Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nəml Suresi, 32. Ayet:
"Ey mələklər! Bu xahişlə bağlı fikirlərinizi bildirin. Sizsiz yekun qərar verməyəcəyəm." dedi....
Nisa Suresi, 71. Ayet:
Ey iman edenler! Önleminizi alın. Savaşa, küçük birlikler halinde veya topyekun olarak çıkın....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Gökleri ve yeri yarattığı zaman koyduğu yasasında, Allah'ın yanında ayların sayısı on ikidir. Bunların dördü haram aylardır. İşte kayyum olan budur. Bu aylarda, kendinize haksızlık yapmayın. Ve müşrikler nasıl sizinle topyekun savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekun savaşın. Biliniz ki, Allah, muttakilerle beraberdir....
Bəqərə Suresi, 117. Ayet:
Bedîus semâvâti vel ard(ardı), ve izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe
yekûn
(
yekûn
u)....
Bəqərə Suresi, 117. Ayet:
1.
bedîu
: eşsiz, örneksiz herşeyin ilkini yaratan, yaratıcı
2.
es semâvâti
: semalar, gökler
3.
ve el ardı
: ve arz, yeryüzü
4.
<...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve kezâlike cealnâkum ummeten vasatan li tekûnû şuhedâe alen nâsi ve
yekûn
er resûlu aleykum şehîdâ(şehîden), ve mâ cealnâl kıbletelletî kunte aleyhâ illâ li na’leme men yettebiur resûle mimmen yenkalibu alâ akibeyh(akibeyhi), ve in kânet le kebîreten illâ alellezîne hedallâh(hedallâhu) ve mâ kânallâhu li yudîa îmânekum innallâhe bin nâsi le raûfun rahîm(rahîmun). ...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve bunun gibi, böylece
2.
cealnâ-kum
: biz sizi kıldık, yaptık
3.
ummeten
: bir ümmet, bir topluluk
4.
vasatan...
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Ve min haysu harecte fe velli vecheke şatral mescidil harâm(harâmi), ve haysu mâ kuntum fe vellûvucûhekum şatrahu li ellâ
yekûn
e lin nâsi aleykum hucceh(huccetun), illellezîne zalemû minhum fe lâ tahşevhum vahşevnî ve li utimme ni’metî aleykum ve leallekum tehtedûn(tehtedûne)....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
1.
ve min haysu
: ve nereden
2.
harecte
: sen çıktın
3.
fe
: o zaman
4.
velli
: dön, çevir
Bəqərə Suresi, 193. Ayet:
Ve kâtilûhum hattâ lâ tekûne fitnetun ve
yekûn
ed dînu lillâh(lillâhi), fe inintehev fe lâ udvâne illâ alez zâlimîn(zâlimîne)....
Bəqərə Suresi, 193. Ayet:
1.
ve kâtilû-hum
: ve onlarla savaşın
2.
hattâ
: oluncaya kadar
3.
lâ tekûne
: olmasın
4.
fitnetun
: fitne
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Ve etimmûl hacce vel umrete lillâh(lillâhi), fe in uhsirtum fe mesteysera minel hedyi ve lâ tahlikû ruûsekum hattâ yeblugal hedyu mahilleh(mahillehu), fe men kâne minkum marîdan ev bihî ezen min ra’sihî fe fidyetun min sıyâmin ev sadakatin ev nusuk(nusukin) fe izâ emintum, fe men temettea bil umreti ilel haccı fe mesteysera minel hedyi, fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâmin fîl haccı ve seb’atin izâ reca’tum tilke aşaratun kâmileh(kâmiletun), zâlike li men lem yekun ehluhu hâdırıl mescidil...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
1.
ve etimmû
: ve tamamlayın
2.
el hacce
: hac
3.
ve el umrete
: ve umre
4.
li allâhi
: Allah için
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Ve kâle lehum nebiyyuhum innallâhe kad bease lekum tâlûtemelikâ(meliken), kâlû ennâ
yekûn
u lehul mulku aleynâ ve nahnu ehakku bil mulki minhu ve lem yu’te seaten minel mâl(mâli), kâle innallâhestafâhu aleykum ve zâdehu bestaten fîl ilmi vel cism(cismi), vallâhu yu’tî mulkehu men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
lehum
: onlara
3.
nebiyyu-hum
: onların peygamberi
4.
inne
: muhakkak ki
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ tedâyentum bi deynin ilâ ecelin musemmen fektubûh(fektubûhu), velyektub beynekum kâtibun bil adl(adli), ve lâ ye’be kâtibun en yektube kemâ allemehullâhu felyektub, velyumlilillezî aleyhil hakku velyettekıllâhe rabbehû ve lâ yebhas minhu şey’â(şey’en), fe in kânellezî aleyhil hakku sefîhan ev daîfen ev lâ yestatîu en yumille huve felyumlil veliyyuhu bil adl(adli), vesteşhidû şehîdeyni min ricâlikum, fe in lem
yekûn
â raculeyni fe raculun vemraetâni mimmen terdavne mineş...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
1.
yâ eyyuhe
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
4.
izâ
: ...
