmazsa işte o bendendir. Ancak herkes eliyle bir avuç su içebilir.' dedi. İçlerinden pek azı hariç, o nehre varır varmaz nehirden su içtiler. Tâlût ve beraberindeki iman eden kimseler nehri geçtiklerinde, nehri geçmeyenler: 'Bizim bu gün Câlût ordusuna karşı duracak gücümüz yok' dediler. Allah’a kavuşacaklarına inanıp bilenler ise onlara: 'N...
Bəqərə Suresi, 270. Ayet:
ALLAH ettiğiniz her ekonomik
yardımı
, adadığınız her adağı bilir. Zalimlerin yardımcısı yoktur....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
ALLAH tefeciliği mahkum eder, karşılıksız
yardımı
destekler. ALLAH hiçbir günahkar nankörü sevmez....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah, kimseye gücünün ötesinde bir teklifte bulunmaz. Herkesin kazandığı yararına, yüklendiği günahı zararınadır. Ey Rabbimiz, eğer unutarak veya yanılarak yaptıksa, bizi sorgulama! Ey Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi, ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz bize gücümüzün yetmediğini yükletme, günahlarımızı affet, bizleri bağışla ve bize acı! Sensin mevlamız! Bizi, Seni tanımayanlara karşı
yardımı
nla zafere eriştir, kahrolsun kafirler...
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
1.
kad kâne
: olmuştu
2.
lekum
: sizin için
3.
âyetun
: âyet, ibret
4.
fî fieteyni
: iki topluluk hakkında, toplul...
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
(Bedir savaşında) çarpışan iki fırka, sizin için bir ibret olmuştur. Bir fırka Allah'ın yolunda savaşıyor ve diğeri kâfir olan (fırka), onları (bizzat) gözleri ile kendilerinin iki misli görüyorlardı. Ve Allah dilediğini, kendi
yardımı
ile destekler. Muhakkak ki bunda, ulûl ebsar (basîret sahipleri) için mutlaka ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Şüphesiz, karşı karşıya gelen iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Bir topluluk Allah yolunda çarpışıyordu. Öteki ise kâfirdi. (Onları) göz bakışıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da dilediğini
yardımı
yla destekliyordu. Basireti olanlar için bunda elbette ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
İbretti size birbirleriyle karşılaşan o iki bölüğün hali. Bir bölük, Allah yolunda savaşmadaydı, öbürüyse kâfirdi ve inananları, gözleriyle iki misli görmedeydiler. Allah, dilediğini
yardımı
yla kuvvetlendirir ve şüphe yok ki bunda, görenlere kesin bir ibret var....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
(Bedir'de) karşı karşıya gelen şu iki gurubun halinde sizin için büyük bir ibret vardır. Biri Allah yolunda çarpışan bir gurup, diğeri ise bunları apaçık kendilerinin iki misli gören kâfir bir gurup. Allah dilediğini
yardımı
ile destekler. Elbette bunda basiret sahipleri için büyük bir ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Hakikat ki; sizin için, karşı karşıya gelmiş iki topluluğun hâlinde bir işaret - ibret vardı; bir topluluk Allâh için vuruşurken, diğerleri kâfirdi ve onları gözleriyle kendilerinin iki misli olarak görüyorlardı. Allâh dilediğini
yardımı
yla destekler. Muhakkak bunda basîret sahipleri için büyük ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Bedir’de karşı karşıya gelen iki orduda sizin için ibretler vardır. Biri Allah yolunda, İslâm uğrunda çarpışan bir ordu, diğeri de kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfir bir ordu. Kâfirler, (üçte birleri kadar olan) Allah yolunda savaşanları, göz kararıyla, kendilerinin iki misli olduğunu görüyorlardı. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve...
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Birbirleriyle karşı karşıya gelen iki toplulukta sizin için ibret vardır. Bir topluluk Allah yolunda çarpışmaktaydı, diğer topluluk ise kâfirdi. Allah yolunda çarpışanlar ötekileri gözleriyle açıkça kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı. Allah dilediğini kendi
yardımı
yla destekler. Şüphesiz bunda görebilenler için ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet (ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri ise kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini
yardımı
yla destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
(Bedir savaşında) karşılaşan iki birlik hakkında, size muhakkak bir alâmet (Peygamberin doğruluğuna bir nişâne) olmuştur. Bir birlik (ki mü’minler), Allah yolunda çarpışıyordu; diğeri de kâfirdi. Mü’minler kâfirleri gözgöre kendilerinin iki misli görüyorlardı. Allah, dilediğine
yardımı
ile zafer verir. Şüphesiz bunda (azı çoğa üstün getirmekte) anlayış sahibi olanlar için kesin bir ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Karsi karsiya gelen iki toplulugun durumlarinda sizin icin ibret vardir; biri Allah yolunda savasanlardir, digeri, inkarcilardir ki, bunlar karsi tarafi gozleriyle kendilerinin iki misli goruyorlardi. Allah diledigini yardimiyla destekler. Bunda gorebilenler icin ibret vardir....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
(Bedir Savaşında) karşılaşan iki topluluk hakkında sizin için herhalde açık belge ve bir ibret (tablosu) vardır: Biri Allah yolunda savaşıyor, diğeri küfür içinde bulunuyordu. Allah yolunda savaşanları kendilerine oranla gözleriyle iki kat görüyorlardı (Veya Allah yolunda savaşanlar karşı tarafı kendilerine nisbetle iki misli görüyorlardı). Allah dilediğini
yardımı
yla destekler; şüphesiz ki, bunda görebilenler için ibret ve öğüt vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Karşı karşıya gelen iki topluluğun durumlarında sizin için ibret vardır; biri Allah yolunda savaşanlardır, diğeri inkarcılardır ki, bunlar karşı tarafı gözleriyle kendilerinin iki misli görüyorlardı. Allah dilediğini
yardımı
yla destekler. Bunda görebilenler için ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
(Bedir'de) karşı karşıya gelen şu iki gurubun halinde sizin için büyük bir ibret vardır. Biri Allah yolunda çarpışan bir gurup, diğeri ise bunları apaçık kendilerinin iki misli gören kâfir bir gurup. Allah dilediğini
yardımı
ile destekler. Elbette bunda basiret sahipleri için büyük bir ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Şüphesiz çarpışan iki topluluğun durumunda size bir ibret vardı. Bir topluluk Allah yolunda vuruşuyordu, diğeri de kafirdi ve onları göz göre göre kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da
yardımı
yla dilediğini kuvvetlendiriyordu. Elbette gören göze sahip olanlara bunda şüphesiz bir ders vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
(Bedir savaşında) karşılaşan iki grubun durumunda sizin için ibret dersi vardır. Taraflardan biri Allah yolunda savaşıyordu, öbürü ise kafirdi ve karşı tarafı gözleri ile kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı. Hiç kuşkusuz Allah dilediğini
yardımı
ile destekler. Bu olayda basiret sahipleri hesabına ibret dersi vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet vardır. Bir topluluk, Tanrı yolunda çarpışıyordu, diğeri ise kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı görüyorlardı. İşte Tanrı, dilediğini
yardımı
yla destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
(Bedir muhaarebesinde) karşılaşan iki cem'iyyet hakkında sizin için muhakkak bir ibret vardı. (Onlardan) bir cem'iyyet Allah yolunda döğüşüyordu, diğeri ise kâfirdi. Onlar öbürlerini (müslümanları) dış gözleriyle kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı. Allah, kimi dilerse onu
yardımı
yle destekler. Şübhesiz bunda kalb gözleri açık olanlar için kat'i bir ibret vardır. ...
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
(Bedir’de) karşılaşan iki cemâatte elbette sizin için bir delil vardır. Bir cemâat Allah yolunda savaşıyordu, diğeri ise kâfir idi ki, (kendi) göz görüş(ler)iyle onları (o mü’minleri, karşılarında) kendilerinin iki misli olarak görüyorlardı. Çünki Allah, dilediği kimseye
yardımı
ile kuvvet verir. Muhakkak ki bunda, basîret sâhibleri için gerçekten bir ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Karşılaşan iki topluluğun durumlarında sizin için ibret vardır. Biri, Allah yolunda döğüşüyordu. Diğeri ise, kafirdi. Onlar, öbürlerinin kendilerinin iki katı olduklarını gözleriyle görüyorlardı. Allah, dilediğini
yardımı
yla destekler. Görebilenler için bunda ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Savaşta karşı karşıya gelen iki orduda sizin için bir işaret vardı: bir ordu Allah için savaşırken diğeri O'nu inkar ediyordu. (Öncekiler,) kendi gözleriyle diğer tarafı kendilerinin iki misli (kalabalık) gördüler: Ama Allah, dilediğini
yardımı
yla güçlendirir. Bakın, bunda görecek gözleri olan herkes için muhakkak bir ders vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
(Bedir'de) karşı karşıya gelen bu iki topluluğun durumlarında sizin için mühim bir ibret vardır. Biri Allah yolunda savaşıyor, diğeri küfür içinde bulunuyordu. Onlar öbürlerinin kendilerinin iki katı olduklarını gözleriyle görüyorlardı. Allah dilediğini
yardımı
yla destekler. Bunda görebilenler için ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için bir ayet vardır. Bunlardan biri Allah yolunda savaşıyordu, diğeri ise kafir idi. Gözleriyle onların kendilerinin iki misli olduklarını görüyorlardı. Allah, dilediğini
yardımı
yla güçlendirir. Bunda, gören göze sahip olanlar için gerçekten ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Karşılaşan şu iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Bir topluluk Allâh yolunda çarpışıyordu, öteki de nankördü, onları, gözleriyle kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allâh dilediğini
yardımı
yle destekler. Elbette (bunda) gözleri olanlar için bir ibret vardı....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet (ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda vuruşuyordu, diğeri ise kâfirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini
yardımı
yla destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Yüz yüze gelen şu iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Biri Allah yolunda çarpışıyordu; ötekisi küfre batmıştı. Allah yolunda çarpışanları, kafa gözleriyle kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah, öz
yardımı
yla dilediğini destekler. İşte bunda, gözleri olanlar için gerçek bir ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü’minler, şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp da kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri, kamu görevlerini icraya yetkili kılmasınlar, candan dost, müttefik edinmesinler. Kimler böyle yaparsa Allah ile bütün velâyet-himaye bağlarını koparmış, Allah’ın rahmetinden,
yardımı
ndan uzaklaşmış olurlar. Ancak onlar tarafından gelmesi muhtemel bir zarardan gerçekten korunmanız için yaptığınız dost...
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kâfirleri veli edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah'ın dostluk ve
yardımı
ndan bir nasibi kalmamış olur. Ancak onlardan gelebilecek bir zarardan korkarsanız, o başkadır. Allah, kendisinden gelecek bir azaptan sizi sakındırıyor. Sonunda herkesin gidişi Allah'ın huzurunadır....
Ali-İmran Suresi, 123. Ayet:
Andolsun, siz güçsüz iken Allah size Bedir'de
yardımı
yla zafer verdi. Şu halde Allah'tan sakının, O'na şükredebilesiniz....
Ali-İmran Suresi, 123. Ayet:
Gerçek şu ki, sizler çaresiz birkaç kişi iken Allah, size Bedir'de sırf
yardımı
ile zafer verdi. O halde Allah'tan korkun ki, şükretmiş olasınız....
Ali-İmran Suresi, 123. Ayet:
Andolsun, siz güçsüz iken Tanrı size Bedir'de
yardımı
yla zafer verdi. Şu halde Tanrı'dan sakının, O'na şükredebilesiniz....
Ali-İmran Suresi, 123. Ayet:
Andolsun, siz güçsüz iken Allah size Bedir'de
yardımı
yla zafer verdi. Şu halde Allah'tan korkup sakının, O'na şükredebilesiniz....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Allah bunu (
yardımı
) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. 'Yardım ve zafer' (nusret) ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ın katındandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Bu
yardımı
Allah size, sırf bir müjde olsun ve kalbleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yoksa zafer, ancak Azîz ve Hakîm olan Allah’dandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Allah size bu
yardımı
sırf size müjde olsun ve bu sayede kalpleriniz rahatlasın diye yaptı. Yoksa zafer, sadece üstün iradeli ve hikmet sahibi olan Allah'tan kaynaklanır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Tanrı bunu (
yardımı
) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. 'Yardım ve zafer' (nusret) ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Tanrı'nın katındandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Çünki Allah, bu (
yardımı
)nı size sâdece bir müjde olsun ve kalbleriniz onunla mutmain olsun diye yaptı. Yoksa zafer, ancak Azîz (kudreti dâimâ galib gelen), Hakîm (her işi hikmetli) olan Allah katındandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Bu
yardımı
Allah; size, sırf bir müjde olsun ve kalbleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yoksa zafer, ancak Aziz ve Hakim olan Allah'tandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
(126-127.) Allah, bu
yardımı
size sadece müjde olması ve kalplerinizin bununla yatışması, kafir olanların da bir kısmını yok edip veya perişan ederek ümitsizce geri dönmeleri için yapmıştı. Zafer, ancak Aziz ve Hakim olan Allah katındandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Allah bunu (
yardımı
) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. 'Yardım ve zafer (nusret) ' ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ın katındandır....
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
Allah bu
yardımı
, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin liderlerinin, askerî erkanının kökünü kazısın veya onları perişan etsin de, ümitsiz olarak dönüp gitsinler diye yaptı....
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
(Allah bu
yardımı
) inkâr edenlerden bir kısmını kessin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler (diye yaptı)....
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
(126-127.) Allah, bu
yardımı
size sadece müjde olması ve kalplerinizin bununla yatışması, kafir olanların da bir kısmını yok edip veya perişan ederek ümitsizce geri dönmeleri için yapmıştı. Zafer, ancak Aziz ve Hakim olan Allah katındandır....
Ali-İmran Suresi, 150. Ayet:
Doğrusu mevlânız Allâh'tır! O
yardımı
yla zafere ulaştırandır....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Gerçekten Allah size vaadini doğruladı. O sıra düşmanları öldürüyordunuz; tâ ki, o sevdiğiniz üstünlüğü Allah size gösterdi ve sonra isyan edip verilen emirde çekişerek yılgınlık ettiniz. İçinizden kimi (zafer sevinci ve ganimet arzusu ile) dünyası istiyor, kimi de cenk azmi ile ahireti istiyordu. Sonra Allah sizi imtihan etmek için (müsibetlere karşı sabır ve metanetinizi denemek için)
yardımı
nı üzerinizden alıkoyup onları size gâlip getirdi. Bununla beraber sizi bağışladı da. Allah müminlere i...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Andolsun ki Allah size olan vaadini yerine getirdi. O'nun izni ile kâfirleri kırıp biçiyordunuz. Nihayet sevdiğiniz zaferi size gösterdikten sonra gevşeyip o emir hakkında çekişmeye kalktınız ve âsi oldunuz. Sizden bir grup dünyayı, bir grup da âhireti istiyordu. Sonra sizi imtihan etmek için onlara karşı
yardımı
nı üzerinizden çekti. Bununla beraber sizi bağışladı. Allah müminlere karşı çok lütufkârdır....
