Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Hud Suresi, 44. Ayet:
(Yerə və göyə) deyildi: “Ey
yer,
suyunu ud! Ey göy, yağışını saxla!” Su çəkildi və iş bitdi. Gəmi Cudi dağına oturdu və: “Zalımlar məhv olsun!” - deyildi....
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
Onlar iki dənizin qovuşduğu yerə çatdıqları zaman balığı unutmuşdular. Həmin balıq isə dənizə girib gözdən itmişdi. (Rəvayətə görə, Həzrət Musa özündən daha elmli olan Xızır ilə görüşmək üçün Yuşa ibn Nun ilə səfərə çıxmışdı. Yanlarında da ölü bir balıq vardı. Musa peyğəmbərə bildirilmişdi ki, bu balığın canlanıb dənizə girəcəyi
yer,
məhz Xızır ilə görüşməli olduğu yerdir.)...
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Sonra onların qayıdacaqları
yer,
əlbəttə, cəhənnəmdir....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
Onların gedəcəkləri
yer,
etdikləri əməllər nəticəsində oddur....
Hud Suresi, 44. Ayet:
“Ey
yer,
suyunu çək, ey göy, suyunu kəs”. deyildi. Su çəkildi, iş bitdi. Gəmi Cudiyə yerləşdi. “Zalımlar Allahın rəhmətindən uzaq olsun”. deyildi....
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Sonra onların qayıdacaqları
yer,
şübhəsiz ki, Cəhənnəm olacaqdır....
İbrahim Suresi, 48. Ayet:
(Yadda saxla! Qiyamət günü) elə bir gündür ki, Yer (yer kürəsi) başqa bir yerlə, göylər də başqa göylərlə əvəz olunacaq (Yer dəyişib başqa cür
yer,
göylər də başqa cür göylər olacaq; onların mahiyyəti, şəkli o qədər dəyişəcək ki, tanınmaz hala düşəcəklər) və onlar (bütün insanlar qəbirlərindən çıxıb haqq-hesab üçün) bir olan, (hər şeyə) qalib olan Allahın hüzurunda duracaqlar!...
Fussilət Suresi, 12. Ayet:
Allah onları (səmaları) yeddi (qat) göy olaraq iki gündə əmələ gətirdi. (Beləliklə, iki gün ərzində
yer,
sonra iki gün ərzində yer üzündə olanlar, daha sonra iki gün ərzində göylər xəlq edildi. Kainatın yaradılması altı gün ərzində başa çatdı). O, hər bir göyün işini özünə vəhy edib bildirdi. Biz aşağı göyü (dünya səmasını) qəndillərlə (ulduzlarla) bəzədik və (onu şeytanlardan, hər cür bəladan) hifz etdik. Bu, yenilməz qüvvət sahibi olan, (hər şeyi) bilən Allahın təqdiridir (əzəli hökmü, qanunud...
Naziat Suresi, 6. Ayet:
O gün sarsılan sarsılacaq (surun birinci üfürülməsi ilə
yer,
göy lərzəyə gələcək),...
Maidə Suresi, 75. Ayet:
İyi bilin ki, Meryem oğlu Mesih, yalnızca bir resuldür. Ondan önce de resuller gelip geçti. O'nun annesi çok dürüsttür. İkisi de diğer insanlar gibi
yer,
içerlerdi. Onlar için ayetleri nasıl açıkladığımıza bak ve sonra nasıl döndürüldüklerini gör....
Hud Suresi, 44. Ayet:
"Ey
yer,
suyunu çek ve ey gök, suyunu kes." denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi Cudi'ye oturdu. "Zalimler topluluğu Allah'ın rahmetinden uzak olsun." denildi....
Hud Suresi, 98. Ayet:
Kıyamet günü, halkının önüne düşecek ve onları ateşe götürecektir. Varacakları
yer,
ne kötü bir yerdir....
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Sonra dönecekleri
yer,
kesinlikle Cehennem'dir....
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Hayır, hayır!
Yer,
paramparça olup dağıldığı zaman, ...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu, olduğu zaman
2.
isteskâ
: suya kavuşmayı istedi
3.
mûsâ
: Musa
4.
li kavmi-hî
: kendi kavmi...
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
inne-hu
: muhakkak ki o, hiç şüphesiz o
3.
yekûlu innehâ
: diyor
4.
bakaratun
: bir inek
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
Oruç, sayılı günlerdedir. İçinizden biri hastalanır, yahut yolda bulunursa orucunu
yer,
sonra başka günlerde, o yediği gün sayısınca oruç tutar. Kime oruç zor gelirse her gün için bir yoksulu doyurur. Hayır için verdiği şeyi çoğaltırsa bu da kendi hayrına. Fakat bilseniz oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır....
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
Ramazan ayı, bir aydır ki insanlara doğruyu bildiren, doğruluğa ait apaçık delillerden ibaret olan, hakla bâtılı ayırt eden Kur'ân, bu ayda indirildi. Sizden kim, bu aya erişirse orucunu tutsun. Hasta olan ve yolcu bulunan, hastalığında, yolculuğunda orucunu
yer,
sonra yediği günler kadar tutar. Allah sizin için kolaylık diler, güçlük değil. Bu da sayıyı tamamlamanız, Allah'ın size doğru yolu göstermesine karşılık onu ululamanız içindir, böylece de ona şükretmiş olabilirsiniz....
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Peygamber de kendisine Rabbinden indirilene inanmıştır, inananlar da. Hepsi de Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inanmıştır. Peygamberlerinden hiçbirini öbüründen ayırmayız, duyduk demişlerdir ve itaat ettik, Rabbimiz, yarlıganma dileriz senden, varacağımız
yer,
kapındır senin....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
1.
zuyyine
: süslü gösterildi
2.
li en nâsi
: insanlara
3.
hubbu
: sevgi, muhabbet
4.
eş şehevâti
: şehvetler, nef...
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel
yer,
Allah'ın katındadır....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel
yer,
Allah'ın katındadır....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
İnsanlara, kadınlardan, oğullardan, kantarlarca altın ve gümüşten, alâmetli atlardan, hayvanlardan, ekinlerden (ileri gelen) şehvetler sevgisi tezyin edilmiştir. Bu, dünya hayatının menfaatidir. Halbuki güzel, dönüp gidilecek
yer,
Allah Teâlâ'nın nezdindedir....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca yığılmış altın ve gümüşten, salma atlardan, davarlardan ve ekinlerden gelen zevklere aşırı düşkünlük, insanlara süslü (câzip) gösterildi. Bunlar, sadece dünyâ hayâtının geçimidir. Asıl varılacak güzel
yer,
Allâh'ın yanındadır....
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani o zaman Allah yâ İsa demişti, seni öldürecek de benim, kendime yüceltecek de, kâfirlerden kurtarıp arıtacak da. Sana uyanları kıyamete dek kâfirlere üst edeceğim. Sonra, dönüp geleceğiniz
yer,
benim tapımdır, aranızda, aykırılığa düştüğünüz şeylerin hükmünü de ben vereceğim....
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Hiçbir şeye dayanmaksızın Allah'a şirk koştuklarından dolayı kâfirlerin yüreklerine yakında bir korkudur salacağız. Ateştir yurtları onların ve zâlimlerin barınacağı
yer,
ne de kötüdür....
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Allahın hiç bir bürhan indirmediği şeyleri ona şerik koştukları için biz o kâfirlerin kalblerine korku düşüreceğiz, onların varacakları
yer,
Cehennemdir, ne de kötüdür o zalimler yatağı...
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Hakkında hiçbir delil indirilmediği şeyi Allah'a eş tuttuklarından dolayı küfredenlerin kalblerine korku salacağız. Onların varacağı
yer,
ateştir. Ne kötüdür o zalimlerin varacağı yer....
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Allâh'ın, kendilerine hiçbir güç (vermediği, haklarında hiçbir delil) indirmediği şeyleri, Allah'a ortak koştuklarından dolayı inkâr edenlerin kalblerine korku salacağız; gidecekleri yer de cehennemdir! Zâlimlerin varacağı
yer,
ne kötüdür!...
Ali-İmran Suresi, 162. Ayet:
Allah'ın rızasına uyan kimse; hiç Allah'ın hışmına uğrayan gibi olur mu? Onun varacağı
yer,
cehennemdir. O, ne kötü dönüş yeridir....
Ali-İmran Suresi, 197. Ayet:
(Bu, onlar için dünyada) az bir faydalanmadır! Sonra varacakları
yer,
Cehennemdir. Ve (o,) ne kötü yataktır!...
Ali-İmran Suresi, 197. Ayet:
Bu, az bir geçimdir. Sonra gidecekleri
yer,
cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası!...
Nisa Suresi, 31. Ayet:
1.
in tectenibû
: eğer çekinirseniz, kaçınırsanız
2.
kebâira
: büyükler
3.
mâ tunhevne
: yasaklandığınız şeyler
4.
an-hu
Nisa Suresi, 97. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
teveffâ-hum
: onları vefat ettirir, öldürür
3.
el melâiketu
: melekler
4.
zâlimî
Nisa Suresi, 97. Ayet:
Melekler; nefislerine zulmedenlerin canlarını aldıkları zaman: Ne yapıyordunuz? deyince; biz yeryüzünde zayıf düşürülmek istenmiş kimselerdik, diyecekler. Melekler de: Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz? diyecekler. Onların varacakları
yer,
cehennemdir. Dönülecek yer olarak ne kötüdür orası....