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Kâle rabbi ennâ
yekûn
u lî gulâmun ve kad beleganiyel kiberu vemraetî âkir(âkirun), kâle kezâlikellâhu yef’alu mâ yeşâ’(yeşâu). ...
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
1.
kâle rabbi
: Rabbim dedi,
2.
ennâ
yekûn
u lî
: benim nasıl olur,
3.
gulâmun
: erkek çocuk, oğul
4.
ve kad beleganiye
...
Ali-İmran Suresi, 47. Ayet:
Kâlet rabbi ennâ
yekûn
u lî veledun ve lem yemsesnî beşer(beşerun), kâle kezâlikillâhu yahluku mâ yeşâ’(yeşâu) izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe
yekûn
(
yekûn
u). ...
Ali-İmran Suresi, 47. Ayet:
1.
kâlet rabbi
: Rabbim dedi
2.
ennâ
yekûn
u
: nasıl olur
3.
lî veledun
: benim çocuğum
4.
ve lem yemses-nî
: ve ba...
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
Ve resûlen ilâ benî isrâîle ennî kad ci’tukum bi âyetin min rabbikum, ennî ehluku lekum minet tîni ke heyetit tayri fe enfuhu fîhi fe
yekûn
u tayran bi iznillâh(iznillâhi), ve ubriul ekmehe vel ebrasa ve uhyîl mevtâ bi iznillâh(iznillâhi), ve unebbiukum bi mâ te’kulûne ve mâ teddehırûne, fî buyûtikum inne fî zâlike le âyeten lekum in kuntum mu’minîn(mu’minîne). ...
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
1.
ve resûlen
: ve resûl, elçi olarak
2.
ilâ benî isrâîle
: İsrailoğulları'na
3.
en-nî
: muhakkak ki ben
4.
kad ci'tu-kum bi
Ali-İmran Suresi, 59. Ayet:
İnne mesele îsâ indallâhi ke meseli âdem(âdeme), halakahu min turâbin summe kâle lehu kun fe
yekûn
(
yekûn
u). ...
Ali-İmran Suresi, 59. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
mesele
: misal, örnek, durum
3.
îsâ
: Hz. İsa
4.
inde allâhi
: Allah'ın indinde, nezdinde...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Yûsîkumullâhu fî evlâdikum liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni), fe in kunne nisâen fevkasneteyni fe lehunne sulusâ mâ terak(terake), ve in kânet vâhideten fe lehân nısf(nısfu). Ve li ebeveyhi li kulli vâhidin min humâs sudusu mimmâ terake in kâne lehu veled(veledun), fe in lem yekun lehu veledun ve varisehû ebevâhu fe li ummihis sulus(sulusu), fe in kâne lehû ıhvetun fe li ummihis sudusu, min ba’di vasiyyetin yûsî bihâ ev deyn(deynin). Âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum akrabu lekum...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
1.
yûsîkum(u)
: size vasiyet eder, farz kılar
2.
allâhu
: Allah
3.
fî evlâdi-kum
: (sizin evlâdınız) evlâtlarınız hakkında
4.
l...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Ve lekum nısfu mâ terake ezvâcukum in lem yekun lehunne veled(veledun), fe in kâne lehunne veledun fe lekumur rubuu mimmâ terakne min ba’di vasıyyetin yûsîne bihâ ev deyn(deynin). Ve lehunner rubuu mimmâ teraktum in lem yekun lekum veled(veledun), fe in kâne lekum veledun fe lehunnes sumunu mimmâ teraktum min ba’di vasıyyetin tûsûne bihâ ev deyn(deynin). Ve in kâne raculun yûrasu kelâleten ev imraetun ve lehû ahun ev uhtun fe li kulli vâhidin min humâs sudus(sudusu), fe in kânû eksera min zâlike...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
1.
ve lekum
: ve sizin
2.
nısfu
: yarısı
3.
mâ terake
: bırakılan şeyler
4.
ezvâcu-kum
: sizin eşleriniz
...
Nisa Suresi, 38. Ayet:
Vellezîne yunfıkûne emvâlehum riâen nâsi ve lâ yu’minûne billâhi ve lâ bil yevmil âhir(âhiri). Ve men yekuniş şeytânu lehu karînen fe sâe karînâ(karînen)....
Nisa Suresi, 38. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
yunfıkûne
: infak ederler, verirler, harcarlar
3.
emvâle-hum
: onların malları, kendi malları, malları
4.
Nisa Suresi, 71. Ayet:
Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük savaşa çıkın, yahut (gerektiğinde) topyekün savaşın....
Nisa Suresi, 71. Ayet:
'Ey iman edenler, düşmana karşı her türlü savunma tedbirinizi alın. Ya peşpeşe küçük birlikler halinde hızlı hareket edin veya topyekün evlerinizden fırlayarak seferber olun.'...
Nisa Suresi, 71. Ayet:
Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük savaşa çıkın, yahut (gerektiğinde) topyekün savaşın....
Nisa Suresi, 71. Ayet:
Ey iman edenler! Düşmana karşı her türlü savunma tedbirinizi alınız. Onlara karşı ya küçük birlikler halinde hareket ediniz veya topyekün seferber olunuz....
