Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yenkudûne
: nakzederler, bozarlar
3.
ahdallâhi (ahdi allâhi)
: Allah'ın ahdi
4.
min ba'di
:...
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Onlar (fâsıklar), (kâlû belâ günü Allah'a verdikleri) misaklarından sonra Allah'ın Ahdi`ni bozarlar. Ve Allah'ın, O'na (Allah'a) ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler. Ve (başka insanların, ruhlarını Allah'a ulaştırmalarına da mani olurlar. Ve bu sebeple) yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar (kazandıkları pozitif dereceler negatif derecelerden az olup) hüsranda olanlardır....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Hani Musa kavmi için su istedi de kendisine, «Elindeki değneği şu taşa vur» dedik. Bunun üzerine o taştan oniki tane pınar fışkırıvermişti. Her grubun hangi pınardan su içeceği belirlenmişti. «Allah'ın size bağışladığı rızıklardan yiyin, için ve yeryüzünde kargaşalık çıkararak azıtmayın» dedik....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa siz de peygamberinizi, evvelce Mûsâ'ya olduğu gibi sorguya mı çekmek istersiniz? Kim küfrü imanla değişirse artık doğru yoldan sapmış, azıtmış gitmiştir....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi mahveder, sadakaları bereketlendirir. Çünkü Allah nankörlükte ve günahta azıtanların hiçbirini sevmez....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
İmanlarından sonra tekrar kâfir olup inkârlarında azıtanların ise tevbeleri kabul olunmaz. Çünkü onlar sapkınların tâ kendileridir....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
İmanlarından sonra küfre sapmış, sonra da küfürde daha da azıtmış olanların tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, sapıkların ta kendileridir....
Nisa Suresi, 82. Ayet:
1.
e fe
: hâlâ ... mı?
2.
lâ yetedebberûne
: tedebbür etmezler, tetkik edip düşünmezler, incelemezler
3.
el kur'âne
: Kur'ân
4.
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Kim bu yolu iyice tanıdıktan sonra, peygambere zıt düşer de müminlerin yolundan başka bir yola koyulursa, kendisini koyulduğu yolla baş başa bırakır, sonra da cehenneme atarız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İman edip sonra tekrar kâfir olan, sonra tekrar iman edip tekrar kâfir olan ve inkârında da azıtan kimseleri Allah ne bağışlar, ne de doğru bir yola çıkarır....
Əraf Suresi, 156. Ayet:
Bize bu dünyada ve ahirette (yevm'il âhirde, kıyâmet gününde, hayat gününde) haseneler (güzel ameller, derecat kazandıran ameller) yaz (pozitif derecelerimizi, negatif derecelerimizden daha çok kazandır). Gerçekten biz tövbe edip, Sana döndük. Allahû Tealâ, şöyle buyurdu: “Azabımı dilediğime isabet ettiririm. Ve rahmetim herşeyi kuşattı. Böylece onu (haseneyi) takva sahiplerine ve zekâtı veren kimselere yazacağım. Ve onlar ki; onlar, âyetlerimize îmân ederler (mü'minlerdir).”...
Əraf Suresi, 168. Ayet:
1.
ve katta'nâ-hum
: ve onları ayrı ayrı böldük, ayırdık
2.
fî el ardı
: yeryüzünde
3.
umemâ
: ümmetler, topluluklar
4.
min hum...
Əraf Suresi, 168. Ayet:
Ve yeryüzünde onları ümmetlere (topluluklara) ayırdık. Onlardan bir kısmı salihler ve bir kısmı bunlardan başkalarıdır (salih olmayanlar). Ve onları, hasenat (pozitif derece kazandıran ameller) ve seyyiat (negatif derece kazandıran ameller) ile imtihan ettik ki; böylece (Allah'a) dönsünler diye....
Əraf Suresi, 172. Ayet:
1.
ve iz ehaze
: ve çıkardığı, aldığı zaman
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
min benî âdeme
: Âdemoğullarından
4.
min zuhûri-him
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Allâh'a ve Rasûlüne itaat edin, birbirinizle zıtlaşmayın; (yoksa) korkuya kapılırsınız ve rüzgârınız (kuvvetiniz) gider. . . Sabredin. . . Muhakkak ki Allâh "Es Sabur" isminin özelliğiyle sabredenlerledir....
Ənfal Suresi, 47. Ayet:
Bir de yurtlarından refahtan şımarıp azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allah'ın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır....
Ənfal Suresi, 47. Ayet:
Bir de yurtlarından refahtan şımarıp azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Tanrı'nın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Tanrı onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır....
Ənfal Suresi, 47. Ayet:
Bir de yurtlarından refahtan şımarıp azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allah'ın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatandır....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Hâlâ bilmediler mi ki, kim Allâh ve Rasûlüyle zıtlaşırsa, onun için sonsuza dek yaşayacağı cehennem ateşi vardır. . . İşte aziym rüsvalık budur!...
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Onlar halâ öğrenemediler mi ki, Allah'a ve Peygamber'e zıt düşeni, düşman olanı cehennem ateşi bekliyor; o, orada ebedi olarak kalacaktır. Bu büyük perişanlıktır....
Tövbə Suresi, 82. Ayet:
1.
fe li yadhakû
: artık gülsünler
2.
kalîlen
: az
3.
ve li yebkû
: ve ağlasınlar
4.
kesîran
: çok
Tövbə Suresi, 95. Ayet:
1.
se yahlifûne
: yemin edecekler
2.
bi allâhi
: Allah'a
3.
lekum
: sizin için, size
4.
izâ inkalebtum
: (geri) dö...
Tövbə Suresi, 121. Ayet:
1.
ve lâ yunfikûne
: ve infâk etmezler, vermezler (ki)
2.
nefakaten
: bir nafaka
3.
sagîraten
: küçük
4.
ve lâ
: v...
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Musa'ya soydaşlarının sadece bir bölüm gençleri inanmıştı. Bunlar da hem Firavun'dan ve hem de ileri gelen soydaşlarından kaynaklanan işkence korkularına rağmen inanmışlardı. Çünkü Firavun yeryüzünde koyu bir diktatörlük kurmuş, iyice azıtmıştı....
Hud Suresi, 24. Ayet:
Bu iki (zıt) zümrenin misâli, kör ile sağıra, gören ile işitene benzer ; hiç bunlar eşit olurlar mı ? Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?...
Hud Suresi, 88. Ayet:
'Halkım,' dedi, 'Bakın, ya ben Rabbimden kesin bir kanıta sahip isem ve bana kendisinden güzel bir nimet bağışlamışsa...? Sizi bazı şeylerden yasaklamam, size zıt gitmek istediğim için değildir. Ben ancak, gücüm yettiğince reform yapmak istiyorum. Başarım ancak ALLAH'tandır. O'na güvendim ve O'na yöneliyorum.'...
Hud Suresi, 89. Ayet:
Soydaşlarım, içinizdeki bana ters düşme, zıt çıkma tutkusu, Nuh'un, Hud'un ya da Salih'in soydaşlarının başına gelen felâketler gibi bir felâketin sizin de başınıza gelmesine sakın yolaçmasın. Üstelik Lût kavmi size pek uzak değil....
Rəd Suresi, 3. Ayet:
1.
ve huve
: ve o
2.
ellezî
: ki o
3.
medde
: uzattı, yaydı
4.
el arda
: yeryüzü
Rəd Suresi, 3. Ayet:
Yeryüzünü uzatıp, yayan O'dur. Orada dağlar ve nehirler kıldı (yarattı, oluşturdu). Orada bütün ürünlerden ikili çiftler (zıt cinsli eşler) yarattı (oluşturdu). Geceyi, gündüze örter. Muhakkak ki; bunda tefekkür eden kavim için elbette âyetler (deliller) vardır....
Hicr Suresi, 41. Ayet:
Allah Tealâ şöyle buyurdu: “- İşte (ihlâslı müminleri azıtamıyacağına dair) bu dediğin söz, bana aid gerçek bir yoldur....
Nəhl Suresi, 30. Ayet:
1.
ve kîle
: ve denir
2.
mâzâ
: ne
3.
enzele
: indirdi
4.
rabbu-kum
: sizin Rabbiniz
Nəhl Suresi, 30. Ayet:
Ve takva sahiplerine: “Rabbiniz ne indirdi?” denildi. “Hayır (güzellikler).” dediler. Ahsen olanlara (iradesini Allah'a teslim edenlere) bu dünyada haseneler (iyilikler, güzellikler, sevaplar, pozitif dereceler) vardır. Ve elbette ahiret yurdu daha hayırlıdır. Ve gerçekten muttakilerin (takva sahiplerinin) yurdu ne güzeldir....
Nəhl Suresi, 41. Ayet:
1.
ve ellezîne hâcerû
: ve hicret edenler
2.
fîllâhi (fî allâhi)
: Allah yolunda
3.
min ba'di mâ
: şeyden sonra
4.
zulimû
Nəhl Suresi, 122. Ayet:
1.
ve âteynâ-hu
: ve biz ona verdik
2.
fî ed dunyâ
: dünyada
3.
haseneten
: haseneler, güzellikler, iyilikler, (pozitif) dereceler
4.
Nəhl Suresi, 122. Ayet:
Ve ona dünyada (hakettiği) haseneler (pozitif dereceler) verdik. Muhakkak ki o, ahirette elbette salihlerdendi....
Nəhl Suresi, 125. Ayet:
1.
ud'u
: davet et, çağır
2.
ilâ sebîli
: yola
3.
rabbi-ke
: senin Rabbinin
4.
bi el hikmeti
: hikmet ile
Nəhl Suresi, 125. Ayet:
Rabbinin yoluna (Allah'a ulaştıran yola, Sıratı Mustakîm'e) hikmetle ve güzel (pozitif dereceler kazandıracak) öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde mücâdele et. Muhakkak ki senin Rabbin, O'nun yolundan (Sıratı Mustakîm'den) sapanları (dalâlete düşenleri) ve hidayete erenleri bilir....
İsra Suresi, 14. Ayet:
Kitabını oku (hayat filmini izle)! Bugün hasib (hesap görücü) olarak (hayat filmindeki) nefsin(in cennete veya cehenneme gideceğini gösteren negatif ve pozitif derecelerinin neticeleri) sana kâfi oldu....
Kəhf Suresi, 9. Ayet:
(Bu dünya hayatı bir sınamadan ibaret olduğuna göre, imdi) sen Mağara İnsanlarını(n) ve (onların kendilerini) yazıtlara/kitabelere (adamalarının kıssasını)n, gerçekten, Bizim (öteki) mesajlarımızdan daha meraka değer bulunacağını mı düşünüyorsun?...
Kəhf Suresi, 31. Ayet:
1.
ulâike
: işte onlar
2.
lehum
: onlara, onlar için vardır
3.
cennâtu adnin
: adn cennetleri
4.
tecrî
: akar
...
Taha Suresi, 24. Ayet:
Artık Fir'avn'a git, çünkü o iyice azıtmıştır....
Taha Suresi, 24. Ayet:
Firavuna git, çünkü o pek azıttı.»...
Taha Suresi, 24. Ayet:
Şimdi sen Firavun'a git. Çünkü o gerçekten azıttı.»...
Taha Suresi, 24. Ayet:
'Firavun'a git; çünkü o iyice azıttı.'...
Taha Suresi, 43. Ayet:
Firavun'a gidin; çünkü o, pek azıttı....
Taha Suresi, 43. Ayet:
Firavun'a gidiniz. Çünkü o gerçekten azıttı....
Taha Suresi, 43. Ayet:
'Firavun'a gidin; çünkü o iyice azıttı....
Taha Suresi, 127. Ayet:
Biz azıtarak Rabb'inin ayetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız. Hiç kuşkusuz ahiret azabı daha ağır ve daha süreklidir....
Nur Suresi, 25. Ayet:
İzin günü Allah onlara dînlerini (negatif ve pozitif derecelerin karşılığını) hakkıyla ödeyecektir. Ve Allah'ın, Hakk Mübin (hakkı açıklayan, yerine getiren) olduğunu bilecekler....
Şüəra Suresi, 151. Ayet:
Aranızdaki azıtmışların emirlerine uymayınız....
Nəml Suresi, 45. Ayet:
Andolsun ki Semud'a, kardeşleri Sâlih'i, "Allâh'a kulluk edin!" diye irsâl ettik. . . Onlar hemen birbirleriyle zıtlaşan iki grup oldular....
Qəsəs Suresi, 4. Ayet:
Şüphesiz ki Fir'avn yeryüzünde (Mısır ülkesinde) yükselip iyice azıttı ve ora halkını farklı zümrelere ayırdı; onlardan bir zümreyi güçsüz hale sokup erkek çocuklarını boğazlıyor, kız çocuklarını sağ bırakıyordu. Doğrusu o, fitne ve fesâd çıkaranlardan idi....
Qəsəs Suresi, 76. Ayet:
Doğrusu Karun, Musa'nın kavmindendi ve onlara karşı azıtmıştı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları gerçekten güçlü kuvvetli bir bölüğe ağır geliyordu. O zaman, kavmi ona şöyle demişti: «Güvenme (böbürlenme), çünkü Allah, güvenenleri (böbürlenenleri) sevmez....
Qəsəs Suresi, 84. Ayet:
Kim hasenat ile (pozitif dereceler ile) gelirse o taktirde ona, ondan daha hayırlısı vardır. Ve kim seyyiat ile (negatif dereceler ile) gelirse, işte o zaman kötü amel yapanlar "yaptıklarından başkası (fazlası) ile cezalandırılmazlar. (Derecat kaybedenlerin cezası kazandıkları dereceler kaybettikleri derecelerden çıkarıldıktan sonra kalan dereceşer kadardır.)...
Zümər Suresi, 41. Ayet:
Şüphe yok ki biz, o kitabı, insanlara bildirmen için gerçek olarak indirdik sana, artık doğru yolu bulanın faydası kendine ve kim yolunu azıtır da azarsa zararı, gene kendine ve sen, onlara bir koruyucu değilsin....
Mömin Suresi, 3. Ayet:
Gâfiriz zenbi ve kâbilit tevbi şedîdil ikâbi
zît
tavl(tavli), lâ ilâhe illâ hûve, ileyhil masîr(masîru). ...
Şura Suresi, 29. Ayet:
Gökleri, yeri ve bu ikisinde üremelerini sağlayıp yaygınlaştırdığı canlıları yaratması da onun âyetlerinden, kudretinin delillerindendir. Allahın, sünnetine, düzeninin yasalarına, iradesinin tecellisine uygun olan şartlarda canlıları, zıtları, uyum, uzlaşı ve ahenk içinde bir arada yaşatma; hepsini bir yerde toplama kudretine sahiptir....
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi....
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Şanına kasem olsun ki Allah hakikaten Resulüne o rü'yayı hakkıyle sadık gösterdi, şanına kasem olsun ki inşâallah Mescidi harama emniyyetler içinde, başlarınızı kazıtarak, kırkarak, korkunuz olmıyarak sureti kat'iyyede gireceksiniz, fakat sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de ondan önce yakın bir fetih yaptı...
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Andolsun ki, Allah gerçekten peygamberine o rüyayı hakkıyla doğru gösterdi, Şanıma yemin ederim ki, İnşaallah Mescid-i Haram'a güvenlik içinde başlarınızı kazıtarak, kırkarak korkusuzca gireceksiniz! Ancak O, sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de ondan önce yakın bir fetih verdi....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Yerin onlardan (cesetlerinden) ne eksilteceğini biliriz. Katımızda koruyup saklayan bir yazıt vardır....
Zariyat Suresi, 44. Ayet:
Onlar Rab’lerinin emrinden uzaklaşıp azıtınca kendileri baka baka, o müthiş yıldırım onları çarpıverdi....
Nəcm Suresi, 2. Ayet:
Sapmadı doğru yoldan arkadaşınız (Hz. Peygamber), azıtmadı da; (haberiniz olsun, ey Kureyş halkı!)...
Nəcm Suresi, 2. Ayet:
Arkadaşınız (Muhammed) ne sapıttı, ne de azıttı....
Nəcm Suresi, 2. Ayet:
Şaşırmadı sahibiniz azıtmadı da...
Nəcm Suresi, 2. Ayet:
arkadaşınız şaşırmadı, azıtmadı da!...
Nəcm Suresi, 2. Ayet:
Arkadaşınız Muhammed ne sapıttı ne de azıttı....
Vaqiə Suresi, 45. Ayet:
Çünkü onlar vaktiyle varlık içinde azıtmışlardı....
Hədid Suresi, 22. Ayet:
Yeryüzüne veya kendinize isabet eden hiçbir musibet yoktur ki; biz onu yaratmadan önce bir yazıtta bulunmasın. Şüphesiz O, Allah için çok kolaydır....
Mücadilə Suresi, 5. Ayet:
Muhakkak ki Allâh ve O'nun Rasûlüne zıtlaşanlar, kendilerinden öncekilerin aşağılandıkları gibi aşağılandılar! Hâlbuki gerçekten apaçık işaretler inzâl ettik. . . Hakikat bilgisini inkâr edenler için aşağılayıp rezil duruma düşürücü bir azap vardır....
Mücadilə Suresi, 20. Ayet:
Muhakkak ki Allâh ve Rasûlü ile zıtlaşanlar, işte onlar en zeliller içindedirler!...
Mücadilə Suresi, 22. Ayet:
Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allâh'a ve sonsuz yaşam sürecine iman eden bir topluluğu, Allâh ve Rasûlü ile zıtlaşanlarla sevişir bulamazsın! Bunlar, onların babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri veya aşiretleri olsalar bile! İşte bunlar kalplerinin içine imanı yazdığı (şuurlarında imanı yaşattığı) ve tarafından ruhu olarak teyit ettikleridir! Onları, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere, altlarından nehirler akan cennetlere dâhil eder. Allâh onlardan razı olmuş, onlar da Allâh'tan razı olmuş h...
Nəbə Suresi, 29. Ayet:
Her şeyi sayıp bir kitap/yazıt olarak kaydetmiştik....
Naziat Suresi, 17. Ayet:
Haydi git Firavun'a, çünkü o pek azıttı....
Mutəffifin Suresi, 9. Ayet:
(O), rakamlandırılmış (kazanılan negatif ve pozitif puanların dereceler halinde yazılmış olduğu) bir kitaptır (kayıttır, insanların hayat filmidir)....
Mutəffifin Suresi, 20. Ayet:
(O), rakamlandırılmış (kazanılan pozitif ve negatif derecelerin yazılmış olduğu) bir kitaptır (kayıttır, insanların hayat filmidir)....
Fəcr Suresi, 11. Ayet:
Onlar ki o memleketlerde azıtmışlardı....
Ələq Suresi, 6. Ayet:
Sakın okumazlık etme! Çünkü insan, muhakkak azıtır!...
Qariə Suresi, 6. Ayet:
Fakat, artık kimin tartıları ağır gelirse(pozitif dereceleri negatif derecelerinden daha çok olursa)....
Qariə Suresi, 8. Ayet:
Ve amma, kimin tartıları hafif gelirse (pozitif dereceleri negatif derecelerinden daha az olursa)....
Hud Suresi, 112. Ayet:
Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir....
Hud Suresi, 112. Ayet:
Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte buyrulduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir....
Hud Suresi, 112. Ayet:
Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yapmakta olduklarınızı görendir....
Zuxruf Suresi, 65. Ayet:
Anlayışta ayrılığa düşenler kendi aralarında zıtlaştılar! Feci bir sürecin azabından dolayı yazıklar olsun o (nefslerine) zulmedenlere!...
Zariyat Suresi, 49. Ayet:
Ve Biz, herşeyden (zıttıyla kaim kılarak) çift yarattık. Umulur ki böylece siz tezekkür edersiniz....
Zariyat Suresi, 49. Ayet:
Her şeyi iki eşten (pozitif - negatif güç; gen sarmalını oluşturan çiftten) yarattık. . . Belki hatırlayıp düşünürsünüz diye....
Nəcm Suresi, 52. Ayet:
Daha önce Nuh kavmini de O helâk etti. Çünkü onlar zulme sapmış ve azıtmıştı....
Fəcr Suresi, 6. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 7. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 8. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 9. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 10. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 11. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 12. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Fəcr Suresi, 13. Ayet:
(6-13) "Âd toplumuna, sütunların sahibi İrem'e –ki, beldeler içinde bir benzeri oluşturulmamıştı–, vadilerde kayaları kesen Semûd toplumuna, o kazıkların sahibi; muhteşem orduları olan/ görülmemiş işkenceler eden Firavun'a Rabbinin ne yaptığını görmedin mi/düşünmedin mi? Onlar ki, o ülkelerde azıtmışlardı. Dolayısıyla da oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı. Onun için de Rabbin üzerlerine azap kamçısı yağdırdı. "...
Qəmər Suresi, 43. Ayet:
"Sizin kâfirleriniz; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseleriniz, onlardan hayırlı mı? Yoksa yazıtlarda sizin için kurtulacaklarına dair Allah tarafından verilmiş bir senet veya ferman mı var? "...
Qəmər Suresi, 52. Ayet:
Ve onların işledikleri her şey, yazıtlarda kayıt altındadır. ...
Kəhf Suresi, 9. Ayet:
Yoksa sen, Büyük Mağara ve Rakim/Yazıt Ashâbı'nın şaşılacak alâmetlerimizden/ göstergelerimizden olduklarını mı sandın? ...
Kəhf Suresi, 12. Ayet:
Sonra da iki grubun hangisinin, onların bekledikleri süreyi daha iyi hesapladığını bildirelim/ işaretleyip gösterelim diye Rakim/Yazıt Ashâbı'nı gönderdik. ...
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
(19,20) Ve böylece kendi aralarında soruşturma yapsınlar diye yazıt ashâbını gönderdik. Onlardan bir sözcü: “Ne kadar durup kaldınız?” dedi. Diğerleri: “Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık” dediler. Yazıt ashâbından diğerleri: “Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi, bu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size yiyecek getirsin. Ve çok nazik davransın ve sizi kimseye sezdirmesin. Şüphesiz şehir halkı, sizin üzerinize ga...
Kəhf Suresi, 20. Ayet:
(19,20) Ve böylece kendi aralarında soruşturma yapsınlar diye yazıt ashâbını gönderdik. Onlardan bir sözcü: “Ne kadar durup kaldınız?” dedi. Diğerleri: “Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık” dediler. Yazıt ashâbından diğerleri: “Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi, bu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size yiyecek getirsin. Ve çok nazik davransın ve sizi kimseye sezdirmesin. Şüphesiz şehir halkı, sizin üzerinize ga...
Kəhf Suresi, 26. Ayet:
De ki: “Allah, yazıt ashâbının ne kadar kaldıklarını en iyi bilendir.” Göklerin ve yerin görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği yalnızca O'nun içindir. O, ne güzel görür, O ne güzel işitir! Onlar için, O'nun astlarından bir yardım eden, yol gösteren, koruyan bir yakın kişi yoktur. Allah, Kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez. ...
Əraf Suresi, 168. Ayet:
Yer üzündə onları ümmətlərə böldük. Onlardan bir qismi salehlər və bir qismi bunlardan başqalarıdır (saleh olmayanlar). Onları həsənat (pozitiv dərəcə qazandıran əməllər) və seyyiat (neqativ dərəcə qazandıran əməllər) ilə imtahan etdik ki, beləcə Allaha dönsünlər deyə....