Nisa Suresi, 100. Ayet:
Kim Allah yolunda hicret ederse dünyada gidecek çok
yer,
genişlik ve bolluk bulur. Kim evinden Allah’a ve Resulüne hicret niyetiyle çıkar da yolda ecel gelip kendini yakalarsa o da mükâfatı haketmiştir ve onu ödüllendirme Allah’a aittir. Allah gafurdur, rahimdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur)....
Nisa Suresi, 121. Ayet:
Onların varacağı
yer,
cehennemdir. Oradan kaçacak yer de bulamayacaklardır....
Maidə Suresi, 18. Ayet:
1.
ve kâlet(i)
: ve dedi
2.
el yahûdu
: yahudiler
3.
ve en nasârâ
: ve hristiyanlar
4.
nahnu
: biz
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Ve sana da, önceki kitabı gerçekleyen ve ona, emin bir tanık olan kitabı, gerçek olarak indirdik. Artık aralarında, Allah'ın indirdiğine göre hüküm ver ve sana gelen gerçekten dönüp onların isteklerine uyma. Sizden her birerinize bir şeriat, bir yol tâyin ettik ve Allah dileseydi bir ümmet yapardı sizi, fakat size verdiği hükümler hususunda sizi sınamaktadır, siz de hayırlı işlerde yarışın artık ve hepinizin dönüp varacağı
yer,
Allah tapısıdır ve o, haklarında ayrılığa düştüğünüz şeyleri size ha...
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Meryem oğlu Mesih; gerçekten Allah'ın kendisidir, diyenler andolsun ki; kafir olmuşlardır. Halbuki Mesih demiştir ki: Ey İsrailoğulları; benim de Rabbım, sizin de Rabbınız olan Allah'a kulluk edin. Zira her kim ki, Allah'a şirk koşarsa; muhakkak Allah, ona cenneti haram eder ve onun varacağı
yer,
ateştir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur....
Maidə Suresi, 105. Ayet:
Ey inananlar, siz, kendinize bakın; doğru yolu buldunuzsa sapık kişi, size bir zarar veremez. Hepinizin de dönüp varacağı
yer,
Allah tapısıdır ve o mutlaka yaptığınız şeyleri bildirir size....
Ənam Suresi, 60. Ayet:
O, öyle bir Tanrıdır ki geceleyin âdeta sizi öldürür, gündüzün ne çeşit işlerde bulunacağınızı bilir, sonra sizi gündüz diriltir de mukadder olan ölümünüze dek bu, böyle gider, ölümden sonra da dönüp varacağınız
yer,
onun tapısıdır, sonra ne yaptıysanız hepsini size haber verir....
Ənam Suresi, 72. Ayet:
Namaz kılın ve Tanrıdan çekinin dendi ve o, öyle bir Tanrıdır ki varıp toplanacağınız
yer,
onun tapısıdır....
Ənam Suresi, 72. Ayet:
"Bir de namazı hakkıyla ifa edin ve Allah’a karşı gelmekten sakının." diye de emrolundu. Hepinizin sonunda toplanacağı
yer,
O’nun huzurudur....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve böylece
2.
nurî
: biz gösteriyoruz
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm (A.S)
4.
melekûte
: melekût
...
Ənam Suresi, 98. Ayet:
Sizi bir tek candan yaratan O’dur. Sonra sizin için; bir kalacak
yer,
bir de emanet olarak duracak yer vardır. Biz âyetlerimizi anlayan kimseler için açıkça bildirdik....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Allah'tan başka çağırıp duâ ettikleri şeylere sövmeyin ki sonra bilgisizlikle onlar da Allah'a söverler. İşte biz, böylece her topluluğa, yaptıklarını süsleyip güzel gösterdik, sonra da dönüp varacakları
yer,
Rablerinin tapısıdır ve o da, ne yaptıklarını bildirir onlara....
Ənam Suresi, 128. Ayet:
O gün, onların hepsini toplar. Ey cinn topluluğu; insanlardan bir çoğunu yoldan çıkardınız ha? Onların dostları olan insanlar da diyecek ki: Rabbımız, kimimiz kimimizden faydalandık. Ve bizim için takdir ettiğin ecelimize ulaştık. Buyurur ki: Allah'ın diledikleri müstesna, devamlı kalmak üzere duracağınız
yer,
ateştir. Muhakkak ki Rabbın; Hakim'dir, Alim'dir....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: Allah'tan başka bir Rab mi arıyacakmışım, halbuki odur her şeyin Rabbi ve herkesin kazancı, ancak kendisine aittir; hiçbir suçlu, bir başkasının suçunu yüklenmez, sonra da dönüp varacağınız
yer,
Rabbinizin tapısıdır ve o, ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verir size....
Əraf Suresi, 31. Ayet:
1.
yâ benî âdeme
: ey Âdemoğulları
2.
huzû
: alınız
3.
zînete-kum
: ziynetleriniz, süsleriniz
4.
inde
: yanında
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Musa, kavmine: «Allahdan yardım isteyin. Katlanın. Şübhesiz ki
yer,
Allahındır. Ona kullarından biri dilerse onu mirascı yapar. Sonuç ise (fenalıklardan) sakınanlarındır» dedi. ...
Ənfal Suresi, 74. Ayet:
O kimseler ki, iman ettiler, hicret ettiler ve Allah yolunda cihada katıldılar, bir kısımları da onları barındırıp
yer,
yurt sahibi yaptılar ve yardıma koştular, işte bunlar hakkıyla mümin olanlardır. Bunlara bir mağfiret ve cömertçe bir rızık vardır....
Tövbə Suresi, 57. Ayet:
Bir sığınacak
yer,
yahut mağaralar, yahut da bir delik bulsalardı yüzlerini derhal o tarafa döndürüverirlerdi....
Tövbə Suresi, 57. Ayet:
Eğer sığınacak bir
yer,
veya barınacak mağaralar, veya sokulacak bir delik bulsalardı, başlarını diker ve sizden uzak olmak için oraya doğru koşarlardı....
Tövbə Suresi, 57. Ayet:
Nitekim onlar, sığınacak bir
yer,
mağaralar yahut girilecek bir yer bulsalardı panik içinde oraya yönelirlerdi-...
Tövbə Suresi, 57. Ayet:
Eğer sığınacak bir
yer,
yahud (barınabilecekleri) mağaralar, veya (sokulacak şöyle) bir delik bulsalardı yüzlerini koşa koşa o tarafa çevirirdi onlar. ...
Tövbə Suresi, 57. Ayet:
Eğer sığınılacak bir
yer,
yahut mağaralar veya bir delik bulsalardı; çabucak oraya yönelirlerdi....
Tövbə Suresi, 57. Ayet:
Eğer onlar sığınılacak bir
yer,
yahut mağaralar, ya da bir delik bulsalardı, hemen oraya doğru yönelip koşarlardı....
Tövbə Suresi, 57. Ayet:
Şayet sığınacakları bir
yer,
yahut barınabilecekleri mağaralar, hatta başlarını sokabilecekleri bir delik bulsalardı derhal o tarafa seğirtirlerdi....
Tövbə Suresi, 57. Ayet:
Eğer (sizden korunmak için) sığınacak bir
yer,
yahut (barınacak) mağaralar, ya da sokulacak bir delik bulsalardı, hemen oraya doğru koşarlardı....
Tövbə Suresi, 57. Ayet:
Eğer sığınacak bir
yer,
bir mağara, girecek bir delik bulsalardı o tarafa seğirtirlerdi....
Tövbə Suresi, 73. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ en nebiyyu
: ey peygamber
2.
câhidi el kuffâre
: kâfirlerle cihad et
3.
ve el munâfikîne
: ve münafıklarla
4.
vagl...
Tövbə Suresi, 73. Ayet:
Ey peygamber; kafirler ve münafıklar ile cihad et ve onlara karşı çetin ol. Onların varacakları
yer,
cehennemdir ve o, ne kötü dönüş yeridir....
Tövbə Suresi, 95. Ayet:
Savaştan döndüğünüzde kendilerini azarlamayasınız diye size Allah adına yemin edeceklerdir. Onları azarlamayınız, bir şey olmamış gibi davranınız. Çünkü onlar soyut pisliktirler. İşledikleri kötülüklerin karşılığı olarak varacakları
yer,
cehennemdir....
Tövbə Suresi, 95. Ayet:
Kendilerine döndüğünüz zaman; onlardan vazgeçmeniz için Allah'a yemin edeceklerdir. Öyleyse onlardan yüz çevirin. Çünkü murdardırlar. Yaptıklarının karşılığı olarak varacakları
yer,
cehennemdir....
Tövbə Suresi, 95. Ayet:
Yanlarına döndüğünüz zaman onları muahazeden vazgeçmeniz için size karşı Allah Teâlâ'ya yemin edeceklerdir. Artık onlardan vazgeçiniz. Şüphesiz ki, onlar murdar şeylerdir. Ve onların varacakları
yer,
kazanır oldukları şeye bir ceza olmak üzere cehennemdir....