Ali-İmran Suresi, 160. Ayet:
1.
in yansur-kumu allâhu
: eğer Allah size yardım ederse
2.
fe lâ gâlibe
: o taktirde galip gelecek, yenecek yoktur
3.
lekum
: size, sizin için
4.
...
Ali-İmran Suresi, 160. Ayet:
Size Allah yardım ederse, kimse sizi yenemez, kimse size üstün gelemez. Eğer o sizi kendi halinize bırakır
yardımı
nı keserse, artık ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler Allah’a, sadece Allah’a dayanıp güvensinler, işlerini O’na havale etsinler....
Ali-İmran Suresi, 160. Ayet:
Eğer Allah size yardım ederse, size gâlip (üstün) gelecek yoktur; ve eğer size
yardımı
terk ederse ondan sonra size yardım edecek kimdir? Müminler sadece Allah’a güvenip tevekkül etmelidir....
Ali-İmran Suresi, 160. Ayet:
-Allah size yardım ederse, sizi kimse yenemez. Eğer size
yardımı
keserse, bundan sonra size yardım edecek kimdir? Müminler, yalnız Allah’a güvenip dayanmalıdırlar....
Nisa Suresi, 114. Ayet:
Onların kendi aralarında yaptıkları gizli görüşmelerin, fısıldaşmaların çoğunda hayır yoktur. Bu görüşmelerde hayır olması için onların muhtaçlara
yardımı
, güzel bir davranışı yahut dargın insanların arasını bulmayı gözetmeleri gerekir. Kim Allah’ın rızasını arzulayarak bunu yaparsa, Biz de ona çok büyük mükâfat veririz....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah bu kitapla rızasını arayanı kurtuluş yollarına götürür. Kendi irade ve
yardımı
yla onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve dosdoğru bir yola iletir....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
kuzzibet
: yalanlandı
3.
rusulun
: resûller
4.
min kabli-ke
: senden önce
<...
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Ve andolsun ki; senden önceki resûller de yalanlandı. Fakat onlara
yardımı
mız gelinceye kadar yalanlandıkları şeylere ve uğradıkları eziyetlere sabrettiler. Ve Allah'ın kelimelerini değiştirecek yoktur. Ve andolsun, gönderilmiş resûllerin haberlerinden (bir kısmı) sana geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki, senden önce de birçok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabretmişler ve nihayet kendilerine
yardımı
mız yetişmişti. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek bir güç de yoktur. Andolsun peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı sana gelmiş bulunuyor....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlandı da onlar, kendilerine
yardımı
mız erişinceye dek sözlerinin yalan sayılmasına ve uğradıkları eziyetlere katlandılar ve Allah'ın sözlerini değiştirecek yoktur ve sana da o peygamberlerin haberleri gelmiştir....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda
yardımı
mız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki, senden önce de Rasûller yalanlanmıştı. . .
Yardımı
mız gelinceye kadar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler. . . Allâh kelimelerini (vadettiği sözlerini) değiştirecek yoktur. . . Andolsun ki, irsâl olunanların (Rasûllerin) haberlerinden bir kısmı sana gelmiştir....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki, senden önce de Rasuller yalanlanmıştı. Onlar, kendilerine
yardımı
mız gelinceye kadar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrederek mücadeleye devam ettiler, Allah’ın sözlerini, kanunlarını kimse değiştiremez, onların yerini tutacak kanunları da koyacak yoktur. Andolsun ki, sana, Rasullerin karşılaştıkları sıkıntılardan bir kısmı anlatılmıştır....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Senden önce de peygamberler yalanlandı da yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler. Sonunda
yardımı
mız onlara ulaştı. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur. Peygamberlerin haberlerinden bazıları sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara,
yardımı
mız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah'ın sözlerini (va'dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Senden once nice peygamberler yalanlandi ve kendilerine yardimimiz gelene kadar yalanlanmalarina ve sikistirilmaya katlandilar. Allah'in sozlerini degistirebilecek yoktur; and olsun ki peygamberlerin haberi sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
And olsun ki, senden önce gönderilen nice peygamberler de yalanlanmıştır, ama onlar bizim
yardımı
mız kendilerine gelinceye kadar yalanlandıkları şeylere ve kendilerine yapılan eziyetlere katlanıp sabrettiler. Allah'ın (va'dettiği) sözlerini değiştirecek (hiçbir kuvvet) yoktur. Hem and olsun ki, sana o peygamberlerin haberinden bazı bölümler de geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Senden önce nice peygamberler yalanlandı ve kendilerine
yardımı
mız gelene kadar yalanlanmalarına ve sıkıştırılmaya katlandılar. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur; and olsun ki peygamberlerin haberi sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda
yardımı
mız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki, senden önce gönderilen peygamberler de yalanlandılar. Kendilerine
yardımı
mız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet edilmeye karşı sabrettiler. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur! Allah biliyor ya, sana peygamberlerin kıssalarından haber de geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Kendilerine
yardımı
mız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun, senden önce nice peygamberler yalanlandı ve kendilerine
yardımı
mız gelene kadar yalanlamalarına ve sıkıştırılmaya katlandılar. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur; and olsun ki: Peygamberlerin haberi sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun, senden önce de elçiler yalanlandı; onlara
yardımı
mız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğradıkları şeye sabrettiler. Tanrı'nın vaadlerini değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun, senden evvelki peygamberler (in kendileri) yalanlanmadı da tekzîb edildikleri ve ezaya uğratıldıkları şeylere karşı sabr etmişlerdi. Nihayet onlara
yardımı
mız gelib yetişdi. Allahın kelimelerini (katlananlar hakkındaki nusret va'dini) değişdirebilecek (hiç bir ferd ve kuvvet) yokdur. Andolsun, (tarafımdan) gönderilen (o peygamber) lerin haberinden bir kısmı sana da geldi. ...
Ənam Suresi, 34. Ayet:
And olsun ki, senden önce nice peygamberler de yalanlanmıştı; fakat yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabrettiler; nihâyet onlara
yardımı
mız geldi. Çünki Allah’ın kelimelerini (yardım va'dini) değiştirebilecek kimse yoktur. And olsun ki, o peygamberlerin haber(ler)inden bir kısmı sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki; senden önce de nice peygamberler yalanlandı da yalanlanmalarına ve eziyyet edilmelerine sabrettiler. Nihayet onlara
yardımı
mız gelip yetişti. Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek yoktur. Andolsun ki; peygamberlerin haberinden bir kısmı sana gelmiştir....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Ve andolsun ki, senden evvel de peygamberler tekzîp olunmuşlardır. Fakat tekzîp olundukları ve eziyete uğradıkları şeylere karşı sabretmişlerdir. Nihâyet onlara Bizim
yardımı
mız gelip yetişti. Ve Allah Teâlâ'nın kelimelerini tebdîl edecek yoktur. Ve andolsun ki, sana peygamberlerin haberlerinden gelivermiştir....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Resulüm! Senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler. Nihayet
yardımı
mız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (sözlerini) değiştirebilecek hiç kimse yoktur. Nitekim peygamberlerin haberi sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Senden önceki Resuller de yalanlanmışlardı da
yardımı
mız gelene dek yalanlandıkları ve eziyet olundukları şeylere sabretmişlerdi. Allah’ın sözlerini değiştirebilecek yoktur. Daha önce gönderilenlerin haberleri sana geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Senden önce nice peygamberler yalancı sayıldılar da tekzib olunmaya ve her türlü eziyete uğratılmaya karşı sabrettiler. Nihayet kendilerine
yardımı
mız gelip yetişti. Öyle ya, Allah’ın sabredenlere yardım vâdini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur. Nitekim o resullerin kıssalarından bazı bölümler sana ulaşmıştır....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Senden önce de elçiler yalanlanmıştı. Yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler, nihâyet onlara
yardımı
mız yetişti. Allâh'ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur. Sana da elçilerin haberinden bir parça gelmiştir....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun senden önce de peygamberler yalanlandı; onlara
yardımı
mız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah'ın sözlerini (va'dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Senden önce de nice peygamberler yalanlandı. Yalanlanmalarına ve eziyete uğramalarına karşılık, onlar Bizim
yardımı
mız kendilerine erişinceye kadar sabrettiler. Allah'ın vaadini değiştirebilecek kimse yoktur. Nitekim sana peygamberlerin haberlerinden bir kısmı ulaşmış bulunuyor....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Yemin olsun ki, senden önce de resuller yalanlanmış ama yalanlanmalarına, eziyet görmelerine sabretmişlerdi. Nihayet
yardımı
mız onlara ulaştı. Allah'ın kelimelerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Yemin olsun, elçi olarak gönderilenlerin haberinden bir kısmı sana da gelmiştir....
Ənam Suresi, 115. Ayet:
Rabbinin sözü, Kur’ân, şeriatın kuralları, Allah’ın koyduğu, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzen, haklar ve sorumluluklar, Allah’ın peygamberine
yardımı
ve zaferler, mükâfat ve ceza ile ilgili bilgiler, ibret verici kıssalar doğru ve adâlet ölçüleri içinde tamamlandı. Onun sözlerini düzeltmeye, değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Onların yerini tutacak sözleri, kanunları da kimse koyamaz. O her şeyi duyurur, ilmi her şeyi kucaklar....
Ənam Suresi, 158. Ayet:
İman etmek için, ille canlarını alacak meleklerin gelmesini mi, yahut Rabbinin cezalandırmasını mı, yahut Rabbinin bazı âyetlerinin, kıyamet alâmetlerinin, karşı duramayacakları felâketlerin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı âyetlerinin, kıyamet alâmetlerinin, felâketlerin geleceği gün, önceden iman etmemiş, mü’min olarak hayır hasenat kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda vermeyecek. Onlara: 'Siz Rabbinizin azâbını bekleyin, biz de Rabbimizin mükâfatını, lütfunu ve
yardımı
nı bekle...
Əraf Suresi, 26. Ayet:
Ey Âdemoğulları, size edep yerlerinizi örtecek elbiseleri; süslenecek ve övünecek kıyafetleri ve refahınızı sağlıyacak imkânları bildirdik. Takva esaslarının-Kur’ân esaslarının hayata geçirildiği korunma, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranma, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olma elbisesi, farz olan örtünmeyi sağlayan sade elbise, işte bu huzur ve mutluluk her şeyden hayırlıdır. Bunlar, bu ilâhî lütuflar Allah’ın kudretine, izzet ve i...
Əraf Suresi, 62. Ayet:
"Size Rabbimin vahiylerini tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum. Allah'ın
yardımı
yla, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum."...
Əraf Suresi, 87. Ayet:
'Madem içinizde, özgürce tebliğ ile görevli olduğum dine iman edenlerin yanında, iman etmeyenler de var; Allah aranızda hükmünü verinceye, mü’minlere
yardımı
nı, kâfirlere tehdidini gerçekleştirinceye kadar sabrederek mücadeleye devam edin. O hüküm verenlerin, icraat yapanların en hayırlısıdır.'...
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Musa kavmine: «Allah'ın
yardımı
nı ve lütfunu isteyin ve acıya tahammül edip dayanın. Şüphesiz yeryüzü Allah'ındır. O'na kullarından dilediğini mirasçı kılar, mutlu son, Allah'tan korkanlarındır.» dedi....
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Musa, kavmine dedi ki: «Allah'ın
yardımı
nı ve lütfunu isteyin ve sabır gösterin. Şüphesiz ki yeryüzü Allah'ındır. Kullarından dilediğini ona mirasçı kılar. Sonunda kurtuluş müttakilerindir.»...
Əraf Suresi, 192. Ayet:
Onlara bir
yardımı
dokunmayan, hattâ kendilerine bile yardımdan âciz olanları mı?...
Əraf Suresi, 197. Ayet:
Allah’tan başka
yardımı
nıza çağırdığınız tanrılarınız ise sizin imdadınıza yetişemezler, hatta kendilerine bile fayda ve yardımları dokunmaz....
Əraf Suresi, 197. Ayet:
Sizin Allah'tan başka yalvardıklarınızın ise ne size yardıma güçleri yeter, ne kendilerine bir
yardımı
dokunur....
Ənfal Suresi, 9. Ayet:
Rabbinizin yardimina siginiyordunuz. O, «Ben size, birbiri pesinden bin melekle yardim ederim» diye cevap vermisti....
Ənfal Suresi, 9. Ayet:
Rabbinizin
yardımı
na sığınıyordunuz. O, 'Ben size, birbiri peşinden bin melekle yardım ederim' diye cevap vermişti....
Ənfal Suresi, 10. Ayet:
Ve Allah, (bu
yardımı
) sadece bir müjde ve onunla kalplerinizin tatmin (mutmain) olması için yaptı (başka bir şey için yapmadı). Allah'ın katından başka yardım (yeri) yoktur (yardım ancak Allah'ın katındandır). Muhakkak ki Allah, Azîz (üstün izzet sahibi) ve Hakîm'dir (hikmet sahibi, hüküm sahibi)....
Ənfal Suresi, 10. Ayet:
Allah bunu (meleklerle
yardımı
) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı. Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır. Çünkü Allah mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir....
Ənfal Suresi, 10. Ayet:
Allah bunu (meleklerle
yardımı
) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı. Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır. Çünkü Allah mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir....
Ənfal Suresi, 10. Ayet:
Allah bu
yardımı
sırf müjde olması ve onunla kalblerinizin iyice yatışması için yapmıştı. Yardım ancak Allah'tandır. Çünkü Allah gerçekten çok güçlüdür, çok üstündür; yegâne hikmet sahibidir....
Ənfal Suresi, 10. Ayet:
Allah bunu (meleklerle
yardımı
) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı. Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır. Çünkü Allah mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir....
Ənfal Suresi, 10. Ayet:
Allah sadece müjde olsun ve kalpleriniz güven bulsun diye size bu
yardımı
yaptı. Zaten yardım, zafer doğrudan doğruya Allah katındandır. Hiç kuşkusuz Allah üstün iradeli ve hikmet sahibidir....
Ənfal Suresi, 10. Ayet:
Allah bu
yardımı
sırf müjde olması ve onunla kalbinizin iyice yatışması için yapmıştı. Yardım ancak Allah katındandır. Çünkü Allah Azîz'dir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
1.
ve izkurû
: ve hatırlayın
2.
iz
: olduğu zaman
3.
entum
: siz
4.
kalîlun
: az
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Ve siz; yeryüzünde az (sayıda) olduğunuzu, aciz, güçsüz olduğunuzu hatırlayın. İnsanların sizi yakalamasından korkuyordunuz. O zaman sizi barındırdı (yer sahibi yaptı) ve sizi
yardımı
ile destekledi ve sizi tayyib rızıkla (helâl, temiz rızıklardan) rızıklandırdı. Umulur ki böylece siz şükredersiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi barındırdı,
yardımı
yla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın o zamanı ki azlıktınız, yeryüzünde hor, âciz tanınanlardandınız, insanların size saldırıp yok etmesinden korkuyordunuz. Derken sizi, şükredesiniz diye yer yurt sahibi etti,
yardımı
yla kuvvetlendirdi ve tertemiz şeylerle rızıklandırdı....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın ki, bir zaman siz yeryüzünde âciz tanınan az (bir toplum) idiniz; insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz da şükredesiniz diye Allah size yer yurt verdi;
yardımı
yla sizi destekledi ve size temizinden rızıklar verdi....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın o günleri ki, azınlık ve güçsüz olmanız nedeniyle insanların zarar vermesinden korkuyordunuz. . . Sizi barındırdı,
yardımı
ile sizi destekledi ve şükredesiniz (değerlendirerek müteşekkir olasınız) diye sizi temiz nimetlerle rızıklandırdı....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Düşünün ve hatırlayın. Hani bir vakitler yeryüzünde temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen, hor görülen bir azınlıktınız, güçsüzdünüz. İnsanların sizi kaldırıp götürmesinden korkuyordunuz. Öyle iken, o sizi bağrına bastı, size yaşama imkanı sağladı. Sizi
yardımı
yla destekleyip güçlendirdi. Size temizinden, helâlinden, sağlıklısından rızıklar ganimetler verdi. Umulur ki şükrünüze vesile olur....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Düşünün ki bir zamanlar siz azdınız. Yeryüzünde zayıf düşürülmüş durumdaydınız, insanların sizi yakalayıp götürmelerinden korkuyordunuz. Belki şükredersiniz diye Allah sizi barındırdı [5]
yardımı
yla sizi destekledi ve temiz şeylerle sizi rızıklandırdı....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın; hani sizler sayıca azdınız ve yeryüzünde zayıf bırakılmıştınız, insanların sizi kapıp yakalamasından korkuyordunuz. İşte O, sizi (yerleşik kılıp) barındırandı, sizi
yardımı
yla destekledi ve size temiz şeylerden rızıklar verdi. Ki şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
O zamanı da hatırlayın ki, siz (ey Muhacirler), bir vakit Mekke’de zayıf ve hakir görülen bir azınlıktınız. Kâfirlerin sizi çarpıp yakalamasından korkuyordunuz. Öyle iken, Allah sizi Medîne’de barındırdı, ev-bark sahibi yaptı ve
yardımı
yla kuvvetlendirdi. Size en pâk ve temiz şeylerden (ganimetlerden) rızık verdi, gerek ki şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Yeryuzunde az sayida oldugunuz ve zayif sayildiginiz icin insanlarin sizi esir olarak alip goturmesinden korktugunuz zamanlari, hatirlayin. Allah, sukredesiniz diye sizi barindirmis, yardimiyla desteklemis, temiz seylerle riziklandirmistir....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın ki, bir zamanlar siz yeryüzünde hem az, hem zayıf ve âcizdiniz; insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz; bu durumda iken Allah size yer-yurt verip barındırdı, sizi
yardımı
yla destekleyip kuvvetlendirdi ve sizi temiz ve helâl şeylerle rızıklandırdı ki şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Yeryüzünde az sayıda olduğunuz ve zayıf sayıldığınız için insanların sizi esir olarak alıp götürmesinden korktuğunuz zamanları, hatırlayın. Allah, şükredesiniz diye sizi barındırmış,
yardımı
yla desteklemiş, temiz şeylerle rızıklandırmıştır....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın ki, bir zaman siz yeryüzünde âciz tanınan az (bir toplum) idiniz; insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz da şükredesiniz diye Allah size yer yurt verdi;
yardımı
yla sizi destekledi ve size temizinden rızıklar verdi....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Sayıca az olduğunuz, yeryüzünde ezilip horlandığınız ve insanların sizi kapıp kaçıracaklarından korktuğunuz zamanları hatırlayın. O size barınak sağladı, sizi
yardımı
yla destekledi ve güzel şeylerden size rızıklar verdi ki şükredesiniz...
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Ve düşünün ki, siz bir vakit yeryüzünde hırpalanıp duran bir azlıktınız, insanların sizi çarpıvereceğinden korkardınız. Öyle iken O sizi barındırdı, O sizi
yardımı
yla destekledi, O size temiz rızıklar verdi ki şükredesiniz!...
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Düşünün ve hatırlayın o zamanları ki, hani bir vakitler siz yeryüzünde güçsüzdünüz, hor görülen bir azınlıktınız. İnsanların sizi hırpalamasından korkuyordunuz, öyle iken O, sizi barındırdı ve sizi
yardımı
yla destekleyip güçlendirdi ve şükretmeniz için temizlerinden rızık verdi....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayınız ki, bir zamanlar siz yeryüzünde ezilen, sayıca az bir gruptunuz, insanlar sizi kapıp götürecekler diye korkuyordunuz. Fakat şükredesiniz diye Allah size sığınak sağladı, helâl besinler sundu, sizi
yardımı
ile destekledi....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın, hani sizler sayıca azdınız ve yeryüzünde zayıf bırakılmıştınız, insanların sizi kapıp yakalamasından korkuyordunuz. İşte O, sizi (yerleşik kılıp) barındırandı, sizi
yardımı
yla destekledi ve size temiz şeylerden rızklar verdi ki şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
O zamanı da hatırlayın ki siz yer yüzünde azlıkdınız, âciz tanıtanlardınız. Halkın sizi tutup kapmasından korkuyordunuz. (İşte bu halde iken Allah) sizi, ev bark saahibi yapdı,
yardımı
yle kuvvetlendirdi, size en temiz ve güzel şeylerden rızık verdi. Tâki şükredesiniz. ...
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın ki, (bir zamanlar) siz az idiniz, yeryüzünde (Mekke’de) güçsüz bırakılmış (horlanmış) kimselerdiniz, insanların (her an) sizi yakalayıvermesinden korkuyordunuz; fakat (Allah) sizi (Medîne’de) barındırdı, sizi
yardımı
yla kuvvetlendirdi ve size temiz şeylerden rızık verdi ki şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın ki; bir zamanlar yeryüzünde azlıktınız, zayıf sayılırdınız. İnsanların sizi tutup kapmasından korkuyordunuz. Size ev bark verdi,
yardımı
yla destekledi ve temiz şeylerden rızıklandırdı. Umulur ki şükredersiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Ve yeryüzünde azınlıkta ve çaresiz olduğunuz; insanların sizi kapıp götürmesinden korktuğunuz günleri hatırlayın ki, derken O sizi himaye etti,
yardımı
yla güç verip destekledi ve geçiminiz için temiz ve hoş rızıklardan bahşetti size, ki sonunda şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın ki, bir zamanlar sayınız az idi, yeryüzünde âciz tanınıyordunuz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Allah sizi barındırdı,
yardımı
ile destekledi ve temiz şeylerden rızıklandırdı. Tâ ki şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın, bir zamanlar yeryüzünde az idiniz, güçsüzdünüz, insanların sizi esir alıp götürmesinden korkuyordunuz. Allah sizleri barındırdı,
yardımı
yla güçlendirdi, şükredesiniz diye sizi temiz ürünlerle rızıklandırdı....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Düşünün ki bir zaman siz dünyada az ve zayıf idiniz. Öyle ki insanların sizi tutup kapacağından endişe ediyordunuz. Bu halde iken Allah size yer yurt nasib etti, sizi
yardımı
yla destekledi, sizi temiz ve helâl şeylerle rızıklandırdı, ta ki şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Düşünün ki bir zaman siz az idiniz, yeryüzünde hırpalanıyordunuz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Allâh, sizi barındırdı, sizi
yardımı
yle destekledi, sizi güzel şeylerle besledi ki, şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın; hani sizler sayıca azdınız ve yeryüzünde zayıf bırakılmışlardınız, insanların sizi kapıp yakalayıvermelerinden korkuyordunuz. İşte O, sizi (yerleşik kılıp) barındırandı, sizi
yardımı
yla destekledi ve size temiz şeylerden rızıklar verdi. Umulur ki şükredersiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Sonra şunu da hatırlayın: Hani siz yeryüzünde ezilip horlanan bir azınlık idiniz ve insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz da Allah sizi barındırdı,
yardımı
yla güçlendirdi ve şükredersiniz diye sizi hoş ve temiz nimetlerle rızıklandırdı....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Düşünün ki, siz bir zamanlar yeryüzünde ezilip horlanan bir azınlıktınız. İnsanların sizi çarpıvereceğinden korkuyordunuz. Bu haldeyken Allah sizi barındırdı,
yardımı
yla sizi destekledi ve şükredersiniz ümidiyle sizi tertemiz nimetlerle rızıklandırdı....
Ənfal Suresi, 41. Ayet:
Eğer Allâh'a ve Furkan günü (Hak ve bâtıl uğruna ayrışıp savaşanların günü), (yani) iki topluluğun karşılaştığı (Bedir) günü kulumuza inzâl ettiğimize (meleklerin
yardımı
na) iman etmişseniz, bilin ki ganimet olarak elde ettiklerinizin beşte biri Allâh'a (Allâh yolunda harcanmaya), Er Rasûl'e (Rasûlullah'a), akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve Allâh için yolda kalmışlara aittir. . . Allâh her şeye Kaadir'dir....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Hani siz, vâdinin (Medîne’ye) daha yakın (olan, savaşa elverişsiz kumluk ve susuz) kenarında idiniz; onlar ise daha uzak kenarında (daha müsâid bir mevki'de) idiler; kervan da (aleyhinize olarak) sizden daha aşağıda idi. Eğer (savaşmak üzere belli bir yer için) sözleşmiş olsaydınız, elbette o anlaştığınız yer husûsunda ihtilâfa düşerdiniz; fakat Allah, (ezelî ilminde) yapılmış (hükmedilmiş) bir işi yerine getirmek için (sizi onlarla karşı karşıya getirdi) ki, helâk olan apaçık bir delîl ile(daha...
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
1.
ve in
: ve eğer
2.
yurîdû
: isterler
3.
en yahdeû-ke
: seni aldatmak, sana hile yapmak
4.
fe inne
: o zaman, o ...
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Ve eğer sana hile yapmak isterlerse, o taktirde muhakkak ki Allah, sana kâfidir.
Yardımı
ile seni ve mü'minleri destekleyen, O'dur....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
(62-63) Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek Allah’tır. O, seni bizzat kendi
yardımı
yla ve mü’minlerle destekleyen ve onların kalplerini uzlaştırandır. Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat, Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Sana karşı bir hile yapmayı dilerler, buna yeltenirlerse hiç şüphe yok ki Allah yeter sana; öyle bir mabuttur ki seni, kendi
yardımı
yla ve inananlarla kuvvetlendirir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hile yapmak isterlerse, şunu bil ki, Allah sana kâfidir. O, seni
yardımı
yla ve müminlerle destekleyendir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hile yapmak isterlerse, muhakkak Allâh sana yeter! O ki,
yardımı
ve diğer iman edenler ile seni desteklemiştir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer hile ile, seninle yaptıkları antlaşmayı bozmak, sulhu ihlâl etmek isterlerse, şunu bil ki, Allah sana kâfidir. O, seni
yardımı
yla ve mü’minlerle destekleyendir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Şayet seni aldatmak isterlerse (bil ki) Allah sana yeter. Kendi
yardımı
yla ve mü'minlerle seni destekleyen O'dur....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Onlar, seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O, seni
yardımı
yla ve mü'minlerle destekledi....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hile yapmak isterlerse, muhakakak Allah sana kâfidir. O’dur ki, seni
yardımı
yla ve mü’minlerle teyid etti....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
(62-63) Seni aldatmak isterlerse, bil ki suphesiz Allah sana kafidir. Seni ve inananlari yardimiyla destekleyen, kalblerini uzlastiran O'dur. Eger yeryuzunde olan her seyi serfetsen bile, sen onlarin kalblerini uzlastiramazdin, ama Allah onlari uzlastirdi. Dogrusu O Guclu'dur, Hakim'dir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
(62-63) Eğer hile yapıp seni aldatmak isterlerse, şüphesiz ki Allah, sana yeterdir; seni ve mü'minleri
yardımı
yla destekleyip güçlendiren O'dur. Mü'minlerin gönüllerini birbirine ısındırıp biraraya getiren de O'dur. Eğer yeryüzünde bulunan her şeyi harcasaydın yine de onların kalblerini birbirine ısındırıp biraraya getiremezdin. Ama Allah'tır ki onların kalblerini birbirine ısındırıp biraraya getirmiştir. Şüphesiz ki O, çok güçlü, çok üstündür ve yegâne hikmet sahibidir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
(62-63) Seni aldatmak isterlerse, bil ki şüphesiz Allah sana kafidir. Seni ve inananları
yardımı
yla destekleyen, kalblerini uzlaştıran O'dur. Eğer yeryüzünde olan her şeyi sarfetsen bile, sen onların kalblerini uzlaştıramazdın, ama Allah onları uzlaştırdı. Doğrusu O Güçlü'dür, Hakim'dir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hile yapmak isterlerse, şunu bil ki, Allah sana kâfidir. O, seni
yardımı
yla ve müminlerle destekleyendir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Seni aldatmak isterlerse, ALLAH sana yeter. O ki seni
yardımı
yla ve inananlarla destekledi....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hile yapmak isterlerse, sana Allah yeter. O'dur seni
yardımı
ile ve inananlarla destekleyen....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hile yapmak isterlerse, muhakkak ki sana Allah yeter. Seni
yardımı
yla ve müminlerle güçlendirecek olan O'dur....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer onlar seni aldatmak isterlerse kuşku yok ki, Allah sana yeter. O seni
yardımı
ile ve mü'minler aracılığı ile desteklemiştir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Onlar, seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Tanrı sana yeter. O, seni
yardımı
yla ve inançlılarla destekledi....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hıylekârlık yapacakları (tutarsa, bunu) dilerse muhakkak ki sana Allah yetişir. O, seni
yardımı
yle ve mü'minlerle destekleyen, ...
