Maidə Suresi, 104. Ayet: Onlara:
'Allah’ın indirdiğine, Kur’ân’a ve ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah’a, sünnetine gelin' denildiği zaman:
'Gördüğümüz, bildiğimiz, babalarımızın yolu, hayat tarzı bize yeter' derler. Ataları hiçbir şey bilmez ve hak yolu benimsememiş, doğruyu, aydınlığı, hayrı ve refahı bulamamış kimseler ise de mi, onların yolundan gidecekler?...
Maidə Suresi, 110. Ayet: Allah o zaman:
'Ey Meryem’in oğlu Îsâ, senin ve annenin üzerindeki nimetlerimi hatırlayarak şükret. Hani seni, kâinattaki tabiî, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni içeren, ihyâ eden, insanları ve toplumları pislikten arındıran kitabı getiren elçi Cebrâil ile desteklemiştim. Beşikte iken de, insanlarla olgunluk çağındaki peygamber vasfınla konuşuyordun. Sonra okuma yazmayı, kutsal kitaplara vukufu, ilmi, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, hekimliği, yazılı ve şifahî bilgil...
Əraf Suresi, 143. Ayet: Musa (A.S), tayin ettiğimiz (belirlediğimiz) zamanda gelince, Rabbi onunla konuştu. (Musa A.S) şöyle dedi: “Rabbim, bana (Kendini) göster, Sana bakayım.” (Allahû Tealâ): “Beni asla göremezsin. Ve fakat dağa bak! O, mekânını kararlı tutabilirse (yerinde durabilirse); o zaman sen, Beni görürsün.” buyurdu. Rabbi, dağa tecelli ettiği zaman onu paramparça etti. Musa (A.S), bayılarak yere düştü. Sonra ayıldığı zaman: “Sen Sübhan'sın (Seni tenzih ederim). Sana tövbe ederim. Ben, mü'minlerin ilkiyim.” d...
Nəhl Suresi, 86. Ayet: İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşanlar, ortak koştukları şeyleri gördükleri zaman:
'Rabbimiz, işte bunlar, seni bırakıp, kulların durumundakilerden tapmış olduğumuz, ilâhlığında, otoritende, mülkünde, tasarruflarında sana ortak saydığımız varlıklar' derler. Onlar da:
'Siz kesinlikle yalan söylüyorsunuz.' diye cevabı yapıştırırlar....
Fussilət Suresi, 14. Ayet: Rasuller onlara, önlerinden, arkalarından gelerek, bilgi alanları içinde, kavrama alanları dışındaki konularda konuşarak, açıklamalar yaparak:
'Allah’tan başkasını ilâh tanımayın, başkasına kulluk ve ibadet etmeyin' dedikleri zaman:
'Rabbimizin sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı elbette melekler indirirdi. Onun için, biz sizin özgürce tebliğ ile görevlendirildiğiniz dini kabul etmiyoruz, inkâr ediyoruz.' dediler....
Şura Suresi, 44. Ayet: Allah kimin hak yoldan uzaklaşmasına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihine özgürlük tanırsa, artık bundan sonra onu hiç kimse koruyamaz, ona hiç kimse yardım edemez. Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, inkârda, isyanda ısrar eden zâlimlerin, azâbı gördükleri zaman:
'Dünyaya dönecek bir yol, bir çıkış yolu var mı?' dediklerini göreceksin....