Yunus Suresi, 3. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
rabbe-kum allâhu
: sizin Rabbiniz O Allah'tır
3.
ellezî halaka
: ki o yarattı
4.
es semâvâti
Yunus Suresi, 4. Ayet:
Hepinizin dönüp varacağı
yer,
onun tapısıdır, gerçek olarak bunu vaadetmiştir Allah. Hiç şüphe yok ki o, halkı önce yaratır, sonra da inanıp iyi işlerde bulunanları, adâlet üzere ve tam karşılığıyla mükâfatlandırmak için ölümden sonra tekrar diriltir; kâfir olanlaraysa, inkârlarından dolayı, içmek üzere kaynar su ve elemli bir azap vardır....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
İşte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları
yer,
ateştir!...
Yunus Suresi, 8. Ayet:
İşte bunların, elde ettikleri kötü ameller sebebiyle varacakları
yer,
cehennem ateşidir....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
(7-8) Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar yok mu, işte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları
yer,
ateştir!...
Yunus Suresi, 8. Ayet:
İşte bunların kesibleri sebebile varacakları
yer,
ateştir...
Yunus Suresi, 8. Ayet:
İşte bunların varacakları
yer,
işlediklerinin karşılığı olarak cehennemdir....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
(7-8) (Öldükden sonra dirilib) bize kavuşacağını ummayan, (âhirete inanmayarak sâdece) dünyâ hayaatına raazî olan ve onunla sükûn (ve istirahat) e dalan kimselerle (varlığımıza, birliğimize ve kemâl-i kudretimize delâlet eden) bunca âyetlerimizden gaafil olanlar (yok mu?) işte onların, irtikâb etmekde oldukları (şirk ve mâ'siyetler) yüzünden varacakları
yer,
ateşdir. ...
Yunus Suresi, 8. Ayet:
İşte kazanır olduklarından dolayı onların varacakları
yer,
cehennemdir....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
İşte onların varacakları
yer,
kendi kazanmış oldukları şey sebebiyle ateştir....
Yunus Suresi, 8. Ayet:
İşte kazandıkları işlerden ötürü onların varacakları
yer,
ateştir!...
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Onları kurtarınca da görürsün ki gene yeryüzünde haksız yere azgınlığa girişmişler. Ey insanlar, azgınlığınız, ancak kendinize, dünyâ menfaatlerinin sonucudur bu, sonra dönüp geleceğiniz
yer,
bizim tapımızdır ve biz, neler yaptıysanız hepsini haber vereceğiz size....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki
yer,
güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiç bir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için biz ayetleri böyle birer birer açıklarız....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünyâ yaşayışının haali gökden indirdiğimiz bir su gibidir ki onunla yer yüzünün — gerek insanların, gerek davarların yiyeceği — nebat (lar) ı (ağ gibi birbirine örülüb) karışmışdır. Tam
yer,
zînet ve ihtişamını takınıb süslendiği, saahibleri de ona (biçmiye, yemişlerini, mahsullerini toplamıya) herhalde kaadir olduklarını sandıkları bir sırada geceleyin veya gündüzün ona emrimiz (don gibi, kasırga gibi, sel gibi bir âfetimiz) gelivermişdir ki sanki dün de yerinde yokmuş gibi onu ta kökünden kop...
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyleki
yer,
güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi de gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiç bir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için biz ayetleri böyle birer birer açıklarız....
Yunus Suresi, 46. Ayet:
Onlara vaadettiğimiz azâbın bir kısmını sana göstersek de onların dönüp gelecekleri
yer,
bizim tapımızdır, seni öldürsek ve sana göstermesek de; sonra da Allah, yaptıklarına tanıktır onların....
Hud Suresi, 4. Ayet:
Dönüp varacağınız
yer,
Allah'ın tapısıdır ve onun, her şeye gücü yeter....
Hud Suresi, 4. Ayet:
Zaten hepinizin toptan döneceği
yer,
O’nun huzurudur. O, istediği her şeyi yapmaya kadirdir....
Hud Suresi, 42. Ayet:
1.
ve hiye
: ve o (gemi)
2.
tecrî
: akar, yüzer
3.
bi-him
: onlarla
4.
fî mevcin
: dalgalar içinde
Hud Suresi, 44. Ayet:
Nihayet: 'Ey
yer,
suyunu yut. Ey gök, suyunu tut.' denildi. Sular çekildi. Plan icra edildi. Gemiler Cûdî dağına oturdu. 'İnkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm, işkence ile, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, suikastler tertip eden zâlim bir kavim rahmetten ve korumadan uzak olsun, canı Cehennem’e' denildi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
'Ey
yer,
suyunu çek ve ey gök sen de tut!' denildi. Böylece su çekildi, iş bitirildi, (gemi) Cudi'nin üzerine oturdu ve: 'Zalimler topluluğu yok olsun' denildi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Denildi ki: "Ey
yer,
suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı)üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: "Uzak olsunlar" denildi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Bir de: «Ey
yer,
suyunu yut ve ey gök, sende açıl!» denildi ; su çekildi, iş bitirildi, gemi Cudi üzerinde durdu ve bu zalim topluluğa: «Defolun!» denilmişti....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Bir süre sonra yere «Ey
yer,
suyunu yut» ve göğe «Ey gök, yağmurunu tut» dendi. Bunun üzerine sular çekildi, Allah'ın emri gerçekleşti ve gemi Cudi'ye oturdu. Bu sırada «Kahrolsun zalimler güruhu» diyen bir ses duyuldu....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Denildi ki: "Ey
yer,
suyunu tut ve ey gök, sen de tut." Su çekildi, buyruk yerine getirildi / bitirildi, (gemi de) Cudi (dağı) üstüne durdu ve zalimler topluluğuna da: "Uzak olsunlar" denildi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Ve derken, "Ey
yer,
suyunu yut!" denildi; "Ey gök, (yağmurunu) durdur!" Ve böylece sular çekildi, (Allah'ın) hükmü yerine geldi, gemi Cudi Dağı'na oturdu. Ve böylece, zulmeden bu halk için "uzak olsunlar!" sözü söylenmiş oldu....
Hud Suresi, 44. Ayet:
"Ey
yer,
suyunu yut ve ey gök tut!" denildi. Su azaldı, iş bitirildi. (Gemi) Cudi'ye oturdu. "Haksızlık yapan kavim yok olsun!" denildi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Denildi ki: «Ey
yer,
suyunu yut ve ey gök, sen de tut.» Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cûdi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: «Uzak olsunlar» denildi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Ve denildi ki: 'Ey
yer,
suyunu yut; ey gök, suyunu tut.' Su çekildi, iş bitirildi, gemi Cûdî'ye oturdu. Ve 'Zalimler güruhu yok olsun' denildi....
Hud Suresi, 98. Ayet:
1.
yakdumu
: öne geçecek, önderlik yapacak
2.
kavme-hu
: onun kavmi, kendi kavmi
3.
yevme el kıyâmeti
: kıyâmet günü
4.
fe
<...
Hud Suresi, 98. Ayet:
O, kıyâmet günü de kavminin önüne düşecektir ve artık onları ateşe götürmüş, gitmiştir ve vardıkları
yer,
ne de kötü yerdir....
Hud Suresi, 98. Ayet:
O, kıyamet günü kavminin önderliğine geçer, böylece onları ateşe götürmüş olur. Sonunda vardıkları
yer,
ne kötü bir yerdir.....
Hud Suresi, 98. Ayet:
Kıyamet günü, kavminin önüne düşer. Artık o bunları ateşe götürmüştür. O varılan
yer,
ne kötü bir yerdir....
Hud Suresi, 98. Ayet:
O, kıyamet günü kavminin önderliğine geçer, böylece onları ateşe götürmüş olur. Sonunda vardıkları
yer,
ne kötü bir yerdir.....
Hud Suresi, 98. Ayet:
(Fir'avun kavmini dünyada denize sokup boğduğu gibi) kıyâmet gününde (de)kavminin önüne geçer de onları (suya götürür gibi) ateşe götürür. (Güyâ rehberlik ettiği) o vardıkları
yer,
ne kötü yerdir!...
Hud Suresi, 98. Ayet:
O, kıyamet günü kavminin önderliğine geçer, böylece onları ateşe götürmüş olur. Sonunda vardıkları
yer,
ne kötü bir yerdir.....
Yusif Suresi, 9. Ayet:
1.
uktulû
: öldürün
2.
yûsufe
: Yusuf'u
3.
ev itrahû-hu
: veya onu atın
4.
ardan
: bir
yer,
arazi
Yusif Suresi, 13. Ayet:
Babaları, “Doğrusu onu götürmeniz beni üzer, siz ondan habersiz iken onu kurt
yer,
diye korkuyorum.”...
Yusif Suresi, 13. Ayet:
Babası: «Onu götürmeniz, beni mutlaka üzer ve korkarım, onu kurt
yer,
haberiniz olmaz!» dedi....