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hîle yapmak isterlerse, artık şübhesiz ki Allah sana yeter! O (Allah) ki, sana
yardımı
yla ve mü’minlerle kuvvet verendir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer seni aldatmak isterlerse; muhakkak ki Allah, sana yeter. Seni ve mü'minleri
yardımı
yla destekleyen O'dur....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
(Ama barış yanlısı gözükmekle) niyetleri sadece seni aldatmaksa, (o zaman) bil ki, Allah sana yeter! Odur seni,
yardımı
yla ve inanmış yandaşlarla güçlendiren;...
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Onlar seni aldatmak isterlerse, şüphesiz ki Allah sana kâfidir. O ki, seni
yardımı
yla ve müminlerle destekleyendir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O,
yardımı
yla seni ve müminleri güçlendirir....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
(62-63) Eğer birtakım hilelerle seni aldatmak isterlerse, hiç endişe etme. Allah sana yeter. O’dur ki seni
yardımı
yla ve bir de müminlerle destekledi. Müminlerin kalplerini birbirine ısındırıp bir araya getirdi. Şayet sen dünyada bulunan her şeyi sarf etseydin bile yine de onların kalplerini birleştiremezdin, fakat Allah onları birleştirdi. Çünkü O azizdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir)....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hile yapmak isterlerse (korkma) Allâh sana yeter. O ki,
yardımı
yle seni ve mü'minleri destekledi....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Onlar, seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O, seni
yardımı
yla ve mü'minlerle destekledi....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Onlar sana hile yapmak isterlerse sana Allah yeter. Seni
yardımı
yla ve mü'minlerle destekleyen Odur....
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hile-oyun yapmak isterlerse Allah sana yeter.
Yardımı
yla ve müminlerle seni destekleyen O'dur....
Ənfal Suresi, 63. Ayet:
(62-63) Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek Allah’tır. O, seni bizzat kendi
yardımı
yla ve mü’minlerle destekleyen ve onların kalplerini uzlaştırandır. Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat, Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Ənfal Suresi, 63. Ayet:
(62-63) Seni aldatmak isterlerse, bil ki suphesiz Allah sana kafidir. Seni ve inananlari yardimiyla destekleyen, kalblerini uzlastiran O'dur. Eger yeryuzunde olan her seyi serfetsen bile, sen onlarin kalblerini uzlastiramazdin, ama Allah onlari uzlastirdi. Dogrusu O Guclu'dur, Hakim'dir....
Ənfal Suresi, 63. Ayet:
(62-63) Eğer hile yapıp seni aldatmak isterlerse, şüphesiz ki Allah, sana yeterdir; seni ve mü'minleri
yardımı
yla destekleyip güçlendiren O'dur. Mü'minlerin gönüllerini birbirine ısındırıp biraraya getiren de O'dur. Eğer yeryüzünde bulunan her şeyi harcasaydın yine de onların kalblerini birbirine ısındırıp biraraya getiremezdin. Ama Allah'tır ki onların kalblerini birbirine ısındırıp biraraya getirmiştir. Şüphesiz ki O, çok güçlü, çok üstündür ve yegâne hikmet sahibidir....
Ənfal Suresi, 63. Ayet:
(62-63) Seni aldatmak isterlerse, bil ki şüphesiz Allah sana kafidir. Seni ve inananları
yardımı
yla destekleyen, kalblerini uzlaştıran O'dur. Eğer yeryüzünde olan her şeyi sarfetsen bile, sen onların kalblerini uzlaştıramazdın, ama Allah onları uzlaştırdı. Doğrusu O Güçlü'dür, Hakim'dir....
Ənfal Suresi, 63. Ayet:
(62-63) Eğer birtakım hilelerle seni aldatmak isterlerse, hiç endişe etme. Allah sana yeter. O’dur ki seni
yardımı
yla ve bir de müminlerle destekledi. Müminlerin kalplerini birbirine ısındırıp bir araya getirdi. Şayet sen dünyada bulunan her şeyi sarf etseydin bile yine de onların kalplerini birleştiremezdin, fakat Allah onları birleştirdi. Çünkü O azizdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir)....
Ənfal Suresi, 64. Ayet:
Allah'in yardimi sana ve sana uyan muminlere yeter. *...
Ənfal Suresi, 64. Ayet:
Allah'ın
yardımı
sana ve sana uyan müminlere yeter....
Ənfal Suresi, 64. Ayet:
-Ey Peygamber! Allah’ın
yardımı
sana ve sana uyan müminlere yeter....
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
İman edenler, Allah için hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücahede edenler (ki bunlar Muhacirlerdir) , bir de Muhacirleri barındıranlar ve onlara yardım edenler var ya, işte onlar mirasta birbirlerinin velileridirler. (Bidâyette muhacirlerle Ensar birbirlerine mirasçı olurlardı. Sonra bu hüküm kaldırılmıştır). İman edip de hicret etmiyenlere gelince; hicretlerine kadar sizin için mirasda onlara hiç bir velâyetiniz yoktur. Bununla beraber eğer dinde
yardımı
nızı isterlerse, o...
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
O kimseler ki iyman ettiler ve mühacir oldular ve mallariyle, canlariyle Allah yolunda mücahede eylediler ve o kimseler ki barındırdılar, ve yardıma koştular işte bunlar birbirlerinin velileridirler, iyman edib de hicret etmiyenler ise hicretlerine kadar sizin için onlara velâyet namına bir şey yoktur, bununla beraber eğer dinde
yardımı
nızı isterlerse yardım etmek de üzerinize borcdur, ancak sizinle aralarında mîsak bulunan bir kavm aleyhine değil, Allah amellerinizi gözetiyor...
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
O kimseler ki, imân ettiler ve muhâcerette bulundular ve Allah yolunda mallarıyla ve nefisleriyle mücâhedeye atıldılar ve o kimseler ki, yer verdiler ve yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin velîleridir. Ve o kimseler ki, imân ettiler de muhâcerette bulunmadılar. Hicret edinceye kadar onların velâyetinden hiçbir şey size ait değildir. Ve eğer din hususunda
yardımı
nızı isterlerse yardım etmek üzerinize icab eder. Ancak sizinle aralarında bir muâhede bulunmuş olan bir kavim aleyhine değil! Ve A...
Tövbə Suresi, 14. Ayet:
Onlarla savaşın ki, Allah onları sizin elinizle cezalandırsın, rezil etsin onları,
yardımı
yla sizi onlara karşı zafere erdirsin, mü'min bir topluluğun yüreklerine su serpsin,...
Tövbə Suresi, 14. Ayet:
Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onların cezasını versin ve onları rezil ve rüsvay etsin,
yardımı
yla sizi onlara muzaffer kılsın. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandırsın....
Tövbə Suresi, 14. Ayet:
Savaşın onlarla! Allah sizin elinizle cezalandıracak onları; hor ve hakir kılacak; sizi de onlara karşı
yardımı
yla destekleyecek; ve inananların içlerini ferahlatıp...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz, Peygambere yardım etmezseniz, Allah vaktiyle ona yardım ettiği gibi yine eder. Hani Mekke kâfirleri onu Mekke’den çıkardıklarında, ikinin ikincisi (Peygamberin arkadaşı Hz. Ebu Bekir) ile (Sevr dağında) mağaradaydılar. O vakit Peygamber, arkadaşına şöyle diyordu: “- Mahzun olma, zira Allah’ın
yardımı
bizimle beraberdir.” Nihayet Allah Peygamberin (veya Ebû Bekirin) üzerine mânevi huzurunu indirdi ve onu, görmediğiniz ordularla kuvvetlendirdi. Böylece küfredenlerin kelimesini (şirk dâva...
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa "Onu kendisi uydurmuş!" mu diyorlar? De ki: "Öyleyse, iddianızda tutarlı iseniz haydi onunkine benzer bir sûre ortaya koyun ve Allah’tan başka çağırabileceğiniz kim varsa hepsini de
yardımı
nıza çağırın."...
Yunus Suresi, 87. Ayet:
Biz de Musa ile kardeşine: "Şehirde halkınız için bazı evleri sığınak edinin" diye vahyettik, "ve (onlara deyin ki) 'Evlerinizi ibadet yerine dönüştürün; ve namazda devamlı ve kararlı olun! Ve (sen ey Musa!) inananları (Allah'ın
yardımı
yla) müjdele!"...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa Kur'ân'ı O mu uydurdu diyorlar ? De ki: Öyle ise haydi onun gibi uydurma on sûre getirin ve sözünüzde doğrulardan iseniz, Allah' tan başka gücünüzün yettiği (kadar) kimseleri (de
yardımı
nıza) çağırın....
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa "Kur’ân’ı kendisi uydurmuş." mu diyorlar? De ki: "İddianızda tutarlı iseniz, haydi belagatte onunkine benzer on sûre getirin, isterse kendi uydurmanız olsun ve Allah’tan başka çağırabileceğiniz herkesi de
yardımı
nıza çağırın!"...
Hud Suresi, 41. Ayet:
Nuh: 'Bismillah, diyerek gemilere binin. Gemilerin seyretmesi de, iskeleye yanaşıp, demir atması da Allah’ın izni,
yardımı
ve adıyla gerçekleşir. Benim Rabbim gerçekten kullarını koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.' dedi....
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şu’ayb, şöyle dedi: “Ey kavmim! Söyleyin bakayım, ya ben Rabbimden gelen açık bir delil üzere isem ve katından bana güzel bir rızık vermişse!. Ben size yasakladığımı kendim yapmak istemiyorum. Ben sadece gücüm yettiğince (sizi) düzeltmek istiyorum. Başarım ancak Allah’ın
yardımı
iledir. Ben sadece O’na tevekkül ettim ve sadece O’na yöneliyorum.”...
Hud Suresi, 88. Ayet:
Dedi ki: Ey kavmim! Eğer benim, Rabbim tarafından (verilmiş) apaçık bir delilim varsa ve O bana tarafından güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Size yasak ettiğim şeylerin aksini yaparak size aykırı davranmak istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum. Fakat başarmam ancak Allah'ın
yardımı
iledir. Yalnız O'na dayandım ve yalnız O'na döneceğim....
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şuayb: 'Ey kavmim, hiç düşündünüz mü, eğer ben Rabbimden gelen apaçık hak bir delile, kitap ve şeriata dayanarak görevimi yapıyorsam, O bana, helâl ticaret-kazanç yolu göstererek tarafından güzel bir rızık vermişse, bunu haram ile şüpheli hale getirmek bana yakışır mı? Ben, sizi men ettiğim şeylerin aksini yapan kimse durumuna düşmek istemem. Ben sadece gücümün yettiği sürece sizi ıslah etmeye çalışacağım. Ancak Allah’ın
yardımı
ile başaracağım. O’na dayanıp güvendim, işlerimi O’na havale ettim....
Hud Suresi, 88. Ayet:
Dedi ki: 'Ey kavmim! Ya ben Rabbimden gelen açık bir belge üzere isem ve O beni kendi katından güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa? Sizi menettiğim şeylerde size karşı aykırılıkta bulunmak istemiyorum. [11] Gücümün yettiği ölçüde düzeltme yapmaktan başka bir şey istemiyorum. Başarım ancak Allah'ın
yardımı
iledir. Ben O'na güvendim ve O'na gönülden yönelirim....
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şuayb şöyle dedi: “-Ey Kavmim! Söyleyin bakayım! Eğer ben, Rabbimden bir Peygamberlik üzerinde bulunuyorsam ve o, bana katından güzel bir rızık vermişse, ne yapmalıyım? Ben size aykırı hareket etmekle, sizi alıkoyduğum şeylere, kendim düşmek istemiyorum. Ben, ancak gücümün yettiği kadar islâh etmek istiyorum. Başarım da yalnız Allah’ın
yardımı
iledir. Sadece ona tevekkül ettim ve ona döneceğim....
Hud Suresi, 88. Ayet:
«Ey kavmim,» dedi, «ya ben Rabbimden açık bir mucize üzere isem ve kendi katından beni güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa, ne dersiniz, (O'na nankörlük edebilir miyim ?). Ve ben sizi men'ettiğim şeyde aykırı hareket edip (onu işlemek) istemem. Ben ancak gücüm yettiğince düzeltmek isterim. Muvaffakiyetim ancak Allah'ın
yardımı
yladır ve ben ancak O'na güvenip dayanırım ve O'na derin saygı ve sevgi ile yönelirim....
Hud Suresi, 88. Ayet:
Dedi ki: Ey kavmim! Eğer benim, Rabbim tarafından (verilmiş) apaçık bir delilim varsa ve O bana tarafından güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Size yasak ettiğim şeylerin aksini yaparak size aykırı davranmak istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum. Fakat başarmam ancak Allah'ın
yardımı
iledir. Yalnız O'na dayandım ve yalnız O'na döneceğim....
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şu'ayb: «Ey kavmim, ne dersiniz, eğer ben Rabbimin katından açık bir delil ile gelmişsem ve O, bana kendi katından güzel bir rızık vermişse ne yapmalıyım? Size muhalefet etmemle sizi men ettiğim şeylere kendim düşmek istemiyorum. Ben, yalnızca gücümün yettiği kadar düzeltmeyi istiyorum, başarım da Allah'ın
yardımı
iledir. Ben yalnız O'na dayandım ve ancak O'na yüz tutarım....
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şu'ayb dedi ki: «Ey kavmim! Şayet ben Rabbimden ispat edici bir delil üzerinde bulunuyorsam ve şayet bana, O kendi katından güzel bir rızık ihsan etmişse, söyleyin bakalım ben ne yapmalıyım? Ben size karşı çıkmakla sizi menettiğim şeylere kendim düşmek istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmeye çalışıyorum. Muvaffakiyetim de ancak Allah'ın
yardımı
ile olacaktır. Ben yalnızca O'na dayandım ve ancak O'na döneceğim.»...
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şuayb dedi ki; «Soydaşlarım, baksanıza, ya ben Rabbimden gelen açık bir belgeye dayanıyorsam ve O bana kendi rahmetinin sonucu olarak temiz bir geçim kaynağı vermiş ise? Yasakladığım hareketleri kendim yaparak size ters düşmek istemiyorum. Tek isteğim, gücümün yettiği oranda bozuklukları düzeltmektir. Başarım Allah'ın
yardımı
na bağlıdır. Yalnız O'na dayanıyor ve sadece O'na yöneliyorum.»...
Hud Suresi, 88. Ayet:
«Ey kavmim, dedi, ya ben Rabbimden (gelen) apaçık bir bürhanın üzerinde isem ve O, bana kendisinden güzel bir rızk ihsan etmiş ise? (Buna) ne dersiniz? Size etdiğim yasağa rağmen, kendim size muhaalefet etmek istemiyorum ki. Ben gücümün yetdiği kadar ıslahdan başka bir şey arzu etmem. Benim muvaffakıyyetim ancak Allahın
yardımı
yledir. Ben yalınız Ona güvenib dayandım ve yalınız Ona dönerim». ...
Hud Suresi, 88. Ayet:
(Şuayb) dedi ki: 'Ey kavmim! Söyleyin bakalım; ya Rabbimden apaçık bir delîl üzerinde isem ve beni tarafından güzel bir rızık ile rızıklandırmışsa? Sizi kendisinden men' ettiğim şeyler husûsunda (siz onlardan sakınırken) size muhâlefet etmeyi (onları kendim yapmayı) istiyor da değilim. (Ben) ancak gücümün yettiği kadar ıslâh etmek istiyorum.Muvaffakiyetim ise ancak Allah(’ın
yardımı
) iledir. (Ben) yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yönelirim.'...
Hud Suresi, 88. Ayet:
Dedi ki: “Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana nezdinde güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Size yasak ettiğim şeylerde, aksini yaparak size aykırı hareket etmek istemem. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum. Başarım ancak Allah'ın
yardımı
iledir. Ben yalnız O'na tevekkül ettim ve yalnız O'na yönelirim. ”...
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şuayb: "Ey halkım! dedi, ya ben Rabbimden gelen açık delile dayanıyorsam ve O, kendi katından bana güzel bir nasip lütfetmişse?O’na nankörlük etmem doğru olur mu?Hem ben sizi birtakım şeylerden menederek kendim onları işlemek istemiyorum ki! İstediğim tek şey, gücüm yettiğince ortamı düzeltmektir. Muvaffak olmam sadece Allah’ın
yardımı
ile olur. Onun için ben de yalnız O’na dayanıyorum, O’na yöneliyorum....
Hud Suresi, 88. Ayet:
"Ey kavmim, dedi, bakın, ya ben Rabbimden bir kanıt üzerinde isem ve (O), bana kendinden güzel bir rızık vermişse? Ben size menettiğim şeylerde size aykırı davranmak istemiyorum. Sadece gücümün yettiği kadar düzeltmek istiyorum. Başarım ancak Allâh(ın
yardımı
) iledir. Yalnız O'na dayandım ve yalnız O'na yönelirim!"...
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şuayb 'Ey kavmim, söyleyin bana,' dedi. 'Ya ben Rabbimden açık bir delil üzere isem ve O bana kendi katından güzel bir rızık nasip etmişse? Size yasakladığım şeyler konusunda söylediklerimin aksini yaparak size ters düşmek istemem. Ben ancak elimden geldiği kadar ıslaha çalışıyorum. Başarmam da ancak Allah'ın
yardımı
yla olur. Ben Ona tevekkül ettim, Ona yöneliyorum....
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini getirdiler. Yakub dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı
yardımı
istenilecek de ancak Allah’tır.”...
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Üzerinde yalancıktan bir kan lekesiyle gömleğini getirdiler. Yakup: 'Hayır, size inanmıyorum. Nefisleriniz sizi aldatarak kötü bir plan yapmaya sürükledi. Artık bana, güzelce sabretmek, metanetli olmak düşüyor. Bu yakıştırmalarınıza karşı,
yardımı
na sığınılacak olan yalnız Allah’tır.' dedi....
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Hem gömleğinin üzerinde yalan bir kan (lekesi) getirdiler. Babaları dedi ki: “- Hayır, nefisleriniz sizi aldatmış, böyle bir işe sürüklemiş. Artık benim işim güzel bir sabırdır. Söylediklerine karşı da,
yardımı
na sığınılacak ancak Allah’dır.”...
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Üzerine uydurma bir kan bulaştırıp gömleğini de getirmişlerdi. O da, «nefsiniz sizi aldatıp böylesine (çirkin bir işe) itmiştir. Artık (bana gereken) güzel bir sabır.. Anlattıklarınıza karşılık ancak, Allah'ın
yardımı
beklenir» dedi....
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Bir de gömleğinin üzerinde yalan bir kan getirdiler, yok, dedi: nefisleriniz sizi aldatmış bir işe sevketmiş, artık bir sabrı cemîl ve Allahdır ancak
yardımı
na sığınılacak, söylediklerinize karşı...
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Bir de gömleğinin üzerinde yalan bir kan getirdiler. Babaları: «Hayır, nefisleriniz sizi aldatmış, böyle bir işe sevketmiştir. Artık bana düşen güzelce sabretmektir. Sizin söyledikleriniz karşısında
yardımı
na sığınılacak Allah'tır ancak!» dedi....
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Bir de gömleğinin üzerinde yalandan bir kan getirmişlerdi. Babaları dedi ki: «Hayır, nefisleriniz aldatmış da size bir iş yaptırtmış. Artık bana güzel bir sabır gerekiyor. Bu anlattıklarınıza karşılık
yardımı
na sığınılacak olan ancak Allah'dır.»...
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Yusuf'un yalandan kana bulanmış gömleğini getirdiler. Babaları Yakub dedi ki; «Anlaşılan nefsiniz sizi kötü bir işe sürükledi, bana düşen yaman bir sabırdır, anlattıklarınız karşısında Allah'ın
yardımı
na sığınıyorum.»...
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Bir de üstüne yalan bir kan (bulaşdırılmış olan) gömleğini getirdiler. (Ya'kub) dedi ki: «Hayır, nefisleriniz sizi aldatıb (böyle büyük) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Sizin şu anlatışınıza karşı
yardımı
na sığınılacak, (ancak) Allahdır». ...
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Onlar sahte bir kan ile gömleğini getirdiler. Dedi ki: Hayır, nefisleriniz sizi aldatıp bir işe sürüklemiş. Artık bana güzelce bir sabır gerekir. Sizin şu anlattıklarınıza karşı
yardımı
na sığınılacak, Allah'tır....
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Gömleğin üzerinde yalancı bir kan ile geldiler. (Babaları) dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi aldatmış, böyle bir işe sürüklemiş. Artık bana güzelce sabır gerekir. Söylediklerinize karşı da
yardımı
na sığınılacak ancak Allah'tır. ”...
Yusif Suresi, 86. Ayet:
Dedi ki: "Ben, içimi doldurup taşan özlemimi, kederimi Allah'a arz ederim. Ve Allah'ın
yardımı
yla sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim."...
Yusif Suresi, 110. Ayet:
1.
hattâ
: öyle ki, hatta
2.
izestey'eser rusulu
: resûller umutlarını kestikleri zaman
3.
ve zannû
: ve zannettiler
4.
enne-hu...
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Resûller, umutlarını kestikleri zaman ve hatta yalanlandıklarını zannettikleri bir sırada, onlara
yardımı
mız geldi. Böylece dilediğimiz kimse(ler) kurtarıldı. Azabımız mücrim kavimden geri döndürülmez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hâle gelip yalanlandıklarını düşündükleri sırada, onlara
yardımı
mız geldi de, böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirildi. Azabımız ise, suçlular topluluğundan geri çevrilemez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Sonucu peygamberler, tamâmıyla ümitlerini kesip tamamıyla inkâr edileceklerini sandıkları zaman
yardımı
mız gelmiştir de dilediğimizi kurtarmışızdır. Fakat azâbımız, suçlu topluluktan hiçbir sûretle geriye çevrilemez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada onlara
yardımı
mız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşa erdirilir. (Fakat) suçlular topluluğundan azabımız asla geri çevrilmez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet Rasullerin ümitlerini kestikleri; tâbilerinin rasulleri yalana âlet edilmiş kimseler sandıkları bir sırada, onlara
yardımı
mız gelip yetişti. Sünnetimize, düzenimizin yasalarına uygun olarak, irademizin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseler kurtarıldı. İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu, günahkâr bir topluluktan azâbımız geri çevrilmez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet peygamberler ümitlerini kestiklerinde ve (insanlar onların) yalanlandıklarını sandıklarında onlara
yardımı
mız ulaştı ve dilediğimiz kurtarıldı. Azabımız ise suçlular topluluğundan geri çevrilmez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara
yardımı
mız gelmiştir; biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu, günahkarlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Oyle ki, peygamberler umitsizlige dusup, yalanlandiklarini sandiklari bir sirada onlara yardimimiz gelmistir. Boylece, istedigimizi kurtaririz. Azabimiz suclu milletten geri cevrilemiyecektir....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
O kadar ki, peygamberler ümitlerini kaybedecek duruma gelip (inkarcıların onları) yalana çıkaracaklarını sandıkları zaman
yardımı
mız onlara gelip yetişti; dilediğimiz kimseler kurtarıldı. Suçlu günahkâr milletten ise azâb ve şiddetimiz geri çevrilmez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Öyle ki, peygamberler ümitsizliğe düşüp, yalanlandıklarını sandıkları bir sırada onlara
yardımı
mız gelmiştir. Böylece, istediğimizi kurtarırız. Azabımız suçlu milletten geri çevrilemeyecektir....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada onlara
yardımı
mız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşa erdirilir. (Fakat) suçlular topluluğundan azabımız asla geri çevrilmez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hale geldikleri ve kendilerinin yalancı çıkarılmış oldukları zannına kapıldıkları zaman, onlara
yardımı
mız geldi ve dilediklerimiz kurtuluşa erdirildi. Suçlular topluluğundan ise azabımız geri çevrilmez!...
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet peygamberleri (onların iman etmelerinden) ümit kesecek hale gelince ve kendilerinin yalancı durumuna düştüklerini sanınca, onlara
yardımı
mız geldi, yetişti; dilediklerimiz kurtarıldı. Suçlular topluluğundan bizim azabımız geri çevrilemez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Gönderdiğimiz peygamberler, ümmetlerinden iyice ümit kestiklerinde ve kesinlikle yalancı sayıldıkları sonucuna vardıklarında, kendilerine
yardımı
mız erişiverdi de dilediklerimiz ortak azaptan kurtarıldı, fakat hiç kimse ağır suçlulardan şiddetli azabımızı savamaz....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara
yardımı
mız gelmiştir; biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu, günahkarlar topluluğundan azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihâyet peygamberler (o kavimlerin îmâna gelmelerinden) ümidlerini kestiği ve(o kavimler de) gerçekten onların (o peygamberlerin) yalancı çıkarıldıklarını zannettikleri bir sırada kendilerine
yardımı
mız geldi de dilediğimiz kimseler (o azabdan) kurtarıldı. Hâlbuki günahkârlar topluluğundan azâbımız geri çevrilmez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet o Peygamber ümitsizliğe düşüp kesinlikle yalanladıklarını sandıkları sırada, onlara
yardımı
mız gelmiştir. Böylece dilediğimiz kurtarılmıştır. Suçlular güruhundan ise baskınımız asla geri çevrilmeyecektir....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
(Önceki elçilerimizin hepsi uzun süre zulüm ve baskıya uğramışlardır;) nihayet bu elçiler neredeyse bütün ümitlerini kaybettikleri ve büsbütün yalancılıkla damgalandıklarını gördükleri bir sırada Bizim
yardımı
mız kendilerine ulaşmıştır; ve böylece dilediğimizi kurtarmışızdır (hakkı inkar edenleri ise yok etmişizdir): çünkü azabımız günaha gömülüp gitmiş insanlardan asla geri çevrilemez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet o peygamberler ümitsizliğe düşüp de kendilerinin kesinlikle yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada, onlara
yardımı
mız gelmiştir. Böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirilir. Baskınımız suçlular gürûhundan aslâ geri çevrilmez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Peygamberler ümitsizliğe düşüp, yalanlandıklarını gördükleri bir anda kendilerine
yardımı
mız gelmiştir. Böylece, istediğimizi kurtarırız. Azabımız suçlu milletten geri döndürülemez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
O müşrikler kendilerine mühlet verilmesine aldanmasınlar. Daha öncekilere de böyle fırsat verilmişti. Ne zaman ki peygamberler, toplumlarının imana gelmelerinden ümitlerini kesecek raddeye gelir ve toplumları da peygamberlerinin kendilerini aldattığı zannına kapılırlar, işte o zaman onlara
yardımı
mız ulaşır, inkârcılar helâk olur, dilediğimiz kimseler kurtulur. Çünkü (uzun vâdede) cezamız, suçlu toplumlardan hiçbir surette geri çevrilmez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
(Bir süre serbest bırakılmalarına aldanmasınlar. Kendilerinden önce gelenlere de öyle fırsat verilmişti. Fakat) Ne zaman ki, elçiler umutlarını kestiler ve kendilerinin yalana çıkarıldıklarını (kâfirlere karşı kendilerine yapılacağı va'dedilen
yardımı
n yapılmayacağını) sandılar, işte o zaman onlara
yardımı
mız geldi ve dilediğimiz kimseler kurtarıldı. Azâbımız suçlular topluluğundan asla geri çevrilmez....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Öyleki peygamberler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara
yardımı
mız gelmiştir; biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu, günahkârlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Nihayet o peygamberler kavimleri tarafından kesin olarak yalanlandıklarını anlayıp da onlardan ümit kestiklerinde, kendilerine
yardımı
mız yetişti ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Mücrimler güruhundan ise azabımız geri çevrilecek değildi....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Ne zaman ki resuller ümitsizliğe düşüp yalanlandıkları kanısına vardılar, işte o zaman
yardımı
mız kendilerine ulaştı da dilediklerimiz kurtarıldı. Azabımız suçlular topluluğundan geri çevrilemez....
İbrahim Suresi, 22. Ayet:
İş olup bitince Şeytan der ki: Şüphe yok ki Allah, gerçek olarak vaitte bulundu size. Ben de size vaat ettim ama vaadimde durmadım ve zâten de size karşı bir gücüm, kuvvetim yoktu, ancak sizi dâvet ettim, siz de icâbet ettiniz bana; beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ne benim size bir
yardımı
m dokunabilir, ne sizin bana bir
yardımı
nız dokunabilir. Zâten daha önceden de beni ona eş tutmanızı tanımamıştım ben. Şüphe yok ki zulmedenlere elemli bir azap var....
Nəhl Suresi, 1. Ayet:
Allah’ın planı, Peygamberine
yardımı
, kâfirlere tehdidi gerçekleşiyor. Sakın bunları acele istemeyin. Allah onların, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında kendisine ortak koştukları şeylerden münezzeh ve yücedir....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret! Senin sabrın ancak Allah’ın
yardımı
iledir. Onlardan yana üzülme. Tuzak kurmalarından dolayı da sıkıntıya düşme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret! Senin sabrın da ancak Allah'ın
yardımı
iledir. Onlardan dolayı kederlenme; kurmakta oldukları tuzaktan kaygı duyma!...
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabrederek mücadeleye devam et. Senin sabrederek mücadelen de, ancak Allah’ın
yardımı
yladır. Onların davetinden yüz çevirmelerine üzülme, sinsice kurmakta oldukları tuzaklardan, İslâm’ın yükselişini önleme, müslümanların ilerlemesinin önünü kesme planlarından dolayı kaygı duyma, telaşlanıp kendini sıkıntıya sokma....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret. Sabrın ancak Allah('ın
yardımı
y)ladır. Onlar için üzülme ve kurdukları tuzaklardan dolayı da sıkıntıya düşme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın
yardımı
) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Ey Rasûlüm, sabret; senin sabrın da ancak Allah’ın
yardımı
iledir. Kâfirlerin yüz çevirmesinden mahzun olma ve yaptıkları hileden de telâş edip sıkıntıya düşme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret, senin sabrin ancak Allah'in yardimiyladir; onlara uzulme, kurduklari duzenlerden de endise etme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret, senin sabrın ancak Allah'ın
yardımı
iledir. Onların (inkârda inâd etmelerine) üzülme ; kurdukları hile ve tuzaktan dolayı telaşlanıp sıkıntıda kalma....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret, senin sabrın ancak Allah'ın
yardımı
yladır; onlara üzülme, kurdukları düzenlerden de endişe etme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret! Senin sabrın da ancak Allah'ın
yardımı
iledir. Onlardan dolayı kederlenme; kurmakta oldukları tuzaktan kaygı duyma!...
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret, sabrın ancak ALLAH'ın
yardımı
yladır. Onlar için üzülme ve onların tuzaklarından da endişelenme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret, sabrın da ancak Allah'ın
yardımı
iledir ve onlar için üzülme, kurdukları tuzaktan dolayı telaş da etme!...
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
(Ey Peygamber!) Sabret! Sabrın da ancak Allah'ın
yardımı
iledir. Onlardan dolayı üzülme! Kurdukları tuzaklardan telaş edip sıkıntıya düşme!...
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret, sabretmeyi ancak Allah'ın
yardımı
ile başarabilirsin; onlar için üzülme, çevirdikleri entrikalar ve kurdukları tuzaklar sakın canını sıkmasın....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret; senin sabrın ancak Tanrı(nın
yardımı
) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Sabret; senin sabrın da ancak Allah(’ın
yardımı
)iledir; hem (îmân etmiyorlar diye) onlara üzülme; tuzak kurmakta olmalarından dolayı da sıkıntıya düşme!...
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret! Senin sabrın ancak Allah'ın
yardımı
iledir. Onlar için üzülme! Kurmakta oldukları düzenlerden dolayı da kaygı duyma....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret! Senin sabrın da ancak Allah’ın
yardımı
iledir. Kâfirlerin yüz çevirmelerinden mahzun olma, yaptıkları hilelerden dolayı da telaş edip darlanma....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret, sabrın ancak Allâh(ın
yardımı
) iledir. Onlara üzülme, kurdukları tuzaklardan da sıkıntıya düşme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın
yardımı
) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli düzenlerden dolayı da sıkıntıya düşme....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sen sabret; senin sabrın da ancak Allah'ın
yardımı
yladır. Onlar için tasalanma; kurdukları tuzaklar yüzünden de için daralmasın....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret! Senin sabrın da Allah'ın
yardımı
yladır. Onlar için tasalanma! Kurmakta oldukları tuzaklar yüzünden de telaşlanma!...
İsra Suresi, 22. Ayet:
Allah ile birlikte başkasını da ilâh sayma. Yoksa kınanmış,
yardımı
ndan mahrum edilmiş, yalnız başına bırakılmış olarak oturup kalırsın....
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
'Keşke bağına girdiğinde, Mâşallah-Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan her şey olur. Güç ve kuvvet yalnız Allah’ın izni ve
yardımı
yla işe yarar, deseydin. Beni kendinden fakir ve oğullarımı az görüyorsan eğer, şunu bil ki...' dedi....
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
Bağına girdiğin zaman: «Maşallah, Allah'ın
yardımı
ndan başka hiçbir kuvvet yoktur!» deseydin olmaz mıydı? Eğer malca ve evlatça beni kendinden az görüyorsan,...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
«Bağına girdiğin zaman Maaşâallah, Allah (ın
yardımı
n) dan başka hiçbir kuvvet yokdur demeli değil miydin? Malca ve evlâdca beni kendinden az (ve aşağı) görüyorsan, ...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
'Bağına girdiğin zaman: 'Mâşâallah! Kuvvet ancak Allah’(ın
yardımı
) iledir!’ demen gerekmez miydi? Her ne kadar beni malca ve evlâdca kendinden daha az görsen de!'...
Kəhf Suresi, 43. Ayet:
O anda ne Allah dışında,
yardımı
na koşabilecek destekçiler bulabildi ve ne de kendi kendini kurtarabildi....
Ənbiya Suresi, 43. Ayet:
Yoksa onları Bizden koruyacak başka tanrıları mı var? Oysa onların kendilerine bile bir
yardımı
olmaz; Bizden de hiçbir dostluk görmezler....
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Peygamber), “Ey Rabbim! Hak ile hüküm ver. Bizim Rabbimiz, sizin nitelemelerinize karşı
yardımı
istenecek olan Rahmân’dır” dedi....
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
Dedi ki: Rabbim, gerçek olarak hükmet ve Rabbimiz olan rahmânın
yardımı
nı dileriz onun hakkında söylediğiniz aslı olmayan sözler yüzünden....
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Muhammed:) Rabbim! (Onlar hakkında) adaletinle hükmünü ver. Bizim Rabbimiz Rahmân'dır. Sizin anlattıklarınıza karşı
yardımı
umulandır, dedi....
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
'Rabbim, onlar hakkında hakkaniyetle, adâletle hükmünü ver, icraat yap. Bizim Rabbimiz Rahmet sahibi Rahman olan Allah’tır. İsnat ettiğiniz yakıştırmalarınıza karşı,
yardımı
na sığınılacak olandır.' de....
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Resulullah) Dedi ki: "Rabbim, hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz, sizin her türlü nitelendirmelerinize karşı
yardımı
na sığınılan Rahman (olan Allah)dır."...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Hz. Peygamber şöyle) dedi: “- Ey Rabbim! Benimle Mekke halkı arasında adaletle hüküm ver. Rabbimiz o rahmândır ki, isnad ettiğiniz (yalan) vasıflarınıza karşı
yardımı
na sığınılan ancak O’dur.”...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Peygamber) dedi ki: Ey Rabbim! Aramızda hakk ile hükmet. Rahman olan Rabbimiz, sizin vasfe degeldiğiniz şeylere karşı
yardımı
istenilendir....
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Muhammed:) Rabbim! (Onlar hakkında) adaletinle hükmünü ver. Bizim Rabbimiz Rahmân'dır. Sizin anlattıklarınıza karşı
yardımı
umulandır, dedi....
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Hz. Peygamber şöyle) dedi: «Ey Rabbim! Aramızda gerçekle hükmet ve Rabbimiz O Rahmân'dır ki, isnad ettiğiniz (yalan) vasıflarınıza karşı
yardımı
na sığınılacak olan ancak O'dur.»...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
Peygamber dedi ki; «Ya Rabb'i, benim ile müşrikler arasındaki davayı hak ilkesi uyarınca hükme bağla. Sizin düzmece iddialarınız ve asılsız yakıştırmalarınız karşısında tek sığınağım, son derece merhametli olan Rabb'imin
yardımı
dır.»...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Tanrı Elçisi) Dedi ki: "Rabbim, hak ile hükmet. Bizim rabbimiz, sizin her türlü nitelendirmelerinize karşı
yardımı
na sığınılan Rahmandır."...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
Dedi ki: Rabbım; hak ile hükmet. Rahman olan Rabbımız; sizin nitelendirmelerinize karşı
yardımı
na sığınılacak odur....
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
De ki: "Ey Rabbim! (Aramızda) hakça hüküm ver!" Yine (de ki "Rabbimiz Rahmân, sizin (O'na ilişkin) tüm tanımlama gayretlerinize karşı
yardımı
na başvurulabilecek yegane (Hakim)dir!"...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
-Rabbim, dedi. Hak ile hükmet. Sizin nitelemenizden
yardımı
na sığınılacak Rahman olan Rabbimizdir....
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Allâh'ın Resulü) Dedi: "Rabbim (aramızda) hak ile hükmet, Rabbimiz çok merhamet edendir. Sizin nitelendirdiğinize (iftirâlarınıza) karşı O'nun
yardımı
na sığınılır (O, bizi her tehlikeden korur)!"...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Resulullah) Dedi ki: «Rabbim, hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz, sizin her türlü nitelendirmelerinize karşı
yardımı
na sığınılan Rahman (olan Allah) dır.»...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
Resul şöyle yakardı: "Rabbim, hak ile hükmet! Bizim Rabbimiz Rahman'dır. Sizin nitelendirmelerinize karşı
yardımı
na başvurulandır, Müsteân'dır."...
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Her kim, Allah'ın, dünya ve ahirette ona (Resûlüne) asla yardım etmeyeceğini zannetmekte ise, (Allah ona yardım ettiğine göre) artık o kimse tavana bir ip atsın; (boğazına geçirsin); sonra da (ayağını yerden) kessin! Şimdi bu kimse baksın! Acaba, hilesi (bu yaptığı), öfke duyduğu şeyi (Allah'ın Peygamber'e
yardımı
nı) gerçekten engelleyecek mi?...
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Allah’ın, dünya ve âhirette, ebedî yurtta Rasûlüne asla yardım etmeyeceğini sanan kimseler, güçleri yetiyorsa eğer, herhangi bir vasıta ile göğe çıksınlar, sonra da
yardımı
kessinler. Değilse takındıkları düşmanca tavırların, gizli mücadele planlarının, kurdukları tuzakların, öfke duydukları şeyi, İslâm’ın ilerlemesini, Kur’ân’ı, Allah’ın peygambere, müslümanlara
yardımı
nı ortadan kaldırmadığını görerek akıllarını başlarına toplasınlar....
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Kim ki, Allah, Peygambere dünyada ve ahirette asla yardım etmez zannediyorsa, hemen yukarıya (evinin tavanına) bir ip uzatsın, sonra intihar etsin (boğulsun) de baksın, yaptığı bu iş, kendini öfkelendirmekte olan Allah’ın (Peygamberine)
yardımı
nı giderecek mi? (Çatlasa, patlasa, yine de Allah, Peygamberine, hem dünyada hem ahirette zafer verecektir.)...
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Her kim, Allah'ın, dünya ve ahirette ona (Resûlüne) asla yardım etmeyeceğini zannetmekte ise, (Allah ona yardım ettiğine göre) artık o kimse tavana bir ip atsın; (boğazına geçirsin); sonra da (ayağını yerden) kessin! Şimdi bu kimse baksın! Acaba, hilesi (bu yaptığı), öfke duyduğu şeyi (Allah'ın Peygamber'e
yardımı
nı) gerçekten engelleyecek mi?...
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Kim Allah’ın, dünyada ve âhirette ona (peygamberine) aslâ yardım etmeyeceğini sanıyorsa, o hâlde göğe (evinin tavanına) bir sebeb (ip) uzatsın; sonra (onu boğazına geçirerek, nefesini) kessin de baksın; (bu) hîlesi, öfkelenmekte olduğu şeyi (Allah’ın Peygambere
yardımı
nı) hiç giderebilecek mi?...
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Kim Allah’ın, Resulünü dünyada ve âhirette desteklemeyeceğini zannederse, haydi öfkesinden bir ip alıp tavandan uzatsın, boğazından geçirsin. Sonra nefesini kessin de bir baksın, bulduğu bu tedbiri, bu çırpınışları öfke duyduğu şeyi, Allah’ın Resulüne
yardımı
nı engelleyecek mi?...
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Kim Allah'ın Peygambere dünyada ve âhirette yardım etmeyeceğini sanıyorsa, elinden geldiği takdirde semâya bir yol uzatsın da Allah'ın ona
yardımı
nı kessin; bakalım kendisini öfkelendiren şeyi giderebilecek mi?...
Həcc Suresi, 39. Ayet:
Baskı zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetlerinin engellenerek, zulmedilerek kendilerine fiilen savaş ilan edilenlerin, mü’minlerin savaşmalarına ruhsat verildi. Allah’ın
yardımı
yla mü’minleri daima zafere ulaştırmaya kesinlikle gücü kudreti yeter....
Furqan Suresi, 4. Ayet:
İnkar edenler, 'Bu, başkalarının
yardımı
yla onun uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir,' diyerek haksız ve asılsız bir tez ortaya koydular....
Furqan Suresi, 4. Ayet:
Üstelik, hakkı inkara şartlanmış olanlar: "Bu (Kuran) doğruyu çarpıtıp yalanı ve sahteyi ortaya çıkaran başka bir topluluğun
yardımı
yla o'nun (kendisinden) uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir" deyip duruyorlar....
Furqan Suresi, 29. Ayet:
1.
lekad
: andolsun
2.
edalle-nî
: beni saptırdı
3.
an ez zikri
: zikirden
4.
ba'de
: sonra
Furqan Suresi, 29. Ayet:
Andolsun ki; bana zikir (Kur'ân'daki ilim) geldikten sonra beni zikirden saptırdı ve şeytan, insana
yardımı
engelleyendir....
Nəml Suresi, 30. Ayet:
'Mektup Süleyman’dandır. Sınırsız rahmeti ve engin merhameti ile hayat veren, yaşatan, koruyan, rahmetine merhametine, lütfuna, mükâfatlarına ve hayırlara mazhar eden, Rahman ve rahim olan Allah’ın izni ve
yardımı
yla, Allah’ın adıyla başlamaktadır.'...
Nəml Suresi, 42. Ayet:
Ve böylece, (Süleyman'ın yanına gelince) ona: "Senin tahtın böyle miydi?" diye soruldu. (Sebe Melikesi:) "Sanki bunun gibiydi!" dedi. (Süleyman, bunun üzerine, yanındakilere:) "(İlahi) bilgi ondan önce bize verilmiş olduğu ve bizim de (başından beri) Allah'a yürekten boyun eğen kimseler olduğumuz halde, (Melike'nin, bizim kendisine bu yolda herhangi bir
yardımı
mız olmadan, kendiliğinden hakka ulaştığını)...
Qəsəs Suresi, 18. Ayet:
Böylece, ertesi sabah, korku içinde çevresini gözetleyerek yine şehirde dolaşıyordu; bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen adam (yine) o'nu (
yardımı
na) çağırmıyor mu! Musa, (bu sefer) ona: "Sen gerçekten apaçık bir azgınmışsın!" dedi....
Qəsəs Suresi, 81. Ayet:
Derken onu da, sarayını da yere geçirdik, Allah'tan başka ona yardım edecek bir topluluğa sâhip değildi ve kendisinin de kendisine bir
yardımı
dokunamadı....
Qəsəs Suresi, 81. Ayet:
Derken biz onu hem de sarayı ile yere geçiriverdik o vakıt Allaha karşı
yardımı
na gelecek tarafdarları da olmadı, kendini kurtaracaklardan da değildi...
Qəsəs Suresi, 81. Ayet:
Derken Biz onu, hem de sarayı ile birlikte yerin dibine geçirdik. O zaman Allah'a karşı
yardımı
na gelecek taraftarları da olmadı kendisini kurtaracaklardan da değildi....
Qəsəs Suresi, 81. Ayet:
Ve sonunda onu da, evini barkını da yere batırdık: öyle ki, Allah'a karşı hiçbir şey, hiç kimse onun
yardımı
na yetişmedi; pek tabii, kendi kendine yardım edebilecek durumda da değildi....
Ənkəbut Suresi, 10. Ayet:
Öyle kimseler var ki, «Allah'a inandık» derler. Fakat Allah uğrunda işkenceye uğradıklarında insanların işkencesini Allah'ın azabı ile bir tutarlar. Eğer sana Rabb'inin bir
yardımı
gelecek olursa, böyleleri kesinlikle «Biz sizlerle beraberdik» derler. Acaba Allah, insanların içlerinde sakladıkları duyguları herkesten iyi bilmez mi?...
Rum Suresi, 2. Ayet:
(2-5) Rumlar en yakin bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kac yil sonra galip geleceklerdir. Is, eninde sonunda Allah'a aittir. Iste o gun, inananlar, istedigine yardim eden Allah'in yardimina sevineceklerdir. O gucludur, merhametlidir....
Rum Suresi, 2. Ayet:
(2-3-4-5) Rûm (Romalı)lar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. (Ama) onlar bu yenilgiden sonra birkaç yıl (üç ilâ dokuz veya üç ilâ yedi) içinde üstünlük sağlayacaklardır. Bundan önce de, sonra da buyruk Allah'ındır ve işte o gün mü'minler Allah'ın
yardımı
na sevinecekler. Allah dilediğine yardım eder. O çok üstündür, çok güçlüdür, çok merhamet sahibidir....
Rum Suresi, 2. Ayet:
(2-5) Rumlar en yakın bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kaç yıl sonra galip geleceklerdir. İş, eninde sonunda Allah'a aittir. İşte o gün, inananlar, istediğine yardım eden Allah'ın
yardımı
na sevineceklerdir. O güçlüdür, merhametlidir....
Rum Suresi, 2. Ayet:
(2-5) Rumlar, (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Eninde sonunda emir Allah'ındır. O gün müminler de Allah'ın
yardımı
yla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir....
Rum Suresi, 2. Ayet:
(2-5) Rum’lar (Arab’ların bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan Îranlılara) mağlûb oldu; fakat onlar bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç sene içinde (üç ile dokuz yıl arasında, Îranlılara) galib geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir Allah’ındır; o gün mü’minler de Allah’ın
yardımı
yla sevinecektir. (O,) dilediğine yardım eder. Çünki O, Azîz (kudreti herşeye üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Rum Suresi, 3. Ayet:
(2-5) Rumlar en yakin bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kac yil sonra galip geleceklerdir. Is, eninde sonunda Allah'a aittir. Iste o gun, inananlar, istedigine yardim eden Allah'in yardimina sevineceklerdir. O gucludur, merhametlidir....
Rum Suresi, 3. Ayet:
(2-3-4-5) Rûm (Romalı)lar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. (Ama) onlar bu yenilgiden sonra birkaç yıl (üç ilâ dokuz veya üç ilâ yedi) içinde üstünlük sağlayacaklardır. Bundan önce de, sonra da buyruk Allah'ındır ve işte o gün mü'minler Allah'ın
yardımı
na sevinecekler. Allah dilediğine yardım eder. O çok üstündür, çok güçlüdür, çok merhamet sahibidir....
Rum Suresi, 3. Ayet:
(2-5) Rumlar en yakın bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kaç yıl sonra galip geleceklerdir. İş, eninde sonunda Allah'a aittir. İşte o gün, inananlar, istediğine yardım eden Allah'ın
yardımı
na sevineceklerdir. O güçlüdür, merhametlidir....
Rum Suresi, 3. Ayet:
(2-5) Rumlar, (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Eninde sonunda emir Allah'ındır. O gün müminler de Allah'ın
yardımı
yla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir....
Rum Suresi, 3. Ayet:
(2-5) Rum’lar (Arab’ların bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan Îranlılara) mağlûb oldu; fakat onlar bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç sene içinde (üç ile dokuz yıl arasında, Îranlılara) galib geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir Allah’ındır; o gün mü’minler de Allah’ın
yardımı
yla sevinecektir. (O,) dilediğine yardım eder. Çünki O, Azîz (kudreti herşeye üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Rum Suresi, 4. Ayet:
Onların bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'ındır. O gün müminler de Allah'ın
yardımı
yla sevineceklerdir....
Rum Suresi, 4. Ayet:
(2-5) Rumlar en yakin bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kac yil sonra galip geleceklerdir. Is, eninde sonunda Allah'a aittir. Iste o gun, inananlar, istedigine yardim eden Allah'in yardimina sevineceklerdir. O gucludur, merhametlidir....
Rum Suresi, 4. Ayet:
(2-3-4-5) Rûm (Romalı)lar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. (Ama) onlar bu yenilgiden sonra birkaç yıl (üç ilâ dokuz veya üç ilâ yedi) içinde üstünlük sağlayacaklardır. Bundan önce de, sonra da buyruk Allah'ındır ve işte o gün mü'minler Allah'ın
yardımı
na sevinecekler. Allah dilediğine yardım eder. O çok üstündür, çok güçlüdür, çok merhamet sahibidir....
Rum Suresi, 4. Ayet:
(2-5) Rumlar en yakın bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kaç yıl sonra galip geleceklerdir. İş, eninde sonunda Allah'a aittir. İşte o gün, inananlar, istediğine yardım eden Allah'ın
yardımı
na sevineceklerdir. O güçlüdür, merhametlidir....
Rum Suresi, 4. Ayet:
(2-5) Rumlar, (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Eninde sonunda emir Allah'ındır. O gün müminler de Allah'ın
yardımı
yla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir....
Rum Suresi, 4. Ayet:
bir kaç yıl içinde; önünde de sonunda da emir Allah'ındır ve o gün müminler Allah'ın
yardımı
yla sevineceklerdir....
Rum Suresi, 4. Ayet:
(2-5) Rum’lar (Arab’ların bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan Îranlılara) mağlûb oldu; fakat onlar bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç sene içinde (üç ile dokuz yıl arasında, Îranlılara) galib geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir Allah’ındır; o gün mü’minler de Allah’ın
yardımı
yla sevinecektir. (O,) dilediğine yardım eder. Çünki O, Azîz (kudreti herşeye üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Rum Suresi, 4. Ayet:
(4-5) Üç ile dokuz yıl içinde. Evvelce de, bundan sonra da hüküm tümüyle Allah'a aittir. O gün mü'minler Allah'ın
yardımı
yla sevinecekler. Allah dilediğine zafer nasip eder. Çünkü O herşeyin mutlak galibi, herşeyi kuşatan rahmet sahibidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
1.
bi
: ile
2.
nasrillâhi (nasri allâhi)
: Allah'ın
yardımı
3.
yansuru
: yardım eder
4.
men yeşâu
: dilediği kimse...
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ile (Allah), dilediğine yardım eder. Ve O; Azîz'dir (yüce, üstün), Rahîm'dir (Rahîm esması ile tecelli eden, esirgeyen, rahmet nuru gönderen)....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın
yardımı
yla; o, dilediğine yardım eder ve odur üstün ve rahîm....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allâh
yardımı
yla. . . Dilediğine zafer verir! "HÛ"; Aziyz'dir, Rahıym'dir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah’ın
yardımı
yla sevinecekler. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıklara yardım eder. Kudretli, hükümran ve engin merhamet sahibi olan O’dur....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın
yardımı
yla. O, dilediğine yardım eder. O güçlüdür, merhamet sahibidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın
yardımı
yla. O, dilediğine yardım eder. O, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
(2-5) Rumlar en yakin bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kac yil sonra galip geleceklerdir. Is, eninde sonunda Allah'a aittir. Iste o gun, inananlar, istedigine yardim eden Allah'in yardimina sevineceklerdir. O gucludur, merhametlidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
(2-3-4-5) Rûm (Romalı)lar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. (Ama) onlar bu yenilgiden sonra birkaç yıl (üç ilâ dokuz veya üç ilâ yedi) içinde üstünlük sağlayacaklardır. Bundan önce de, sonra da buyruk Allah'ındır ve işte o gün mü'minler Allah'ın
yardımı
na sevinecekler. Allah dilediğine yardım eder. O çok üstündür, çok güçlüdür, çok merhamet sahibidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
(2-5) Rumlar en yakın bir yerde yenildiler. Onlar bu yenilgilerinden bir kaç yıl sonra galip geleceklerdir. İş, eninde sonunda Allah'a aittir. İşte o gün, inananlar, istediğine yardım eden Allah'ın
yardımı
na sevineceklerdir. O güçlüdür, merhametlidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
(2-5) Rumlar, (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Eninde sonunda emir Allah'ındır. O gün müminler de Allah'ın
yardımı
yla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
(Bu da) Allah'ın
yardımı
yla (olacaktır). Allah dilediğine yardım eder, galip kılar. O çok güçlüdür, çok merhamet edicidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Tanrı'nın
yardımı
yla. O, dilediğine yardım eder. O, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
(2-5) Rum’lar (Arab’ların bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan Îranlılara) mağlûb oldu; fakat onlar bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç sene içinde (üç ile dokuz yıl arasında, Îranlılara) galib geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir Allah’ındır; o gün mü’minler de Allah’ın
yardımı
yla sevinecektir. (O,) dilediğine yardım eder. Çünki O, Azîz (kudreti herşeye üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ile. O dilediğine yardım eder ve O; Aziz'dir, Rahim'dir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın
yardımı
na: (çünkü) O, dilediğine yardım eder. O kudret ve merhamet Sahibidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ile. O, dilediğine yardım eder ve O Azîz'dir, çok merhametlidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah’ın
yardımı
yla... Allah, dilediğine yardım eder. O, güçlüdür, merhametlidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allâh'ın
yardımı
yle. (Allâh) Dilediğine yardım eder. O, gâliptir, esirgeyendir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın
yardımı
yla. O, dilediğine yardım eder. O, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
(4-5) Üç ile dokuz yıl içinde. Evvelce de, bundan sonra da hüküm tümüyle Allah'a aittir. O gün mü'minler Allah'ın
yardımı
yla sevinecekler. Allah dilediğine zafer nasip eder. Çünkü O herşeyin mutlak galibi, herşeyi kuşatan rahmet sahibidir....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın
yardımı
yla. Dilediğine yardım eder O! Azîz'dir, Rahîm'dir O....
Səcdə Suresi, 30. Ayet:
Şimdi sen onları kendi hallerine bırak.
Yardımı
mızı veya onların helâk edilmelerini bekle! Çünkü onlar da senin helâk olmanı bekliyorlar....
Əhzab Suresi, 18. Ayet:
(18-19) Allah, icinizden sizi alikoyanlari, size Allah'in yardimini kiskanarak, kardeslerine «Bize gelin, zorlanmadikca savasa gitmeyin» diyenleri bilir. Kalblerine korku gelince olum bayginligi geciren kimse gibi gozleri donerek, sana baktiklarini gorursun. Korkulari gidince iyiliginize olani cekemeyip sivri dilleriyle sizi incitirler. Bunlar inanmamislardir, Allah, bu sebeple islerini bosa icikarmistir; bu, Allah icin kolaydir....
Əhzab Suresi, 18. Ayet:
(18-19) Allah, içinizden sizi alıkoyanları, size Allah'ın
yardımı
nı kıskanarak, kardeşlerine 'Bize gelin, zorlanmadıkça savaşa gitmeyin' diyenleri bilir. Kalblerine korku gelince ölüm baygınlığı geçiren kimse gibi gözleri dönerek, sana baktıklarını görürsün. Korkuları gidince iyiliğinize olanı çekemeyip sivri dilleriyle sizi incitirler. Bunlar inanmamışlardır, Allah, bu sebeple işlerini boşa çıkarmıştır; bu, Allah için kolaydır....
Əhzab Suresi, 19. Ayet:
(18-19) Allah, icinizden sizi alikoyanlari, size Allah'in yardimini kiskanarak, kardeslerine «Bize gelin, zorlanmadikca savasa gitmeyin» diyenleri bilir. Kalblerine korku gelince olum bayginligi geciren kimse gibi gozleri donerek, sana baktiklarini gorursun. Korkulari gidince iyiliginize olani cekemeyip sivri dilleriyle sizi incitirler. Bunlar inanmamislardir, Allah, bu sebeple islerini bosa icikarmistir; bu, Allah icin kolaydir....
Əhzab Suresi, 19. Ayet:
(18-19) Allah, içinizden sizi alıkoyanları, size Allah'ın
yardımı
nı kıskanarak, kardeşlerine 'Bize gelin, zorlanmadıkça savaşa gitmeyin' diyenleri bilir. Kalblerine korku gelince ölüm baygınlığı geçiren kimse gibi gözleri dönerek, sana baktıklarını görürsün. Korkuları gidince iyiliğinize olanı çekemeyip sivri dilleriyle sizi incitirler. Bunlar inanmamışlardır, Allah, bu sebeple işlerini boşa çıkarmıştır; bu, Allah için kolaydır....
Əhzab Suresi, 19. Ayet:
ve (böyleleri) size yapılan
yardımı
kıskanırlar. Ama sonra bir tehlike ile karşılaşınca da, ölümün gölgesinde yaşayan biri gibi, (korkuyla) gözleri dönmüş bir şekilde, (ey peygamber, yardım dilemek için) sana baktıklarını görürsün: tehlike geçince de iyiliğinizi çekemeyip siz (müminleri) sivri dilleri ile incitirler! Bu (gibi) insanlar, iman etmiş değillerdir, bu yüzden Allah onların yaptıklarını boşa çıkarır, bu Allah için kolaydır....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Allah, o inkâr edenleri hiçbir fayda elde edemeden öfkeleri ile geri çevirdi. Allah(ın
yardımı
) savaşta müminlere yetti. Allah güçlüdür, mutlak galiptir....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Allah inkar edenleri, kinleriyle geri cevirdi, bir hayra ulasamadilar; savasta, inananlara Allah'in yardimi yetti. Allah kuvvetli olandir, guclu olandir....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Allah inkar edenleri, kinleriyle geri çevirdi, bir hayra ulaşamadılar; savaşta, inananlara Allah'ın
yardımı
yetti. Allah kuvvetli olandır, güçlü olandır....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Allah, o inkâr edenleri hiçbir fayda elde edemeden öfkeleri ile geri çevirdi. Allah(ın
yardımı
) savaşta müminlere yetti. Allah güçlüdür, mutlak galiptir....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Âllah, o kafirleri hiçbir şey elde edemeden öfkeleriyle geri çevirdi. Allah'ın
yardımı
savaşta mü'minlere yetti. Allah güçlüdür, mutlak galiptir....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Allah, böylece, hakikati inkara şartlanmış olanları bütün öfke ve hiddetleri içinde yüzüstü bıraktı; onlar hiçbir fayda elde edemediler, çünkü savaşta müminler(i korumay)a Allah'ın
yardımı
yetti, gördüler ki Allah güçlüdür ve kudret sahibidir....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Allâh, inkâr edenleri öfkeleriyle geri çevirdi; hiçbir hayra eremediler. Allâh savaşta (rüzgâr ve meleklerin
yardımı
yle) mü'minlere yetti. Allâh güçlüdür, üstündür....
Mömin Suresi, 18. Ayet:
Ve onları, yaklaşmakta olan o günle korkut, o gün, korkudan yürekler, ağızlara gelir, gönüller, dertle dolar, zâlimlere ne
yardımı
dokunacak bir dost bulunur, ne şefâati kabûl edilecek bir şefâatçi....
Duxan Suresi, 41. Ayet:
O gün, liderlerin, zenginlerin, liderler, zenginler, bağlıları ve tebaaları adına; kölelerin, köleler ve efendileri, efendilerin köleleri adına; köle azad edenlerin hürriyetlerine kavuşturdukları kimseler, hürriyetlerine kavuşturulanların azad edenler adına; izzet ikramda bulunan kimselerin, ikramda bulundukları, ikramda bulunanların ikram edenler adına; arkadaşın arkadaşı, sevenlerin birbirleri adına;dostların dostları, komşunun komşusu, ortağın ortağı, misafirin misafir adına; oğulların birbir...
Duxan Suresi, 41. Ayet:
O gün; dostun dosta hiç bir
yardımı
olmaz, yardım da görmezler....
Duxan Suresi, 59. Ayet:
Artık sen, sana gelecek
yardımı
, onların başlarına gelecekleri gözle. Onlar da senin başına gelecekleri gözleyip durmaktadırlar....
Əhqaf Suresi, 17. Ayet:
Ana ve babasına: Öf be size! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, ana ve babası Allah'ın
yardımı
na sığınarak: Yazıklar olsun sana! İman et. Allah'ın vâdi gerçektir, dedikleri halde o: Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, der....
Əhqaf Suresi, 17. Ayet:
O kimse ki, ana-babasına «üf be ikinize I Benden önce nice nice kuşaklar gelip geçtiği halde siz beni tekrar dirilip topraktan çıkarılacağımla mı tehdîd ediyorsunuz ?» derken, ana-babası Allah'a sığınıp O'nun
yardımı
nı dileyerek ona : «Yazıklar olsun sana I İmân et.. Şüphesiz ki, Allah'ın verdiği söz hakktır,» derler. O da : «Bu (Kur'ân veya sizin anlattıklarınız), eskilerin masallarından başka bir şey değildir,» diye cevap verir....
Əhqaf Suresi, 17. Ayet:
Ana ve babasına: Öf be size! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, ana ve babası Allah'ın
yardımı
na sığınarak: Yazıklar olsun sana! İman et. Allah'ın vâdi gerçektir, dedikleri halde o: Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, der....
Əhqaf Suresi, 17. Ayet:
Fakat (öyle insan da var ki) kendisine Allah'a inanmayı her tavsiye ettiklerinde anne babasına, "Yuh olsun size!" diye çıkışır, "Benden önce (bu kadar çok) insan gelip geçmişken (öldükten sonra) tekrar diriltileceğimizi mi söylüyorsunuz?" Onlar ise Allah'ın
yardımı
için dua eder ve "Yazık sana!" derler, "Çünkü Allah'ın vaadi her zaman doğru çıkar!" O da: "Bu, eski zamanların masallarından başka bir şey değil!" diye cevap verir....
Fəth Suresi, 10. Ayet:
(Ey Rasûlüm, Hudeybiye gününde Rıdvan biatı ile) gerçekten sana biat edenler, (ölünceye kadar emrine bağlılık ve teslimiyyet sözü verenler), ancak Allah’a biat etmiş olurlar. Allah’ın kuvvet ve
yardımı
, o biat edenlerin vefa ve sadakatlerinin üstündedir. Onun için kim (biatından, verdiği sözden) cayarsa, ancak kendi aleyhine caymış olur. (Bunun cezası kendine aittir). Kim de Allah’a söz verdiği şeyi yerine getirirse, Allah da ona (yarın kıyamette) büyük bir mükâfat verecektir....
Fəth Suresi, 23. Ayet:
Allah’ın mü’minlere
yardımı
, kâfirleri yenilgiye uğratması ile ilgili öteden beri gelen kanunu, sünneti budur. Allah’ın sünnetinde asla değişiklik göremezsin. Onların yerini dolduracak bir kanun da bulamazsın....
Tur Suresi, 46. Ayet:
Hiçbir tertiplerinin kendilerine zerre kadar fayda vermeyeceği, hiçbir
yardımı
n da gelmeyeceği güne kadar onları kendi hallerine bırak....
Rəhman Suresi, 27. Ayet:
Ancak, hayatın devamı ve işleyişi,
yardımı
yla gerçekleşen, muhtaç ve âciz olmayacak, saygıya lâyık görülecek kadar güçlü olan, fânî varlıklara hayat vererek lütuf ve ihsanına mazhar eden, zâtına lâyık olmayan şirkten münezzeh, kudret ve ihtişam sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır....
Rəhman Suresi, 35. Ayet:
Üzerinize ateşten saf alevler, bakır eriyiği gibi dumanlar salınır da birbirinize hiçbir
yardımı
nız olmaz....
Hədid Suresi, 28. Ayet:
Ey îman edenler, Allahdan korkun. Onun peygamberlerine de îman edin ki (Allah) size rahmetinden iki (kat) nasıyb versin. Sizin için, (
yardımı
yle), yürüyeceğiniz bir nuur lütfetsin. Sizi yarlığasın. Allah hakkıyla yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. ...
Həşr Suresi, 11. Ayet:
(Gerçek duygularını) her zaman gizleyenlerin, geçmiş vahiylerin mensupları arasındaki inkarcı yandaşlarına, "Eğer buradan sürülürseniz biz de kesinlikle sizinle geleceğiz ve size karşı olan hiç kimseye kulak vermeyeceğiz ve size savaş açılırsa mutlaka
yardımı
nıza geleceğiz" dediklerinden haberin yok mu? Ama Allah, onların göz göre göre yalan söylediklerine şahitlik yapar....
Həşr Suresi, 11. Ayet:
Görmedin mi münafıklık edenleri: Kitap Ehlinden olan kâfir kardeşlerine 'Siz yurdunuzdan çıkarılırsanız biz de sizinle çıkarız. Size karşı kimsenin sözünü dinlemeyiz. Size savaş açılırsa
yardımı
nıza geliriz' diyorlardı. Allah şahittir ki onlar yalan söylüyorlar....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Varlıklı kimse varlığı oranında nafaka
yardımı
nda bulunsun. Dar gelirli ise, ALLAH'ın kendisine verdiğinden versin. ALLAH bir kimseye vermiş olduğundan fazla bir sorumluluk yüklemez. ALLAH zorluktan sonra kolaylık getirecektir....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
'Eğer ikiniz de tevbe eder, günah işlemekten vazgeçip Allah’a itaate yönelirseniz isabetli olur. Kalplerinizde, kafalarınızda tevbeyi gerektiren bir kusur işlenmiştir. Eğer peygambere karşı, birbirinize arka çıkarsanız, bilin ki, Allah onun koruyucusu ve yardım edenidir. Bu
yardımı
n ardından, Cebrâil, sâlih mü’minler, melekler de ona arka çıkarlar....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
(Onlara de ki, ey Peygamber:) "İkiniz tevbe ederek Allah'a yönelin, çünkü ikinizin de kalbi (haktan) ayrılmıştı! Ve (Allah'ın elçisi olan) Peygamber'e karşı birbirinizi desteklerseniz (bilin ki) Allah, o'nun Koruyucusudur ve (bilin ki) bundan dolayı, Cebrail, müminler arasındaki bütün dürüst ve erdemliler ve (öteki) bütün melekler, o'nun
yardımı
na koşacaktır....
İnfitar Suresi, 19. Ayet:
O gün kimsenin kimseye
yardımı
dokunmaz. O gün tüm kararlar yalnız ALLAH'a aittir....
İnşirah Suresi, 8. Ayet:
Yalnız Rabbine dua ve niyaza yönel, Rabbine kulluk ve ibadete teşvik et, din ve dünyan ile ilgili taleplerini, düşmanlarına karşı
yardımı
yalnızca Rabbinden iste....
Ələq Suresi, 1. Ayet:
Her şeyi emsalsiz güzellikte yaratan Rabbinin, insan, toplum, tabiat ve yaratıcı ilişkilerine meşrûiyyet getiren, düzen içeren kitabını, Kur’ân’ı, Rabbbinin adı, izni ve
yardımı
yla oku, düşün, duyur!...
Ələq Suresi, 17. Ayet:
Bırak, kendi aklının (asılsız, düzmece) tavsiyelerini (
yardımı
na) çağırsın,...
Maun Suresi, 7. Ayet:
Ve 'ufacık bir
yardımı
(veya zekatı) da' engellemektedirler....
Maun Suresi, 7. Ayet:
Ve
yardımı
da engellerler....
Maun Suresi, 7. Ayet:
En ufak bir
yardımı
esirgerler....
Maun Suresi, 7. Ayet:
Ve 'ufacık bir
yardımı
(veya zekatı) da' engellemektedirler....
Maun Suresi, 7. Ayet:
ve üstelik onlar, (insanlara) en ufak bir
yardımı
bile reddederler!...
Maun Suresi, 7. Ayet:
En ufak bir
yardımı
esirgerler....
Maun Suresi, 7. Ayet:
Ve 'ufacık bir
yardımı
(veya zekâtı) da' engellemektedirler....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
1.
izâ câe
: geldiği zaman
2.
nasru allâhi
: Allah'ın
yardımı
3.
ve el fethu
: ve fetih
...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih geldiği zaman....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
(1-3) Allah’ın
yardımı
ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih, gelip çattı mı....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve zaferi geldiği,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Sana ve müslümanlara Allah’ın
yardımı
gerçekleşip, insanların gönülleri, ülkelerin kapıları İslâm’a, ebedî yurdun kapısı sana açılırken Rabbini tesbihe, zikre devam et....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih geldiği,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih geldiği zaman,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
(1-3) Allah'in yardimi ve zafer gunu gelip, insanlarin Allah'in dinine akin akin girdiklerini gorunce, Rabbini overek tesbih et; O'ndan bagislama dile, cunku O, tevbeleri daima kabul edendir. *...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih günü geldiği,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
(1-3) Allah'ın
yardımı
ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
(1-3) Allah'ın
yardımı
ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
ALLAH'ın
yardımı
ve zafer geldiği zaman,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih geldiğinde,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih geldiğinde,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fethi geldiğinde...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Tanrı'nın
yardımı
ve fetih geldiği zaman,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah’ın nasr’ı (
yardımı
) ve fetih geldiği zaman!...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve zafer geldiğinde,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Resulüm! Allah'ın
yardımı
ve zafer günü geldiğinde,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah’ın
yardımı
/zaferi ve fetih geldiği zaman....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allâh'ın
yardımı
ve fetih geldiği,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih geldiği zaman,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih geldiğinde,...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
Allah'ın
yardımı
ve fetih geldiğinde,...
Nəsr Suresi, 2. Ayet:
(1-3) Allah’ın
yardımı
ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir....
Nəsr Suresi, 2. Ayet:
(1-3) Allah'in yardimi ve zafer gunu gelip, insanlarin Allah'in dinine akin akin girdiklerini gorunce, Rabbini overek tesbih et; O'ndan bagislama dile, cunku O, tevbeleri daima kabul edendir. *...
Nəsr Suresi, 2. Ayet:
(1-3) Allah'ın
yardımı
ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir....
Nəsr Suresi, 2. Ayet:
(1-3) Allah'ın
yardımı
ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir....
Nəsr Suresi, 3. Ayet:
(1-3) Allah’ın
yardımı
ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir....
Nəsr Suresi, 3. Ayet:
(1-3) Allah'in yardimi ve zafer gunu gelip, insanlarin Allah'in dinine akin akin girdiklerini gorunce, Rabbini overek tesbih et; O'ndan bagislama dile, cunku O, tevbeleri daima kabul edendir. *...
Nəsr Suresi, 3. Ayet:
(1-3) Allah'ın
yardımı
ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir....
Nəsr Suresi, 3. Ayet:
(1-3) Allah'ın
yardımı
ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir....
Hud Suresi, 113. Ayet:
Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenlere, haksızlık edenlere yakınlık, eğilim göstermeyin, onların fiillerine iştirak etmeyin, yardımcı olmayın, desteklemeyin ki, size ateş dokunmasın. Sizin Allah’ın dışında kulları durumundakilerden koruyucunuz, emirlerine itaat edeceğiniz otorite yoktur. Değilse Allah’ın
yardımı
na nâil olamazsınız....
Hud Suresi, 113. Ayet:
Sakın zalimlere eğilim, yakınlık göstermeyiniz. Yoksa cehennem ateşi yakalar sizi; Allah'dan başka bir dostunuz, bir dayanağınız yoktur. O zaman O'nun
yardımı
nı göremezsiniz....
Yasin Suresi, 74. Ayet:
Allah'i birakip da, kendilerine yardimi dokunur diye, baska tanrilar edindiler....
Yasin Suresi, 74. Ayet:
Allah'ı bırakıp da, kendilerine
yardımı
dokunur diye, başka tanrılar edindiler....
Yasin Suresi, 74. Ayet:
Bir de, sanki kendilerine bir
yardımı
dokunacakmış gibi, Allah'tan başka tanrılar edindiler....
Saffat Suresi, 171. Ayet:
(171-173) Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar
yardımı
mıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir....
Saffat Suresi, 172. Ayet:
(171-173) Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar
yardımı
mıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir....