Ali-İmran Suresi, 104. Ayet: İçinizden, iyiliğe, dünya ve âhiret için en hayırlı olana, İslâm’a, Kur’ân’a, Kuran ilkeleriyle yaşamaya davet eden; Kurân’ın ve sünnetin hükümlerini, meşrû olanı, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip etttiği, icrasında hayır gördüğü planları, programları, adaleti uygulayarak, kamu düzenini sağlayan, iyiliği emreden, şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri, bunların savunuculuğunu, sözcülüğ...
Maidə Suresi, 66. Ayet: Onlar, yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat’ın ve İncil’in hükümlerini açıklayarak yerine getirseler, Rablerinden kendilerine indirilenleri, Kur’ân’ı gereğince uygulamış olsalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki nimetlerden bol bol yerlerdi. Onların arasında mûtedil tutkun, yetişmiş, maksada ulaştıran hak yolu tutan, ehl-i tevhid olan bir cemaat da var. Onlardan çoğunun işledikleri ameller ne kadar kötüdür....
Ənam Suresi, 108. Ayet: Onların, Allah’ın dışında, kulları durumundaki taptıkları, yalvardıkları şeyler konusunda yakışıksız sözler söylemeyin. Sonra onlar da, bilgisizlikleri sebebiyle sınırı aşıp Allah hakkında ileri geri konuşmasınlar.
Böylece biz, koordineli hareket eden, yetişmiş her millete, topluluğa kendi işlerini süsleyip güzel gösterdik. Sonunda hesap vermek üzere Rablerinin huzuruna getirilecekler. O da, işlemeye devam ettikleri amelleri, birer birer ortaya koyarak onları hesaba çekecektir....
Əraf Suresi, 159. Ayet: Mûsâ’nın kavminden tutkun, teşkilâtlı, yetişmiş, mümtaz yönetici cemaatler ve müesseseler vardı ki, peygamberlerine gelen vahyi, peygamberlerinin tebliğini esas alarak halkı irşad eder, doğru yolu gösterirlerdi. Hakkı gözeterek adâletle, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni temin ederlerdi....
Əraf Suresi, 160. Ayet: Biz İsrâiloğulları’nı Yâkub’un torunlarından çoğalarak meydana gelen, tutkun, yetişmiş, organize cemaatler halinde on iki boya ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince:
'Asânı taşa vur' diye Mûsâ’ya vahyettik. Vurunca, hemen o taştan on iki pınar kaynayıp akmaya başladı. Her bir boy, su alacağı, su içeceği yeri belledi. Bulutları üzerlerine gönderdik, gölge yaptık. Onlara kudret helvası, bıldırcın indirdik.
'Size rızık olarak ihsan ettiğimiz nimetlerin temizinden, iyisinden, sağlıklısından, helal...
Əraf Suresi, 164. Ayet: İçlerinden tutkun, yetişmiş bir cemaat:
'Allah’ın helâk edeceği, yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme, ne diye öğüt veriyor, sorumluluk uyarısında bulunuyorsunuz?' dedi. Öğüt verenler, uyaranlar:
'İlerde, Rabbinize verilebilecek bir cevabımız olsun, bir de, belki Allah’a sığınıp, emirlerine yapışırlar, günahlardan arınıp, azaptan korunurlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranırlar, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olurlar...
Əraf Suresi, 168. Ayet: Yahudileri tutkun, yetişmiş, organize cemaatler halinde yeryüzüne, değişik ülkelere dağıttık. Onlar arasında iyi kimseler de vardı. İçlerinden bazıları daha aşağı durumdaydılar. İsyandan, Hak yoldan sapmaktan, küfürden belki vazgeçerler diye, onları refah, güvenlik ve nimetlerle, sıkıntı, korku ve felâketlerle imtihan ettik....
Əraf Suresi, 181. Ayet: Yarattıklarımız içinden hak kitap Kur’ân ile toplumda hakça bir düzen gerçekleştirmek için, hakkı, hayrı gözeterek doğru yolu gösteren, hakkı ayakta tutarak adâleti yerine getiren teşkilâtlı, tutkun, eğitimli, yetişmiş, uzman yönetici kadrolar, cemaatler, müesseseler (devlet) devamlı bulunmalıdır....
Nəhl Suresi, 120. Ayet: İbrâhim gerçekten Hakka ve tevhide yönelen, Allah’a boyun eğip itaat eden, uzun uzun kıyamda durarak namaz kılan, sorumluluk şuuruyla görevini yerine getiren saygılı, tutkun, teşkilatlı, yetişmiş, uzman cemaatlere, uzman müesseselere bedel, hayrı öğreten, benimsenecek eşsiz bir önderdi. Hiçbir zaman, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, Allah’a ortak koşan, gizli şirki yaşayan, başka otoriteler de kabul eden müşriklerden olmadı....