Yusif Suresi, 48. Ayet:
«Sonra bunun ardindan yedi kurak yil gelir, butun biriktirdiginizi
yer,
yalniz az bir miktar saklarsiniz.»...
Yusif Suresi, 48. Ayet:
'Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelir, bütün biriktirdiğinizi
yer,
yalnız az bir miktar saklarsınız.'...
Yusif Suresi, 48. Ayet:
Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelir. Saklayacağınız az bir mikdar dışında biriktirdiklerinizi
yer,
götürür....
Yusif Suresi, 48. Ayet:
Bundan sonra yedi yıl kıtlık olacak. Bütün biriktirdiğinizi
yer,
yalnız az bir miktar saklarsınız....
Yusif Suresi, 56. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve böylece
2.
mekkennâ
: yerleştirdik, mevki sahibi yaptık
3.
li yûsufe
: Yusuf'u
4.
fî el ardı
:...
Rəd Suresi, 18. Ayet:
Rab'lerine (Rabbinin emrine) icabet edenler için en güzeli vardır. Ve O'na icabet etmeyenler, yeryüzünde olanların hepsi ve bir o kadarı daha onların olsa, onu mutlaka fidye olarak verirlerdi. İşte onlar; onlar için hesabın kötüsü var. Ve onların barınacağı
yer,
cehennem; ne kötü bir döşektir....
Rəd Suresi, 18. Ayet:
Rabblarına icabet edenlere; en güzel karşılık vardır. O'na icabet etmeyenler ise; şayet yeryüzünde bulunan her şey ve bir katı daha onların olsa, kurtulmak için onu fidye verirlerdi. Hesabın kötüsü, onlar içindir. Varacakları
yer,
cehennemdir ve o, ne kötü konaktır....
İbrahim Suresi, 30. Ayet:
Ve Allah için şerikler edindiler, O'nun yolundan saptırmak için. De ki: «Faidelenin, sonra muhakkak ki, dönüp gideceğiniz
yer,
ateştir.»...
İbrahim Suresi, 48. Ayet:
O gün
yer,
başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve insanlar bir ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hâkim) olan Allah’ın huzuruna çıkarlar....
İbrahim Suresi, 48. Ayet:
Yer başka bir
yer,
gökler de (başka gökler) haline getirildiği, (insanlar) bir ve gücüne karşı durulamaz olan Allah'ın huzuruna çıktıkları gün (Allah bütün zalimlerin cezasını verecektir)....
İbrahim Suresi, 48. Ayet:
Yerin başka bir
yer,
göklerin de başka gökler haline getirileceği, insanların, kabirlerinden fırlayarak mahşere, bir ve gücüne karşı konulmaz olan Allah’ın huzuruna çıkacakları gün ne dehşetli bir gündür....
İbrahim Suresi, 48. Ayet:
Yer başka bir
yer,
gökler de (başka gökler) haline getirildiği, (insanlar) bir ve gücüne karşı durulamaz olan Allah'ın huzuruna çıktıkları gün (Allah bütün zalimlerin cezasını verecektir)....
Hicr Suresi, 43. Ayet:
Ve onların hepsine vaadedilen
yer,
elbette, mutlaka cehennemdir....
Hicr Suresi, 43. Ayet:
Ve şüphe yok ki onların hepsine de vaadedilen
yer,
cehennemdir....
Hicr Suresi, 43. Ayet:
Kesinlikle bunların topuna va'dedilen
yer,
cehennemdir....
Hicr Suresi, 43. Ayet:
Şüphesiz onların hepsine vaadolunan
yer,
cehennemdir....
Hicr Suresi, 43. Ayet:
«Ve muhakkak ki, onların hepsine elbette vaadolunmuş olan
yer,
cehennemdir.»...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
1.
ve mâ halaknâ
: ve biz yaratmadık
2.
es semâvâti
: semalar (gökler)
3.
ve el arda
: ve
yer,
yeryüzü, arz
4.
ve mâ beyne-humâ...
Nəhl Suresi, 3. Ayet:
1.
halaka es semâvâti
: semaları yarattı
2.
ve el arda
: ve
yer,
arz, yeryüzü
3.
bi el hakkı
: hak ile
4.
teâlâ
: ...
Nəhl Suresi, 31. Ayet:
O girecekleri
yer,
Adn cennetleridir ki, altından ırmaklar akar. Orada Allah'tan korkanlara diledikleri nimetler vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle mükafatlandırır....
Nəhl Suresi, 31. Ayet:
Onların girecekleri
yer,
altından çeşitli ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada diledikleri her şey kendilerine verilir. İşte Allah kötülükten sakınanları böyle ödüllendirir....
Nəhl Suresi, 45. Ayet:
1.
e fe emin
: artık emin mi oldular
2.
ellezîne mekerû
: tuzak kuranlar, hileler düzenleyenler
3.
seyyiâti
: kötülükler
4.
en ...
Nəhl Suresi, 81. Ayet:
1.
vallâhu (ve allâhu)
: ve Allah
2.
ceale
: kıldı, halketti
3.
lekum
: sizin için
4.
mimmâ (min mâ)
: şeylerden
Nəhl Suresi, 101. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
beddelnâ
: biz değiştirdik
3.
âyeten
: bir âyet
4.
mekâne
:
yer,
mekân
İsra Suresi, 44. Ayet:
Yedi gök ve
yer,
bir de bunlar içinde bulunanlar (insan, cin ve melekler) Allah’ı tesbîh ederler. Hiçbir varlık yoktur ki, O’nu hamd ile tesbîh etmesin. Fakat siz, onların tesbihini (dillerini bilmediğinizden) anlamazsınız. O gerçekten Halîm’dir, Gafûr’dur....
İsra Suresi, 44. Ayet:
Yedi gök ve
yer,
bir de bunların içinde bulunanlar Allah'ı tesbih ve tenzih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O'nu hamd ile tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O halim olandır, çok bağışlayandır....
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
1.
ve tere
: ve görürsün
2.
eş şemse
: güneş
3.
izâ taleat
: doğduğu zaman
4.
tezâveru
: (ziyaret eder) uğrar, mey...
Kəhf Suresi, 53. Ayet:
1.
ve ree
: ve gördü
2.
el mucrimûne
: suçlular, günahkârlar
3.
en nâre
: ateş
4.
fe
: o zaman, artık, böylece
Kəhf Suresi, 58. Ayet:
1.
ve rabbu-ke
: ve senin Rabbin
2.
el gafûru
: gafur, bağışlayıcı, mağfiret eden
3.
zu
: sahip
4.
er rahmeti
: ra...
Kəhf Suresi, 60. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
mûsâ
: Musa
3.
li fetâ-hu
: gence, genç arkadaşına
4.
lâ ebrehu
: ayrılmayacağım, de...
Məryəm Suresi, 16. Ayet:
1.
vezkur (ve uzkur)
: ve zikret
2.
fîl kitâbı (fî el kitabı)
: kitapta
3.
meryeme
: Meryem'i
4.
izintebezet (iz intebezet)
...
Taha Suresi, 58. Ayet:
1.
fe
: artık, böylece, öyleyse
2.
le ne'tiyenne-ke bi
: mutlaka sana getireceğiz
3.
sıhrin
: bir sihir
4.
misli-hî
Ənbiya Suresi, 30. Ayet:
O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle
yer,
birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?...
Ənbiya Suresi, 30. Ayet:
O küfredenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle
yer,
birbiriyle bitişik iken biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?...
Ənbiya Suresi, 30. Ayet:
O küfre sapanlar görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle
yer,
birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?...
Ənbiya Suresi, 31. Ayet:
Yer,
onları sarsar diye, onun üstünde yüksek dağlar yarattık. Ve istedikleri yere gidebilmeleri için orada geniş yollar açtık....
Həcc Suresi, 33. Ayet:
Kurbanlık hayvanlarda, muayyen bir zamana dek faydalar var size, sonra varıp gidecekleri
yer,
Beyte'l-Atıyk'tir....
Həcc Suresi, 33. Ayet:
Onlarda (kurbanlık hayvanlarda veya hac fiillerinde) sizin için belli bir süreye kadar birtakım yararlar vardır. Sonra bunların varacakları (biteceği)
yer,
Eski Ev'e (Kâbe'ye) kadardır....
Həcc Suresi, 33. Ayet:
Onlarda (kurbanlık hayvanlarda veya hac fiillerinde) sizin için belli bir süreye kadar birtakım yararlar vardır. Sonra bunların varacakları (biteceği)
yer,
Eski Ev'e (Kâbe'ye) kadardır....
Həcc Suresi, 33. Ayet:
Onlarda (kurbanlık hayvanlarda) sizin için belirli bir zamâna kadar birtakım menfaatler vardır. Sonra onların varacakları (kurban edilecekleri)
yer,
Beyt-i Atîk (Harem bölgesinin yanın)a kadardır....
Həcc Suresi, 33. Ayet:
Onlarda belli bir süreye kadar sizin için faydalar vardır. Sonra varacakları
yer,
Beyt el Atik ile son bulur....
Həcc Suresi, 33. Ayet:
Sizin için onlarda (kurbanlarda) bir muayyen müddete kadar menfaatler vardır. Sonra da onların varacakları
yer,
Beyt-i Atîk'e kadardır....
Həcc Suresi, 33. Ayet:
O kurbanlıklarda belirli bir süreye kadar sizin çeşitli menfaatleriniz vardır. Sonra varacakları
yer,
o en kıdemli mâbedde son bulur....
Həcc Suresi, 33. Ayet:
O(hayva)nlarda belli bir süreye kadar sizin için menfaatler vardır. Sonra onların varacakları
yer,
Eski Ev(Ka'be)dir. (Orada kurban edilirler)....
Həcc Suresi, 59. Ayet:
1.
le yudhılenne-hum
: muhakkak onları dahil edecektir, girdirecektir
2.
mudhalen
: dahil edilen
yer,
mekân
3.
yerdavne-hu
: ondan razı olurlar
4.
...
Həcc Suresi, 63. Ayet:
Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi de, onun sayesinde
yer,
yemyeşil hale geliyor. Allah Latîf'tir, Habîr'dir....
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı inkâr eden ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz varlıklı kişiler: "Bu, dediler, sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizden
yer,
sizin içtiğinizden içer."...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı inkâr eden ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz varlıklı kişiler: «Bu, dediler, sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizden
yer,
sizin içtiğinizden içer.»...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı yalanlayan ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz kodaman güruh dedi ki: «Bu dediler, sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizden
yer,
sizin içtiğinizden içer.»...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Kavminin ileri gelenlerinden, dünya hayatında nimetler içinde yüzdürdüğümüz halde âhirete kavuşmayı yalanlayan kâfirler dediler ki: 'Bu da sizin gibi bir beşerdir. Sizin yediğinizden
yer,
içtiğinizden içer....
Möminun Suresi, 84. Ayet:
De ki, 'Biliyorsanız,
yer,
gökler ve içlerinde bulunanlar kimindir?'...
Nur Suresi, 57. Ayet:
Sakın inkâr edenleri, yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakacak kimseler sanma! Onların varacağı
yer,
ateştir. Ve o, ne kötü varılacak yerdir!...
Furqan Suresi, 7. Ayet:
Dediler ki: “Bu ne biçim peygamber ki yemek
yer,
çarşıda pazarda dolaşır. Ona bir melek indirilseydi de, bu onunla beraber bir uyarıcı olsaydı ya!”...
Furqan Suresi, 7. Ayet:
(7-8) soyle dediler: «Bu ne bicim peygamber ki yemek
yer,
sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya! Yahut, kendisine bir hazine verilseydi, veya beslenecegi bir bahce olsaydi ya!» Bu zalimler, inananlara: «Siz sadece buyulenmis bir adama uyuyorsunuz» dediler....
Furqan Suresi, 7. Ayet:
Şöyle dediler: «Bu ne biçim peygamber ki, yemek
yer,
sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya!»...
Furqan Suresi, 8. Ayet:
(7-8) soyle dediler: «Bu ne bicim peygamber ki yemek
yer,
sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya! Yahut, kendisine bir hazine verilseydi, veya beslenecegi bir bahce olsaydi ya!» Bu zalimler, inananlara: «Siz sadece buyulenmis bir adama uyuyorsunuz» dediler....
Furqan Suresi, 8. Ayet:
(7-8) Şöyle dediler: 'Bu ne biçim peygamber ki yemek
yer,
sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya! Yahut, kendisine bir hazine verilseydi, veya besleneceği bir bahçe olsaydı ya!' Bu zalimler, inananlara: 'Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz' dediler....
Furqan Suresi, 20. Ayet:
Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de yemek
yer,
çarşılarda ihtiyaçlarını temin ederlerdi. Böylece sizi birbirinizle imtihan ediyoruz: bakalım buna sabredecek misiniz, sabredemeyecek misiniz? Rabbin zaten her şeyi görmektedir....
Furqan Suresi, 24. Ayet:
1.
ashâbu el cenneti
: cennet ehli
2.
yevme izin
: izin günü
3.
hayrun
: daha hayırlı, en hayırlı
4.
mustekarran
:...
Furqan Suresi, 24. Ayet:
İzin günü cennet ehlinin kalacağı
yer,
en hayırlı ve en güzel dinlenme yeridir....
Furqan Suresi, 66. Ayet:
1.
inne-hâ
: muhakkak o
2.
sâet
: kötü oldu
3.
mustekarren
: karar kılınan
yer,
karargâh
4.
ve mukâmen
: ve ikâmet...
Furqan Suresi, 66. Ayet:
gerçekten, o ne kötü bir
yer,
o ne kötü bir durak!"...
Furqan Suresi, 66. Ayet:
“Orası ne kötü bir
yer,
ne kötü bir konaktır!”...
Furqan Suresi, 75. Ayet:
1.
ulâike
: işte onlar
2.
yuczevne
: mükâfatlandırılır
3.
el gurfete
: oda, yüksek
yer,
yüksek makam
4.
bi mâ
: se...
Furqan Suresi, 76. Ayet:
1.
hâlidîne
: ebedî kalıcı olanlar
2.
fî-ha
: orada
3.
hasunet
: güzel oldu
4.
mustekarren
: karar kılınan
yer,
ka...
Furqan Suresi, 76. Ayet:
Orada ebedi kalacaklar; ne güzel durulacak bir
yer,
ne güzel bir makam!...
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
1.
illellezîne (illâ ellezîne)
: onlar, o kimseler hariç
2.
âmenû
: âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
3.
ve amilu es sâlihâti
: ve salih amel işleyenler, nefs tezkiyesi yapanlar
Nəml Suresi, 76. Ayet:
Şüpheniz olmasın ki, bu Kur'ân, İsrail oğulları'na, hakkında ihtilâf ettikleri şeylerin pek çoğunu (yer
yer,
bölüm bölüm) anlatır....
Ənkəbut Suresi, 8. Ayet:
Ve insana, anasına babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik ve senin bir bilgin olmayan birşeyi bana eş tutman için seninle çekişirlerse artık itâat etme onlara; dönüp geleceğiniz
yer,
benim tapımdır, neler yaptıysanız size ben haber vereceğim....
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Ve o: Dünya hayatında Allah'ı bırakıp aranızda putları dostluk vesilesi kıldınız. Sonra da kıyamet gününde birbirinize küfreder ve karşılıklı la'net okursunuz. Varacağınız
yer,
ateştir. Sizin yardımcılarınız da yoktur, dedi....
Rum Suresi, 9. Ayet:
1.
e
: mı
2.
ve
: ve
3.
lem yesîrû
: dolaşmıyorlar
4.
fî el ardı
: yeryüzünde
Rum Suresi, 24. Ayet:
1.
ve min âyâti-hi
: ve onun âyetlerinden
2.
yurî-kum
: size göstermesi
3.
el berka
: şimşek
4.
havfen
: korku ola...
Rum Suresi, 25. Ayet:
Ve delillerindendir ki gökle
yer,
öylece durmada; sonra sizi bir çağırdı mı hemen yeraltından çıkacaksınız....
Loğman Suresi, 14. Ayet:
Ve biz, insana, anasına-babasına itâat etmesini tavsiye ettik; anası, yaratılışı zayıf olduğu halde gebelikle büsbütün zayıflamış, fakat gene de onu taşımıştı ve gebelikle sütten kesme müddeti, iki yıl sürmüştü; artık şükret bana ve ananla babana; dönüp geleceğin
yer,
benim tapımdır....
Loğman Suresi, 15. Ayet:
Eğer o hususta bir bilgin olmadığı halde, bana şirk koşman için savaşırlarsa seninle, itâat etme onlara ve dünyâda iyilik et onlara ve dönüp benim itâatimi kabûl edenlerin yoluna uy, sonra dönüp geleceğiniz
yer,
benim tapımdır; neler yaptığınızı ben haber vereceğim size....
Loğman Suresi, 23. Ayet:
Ve kim, kâfir olursa onun kâfirliği, tasalandırmasın seni; dönüp varacakları
yer,
bizim tapımızdır da ne yaptılarsa biz haber veririz onlara; şüphe yok ki Allah, gönüllerde ne varsa hepsini bilir....
Səcdə Suresi, 20. Ayet:
Fakat o fâsıklık edenlere gelince, artık onların varacağı
yer,
ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara: 'Kendisini yalanlamaktaolduğunuz ateşin azâbını tadın!' denilir....
Səcdə Suresi, 20. Ayet:
Fakat o kimseler ki, fıska sapmışlardır, artık onların barınacakları
yer,
ateştir. Her ne vakit oradan çıkmalarını istedikçe onun içine geri döndürüleceklerdir ve onlara denilmiş olacaktır ki, o ateş azabını tadın ki, siz onu yalan saymakta bulunmuş idiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir olmaz. İşte şu tatlıdır, susuzluğu keser, içilmesi kolaydır; şu da tuzludur, acıdır. Onların herbirinden taze et
yer,
takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız. Gemilerin de suyu yara yara gittiklerini görürsün. Bunlar, Allah'ın lütfundan nasibinizi aramanız ve şükretmeniz içindir....
Fatir Suresi, 18. Ayet:
Ve hiçbir suçlu, bir başkasının yükünü yüklenmez ve ağır bir yük taşıyan, onu yüklenmesi için bir başkasını çağırsa, çağırdığı, akrabası bile olsa o yükün bir kısmını bile yüklenemez. Sen, gizli olduğu, görmedikleri halde Rablerinden korkanları ve namaz kılanları korkutabilirsin ancak ve kim, temiz bir hâle gelirse faydası, ancak kendisinedir ve dönüp varılacak
yer,
Allah tapısıdır....
Fatir Suresi, 35. Ayet:
1.
ellezî
: o ki, ki o
2.
ehalle-nâ
: bizi yerleştirdi
3.
dâre
: yurt, diyar
4.
el mukâmeti
: ikâmet edilen
yer,
k...
Yasin Suresi, 33. Ayet:
1.
ve âyetun
: ve bir âyet, mucize, delil
2.
lehum
: onlar için
3.
el ardu
: arz, yeryüzü,
yer,
toprak
4.
el meytetu
<...
Saffat Suresi, 68. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
inne
: muhakkak
3.
mercia-hum
: onların dönecekleri
yer,
dönüşleri
4.
le
: elbette, kesinlikle...
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Dahası onların götürülecekleri
yer,
kesinlikle kaynayan köpüren Cehennemdir....
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Sonra onların dönecekleri
yer,
elbette (yine) çılgınca yanan ateştir....
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Sonra da dönecekleri
yer,
şüphesiz cehennemdir....
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Sonra onların dönecekleri
yer,
elbette (yine) çılgınca yanan ateştir....
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Sonra dönüb gidecekleri
yer,
şübhesiz yine cehennemdir. ...
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Sonra dönecekleri
yer,
elbette cehennemdir....
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Sonra onların dönecekleri
yer,
elbette (yine) çılgınca yanan ateştir....
Sad Suresi, 42. Ayet:
"Ayağını yere vur! İşte yıkanacak bir
yer,
işte içilecek soğuk bir su!..." dedik....
Sad Suresi, 60. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
bel
: bilâkis, hayır, aksine
3.
entum
: siz
4.
lâ merhaben
: merhaba yok
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Kâfir olursanız bilin ki Allah, sizden müstağnîdir ve fakat kullarının kâfir oluşuna da razı olmaz ve şükrederseniz sizden razı olur ve hiçbir kimse, bir başkasının yükünü yüklenemez; sonra da dönüp varacağınız
yer,
Rabbinizin tapısıdır da o, neler yaptığınızı haber verir size; şüphe yok ki o, gönüllerde ne varsa hepsini bilir....
Zümər Suresi, 32. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
men
: kim, kimse
3.
azlemu
: daha zalim
4.
mimmen (min men)
: o kimseden, ondan
Zümər Suresi, 67. Ayet:
Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü
yer,
bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir....
Zümər Suresi, 67. Ayet:
Onlar Tanrı'nın gerçek gücünü ölçemediler / değerlendiremediler veya Tanrı'nın gücünü gerçekten / gerektiği gibi değerlendiremediler (bence ilki). Oysa kıyamet günü
yer,
bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir....
Zümər Suresi, 67. Ayet:
Allâh'ı gereği gibi bilemediler. Halbuki kıyâmet günü
yer,
tamamen O'nun avucu içindedir, gökler de sağ elinde dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir....
Zümər Suresi, 67. Ayet:
Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü
yer,
bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır, gökler de sağ eliyle dürülüp bükülmüştür. O, onların şirk koşmakta olduklarından münezzeh ve yücedir....
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Yer,
Rabbi'nin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar....
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Yer,
Rabbinin ışığıyla parlar. Kitap konur. Peygamberler ve tanıklar getirilir. Aralarında gerçeğe göre hüküm verilir ve onlara zulmedilmez...
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Yer,
Rabbinin nuru ile parlamıştır. Kitap konmuş, peygamberler ve şahitler getirilmiş ve aralarında hak ile hüküm verilmektedir. Hem onlara hiç haksızlık yapılmaz....
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Yer,
rabbinin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar....
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Ve
yer,
Rabbisinin nûru ile parlamış; kitab (amel defteri ortaya) konulmuş, peygamberler ve şâhidler (hafaza melekleri) getirilmiş ve onların (kulların) aralarında hak ile hüküm verilmiştir; onlar haksızlığa da uğratılmazlar....
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Yer,
Rabbinin nuru ile parlamış, Kitâp (ortaya) konmuş, peygamberler ve şâhidler getirilmiş ve aralarında adâletle hükmedilmiştir. Onlara asla haksızlık edilmez...
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Yer,
Rabbi'nin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar....
Zümər Suresi, 72. Ayet:
"Cehennemin kapılarından orada ebedi kalmak üzere, girin! Allah’a karşı büyüklük taslayanların kalacakları
yer,
ne fena bir yer!" denilir....
Zümər Suresi, 74. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
el hamdu
: hamd
3.
lillâhi (li allâhi)
: Allah için
4.
ellezî
: o ki
Mömin Suresi, 3. Ayet:
Odur suçları örten ve tövbeleri kabûl eden ve azâbı şiddetli olan ve kullarına nîmetler ihsân eden; yoktur ondan başka tapacak ve dönüp varılacak
yer,
onun tapısıdır ancak....
Mömin Suresi, 39. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
kavmi
: kavmim
3.
innemâ
: ama, fakat, sadece, ancak
4.
hâzihi
: bu
Mömin Suresi, 43. Ayet:
Gerçeğin ta kendisi şu ki: Siz beni, dünyâda da çağırmaya salâhiyetli olmayan, âhirette de salâhiyetli olmayan birşeye çağırıyorsunuz ancak ve dönüp gideceğimiz
yer,
Allah tapısıdır ve şüphe yok ki haddini aşanlar, cehennem ehlinin ta kendileridir....
Mömin Suresi, 64. Ayet:
Allah, arzı size kalınacak bir
yer,
göğü ise (üstünüze) bir binâ (bir tavan) kılandır. Hem sizi şekillendirdi de, sûretlerinizi güzel yaptı ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı. İşte Rabbiniz olan Allah bu (ni'metleri veren)dir. (Ve) işte âlemlerin Rabbi olan Allah, ne yücedir!...
Mömin Suresi, 64. Ayet:
O Allah ki yeryüzünü sizin için durulacak
yer,
göğü de kubbeli bir çatı yaptı. Size şekil verdi, sonra da şekillerinizi güzelleştirdi. Temiz şeylerden size rızık verdi. İşte Rabbiniz olan Allah budur, âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!...
Mömin Suresi, 64. Ayet:
Allâh O'dur ki arzı size durulacak
yer,
göğü de binâ yaptı; sizi şekillendirdi, şekillerinizi de güzel yaptı. Ve sizi güzel rızıklarla besledi. İşte Rabbiniz Allâh budur. Bütün âlemleri yaratan Allâh, ne yücedir!...
Mömin Suresi, 64. Ayet:
Allah odur ki, yeryüzünü sizin için durulacak
yer,
göğü bir bina yaptı; sizi yaratıp donattı ve görünüşünüzü güzel yaptı, sizi temiz ve güzel nimetlerle rızıklandırdı. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz! Âlemlerin Rabbi olan Allah ne kadar yücedir!...
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, şâyet
2.
cealnâ-hu
: onu kıldık, yaptık
3.
kur'ânen
: Kur'ân
4.
a'cemiyyen
: yabancı dil, Ara...
Şura Suresi, 47. Ayet:
Allahdan reddine asla çâre olmayacak bir gün gelmezden evvel Rabbiniz (in da'vetin) e icabet edin. O gün sizin için ne sığınacak bir
yer,
sizin için ne de (günâhlarınızı) inkâr (a bir mecal) yokdur. ...
Şura Suresi, 47. Ayet:
Allah tarafından (tehdîd olunduğunuz ve başkalarınca) kendisi için geri çevrilme(imkânı) olmayan bir gün gelmezden önce, Rabbiniz(in da'vetin)e icâbet edin! O gün ne size sığınacak bir
yer,
ne de sizin için (günahlarınızı) inkâr etme(ye bir çâre) vardır!...
Duxan Suresi, 29. Ayet:
Gok ve
yer,
onlar icin gozyasi dokmedi, onlar erteye birakilmamislardi. *...
Duxan Suresi, 29. Ayet:
Gök ve
yer,
onlar için gözyaşı dökmedi, onlar erteye bırakılmamışlardı....
Vaqiə Suresi, 4. Ayet:
Yer,
şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı,...
Vaqiə Suresi, 4. Ayet:
Yer,
dehşetli bir sarsılışla sarsılınca;...
Vaqiə Suresi, 4. Ayet:
Yer,
şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı,...
Vaqiə Suresi, 4. Ayet:
(4-6) O zaman
yer,
şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmıştır. Ve dağlar parçalanmakla parçalanmıştır. Artık (dağlar) dağılmış, toz haline gelmiştir....
Vaqiə Suresi, 4. Ayet:
Yer,
şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı,...
Vaqiə Suresi, 5. Ayet:
(4-6) O zaman
yer,
şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmıştır. Ve dağlar parçalanmakla parçalanmıştır. Artık (dağlar) dağılmış, toz haline gelmiştir....
Vaqiə Suresi, 6. Ayet:
(4-6) O zaman
yer,
şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmıştır. Ve dağlar parçalanmakla parçalanmıştır. Artık (dağlar) dağılmış, toz haline gelmiştir....
Vaqiə Suresi, 30. Ayet:
1.
ve zıllin
: ve gölge, gölgeli
yer,
gölgeler
2.
memdûdin
: uzamış, uzun uzun, uzayan
...
Vaqiə Suresi, 43. Ayet:
1.
ve zıllin
: ve gölge, gölgeli
yer,
gölgeler
2.
min yahmûmin
: kara dumandan
...
Hədid Suresi, 15. Ayet:
(Ey münâfıklar!) Artık bugün ne sizden (kurtuluşunuza bedel olacak) bir fidye alınır, ne de inkâr edenlerden! Varacağınız
yer,
ateştir! Size lâyık olan (da) odur! O ise, ne kötü varılacak yerdir!...
Hədid Suresi, 15. Ayet:
Artık bugün ne sizden (ey ehl-i nifak) ne de kâfir olan kimselerden fidye-i necât kabul edilmez. Sizlerin sığınacağınız
yer,
cehennemdir. Sizin için evlâ olan odur. Ve (O) ne kötü gidiş mahallidir!»...
Hədid Suresi, 21. Ayet:
1.
sâbikû
: yarışın, koşun
2.
ilâ magfiretin
: bağışlanmaya, mağfirete
3.
min rabbi-kum
: Rabbinizden
4.
ve cennetin
<...
Təğabun Suresi, 3. Ayet:
Yaratmıştır gökleri ve yeryüzünü gerçek olarak ve size sûret vermiştir ve sûretinizi de en güzel bir tarzda meydana getirmiştir ve sonunda da dönülüp gidilecek
yer,
onun tapısıdır....
Təğabun Suresi, 10. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
ve kezzebû
: ve yalanladılar
4.
bi âyâti-nâ
: âyetlerimizi<...
Təhrim Suresi, 9. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nebiyyu
: nebî
3.
câhid(i)
: cihad et, savaş
4.
el kuffâre
: kâfirler
Təhrim Suresi, 9. Ayet:
Ey Peygamber! Kâfirler ve münafıklarla savaş, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek
yer,
ne de kötüdür!...
Mülk Suresi, 6. Ayet:
1.
ve li ellezîne
: ve onlar için
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
bi rabbi-him
: onların Rab'leri, kendi Rab'leri
4.
azâbu
Müddəssir Suresi, 28. Ayet:
O, içine atılanı
yer,
bitirir. Yine de bırakmaz, eski haline çevirip bu işi tekrar eder....
Qiyamə Suresi, 10. Ayet:
1.
yekûlu
: der, diyecek
2.
el insânu
: insan
3.
yevme izin
: izin günü
4.
eyne
: nerede
...
Qiyamə Suresi, 11. Ayet:
1.
kellâ
: hayır
2.
lâ
: yok
3.
vezere
: sığınacak bir
yer,
sığınak
...
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
1.
ilâ rabbi-ke
: senin Rabbin'e (Rabbinin Huzuru)
2.
yevme izin
: izin günü
3.
el mustekarru
: karar kılınan
yer,
varılacak
yer,
makam
...
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
O gün varıp durulacak
yer,
sadece Rabbinin huzurudur....
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
O gün varıp durulacak
yer,
sadece Rabbinin huzurudur....
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
O gün karar kılınacak tek
yer,
ancak Rabbının huzurudur....
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
O gün varıp durulacak
yer,
sadece Rabbinin huzurudur....
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
O gün varılıp durulacak
yer,
ancak Rabbinin huzurudur....
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
O gün varıp durulacak
yer,
ancak Rabbinin huzûrudur....
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
O gün, herkesin duracağı
yer,
ancak Rabbının huzurudur....
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
O gün varıp durulacak
yer,
ancak Rabbinin huzurudur....
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
O gün varıp durulacak
yer,
ancak Rabbinin huzûrudur (ey insan)....
Qiyamə Suresi, 30. Ayet:
İşte o gün sevkedilecek
yer,
sadece Rabbinin huzurudur....
Qiyamə Suresi, 30. Ayet:
İşte o gün sevkedilecek
yer,
sadece Rabbinin huzurudur....
Qiyamə Suresi, 30. Ayet:
O gün sevk olunacak
yer,
ancak Rabbinin huzûrudur....
Nəbə Suresi, 21. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
cehenneme
: cehennem
3.
kânet mirsâden
: mirsad oldu, görünür oldu, rasad edilen
yer,
gözleme yeri oldu
...
Nəbə Suresi, 22. Ayet:
Azgınlar, Allah’ın emirlerine karşı gelenler için varılacak
yer,
hisar zindan olacak....
Nəbə Suresi, 31. Ayet:
(31-34) Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları
yer,
bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır....
Nəbə Suresi, 32. Ayet:
(31-34) Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları
yer,
bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır....
Nəbə Suresi, 33. Ayet:
(31-34) Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları
yer,
bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
(31-34) Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları
yer,
bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır....
Naziat Suresi, 37. Ayet:
(37-39) Artık kim azgınlık etmiş ve dünya hayâtını (âhirete) tercîh etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan
yer,
ancak Cehennemdir!...
Naziat Suresi, 38. Ayet:
(37-39) Artık kim azgınlık etmiş ve dünya hayâtını (âhirete) tercîh etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan
yer,
ancak Cehennemdir!...
Naziat Suresi, 39. Ayet:
(37-39) Artık kim azgınlık etmiş ve dünya hayâtını (âhirete) tercîh etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan
yer,
ancak Cehennemdir!...
Naziat Suresi, 39. Ayet:
Onun varacağı
yer,
olsa olsa cehennemdir!...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
(40-41) Kim de (kıyâmet günü) Rabbisinin makamından (huzûrunda durmaktan)korkmuş ve nefsi(ni), (kötü) arzulardan men' etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan
yer,
ancak Cennettir!...
Naziat Suresi, 41. Ayet:
(40-41) Kim de (kıyâmet günü) Rabbisinin makamından (huzûrunda durmaktan)korkmuş ve nefsi(ni), (kötü) arzulardan men' etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan
yer,
ancak Cennettir!...
Naziat Suresi, 41. Ayet:
Şüphesiz ki onun varacağı
yer,
cennettir....
Əbəsə Suresi, 26. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
şakaknâ
: yardık
3.
el arda
: arz,
yer,
toprak
4.
şakkan
: yararak, yarışla, öyle bir yarışla<...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer,
düzlendiği,...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer,
düzlendiği,...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer,
düzlendiği,...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Hayır;
yer,
parça parça yıkılıp darmadağın olduğu,...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Ama
yer,
carpilip paralandigi zaman;...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Ama
yer,
çarpılıp paralandığı zaman;...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Hayır;
yer,
parça parça yıkılıp darmadağın olduğu,...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Hayır;
yer,
parça parça yıkılıp darmadağın olduğu,...
Zəlzələ Suresi, 1. Ayet:
Yer,
o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı,...
Zəlzələ Suresi, 1. Ayet:
Yer,
o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı,...
Zəlzələ Suresi, 1. Ayet:
Yer,
kendisine âid şiddetli bir sarsıntı ile zelzeleye uğratıldığı zaman, ...
Zəlzələ Suresi, 1. Ayet:
(1-3)
Yer,
(o şiddetli) zilzâl’iyle (sarsıntısıyla) sarsıldığı; yeryüzü, ağırlıklarını(dışarıya) çıkardığı ve insan: 'Buna ne oluyor?' dediği zaman!...
Zəlzələ Suresi, 1. Ayet:
Yer,
sarsıldıkça sarsıldığı zaman;...
Zəlzələ Suresi, 1. Ayet:
Yer,
o (son) müthiş sarsıntı ile sarsıldığında,...
Zəlzələ Suresi, 1. Ayet:
Yer,
tam bir sarsıntı ile sarsıldığı zaman....
Zəlzələ Suresi, 1. Ayet:
Yer,
o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı,...
Zəlzələ Suresi, 2. Ayet:
Yer,
ağırlıklarını dışa atıp çıkardığı,...
Zəlzələ Suresi, 2. Ayet:
Yer,
içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,...
Zəlzələ Suresi, 2. Ayet:
Yer,
ağırlıklarını dışa atıp çıkardığı,...
Zəlzələ Suresi, 2. Ayet:
yer,
(bütün) ağırlıklarını (dışarıya fırlatıb) çıkardığı, ...
Zəlzələ Suresi, 2. Ayet:
(1-3)
Yer,
(o şiddetli) zilzâl’iyle (sarsıntısıyla) sarsıldığı; yeryüzü, ağırlıklarını(dışarıya) çıkardığı ve insan: 'Buna ne oluyor?' dediği zaman!...
Zəlzələ Suresi, 2. Ayet:
Ve
yer,
bütün ağırlıklarını çıkardığı zaman;...
Zəlzələ Suresi, 2. Ayet:
Yer,
ağırlıklarını çıkardığı zaman .....
Zəlzələ Suresi, 2. Ayet:
Yer,
ağırlıklarını dışa atıp çıkardığı,...
Zəlzələ Suresi, 3. Ayet:
(1-3)
Yer,
(o şiddetli) zilzâl’iyle (sarsıntısıyla) sarsıldığı; yeryüzü, ağırlıklarını(dışarıya) çıkardığı ve insan: 'Buna ne oluyor?' dediği zaman!...
Zəlzələ Suresi, 4. Ayet:
İşte o gün,
yer,
kendi haberlerini anlatır....
Zəlzələ Suresi, 4. Ayet:
O gün
yer,
kendisindeki bütün haberleri anlatır....
Zəlzələ Suresi, 4. Ayet:
(4-5) Iste o gun,
yer,
Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatir....
Zəlzələ Suresi, 4. Ayet:
(4-5) İşte o gün,
yer,
Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır....
Zəlzələ Suresi, 4. Ayet:
(4-5) O gün
yer,
Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır....
Zəlzələ Suresi, 4. Ayet:
O gün (
yer,
bütün) haberlerini anlatır....
Zəlzələ Suresi, 4. Ayet:
o Gün
yer,
bütün haberlerini ortaya dökecek,...
Zəlzələ Suresi, 4. Ayet:
İşte o gün
yer,
üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir....
Zəlzələ Suresi, 4. Ayet:
İşte o gün
yer,
üstünde olan biten her şeyi anlatır:...
Zəlzələ Suresi, 5. Ayet:
(4-5) Iste o gun,
yer,
Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatir....
Zəlzələ Suresi, 5. Ayet:
(4-5) İşte o gün,
yer,
Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır....
Zəlzələ Suresi, 5. Ayet:
(4-5) O gün
yer,
Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır....
Qariə Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Kimin tartıları hafif gelirse, onun anası da (varacağı
yer,
sığınacağı durağı) hâviye (uçurum)dır....
Qariə Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Kimin tartıları hafif gelirse, onun anası da (varacağı
yer,
sığınacağı durağı) hâviye (uçurum)dır....
Mömin Suresi, 76. Ayet:
Cehennem kapılarından, içinde ebedî kalıcı olarak, girin. (Bak), o kibirlenenlerin dönüb gidecekleri
yer,
ne çirkindir! ...
Qaf Suresi, 44. Ayet:
O gün
yer,
onların üzerinden süratle yarılıp açılır. Bu, (hesap için) bir toplamadır, bize göre kolaydır....
Qaf Suresi, 44. Ayet:
O gün
yer,
onlardan çatlayıp ayrılır da (onlar,) hızla koşarlar. İşte bu, Bize göre oldukça kolay olan bir haşir (sizi bir arada toplama)dır....
Qaf Suresi, 44. Ayet:
O gün
yer,
onlardan çatlayıp ayrılır da (onlar,) hızla koşarlar. İşte bu, bize göre oldukça kolay olan bir haşir (sizi bir arada toplama)dır....
Qaf Suresi, 44. Ayet:
O gün
yer,
onlardan yarılır; sür'atli kimseler olarak (kabirlerinden çıkarlar)! İşte bu haşirdir; bize göre pek kolaydır!...
Qaf Suresi, 44. Ayet:
O gün ki,
yer,
onlardan sür'atle çatlayıp ayrılır. İşte o, bir haşrdır, Bize göre pek kolaydır....
Qaf Suresi, 44. Ayet:
O gün
yer,
onlara hızlı bir şekilde yarılacaktır. Bu, bizim için çok kolay olan bir toplamadır....
Qaf Suresi, 44. Ayet:
O gün
yer,
onlardan çatlayıp ayrılır da (onlar,) hızla koşarlar. İşte bu, bize göre oldukça kolay olan bir haşir (sizi bir arada toplama)dır....
Mülk Suresi, 15. Ayet:
O, öyle bir mâbuttur ki yeryüzünü, size karşı aşağı gönüllü, münkat ve sâkin bir halde yaratmıştır, köşesinde, bucağında dolaşın artık ve yiyin mâbûdunuzun rızkından ve dönüp gideceğiniz
yer,
gene onun tapısıdır....
Mülk Suresi, 16. Ayet:
Gökte olanın, sizi yerin dibine batırmayacağından emin misiniz? İşte o zaman, o boyun eğen
yer,
ıstırapla sarsılır, çalkalanır....
Mülk Suresi, 16. Ayet:
Gokte olanin sizi yerin dibine gecirmesinden guvende misiniz? O zaman,
yer,
sarsildikca sarsilir....
Mülk Suresi, 16. Ayet:
Gökte olanın sizi yerin dibine geçirmesinden güvende misiniz? O zaman,
yer,
sarsıldıkça sarsılır....
Mülk Suresi, 16. Ayet:
Gökte olanın; sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman
yer,
sarsıldıkça sarsılır....
Mülk Suresi, 16. Ayet:
Emin mi oldunuz, gökte olanın sizi yerin dibine geçirivermesinden? O vakit o
yer,
çalkanıverir....
Mülk Suresi, 16. Ayet:
Gökte olanın, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman
yer,
birden sallanmağa başlar (ve siz yerin dibine geçersiniz)....
Qiyamə Suresi, 12. Ayet:
O gün varıp durmak sadece Rabbinedir/ o gün varılıp durulacak
yer,
sadece Rabbinin huzurudur. ...
Sad Suresi, 42. Ayet:
Hemen, hızlıca, yaya olarak oradan uzaklaş! İşte yıkanılacak bir
yer,
soğuk içecek!”– ...
Saffat Suresi, 68. Ayet:
Sonra da şüphesiz dönecekleri
yer,
kesinlikle cehennemdir. ...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
(7-8) Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar yok mu, işte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları
yer,
ateştir!...
Yunus Suresi, 7. Ayet:
(7-8) (Öldükden sonra dirilib) bize kavuşacağını ummayan, (âhirete inanmayarak sâdece) dünyâ hayaatına raazî olan ve onunla sükûn (ve istirahat) e dalan kimselerle (varlığımıza, birliğimize ve kemâl-i kudretimize delâlet eden) bunca âyetlerimizden gaafil olanlar (yok mu?) işte onların, irtikâb etmekde oldukları (şirk ve mâ'siyetler) yüzünden varacakları
yer,
ateşdir. ...
Hud Suresi, 44. Ayet:
(Sonra) deyildi: “Ey
yer,
suyunu ud! Ey göy, (yağışını) saxla!” Su çəkildi, iş bitdi və gəmi Cudi (dağı) üzərində qərar tutdu. (Sonra )deyildi: “Məhv olsun zalım adamlar!”...
Hud Suresi, 44. Ayet:
Və (Allahın qəti iradəsi ilə kafirlər suda batıb boğulduqdan sonra) deyildi: «Ey
yer,
öz suyunu ud və ey göy, (yağışını) saxla»! Su (yerə) hopdu və iş (kafirlərin mütləq baş verməli olan məhvi) bitdi. Və gəmi «Cudi» (dağı) üzərində qərar tutdu və (Allah yaxud Onun mələkləri tərəfindən) deyildi: «Ölüm olsun zalımlara! (Haqqın rəhmətindən) uzaq olsun zalımlar!»...
Mücadilə Suresi, 11. Ayet:
Ey iman gətirənlər, sizə: «Məclislərdə yer verin!» deyildiyi zaman yer verin ki, Allah da sizə (
yer,
ruzi, qəlb və Behiştdə) vüsət versin. «(Yer vermək və fəzilət əhlini irəli çəkmək üçün) qalxın!» – deyildiyi zaman qalxın ki, Allah da sizdən iman gətirənlərin və elm verilmiş kəslərin (dünyada və axirətdə) dərəcələrini yüksəltsin. Allah etdiklərinizdən xəbərdardır....
Hud Suresi, 44. Ayet:
(Allah tərəfindən) deyildi: “Ey
yer,
ud sən öz suyunu, ey səma, dayan [yağmuru kəs]!" Su çəkildi, əmr yerinə yetdi və o [gəmi] əl-Cudi (dağı) üzərində qərar tutdu. Deyildi: "Qoy zalım adamlar beləcə məhv olsun!"...
Furqan Suresi, 66. Ayet:
Doğrudan da o, nə pis qərar tutmalı
yer,
nə pis bir məskəndir!...
Furqan Suresi, 76. Ayet:
Onlar orada əbədi qalacaqlar. Nə gözəl qərar tutulası
yer,
nə gözəl məskəndir!...
Duxan Suresi, 29. Ayet:
Onlar üçün isə nə göy ağladı, nə də
yer,
onlara möhlət də verilmədi....
Ənbiya Suresi, 22. Ayet:
Əgər yerdə və göydə Allahdan başqa məbudlar olsaydı, bunların ikisi də;
yer,
göy həqiqətən qarışıqlıq içində olardı/nizamları pozulardı. O halda ən böyük taxtın[#300] Rəbbi olan Allah, onların yaraşdırdığı sifətlərdən pakdır....