Nisa Suresi, 85. Ayet:
Men yeşfa’ şefâaten haseneten yekun lehû nasîbun minhâ, ve men yeşfa’ şefâaten seyyieten yekun lehu kiflun minhâ. Ve kânallâhu alâ kulli şey’in mukîtâ(mukîten)....
Nisa Suresi, 85. Ayet:
1.
men
: kim, kimse, kişi
2.
yeşfa'
: şefaat eder, yardımcı olur
3.
şefâaten haseneten
: güzel şefaat, iyiliğe yardım etme
4.
y...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Ve izâ kunte fîhim fe ekamte lehumus salâte fel tekum tâifetun minhum meake vel ye’huzû eslihatehum fe izâ secedû fel
yekûn
û min varâikum, vel te’ti tâifetun uhrâ lem yusallû fel yusallû meake vel ye’huzû hızrahum ve eslihatehum, veddellezîne keferû lev tagfulûne an eslihatikum ve emtiatikum fe yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh(vâhıdeten). Ve lâ cunâha aleykum in kâne bikum ezen min matarin ev kuntum mardâ en tedaû eslihatekum, ve huzû hızrakum. İnnallâhe eadde lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
1.
ve izâ
: ve ... olduğu zaman
2.
kunte
: sen oldun
3.
fî-him
: onların arasında
4.
fe
: o taktirde
Nisa Suresi, 109. Ayet:
Hâ entum hâulâi câdeltum anhum fîl hayâtid dunyâ fe men yucâdilullâhe anhum yevmel kıyâmeti em men
yekûn
u aleyhim vekîlâ(vekîlen)....
Nisa Suresi, 109. Ayet:
1.
hâ
: işte
2.
entum
: siz
3.
hâulâi
: bu, bunlar, böyle
4.
câdeltum an
: siz mücadele ettiniz
Nisa Suresi, 135. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû kavvamîne bil kıstı şuhedâe lillâhi ve lev alâ enfusıkum evil vâlideyni vel akrabîn(akrabîne), in yekun ganiyyen ev fakîran fallâhu evlâ bihimâ fe lâ tettebiûl hevâ en ta’dilû, ve in telvû ev tu’rıdû fe innallâhe kâne bi mâ ta’melûne habîrâ(habîran)....
Nisa Suresi, 135. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
4.
...
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İnnellezîne âmenû, summe keferû, summe âmenû, summe keferû, summezdâdû kufran lem yekunillâhu li yagfira lehum ve lâ li yehdiyehum sebîlâ(sebîlen)....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
âmenû
: îmân ettiler, âmenû oldular
4.
summe
: sonra
...
Nisa Suresi, 159. Ayet:
Ve in min ehlil kitâbi illâ le yu’minenne bihî kable mevtihî, ve yevmel kıyâmeti
yekûn
u aleyhim şehîdâ(şehîden)....
Nisa Suresi, 159. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
in .... (illâ)
: ancak
3.
min
: ...'den
4.
ehli el kitâbi
: kitap ehli
Nisa Suresi, 165. Ayet:
Rusulen mubeşşirîne ve munzirîne li ellâ
yekûn
e lin nâsi alâllâhi huccetun ba’der rusul(rusuli). Ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen)....
Nisa Suresi, 165. Ayet:
1.
rusulen
: resûller, elçiler
2.
mubeşşirîne
: müjdeleyiciler
3.
ve munzirîne
: ve uyarıcılar
4.
li
: için
Nisa Suresi, 168. Ayet:
İnnellezîne keferû ve zalemû lem yekunillâhu li yagfira lehum ve lâ li yehdiyehum tarîkâ(tarîkan)....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
1.
inne
: muhakkkak
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
keferû
: inkâr ettiler, kâfir oldular,
4.
ve zalemû
: ve zulme...
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Yâ ehlel kitâbi lâ taglû fî dînikum ve lâ tekûlû alâllâhi illâl hakk(hakka). İnnemâl mesîhu îsâbnu meryeme resûlullâhi ve kelimetuhu. Elkâhâ ilâ meryeme ve rûhun minhu, fe âminû billâhi ve rusulihî, ve lâ tekûlû selâseh(selâsetun). İntehû hayran lekum. İnnemâllâhu ilâhun vâhid(vâhidun). Subhânehû en
yekûn
e lehu veled(veledun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen)....
Nisa Suresi, 171. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
ehle
: ehil, sahip
3.
el kitâbi
: Kitap
4.
lâ taglû
: haddi aşmayın
Nisa Suresi, 172. Ayet:
Len yestenkifel mesîhu en
yekûn
e abden lillâhi ve lâl melâiketul mukarrabûn(mukarrabûne). Ve men yestenkif an ibâdetihî ve yestekbir fe se yahşuruhum ileyhi cemîâ(cemîan)....
