Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabb'i onu iyi bir şekilde kabul etti. Ve onu iyi bir şekilde yetiştirdi. Onu,
Zekeri
ya'nın korumasına verdi.
Zekeri
ya ne zaman mihraba girse, onun yanında yiyecek bir şey bulurdu. "Ey Meryem! Bunlar sana nereden geldi?" derdi. O da "Bunlar, Allah'tandır." derdi. Kuşkusuz, Allah, hak edeni, hesapsız olarak rızıklandırır....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
ya, Rabb'ine dua etti: "Rabb'im! Bana katından iyi bir nesil bağışla. Kuşkusuz, Sen duayı işitensin."...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yayı, Yahyayı, Îsa'yı ve İlyası da. Hepsi de salihlerdendi....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Rabb'inin, kulu
Zekeri
ya'ya rahmetinin zikridir....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
"Ey
Zekeri
ya! Biz, sana ismi Yahya olan ve daha önce dengi görülmemiş bir oğul müjdeliyoruz."...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Ve
Zekeri
yya'yı da an! Rabb'ine: "Rabb'im! Beni tek başıma bırakma, Sen varislerin en hayırlısısın." diye seslenmişti....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Hatırlayın ki, bir vakit; “- Ey Mûsâ, biz, bir türlü yemeğe (Kudret helvası ile bıldırcın etinden ibaret olan yemeğe) mümkün değil katlanamayacağız; artık sen, bizim için Rabbine duâ et de, arzın yetiştirdiği şeylerden: sebzesinden, kabağından, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarıversin” dediniz. Musâ’da: “- O hayırlı olanı, şu daha aşağı olanla değişmek mi istiyorsunuz? Bir şehire inin, orada size istediğiniz (sebzeler) var.” dedi. Onların üzerine horluk ve yoksulluk yüklendi ve Alla...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Celâlim hakkı için: Biz Mûsâ’ya Tevrat’ı verdik ve Mûsâ’dan sonra birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem’in oğlu Îsa’ya ölüleri diriltmek gibi, açık mûcizeler verdik ve onu Cebraîl Aleyhisselâm ile kuvvetlendirdik. Artık size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle bir peygamber geldikçe kibirlendiniz ve inad ettiniz. Peygamberlerden bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürdünüz (
Zekeri
yyâ ve Yahyâ gibi)....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
And olsun ki, Mûsâ’ya Kitâb’ı (Tevrât’ı) verdik ve ondan sonra ard arda peygamberler gönderdik. Meryemoğlu Îsâ’ya da mu'cizeler verdik ve Rûhü’l-Kudüs(Cebrâîl) ile ona kuvvet verdik. Buna rağmen, ne zaman bir peygamber nefislerinizin hoşlanmadığı bir şeyi size getirdi ise, büyüklük taslamadınız mı? Bu yüzden bir kısmını yalanladınız, (
Zekeri
yyâ ve Yahyâ’ya yaptığınız gibi) bir kısmını da öldürüyordunuz....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Fe tekabbelehâ rabbuhâ bi kabûlin hasenin ve enbetehâ nebâten hasenen, ve keffelehâ
zekeri
yyâ kullemâ dehale aleyhâ
zekeri
yyal mihrâbe, vecede indehâ rızkâ(rızkan), kâle yâ meryemu ennâ leki hâzâ kâlet huve min indillâh(indillâhi), innallâhe yerzuku men yeşâu bi gayri hısâb(hısâbın). ...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
1.
fe tekabbele-hâ
: böylece onu kabul etti (buyurdu)
2.
rabbu-hâ
: onun Rabbi
3.
bi kabûlin hasenin
: güzel bir kabul ile
4.
v...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Böylece Rabbi onu güzel bir kabulle kabul buyurdu, güzel bir şekilde yetiştirdi. Ve
Zekeri
yya (A.S)'ı, ona bakmakla mükellef kıldı.
Zekeri
yya (A.S), onun yanına mihraba her girişinde, onun yanında bir rızık bulurdu, "Yâ Meryem, bu sana nasıl, nereden (geldi)" deyince, o da: "O, Allah'ın katından" diyordu. Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi hesapsız rızıklandırır....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi.
Zekeri
ya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi.
Zekeri
ya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. “Meryem! Bu sana nereden geldi?” derdi. O da “Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi, onu iyi bir sûrette kabul etti, bir nebat yetiştirir gibi onu yetiştirdi, geliştirdi,
Zekeri
yya'yı da onun hizmetine memûr etti.
Zekeri
yya, ne vakit mihraba girse yanında bir yiyecek bulurdu. Yâ Meryem demişti, bunlar nereden geliyor sana? Meryem, Allah'tan demişti, şüphe yok ki Allah dilediğini sayısız rızıklarla rızıklandırır....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi Meryem'e hüsnü kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi.
Zekeri
yya yı da onun bakımı ile görevlendirdi.
Zekeri
yya, onun yanına, mâbede her girişinde orada bir rızık bulur ve "Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?" der; o da: Bu, Allah tarafındandır. Allah, dilediğine sayısız rızık verir, derdi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi onu hoşnutlukla kabul etti ve nadide bir çiçek gibi yetiştirdi.
Zekeri
yya'nın himayesine verdi.
Zekeri
yya mabede her girişinde, Onun yanında yeni yiyecekler bulur, sorardı: "Yâ Meryem, bunlar nereden?" Cevap verirdi Meryem: "Bu Allâh'ın indîndendir" (O'nun merhameti sonucu, kullarıyla ulaşmakta). Muhakkak ki Allâh, dilediğine dilediğince yaşam gıdası (rızık) verir....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Erkek hizmetkârın yerini dolduramaz zannettikleri Meryem’e, yaratan, yaşama kabiliyeti gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden Rabbi o derece hüsnü kabul gösterdi ki, onu, ilk yaratılışa benzer bir yaratma ile, bir ümmete hizmet edecek, dölsüz, güzel bir oğul ihsanına layık gördü. Onun bakımını, nafakasını, ihtiyaçlarının karşılanmasını,
Zekeri
yya’nın sırtına yükledi, onu
Zekeri
yya’nın himayesine verdi.
Zekeri
yya onun yanına, mabeddeki özel bölmeye her girişinde Meryem’in ...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti; güzel bir şekilde yetiştirip büyüttü ve onun bakımını
Zekeri
yya'nın yükümlülüğüne verdi.
Zekeri
yya ne zaman onun bulunduğu mabede girse yanında yiyecek bulurdu. 'Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor?' derdi. O da: 'Allah'ın katındandır. Şüphesiz Allah dilediğine hesapsız rızık verir' derdi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi.
Zekeri
ya'yı ondan sorumlu kıldı.
Zekeri
ya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi, Meryem’i güzel bir kabul ile kabul buyurdu ve onu iyi bir şekilde yetiştirdi ve (eniştesi)
Zekeri
yya peygamberi de ona kefil (himayesine memur) kıldı.
Zekeri
yya ne zaman Meryemin bulunduğu mihraba girdiyse, onun yanında bir yiyecek buldu. “-Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor?” dedi. O da: “- Bu Allah tarafından, şüphe yok ki Allah dilediğini hesapsız olarak rızıklandırır” dedi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi onu guzel bir kabulle karsiladi, guzel bir bitki gibi yetistirdi; onu
Zekeri
ya'nin himayesine birakti.
Zekeri
ya mabedde onun yanina her girisinde, yaninda bir yiyecek bulurdu. «Ey Meryem! Bu sana nereden geldi?» demis, o da: Bu, Allah'in katindandir» cevabini vermisti. Dogrusu Allah diledigini hesapsiz riziklandirir....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi,
Zekeri
yya'yı ona bakmakla görevlendirdi.
Zekeri
yya ne kadar kızın bulunduğu mihraba girdiyse onun yanında yeni bir yiyecek buldu. «Meryem ! bu sana nereden ?» diye sorunca, o da «Bu, Allah tarafındandır» dedi. Doğrusu Allah dilediğine hesapsız rızık verir....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi onu güzel bir kabulle karşıladı, güzel bir bitki gibi yetiştirdi; onu
Zekeri
ya'nın himayesine bıraktı.
Zekeri
ya mabedde onun yanına her girişinde, yanında bir yiyecek bulurdu. 'Ey Meryem! Bu sana nereden geldi?' demiş, o da: Bu, Allah'ın katındandır' cevabını vermişti. Doğrusu Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi Meryem'e hüsnü kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi.
Zekeri
yya'yı da onun bakımı ile görevlendirdi.
Zekeri
yya, onun yanına, mâbede her girişinde orada bir rızık bulur ve «Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?» der; o da: Bu, Allah tarafındandır. Allah, dilediğine sayısız rızık verir, derdi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi, adağını güzel bir şekilde kabul etti ve onu
Zekeri
ya'nın himayesinde güzel bir çiçek gibi yetiştirdi.
Zekeri
ya, tapınakta onun yanına her girişinde yanında yiyecekler bulurdu. 'Meryem, bunlar sana nereden geliyor,' diye sorduğunda, 'Bu, ALLAH katındandır. ALLAH dilediğini hesapsız rızık verir,' derdi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine rabbı onu güzel bir kabul ile kabul buyurdu ve güzel bir surette yetiştirdi,
Zekeri
yanın himayesine verdi,
Zekeri
yya onun üzerine mihraba her girdikçe yanında yeni bir rızk bulur, ya Meryem! bu sana nereden? derdi, o da Allah tarafından, derdi: Şüphe yok ki Allah dilediğini hisabsız merzuk buyurur...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi, onu hoşnutlukla kabul buyurdu, onu güzel bir biçimde yetiştirdi ve
Zekeri
yya'nın himayesine verdi.
Zekeri
yya, onun yanına mihraba her girdikçe yeni bir yiyecek bulur ve: «Ey Meryem, bu sana nereden?» derdi. O da: «Allah tarafından» derdi. Şüphe yok ki, Allah dilediğine sayısız rızık verir....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve
Zekeri
yya'nın himayesine verdi.
Zekeri
yya ne zaman kızın bulunduğu mihraba girse, onun yanında yeni bir yiyecek bulurdu. «Meryem! Bu sana nereden geldi?» deyince, o da: «Bu, Allah katındandır.» derdi. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verir....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi onu güzelce kabul etti. Onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi, bakımıyla
Zekeri
yya'yı görevlendirdi.
Zekeri
yya ne zaman o mabede girse çocuğun yanında yiyecek bulur ve 'Ey Meryem bu sana nereden geldi' diye sorardı. Meryem de: Allah tarafından geldi, hiç kuşkusuz Allah dilediğine hesapsız rızık verir' derdi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine rabbi, onu güzel bir kabul ile kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi.
Zekeri
ya'yı ondan sorumlu kıldı.
Zekeri
ya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Tanrı katındandır. Şüphesiz Tanrı, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi onu iyi bir rızaa ile kabul etdi. Onu güzel bir nebat gibi büyütdü.
Zekeri
yyâyi de ona (bakmıya) me'mur etdi.
Zekeri
yyâ ne zaman (kızın bulunduğu) mihraaba girdiyse onun yanında bir yiyecek buldu: «Meryem, bu sana nereden (geliyor?)» dedi. O da: Bu, Allah tarafından. Şübhe yokdur ki Allah kimi dilerse ona sayısız rızık verir» dedi. ...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Böylece Rabbi onu (Meryem’i, annesinden) güzel bir kabûl ile kabûl etti ve onu güzel bir bitki (bir çiçek) gibi yetiştirdi; ve onu (akrabâsı bulunan)
Zekeri
yyâ’nın himâyesine verdi. Ne zaman
Zekeri
yyâ onun yanına ma'bede girse, yanında bir rızık bulurdu. 'Ey Meryem! Bu sana nereden (geldi)?' derdi. (O da:) 'Bu, Allah tarafındandır!' derdi. Şübhesiz ki Allah, dilediğini hesabsız olarak rızıklandırır....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbı onu güzel bir kabul ile karşıladı. Onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi.
Zekeri
yya'nın himayesine verdi.
Zekeri
yya mihraba her girişinde onun yanında bir yiyecek bulurdu. Ey Meryem, bu sana nereden? derdi. O da: Allah tarafından, derdi. Şüphe yok ki Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi, kız çocuğunu hoşnutlukla kabul etti, onu güzelce büyüttü ve
Zekeri
ya'nın himayesine verdi.
Zekeri
ya, ne zaman onu mabedde ziyaret ettiyse yanında yiyeceklerle görür ve sorardı: "Ey Meryem, bunlar sana nereden geliyor?" Meryem: "Bunlar Allah'tandır; Allah, dilediğine hesapsız rızık bağışlar!" diye cevap verirdi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Artık onu Rabbisi bir güzel kabul ile kabul buyurdu ve onu bir güzel nebat olarak yetiştirdi.
Zekeri
ya'yı da ona bakmaya memur etti.
Zekeri
ya her ne zaman mahfilde onun yanına girse, onun yanında bir rızık bulurdu. «Ya Meryem! Bu sana nereden geldi?» O da «Bu, Allah tarafından,» der idi. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ dilediğini hesapsız merzûk buyurur....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi ona güzel bir kabul ile karşılık verdi, onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve
Zekeri
yâ'nın himayesine bıraktı.
Zekeri
yâ onun yanına mâbede her girişinde yanında bir rızık bulur ve: “Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor?” derdi. O da “Allah tarafından!” derdi. Şüphesiz ki Allah dilediği kimseye hesapsız rızık verir....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi, onu güzel bir kabul ile karşıladı ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi.
Zekeri
ya’yı da ona bakmakla görevlendirdi.
Zekeri
ya ne zaman yanına, onun bulunduğu ibadet mahalline girse O’nun yanında bir yiyecek bulurdu: -Meryem, bu sana nereden geldi? dediğinde O şöyle cevap verirdi: -Bu, Allah katından! Doğrusu Allah, dilediği kimseye hesapsız rızık bağışlar....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi onu güzellikle kabul buyurdu ve pek güzel bir tarzda yetiştirdi. Onu
Zekeri
yya’nın eğitim ve himayesine verdi.
Zekeri
yya onun yanına Mâbede ne zaman girse beraberinde yiyecekler bulurdu. "Meryem! Bu yiyecekleri nereden buluyorsun?" deyince de o: "Bunlar Allah tarafından gönderiliyor. Muhakkak ki Allah dilediğine sayısız rızıklar verir." derdi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve
Zekeri
yyâ da onun bakımını üstlendi.
Zekeri
yyâ, onun yanına, mihrâba her girdiğinde yanında bir rızık bulurdu. "Ey Meryem, bu sana nereden?" derdi. (O da) "Bu, Allâh katından" derdi. "Allâh, dilediğine hesapsız rızık verir."...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi.
Zekeri
ya'yı da ona sorumlu kıldı.
Zekeri
ya, ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: «Meryem, sana nerden bu?» deyince, «Bu, Allah katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir» dedi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi onun duasını güzel bir şekilde kabul etti ve Meryem'i güzel bir çiçek gibi yetiştirdi; onu
Zekeri
ya'nın himayesine verdi.
Zekeri
ya ne zaman mihraba girecek olsa, onun yanında yiyecek bulurdu. 'Meryem, bunlar nereden geldi?' diye sorar, Meryem de 'Allah katından' diye cevap verirdi. Gerçekten de Allah dilediğini hesapsız şekilde rızıklandırır....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Allah, onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi besleyip büyüttü. Onu,
Zekeri
yya'nın korumasına verdi.
Zekeri
yya, mihrapta onun yanına her girdiğinde, orada bir rızık bulur ve sorardı: "Meryem, bu sana nereden?" Meryem de "Bu, Allah katındandır; çünkü Allah dilediğini hesapsızca rızıklandırır." derdi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Hunâlike deâ
zekeri
yyâ rabbeh(rabbehu), kâle rabbi heblî min ledunke zurriyyeten tayyibeh(tayyibeten), inneke semîud duâ’(duâi). ...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
1.
hunâlike
: orada, işte orada
2.
deâ
zekeri
yyâ
:
Zekeri
yya (A.S) dua etti
3.
rabbe-hu
: Rabbine
4.
kâle rabbi
: ...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Zekeri
yya (A.S), işte orada Rabbine dua etti: "Rabbim, bana Senin katından temiz bir nesil bağışla, muhakkak ki sen duayı en iyi işitensin" dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
ya Rabbine dua etti: “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Zekeri
yya, orada Rabbine dua etmiş, yâ Rabbi demişti, sen katından tertemiz bir soy ver bana, muhakkak ki duaları duyansın sen....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yya, Rabbine dua etti: Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin, dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Aynı yerde
Zekeri
yya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana ledünnünden (rahmeti sonucu özel melekî kuvve açığa çıkışıyla) tertemiz bir nesil hibe et. Sen kesinlikle duamı işitensin (yönelişimi algılayansın). "...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
İşte orada,
Zekeri
yya Rabbine dua etti: 'Rabbim, bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen dualara icabet edensin.' dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yya Rabbine dua etti. 'Ey Rabbim! Bana kendi katından temiz bir nesil ver. Sen duayı işiticisin' dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
ya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Zekeri
yya (Aleyhisselâm) orada yiyecekleri görünce Rabbine şöyle dua etti: “- Ey Rabbim, bana senin katından bir pâk ve mübarek çocuk ihsan et; muhakkak ki sen duâyı hakkıyle kabul edicisin.”...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
ya Rabbine dua etti: «Ya Rabbi! Bana kendi katindan temiz bir soy bahset, dogrusu Sen duayi isitirsin"....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
işte orada
Zekeri
yya, Rabbine duâ ederek dedi ki: Rabbim ! bana kendi katından temiz bir soy bağışla Şüphesiz ki sen duayı işitirsin....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
ya Rabbine dua etti: 'Ya Rabbi! Bana kendi katından temiz bir soy bahşet, doğrusu Sen duayı işitirsin'....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yya, Rabbine dua etti: Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin, dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Zekeri
yya oracıkta Rabbine dua etti: 'Rabbim,' dedi, 'katından bana tertemiz bir soy ver, Sen duaları işitensin.'...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
O aralık
Zekeri
yya rabbına dua etti: Yarab! dedi: Bana ledünnünden bir temiz zürriyyet ihsan eyle şüphesiz ki sen duayı işidensin...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
O aralık
Zekeri
yya Rabbine: «Ey Rabbim, bana katından temiz bir soy ihsan eyle; şüphesiz sen duayı işitensin!» diye dua etti....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yya, Rabbine dua etti: «Rabbim! Bana katından hayırlı bir nesil ver. Şüphesiz sen, duayı hakkıyle işitensin» dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yya, Rabbine dua etti; 'Ey Rabbim, bana kendi tarafından temiz bir soy bağışla, hiç kuşkusuz sen şu duayı işitensin' dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
ya rabbine dua etti: "rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yyâ Rabbine düâ etdi: «Rabbim, bana senin tarafından çok temiz bir zürriyyet ihsan et. Muhakkak Sen düâyı hakkıyla işidensin». ...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yyâ Rabbine duâ etti. Dedi ki: 'Rabbim! Bana, tarafından temiz bir zürriyet ihsân eyle! Şübhesiz ki sen, duâyı hakkıyla işitensin.'...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yya Rabbına dua etti: Rabbım; bana katından temiz bir şey bahşet. Muhakkak Sen duayı işitensin....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Aynı yerde
Zekeri
ya Rabbine yalvardı: "Ey Rabbim! Rahmetinle bana güzel bir zürriyet bağışla; zira Sen, her yakarışı duyarsın."...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
O vakit
Zekeri
ya Rabbine dua ederek dedi ki: «Yarabbi! Bana kendi tarafından pek temiz bir zürriyet bağışla. Şüphe yok ki, Sen duayı hakkıyla işiticisin.»...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yâ Rabbine duâ etti. “Ey Rabbim! Tarafından bana hayırlı bir nesil bağışla. Doğrusu sen duâyı işitensin. ” dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Zekeri
ya orada Rabbine dua etti: -Rabbim, bana katından tertemiz bir soy ver! Sen duayı en iyi bir şekilde işitensin, dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
İşte o sırada
Zekeri
yya Rabbine niyaz edip "Ya Rabbî, dedi, bana Senin tarafından tertemiz, hayırlı zürriyet ihsan eyle! Şüphesiz ki Sen duaları işitip icabet edersin."...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yyâ, Rabbine du'â etmiş: "Rabbim, demişti, bana katından temiz bir nesil ver. Sen du'âyı işitensin!"...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
ya Rabbine dua etti: «Rabbim bana katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin» dedi....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Zekeri
ya da o sırada Rabbine dua ederek, 'Yâ Rabbi, bana yüce katından tertemiz bir nesil bağışla. Şüphesiz ki Sen duaları işitensin' demişti....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Zekeri
yya orada Rabbine yakarmıştı: "Rabbim, demişti, katından bana tertemiz bir soy bağışla. Sen yakarışı en iyi duyansın."...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine, o (
Zekeri
yya A.S) mihrabda kaim olarak namaz kılarken, melekler, "Allah'ın, onu, "Allah'tan bir kelimeyi (Hazreti İsa'yı) tasdik edici olarak, seyyid, nefsine hakim, ve Nebî olan, salihlerden "Yahya" ile müjdelediğini" nidâ ettiler (bildirdiler)....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
ya mabedde namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
yya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
yya mabette, kıyamda, namaz kılarken melekler ona: 'Allah sana, kendisinden gelen 'ol’ emri mûcizesini, Îsâ’nın doğum mûcizesini tasdik eden, görüşüne başvurulan lider, nefsine hâkim, kudretli, dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi müslümanlardan, salihlerden bir peygamber olarak Yahyâ’yı müjdeliyor' diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine,
Zekeri
yya (Aleyhisselâm) mihrab’da namaz kılmağa durduğu sırada, hemen melekler ona şöyle seslendi; “- Haberin olsun, Allah sana Yahya adlı çocuğu müjdeliyor. O, Allah’dan gelen bir kelimeyi (Hz. Îsa’yı) tasdik edecek, kavminin efendisi olacak, nefsine hâkim bulunacak ve sâlihlerden bir peygamber olacaktır.”...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine
Zekeri
yya mihrabda namaz kılarken melekler ona seslendi: Allah'tan bir kelime (olan İsâ)yı tasdîk edici, baş olmaya lâyık, son derece nefsine hâkim, iffetli ve iyilerden bir peygamber olmak üzere Allah Yahya'yı sana müjdeliyor....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
yya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
yya mabedde namaz kılarken melekler ona: «Allah sana, Allah'dan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.» diye ünlediler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine
Zekeri
yya, mabette namaz kılarken melekler ona şöyle seslendiler; Allah sana Yahya'yı müjdeliyor. O, Allah'ın dolaysız kelimesini doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.'...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
ya mihrapta kâim olarak namaz kılmakta iken ona melekler nidâ etti: «Muhakkak Allah Teâlâ sana Allah tarafından olan bir kelimeyi musaddık ve seyyid ve nefsine hakim ve sâlihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya'yı müjde eder.»...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
yâ mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona seslendiler: “Haberin olsun, Allah sana Yahya adlı bir çocuk müjdeliyor. O, Allah'tan gelen bir Kelime'yi (İsâ'yı) tasdik edici, efendi, nefsine hâkim ve sâlihlerden bir peygamber olacak. ”...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
yya mihrapta namaz kılmakta iken melekler kendisine seslenip: "Allah sana, Allah’tan bir kelimeyi tasdik edecek, hem efendi, hem gayet zahid, hem peygamber olacak olan Yahya’yı müjdeler." dediler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
yyâ, mabedde durmuş namaz kılarken, melekler ona: "Allâh sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olacak Yahya'yı müjdeler," diye ünlediler....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
ya mihrapta namaz kılmaktayken melekler ona 'Allah seni Yahya ile müjdeliyor,' diye seslendiler. 'O Allah'tan bir kelimeyi tasdik edici, kavminin efendisi, nefsine hâkim, salihler zümresinden bir peygamber olacak.'...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeri
yya mihrapta durmuş namaz kılarken, melekler ona şöyle çağırmıştı: "Allah sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı bir efendi; nefsine egemen bir benlik, hayır ve barışı sevenlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeliyor."...
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
(
Zekeri
yâ A.S) : "Rabbim benim oğlum nasıl olur, bana ihtiyarlık erişmişken. Ve benim kadınım da kısırdır.” dedi. (Allah da ): "İşte böyle, Allah dilediğini yapar." buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
ya, “Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. Allah, “Öyledir, ama Allah dilediğini yapar” dedi....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yya, Rabbim demişti, benim nasıl oğlum olabilir ki ihtiyarlık, üstüme çökmüştür, karım da kısır. Böyle de olsa demişti, Allah dilediğini yapar....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yya: Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üstelik karım da kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir; Allah dilediğini yapar....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yya: 'Rabbim, benim nasıl oğlum olabilir? Yaşım hayli ilerledi. Üstelik karım da kısır.' dedi. Allah: 'Öyledir, Allah sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olanı icraya devam ediyor' buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
(
Zekeri
yya) 'Ey Rabbim! Ben iyice yaşlanmış biri ve hanımım da kısırken benim nasıl bir oğlum olur?' dedi. (Allah) 'Allah işte böyle dilediğini yapar' dedi....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yya dedi ki: “- Rabbim, bana ihtiyarlık gelip çatmışken ve karım da kısırken benim bir oğlum nasıl olabilir?” Allah şöyle buyurdu: “- öyledir, (amma) Allah ne dilerse onu yapar.”...
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yya (bu müjdeyi alınca) dedi ki: «Ey Rabbim ! oğlum nasıl olur ? Gerçekten bana yaşlılık gelip çattı, karım da kısırdır.» Allah oha : «Öyledir ama, Allah dilediğini yapar» buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yya: Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üstelik karım da kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir; Allah dilediğini yapar....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yya: «Ey Rabbim, bana ihtiyarlık gelip çatmış, karım da kısır iken, benim nasıl bir oğlum olur?» dedi. Allah buyurdu ki: «Öyle, Allah ne dilerse yapar.»...
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yya: «Ey Rabbim, benim nasıl oğlum olabilir? Bana ihtiyarlık gelip çattı, karım ise kısırdır.» dedi. Allah: «Öyledir, fakat Allah dilediğini yapar.» buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yya 'Ya Rabbi, kendim iyice yaşlanmış ve karım çocuktan kesilmişken nasıl oğlum olabilir?' dedi. O da 'Böyledir, Allah dilediğini yapar' dedi....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
(
Zekeri
yyâ) dedi: «Rabbim, kendime hakıykaten ihtiyarlık çatmış iken, karım da bir kısır iken benim nasıl bir oğlum olabilir»? (Allah): «öyle, dedi, (fakat) Allah ne dilerse yapar». ...
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
(
Zekeri
yyâ) şöyle dedi: 'Rabbim! Doğrusu bana ihtiyarlık geldiği, hanımım da kısır olduğu hâlde, benim için bir oğul nasıl olur?' (Rabbi de ona:) 'Böyledir! Allah, dilediğini yapar!' buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
(
Zekeri
ya) şaşkınlıkla: "Ey Rabbim!" dedi, "Yaşlılık beni yakalamışken ve karım da kısırken nasıl bir oğlum olabilir?" (Ona): "Pekala olabilir!" denildi, "Allah dilediğini yapar."...
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yâ: “Ey Rabbim! Benim nasıl oğlum olabilir? Bana ihtiyarlık gelip çattı, karım da kısırdır. ” dedi. Rabbi: “Öyle de olsa, Allah dilediğini yapar. ” buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
ya, 'Yâ Rabbi, bana ihtiyarlık gelip çatmış, hanımım da kısırken nasıl oğlum olabilir ki?' dedi. Allah buyurdu ki: 'Böyle de olsa Allah dilediğini yapar.'...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
(
Zekeri
yâ A.S): "Rabbim bana bir alâmet (işâret) kıl" dedi. (Allah): "Senin alâmetin üç gün insanlarla rumuzdan (işaretten) başka bir şekilde konuşmamandır. Ve Rabbini çok zikret ve O'nu, akşam ve sabah tesbih et." buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
ya, “Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. Allah da şöyle dedi: “Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.”...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
yya demişti ki: Rabbim, bana bir delil ver. Allah da, insanlarla işaretleşmen ayrı, tam üç gün, konuşmaman onlarla, delildir sana. Çok an Rabbini, akşam ve sabah çağlarında, onun noksan sıfatlardan arı olduğunu söyle demişti....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
yya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alâmet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alâmet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
"Rabbim, benim için buna bir işaret göster" dedi (
Zekeri
yya). Buyurdu: "Senin için işaret, üç gün süreyle insanlarla el-yüz işaretleri dışında konuşmamandır; bunun yanı sıra Rabbini çokça an ve sabah akşam O'nun şanının yüceliğini hisset. "...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
yya: 'Rabbim, bana, oğlum olacağına dair bir alâmet ver' dedi. Allah: 'Senin alâmetin, üç gün insanlarla, işaretle cevap vermenin dışında konuşamamandır. Rabbini çok zikret, Rabbine çok şükret, Rabbine çok çok ibadet et, Rabbinin dinini, şeriatini anlat, akşama doğru ve sabahları erken, onu tesbih et.' buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
(
Zekeri
yya) 'Ey Rabbim! Bana bir emare göster!' dedi. (Allah) 'Senin emaren üç gün süreyle insanlarla işaretle anlaşmak dışında hiç konuşamamandır. Rabbini çokca an; gece ve sabahın erken vakitlerinde tesbih et' dedi....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
(
Zekeri
ya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O'nu tesbih et." dedi....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
yya (Aleyhisselâm): “- Ey Rabbim, zevcemin hamlinden haberdar olabileceğim bir nişan ve alâmeti bana ver.” dedi. Allah şöyle buyurdu: “- Senin (anlıyabileceğin) alâmet ve nişan, insanlara üç gün (el, baş ve göz işaretinde bulunup) söz söyleyememendir. Bununla beraber Rabbini çok an ve akşam sabah tesbih et.”...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
(
Zekeri
yya): «Ya Rab ! bana bir alâmet ver» diye niyaz etti. Allah da ona : «Alâmetin, üç gün —işaretle anlaşma dışında— insanlarla konuşmamandır. Bir de Rabbini çokça an ve akşam-sabah tesbihte bulun,» buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
yya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alâmet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alâmet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
yya: «Rabbim bana bir alamet ver!» dedi. Allah: «Alametin insanlarla üç gün yalnızca işaretten başka türlü konuşamamandır. Bununla birlikte Rabbini çok an ve akşam-sabah tesbih et!» buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
yya: «Rabbim! (oğlum olacağına dair) bana bir alâmet ver» dedi. Allah da buyurdu ki: «Senin için alâmet, insanlara üç gün, işaretten başka söz söyleyememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et»....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
yya 'Rabbim, bana bunun belirtisini göster' dedi. Allah ona şöyle buyurdu; 'Senin belirtin üç gün boyunca, işaretleşme dışında insanlarla konuşmamandır. Rabbinin adını çokça an ve sabah akşam O'nu noksanlıktan tenzih et :...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
(
Zekeri
ya) "Rabbim, bana bir ayet ver" dedi. "Sana ayet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam, sabah O'nu tesbih et" dedi....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
(
Zekeri
yyâ) söyledi: «Rabbim, bana (bu hususda) bir nişan ver». (Allah) dedi ki: «Senin nişanın sâde bir işâretden başka insanlara üç gün söz söyleyememendir. Bununla beraber Rabbini çok an ve akşam sabah onu tesbîh et». ...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
(
Zekeri
yyâ) dedi ki: 'Rabbim! (Onun geleceğine dâir) bana bir alâmet kıl!' (Rabbiona şöyle) buyurdu: 'Senin (ona dâir) alâmetin, insanlarla işâret (ile anlaşman) dışında, üç gün konuşamamandır. Hem Rabbini çok zikret ve akşam sabah (O’nu) tesbîh eyle!'...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
(
Zekeri
ya) yalvardı: "Ey Rabbim! Bana bir işaret göster!" "İşaretin şudur ki," denildi, "üç gün boyunca yüz işaretleri dışında insanlarla konuşma! Rabbini hiç durmadan an ve gece gündüz O'nun sınırsız şanını yücelt!"...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
(
Zekeri
ya) Dedi ki: «Rabbim, bana bir alamet ver.» «Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah onu tesbih et.» dedi....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
ya, 'Rabbim, bana bir alâmet ver' dedi. Allah buyurdu ki: 'Alâmetin, üç gün insanlarla işaretten başka bir şekilde konuşmamandır. Yalnız Rabbini çokça an; sabah akşam onu tesbih et.'...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
yya dedi: "Rabbim, bana bir belirti ver." Allah buyurdu: "Sana belirti şudur: "İnsanlarla üç gün, işaretleşme dışında konuşmayacaksın. Rabbini çok an. Akşam-sabah tespih et."...
Ali-İmran Suresi, 44. Ayet:
İşte bu Meryem,
Zekeri
yya ve Yahya (Aleyhisselâm) kıssaları, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Ey Rasûlüm, yoksa Meryemi hangisi himayesine alacak diye, Tevrat yazdıkları kalemleriyle kur’a atarlarken, sen onların yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında bulunmuyordun....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Festecâbe lehum rabbuhum ennî lâ udîu amele âmilin minkum min
zekeri
n ev unsâ, ba’dukum min ba’d(ba’dın), fellezîne hâcerû ve uhricû min diyârihim ve uzû fî sebîlî ve kâtelû ve kutilû le ukeffirenne anhum seyyiâtihim ve le udhılennehum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâr(enhâru), sevâben min indillâh(indillâhi) vallâhu indehû husnus sevâb(sevâbi)....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
1.
fe istecâbe
: o zaman, icabet etti, dualarına cevap verdi
2.
lehum
: onlara, onlar için
3.
rabbu-hum
: onların Rabbi
4.
ennî...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Yûsîkumullâhu fî evlâdikum liz
zekeri
mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni), fe in kunne nisâen fevkasneteyni fe lehunne sulusâ mâ terak(terake), ve in kânet vâhideten fe lehân nısf(nısfu). Ve li ebeveyhi li kulli vâhidin min humâs sudusu mimmâ terake in kâne lehu veled(veledun), fe in lem yekun lehu veledun ve varisehû ebevâhu fe li ummihis sulus(sulusu), fe in kâne lehû ıhvetun fe li ummihis sudusu, min ba’di vasiyyetin yûsî bihâ ev deyn(deynin). Âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum akrabu lekum...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
1.
yûsîkum(u)
: size vasiyet eder, farz kılar
2.
allâhu
: Allah
3.
fî evlâdi-kum
: (sizin evlâdınız) evlâtlarınız hakkında
4.
l...
Nisa Suresi, 124. Ayet:
Ve men ya’mel mines sâlihâti min
zekeri
n ev unsâ ve huve mu’minun fe ulâike yedhulûnel cennete ve lâ yuzlemûne nakîrâ(nakîran)....
Nisa Suresi, 124. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
ya'mel
: amel eder, yapar
3.
min es sâlihâti
: salih ameller ( nefsi tezkiye edici, ıslâh edici ameller)
4.
...
Nisa Suresi, 155. Ayet:
Fakat sözlerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkârları, (
Zekeri
yyâ ve Yahyâ’ya yaptıkları gibi) peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: 'Kalblerimiz perdelidir (bir şey anlamayız)!' demeleri sebebiyle (onlara lâ'net ettik)! Bil'akis küfürleri sebebiyle Allah onların (o kalblerin) üzerine mühür vurmuştur. Bu yüzden, pek azı müstesnâ, îmân etmezler....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Yesteftûneke. Kulillâhu yuftîkum fîl kelâleh(kelâleti). İnimruun heleke leyse lehû veled(veledun), ve lehû uhtun fe lehâ nısfu mâ terak(terake), ve huve yerisuhâ in lem yekun lehâ veled(veledun). Fe in kânetesneteyni fe lehumâs sulusâni mimmâ terak(terake). Ve in kânû ıhveten ricâlen ve nisâen fe liz
zekeri
mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni). Yubeyyinullâhu lekum en tadıllû vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun)....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
1.
yesteftûne-ke
: senden fetva istiyorlar, soruyorlar
2.
kul
: de, söyle
3.
allâhu
: Allah
4.
yuftî-kum
: size fe...
Maidə Suresi, 70. Ayet:
And olsun ki İsrâiloğullarının sağlam sözünü almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir şeyi getirdi ise, bir kısmını yalanladılar, (
Zekeri
yyâ ve Yahyâ’ya yaptıkları gibi) bir kısmını da öldürüyorlardı....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
(84-86) Ona Ishak'i, Yakub'u bagisladik, herbirini dogru yola eristirdik. Daha once Nuh'u ve soyundan Davud'u, Suleyman'i, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yi ve Harun'u (ki islerini iyi yapanlara boylece karsilik veririz),
Zekeri
ya'yi, Yahya'yi, Isa'yi ve Ilyas'i (ki hepsi iyilerdendir), smail'i, Elyesa'Ù, Yunus'u, Lut'u (ki hepsini dnyalara stn kÙldÙk) doru yola eri_tirdik....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
(84-86) Ona İshak'ı, Yakub'u bağışladık, her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u -ki işlerini iyi yapanlara böylece karşılık veririz-,
Zekeri
ya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı -ki hepsi iyilerdendir-, İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u, Lut'u -ki hepsini dünyalara üstün kıldık- doğru yola eriştirdik....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Ve
zekeri
yyâ ve yahyâ ve îsâ ve ilyâs(ilyâse), kullun mines sâlihîn(sâlihîne)....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
1.
ve
zekeri
yyâ
: ve
Zekeri
ya (A.S)
2.
ve yahyâ
: ve Yahya (A.S)
3.
ve îsâ
: ve İsâ (A.S)
4.
ve ilyâs
: kendilerin...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Ve
Zekeri
ya (A.S), Yahya (A.S), İsa (A.S) ve İlyas (A.S); hepsi salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
ya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya'ya, Yahya'ya, İsa'ya ve İlyas'a da doğru yolu lütfettik, hepsi de doğru hareket eden kişilerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da (doğru yola iletmiştik). Hepsi de iyilerden idi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya'ya, Yahya'ya, İsa'ya ve İlyas'a da. . . Hepsi sâlihlerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yyâ, Yahyâ, Îsâ ve İlyas’a da hidâyet yolunu gösterdik. Hepsi de dindar, ahlâklı, hayır-hasenât sahibi müslüman sâlih kullarımızdandı....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
ya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (doğru yola eriştirdik). Onların hepsi iyilerdendiler....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
ya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
ya, Yahya, Îsa ve İlyas’a da hidayetle peygamberlik verdik. Onların hepsi salihlerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
(84-86) Ona Ishak'i, Yakub'u bagisladik, herbirini dogru yola eristirdik. Daha once Nuh'u ve soyundan Davud'u, Suleyman'i, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yi ve Harun'u (ki islerini iyi yapanlara boylece karsilik veririz),
Zekeri
ya'yi, Yahya'yi, Isa'yi ve Ilyas'i (ki hepsi iyilerdendir), smail'i, Elyesa'Ù, Yunus'u, Lut'u (ki hepsini dnyalara stn kÙldÙk) doru yola eri_tirdik....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya, Yahya, İsâ ve İlyâs'ı da doğru yolda bulundurduk; hepsi de iyi yararlı kişilerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
(84-86) Ona İshak'ı, Yakub'u bağışladık, her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u -ki işlerini iyi yapanlara böylece karşılık veririz-,
Zekeri
ya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı -ki hepsi iyilerdendir-, İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u, Lut'u -ki hepsini dünyalara üstün kıldık- doğru yola eriştirdik....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da (doğru yola iletmiştik). Hepsi de iyilerden idi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya, Yahya, İsa ve İlyas'a da... Hepsi de iyilerden idi...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yyayı da, Yahyayı da, Isâyı da, İlyası da, hep salihînden...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da... Hepsi iyilerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya, Yahya, İsa ve İlyas'a da (hidayet ettik). Hepsi de salih kullarımızdandı....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da doğru yola ilettik. Hepsi de iyilerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
ya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yyâya, Yahyâya, İsâya, İlyâsa da (böyle hidâyet verdik). (Onların) hepsi saalihlerdendi. ...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yyâ’yı, Yahyâ’yı, Îsâ’yı ve İlyâs’ı da (hidâyete erdirdik). Herbiri sâlih kimselerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da. Hepsi salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
ve
Zekeri
yaya, Yahyaya, İsaya ve İlyas(a da): onların hepsi dürüst ve erdemli kimselerdi;...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Ve
Zekeri
ya'yı da, Yahya'yı da, İsa'yı da, İlyas'ı da (hidâyete erdirdik). Hepsi de sâlih zâtlardandı....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya'ya, Yahya'ya, İsa'ya ve İlyas'a da. . . Hepsi sâlihlerdendi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
ya, Yahya, İsa ve İlyas, hepsi de Salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya’yı, Yahya’yı, Îsâ’yı, İlyas’ı da nübüvvete erdirdik. Onların hepsi de salih, hayırlı insanlardandı....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yyâ'ya, Yahyâ'ya, Îsâ ve İlyâs'a da (yol göstermiştik). Hepsi iyilerden idi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
ya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) onların hepsi salihlerdendir....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
(84-86) Ona Ishak'i, Yakub'u bagisladik, herbirini dogru yola eristirdik. Daha once Nuh'u ve soyundan Davud'u, Suleyman'i, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yi ve Harun'u (ki islerini iyi yapanlara boylece karsilik veririz),
Zekeri
ya'yi, Yahya'yi, Isa'yi ve Ilyas'i (ki hepsi iyilerdendir), smail'i, Elyesa'Ù, Yunus'u, Lut'u (ki hepsini dnyalara stn kÙldÙk) doru yola eri_tirdik....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yya, Yahya, İsa ve İlyas... Hepsi iyilik ve barış için çalışanlardandı....
Ənam Suresi, 86. Ayet:
(84-86) Ona Ishak'i, Yakub'u bagisladik, herbirini dogru yola eristirdik. Daha once Nuh'u ve soyundan Davud'u, Suleyman'i, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yi ve Harun'u (ki islerini iyi yapanlara boylece karsilik veririz),
Zekeri
ya'yi, Yahya'yi, Isa'yi ve Ilyas'i (ki hepsi iyilerdendir), smail'i, Elyesa'Ù, Yunus'u, Lut'u (ki hepsini dnyalara stn kÙldÙk) doru yola eri_tirdik....
Ənam Suresi, 86. Ayet:
(84-86) Ona İshak'ı, Yakub'u bağışladık, her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u -ki işlerini iyi yapanlara böylece karşılık veririz-,
Zekeri
ya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı -ki hepsi iyilerdendir-, İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u, Lut'u -ki hepsini dünyalara üstün kıldık- doğru yola eriştirdik....
Nəhl Suresi, 97. Ayet:
Men amile sâlihan min
zekeri
n ev unsâ ve huve mu’minun fe le nuhyiyennehu hayâten tayyibeh(tayyibeten), ve le necziyennehum ecrehum bi ahseni mâ kânû ya’melûn(ya’melûne). ...
Nəhl Suresi, 97. Ayet:
1.
men
: kim
2.
amile sâlihan
: salih amel (nefsi tezkiye edici amel)
3.
min
zekeri
n
: erkek(ler)den
4.
ev unsâ
: ...
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Zikru rahmeti rabbike abdehu
zekeri
yyâ....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
1.
zikru rahmeti
: rahmetin zikri
2.
rabbi-ke
: senin Rabbin
3.
abde-hu
: onun kulu
4.
zekeri
yyâ
:
Zekeri
ya
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
(Bu sure), senin Rabbinin, kulu
Zekeri
ya (A.S)'a rahmetinin zikridir (kıssasıdır)....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Rabbinin,
Zekeri
ya kuluna olan merhametinin anılmasıdır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, kulu
Zekeri
yya'ya Rabbinin rahmetini anıştır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
(Bu,) Rabbinin,
Zekeri
yya kuluna rahmetinin anılmasıdır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Rabbinin, kulu
Zekeri
yya'ya rahmetini hatırla (zikret)....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Rabbini ilâh tanıyan, candan müslüman olarak Rabbine bağlanan, saygılı kulu
Zekeri
yyâ’yı Rabbinin rahmetine mazhar ettiğinin anlatıldığı bir sûredir....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Rabbinin kulu
Zekeri
ya'ya rahmetinin zikridir....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
(Bu,) Rabbinin, kulu
Zekeri
ya'ya rahmetinin zikridir....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu sana okuyacağımız âyetler, Rabbinin kulu
Zekeri
yya’ya olan rahmetini bir anıştır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Rabbinin kulu
Zekeri
ya'ya olan rahmetini anmadir....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Rabbın rahmetini kulu
Zekeri
yyâ'ya artmasıdır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Rabbinin kulu
Zekeri
ya'ya olan rahmetini anmadır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
(Bu,) Rabbinin,
Zekeri
yya kuluna rahmetinin anılmasıdır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Rabbinin, kulu
Zekeri
yya'ya olan rahmetini anıştır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Rabbinin
Zekeri
yya kuluna olan rahmetini, bir anıştır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Rabbinin, kulu
Zekeri
yya'ya olan rahmetini anmadır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu ayetlerde Rabbinin, kulu
Zekeri
yya'ya yönelik rahmeti anlatılıyor....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
(Bu,) rabbinin, kulu
Zekeri
ya'ya rahmetinin zikridir....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
(Bu), kulu
Zekeri
yyâye Rabbinin rahmetini anışdır. ...
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
(Bu okunacak olan âyetler) Rabbinin, kulu
Zekeri
yyâ’ya olan rahmetinin anılmasıdır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Rabbının, kulu
Zekeri
yya'ya rahmetinin zikri....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Kulu
Zekeri
ya'ya Rabbinin bahşettiği rahmeti dile getiren bir anma(dır), bu:...
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
(Bu) Rabbin rahmetiyle kulu
Zekeri
ya'yı anmasıdır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu,
Zekeri
yâ kuluna Rabbinin rahmetini bir anıştır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Rabbinin, kulu
Zekeri
yya’ya rahmetinin zikridir....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Senin Rabbinin, kulu
Zekeri
yya’ya olan lütuf ve ihsanının anlatımıdır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Bu, Rabbinin, kulu
Zekeri
yyâ'ya rahmetini anıştır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
(Bu,) Rabbinin kulu
Zekeri
ya'ya rahmetinin zikridir....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Rabbinin, kulu
Zekeri
ya'ya rahmetinin yâdıdır....
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Rabbinin rahmetinin,
Zekeri
yya kuluna anılışıdır bu......
Məryəm Suresi, 3. Ayet:
Hani,
Zekeri
yyâ, Rabbine, kimseye duyurmadan, yürekten niyaz etmişti....
Məryəm Suresi, 3. Ayet:
Zekeri
yâ gizli bir seslenişle Rabbine yalvarmıştı....
Məryəm Suresi, 4. Ayet:
(
Zekeri
ya A.S): “Rabbim, gerçekten ben (zayıfladım) ve benim kemiklerim (de) zayıfladı ve başım (saçlarım) ağardı. Ve Rabbim, ben Sana dua ederek şâkî olmadım.” dedi....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Yâ
zekeri
yyâ innâ nubeşşiruke bi gulâminismuhu yahyâ lem nec’al lehu min kablu semiyyâ(semiyyen)....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
1.
yâ
zekeri
yyâ
: ey
Zekeri
ya
2.
in-nâ
: muhakkak biz
3.
nubeşşiru-ke
: biz seni müjdeliyoruz
4.
bi gulâmin
: bir ...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey
Zekeri
ya! Gerçekten Biz seni, ismi Yahya olan bir oğlan çocuk ile müjdeliyoruz. Onunla (o isimle) daha önce bir kimseyi isimlendirmedik....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah, şöyle dedi:) “Ey
Zekeri
yya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.”...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey
Zekeri
yya, biz seni müjdelemekteyiz, bir oğlun olacak, adı da Yahya'dır ve ondan önce bu adla adlanmış hiç kimseyi yaratmadık....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah şöyle buyurdu:) Ey
Zekeri
yya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
"Ey
Zekeri
ya. . . Seni, kendisinin ismi Yahya olan bir erkek çocukla müjdeliyoruz. . . Daha önce Ona bir adaş da yapmadık (hiç kimseyi Yahya ismi ile isimlendirmedik). "...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Allah: 'Ey
Zekeri
yyâ, seni Yahyâ isminde bir oğulla müjdeliyoruz. Bundan önce bu isimde birini, adaşını dünyaya getirmedik.' buyurdu....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
'Ey
Zekeri
yya! Seni adı Yahya olan bir oğlan çocukla müjdeliyoruz ki daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.'...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah buyurdu:) "Ey
Zekeri
ya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiç bir adaş kılmamışız."...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Cenâb-ı Hak şöyle buyurdu); Ey
Zekeri
yya! Gerçekten biz sana bir oğul müjdeliyoruz ki, adı Yahya’dır; bundan önce ona hiç bir adaş yapmadık....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Allah: «Ey
Zekeri
ya! Sana, Yahya isminde bir oglani mujdeliyoruz. Bu adi daha once kimseye vermemistik» buyurdu....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah), «Ey
Zekeri
yyâ ! Doğrusu biz seni Yahya isminde bir oğlanla müjdeliyoruz ki bundan önce bu adı kimseye vermedik.»...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Allah: 'Ey
Zekeri
ya! Sana, Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik' buyurdu....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah şöyle buyurdu:) Ey
Zekeri
yya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
'
Zekeri
yya, sana bir oğul müjdeleriz. İsmi Yahya'dır. Onun gibisini daha önce yaratmadık.'...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey
Zekeri
yya! Haberin olsun biz sana bir oğul tebşir ediyoruz, adı Yahya, bundan evvel hiç bir adaş yapmadık ona...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Allah: «Ey
Zekeri
yya, haberin olsun, Biz sana Yahya adında ve bundan önce kendisine hiçbir adaş yapmadığımız bir oğul müjdeliyoruz» dedi....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah şöyle buyurdu): «Ey
Zekeri
yya! Şüphesiz biz sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bundan önce ona hiçbir adaş yapmadık.»...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Allah dedi ki; «Ya
Zekeri
yya, sana Yahya adında bir oğul müjdeliyoruz. Bu adı daha önce hiç kimseye vermemiştik.»...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Tanrı:) "Ey
Zekeri
ya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiç bir adaş kılmamışız."...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah buyurdu:) «Ey
Zekeri
yyâ, hakıykaten biz sana Yahya adında bir oğul müjdeleriz ki bundan evvel biz ona hiç bir (kimseyi) adaş yapmamışdık». ...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah şöyle buyurdu:) 'Ey
Zekeri
yyâ! Şübhesiz biz, seni bir oğul ile müjdeliyoruz ki onun adı Yahyâ’dır; daha önce ona hiç (kimseyi) adaş yapmadık.'...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey
Zekeri
yya; sana Yahya adında bir oğlan müjdeliyoruz. Daha önce bu adı hiç kimseye vermedik....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Bunun üzerine melekler o'na seslendiler:) "Ey
Zekeri
ya, ismi Yahya olan bir oğul müjdeliyoruz sana. (Ve Allah şöyle buyuruyor:) 'Daha önce hiç kimseye bu ismi vermemiştik"....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah buyurdu ki:) «Ey
Zekeri
ya! Seni bir oğul ile müjdeleriz ki, adı Yahya'dır. Onun için evvelce (kimseyi) bir adaş kılmadık.»...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
“Ey
Zekeri
yâ! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz, adı Yahyâ'dır. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik. ”...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
-Ey
Zekeri
yya, sana Yahya adında bir oğlan müjdeliyoruz. Daha önce hiç kimseyi bu isimle isimlendirmedik....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
"
Zekeri
yya!" buyurdu Allah. "Biz, sana adı Yahya olacak bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce, kimseyi ona adaş yapmadık (Bu adı alan olmadı)."...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allâh buyurdu): Ey
Zekeri
yyâ, biz sana bir oğul müjdeleriz, adı Yahyâ'dır. Daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık (ondan önce kimseye bu adı vermedik.)"...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
(Allah buyurdu:) «Ey
Zekeri
ya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiç bir adaş kılmamışız.»...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
'Ey
Zekeri
ya,' buyurdu Allah. 'Biz seni Yahyâ adında bir oğulla müjdeliyoruz ki, daha önce hiç kimseyi ona adaş yapmış değiliz.'...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey
Zekeri
yya! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz; adı Yahya, daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
(
Zekeri
ya (A.S) şöyle) dedi: “Rabbim, benim nasıl bir oğlum olabilir? Ve benim kadınım (artık) akir (kısır) oldu. Ben (de) yaşlanarak ihtiyarlığa ulaştım.”...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yya, “Rabbim!” “Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?” dedi....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
(
Zekeri
yya) dedi ki: "Rabbim, karım kısır ve ben de ihtiyarlıkta sınıra ulaşmış olduğum hâlde, benim nasıl bir oğlum olur?"...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yyâ: 'Rabbim, karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?' dedi....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yya dedi ki: “- Rabbim, benim nereden bir oğlum olacak? Hanımım kısır bulunuyor, ben de ihtiyarlığın son haddine vardım.”...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
ya: «Rabbim! Karim kisir, ben de son derece kocamisken nasil oglum olabilir?» dedi....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yyâ dedi ki: «Rabbim ! Benim nasıl oğlum olabilir ki karım kısırdır, ben de yaşlılığın son kertesine gelmiş bulunuyorum ?!»...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
ya: 'Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?' dedi....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yya: «Ey Rabbim, benim nasıl bir oğlum olabilir, karım kısır ben de yaşlılığın kağşamak derecesine (son haddine) varmışken!» dedi....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yya: «Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?» dedi....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yya dedi ki; «Benim nasıl oğlum olabilir. Eşim çocuktan kesildi, ben ise ileri derecede yaşlandım.»...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
(
Zekeri
yyâ) dedi ki: 'Rabbim! Hanımım kısır olduğu ve (ben de) gerçekten ihtiyarlığın son demine vardığım hâlde, benim için bir oğul, nasıl olur?'...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
(
Zekeri
ya:) "Ey Rabbim!" dedi, "Karım kısır olduğu halde ve ben de yaşlanarak bütünüyle güçsüz bir duruma düşmüşken, benim nasıl oğlum olabilir ki?"...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yâ: “Ey Rabbim! Benim nasıl oğlum olabilir? Karım kısırdır. Ben ise ihtiyarlığın son sınırına vardım. ” dedi....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
(
Zekeri
yyâ): "Rabbim, dedi benim nasıl oğlum olur? Karım da kısırdır. Ben ise ihtiyarlığın son sınırına vardım."...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
ya 'Nasıl oğlum olabilir ki?' dedi. 'Eşim kısır, ben de ihtiyarlığın son haddine varmış haldeyim.'...
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
(
Zekeri
ya A.S): “Rabbim, bana bir delil (işaret) kıl (ver).” dedi. (Allahû Tealâ şöyle) dedi: “Senin delilin (işaretin), insanlarla üç gece normal (sağlıklı) olduğun halde konuşamamandır.”...
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
yya, “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına) bir işaret ver”, dedi. Allah da, “Senin işaretin, sapasağlam olduğun hâlde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır” dedi....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
(
Zekeri
yya) dedi ki: "Rabbim! Bana bir alâmet ver. . . " Dedi ki: "Senin işaretin, sorunun olmadığı hâlde, insanlarla üç gece süresince konuşmamandır. "...
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
yyâ: 'Rabbim, çocuğum olacağına dair bana alâmet ver.' dedi. Allah: 'Senin alâmetin, sapasağlam olduğun halde, aralıksız üç gece insanlarla konuşamamandır.' buyurdu....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
(
Zekeri
ya): 'Rabbim! Bana bir işaret göster' dedi. Dedi ki: 'Senin işaretin sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşamamandır.'...
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
yya şöyle dedi: (Ailemin hamlini anlamak hususunda) Rabbim bana bir alâmet ver. Allah buyurdu ki, senin alâmetin, sapasağlam olduğun halde üç gün insanlarla konuşamaz hale gelmendir....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
ya «Rabbim! Oyleyse bana bir alamet ver» dedi. Allah: «Senin alametin, saglam ve sihhatli oldugun halde uc gun uc gece insanlarla konusamamandir» buyurdu....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
yyâ: «Rabbim ! O halde bana bir alâmet lütfet,» dedi. Allah ona: «Sağlığın tam yerindeyken insanlarla üç geçe konuşmaman (senin için alâmet)dır,» buyurdu....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
ya 'Rabbim! Öyleyse bana bir alamet ver' dedi. Allah: 'Senin alametin, sağlam ve sıhhatli olduğun halde üç gün üç gece insanlarla konuşamamandır' buyurdu....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
yya: «Ey Rabbim, bana bir alamet ver!» dedi. Allah: «Alametin, sapasağlam olduğun halde üç gece insanlara söz söyleyememendir.» buyurdu....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
yya şöyle dedi: «Rabbim! Bana alâmet ver.» Allah: «Senin alâmetin, sapasağlam olduğun halde, üç gün, üç gece insanlarla konuşamaz hale gelmendir.» buyurdu....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
yya, «Ya Rabbi, bunun için bana bir belirti göster» dedi. Allah, ona «Bunun belirtisi, hiçbir organik rahatsızlığının sonucu olmaksızın üç gün, üç gece hiç kimse ile konuşamamandır, bu süre içinde dilinin dönmemesidir» dedi....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
(
Zekeri
yyâ:) 'Rabbim! (Onu ihsân edeceğin vakit için) bana bir alâmet kıl!' dedi.(Allah:) 'Senin alâmetin, sapasağlamken (üç gün) üç gece insanlarla konuşamamandır' buyurdu....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
(
Zekeri
ya:) "Rabbim, öyleyse, bana bir işaret tayin et!" diye niyaz etti. (Melek:) "Senin işaretin, tam (üç gün) üç gece insanlarla konuşmaman olacak" dedi....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
yâ: “Ey Rabbim! Öyleyse bana bir işaret ver!” dedi. Allah: “Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde birbiri ardısıra üç gece insanlarla konuşmamandır. ” buyurdu....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
ya 'Bana bir alâmet ver, Rabbim' dedi. Allah 'Alâmetin, sapasağlam olduğun halde üç gece boyunca insanlarla konuşmamandır' buyurdu....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Derken
Zekeri
ya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah’ı tespih edin” diye işaret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Zekeri
yya, mihraptan çıkıp kavmine, sabah akşam onu tenzîh edin noksan sıfatlardan diye işâret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine
Zekeri
yya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara: "Sabah akşam tesbihte bulunun" diye işaret verdi....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
(
Zekeri
yya) mabetten halkının yanına çıktı ve onlara: "Sabah - akşam tespih edin" diye işaret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bu sırada,
Zekeri
yyâ, mâbedden, kavminin karşısına çıkarak onlara: 'Sabah erken ve akşama doğru Allah’ı tesbih edin, zikredin.' diye işaret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Böylelikle (
Zekeri
ya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: "Sabah akşam tesbih edin."...
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Nihayet (hanımına hamil vakti gelip de konuşamayınca) mihrabdan kavmine karşı (
Zekeri
yya) çıktı da, onlara: “- Sabah ve akşam namaz kılın.” diye işaret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Zekeri
ya bunun uzerine mabedden cikip milletine: «Sabah aksam Allah'i tesbih edin» diye isarette bulundu....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine
Zekeri
yyâ, mihrâbdan çıkıp kavmine, «sabah akşam tesbîh edin!» diye işarette bulundu....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Zekeri
ya bunun üzerine mabedden çıkıp milletine: 'Sabah akşam Allah'ı tesbih edin' diye işarette bulundu....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine
Zekeri
yya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara: «Sabah akşam tesbihte bulunun» diye işaret verdi....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine
Zekeri
yya mihrapta yüzünü soydaşlarına dönerek sabahları ve akşamları Allah'ı her tür noksanlıktan tenzih etmelerini işaret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Böylelikle (
Zekeri
ya) mescidden kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: "Sabah akşam tesbih edin."...
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Derken (
Zekeri
yyâ) mescidinden kavminin karşısına çıkıb onlara: «Sabah akşam tesbîhde bulunun» diye işaret verdi. ...
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine (
Zekeri
yyâ) mihrabdan (ma'bedden) kavminin karşısına çıktı da (o müjde alâmetinin hemen görünmesiyle, konuşamayarak) onlara: 'Sabah-akşam (Rabbinizi)tesbîh edin!' diye işâret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine (
Zekeri
ya) mabedden kavminin karşısına çıktı ve onlara "Sabah akşam (Rabbinizin) sınırsız kudret ve yüceliğini anın!" diye işaret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine
Zekeri
yâ mâbedden kavminin karşısına çıkarak: “Sabah akşam Allah'ı tesbih edin!” diye işaret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
(
Zekeri
yyâ), ma'bedden kavminin karşısına çıkıp onlara: "Sabah akşam (Rabbinizi) tesbih edin!" diye işâret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Böylelikle (
Zekeri
ya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: «Sabah akşam tesbih edin.»...
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Derken
Zekeri
ya mescidden halkın içine çıktı ve onlara 'Sabah akşam tesbih edin' diye işaret etti....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine
Zekeri
yya, yakarış yerinden ayrılıp halkının karşısına geçti ve onlara "sabah akşam tespih edin" diye işaret verdi....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Ve
zekeri
yyâ iz nâdâ rabbehu rabbi lâ tezernî ferden ve ente hayrul vârisîn(vârisîne)....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
1.
ve
zekeri
yyâ
: ve
Zekeri
ya
2.
iz nâdâ
: nida etti, seslendi
3.
rabbe-hu
: onun Rabbi, kendi Rabbi
4.
rabbi
: be...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Ve Hz.
Zekeri
ya, Rabbine (şöyle) nida etmişti: “Rabbim, beni tek başıma bırakma ve Sen, varislerin en hayırlısısın.”...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya’yı da hatırla. Hani o, Rabbine, “Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın” diye dua etmişti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Ve hani
Zekeri
yya da Rabbine nidâ etmiş ve Rabbim demişti, beni yalnız bırakma ve sensin mîrasçıların en hayırlısı....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yya'yı da (an). Hani o, Rabbine şöyle niyaz etmişti: Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen, vârislerin en hayırlısısın, (her şey sonunda senindir)....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya. . . Hani: "Rabbim. . . Beni hayatta tek başıma bırakma (bir vâris ihsan et)! Sen vârislerin en hayırlısısın" diye Rabbine nida etti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yyâ’yı da hatırlayarak insanlara anlat. Hani Rabbine: 'Rabbim beni yalnız, çocuksuz, tek ba-şıma bırakma. Sen en hayırlı, bâki olan vârissin. Her şey sonunda senindir.' diye niyaz etmişti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya('yı) da (an). Hani o: 'Rabbim beni yalnız başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın' diye yakarışta bulunmuştu....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu: "Rabbim, beni yalnız başıma bırakma, sen mirasçıların en hayırlısısın."...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yyâ’yı da hatırla. Hani Rabbine: “- Rabbim beni yalnız (evlâdsız) bırakma. Sen vârislerin en hayırlısısın!” diye dua etmişti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya da: «Rabbim! Beni tek basima birakma, Sen varislerin en hayirlisisin» diye nida etmisti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yyâ'yı da an, hani bir vakit o, «Rabbim, beni tek başıma bırakma ; sen ki vârislerin en hayırlısısın,» diyerek Rabbına duâ edip yalvarmıştı....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya da: 'Rabbim! Beni tek Başıma bırakma, Sen varislerin en hayırlısısın' diye nida etmişti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yya'yı da (an). Hani o, Rabbine şöyle niyaz etmişti: Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen, vârislerin en hayırlısısın, (her şey sonunda senindir)....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya da... Rabbine şöyle yalvarmıştı: 'Rabbim, beni tek bırakma; sen kalıtçıların en iyisisin.'...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yyayı da; hani rabbına «rabbi la tezerni ferden ve ente hayrul varisin» diye nidâ etmişti...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yya'yı da. Hani Rabbine: «Rabbim! Beni tek başıma bırakma, sen varislerin en hayırlısısın.» diye yalvarmıştı....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya da hani Rabbine: «Rabbim! Beni tek başıma bırakma, sen varislerin en hayırlısısın» diye nida etmişti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yya'yı da hatırla. Hani O Rabb'ine «Ya Rabb'i, beni tek, evlatsız bırakma, gerçi en hayırlı mirasçı sensin, her şey sonunda sana kalacaktır» diye seslendi....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya da; hani rabbine çağrıda bulunmuştu: "Rabbim, beni yalnız başıma bırakma, sen mirasçıların en hayırlısısın."...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yyâyi de (an). Hani o, Rabbine: «Rabbim, beni yalınız başıma bırakma. Sen vârislerin en hayırlısısın» diye niyaz etmişdi. ...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yyâ’yı da (yâd et)! Hani (o da) Rabbine: 'Rabbim! Beni tek bırakma; sen(herkes fenâ bulduktan sonra, bâki kalarak) vârislerin en hayırlısısın' diye nidâ etmişti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yya'ya da. Hani o, Rabbına niyaz etmiş ve Rabbım; beni tek başıma bırakma. Sen, varislerin en hayırlısısın, demişti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Ve
Zekeri
ya(yı da an ki o'nu da böyle kurtarmıştık;) hani, o da Rabbine seslenerek: "Ey Rabbim!" demişti, "Beni çocuksuz bırakma; fakat, (beni varissiz bıraksan bile, biliyorum ki) herkes göçüp gittikten sonra kalıcı olan biricik varlık Sensin!"...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Ve
Zekeri
ya'yı da (an) o vakit ki, Rabbine nidâ etti, «Yarabbi! Beni yalnız bırakma, Sen vârislerin hayırlısısın» (dedi)....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yâ'yı da an! Hani Rabbine niyaz etmişti: “Ey Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen vârislerin en hayırlısısın. ”...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya da Rabbine: - Rabbim, beni tek başıma bırakma, sen mirasçıların en iyisisin, diye yalvarmıştı....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yya’yı da an. Hani o: "Ya Rabbî, beni evlatsız, tek başıma bırakma ki (lütf edeceğin evlâdım) bana vâris olsun. Bununla beraber iyi biliyorum ki, herkes fanidir, herkesten sonra baki kalan, bütün vârislerin en iyisi olan Sensin Sen!"...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
yyâ'yı da (an). Rabbine: "Rabbim, beni tek bırakma! Sen, vârislerin en iyisisin (her şeyim sana kalacaktır)" diye du'â etmişti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu: «Rabbim, beni yalnız başıma bırakma, sen mirasçıların en hayırlısısın.»...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Zekeri
ya'yı da an ki, Rabbine niyaz ederek 'Rabbim, beni yalnız bırakma; Sen vârislerin en hayırlısısın' demişti....
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
Ve
Zekeri
yya. Hani Rabbine yakarmıştı: "Rabbim, beni yapayalnız, bir başıma bırakma. Sen, vârislerin en hayırlısısın."...
Mömin Suresi, 40. Ayet:
Men amile seyyieten fe lâ yuczâ illâ mislehâ, ve men amile sâlihan min
zekeri
n ev unsâ ve huve mu'minun fe ulâike yedhulûnel cennete yurzekûne fîhâ bi gayri hisâb(hisâbin). ...
Mömin Suresi, 40. Ayet:
1.
men
: kim
2.
amile
: yaptı, işledi
3.
seyyieten
: seyyie, günah, kötülük
4.
fe
: böylece, artık
Hucurat Suresi, 13. Ayet:
Yâ eyyuhen nâsu innâ halaknâkum min
zekeri
n ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârefû, inne ekremekum indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun habîr(habîrun). ...
Hucurat Suresi, 13. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nâsu
: insanlar
3.
innâ
: muhakkak ki biz
4.
halaknâ-kum
: yarattık sizi
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Rabbinin, kulu
Zekeri
yyâ'ya olan rahmetini anması! ...
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
Ey
Zekeri
yyâ! Şüphesiz Biz, sana bir delikanlıyı – o'nun ismi Yahyâ'dır-müjdeliyoruz. Bundan önce o'na hiçbir adaş yapmadık. ...
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
Zekeri
yyâ: “Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken benim nasıl bir delikanlım olabilir?” dedi. ...
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Zekeri
yyâ, “Rabbim! Bana bir alâmet ver” dedi. Allah, “Senin alâmetin, sapasağlam olduğun hâlde, üç gece insanlarla konuşmamandır” buyurdu. ...
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
"
Zekeri
yyâ, bunun üzerine mihraptan; özel makamından toplumunun karşısına çıkıp onlara, daima/her zaman Allah'ı tüm noksanlıklardan arındırmalarını işaret etti. “"...
Məryəm Suresi, 19. Ayet:
Elçi/
Zekeri
yyâ: “Ben sadece, sana tertemiz bir delikanlı bağışlamam/bağışlamak için, Rabbinin elçisiyim” dedi. ...
Məryəm Suresi, 24. Ayet:
(24-26) "Sonra ona; Meryem’e aşağısındaki kişi;
Zekeri
yya seslendi: “Sakın üzülme, Rabbin alt tarafında bir su arkı yaptı. Hurma kütüğünü kendine doğru silkele, üzerine olgunlaşmış taze hurmalar düşsün. Sonra ye-iç, gözün aydın olsun. Sonra eğer beşerden birini görürsen, ‘Ben Rahmân'a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] bir oruç adadım, onun için bugün hiçbir kimseyle konuşmayacağım’ de.” "...
Məryəm Suresi, 25. Ayet:
(24-26) "Sonra ona; Meryem’e aşağısındaki kişi;
Zekeri
yya seslendi: “Sakın üzülme, Rabbin alt tarafında bir su arkı yaptı. Hurma kütüğünü kendine doğru silkele, üzerine olgunlaşmış taze hurmalar düşsün. Sonra ye-iç, gözün aydın olsun. Sonra eğer beşerden birini görürsen, ‘Ben Rahmân'a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] bir oruç adadım, onun için bugün hiçbir kimseyle konuşmayacağım’ de.” "...
Məryəm Suresi, 26. Ayet:
(24-26) "Sonra ona; Meryem’e aşağısındaki kişi;
Zekeri
yya seslendi: “Sakın üzülme, Rabbin alt tarafında bir su arkı yaptı. Hurma kütüğünü kendine doğru silkele, üzerine olgunlaşmış taze hurmalar düşsün. Sonra ye-iç, gözün aydın olsun. Sonra eğer beşerden birini görürsen, ‘Ben Rahmân'a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] bir oruç adadım, onun için bugün hiçbir kimseyle konuşmayacağım’ de.” "...
Məryəm Suresi, 29. Ayet:
"Bunun üzerine Meryem ona; doğum anında aşağısında bulunan kişiye;
Zekeri
yya’ya işaret etti, ondan gelişmeleri açıklamasını istedi.
Zekeri
yya, Meryem’in zina etmeden çocuğu doğurduğuna kefil olup çocuğun ma’bedde yetiştirilmesini istedi. Onlar, “Biz, yüksek mevkide olan kişiler, henüz ergenlik çağına gelmemiş birine nasıl söz söyleriz/yüksek mevkide olan kişiler henüz ergenlik çağına gelmemiş birine nasıl söz söyler?” dediler. "...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeri
yyâ, Yahyâ, Îsâ ve İlyâs'a da doğru yolu gösterdik. Hepsi sâlihlerdendir. ...
Ənbiya Suresi, 89. Ayet:
(89,90) "Ve
Zekeri
yyâ; hani o, Rabbine: “Rabbim! Beni tek başıma bırakma, Sen varislerin en hayırlısısın” diye seslenmişti de Biz, o'nun için karşılık vermiştik. Ve kendisine Yahyâ'yı ihsan ettik. Ve o'nun için eşini düzelttik/doğum yapmaya elverişli hâle getirdik. Şüphesiz onlar hayırlarda yarışıyorlar, umarak ve korkarak Bize yalvarıyorlardı. Ve Bize karşı derin saygı duyuyorlardı. "...
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
(89,90) "Ve
Zekeri
yyâ; hani o, Rabbine: “Rabbim! Beni tek başıma bırakma, Sen varislerin en hayırlısısın” diye seslenmişti de Biz, o'nun için karşılık vermiştik. Ve kendisine Yahyâ'yı ihsan ettik. Ve o'nun için eşini düzelttik/doğum yapmaya elverişli hâle getirdik. Şüphesiz onlar hayırlarda yarışıyorlar, umarak ve korkarak Bize yalvarıyorlardı. Ve Bize karşı derin saygı duyuyorlardı. "...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
"Bunun üzerine Rabbi Meryem'i güzel bir kabul ile kabul etti. Ve onu güzel bir bitki olarak bitirdi ve ona; Meryem’e, İsa’yı gayri meşru şekilde doğurmayıp Allah’ın iradesi çerçevesinde babasız doğuruşuna
Zekeri
yyâ’yı kefil kıldı.
Zekeri
yyâ ne zaman onun üzerine/özel odaya girse, onun yanında bir rızık bulurdu.
Zekeri
yyâ, “Ey Meryem! Bu sana nereden?” dedi. Meryem de: “O, Allah katındandır” dedi. Şüphesiz Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır. *** – "...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Orada
Zekeri
yyâ, Rabbine yakardı: “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil ver. Şüphesiz Sen, duayı en iyi işitensin” dedi. ...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Sonra
Zekeri
yyâ, özel kürsüde dikilmiş salât ederken [eğitim-öğretim yaptırırken] haberci âyetler ona: “Şüphesiz Allah sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi/ bir önder, iffetli bir peygamber olarak, sâlihlerden Yahyâ'yı müjdeliyor” diye seslendiler. ...
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
Zekeri
yyâ: “Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmışken, karım da kısır iken benim için bir delikanlı nasıl olabilir?” dedi. Allah: “Öyledir, Allah dilediğini yapar” dedi. ...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeri
yyâ: “Rabbim! Benim için bir alâmet/gösterge göster” dedi. Allah: “Senin alâmetin/ göstergen, işaretle hariç, insanlara üç gün, konuşmamandır. Ve Rabbini çok an, her zaman noksan sıfatlardan arındır” dedi.– ...