Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Əgər o, asan əldə olunan dünya malı və orta mənzilli bir səfər olsaydı, mütləq sənin ardınca gedərdilər. Ancaq məşəqqətli yol onlara uzaq gəldi. Onlar: “Əgər gücümüz çatsaydı, mütləq biz də sizinlə bərabər (səfərə) çıxardıq”, - deyə özlərini həlak edərcəsinə Allaha and içəcəklər. Halbuki Allah bilir ki, onlar yalançıdırlar....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra qiyamət günü Allah onları rəzil edib belə deyəcəkdir: “Barələrində (möminlərlə) mübahisə etdiyiniz şəriklərim (bütləriniz) haradadır?” Elm verilmiş kəslər isə belə deyəcəklər: “Həqiqətən, bu gün kafirlər üçün rəzillik və pislik (əzab) vardır”....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Əgər o (dəvət olunduqları yürüş), asan əldə edilən mənfəət (dünya malı, yaxud qənimət) və orta (mənzilli) bir səfər olsaydı, onlar mütləq sənin ardınca gedərdilər. Lakin yorucu (məşəqqətli) məsafə (Təbuk səfəri) onlara uzaq gəldi. Bununla belə, onlar: “Əgər gücümüz çatsaydı, biz də sizinlə bərabər səfərə çıxardıq”, - deyə Allaha and içəcəklər. Onlar (yalandan Allaha and içməklə) özlərini həlak edirlər. Allah isə onların yalançı olduqlarını bilir....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah ve Resul'üyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya yerlerinden sürgün edilmeleridir. İşte bu durum, onlar için dünyada bir rezilliktir. Ahirette ise onlar için büyük bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Bilmediler mi ki: Kim Allah'a ve Resulüne karşı haddi aşarsa, onun için, içinde sürekli kalacağı Cehennem ateşi vardır. İşte bu, büyük rezilliktir....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Keşke azap gelmeden önce iman edip de imanları kendilerine fayda vermiş bir kent olsaydı. Yalnız Yunus'un halkı iman edince, dünya hayatında onlardan rezillik azabını kaldırdık. Ve onları belli bir süre daha yararlandırdık....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra Kıyamet Günü, onları rezil edecek. Ve "Hani uğrunda ayrılığa düştüğünüz ortaklarım nerede?" diyecek. Kendilerine ilim verilenler, "Rezillik ve kötülük, bugün Kafirlerin üzerinedir." diyecek....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah'ın yolundan saptırmak için kıvırıp durur. Onun için dünyada rezillik vardır. Ve ona Kıyamet Günü yakıcı ateşin azabını tattıracağız....
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
1.
summe entum
: sonra siz
2.
hâulâi
: onlar
3.
taktulûne
: öldürüyorsunuz
4.
enfuse-kum
: kendileriniz, sizin nef...
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Sonra siz, öyle kimselersiniz ki birbirinizi öldürüyorsunuz, sizden bir grubu yurtlarından çıkarıyorsunuz ve onlara karşı günah ve düşmanlıkta yardımlaşıyorsunuz. Eğer onlar, size esir olarak gelseler, onların yurtlarından çıkarılmaları size haram kılınmış olduğu halde (onların yurtlarında kalmalarına izin vermeyip) fidye karşılığı değiştirirsiniz. Yoksa Kitab'ın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında ancak rezilliktir. Kıyâmet...
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Sonra yine sizler, birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir topluluğu yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onlara karşı kötülük işleme ve düşmanlık konusunda birbirinize destek oluyorsunuz. Size esir olarak geldiklerinde fidyelerini verip kurtarırsınız. Oysa onları çıkarmak size haram kılınmıştır. [15] Yoksa Kitab'ın bir bölümüne inanıp bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? İçinizden böyle yapanın cezası dünyada rezilliğe düşmekten başka ne olabilir? Böyleleri ahirette de en şiddetli azaba çarptırılacaklardır....
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Şimdi siz yine birbirini öldüren ve içinizden bir kısmını yurtlarından çıkaran kimselersiniz. Onlara karşı kötülükte ve azgınlıkta birbirinize arka çıkarsınız. Onlar size esir olarak getirildiklerinde ise fidyelerini verip onları kurtarırsınız. Oysa onları yurtlarından çıkarmak da size yasaklanmıştı. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden kim bunu yaparsa, onun cezası dünya hayatında rezillikten ibarettir; kıyamet gününde de onlar azabın en şiddetlisine uğr...
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Bütün bunlardan sonra siz şu insanlarsınız: Birbirinizi öldürüyorsunuz. İçinizden bir zümreyi yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onlar aleyhine kötülük ve düşmanlık hususunda dayanışmaya giriyorsunuz. Esasında onları yurtlarından çıkarmak size haram edildiği halde, esir olarak size geldiklerinde fidyelerini veriyorsunuz. Şimdi siz Kitap'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise böyleler...
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
1.
ve men
: ve bir kimse, kişi
2.
azlemu
: daha zalim
3.
mimmen (min men)
: ondan
4.
menea
: men etti, engelledi
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Ve Allah'ın mescidlerinde, O'nun adının zikredilmesini men eden (yasaklayan) ve onların (mescidlerin) harap olmasına çalışan kimseden daha zalim kim vardır? İşte onların, korkmadan oraya (mescidlere) girmesi olamaz (ancak korka korka girebilirler.) Onlar için dünyada rezillik, ahirette de “azîm azap” (en büyük azap) vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir. Böyleleri oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasını engelleyen ve onların yıkılmasına çalışandan daha zalim kim olabilir? Bunların oralara ancak korku içinde girmeleri gerekir. Onlara dünyada bir rezillik vardır. Onlar için ahirette de büyük bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Alah'in mescidlerinde O'nun isminin anilmasini yasak eden ve oralarin yikilmasina calisan kimseden daha zalim kim vardir? Onlarin oralara korkmadan girememeleri gerekir. Dunyada rezillik onlaradir, ahirette buyuk azab da onlaradir....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah'ın mescidlerinde O'nun isminin anılmasını yasak eden ve oraların yıkılmasına çalışan kimseden daha zalim kim vardır? Onların oralara korkmadan girememeleri gerekir. Dünyada rezillik onlaradır, ahirette büyük azab da onlaradır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
ALLAH'ın mescidlerinde, O'nun isminin anılmasına engel olan ve oraların yıkılması için çalışan kimseden daha kötü kim olabilir? Halbuki onların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. Onlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap var....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Hem Allah’ın mescidlerini ki, içlerinde O’nun isminin zikredilmesini men' eden ve oraların harâb olması için çalışandan daha zâlim kim olabilir? İşte onlar ki, kendilerinin oralara, ancak korkan kimseler olarak girmeleri gerekirdi. Onlar için dünyada bir rezillik, yine onlar için âhirette (de pek) büyük bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah'ın mescidlerinde Allah'ın adının anılmasını engelleyen ve onların harap olmasına çalışan kimseden daha zâlim kim olabilir? Onların bu mescidlere aslında korka korka girmeleri gerekir. Dünyada onlar için rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah’ın mescitlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyenlerden ve onları yıkmaya çalışanlardan daha zalim kim vardır? Onların, oralara girmemeleri, girseler bile korka korka girmeleri gerekir. Onlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allâh'ın mescidlerinde, Allâh'ın adının anılmasına engel olan ve onların harâbolmasına çalışandan daha zâlim kim vardır? Bunların, oralara korka korka girmeleri gerekir (başka türlü girmeğe hakları yoktur). Bunlar için dünyâda rezillik, âhirette de büyük azâb vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah'ın mescidlerinde Onun adının anılmasına engel olan ve mescidlerin harap olması için çalışan kimseden daha zalim kim vardır? Böylelerinin, oralara korku içinde girmekten başka bir hakkı olmaz. Onlar için dünyada bir rezillik, âhirette ise büyük bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah'ın mescitlerini, içlerinde O'nun adı anılıyor diye engelleyen ve onların yıkımı için uğraşan kişiden daha zalim kim olabilir!.. Böylelerinin, o mescitlere girmeleri ancak korka korka olacaktır. Böyleleri için dünyada bir rezillik vardır. Âhırette ise bunlara çok büyük bir azap öngörülmüştür....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
1.
innemâ
: ancak
2.
cezâû
: ceza
3.
ellezîne yuhâribûne
: o harp edenler, savaşanlar
4.
allâhe ve resûle-hu
: All...
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah ve O'nun Resûl'ü ile harp edenlerin ve yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları ya da ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rezilliğidir. Ve ahirette ise, onlara “büyük azap” vardır....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allâh ve O'nun Rasûlü ile savaşanların ve yeryüzünde fesat çıkartmak için uğraşanların yaptığının karşılığı; öldürülmeleri yahut asılmaları yahut ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut hapsedilmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. . . Sonsuz gelecek sürecinde ise onlara aziym bir azap vardır....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah ve Rasulüne, Kur’ân’a ve sünnete, müslümanlığa, müslüman nesillere karşı savaşan, güç ve iktidar sahiplerinin ve yeryüzünde yol keserek, anarşi çıkararak, cana mala tecavüz ederek, kamu güvenliğini ihlâl ederek fesat çıkarmaya çalışanların cezaları, suçlarının derecelerine göre ya öldürülmek, ya idam edilmek, yahut ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da yurtlarından sürgün edilmektir. Bu, onların dünyadaki rezillik ve rüsvaylığıdır. Âhirette, ebedî yurtta da onlara büyük b...
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah ve peygamberiyle savasanlarin ve yeryuzunde bozgunculuga ugrasanlarin cezasi oldurulmek veya asilmak yahut capraz olarak el ve ayaklari kesilmek ya da yerlerinden surulmektir. Bu onlara dunyada bir rezilliktir. Onlara ahirette buyuk azab vardir....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette büyük azab vardır....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah’a ve peygamberine karşı savaşan ve yeryüzünde fesad çıkarmaya çalışanların cezâsı, ancak (birini öldürmüşlerse, kendilerinin de) öldürülmeleri veya (malını da alarak öldürmüşlerse) asılmaları veya (sâdece mallarını zorla almışlarsa) elleri ile ayaklarının çaprazlama kesilmesi veya (tehdidle insanları korkutmuşlarsa, bulundukları)yerden sürgün edilmeleridir! Bu, onlara dünyada bir rezilliktir, âhirette ise onlar için (pek)büyük bir azab vardır!...
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah ve Peygamberleriyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa gayret edenlerin cezası; öldürülmek, asılmak, çaprazlama el ve ayaklarının kesilmesi ya da yerlerinden sürgün edilmektir. Bu, onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette daha büyük bir azap vardır....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allâh ve elçisiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmağa çalışanların cezâsı: (ya) öldürülmeleri, ya asılmaları, ya ellerinin, ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onların dünyâda çekecekleri rezilliktir. Âhirette ise onlara büyük bir azâb vardır....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah ve Resulüne savaş açan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya uğraşanların cezası, öldürülmek veya asılmak, yahut el ve ayaklarının çaprazlamasına kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmektir. Dünyada onların cezası böyle bir rezilliktir; âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur: Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Âhirette de onlara büyük bir azap vardır....
Maidə Suresi, 41. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ er resûlu
: ey Resul
2.
lâ yahzun-ke
: seni üzmesin (mahzun etmesin)
3.
ellezîne yusâriûne
: yarışan kimseler, yarışanlar
4.
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Resûl! Ağızlarıyla îmân ettik deyip, kalpleri îmân etmeyenlerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Ve yahudilerden dinleyenlerin bir kısmı, sana gelmeyen başka bir kavme yalan söylemek için dinleyenlerdir. Kelimeleri sonradan yerlerinden kaydırıp, değiştirirler ve: “Eğer size bu verilirse o zaman onu alın, eğer (böyle) verilmezse o taktirde kaçının.” derler. Ve Allah, kimin fitne içinde kalmasını dilerse, artık sen, onun için Allah'tan bir şeye asla mani olacak değilsin. İşte onlar öyle kimsel...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemed...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Rasûl! Kalpleriyle (şuurlu olarak - anlamını hissedip yaşayarak) iman etmedikleri hâlde, ağızlarıyla "İman ettik" diyenlerden küfürde koşuşanlar, seni mahzun etmesin. . . Yahudi olanlardan öylesi var ki, yalan uydurmak için veya sana gelmemiş bir topluluk adına (aracı olarak) dinleyendir. . . Yerli yerince söylenen Kelimeleri tahrif ederek, "Size şu verilirse alın, eğer o verilmez (Allâh hükmü ile hükmedilir) ise sakın yanaşmayın" derler. . . Allâh bir kimsenin dalâletini dilerse, artık onun ...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Allah’ın Rasulü, akılları yatarak, kalpleriyle iman etmedikleri halde, ağızlarıyla: 'İnandık' diyenlerin ve yahudiliğin takipçilerinden küfür içinde yarışanların hali seni üzmesin. Onlar devamlı yalana kulak verirler. Senin yanına yaklaşmayan diğer bir kavmin sözlerine kulak kabartırlar. Kelimeleri, ifadeleri, aslî manalarını bozacak şekilde tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar, bâtıl tefsirler ve te’viller yapıyorlar. Bir de: 'Eğer hakkınızda şu hükmü uygulamaya kalkarlarsa hemen kabul edin. O ...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Ağızlarıyla 'iman ettik' dedikleri halde kalpleri iman etmemiş olanlardan ve yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesinler. Onlar sürekli yalana kulak veren, sana gelmemiş bir topluluğun hesabına casusluk yapan kimselerdir. Bunlar sözlerin yerlerine konulmasından sonra onları değiştirirler. 'Size bu verilirse alın, bu verilmezse o zaman sakının' derler. [5] Allah birini şaşırtmak isterse sen onun için Allah'a karşı bir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini arındırmayı dileme...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Kalbleri inanmamisken, agizlariyle, «Inandik» diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve baska bir topluluk hesabina casusluk edenlerden inkara kosanlar seni uzmesin. Sozleri asil yerlerinden degistirirler de, «Boyle bir (fetva) size verilirse alin, verilmezse kacinin» derler. Allah'in fitneye dusmesini diledigi kimse icin Allah'a karsi senin elinden bir sey gelmez. Iste onlar Allah'in, kalblerini aritmak istemedigi kimselerdir. Dunyada rezillik onlaradir. Onlara ahirette de buyuk azab vard...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Kalbleri inanmamışken, ağızlarıyla, 'İnandık' diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, 'Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının' derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahirette de büyük azab vardır...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle «inandık» diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. «Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!» derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemed...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey peygamber, ağızlarıyla «inandık» deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, «eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının» derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var v...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Kalbleri îmân etmediği hâl de, ağızlarıyla 'Îmân ettik' diyenlerden ve ya hu di olanlardan küfürde koşuşanlar, seni üzmesin! (On lar sana, aslında sâdece)yalancılık etmek için çokça kulak verenlerdir; sana gelmeyen diğer bir kavim için (câsusluk yap mak üzere) can kulağıyla dinleyicidirler.(Kitab’daki) kelimeleri yerlerin(e ko nulduk)tan sonra değiştirirler. (Üste lik) 'Şâyet size bu(hüküm, değiştirdiğimiz gibi) verilirse onu hemen alın, eğer o verilmezse o hâlde (almaktan)sakının!...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızları ile: “İnandık. ” diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler. Sana gelmeyen bir başka topluluk lehine kulak verip casusluk yaparlar. Kelimeleri yerlerinden tahrif ederek değiştirirler. “Bu (değişik şekliyle) size verilirse alın, verilmezse sakının!” derler. Allah bir kimsenin fitneye düşmesini isterse, senin Allah'a karşı yapacak hiçbir şeyin yoktur. İşte onlar Allah'ın, kalplerin...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
- Ey peygamber, kalpleri inanmamışken, ağızlarıyla “iman ettik” diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenlerden ve sana gelmeyen başka bir toplum hesabına casusluk yapanlardan küfre koşturanlar seni üzmesin. Kelimeleri asıl anlamlarından saptıranlar da: - Bu fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının, derler. Allah’ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah’a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arındırmak istemediği kimselerdir. Onlara dünyada rezillik, ahi...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Elçi, ağızlariyle "inandık" dedikleri halde kalbleri inanmamış olanlar arasında küfürde yarış edenler seni üzmesin. yahûdiler arasında da yalana kulak veren, sana gelmemiş olan bir kavme kulak verenler vardır. Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırırlar: "Eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının!" derler. Allâh birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allâh'ın, kalblerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyâda rezillik var ve yi...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla 'İnandık' diyenlerden inkâra koşuşanlar da, Yahudilerden yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana gelmemiş bir topluluk hesabına casusluk edenler de seni üzmesin. Onlar kitaptaki kelimelerin yerlerini ve anlamlarını değiştirirler; 'Size şu hüküm verilirse alın, o verilmezse kaçının' derler. Allah birisini fitneye düşürmek isterse, artık sen onu Allah'ın elinden kurtaramazsın. Allah onların kalplerini temizlemek istememiştir. Dünyada onlar için bir...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlem...
Ənam Suresi, 125. Ayet:
Artık kim ki, Allah onu (hikmetine binâen, kendi lütfundan) hidâyete erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Ve kim ki, (küfründeki inâdı sebebiyle, Allah) onu dalâlete atmak isterse, sanki göğe tırmanıyormuş gibi göğsünü iyice daralmış sıkıntılı hâle sokar. Allah, îmân etmeyenlerin üzerinde böyle kötülük (rezillik ve azab) bırakır....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
1.
e lem ya'lemû
: bilmiyorlar mı
2.
enne-hu
: onun ... olduğunu
3.
men
: kim, kişi
4.
yuhâdidi allâhe
: Allah'a m...
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Allah ve O'nun resûlüne karşı, kim haddi aşarsa, artık onun için mutlaka orada ebediyyen kalacağı cehennem ateşinin olduğunu bilmiyorlar mı? İşte bu, büyük rüsvalıktır (rezilliktir)....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Allah’a ve Resûlüne karşı gelen kimseye, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşinin olduğunu bilmediler mi? İşte bu, büyük bir rezilliktir....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Allah'a ve Peygamberine karşı gelmeye kalkan için içinde sonsuza kadar kalacağı cehennem olduğunu bilmediler mi? Büyük rezillik, işte budur....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Allah'a ve peygamberine karsi koymaga kalkisana, ebedi kalacagi cehennem atesi bulundugunu bilmezler mi? Buyuk rezillik budur....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Allah'a ve Peygamberine karşı koymağa kalkışana, ebedi kalacağı cehennem ateşi bulunduğunu bilmezler mi? Büyük rezillik budur....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Yoksa onlar hala bilmediler mi ki, kim Allah ve peygamberiyle yarış etmeye kalkarsa, ona kesinlikle sonsuza dek kalmak üzere cehennem ateşi vardır. İşte rezilliğin büyüğü odur....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Şunu gerçekten bilmediler mi ki, kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse artık şübhesiz onun için, içinde ebedî olarak kalıcı olduğu Cehennem ateşi vardır. İşte büyük rezillik budur....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Allah’a ve Resulüne karşı isyan edene içinde ebedi kalacağı cehennemin olduğunu bilmiyorlar mı? İşte büyük rezillik budur....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Bilmediler mi ki kim Allah'a ve Elçisine karşı koymağa kalkarsa onun için sürekli kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte, büyük rezillik budur....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah ve Resulüne kim karşı koyarsa, onun için sürekli kalmak üzere Cehennem ateşi vardır? Asıl büyük rezillik de budur....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Bilmediler mi ki, her kim Allah'a ve resulüne kafa tutarsa ona, içinde sürekli kalacağı cehennem ateşi vardır. Büyük rezillik işte budur....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Yûnus’un kavminden başka, keşke (azabı görmeden) iman edip, imanı kendisine fayda veren bir tek memleket halkı olsaydı! (Yûnus’un kavmi) iman edince, dünya hayatında (sürüklenebilecekleri) rezillik azabını onlardan uzaklaştırmış ve onları belli bir zamana kadar yararlandırmıştık....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Helâk ettiğimiz memleketlerin halkları, keşke helâke maruz kalmadan iman etselerdi de, imanları kendilerine fayda sağlasaydı. Sadece Yûnus’un kavmi helâk olmak üzereyken iman edince, kendilerinden dünya hayatındaki rezillik rüsvaylık cezasını kaldırdık. Bir vakte kadar onları rahata kavuşturduk....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Bir kasaba halki inanmali degilmiydi ki, imanlari kendilerine fayda versin! Iste Yunus'un milleti, inandigi zaman, dunya hayatinda rezilligi gerektiren azabi onlardan kaldirdik ve onlari bir sure daha bu dunyada gecindirdik....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Bir kent halkı inanmalı değil miydi ki, imanları kendilerine fayda versin! İşte Yunus'un milleti, inandığı zaman, dünya hayatında rezilliği gerektiren azabı onlardan kaldırdık ve onları bir süre daha bu dünyada geçindirdik....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Fakat o vakit iman edip de imanları kendilerine fayda vermiş bir kasaba olsaydı? Ancak Yunus'un kavmi iman ettikleri vakit, dünya hayatında o rezillik azabını üzerlerinden kaldırmış ve bir süre onları rahata kavuşturmuştuk....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Buna rağmen (helâk ettiklerimizden, azâbımız kendine gelmeden önce) îmân edip de îmânı kendine fayda veren bir şehir (halkı daha) olsaydı ya! Ancak Yûnus’un kavmi müstesnâ. (Onlar) îmân edince, kendilerinden dünya hayâtındaki rezillik azâbını açıverdik (onlardan kaldırdık) ve kendilerini bir zamâna kadar (dünya ni'metlerinden)faydalandırdık....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Keşke bir kasaba olsaydı da inansaydı ve inanması kendisine fayda verseydi! Yalnız Yûnus'un kavmi, inanınca, dünyâ hayatında onlardan rezillik azâbını kaldırmış ve onları bir süre daha yaşatmıştık....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Bir kent inansa da imanı kendisine yarar sağlasa ya! Yûnus'un kavmi müstesna. Onlar inanınca, dünya hayatında rezillik azabını üstlerinden kaldırmış ve kendilerini belirli bir süreye kadar nimetlendirmiştik....
Yunus Suresi, 100. Ayet:
Hiç bir kişi ALLAH'ın izni olmadan inanamaz ve O, akıllarını kullanmayanları rezilliğe mahkum eder....
Hud Suresi, 66. Ayet:
(Helâk) emrimiz geldiğinde Salih’i ve beraberindeki iman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmetle helâktan ve o günün rezilliğinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Hud Suresi, 66. Ayet:
Buyrugumuz gelince, Salih'i ve beraberindeki inananlari katimizdan bir rahmet olarak o gunun rezilliginden kurtardik. Dogrusu Rabbin pek kuvvetli ve gucludur....
Hud Suresi, 66. Ayet:
Buyruğumuz gelince, Salih'i ve beraberindeki imân edenleri, katımızdan bir rahmetle kurtardık, hem de o günün rezilliğinden.. Şüphesiz ki, Rabbin yegâne güçlü ve yegâne üstündür....
Hud Suresi, 66. Ayet:
Buyruğumuz gelince, Salih'i ve beraberindeki inananları katımızdan bir rahmet olarak o günün rezilliğinden kurtardık. Doğrusu Rabbin pek kuvvetli ve güçlüdür....
Hud Suresi, 66. Ayet:
Emrimiz gelince, Salih'i ve beraberinde inanmış olanları bizden bir rahmet ile o günün rezilliğinden kurtardık. Rabbin, kuşkusuz Güçlü ve Üstündür....
Hud Suresi, 66. Ayet:
Emrimiz geldiğinde Salih'i ve beraberinde iman etmiş olanları, tarafımızdan bir rahmetle azaptan ve o günün rezilliğinden kurtardık. Çünkü Rabbindir çok güçlü, çok üstün olan....
Hud Suresi, 66. Ayet:
Nihayet emrimiz gelince, Sâlih'i ve beraberindeki inananları, katımızdan bir rahmet olarak o günün rezilliğinden kurtardık. Doğrusu Rabbin pek kuvvetlidir ve Azîz'dir....
Hud Suresi, 66. Ayet:
Emrimiz geldiğinde, Salih'i ve beraberindeki mü'minleri, tarafımızdan bir rahmetle o azaptan ve o günün rezilliğinden kurtardık. Şüphesiz ki Rabbinin yakalayışı pek güçlü, kudreti herşeye üstündür....
Hud Suresi, 66. Ayet:
Emrimiz gelince Sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin, evet O, Kavî'dir, Azîz'dir....
Rəd Suresi, 34. Ayet:
Dünya hayatında onlar için bir rezillik vardır. Âhiret azabı ise daha da çetindir; onları Allah'ın elinden kurtaracak kimse de yoktur....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
yevme el kıyâmeti
: kıyâmet günü
3.
yuhzî-him
: onları zelil edecek, rezil rüsva edecek, alçaltacak
4.
ve y...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyâmet günü (Allah), onları alçaltacak (rezil rüsva edecek). Ve onlara: “Ortaklarım nerede?” diyecek. “Onlar için ayrılıklara düştünüz.” Kendilerine ilim verilenler şöyle dedi: “Muhakkak ki rezillik ve azap, bugün kâfirlerin üstünedir.”...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyamet günü, Allah onları rezil edecek ve diyecek ki: “Uğrunda mücadele ettiğiniz ortaklarım nerede?!” Kendilerine ilim verilenler ise şöyle derler: “Şüphesiz bugün rezillik, aşağılık ve kötülük kâfirlerin üzerinedir.”...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyamet gününde (Allah), onları rezil eder ve der ki: "Kendileri hakkında (müminlere) düşman kesildiğiniz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar derler ki: "Şüphesiz bugün rezillik ve kötülük kâfirleredir."...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Bir de, Kıyamet gününde Allah onları rezil rüsvay eder, 'Hani uğrunda mü’minlere düşman kesildiğiniz ilâhlığımda, otoritemde, mülkümde, tasarruflarımda ortak saydığınız varlıklar nerede?' der. Kendilerine ilim verilen, konuyu bilen peygamberler ve mü’minler: 'Şüphesiz, bu gün rezillik rüsvaylık ve kötü muamele, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere, nankörleredir' derler....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyamet gününde onları rezil eder ve: 'Haklarında (mü'minlere) düşman olduğunuz ortaklarım hani nerede?' der. Kendilerine ilim verilenler de: 'Gerçekten bugün rezillik ve kötülük kâfirlerin üzerinedir' derler....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kiyamet gunu onlari rezil eder ve: «Haklarinda tartistiginiz Benim ortaklarim nerede?» der. Ilim sahibleri soyle derler: «Dogrusu bugun inkarcilara rezillik ve igrenclik vardir.»...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra da Allah, Kıyamet günü onları rüsvay eder de «Hakkında tartışıp (o yüzden mü'minlere) düşmanlık ederek, bana koştuğunuz ortaklar nerede ?» diye sorar. Kendilerine ilim verilenler derler ki: «Doğrusu bugün rezillik, aşağılık ve kötülük kâfirleredir.»...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyamet günü onları rezil eder ve: 'Haklarında tartıştığınız Benim ortaklarım nerede?' der. İlim sahibleri şöyle derler: 'Doğrusu bugün inkarcılara rezillik ve iğrençlik vardır.'...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyamet gününde (Allah), onları rezil eder ve der ki: «Kendileri hakkında (müminlere) düşman kesildiğiniz ortaklarım nerede?» Kendilerine ilim verilmiş olanlar derler ki: «Şüphesiz bugün rezillik ve kötülük kâfirleredir.»...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra, diriliş gününde onları rezil eder ve, 'Uğrunda tartışıp mücadele verdiğiniz 'ortaklarım' nerede,' der. Kendilerine bilgi verilenler de şöyle derler: 'Bu gün rezillik ve kötülük kafirleredir.'...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyamet günü Allah, O kâfirleri rezil rüsvay edecek ve diyecek ki: «Hani uğrunda müminlere karşı düşman kesildiğiniz ortaklarım nerede?» Kendilerine ilim verilmiş olanlar: «Şüphesiz bugünün rezilliği ve kötülüğü kâfirleredir.» diyeceklerdir....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyamet günü, Allah onlara «Uğurlarında peygamberler ile çatıştığınız ortaklarım hani nerede?» diyerek kendilerini rezil eder. Bilgi sahipleri de «Bugün rezillik ve kötü akıbet, kâfirleri kuşatmıştır» derler....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra (Allah) kıyâmet günü onları rezîl eder ve: 'Uğurlarında (mü’minlere)düşmanlık edip durduğunuz ortaklarım nerede?' buyurur. Kendilerine ilim verilmiş olanlar(peygamberlerle mü’minler) der ki: 'Şübhesiz ki bugün, rezillik ve kötülük kâfirler üzerinedir!'...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra da kıyamet gününde onları rezil eder ve der ki: Haklarında tartıştığınız Benim ortaklarım nerede? Kendilerine bilgi verilmiş olanlar derler ki: Doğrusu bugün, rezillik ve zillet kafirleredir....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyamet gününde onları rezil eder ve der ki: “Kendileri hakkında (onları kabul etmeyen müminlere karşı) düşman kesildiğiniz ortaklarım nerede?” Kendilerine ilim verilmiş olanlar derler ki: “Şüphesiz ki bugün rezillik ve kötülük kâfirlerin üzerinedir. ”...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra, Allah, kıyamet günü onları rezil edip şöyle der: -Nerede benim ortaklarım olduğu konusunda tartıştıklarınız?!” kendilerine ilim verilenler: -Bugün, rezillik ve azap kafirlerin üzerinedir, der....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyâmet günü de, onları rezil eder ve "Hani haklarında (mü'minlere) düşmanlık ettiğiniz ortaklarım nerede?" der. Kendilerine ilim verilmiş olanlar: "Bugün rezillik ve kötülük kâfirleredir!" derler....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Kıyamet gününde de Allah onları rezil eder ve sorar: 'Hani, uğrunda mü'minlere düşman kesildiğiniz şerikleriniz nerede?' Kendilerine ilim verilenler derler ki: Rezillik ve kötülük bugün kâfirlerin üzerinedir....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra kıyamet günü onları rezil edecek ve diyecek: "Kendileri için kavga çıkarıp ayrılığa düştüğünüz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar diyecekler ki: "Bugün rezillik ve kötülük, gerçeği inkâr edenleredir."...
Taha Suresi, 134. Ayet:
Eğer biz, Kur’ân’ı tebliğ ile Muhammed’i görevlendirmeden önce onları bir azap ile helâk etmiş olsaydık: 'Yâ Rabbi, bize kitabını özgürce tebliğ ile görevli bir elçi, rasul gönderseydin de, şu zillete ve rezilliğe düşmeden önce âyetlerine, Kur’ân’ına, ilkelerine, emir ve yasaklarına uysaydık' diyeceklerdi....
Taha Suresi, 134. Ayet:
Eğer onları daha önce azaba çarptırarak yok etseydik; «Ey Rabb'imiz, bu rezilliğe ve perişanlığa düşmeden önce bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysaydık, olmaz mıydı?» diyeceklerdi....
Taha Suresi, 134. Ayet:
Eğer gerçekten biz, onları bundan (kendilerini haberdâr etmeden) önce bir azâb ile helâk etseydik, elbette: 'Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de, aşağılığa ve rezilliğe düşmeden önce senin âyetlerine tâbi' olsaydık!' derlerdi....
Həcc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) İnsanlardan öylesi de vardır ki, bir ilmi, bir yol göstericisi, aydınlatıcı bir kitabı olmadığı hâlde kibirlenerek insanları Allah’ın yolundan saptırmak için, Allah hakkında tartışmaya kalkar. Ona dünyada bir rezillik vardır. Ona kıyamet gününde de yangın azabını tattıracağız....
Həcc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Bilmeden, dogruya goturen bir rehberi olmadan, aydinlatici bir kitabi da bulunmadan Allah yolundan saptirmak icin buyukluk taslayarak Allah hakkinda tartisan insan vardir. Dunyada rezillik onadir; ona kiyamet gunu yakici azabi tattiririz....
Həcc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Bilmeden, doğruya götüren bir rehberi olmadan, aydınlatıcı bir kitabı da bulunmadan Allah yolundan saptırmak için büyüklük taslayarak Allah hakkında tartışan insan vardır. Dünyada rezillik onadır; ona kıyamet günü yakıcı azabı tattırırız....
Həcc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) İnsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve (vahye dayanan) aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde, sırf Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek (kibir ve azamet içinde) Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız....
Həcc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) İnsanlardan bazısı ne bir bilgi, ne bir yol gösteren, ne de aydınlatıcı bir kitab olmadan, Allah yolundan saptırmak için (kibirinden) yanını büküp çevirerek, Allah hakkında mücâdele eder. Ona dünyada bir rezillik vardır; kıyâmet günü ise ona o yakıcı azâbı tattıracağız!...
Həcc Suresi, 9. Ayet:
1.
sâniye ıtfi-hî
: ona yan çizer, kibirlenip onu eğip büker
2.
li yudılle
: saptırmak için
3.
an sebîli allâhi
: Allah'ın yolundan
4.
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah'ın yolundan saptırmak için onu (Allah'ın dînindeki esasları) eğip büker (değiştirir). Onun için dünyada rezillik vardır. Ve ona kıyâmet günü yakıcı bir azap tattıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) İnsanlardan öylesi de vardır ki, bir ilmi, bir yol göstericisi, aydınlatıcı bir kitabı olmadığı hâlde kibirlenerek insanları Allah’ın yolundan saptırmak için, Allah hakkında tartışmaya kalkar. Ona dünyada bir rezillik vardır. Ona kıyamet gününde de yangın azabını tattıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek (kibir ve azamet içinde) Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allâh yolundan saptırmak için, hakikate sırtını döner! Dünyada onun için rezillik vardır! Kıyamet sürecinde de ona korkunç yanmanın azabını tattırırız!...
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Bunlar sırf insanları başına buyruk hale getirerek, Allah yolundan, İslâm’dan uzaklaştırıp dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlamak için, yanını eğip bükerek, tavırdan tavıra girerek Allah hakkında tartışırlar. Onlar için dünyada rezillik vardır. Kıyamet gününde ise, onlara harlı ateş azâbını tattıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah'ın yolundan saptırmak için (kibirle) kasılarak (bunu yapar). Dünyada onun için rezillik vardır; kıyamet gününde de ona yakıcı ateşin azabını tattıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Bilmeden, dogruya goturen bir rehberi olmadan, aydinlatici bir kitabi da bulunmadan Allah yolundan saptirmak icin buyukluk taslayarak Allah hakkinda tartisan insan vardir. Dunyada rezillik onadir; ona kiyamet gunu yakici azabi tattiririz....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Bilmeden, doğruya götüren bir rehberi olmadan, aydınlatıcı bir kitabı da bulunmadan Allah yolundan saptırmak için büyüklük taslayarak Allah hakkında tartışan insan vardır. Dünyada rezillik onadır; ona kıyamet günü yakıcı azabı tattırırız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) İnsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve (vahye dayanan) aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde, sırf Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek (kibir ve azamet içinde) Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
ALLAH'ın yolundan saptırmak için kibirle kasılarak gayret eder. Bu dünya hayatında onun için rezillik vardır. Diriliş gününde de ona yakıcı azabı tattırırız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah yolundan şaşırtmak (saptırmak) için büyüklük taslayarak (tartışır). Dünyada ona bir rezillik vardır. Kıyamet gününde ise ona cehennem azabını tattıracağız...
Həcc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) İnsanlardan bazısı ne bir bilgi, ne bir yol gösteren, ne de aydınlatıcı bir kitab olmadan, Allah yolundan saptırmak için (kibirinden) yanını büküp çevirerek, Allah hakkında mücâdele eder. Ona dünyada bir rezillik vardır; kıyâmet günü ise ona o yakıcı azâbı tattıracağız!...
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah'ın yolundan saptırmak için yanını eğip büker. (Büyüklenerek yüzünü çevirir). Onun için dünyada bir rezillik vardır, kıyamet gününde ise ona yangın azabını tattırırız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah yolundan saptırmak için gururla salınıp, kasılır. Ona dünya hayatında rezillik vardır. Kıyamet günü de ona yakıcı azabı tattırırız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Halkı Allah yolundan saptırmak için de büyüklük taslar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattırırız....
Qəsəs Suresi, 24. Ayet:
Fe sekâ lehumâ summe tevellâ ilez
zılli
fe kâle rabbi innî limâ enzelte ileyye min hayrin fakîr(fakîrun)....
Qəsəs Suresi, 24. Ayet:
1.
fe
: o zaman, böylece
2.
sekâ
: suladı, içirdi
3.
lehumâ
: onların ikisi
4.
summe
: sonra
Zümər Suresi, 26. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
ezâka-hum(u)
: onlara tattırdı
3.
allâhu
: Allah
4.
el hızye
: zillet, rezillik, horlanm...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Bu suretle Allah, dünya hayatında onlara rezilliği tattırdı. Ahiret azabı daha büyüktür. Keşke bunu bilselerdi!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Allâh, onlara dünya hayatında rezilliği tattırdı. Sonsuz geleceğin azabı ise elbette Ekber'dir! Eğer bilselerdi!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Allah dünya hayatında onlara, öldürülme, esaret, yere batırma, hayvana çevirilme gibi rezilliği, rüsvaylığı tattırdı. Âhiret, ebedî yurt azâbı daha büyük, daha şiddetlidir. Keşke bunu bilselerdi....
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Allah onlara, dunya hayatinda rezilligi tattirdi; ahiret azabi daha buyuktur. Keski bilseler!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Böylece Allah, onlara Dünya hayatında rezillik ve rüsvaylığı tattırdı ; şüphesiz Âhiret azabı daha büyüktür. Keşke bunu bir bilselerdi!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Allah onlara, dünya hayatında rezilliği tattırdı; ahiret azabı daha büyüktür. Keşke bilseler!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Bu suretle Allah, dünya hayatında onlara rezilliği tattırdı. Ahiret azabı daha büyüktür. Keşke bunu bilselerdi!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
ALLAH onlara dünya hayatında rezilliği tattırdı. Ahiret cezası ise daha büyüktür. Bir bilselerdi....
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Allah, dünya hayatında da onlara rezillik taddırdı. Ahiret azabı, elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi....
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Böylece Allah, onlara dünya hayâtında rezilliği tattırdı. Elbette âhiret azâbı ise, daha büyüktür. Keşke bilselerdi!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Ve Allah böylece onlara bu dünyada (da) rezilliği ve perişanlığı tattırmıştı. Ama (günahkarların) öteki dünyadaki azapları daha büyük olacaktır; (şimdi hakikati inkar edenler) keşke bunu bilseler!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Böylece Allah onlara dünya hayatında rezilliği tattırdı. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilmiş olsalardı!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Allah, onlara dünya hayatında da rezilliği tattırdı. Ahirette de daha büyük azap vardır. Eğer bilselerdi......
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Allâh, dünyâ hayâtında onlara rezillik taddırdı. Âhiret azâbı ise daha büyüktür, keşke bilselerdi!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Allah onlara dünya hayatında rezilliği tattırdı. Âhiret azabı ise daha da büyüktür. Keşke bilmiş olsalardı!...
Zümər Suresi, 26. Ayet:
Allah; onlara dünyada rezilliği tattırdı. Ahiretin azabı ise elbette daha büyüktür. Bir bilselerdi!......
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Bu yüzden, dünya hayatında onlara rezillik - zillet azabını tattıralım diye, o bahtsız günler içinde, onların üzerine dondurucu bir rüzgâr irsâl ettik! Sonsuz gelecek yaşamının azabı elbette daha rezil - rüsva edicidir. . . Onlar yardımcı da bulamazlar!...
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Bundan dolayı, biz de, onlara, dünya hayatında, rezillik, rüsvaylık cezasını tattırmak için, helâk edilecekleri o uğursuz günlerde, dondurucu bir rüzgâr estirdik. Elbette âhiret, ebedî yurt azâbı daha rüsvay edicidir. Onlara yardım da edilmeyecek....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Rezillik azabini onlara dunya hayatinda tattirmak icin ugursuz gunlerde uzerlerine dondurucu bir kasirga gonderdik. Ahiret azabi ise daha cok alcalticidir ve onlar yardim da gormezler....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Bu yüzden üzerlerine o uğursuz günlerde bir kasırga gönderdik, bunu Dünya hayatında onlara rezillik rüsvaylık azabını tattırmak için yaptık. Âhiret azabı ise daha rüsvay edicidir ve onlar yardım da göremezler....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Rezillik azabını onlara dünya hayatında tattırmak için uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise daha çok alçaltıcıdır ve onlar yardım da görmezler....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Bu yüzden biz de onlara dünya hayatında rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise elbette daha çok rezil edicidir. Onlara yardım da edilmeyecektir....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Biz de onlara dünya hayatında rezillik azabını taddırmak için o uğursuz günlerde, üzerlerine dondurucu bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı ise daha da kepazeliktir ve onlara hiç yardım edilmez....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Bunun üzerine, dünya hayâtında rezillik azâbını kendilerine tattırmak için, o uğursuz günlerde, üzerlerine dondurucu bir kasırga gönderdik. Âhiret azâbı ise elbette daha rezîl edicidir; onlara (orada) yardım da edilmez....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Biz de onların üzerine, o uğursuz günlerde bir kasırga gönderdik. Bunu onlara dünya hayatında bir rezillik ve rüsvaylık tattırmak için yaptık.Âhiret azabı ise daha çok rüsvay eder. Hem orada hiç kimse kendilerine yardım edemez....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Biz de onlara dünyâ hayâtında rezillik azâbını taddırmak için o uğursuz günlerde, üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Âhiret azâbı ise daha da kepaze edicidir. Onlara hiç yardım edilmeyecektir....
Vaqiə Suresi, 30. Ayet:
Ve
zılli
n memdûd(memdûdin)....
Vaqiə Suresi, 30. Ayet:
1.
ve
zılli
n
: ve gölge, gölgeli yer, gölgeler
2.
memdûdin
: uzamış, uzun uzun, uzayan
...
Vaqiə Suresi, 43. Ayet:
Ve
zılli
n min yahmûm(yahmûmin)....
Vaqiə Suresi, 43. Ayet:
1.
ve
zılli
n
: ve gölge, gölgeli yer, gölgeler
2.
min yahmûmin
: kara dumandan
...
Həşr Suresi, 5. Ayet:
Inkarci kitap ehlinin yurtlarinda hurma agaclarini kesmeniz veya onlari kesmeyip govdeleri uzerinde ayakta birakmaniz Allah'in izniyledir. Allah yoldan cikanlari boylece rezillige ugratir....
Həşr Suresi, 5. Ayet:
İnkarcı kitap ehlinin yurtlarında hurma ağaçlarını kesmeniz veya onları kesmeyip gövdeleri üzerinde ayakta bırakmanız Allah'ın izniyledir. Allah yoldan çıkanları böylece rezilliğe uğratır....
Qiyamə Suresi, 5. Ayet:
Fakat insan kendi önünde rezillik sergilemeyi ister....
Mürsəlat Suresi, 30. Ayet:
İntalikû ilâ
zılli
n zî selâsi şuâb(şuâbin)....
Mürsəlat Suresi, 30. Ayet:
1.
intalikû
: gidin
2.
ilâ
: ... e
3.
zılli
n
: gölge
4.
zî
: sahip
Mutəffifin Suresi, 7. Ayet:
Hayır, iş düşündükleri gibi değil! Rezilliğe batmışların kitabı, karanlık ve pis bir çukurun, Siccîn'in ta içindedir....
İnşiqaq Suresi, 16. Ayet:
Andolsun gün battıktan sonraki kızıllığa....
İnşiqaq Suresi, 16. Ayet:
Hayır, şafak'a (Güneş battıktan sonra ufukta beliren kızıllık veya ondan bir süre sonra beliren sarılık) yemin ederim....
İnşiqaq Suresi, 16. Ayet:
Andolsun akşamın kızıllığına,...
İnşiqaq Suresi, 16. Ayet:
(16-18) Yemîn ederim o şafağa (akşamın kızıllığına)! Geceye ve (karanlığında)topladığı şeylere! (Nûrunu) topla(yıp dolunay hâline gel)diği zaman, aya!...
İnşiqaq Suresi, 16. Ayet:
İş, sandıkları gibi değil! Yemin ederim akşamın kızıllığına,...
İnşiqaq Suresi, 17. Ayet:
(16-18) Yemîn ederim o şafağa (akşamın kızıllığına)! Geceye ve (karanlığında)topladığı şeylere! (Nûrunu) topla(yıp dolunay hâline gel)diği zaman, aya!...
İnşiqaq Suresi, 18. Ayet:
(16-18) Yemîn ederim o şafağa (akşamın kızıllığına)! Geceye ve (karanlığında)topladığı şeylere! (Nûrunu) topla(yıp dolunay hâline gel)diği zaman, aya!...
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Ne olurdu, iman edip de imanları kendilerine yarar sağlamış bir kent olsaydı ya? Ancak Yûnus'un toplumu ayrıdır. Onlar iman ettikleri vakit, basit dünya yaşamında o rezillik azabını üzerlerinden kaldırdık ve onları bir süreye kadar yararlandırdık. ...
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Bu yüzden Biz de onlara bu en basit dünya hayatında rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde dondurucu bir kasırga gönderdik. Âhiret azabı ise elbette daha çok rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez. ...
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
"Sonra kıyâmet günü Allah, onları rezil-rüsva edecek ve “Hani uğrunda düşmanlık ettiğiniz ortaklarım nerede?” diyecektir. Kendilerine bilgi verilmiş olan kimseler: “Şüphesiz ki bugün rezillik-rüsvalık ve kötülük, kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler üzerinedir” diyecekler. "...
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Ve Allah'ın tanıtıldığı-öğretildiği okullarını, içlerinde Allah'ın adı anılmasın diye engelleyen ve onların yıkımı için uğraşan kişiden daha kendi benliğine haksızlık eden kim olabilir?!.. Böylelerinin, Allah'ın tanıtıldığı-öğretildiği o okullara girmeleri ancak korka korka olacaktır. Onlar için dünyada bir rezillik vardır. Bunlar için âhirette de büyük bir azap vardır. ...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
"Ey Elçi! Kalpleri iman etmediği hâlde ağızlarıyla “İnandık” diyen kimseler ve Yahudileşmişlerden, durmadan yalana kulak veren ve sana gelmeyen kimseler için dinleyen/ casusluk eden, küfür; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddediş içinde koşuşan şu kimseler seni üzmesin. Onlar, kelimeyi yerlerinden kaydırıp değiştirirler. “Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!” derler. Allah, bir kimseyi dinden çıkma ateşine düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey ...
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Məscidlərində Onun adının zikr edilməsinə mane olan (qadağan edən) və onların (məscidlərin) xarab olmasına çalışan kimsədən daha zalım kim vardır? Onlar qorxmadan oraya (məscidlərə) girə bilməz (ancaq qorxa-qorxa girərlər). Onlar üçün dünyada rəzillik, axirətdə də ‘əzim əzab’ (ən böyük əzab) vardır....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah və Onun Rəsulu ilə savaşanların və yer üzündə fitnə-fəsad çıxarmağa çalışanların cəzası ancaq öldürülmələri və ya asılmaları ya da əllərinin və ayaqlarının çarpaz kəsilməsi və ya olduqları yerdən sürgün edilmələridir. Bu onların dünyadakı rəzilliyidir. Axirətdə isə onlara ‘böyük əzab’ vardır....
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Rəsul! Ağızlarıyla iman etdik deyib, qəlbləri iman etməyənlərdən küfrdə yarışanlar səni üzməsin. Yəhudilərdən dinləyənlərin bir qismi sənin yanına gəlməyən başqa bir camaata yalan danışmaq üçün dinləyənlərdir. Kəlmələrin yerlərini sonradan dəyişdirərək: ‘Əgər sizə bu verilsə, o zaman onu alın, əgər (belə) verilməzsə, o təqdirdə çəkinin.’ deyərlər. Allah kimin fitnə içində qalmasını dilərsə, artıq sən onun üçün Allahdan gələn bir şeyə əsla mane olacaq deyilsən. Onlar elə kəslərdir ki, Allah on...
Ənam Suresi, 124. Ayet:
Onlara bir ayə gəldiyi zaman: ‘Allahın rəsullarına verilən şeyin eynisi bizə də verilmədikcə (verilənə qədər) əsla inanmarıq.’ dedilər. Risalətini kimə verəcəyini Allah ən yaxşı biləndir. Günah işlədən kəslərə etmiş olduqları hiylələr səbəbiylə yaxında Allahın hüzurunda bir zillət (rəzillik, alçaqlıq) və şiddətli əzab gələcəkdir....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Allah və Onun Rəsuluna qarşı kim həddi aşarsa, artıq onun üçün mütləq orada əbədi qalacağı cəhənnəm atəşinin olduğunu bilmirlərmi? Bu, böyük rüsvayçılıqdır (rəzillikdir)....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
Onlar üçün Əhsənül hüsna və daha üstünü (daha çoxu, Allahın camalını görmək) vardır. Onların üzlərini bir kədər bürüməz və bir zillət (rəzillik, alçaqlıq) yoxdur. Onlar cənnət xalqıdır. Onlar orada davamlı qalanlardır....
Nəhl Suresi, 27. Ayet:
Sonra qiyamət günü (Allah) onları alçaldacaq (rəzil, rüsvay edəcək). Onlara: ‘Şəriklərim haradadır?’ deyəcək. ‘Onlar üçün ayrılığa düşdünüz.’ Elm verilmiş kəslər belə dedi: ‘Şübhəsiz ki, rəzillik və əzab bu gün kafirlər üçündür.’...
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allahın yolundan sapdırmaq üçün onu əyib bükər (Allahın dinindəki əsasları dəyişdirər). Onun üçün dünyada rəzillik vardır. Ona qiyamət günü yandırıcı bir əzab daddıracağıq....
Möminun Suresi, 103. Ayet:
Və kimin ölçülmüşləri yüngül və dəyərsiz (küfr əqidələri, əxlaqi rəzilliklər və haram əməllər) olsa, öz varlıqları barəsində ziyana düşmüş və Cəhənnəmdə əbədi qalacaq kəslər onlardır....
Ənam Suresi, 124. Ayet:
Onlara bir ayə gəldiyi zaman: “Allah elçilərinə verilənin bir bənzəri bizə də verilənə qədər əsla inanmayacağıq”, – deyərlər. Allah elçilik vəzifəsini kimə verəcəyini çox yaxşı bilir. Günah işləyənlərə Allah qatından bir rəzillik və etdikləri hiyləgərlik səbəbi ilə şiddətli bir əzab üz verəcək....
Ənam Suresi, 124. Ayet:
Və onlara bir ayə gəldiyi zaman: "Allahın elçilərinə verilən şeylər bizə də verilməsə, qətiyyən iman gətirməyəcəyik" dedilər. Allah elçilik vəzifəsini kimə verəcəyini daha yaxşı bilir. Günahkarlara, işlətdikləri hiylələrindən ötrü Allah dərgahında rəzillik və çətin bir əzab var....