Nisa Suresi, 172. Ayet:
1.
len yestenkife
: asla çekinmez
2.
el mesîhu
: Mesih ( Hz.İsa)
3.
en
yekûn
e
: olmak
4.
abden
: kul
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Yesteftûneke. Kulillâhu yuftîkum fîl kelâleh(kelâleti). İnimruun heleke leyse lehû veled(veledun), ve lehû uhtun fe lehâ nısfu mâ terak(terake), ve huve yerisuhâ in lem yekun lehâ veled(veledun). Fe in kânetesneteyni fe lehumâs sulusâni mimmâ terak(terake). Ve in kânû ıhveten ricâlen ve nisâen fe liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni). Yubeyyinullâhu lekum en tadıllû vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun)....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
1.
yesteftûne-ke
: senden fetva istiyorlar, soruyorlar
2.
kul
: de, söyle
3.
allâhu
: Allah
4.
yuftî-kum
: size fe...
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Ve iz kâlellâhu yâ îsebne meryeme e ente kulte lin nâsittehizûnî ve ummiye ilâheyni min dûnillâh(dûnillâhi) kâle subhâneke mâ
yekûn
u lî en ekûle mâ leyse lî bi hakk(hakkın) in kuntu kultuhu fe kad alimteh(alimtehu) ta’lemû mâ fî nefsî ve lâ a’lemu mâ fî nefsik(nefsike) inneke ente allemul guyûb(guyûbi). ...
Maidə Suresi, 116. Ayet:
1.
ve iz kâle allâhu
: ve Allâh (cc.) dediği (buyurduğu) zaman
2.
yâ îsâ ibne meryeme
: ey Meryem oğlu Îsâ
3.
e ente kulte
: sen mi dedin
4.
Ənam Suresi, 73. Ayet:
Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda bil hakk(hakkı), ve yevme yekûlu kun fe
yekûn
(
yekûn
u), kavluhul hakk(hakku), ve lehul mulku yevme yunfehu fîs sûr(sûri), âlimul gaybi veş şehâdeh(şehâdeti), ve huvel hakîmul habîr(habîru). ...
Ənam Suresi, 73. Ayet:
1.
ve huve
: ve o
2.
ellezî halaka
: ki o yaratandır
3.
es semâvâti
: semâlar, gökler
4.
ve el arda
: ve arz, yery...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Ve kezâlike nurî ibrâhîme melekûtes semâvâti vel ardı ve li
yekûn
e minel mûkınîn(mûkınîne). ...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve böylece
2.
nurî
: biz gösteriyoruz
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm (A.S)
4.
melekûte
: melekût
...
Ənam Suresi, 101. Ayet:
Bedîus semâvâti vel ard(ardı), ennâ
yekûn
u lehu veledun ve lem tekun lehu sâhıbeh(sâhıbetun), ve halaka kulle şey’(şeyin), ve huve bikulli şey’in alîm(alîmun)....
Ənam Suresi, 101. Ayet:
1.
bedîu
: örneği olmaksızın yoktan yaratan
2.
es semâvâti
: semâlar, gökler
3.
ve el ard
: ve arz, yeryüzü
4.
ennâ
Ənam Suresi, 131. Ayet:
Zâlike en lem yekun rabbuke muhlikel kurâ bi zulmin ve ehluhâ gâfilûn(gâfilûne). ...
Ənam Suresi, 131. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
en lem yekun
: olmaması
3.
rabbu-ke
: senin Rabbin
4.
muhlike
: helâk eden kişi, helâk edic...
Ənam Suresi, 139. Ayet:
Ve kâlû mâ fî butûni hazihil en’âmi hâlisatun li zukûrinâ ve muharremun alâ ezvâcinâ, ve in yekun meyteten fe hum fîhi şurekâu, se yeczîhim vasfehum, innehu hakîmun alîm(alîmun). ...
Ənam Suresi, 139. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
mâ fî
: içindeki şey
3.
butûni
: karınlar
4.
hazihi el en'âmi
: bu hayvanlar
...
Ənam Suresi, 145. Ayet:
Kul lâ ecidu fî mâ ûhiye ileyye muharremen alâ tâimin yat’amuhu illâ en
yekûn
e meyteten ev demen mesfûhan ev lâhme hinzîrin fe innehu ricsun ev fıskan uhille li gayrillâhi bih(bihî), fe menidturra gayre bâgın ve lâ âdin fe inne rabbeke gafûrun rahîm(rahîmun)....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
1.
kul
: de
2.
lâ ecidu
: bulmuyorum, bulamıyorum
3.
fî mâ
: şeylerde
4.
ûhiye
: (bana) vahyolunan
Əraf Suresi, 2. Ayet:
Kitâbun unzile ileyke fe lâ yekun fî sadrike haracun minhu litunzire bihî ve zikrâ lil mu’minîn(mu’minîne)....
Əraf Suresi, 2. Ayet:
1.
kitâbun
: kitap
2.
unzile
: indirildi (indirilen)
3.
ileyke
: sana
4.
fe
: o zaman, artık
Əraf Suresi, 11. Ayet:
Ve lekad halaknâkum summe savvernâkum summe kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), lem yekun mines sâcidîn(sâcidîne)....
Əraf Suresi, 11. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
lekad
: andolsun ki
3.
halak-nâ-kum
: sizi biz yarattık
4.
summe
: sonra
<...
Əraf Suresi, 13. Ayet:
Kâle fehbit minhâ fe mâ
yekûn
u leke en tetekebbere fîhâ fahruc inneke mines sâgirîn(sâgirîne)....
Əraf Suresi, 13. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
fe ıhbit
: öyleyse in
3.
min hâ
: oradan
4.
fe
: artık
Əraf Suresi, 89. Ayet:
Kadiftereynâ alallâhi keziben in udnâ fî milletikum ba’de iz necceynallâhu minhâ, ve mâ
yekûn
u lenâ en neûde fîhâ illâ en yeşâallahu rabbunâ, vesia rabbunâ kulle şey’in ilmen, alallâhi tevekkelnâ, rabbeneftah beynenâ ve beyne kavminâ bil hakkı ve ente hayrul fâtihîn(fâtihîne)....
Əraf Suresi, 89. Ayet:
1.
kad ifterey-nâ
: iftira etmiş oluruz
2.
alâ allâhi
: Allah'a karşı
3.
keziben
: yalanla
4.
in udnâ
: eğer döner...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
E ve lem yanzurû fî melekûtis semâvâti vel ardı ve mâ halakallâhu min şey’in ve en asâ en
yekûn
e kadıkterebe eceluhum, fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne). ...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
1.
e ve lem yanzurû
: bakmıyorlar mı, bakmazlar mı
2.
fî
: içinde, ...de, hakkında, ...’a
3.
melekûti
: nizam, saltanat, idare, mülkiyet, sunnetullah
4.
Ənfal Suresi, 39. Ayet:
Ve kâtilûhum hattâ lâ tekûne fitnetun ve
yekûn
ed dînu kulluhu lillâhi, fe inintehev fe innallâhe bimâ ya'melûne basîr(basîrun)....
Ənfal Suresi, 39. Ayet:
1.
ve kâtilû-hum
: ve onlarla savaşın
2.
hattâ
: oluncaya kadar
3.
lâ tekûne
: olmasın (kalmasın)
4.
fitnetun
: fi...
Ənfal Suresi, 65. Ayet:
Yâ eyyuhân nebiyyu harridıl mu'minîne alâl kıtâl(kıtâli), in yekun minkum işrûne sâbirûne yaglibû mieteyn(mieteyni), ve in
yekûn
minkum mietun yaglibû elfen minellezîne keferû bi ennehum kavmun lâ yefkahûn (yefkahûne)....
Ənfal Suresi, 65. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nebiyyu
: peygamber
3.
harridı el mu'minîne
: mü'minleri teşvik et, isteklerini arttır
4.
alâl kıtâli (...
Ənfal Suresi, 66. Ayet:
El'âne haffefallâhu ankum ve alime enne fîkum da'fâ(da'fen), fe in yekun minkum mietun sâbiratun yaglibû mieteyn(mieteyni), ve in yekun minkum elfun yaglibû elfeyni bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas sâbirîn(sâbirîne)....
Ənfal Suresi, 66. Ayet:
1.
el'âne
: şimdi
2.
haffefe allâhu
: Allah hafifletti
3.
an-kum
: sizden
4.
ve alime
: ve bildi
Ənfal Suresi, 67. Ayet:
Mâ kâne li nebiyyin en
yekûn
e lehû esrâ hattâ yushıne fîl ard(ardı), turîdûne aradad dunyâ, vallâhu yurîdul âhirah(âhirate), vallâhu azîzun hakîm(hakîmun)....
Ənfal Suresi, 67. Ayet:
1.
mâ kâne
: olmadı, olmaz
2.
li nebiyyin
: bir nebî, peygamber için
3.
en
yekûn
e
: olması
4.
lehu
: onun
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
Keyfe
yekûn
u lil muşrikîne ahdun indallâhi ve inde resûlihî illâllezîne âhedtum indel mescidil harâm(harâmi), fe mâstekâmû lekum festekîmû lehum, innallâhe yuhıbbul muttekîn(muttekîne)....
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
1.
keyfe
: nasıl
2.
yekûn
u
: olur
3.
li el muşrikîne
: müşrikler için
4.
ahdun
: ahd
Tövbə Suresi, 18. Ayet:
İnnemâ ya'muru mesâcidallâhi men âmene billâhi vel yevmil âhıri ve ekâmes salâte ve âtez zekâte ve lem yahşe illâllâhe fe asâ ulâike en
yekûn
û minel muhtedîn(muhtedîne)....
Tövbə Suresi, 18. Ayet:
1.
innemâ
: ama, ancak, sadece
2.
ya'muru
: imar eder
3.
mesâcide allâhi
: Allah'ın mescidleri
4.
men âmene
: îmân...
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
iddete eş şuhûri
: ayların adedi, sayısı
3.
inde allâhi isnâ aşera
: Allah'ın katında on iki
4.
şehren...
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl top
yekûn
savaşıyorlarsa, siz de onlarla top
yekûn
savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı gün, Levh-i Mahfuz’da tesbit ettiği kayıtlarda Allah katında, ayların sayısı on ikidir. On iki aydan dördü savaşın haram olduğu aylardır. İşte bu haram aylarla ilgili hüküm, insanlığı, insanî değerleri ve düzeni ayakta tutan dinin, medeniyetin, zamanla değişmeyen tabii hukuk kurallarını içeren şerîatın hükmüdür. Bu aylarla ilgili Allah’ın koyduğu yasakları çiğneyerek kendinize, birbirinize zulmetmeyin. İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, Alla...
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Allah'in gokleri ve yeri yarattigi gunku yazisinda, Allah'a gore aylarin sayisi onikidir. Bunlardan dordu hurmetli aydir. Bu dosdogru bir nizamdir. Oyleyse o aylar icinde kendinize yazik etmeyin, topyekun sizinle savasan putperestlerle siz de topyekun savasin, Allah'in sakinanlarla beraber oldugunu bilin....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Şüphesiz ayların sayısı, Allah yanında —gökleri ve yeri yarattığı günde(n beri) Allah'ın kitabında (planlandığı üzere)— on ikidir. Bunlardan dördü hürmetli aylardır. Bu en sağlıklı ve doğru hesaptır. Artık bu aylarda kendinize zulmetmeyiniz. (Ancak) putperestler nasıl sizinle top
yekûn
savaşıyorlarsa, siz de onlarla top
yekûn
savaşın. Bilin ki Allah (ilâhî sınırlara saygılı olup kötülüklerden ve haksızlıktan) sakınanlarla beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah'a göre ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü hürmetli aydır. Bu dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin, topyekun sizinle savaşan putperestlerle siz de topyekun savaşın, Allah'ın sakınanlarla beraber olduğunu bilin....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Doğrusu Allah katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah yazısında on iki aydır; bunlardan dördü haram aylardır. Bu, işte en doğru dindir; onun için bunlar hakkında kendinize zulmetmeyin; müşrikler sizinle topyekün savaştıkları gibi siz de topyekün savaşın ve bilin ki Allah, korunanlarla beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Doğrusu, Allah katında ayların sayısı oniki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah yazısında (böyle yazılmıştır). Bunlardan dördü haram aylardır. Bu da doğru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkında nefislerinize haksızlık yapmayınız. Müşrikler size karşı topyekün savaştıkları gibi siz de onlara karşı topyekün savaş açın. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günden beri geçerli olan evrensel yasasına göre O'nun katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Bu dosdoğru dindir. Sakın bu aylarda konmuş yasakları çiğneyerek kendinize zulmetmeyiniz. Allah'a ortak koşanlar nasıl size karşı topyekün savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekün savaşınız ve biliniz ki, Allah kötülüklerden sakınanlarla beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Hakıykatde ayların sayısı Allah yanında, Allahın kitabında — ta gökleri ve yeri yaratdığı günden beri — on iki aydır. Onlardan dördü haraam olanlardır, işte bu en doğru hesabdır. O halde (bilhassa) bunlarda (o haram aylarda) nefislerinize zulmetmeyin. (Bununla beraber) müşrikler sizinle nasıl top
yekûn
harb ederlerse siz de onlarla top
yekûn
harb edin. Bilin ki Allah, (fenâlıkdan) sakınanlarla beraberdir. ...
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Bilin ki, Allahın nazarında ayların sayısı, Allahın gökleri ve yeri yarattığı gün koyduğu ölçü uyarınca on ikidir; (ve) bunlardan dördü haram aylardır; işte (Allahın) her zaman geçerli sapasağlam yasa(sı) budur. O halde, bu (aylar) konusunda artık kendinize yazık etmeyin. Ve onlar sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa, siz de Allahtan başkalarına tanrılık yakıştıranlarla öyle topyekün savaşın; ve bilin ki, Allah kendisine karşı sorumluluk bilincine sahip olanlarla beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre Allah'ın katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu en doğru bir hesaptır. Öyle ise o aylar içinde kendinize zulmetmeyin. Müşrikler nasıl ki sizinle topyekün savaşıyorlarsa, siz de onlara karşı topyekün savaşın. Bilin ki, Allah takvâ sahipleriyle beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Bu dosdoğru bir dindir. O aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat sizinle topyekün savaşan müşriklerle de topyekün savaşın! Allah’ın muttakilerin yanında olduğunu bilin....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Doğrusu, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü kesin hükmünde, ayların sayısı on iki ay olup bunlardan dördü hürmetlidir. İşte doğru hesap budur. O halde bu aylar konusunda kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle top
yekûn
savaşıyorlarsa siz de onlarla top
yekûn
savaşın! Ve bilin ki Allah, ilahî sınırlara saygılı olup fenalıklardan sakınanlarla beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre Allâh'ın katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü harâm(ay)lardır. İşte doğru din budur. O aylar içinde (konulmuş yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve (Allah'a) ortak koşanlar nasıl sizinle top
yekûn
savaşıyorlarsa, siz de onlarla top
yekûn
savaşın ve bilin ki Allâh korunanlarla beraberdir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Eskimez din işte budur. Artık o aylar içinde benliklerinize zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın. Şunu bilin ki, Allah, takva sahipleriyle beraberdir....
Tövbə Suresi, 39. Ayet:
Eğer top
yekûn
seferber olmazsanız, Allah sizi acı bir azaba uğratır ve sizin yerinize başka bir topluluk getirir de siz savaşa çıkmamakla Onun dinine zerrece zarar veremezsiniz. Çünkü Allah her şeye kadirdir....
Tövbə Suresi, 87. Ayet:
Radû bi en
yekûn
û meal havâlifi ve tubia alâ kulûbihim fe hum lâ yefkahûn(yefkahûne)....
Tövbə Suresi, 87. Ayet:
1.
radû
: razı oldular
2.
bi en
yekûn
û
: ile olmaya
3.
mea
: beraber
4.
el havâlifi
: (savaşa katılmayıp) geri kal...
Tövbə Suresi, 93. Ayet:
İnnemâs sebîlu alâllezîne yeste'zinûneke ve hum agniyâu, radû bi en
yekûn
û meal havâlifi ve tabeallâhu alâ kulûbihim fe hum lâ ya'lemûn(ya'lemûne)....
Tövbə Suresi, 93. Ayet:
1.
innemâ
: ancak, sadece, fakat
2.
es sebîlu
: yol, vesile
3.
alâ
: üzerine
4.
ellezîne yeste'zinûne-ke
: senden ...
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
Mü’minlerin, şehirlerini, yurtlarını tamamen terketmeleri, düzenlerini bozup dağılmaları, topyekün savaşa gitmeleri doğru değildir. Ülkelerinde devam ettirdikleri eğitimin yanında, mü’minlerin her kesiminden bir grup, dinde, ilimde ve teknikte, geniş ve derin bilgi elde etmek, anlayışlarını geliştirmek, kendi toplumlarına döndüklerinde, onları bilgilendirmek, uyarmak niyetiyle ilim tahsil etmek ve ilmî toplantılara katılmak için yeryüzündeki gelişmiş ilim merkezlerine gitmelidirler. Umulur ki, u...
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
Bununla beraber müminlerin hepsinin birden topyekün savaşa katılmaları uygun değildir. Her kabileden bir kısım insanlar da din ilimlerinde derinleşmeli ve kabileleri savaştan dönüp gelince onları uyarmalıdır ki, böylece Allah'ın azabından sakınırlar....
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
Mü'minlerin topyekün sefere çıkmaları gerekmez. Bunun yerine her kabileden bir grup, dinin özünü öğrenmek ve kötülüklerden kaçınırlar umudu ile soydaşlarını uyarmak için sefere çıkmalıdır....
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
(Bununla beraber) mü'minlerin hepsinin (top
yekûn
) savaşa çıkmaları lâyık değildir. O halde (onların her sınıfından yalınız birer zümre savaşa gitmeli), kimi de — dîn ve şerîat ilimlerini iyice öğrenmeleri ve kavmleri (savaşdan) dönüp kendilerine geldikleri zaman onları Allah azâbıyle korkutmaları için — (gitmeyip kalmalıdırlar). Olur ki (bu suretle mü'minler aykırı hareketlerden) kaçınırlar. ...
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
Bununla beraber müminlerin hepsinin top yekün sefere çıkmaları uygun değildir. Öyleyse her topluluktan büyük kısmı savaşa çıkarken, bir takım da din hususunda sağlam bilgi sahibi olmak, dinî hükümleri öğrenmek için çalışmalı ve savaşa çıkanlar geri döndüklerinde kötülüklerden sakınmaları ümidiyle, onları uyarmalıdır....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin kâlellezîne lâ yercûne likâena'ti bi kur'ânin gayri hâzâ ev beddilh(beddilhu), kul mâ
yekûn
u lî en ubeddilehû min tilkâi nefsî, in ettebiu illâ mâ yûhâ ileyy(ileyye), innî ehâfu in asaytu rabbî azâbe yevmin azîm(azîmin)....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
1.
ve izâ tutlâ
: ve okunduğu zaman
2.
aleyhim
: onlara
3.
âyâtu-nâ
: âyetlerimiz
4.
beyyinâtin
: belgeler olarak,...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Vetlu aleyhim nebe'e nûh(nûhın), iz kâle li kavmihî yâ kavmi in kâne kebure aleykum makâmî ve tezkîrî bi âyâtillâhi fe alâllâhi tevekkeltu fe ecmiû emrekum ve şurekâekum summe lâ yekun emrukum aleykum gummeten summakdû ileyye ve lâ tunzirûn(tunzirûne). ...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
1.
vetlu
: ve oku
2.
aleyhim
: onlara
3.
nebe'e
: haberi
4.
nûhın
: Nuh
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Çünkü, ne yazık ki, Yunus toplumundan başka, (bütün bireyleriyle topyekun) imana erişen ve böylece imanının (vereceği huzur ve güvenliği) tadan herhangi bir cemaat çıkmadı henüz. (Yunus'un soydaşları) inandıkları zaman, dünya hayatında (sürüklenebilecekleri) alçalmanın, bayağılaşmanın yol açacağı acıyı ve sıkıntıyı onlardan uzaklaştırdık ve belli bir süre varlıklarını sürdürmeleri için kendilerine fırsat verdik....
Yunus Suresi, 99. Ayet:
Ve lev şâe rabbuke le âmene men fîl ardı kulluhum cemîâ(cemîân), e fe ente tukrihun nâse hattâ
yekûn
u mu’minîn(mu’minîne)....
Yunus Suresi, 99. Ayet:
1.
rabbu-ke
: senin Rabbin
2.
le âmene
: elbette îmân ederdi
3.
men
: o kimseler
4.
fî el ardı
: yeryüzünde
Yunus Suresi, 99. Ayet:
Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette top
yekûn
iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?...
Yunus Suresi, 99. Ayet:
Eğer rabbın dilese idi yeryüzünde kim varsa hepsi top
yekûn
iyman ederlerdi, o halde insanları hep mü'min olsunlar diye sen mi ikrah edeceksin?...
Yunus Suresi, 99. Ayet:
Eğer Rabbin dileseydi yer yüzündeki kimselerin hepsi, top
yekûn
elbette îman ederdi. Böyle iken sen hepsi mü'min olsunlar diye insanları zorlayıb duracak mısın? ...
Yunus Suresi, 99. Ayet:
(İşte bunun gibi) Rabbin eğer öyle olmasını dileseydi, yeryüzünde yaşayan herkes topyekun imana erişirdi: Hal böyleyken, insanları inanıncaya kadar zorlayabileceğini mi sanıyorsun,...
Hud Suresi, 20. Ayet:
Ulâike lem
yekûn
û mu'cizîne fîl ardı ve mâ kâne lehum min dûnillâhi min evliyâ(evliyâe), yudâafu lehumul azâb(azâbu), mâ kânû yestetîûnes sem’a ve mâ kânû yubsirûn(yubsirûne)....
Hud Suresi, 20. Ayet:
1.
ulâike
: onlar
2.
lem
yekûn
û
: değildir, olmazlar, olamazlar
3.
mu'cizîne
: aciz bırakanlar
4.
fî el ardı
: yer...
Hud Suresi, 54. Ayet:
(54-55) Biz «Tanrılarımızdan kimi seni fena çarpmış» (demekden) başka (bir şey) söylemeyiz. (Hûd) dedi: «Allâhı hakıykî şâhid gösteririm ve siz de şâhid olun ki ben sizin Allâhı bırakıb da Ona ortak tutmakda devam etdiğiniz şeylerden kat'iyyen uzağım. Artık bana top
yekûn
istediğiniz tuzağı kurun, sonra bana mühlet de vermeyin». ...
Hud Suresi, 55. Ayet:
(54-55) Biz «Tanrılarımızdan kimi seni fena çarpmış» (demekden) başka (bir şey) söylemeyiz. (Hûd) dedi: «Allâhı hakıykî şâhid gösteririm ve siz de şâhid olun ki ben sizin Allâhı bırakıb da Ona ortak tutmakda devam etdiğiniz şeylerden kat'iyyen uzağım. Artık bana top
yekûn
istediğiniz tuzağı kurun, sonra bana mühlet de vermeyin». ...
Yusif Suresi, 32. Ayet:
Kâlet fe zâlikunnellezî lumtunnenî fîh(fîhi), ve lekad râvedtuhu an nefsihî festa’sam(festa’same), ve lein lem yef’al mâ âmuruhu le yuscenenne ve le
yekûn
en mines sâgırîn(sâgırîne)....
Yusif Suresi, 32. Ayet:
1.
kâlet
: dedi (kadın)
2.
fe zâlikunne
: işte bu
3.
ellezî lumtunne-nî
: beni kınadığınız kimse
4.
fîhi
: onunla,...
Yusif Suresi, 37. Ayet:
Yûsuf, delikanlılara şöyle dedi: “- Size rızık olarak verilecek bir yemek, daha size gelmeden önce onun ne çeşit ve nasıl bir yemek olduğunu size haber verdim. Bu, Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Çünkü ben, Allah’a, inanmıyan ve top
yekûn
ahireti inkâr eden bir kavmin dinini terk ettim....
Hicr Suresi, 31. Ayet:
İllâ iblîs(iblîse), ebâ en
yekûn
e meas sâcidîn(sâcidîne)....
Hicr Suresi, 31. Ayet:
1.
illâ
: ancak, yalnız, hariç
2.
iblîse
: iblis (şeytan)
3.
ebâ
: kaçındı (direnerek)
4.
en
yekûn
e
: olmak
Nəhl Suresi, 40. Ayet:
İnnemâ kavlunâ li şey’in izâ erednâhu en nekûle lehu kun fe
yekûn
(
yekûn
u). ...
Nəhl Suresi, 40. Ayet:
1.
innemâ
: ancak, sadece, yalnız
2.
kavlu-nâ
: bizim sözümüz
3.
li şey'in
: bir şey için
4.
izâ
: olduğu zaman
İsra Suresi, 42. Ayet:
De ki: "Eğer -onların iddia ettikleri gibi- O'nunla beraber (başka) tanrılar olmuş olsaydı, o zaman bunlar topyekün egemenliği elinde tutan (Allah')la kavgaya tutuşmak için fırsat kollarlardı"....
İsra Suresi, 51. Ayet:
Ev halkan mimmâ yekburu fî sudûrikum, fe se yekûlûne men yuîdun(yuîdunâ), kulillezî fetarakum evvele merreh(merretin), fe se yungıdûne ileyke ruûsehum ve yekûlûne metâ hûv(hûve), kul asâ en
yekûn
e karîbâ(karîben). ...
İsra Suresi, 51. Ayet: