Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
Öyleyse Beni
zikred
in ki Ben de sizi
zikred
eyim. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin....
Nisa Suresi, 142. Ayet:
Münafıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Oysa O, onların planlarını boşa çıkarandır. Onlar, "salatı ikame ettikleri" zaman üşene üşene yaparlar" İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah'ı da pek az
zikred
erler....
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
Ve Kafirler seni gördükleri zaman: "İlahlarınızı
zikred
en bu mu?" diye alaya alıyorlar. Onlar, Rahman'ın zikrini Küfredenlerdir....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Ant olsun ki, sizden Allah'a ve Ahiret Günü'ne kavuşmayı uman ve Allah'ı çokça
zikred
enler için, Allah'ın Resul'ünde iyi bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, adanmış erkekler ve adanmış kadınlar, sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, huşulu erkekler ve huşulu kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, saim olan erkekler ve saim olan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar ve Allah'ı çok
zikred
en erkekler ve Allah'ı çok
zikred
en kadınlar; Allah, onlar için bağışlanma ve büyük bir ödül hazırl...
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabb’in meleklere; 'Ben yeryüzünde dünya düzeni kurmaya, ilâhi hükümleri icraya, yeryüzünü imâra yetkili halifeler hazırlayıp yerleştireceğim' demişti. Melekler: 'Orada bozgunculuk yapacak, karışıklık çıkaracak, kan dökecek birilerini mi hazırlayıp yerleştireceksin? Oysa biz sana hamdederek
zikred
iyor, seni tesbih ediyoruz. Senin kutsallığını biliyor, kabul ediyor, Seni takdis ediyoruz' dediler. Rabbin: 'Ben, sizin bilmediklerinizi biliyorum' buyurdu....
Bəqərə Suresi, 40. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
benî isrâîle
: İsrailoğulları
3.
uzkurû
:
zikred
in, hatırlayan, anın
4.
ni'metiye
: ni'metimi
Bəqərə Suresi, 47. Ayet:
1.
yâ benî isrâîle
: ey İsrailoğulları
2.
uzkurû
:
zikred
in, anın, hatırlayın
3.
ni'metiye
: ni'metimi
4.
elletî
:...
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizin misâkinizi (yeminlerinizi) aldığımız zaman Tur Dağı'nı üstünüze kaldırmıştık. Siz verdiğimiz şeyleri kuvvetle alın (sarılın) ve onun içindeki şeyleri
zikred
in (hatırlayın), umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Hani sizden söz almıştık ve Tur'u da üstünüze kaldırmıştık (Musa'nın bir mucizesi). Size verdiğimizi (hakikat bilgisini) bir kuvve olarak tutun ve onun içinde olanı
zikred
ip hatırlayın ki korunabilesiniz....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Hani, sizden şu şekilde kesin söz almış da Tûr'u üzerinize kaldırmıştık: "Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayıp
zikred
in ki, sakınabilesiniz."...
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
1.
ve men
: ve bir kimse, kişi
2.
azlemu
: daha zalim
3.
mimmen (min men)
: ondan
4.
menea
: men etti, engelledi
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Ve Allah'ın mescidlerinde, O'nun adının
zikred
ilmesini men eden (yasaklayan) ve onların (mescidlerin) harap olmasına çalışan kimseden daha zalim kim vardır? İşte onların, korkmadan oraya (mescidlere) girmesi olamaz (ancak korka korka girebilirler.) Onlar için dünyada rezillik, ahirette de “azîm azap” (en büyük azap) vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah’ın mescitlerine, mescitlerde Allah’ın
zikred
ilmesine, Allah’a ibadet edilmesine, Allah’ın dininin, şeriatının anlatılmasına mani olanlardan, mescitlerin harap olmasına çalışanlardan, daha zâlim kim olabilir? Böylelerinin o mescitlere korka korka girmekten başka seçenekleri de yoktur. Dünyada onlar için zillet vardır. Onlar âhirette, ebedî yurtta da büyük bir cezayı hak etmişlerdir....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Hem Allah’ın mescidlerini ki, içlerinde O’nun isminin
zikred
ilmesini men' eden ve oraların harâb olması için çalışandan daha zâlim kim olabilir? İşte onlar ki, kendilerinin oralara, ancak korkan kimseler olarak girmeleri gerekirdi. Onlar için dünyada bir rezillik, yine onlar için âhirette (de pek) büyük bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah Teâlâ'nın mescitlerinde O'nun isminin
zikred
ilmesini men eden ve o mescitlerin harap olmasına çalışan kimseden daha zalim kim vardır? Onlar için o mescitlere korka korka girmelerinden başka selahiyet yoktur. Onlar için dünyada rüsvaylık vardır, onlar için ahirette ise pek büyük bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 116. Ayet:
'Allah kendisine oğul edindi' dediler. Hâşâ, O bundan münezzehtir. Ama göklerdeki ve yerdeki varlıkların ve imkânların hepsi O’nun mülkündedir, O’nun tasarrufundadır. Her şey O’nun emrine boyun eğmiş, saygıyla,
zikred
erek görevlerini yapmaktadırlar....
Bəqərə Suresi, 122. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
benî isrâîle
: İsrailoğulları
3.
uzkurû
:
zikred
in, hatırlayın
4.
ni'metiye
: ni'metim
Bəqərə Suresi, 146. Ayet:
Kendilerine kutsal kitapları, Tevrat’ı, İncil’i verdiklerimiz onu, Muhammed’i, öz oğullarını bildikleri gibi, kitaplarında
zikred
ilen özellikleri sebebiyle tanırlar. Böyle iken içlerinden bir kısmı bile bile hakikati, onun Hak Peygamber olduğunu gizliyorlar....
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
1.
fe
: o halde, öyle ise
2.
uzkurû-nî
: beni
zikred
in
3.
ezkur-kum
: ben sizi
zikred
erim (
zikred
eyim)
4.
ve uşkurû
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
Öyle ise Beni
zikred
in ki Ben de sizi
zikred
eyim. Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin....
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
O hâlde beni
zikred
in (anın - düşünün) ki sizi
zikred
eyim. Şükredin bana (değerlendirin beni), sakın küfretmeyin (hakikatiniz ve varlığın hakikati olduğumu inkâr etmeyin)....
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
Öyle ise beni (ibâdetle)
zikred
in ki, (ben de) sizi (rahmetimle) yâd edeyim; ve bana şükredin fakat bana nankörlük etmeyin!...
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
Öyleyse Beni
zikred
in ki, Ben de sizi anayım. Bir de Bana şükredin, nankörlük etmeyin....
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
Artık Beni
zikred
iniz ki Ben de sizi
zikred
eyim ve Bana şükrediniz, Bana nankörlükte bulunmayınız....
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
Öyleyse siz beni
zikred
in ki, ben de sizi
zikred
eyim. Bana şükredin, nankörlük etmeyin....
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
Beni
zikred
in ki ben de sizi
zikred
eyim. Bana şükredin, nankörlük etmeyin....
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
Öyleyse siz Ben’i
zikred
in ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
1.
leyse
: değil
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
cunâhun
: günah
4.
en tebtegû
: aramanız, talep etmeniz, is...
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizden fazl istemeniz size günah değildir. Artık Arafat'tan akın akın geldiğiniz zaman Meş'aril Haram'ın yanında Allah'ı
zikred
in. Ve sizi hidayete erdirdiği şekilde siz de O'nu
zikred
in. Ve siz ondan (hidayetten) önce ise, elbette dalâlette kalanlardandınız....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah yoktur. Arafat’tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife’ye) akın ettiğinizde, Meş’ar-i Haram’da Allah’ı
zikred
in. Onu, size gösterdiği gibi
zikred
in. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizden gelecek bir lütfu (kazancı) aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı
zikred
in ve O'nu size gösterdiği şekilde anın. Şüphesiz siz daha önce yanlış gidenlerden idiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
(Hac süresi içinde) Rabbinizin fazlından istemenizde bir suç yoktur. Arafat'tan hep birlikte akıp dönerken, Meşari Haram'da (Müzdelife) Allâh'ı
zikred
in. O'nu, hidâyetinin sizde açığa çıktığı kadarıyla
zikred
in. Muhakkak ki bundan önce siz (hakikatten) sapmışlardandınız....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Hac mevsiminde ticaret yaparak, Rabbinizden gelecek bir lütfu, kazancı aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafattan akın akın indiğinizde, Meş’ar-i Haram yanında, Müzdelife’de Allah’ı
zikred
in. Allah’a ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın. Allah’ın, Kur’ân’da ve Rasûlünün sünnetinde size öğrettiği şekilde şer’î mükellefiyetleri yerine getirerek, dinini, kitabını ve sünneti anlatarak onu
zikred
in. Doğrusu siz, bundan önce, başlarına buyruk hareket ederek dalâleti, bozuk düzeni,...
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Hac mevsiminde Rabbinizin fazlından ticaret istemeniz (alışveriş etmeniz) size günah değildir. Arafat’dan dönüşünüzde Meş’ari Haram nâmındaki yerde Allah’ı
zikred
in. O, size nasıl hidayet etti ise, siz de onu öylece anın. Doğrusu siz Bundan önce (Allah’ın hidayetinden evvel) cidden sapıklardandınız....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbiniz'den refah istemenizde bir engel yoktur. Arafat'tan indiginizde, Allah'i Mesari Haram'da anin; O'nu, size gosterdigi sekilde
zikred
in. Nitekim siz onceleri hic suphesiz sapiklardandiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbiniz'den refah istemenizde bir engel yoktur. Arafat'tan indiğinizde, Allah'ı Meşari Haram'da anın; O'nu, size gösterdiği şekilde
zikred
in. Nitekim siz önceleri hiç şüphesiz sapıklardandınız....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizden gelecek bir lütfu (kazancı) aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı
zikred
in ve O'nu size gösterdiği şekilde anın. Şüphesiz siz daha önce yanlış gidenlerden idiniz...
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
rabbınızın fazlından ticaret istemeniz size günah değildir, derken Arafattan ifaza ettiniz mi Meş'arı haram yanında Allahı
zikred
in hem onu size doğrusunu öğrettiği gibi
zikred
in, doğrusu siz bundan evvel cidden şaşırmışlardan idiniz...
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Hac mevsiminde Rabbinizden rızık isteyerek ticaret yapmanız size günah değildir. Arafattan sel gibi taşarak döndüğünüzde Meş'ari'l-Haram yanında, Allah'ı
zikred
in. O'nu, size doğrusunu öğrettiği gibi
zikred
in. Doğrusu siz, bundan önce gerçekten yolunu şaşırmışlardan idiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizin lütfunu istemenizde size bir günah yoktur. Arafat'tan indiğiniz zaman Meş'ar- i Haram yanında (Müzdelife'de) Allah'ı
zikred
in. O'nu, size gösterdiği şekilde
zikred
in. Doğrusu siz, bundan önce gerçekten sapmışlardandınız....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
(Hacc mevsiminde ticâretle) Rabbinizden rızık istemenizde bir günâh yokdur. Arafatdan (orada «vakfe» den sonra, seller gibi) boşanıp (elbirlik) akdığınız zaman «Meş'ar-i haraam» ın yanında Allahı
zikred
in, O, size nasıl hidâyet etdiyse siz de Onu öylece anın. (Bilirsiniz ya) siz bundan evvel gerçek sapıklardandınız! ...
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
(Hac esnâsında ticâret yaparak) Rabbinizden bir ihsan aramanızda size bir günah yoktur. Nihâyet Arafat’tan (ayrılıp) akın ettiğiniz zaman, Meş'ar-i Harâm (tepesi) yanında(Müzdelife’de) artık Allah’ı
zikred
in! Ve (O) sizi hidâyete erdirdiği gibi, (siz de) O’nu
zikred
in! Doğrusu (siz) bundan evvel de elbette dalâlete düşenlerdendiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbınızın lutf-u keremini aramanızda bir günah yoktur. Arafat'tan geri döndüğünüz zaman, Meş'ar-ı Haram'ın yanında Allah'ı
zikred
in. O, sizi hidayete ulaştırdığı gibi, siz de O'nu
zikred
in. Nitekim siz bundan önce, sapıklardan idiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizden bir rızık talep etmeniz sizin üzerinize bir günah değildir. Arafat'tan geri döndüğünüz zaman Allah Teâlâ'yı Meş'ar-i Haram yanında hemen
zikred
iniz. Ve O'nu, size hidâyet ettiği gibi zikreyleyiniz. Şüphe yok ki, siz bundan evvel dalâlette kalmış kimselerden idiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizin lütuf ve ihsanını aramanızda size hiçbir vebal ve günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i haram'ın yanında Allah'ı
zikred
in. O size nasıl hidayet ettiyse, siz de O'nu öylece
zikred
in. Bundan evvel siz sapıklardan idiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizden rızık/fazl istemenizde her hangi bir günah yoktur. Arafat’tan ayrılınca Meş’ari Haram’da Allah’ı
zikred
in. Nitekim, O, size yol göstermeden önce gerçekten, şaşkınlardan / dalalette olanlardan idiniz ya!...
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Hac mevsiminde ticaret yaparak, Rabbinizden size gelecek kâr ve yarar taleb etmenizde size bir vebal yoktur. Arafat’ta vakfeden ayrılıp sel gibi Müzdelife’ye doğru akın ettiğinizde, Meş’ar-ı Haram’da Allah’ı
zikred
in. O size nasıl güzelce doğru yolu gösterdiyse, siz de öyle güzel bir şekilde O’nu
zikred
in! Bilirsiniz ki, O’nun yol göstermesinden önce siz yolu şaşırmış kimselerdendiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabb'inizden bir lütuf ve bereket istemenizde hiç bir sakınca yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı
zikred
in. O'nu, O'nun size gösterdiği gibi anın. Siz bundan önce gerçekten sapıklardan idiniz....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
1.
fe
: o zaman, böylece
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
kadaytum
: tamamladınız
4.
menâsike-kum
: hacca ait ibadetlerini...
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Böylece (hacca ait) ibadetlerinizi (ve kuralları) tamamladığınız zaman, artık atalarınızı zikrettiğiniz gibi, hatta daha kuvvetli bir zikirle Allah'ı
zikred
in. Fakat insanlardan kim: “Rabbimiz bize dünyada ver.” derse, ahirette onun bir nasibi yoktur....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Hac ibadetinizi bitirince babalarınızı anma (âdetinizdeki) zikrinizden çok daha şiddetli şekilde Allâh'ı
zikred
in. İnsanların kimisi: "Rabbimiz, bize dünyada ver" der. . . Sonsuz gelecek sürecinde nasibi yoktur....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Nihayet hac ile ilgili ibadetlerinizi bitirdiğinizde, İslâm’dan önce, atalarınızı zikrettiğiniz gibi, hatta daha güçlü bir tarzda Allah’ı
zikred
in, Allah’a ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın. İnsanlardan bazıları: 'Ey Rabbimiz, vereceğini, serveti, makamı, mevkii ve zaferi bize dünyada ver' derler. Onların âhirette, ebedî yurtta hiçbir nasibi, isteyecekleri bir payları yoktur....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
nihayet menasikinizi bitirdiniz mi vaktiyle atalarınızı andığınız gibi hattâ daha şiddetli bir anışla Allahı anın,
zikred
in, çünkü nâsın kimisi «rabbena, der bize Dünyada ver» buna Ahırette kısmet yoktur...
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Nihâyet hac ibâdetlerinizi bitirdiğinizde, babalarınızı andığınız gibi, hattâ daha kuvvetli bir anma ile artık Allah’ı
zikred
in! İnsanlardan öylesi de vardır ki: 'Rabbimiz! Bize(nasîbimizi) dünyada ver' der; o takdirde onun için âhirette hiçbir nasib yoktur!...
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Hacc ibadetinizi bitirince; atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla Allah'ı
zikred
in. İnsanlardan öylesi vardı ki; Ey Rabbımız, bize dünyada ver, der. Onun ahirette nasibi yoktur....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Sonra hacca ait ibadetlerinizi ifâ ettiğiniz zaman, babalarınızı zikrettiğiniz gibi veya daha ziyâde olarak Allah Teâlâ'yı
zikred
iniz. İmdi nâstan öylesi vardır ki, «Rabbimiz bize (nasibimizi) dünyada ver,» der. Bunlar için ahirette bir nasip yoktur....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Nihayet Hacc ibadetlerinizi bitirdiğinizde, atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı
zikred
iniz. İnsanlardan öyleleri var ki: “Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver. ” derler. Böyle isteyenlerin ahiretten hiçbir nasibi yoktur....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Hac ibadetinizi bitirince atalarınızı andığınız gibi, hatta daha da kuvvetli bir anışla Allah’ı
zikred
in. İnsanlardan: -Rabbimiz, bize bu dünyada ver, diyenler vardır. Onların ahirette hiç bir nasibi yoktur....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
1.
ve ezkurû
: ve
zikred
in
2.
allâhe
: Allah
3.
fî eyyâmin
: günlerde
4.
ma'dûdâtin
: adetli, sayılmış, sayılı
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Ve sayılı günlerde Allah'ı (tekbir ile)
zikred
in. Fakat kim, iki gün içinde (Mina'dan dönmek için) acele ederse, bundan sonra onun üzerine bir günah yoktur. Ve kim de tehir ederse (geriye kalırsa), o taktirde de onun üzerine bir günah yoktur. (Tabii bu) takva sahibi (olan) kimseler içindir. Ve, Allah'a karşı takva sahibi olun. Ve sizin, O'na (Allah'a) haşrolunacağınızı (huzurunda toplanacağınızı) bilin!...
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Bir de sayılı günlerde (kurban bayramı 2. /3. /4. günleri) Allâh'ı
zikred
in (tekbir getirin). Kim iki gün içinde aceleyle işini bitirirse ona bir suç yoktur. Kim tehir ederse ona da suç yoktur. Bu korunan kimse içindir. . . Allâh'tan korunun (yaptıklarınızın sonucunu kesinlikle yaşatacağı için) ve iyi bilin ki muhakkak sonunda O'na haşrolacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Sayılı günlerde, teşrik günlerinde telbiye ve tekbir getirerek Allah’ı
zikred
in, Allah’a ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın. İki gün içinde, acele edip Mina’dan Mekke’ye dönmek isteyene günah yoktur. İki gün içinde dönmeyip, geciken de bilerek günah işlemiş sayılmaz. Bunlar günahlardan arınıp Allah’a sığınanlar, emirlerini yerine getirenler, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin b...
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Bir de sayılı günlerde (teşrîk günlerinde) Allah’ı tekbîr ile
zikred
in. Kim, iki günde (zilhiccenin on birinci ve on ikinci gününde) Mina’dan dönmek için acele ederse, ona günah yoktur. Mina’da geri kalana da günah yoktur. Fakat, bu günahın olmayışı takvâ sahibi içindir. Allah’dan korkun ve bilin ki, muhakkak hepiniz ona dönüp toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Bir de sayılı günlerde Allahı
zikred
in -tekbir alın- bunlardan iki gün içinde avdet için acele edene günah yok, teahhur edene de günah yok amma korunan için: Allaha korunun ve bilin ki siz ona haşrolunacaksınız...
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Bir de sayılı günlerde Allah'ı
zikred
in, tekbir getirin. Bunlardan iki gün içinde dönüş için acele edene günah yoktur, geç dönene de günah yoktur; fakat korunan için. Allah'tan korkun ve bilin ki, O'nun huzurunda toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Bir de sayılı günlerde Allah'ı
zikred
in (tekbir alın). Bunlardan kim iki gün içinde (Mina'dan) dönmek için acele ederse ona günah yoktur. Kim geri kalırsa ona da günah yoktur. Ama bu, takva sahipleri içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki, siz ancak O'nun huzuruna varıp toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Bir de sayılı günlerde Allahı
zikred
in (tekbîr alın). Kim iki günde («Minâ» dan dönmek için) acele ederse üstüne günâh yokdur. Kim de geri kalırsa ona da günah yokdur. (Fakat bu,) takva saahibi için (dir). Allahdan korkun ve bilin ki muhakkak (hepiniz) ancak Ona (varıb) toplanacaksınız. ...
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
O hâlde sayılı günlerde (teşrik günlerinde) Allah’ı (tekbirlerle)
zikred
in! Bundan böyle kim iki günde (Mina’dan dönmek için) acele ederse, artık ona bir günah yoktur. Kim de (Üçüncü güne) geri kalırsa ona da bir günah yoktur. (Bu, günahlardan) sakınanlar içindir. Öyleyse Allah’dan sakının ve bilin ki, doğrusu siz O’nun huzûruna toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Sayılı günlerde Allah'ı
zikred
in. Kim iki günde acele ederse, ona günah yoktur. Kim de geri kalırsa, ona günah yoktur. Bu; takva sahibi olanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki, şüphesiz siz, O'nun huzurunda toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Ve Allah Teâlâ'yı sayılı günlerde
zikred
iniz. İmdi her kim iki gün içinde (Mina'dan dönmek için) acele ederse onun üzerine günah yoktur, geri kalana da günah yoktur. (Bu) Muttakî olan içindir. Ve Allah'tan korkunuz ve biliniz ki, sizler şüphesiz O'na haşr olunacaksınızdır....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Sayılı günlerde (eyyâm-ı teşrikte) Allah'ı
zikred
iniz. Kim iki gün içinde acele edip (Mina'dan Mekke'ye) dönerse, ona bir günah yoktur. Her kim geri kalırsa, ona da bir günah yoktur. Bu, takvâ sahibi olanlar içindir. O halde Allah'tan korkun. Biliniz ki O'nun huzurunda toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
O sayılı günlerde tekbir getirerek Allah’ı
zikred
in! Kim acele edip iki günde dönerse ona vebal yoktur. Kim geri kalırsa, günahlardan korunduğu takdirde, ona da vebal yok. Allah’a karşı gelmekten korunun ve bilin ki hepiniz neticede diriltilip O’nun huzurunda toplanacaksınız!...
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman, olduğunda
2.
tallaktum(u)
: boşadınız
3.
en nisâe
: kadınlar
4.
fe
: o zaman, sonra, ...
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
1.
ve lâ cunâhe
: ve günah yoktur
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
fîmâ
: hakkında
4.
arradtum
: ima ettiniz<...
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
1.
fe
: fakat
2.
in hıftum
: eğer korktunuz ise
3.
fe
: artık, o zaman
4.
ricâlen
: yürürken
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Fakat eğer (hayatî bir tehlikeden) korkarsanız, o zaman yaya yürürken veya binekte iken (namazınızı kılın). Nihayet emin olduğunuz zaman, (Allah'ı nasıl
zikred
eceğinizi) siz bilmiyorken size öğrettiği şekilde, artık Allah'ı
zikred
in....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Sizi korkutacak tehlike söz konusu ise yürürken veya bineğiniz üstünde de (salâtı ikame edebilirsiniz). . . Güvende olduğunuzda, bilmediklerinizi öğretenin öğretisince Allâh'ı
zikred
in (O'nun Esmâ'sının âlemlerde açığa çıkışını düşünün)....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Âdâbına riayet ederek, namazı eda edeceğiniz sırada, hayatî bir tehlikeden endişe ederseniz, yürürken veya binekli iken namazlarınızı kılın. Emniyete kavuştuğunuz zaman, güven içindeyken, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah’ı
zikred
in, namazlarınızı her zamanki gibi kılın, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer korkarsanız yürürken veya binek üzerinde kılın. Güvene kavuştuğunuz zaman, size bilmediklerinizi öğrettiği gibi Allah'ı
zikred
in....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah'ı, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi
zikred
in....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer bir korku halinde iseniz yaya veya süvari giderken kılın, emniyeti bulduğunuz vakit de böyle bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi hemen Allahı
zikred
in...
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer bir korku halinde iseniz, yaya veya binek üstünde giderken kılın. Güvenlik ortamını bulduğunuz vakit de böyle bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi hemen Allah'ı
zikred
in....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer bir korku hâlindeyseniz, yaya veya binekli olarak giderken kılın, (korkudan) emin olduğunuz zaman da böyle bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı
zikred
in (namazlarınızı yine her zamanki gibi huşû ile kılın)....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Güvenliğe (emintüm) girdiğinizde ise, yine Tanrı'yı, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi
zikred
in....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Fakat (düşmandan) korkarsanız, o takdirde yaya olarak veya binek üzerinde(namaz kılın)! Emîn olduğunuz zaman ise, artık bilmiyor olduğunuz şeyleri size öğrettiği gibi(namazı nasıl kılmanızı ta'lîm etti ise, öylece) Allah’ı
zikred
in (namazınızı kılın)!...
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer korkarsanız yaya veya binmiş olarak kılın. Emin olduğunuz vakitte de Allah'ın size bilmediğiniz şeyleri öğrettiği şekilde Allah'ı
zikred
in....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Fakat korkarsanız yayan veya süvari olarak (namazınızı kılın). Emin olduğunuz zaman ise Allah Teâlâ'yı, sizlere bilmediğiniz şeyleri nasıl öğretti ise öylece
zikred
iniz....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer korkarsanız, yaya yahut binek üzerinde kılın. Emniyete kavuştuğunuzda, bilmediklerinizi size öğrettiği gibi Allah'ı
zikred
in....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer bir tehlikeden korkarsanız, yaya yahut binekli olarak namaz kılın. Güvene kavuştuğunuz zaman bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi Allah’ı
zikred
in....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Bir korku ve endişe duyarsanız yürüyerek veya binit üzerinde kılın. Güvene kavuştuğunuzda bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı
zikred
in....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
(Bu sûrede
zikred
ilen) o peygamberler (yok mu?) biz onların kimine kiminden üstün meziyyetler verdik. Allah onlardan biri ile söyleşmiş, birini de birçok derecelerle yükseltmişdir. Meryem'in oğlu İsa'ya o beyyineleri (açık âyetleri, burhanları, mu'cizeleri) biz verdik ve onu Ruhul kuds (Cebrâîl) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi onların arkasındaki (ümmet) ler, kendilerine o apaçık bürhanlar geldikten sonra, birbirini öldürmez (ler) di. Fakat ihtilâfa düşdüler. Binnetîce onlardan kimi îman e...
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
Bir nice yüzlerin ağaracağı ve bir nice yüzlerin de kararacağı günü (
zikred
iniz). O yüzleri kararmış olan kimselere: «İmânınızdan sonra kâfir mi oldunuz? O halde yaptığınız küfür sebebiyle azabı tadınız» (denilecektir)....
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
Ve onlar (takva sahipleri), bir kötülük yaptıkları veya nefslerine zulmettikleri zaman Allah'ı
zikred
erler, hemen günahları için mağfiret dilerler. Ve Allah'tan başka kim günahları mağfiret eder. Ve onlar, yaptıkları şeylerde (hatalarda), bilerek ısrar etmezler....
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
Ve (onlar,) çirkin bir iş yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı
zikred
ip günahlarının bağışlanmasını isterler. Zâten Allah’dan başka, günahları kim bağışlar? Hem (onlar,) işledikleri (günahları)nda kendileri bile bile ısrâr etmeyen kimselerdir....
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
Ve öyle zâtlar ki, bir büyük günah yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah Teâlâ'yı
zikred
erler, hemen günahları için istiğfarda bulunurlar. Ve kimdir Allah Teâlâ'dan başka günahları mağfiret eden? Ve onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler....
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
Muhsinler, bir çirkin iş yaptıklarında veya nefislerine zulmettiklerinde Allah’ı
zikred
ip günahları için mağfiret dilerler. Allah’tan başka günahları kim bağışlar? Onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler....
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yezkurûne allâhe
: Allah'ı
zikred
erler
3.
kıyâmen
: ayakta iken
4.
ve kuûden
: ve oturur ik...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar (ulûl elbab, lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah'ı
zikred
erler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan'sın, artık bizi ateşin azabından koru....
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Akıl ve vicdan sahipleri, kıyamda, namaz kılarken, yürürken, meclislerde otururken, yanları üzerinde yataklarında yatarken, Allah’ı
zikred
enler, ibadet edenler, Allah’ın, dinini, şeriatını anlatanlardır, göklerin ve yerin yaratılması konusunda düşünenler, inceleme yapanlardır. 'Ey Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ve tenzih ederiz. Bizi Cehennem azabından koru' diyenlerdir....
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı
zikred
erler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru."...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar ki gerek kıyâm-u kuudde ve gerek yanları üzerinde hep Allahı
zikred
erler ve göklerin, yerin yaradılışında fikr ederler: ya Rabbena, derler: bunu sen boşuna yaratmadın sübhansın, o halde bizleri o ateş azabından koru!...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Tanrı'yı
zikred
erler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler (yetefekkerune). (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru."...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar ki, ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine (yatar) iken Allah’ı
zikred
erler ve gökler ile yerin yaratılışı hakkında (derin derin) düşünürler. (Ve şöyle duâ ederler:) 'Rabbimiz! (Sen) bunları boş yere yaratmadın; sen (bundan) münezzehsin, artık bizi ateşin azâbından muhâfaza eyle!'...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar ki, ayakta iken de ve yanları üzerine yatarlarken de Allah Teâlâ'yı
zikred
erler ve göklerin ve yerin yaradılışı hakkında tefekkürde bulunurlar. İşte onlar şöylece tesbih ve niyazda bulunur dururlar: «Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin, artık bizleri ateş azabından koru...»...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar ayakta iken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah'ı
zikred
erler. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler (ve şöyle duâ ederler): “Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tenzih ederiz. Bizi ateş azabından koru. ”...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar ki Allah’ı gâh ayakta divan durarak, gâh oturarak, gâh yanları üzere
zikred
er, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler ve derler ki: "Ey Yüce Rabbimiz! Sen bunları gayesiz, boşuna yaratmadın. Seni bu gibi noksanlardan tenzih ederiz. Sen bizi o ateş azabından koru!"...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı
zikred
erler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) «Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.»...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah'ı
zikred
erler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: "Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin. Ateş azabından koru bizi."...
Nisa Suresi, 103. Ayet:
1.
fe
: böylece, o takdirde, bundan sonra
2.
izâ
: olunca, olduğu zaman
3.
kadaytum
: kada ettiniz, yerine getirdiniz, tamamladınız
4.
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Böylece namazı bitirdiğiniz zaman, artık ayaktayken, otururken ve yan üstü iken (yatarken), (devamlı) Allah'ı
zikred
in! Daha sonra güvenliğe kavuştuğunuz zaman, namazı erkânıyla kılın. Muhakkak ki namaz, mü'minlerin üzerine, “vakitleri belirlenmiş bir farz “ olmuştur....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
(Endişeli ortamda) salâtın edâsından sonra, ayakta veya otururken ya da yanlarınız üzere uzanmışken (sürekli) Allâh'ı
zikred
in. Zikrettiğinizle doyuma ulaştığınızda salâtı ikame edin (yaşayın - yönelişin tam hakkını verin, zikirle girmiş olduğunuz hissediş ile). Kesinlikle salâtın, belli vakitlerde yaşanması, iman edenlere yazılmıştır....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken
zikred
in. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
O korkulu zamanda namazı kıldınız mı gerek ayakta ve gerek otururken ve gerek yanlarınız üzerinde hep Allahı
zikred
in, derken korkudan ıtmi'nan buldunuz mu o vakıt namazı tam erkâniyle eda edin çünkü namaz mü'minler üzerine muayyen vakıtlarla yazılı bir farz bulunuyor...
Nisa Suresi, 103. Ayet:
O korkulu zamanda namazı kıldınız mı gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanlarınız üzerinde hep Allah'ı
zikred
in. Korkudan kurtulduğunuzda namazı tam erkanı ile kılın. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde yazılı bir farzdır....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Namazı bitirdiğinizde, Tanrı'yı ayaktayken, otururken ve yan yatarken
zikred
in. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğu kılın. Çünkü namaz, inançlılar üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
(O korku anında) namazı bitirince de, artık ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzerine (yatar) iken Allah’ı
zikred
in! Fakat (korkudan) emîn olduğunuz zaman, artık namazı (bildiğiniz şekilde) hakkıyla edâ edin! Muhakkak ki namaz, mü’minler üzerine vakitleri belirli (bir farz) olarak yazılıdır....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
İmdi namazı kılıp bitirdiğiniz zaman ayakta iken ve otururken ve yanlarınız üzerinde iken Allah Teâlâ'yı
zikred
iniz. Vaktâ ki emniyet haline gelirsiniz, artık namazı tamamıyla eda ediniz. Şüphe yok ki namaz, mü'minlerin üzerine muayyen vakitlerde bir fariza olmuştur....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzerinde yatarken Allah'ı
zikred
in. Emniyete kavuştuğunuzda ise, namazı gereği gibi kılın. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde farz kılınmıştır....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Namazı tamamladıktan sonra, ayakta, otururken ve yatarken de Allah’ı
zikred
in. Emniyete ve sükuna kavuştuğunuz zaman namazı dosdoğru kılın. Kuşkusuz namaz, belirli vakitlerde müminler üzerine bir farzdır....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Namazı tamamladıktan sonra, gerek ayakta durarak, gerek oturarak ve gerek yanlarınız üzerinde uzanarak hep Allah’ı
zikred
in. Derken, korkudan güvene kavuştunuz mu, o vakit namazı tam erkâniyle eda edin.Çünkü namaz belirli vakitlerde müminlere farz kılınmıştır....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken de, otururken de ve yan yatarken de
zikred
in. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır....
Nisa Suresi, 142. Ayet:
Muhakkak ki münafıklar, Allah'a hile yaparlar. Oysa O (Allah), onlara hile yapandır. Ve onlar, namaza kalktıkları zaman, üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Ve Allah'ı pek az
zikred
erler....
Nisa Suresi, 142. Ayet:
Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafıklar, Allah’ın hilelerini başlarına belâ ettiğini göre göre, Allah’ı aldatmaya çalışıyorlar. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı pek az
zikred
erler Allah’a pek az şükrederler, pek az ibadet ederler....
Nisa Suresi, 142. Ayet:
Doğrusu münâfıklar Allah'ı aldatmaya kalkışıyorlar. Oysa Allah onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşene üşene kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah'ı pek az
zikred
erler....
Maidə Suresi, 4. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar
2.
mâ zâ uhılle lehum
: onlara, (kendilerine) nelerin helal kılındığı
3.
kul
: de, söyle
4.
u...
Maidə Suresi, 4. Ayet:
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. . . De ki: "Size güzel - temiz gıdalar helal kılınmıştır. . . Bir de Allâh'ın size talim ettiğinden öğrettiğiniz, alıştırıp eğittiğiniz avcı hayvanların, sizin için tuttuklarından yeyin ve üzerine Allâh ismini
zikred
in. . . Allâh'tan korunun. . . " Muhakkak ki Allâh Seriy'ul Hisab'dır (seriy'ul hesap = açığa çıkanın sonucunu bir sonraki anda oluşturan)....
Maidə Suresi, 4. Ayet:
(Ey Habîbim!) Sana kendileri için nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: 'Size temiz şeyler helâl kılındı; yetiştiriciler olarak Allah’ın size öğrettiğinden onlara öğreterek terbiye ettiğiniz avcı hayvanlar(ın avladıkları) da (size helâl kılındı). Öyleyse onların size tuttuklarından yiyin ve (ava gönderirken) üzerine Allah’ın ismini
zikred
in! Hem Allah’dan sakının!' Muhakkak ki Allah, hesâbı pek çabuk görendir....
Maidə Suresi, 4. Ayet:
Senden sorarlar ki, kendileri için helâl kılınmış olan şey nedir? De ki: «Sizin için temiz nîmetler helâl kılınmıştır. Ve yırtıcı hayvanlardan olup Cenâbı Hakk'ın size bildirdiğinden kendilerine öğretmiş olduğunuz muallem av hayvanlarının (avladıkları da helâldir). İmdi sizin için onların tuttuklarından yeyiniz, ve onun üzerine ism-i ilâhiyi
zikred
iniz ve Allah Teâlâ'dan korkunuz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ Seriu'l hisabtır.»...
Maidə Suresi, 7. Ayet:
1.
ve uzkurû
: ve
zikred
in, anın, hatırlayın!
2.
ni'mete allâhi
: Allah'ın (c.c.) nimeti
3.
aleykum
: sizin üzerinize
4.
ve mîs...
Maidə Suresi, 11. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
3.
uzkurû
:
zikred
in, anın, hatırlayın!
4.
Maidə Suresi, 14. Ayet:
Biz hıristiyanlarız diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine
zikred
ilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir....
Maidə Suresi, 14. Ayet:
«Biz hıristiyanlarız» diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine
zikred
ilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir....
Maidə Suresi, 20. Ayet:
1.
ve iz kâle mûsâ
: ve Hz. Musâ demişti
2.
li kavmi-hi
: kavmine
3.
yâ kavmi uzkurû
: ey kavmim
zikred
in, anın, hatırlayın!
4.
Ənam Suresi, 20. Ayet:
Kendilerine kutsal kitaplar verdiğimiz kimseler, peygamberi, Muhammed’i, öz oğullarını bildikleri gibi, kitaplarında
zikred
ilen özellikleri sebebiyle bilirler, tanırlar. Kendilerini, birbirlerini hüsrana uğratanlar, işte onlar iman etmeyecekler....
Ənam Suresi, 118. Ayet:
Eğer O'nun işaretlerindeki varlığına (Esmâ'sının açığa çıkışı olan işaretlere) iman edenler iseniz, üzerine Allâh İsmi
zikred
ilenden yeyin!...
Ənam Suresi, 118. Ayet:
Eğer O’nun âyetlerine îmân eden kimseler iseniz, artık üzerine Allah’ın ismi
zikred
ilmiş olan (besmele ile kesilmiş hayvan)lardan yiyin!...
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Zorunlu ihtiyaç duymanız hariç, neyi haram kıldığını size tafsilâtıyla bildirmişken; ne oluyor da üzerine Allâh İsmi
zikred
ilenden yemiyorsunuz? Muhakkak ki birçoğu bilgisizce, asılsız görüşleriyle (olayı) saptırıyorlar! Haddini aşanları en mükemmel bilen, kesinlikle, Rabbin "HÛ"dur!...
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Kendisine mecbur kaldığınız (ölmeyecek kadar yemek zorunda olduğunuz)şeyler müstesnâ olmak üzere, (Rabbiniz) üzerinize haram kıldığı şeyleri gerçekten size iyice açıkladığı hâlde, üzerine Allah’ın ismi
zikred
ilmiş olan (besmele ile kesilmiş hayvan)lardan neden yemeyesiniz? Hiç şübhesiz birçokları, bilgisizce kendi (nefsî) arzularıyla (insanları)açıkça saptırıyorlar. Muhakkak ki haddi aşanları gerçekten en iyi bilen ancak O Rabbindir....
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Size ne var ki, üzerine Allah Teâlâ'nın ismi
zikred
ilmiş olanı yemeyesiniz. Ve muhakkak size haram olan şeyler mufassalan bildirilmiştir. Ancak kendisine muzdar kaldığınız şey müstesna. Ve şüphe yok ki birçokları bilmeksizin kendi hevâlarıyla (halkı) dalâlete düşürürler. Senin Rabbin ise muhakkak ki, mütecavizleri en ziyâde bilendir....
Ənam Suresi, 121. Ayet:
Üzerine Allâh İsmi
zikred
ilmeyenden yemeyin. Zira o, kesinlikle fısktır (inancın bozulması)! Muhakkak ki şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için vahyederler. . . Eğer onlara uyarsanız, kesinlikle siz de şirk koşanlardan olursunuz....
Ənam Suresi, 121. Ayet:
Üzerlerine, Allah’ın adı anılmadan, Allah’ın adı
zikred
ilmeden kesilen hayvanların etinden yemeyin. Bu, hak dinin dışına çıkan, isyankâr, bozguncu bir davranıştır. Şeytanlar, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, sizin hayata geçirdiğiniz dinî esasları, ilkeleri değiştirme konusunda mücadele etmeleri için dostlarına telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız, siz de ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşanlardan olursunuz....
Ənam Suresi, 121. Ayet:
Üzerine Allah Teâlâ'nın ismi
zikred
ilmemiş olanlardan yemeyiniz. Ve şüphe yok ki, o bir fısktır ve muhakkak ki, şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına ilkaatta bulunurlar. Ve eğer onlara itaat ederseniz şüphe yok ki, siz de müşriklersinizdir....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: 'Bana vahyolunanlar içinde bunu (bu haram dediklerinizi) yiyecek olan bir yiyici kimseye, haram kılınmış bir şey bulmuyorum; ancak (o şeyin) ölü (usûlünce kesilmeden veya avlanmadan ölen bir hayvan) veya akıtılmış kan veya domuz eti, ki o pistir, veya (kesilirken) üzerine Allah’dan başkasının adı
zikred
ilmiş (olmakla açıkça işlenen) bir fısk olması müstesnâ. Fakat (başkasının hakkına) tecâvüz edici ve haddi (zarûret mikdârını) aşıcı olmadan, kim(ölmeyecek kadar bunlardan yemeye) mecbur ka...
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: «Bana vahyedilmiş olan da yiyecek bir kimseye yiyeceği haram kılınmış bir taam bulamıyorum. Meğer ki ölü veya akar kan veya domuz eti ki bu şüphesiz bir murdar şeydir veyahut bir fısk ki, üzerine Allah'tan başkasının ismi
zikred
ilerek kesilmiş bulunur, maahaza her kim muzdar kalırsa tecavüz etmeksizin ve haddi aşmaksızın (bunlardan yiyebilir).» Çünkü senin Rabbin şüphe yok ki gafûrdur, rahîmdir....
Əraf Suresi, 69. Ayet:
1.
e ve acibtum
: ve şaşırdınız mı
2.
en câe-kum
: size gelmesine
3.
zikrun
: bir zikir
4.
min rabbi-kum
: Rabbini...
Əraf Suresi, 69. Ayet:
Ve sizi uyarması için sizden (içinizden) bir adama Rabbinizden bir zikir gelmesine mi şaşırdınız? Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını (onların yerine sizi getirdiğini) ve yaratılışta sizin gücünüzü arttırdığını (bedeninizi büyük ve kuvvetli yarattığını) hatırlayın. Artık Allah'ın üzerinizdekilerini (ni'metlerini)
zikred
in ki; böylece kurtuluşa erersiniz....
Əraf Suresi, 69. Ayet:
Sizi inzar etmek için içinizden bir adam vasıtasiyle size rabbinizden bir ıhtar geldiğine inanmıyor da teaccüb mü ediyorsunuz? Düşünün ki o sizi kavmi Nuhtan sonra hulefa kıldı ve size hılkatte ziyade bir inbisat verdi, o halde Allahın ni'metlerini unutmayıb
zikred
in ki felâh bulabilesiniz...
Əraf Suresi, 69. Ayet:
Sizi başınıza gelebilecek tehlikeler hakkında uyarmak için sizden birine Rabbiniz tarafından bir tebliğ gelmesine hayret mi ediyorsunuz?Hatırlayın ki, O sizi Nuh kavminden sonra onların yerine geçirdi ve sizi bedenen güçlü kuvvetli, gösterişli kıldı. O halde Allah’ın nimetlerini unutmayıp
zikred
in ki felah bulasınız."...
Əraf Suresi, 74. Ayet:
1.
ve uzkurû
: ve hatırlayın
2.
iz ceale-kum
: sizi kılmıştı, yapmıştı
3.
hulefâe
: halifeler
4.
min ba'di
: sonra...
Əraf Suresi, 74. Ayet:
Ve düşünün ki o, sizi Âdden sonra hulefa yaptı ve bu Arzda sizi yerleştirdi, düzlüklerinden köşkler ediniyorsunuz ve dağlarından evler yontuyorsunuz, artık hep Allahın eltafını
zikred
in de yer yüzünü fesadcılıkla berbad etmeyin...
Əraf Suresi, 171. Ayet:
1.
ve iz netaknâ el cebele
: dağı kaldırdığımız zaman
2.
fevka-hum
: onların üstüne
3.
keenne-hu
: sanki o, o ... gibi
4.
zulle...
Əraf Suresi, 171. Ayet:
Ve bir vakit, dağı sanki o bir gölgelik imiş gibi onların üstlerine koparıp kaldırmıştı. Ve sandılar ki, o hakikaten üstlerine düşecek. (Onlara dedik ki:) «Size verdiğimizi kuvvetle tutun, ve onda olanı
zikred
iniz, ihtimal ki, sakınırsınız.»...
Əraf Suresi, 201. Ayet:
(Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı
zikred
ip anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir....
Əraf Suresi, 201. Ayet:
Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Tanrı'yı
zikred
erler), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir....
Əraf Suresi, 201. Ayet:
Takvâya erenler, şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca Allah'ı
zikred
erler. Bir de bakarsın ki onlar gerçeği görüp bilmişlerdir bile....
Əraf Suresi, 201. Ayet:
(Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı
zikred
ip anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir....
Ənfal Suresi, 2. Ayet:
1.
innemâ
: amma, lâkin, gerçekten
2.
el mu'minûne ellezîne
: mü'minler onlardır ki
3.
izâ zukirallâhu (zukire allâhu)
: Allah
zikred
ildiği zaman
4.
Ənfal Suresi, 2. Ayet:
Gerçek mü'minler onlardır ki; Allah
zikred
ildiği zaman kalpleri titrer (cezbelenir). Ve onlara Allah'ın âyetleri okunduğu zaman onların îmânlarını arttırır ve Rab'lerine tevekkül ederler....
Ənfal Suresi, 2. Ayet:
Allah
zikred
ilirken, Allah’a ibadet edilirken, Allah’ın dini, şeriatı anlatılırken mü’minler, lâyıkı veçhile ilgilenememe endişesiyle kalpleri ürperenlerdir; Allah’ın âyetleri kendilerine okunduğu zaman imanlarını artıranlardır; sadece Rablerine dayanıp güvenenlerdir....
Ənfal Suresi, 2. Ayet:
Filhakika mü'min olanlar o kimselerdir ki, Allah Teâlâ
zikred
ildiği zaman yürekleri titrer ve onlara Cenâb-ı Hakk'ın âyetleri okunduğu vakit imânlarını arttırır ve Rablerine tevekkülde bulunurlar....
Ənfal Suresi, 2. Ayet:
Müminler o kimselerdir ki, Allah
zikred
ilince kalpleri titrer, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır ve yalnız Rablerine tevekkül ederler....
Ənfal Suresi, 2. Ayet:
Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki yanlarında Allah
zikred
ilince kalpleri ürperir, kendilerine O’nun âyetleri okununca bu, onların imanlarını artırır ve yalnız Rab’lerine güvenip dayanırlar....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: îmân eden, âmenû olan kimseler
3.
izâ lekîtum
: karşı karşıya geldiğiniz, karşılaştığınız zaman
4.
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey âmenû olanlar! Bir toplulukla karşılaştığınız zaman artık sebat edin ve Allah'ı çok
zikred
in ki; böylece felâha eresiniz....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey iman edenler!. . Bir topluluk ile karşılaştığınız vakit (imanınızla) sâbit durun. . . Allâh'ı çok çok
zikred
in (anın ve düşünün) ki zorluğu yarıp geçip, kurtuluşa eresiniz!...
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey iman edenler, bir düşman birliği ile karşılaştığınız zaman, ihtiyatlı ve cesur olun, kararlılık gösterin. Allah’ı çokça
zikred
erek şükredin. Umulur ki, kurtuluşa ebedî nimetlerle mutluluğa erersiniz....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokca
zikred
in. Ki kurtuluş (felah) bulasınız....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey iman edenler, bir düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çokça
zikred
in ki, kurtuluşa eresiniz....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey inananlar, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklılık gösterin ve Tanrı'yı çokca
zikred
in ki kurtuluş bulasınız....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey îmân edenler! Bir (düşman) ordu(su) ile karşılaştığınız zaman, artık sebât edin ve Allah’ı çok
zikred
in ki kurtuluşa eresiniz....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey iman edenler; bir toplulukla karşılaşırsanız sebat edin ve Allah'ı çok
zikred
in ki felaha eresiniz....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey imân edenler! Bir tâife ile karşılaştığınız zaman artık sebat ediniz ve Allah Teâlâ'yı
zikred
iniz. Tâ ki felâh bulasınız....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey iman edenler! Düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok
zikred
in ki umduğunuza kavuşabilesiniz....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey iman edenler! Savaş esnasında karşı karşıya geldiğiniz düşman birliğine karşı dayanın, sebat edin ve Allah’ı çok
zikred
in ki felah bulasınız....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokça
zikred
in. Umulur ki kurtuluş (felah) bulursunuz....
Yusif Suresi, 85. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
tallâhi
: Allah'a andolsun
3.
tefteu
: hâlâ devam ediyorsun
4.
tezkuru
:
zikred
iyorsun, anıyo...
Rəd Suresi, 1. Ayet:
1.
elif, lâm, mim, râ
: hurûfu mukattaa; mukattaa harfleridir. Kur'ân-ı Kerim'de bazı surelerin başında
zikred
ilen özel (anlamlı) harflerdir.
2.
tilke
: bunlar
3.
âyâtu el kitâbi
: kitabın âyetleridir
...
İbrahim Suresi, 6. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
mûsâ
: Musa
3.
li kavmi-hi
: kavmine
4.
uzkurû
: hatırlayın,
zikred
in
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
1.
ve mâ
: ve şey(ler)
2.
zerae
: yoktan varedip, çoğalttı
3.
lekum
: siz, sizin için
4.
fî el ardı
: yerde
Nəhl Suresi, 13. Ayet:
Yeryüzünde sizin için ne yaratıp çoğalttıysa hepsinin renkleri çeşit çeşittir (muhteliftir). Muhakkak ki bunda,
zikred
en (tezekkür eden) bir kavim için elbette âyet (delil) vardır....
Kəhf Suresi, 57. Ayet:
1.
ve men azlemu
: ve daha zalim kimdir
2.
mimmen (min men)
: o kimseden
3.
zukkire
:
zikred
ildi
4.
bi âyâti
: âye...
Kəhf Suresi, 57. Ayet:
Rabbinin âyetleri
zikred
ildiği (hatırlatıldığı) zaman ondan yüz çeviren ve elleriyle takdim ettiklerini (günahlarını) unutan kimseden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki Biz, onların kalplerinin üzerine (fıkıh etmeyi engelleyen) ekinnet kıldık. Ve onların kulaklarında (işitmeyi engelleyen) vakra vardır. Sen, onları hidayete davet etsen de bundan sonra onlar, ebediyyen asla hidayete eremezler....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bu sırada, Zekeriyyâ, mâbedden, kavminin karşısına çıkarak onlara: 'Sabah erken ve akşama doğru Allah’ı tesbih edin,
zikred
in.' diye işaret etti....
Məryəm Suresi, 16. Ayet:
Meryem ile ilgili kitapta, Kur’ân’da
zikred
ilenleri insanlara anlat. Hani, Meryem, ailesinden uzaklaşarak, bulunduğu yerin, evin doğu tarafına çekilmişti....
Məryəm Suresi, 41. Ayet:
İbrâhim ile ilgili kitapta, Kur’ân’da
zikred
ilenleri insanlara anlat. O, özü, sözü doğru, doğruluk sembolü bir peygamberdi....
Məryəm Suresi, 51. Ayet:
Mûsâ ile ilgili kitapta, Kur’ân’da
zikred
ilenleri insanlara anlat: Gerçekten o ihlâs sahibi bir kuldu. Hem Rasul, hem de nebi idi....
Məryəm Suresi, 54. Ayet:
İsmâil ile ilgili kitapta, Kur’ân’da
zikred
ilenleri insanlara anlat. O va’dine sadık bir kuldu. Bir Rasul, bir nebi idi....
Məryəm Suresi, 56. Ayet:
İdris ile ilgili, kitapta, Kur’ân’da
zikred
ilenleri insanlara anlat. O özü sözü doğru, doğruluk sembolü bir peygamberdi....
Taha Suresi, 31. Ayet:
(31-34) 'Onunla gücümü takviye et ve onu vazîfeme ortak yap ki, seni çok tesbîh edelim ve seni çok
zikred
elim!'...
Taha Suresi, 32. Ayet:
(31-34) 'Onunla gücümü takviye et ve onu vazîfeme ortak yap ki, seni çok tesbîh edelim ve seni çok
zikred
elim!'...
Taha Suresi, 33. Ayet:
(31-34) 'Onunla gücümü takviye et ve onu vazîfeme ortak yap ki, seni çok tesbîh edelim ve seni çok
zikred
elim!'...
Taha Suresi, 34. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
nezkure-ke
: seni
zikred
elim
3.
kesîren
: çok
...
Taha Suresi, 34. Ayet:
Ve Seni, çok
zikred
elim....
Taha Suresi, 34. Ayet:
“Seni çok
zikred
elim diye.”...
Taha Suresi, 34. Ayet:
"Seni çok
zikred
elim (hatırlayalım)!"...
Taha Suresi, 34. Ayet:
'Seni çok çok
zikred
elim, dinini, şeriatını anlatalım.'...
Taha Suresi, 34. Ayet:
"Ve seni çok
zikred
elim."...
Taha Suresi, 34. Ayet:
"Ve seni çok
zikred
elim."...
Taha Suresi, 34. Ayet:
(31-34) 'Onunla gücümü takviye et ve onu vazîfeme ortak yap ki, seni çok tesbîh edelim ve seni çok
zikred
elim!'...
Taha Suresi, 34. Ayet:
“Ve seni çokça
zikred
elim. ”...
Taha Suresi, 34. Ayet:
ve seni çokça
zikred
elim....
Taha Suresi, 34. Ayet:
«Ve seni çok
zikred
elim.»...
Ənbiya Suresi, 10. Ayet:
1.
lekad
: andolsun ki
2.
enzel-nâ
: biz indirdik
3.
ileykum
: size
4.
kitâben
: bir kitap
Ənbiya Suresi, 10. Ayet:
Andolsun ki; içinde, sizi
zikred
en (sizden bahseden) bir kitap indirdik. Hâlâ akıl etmez misiniz?...
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
1.
ve izâ reâ-ke
: ve seni gördükleri zaman
2.
ellezîne
: onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
in yettehızûne-ke illâ
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
Ve inkâr edenler (kâfirler), seni gördükleri zaman: “Sizin ilâhlarınızı
zikred
en (onlar hakkında konuşan) bu mu?” diyerek, seni sadece alay konusu edinirler. Ve onlar, Rahmân'ın Zikri'ni (Kitabı'nı) inkâr edenlerdir....
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
Ve kâfir olanlar seni gördükleri zaman, seni ancak istihzâya alarak: «Bu mu sizin ilâhlarınıza atıp duran?» (derler). Halbuki, onlar Rahmân
zikred
ilince hep O'nu inkâr edicilerdir....
Ənbiya Suresi, 60. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
semi'nâ
: biz işittik
3.
feten
: genç, delikanlı
4.
yezkuru-hum
: onları
zikred
iyor
...
Həcc Suresi, 34. Ayet:
Biz, kendilerine rızık olarak verdiğimiz dört ayaklı, kurban olabilecek hayvanları keserken Allah’ı
zikred
erek şükretsinler diye, her ümmet için kurban kesmeyi bir ibadet, bir kulluk görevi olarak belirledik. İlâhınız bir tek tanrıdır. O’na, sadece O’na teslim olarak hükmüne rıza gösterin, İslâm’ı yaşayan müslüman olun, samimi olarak ibadet edin. Samimi, itaatkâr ve saygılı mü’minlere, dünyada yardım, zafer ve devlet, âhirette cennet müjdesini ver....
Həcc Suresi, 35. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar, o kimseler
2.
izâ zukire allâhu
: Allah
zikred
ildiği zaman
3.
vecilet
: titrer
4.
kulûbu-hum
...
Həcc Suresi, 35. Ayet:
Onlar, Allah
zikred
ilirken, Allah’a ibadet edilirken, Allah’ın dini, şeriatı anlatılırken, lâyıkı veçhile ilgilenememe endişesiyle kalpleri ürperenlerdir. Başlarına gelen musibetlere, belâlara karşı sabrederek mücadeleye devam edenlerdir. Namazı âdâbına riayet ederek aksatmadan âşikâre kılanlardır. Kendilerine verdiğimiz rızık ve servetten karşılık gözetmeden gönüllü harcayanlardır....
Həcc Suresi, 36. Ayet:
1.
ve el budne
: deve ve sığır cinsi hayvanlar
2.
cealnâ-hâ
: onu kıldık
3.
lekum
: sizin için (vardır)
4.
min şeâiri allâhi
Həcc Suresi, 36. Ayet:
Bedeneleri (deve ve sığır cinsi hayvanları), sizin için Allah'ın şiarlarından (emirlerinden, farzlarından) kıldık. Onda (onların kurban edilmesinde) sizin için hayır vardır. Onların (kurbanlarının) üzerine saf dururken (ayaktayken tekbir getirin), (kurban kesilirken) Allah'ın İsmi'ni
zikred
in (besmele ile kesin). Yanları üzerine düşünce (kesilince), artık ondan yeyin ve isteyeni de istemeyeni de doyurun. İşte böylece onu, size musahhar kıldık (boyun eğdirdik). Umulur ki, böylece siz şükredersini...
Həcc Suresi, 36. Ayet:
Develeri de sizin için Allâh'ın kurallarından kıldık; sizin için onlarda hayır vardır. . . Ön ayaklarından biri bağlı olarak ayakta iken, Allâh'ın ismini
zikred
in (hatırlayın). . . Yere yıkıldıklarında da, onlardan yeyin ve orada bulunanlara da, isteyen kimseye de yedirin. . . İşte böylece onları size boyun eğdirdik ki şükredesiniz....
Həcc Suresi, 36. Ayet:
Kurbanlık develeri (ve sığırları) da sizin için Allah’ın (dîninin) alâmetlerinden kıldık; onlarda sizin için hayır vardır. Öyle ise (onlar) ayakta dururken, üzerlerine Allah’ın ismini
zikred
in (ve kurbân edin)! Nihâyet yanları yere yaslandığında (canları çıkınca)onlardan yiyin ve kanâat edene (istemeyene) de (açıkça) isteyene de yedirin! İşte böylece onları sizin istifâdenize verdik; tâ ki şükredesiniz....
Həcc Suresi, 36. Ayet:
Ve develeri de sizin için Allah'ın şeâirinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Artık onların üzerlerine birer ayakları bağlı, üçer ayakları bağlı, üçer ayakları üzerine kâim bulundukları halde Allah'ın ismini
zikred
in. Yanları üzerine yere düşünce de artık etlerinden yeyin; haline kanaat edip istemeyene de ve isteyene de yediriniz. Onları size öylece musahhar kıldık, tâ ki şükredesiniz....
Həcc Suresi, 40. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
uhricû
: çıkarıldılar
3.
min diyâri-him
: diyarlarından, yurtlarından
4.
bi gayri
<...
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Onlar, sadece “Rabbimiz Allah'tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Ve eğer, Allah'ın insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı, (rahiplerin) mabetleri, (hristiyanların) kiliseleri, (yahudilerin) havraları ve içinde Allah'ın isminin çok
zikred
ildiği (müslümanların) mescidleri mutlaka harap olup yıkılırdı. O'na (Allah'a) yardım edene, Allah mutlaka yardım eder. Muhakkak ki Allah, elbette Kaviyy'dir (kuvvetli, güçlü) Azîz'dir (yüce)....
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Onlar ki yurtlarından haksız yere sırf: "Rabbimiz Allâh'tır" dedikleri için çıkarıldılar. . . Eğer Allâh, insanların bir kısmıyla bir diğer kısmını defetmeseydi; manastırlar, kiliseler, havralar ve içlerinde Allâh isminin çokça
zikred
ildiği mescitler elbette yıkılırdı. . . Allâh kendisine (tefekkür, riyâzat ve mücahede ile) yardım edene elbette yardım eder (Esmâ kuvvelerini kullandırtır). . . Muhakkak ki Allâh Kaviyy'dir, Aziyz'dir....
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Onlar, sadece, ' Rabbimiz Allah’tır' demelerinden dolayı haksız yere yurtlarından çıkarılanlardır. Eğer Allah insanların bir kısmıyla diğer bir kısmının devletlerini, medeniyetlerini ortadan kaldırmasa, iktidarlarından uzaklaştırmasa, zulümlerine karşı koydurmasa, azgınlarını, kötülük yapanlarını engelletmese, insanlara savunma imkânı vermeseydi, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah’ın adı çok
zikred
ilen mescitler, camiler elbette yıkılırdı. Allah, cihadı benimseyerek, emirlerini ye...
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Onlar, sırf 'Rabbimiz Allah’dır!' demelerinden dolayı haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını diğer bir kısmıyla def' etmesi olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içlerinde Allah’ın ismi çok
zikred
ilen mescidler elbette yıkılıp giderdi. Allah, kendi (dîni)ne yardım edene mutlaka yardım eder! Muhakkak ki Allah, elbette Kavî (çok kuvvetli olan)dır, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir....
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Onlar ki, haksız yere, ancak, «Rabbimiz Allah'tır», demelerinden dolayı yurtlarından çıkarıldılar. Eğer nâsın bazılarını bazıları ile Allah'ın defetmesi olmasa idi manastırlar, kiliseler, havralar ve içlerinde Allah'ın adı çok
zikred
ilen mescitler elbette ki yıkılırdı, ve elbette ki Allah kendi dinine yardım edenlere yardım eder. Şüphe yok ki Allah elbette pek kuvvetlidir, pek izzetlidir....
Nur Suresi, 36. Ayet:
1.
fî
: (içinde) vardır
2.
buyûtin
: evler
3.
ezinallâhu (ezine allâhu)
: Allah izin verdi
4.
en turfea
: yükselti...
Nur Suresi, 36. Ayet:
Allah'ın, içinde İsmi'nin yükseltilmesine ve
zikred
ilmesine izin verdiği evlerin içinde (Allah'ın nuru) vardır. Orada O'nu, sabah akşam tesbih ederler....
Nur Suresi, 36. Ayet:
(O Nur = hakikat ilmi) Allâh'ın, yükseltilmesine ve içlerinde (şuurda) kendi isminin (işaret ettiğinin)
zikred
ilmesine (hatırlanıp müşahedesine, Esmâ'sının elvermesiyle) izin verdiği evlerdedir (beyin - bilinç)! Sabah-akşam (âfakî ve enfüsî seyirde) oralarda (o evlerde) O'nun tespihindedirler!...
Nur Suresi, 36. Ayet:
Bu nur bir takım evlerde, mescitlerdedir. Allah mescitlerin binalarının yükselmesini ve içlerinde adının
zikred
ilmesini, namaz kılınmasını, Kur’ân okunmasını, zikir meclisleri kurulmasını, dininin, şeriatının anlatılmasını, icrası zorunlu kesin hükümler haline getirdi. İnsanlar orada gündüzün ilk ve son saatlerinde onun koyduğu kurallara riayet ederek Allah’ı tesbih ederler, namaz kılarlar....
Nur Suresi, 36. Ayet:
(Bu nur,) Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin
zikred
ilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler....
Nur Suresi, 36. Ayet:
O evlerde ki: Allah onların rif'atlandırılmasına ve içlerinde isminin
zikred
ilmesine izin vermiştir, onlarda sabah ve akşam üstleri ona tesbih ederler...
Nur Suresi, 36. Ayet:
(Bu nur,) Tanrı'nın, onların yüceltilmesine ve isminin
zikred
ilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler....
Nur Suresi, 36. Ayet:
(O mişkat) Bir nice evlerde ki, Allah-ü Azîmüşşan o evlerin yükseltilmesine ve içlerinde (mübarek) isminin
zikred
ilmesine izin vermiştir. O evlerde kendisi için sabahleyin ve akşam üstleri tesbihte bulunurlar....
Nur Suresi, 36. Ayet:
Bu kandil bir takım evlerdedir ki, Allah o evlerin yüce tutulmasına ve içlerinde isminin
zikred
ilmesine izin vermiştir. Sabah akşam orada O'nu tesbih ederler....
Nur Suresi, 36. Ayet:
(36-37) O nûra, Allah’ın yükseltilmesine ve içlerinde kutlu isminin
zikred
ilmesine izin verdiği evlerde (mescidlerde) kavuşulur. Oralarda, sabah akşam O’nun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki, ne ticaretler, ne alım ve satımlar onları Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler....
Nur Suresi, 36. Ayet:
(Bu nur,) Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin
zikred
ilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler....
Nur Suresi, 37. Ayet:
(36-37) O nûra, Allah’ın yükseltilmesine ve içlerinde kutlu isminin
zikred
ilmesine izin verdiği evlerde (mescidlerde) kavuşulur. Oralarda, sabah akşam O’nun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki, ne ticaretler, ne alım ve satımlar onları Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler....
Şüəra Suresi, 196. Ayet:
O, daha oncekilerin kitabinda da
zikred
ilmistir....
Şüəra Suresi, 196. Ayet:
O, daha öncekilerin kitabında da
zikred
ilmiştir....
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar ve Allah'ı çok
zikred
enler ve kendine zulüm yapıldıktan sonra (Allah tarafından) yardım edilenler hariç zulmedenler, yakında hangi dönüş yerine (cehenneme) döneceklerini (ulaştırılacaklarını) bilecekler....
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak (hakikate) iman edenler ve imanın gereğini uygulayanlar, Allâh'ı çok
zikred
enler ve zulme uğradıktan sonra zafere ulaşanlar müstesna. . . (Nefslerine) zulmedenler, yakında hangi dönüşüme uğrayacaklarını kavrayacaklar (ama iş işten geçmiş olacak)!...
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak iman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçiren, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayan, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olan, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyen, Allah’ı çok çok
zikred
en, Allah’a çokça ibadet eden, Allah’ın dinini, şeriatını çokça anlatan, zulme, haksızlığa uğradıktan sonra kendilerini savunan şairler müstesn...
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça
zikred
enler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir....
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak iyman edip iyi ameller işliyenler ve Allahı çok
zikred
enler ve kendilerine zulmedildikten sonra öclerini alanlar müstesna, yarın bilecek o zulmedenler hangi ınkılâba münkalib olacaklar...
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çokça
zikred
enler ve kendilerine haksızlık edildikten sonra öçlerini alanlar müstesna. O haksızlık edenler hangi inkılaba münkalib olacaklarını (hangi akibete yuvarlanacaklarını) yarın bilecekler....
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak inananlar, salih amellerde bulunanlar ve Tanrı'yı çokça
zikred
enler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir devrilişle devrileceklerini / çevrilişle çevrileceklerini (münkalebin yenkalibun) pek yakında bileceklerdir....
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak îman edib de iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanlar, Allâhı çok
zikred
enler ve zulme uğratıldıklarından sonra öçlerini alanlar böyle değildir. O zulmedenler yakında hangi inkılâb ile sarsılacaklarını bileceklerdir. ...
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak îmân edip sâlih ameller işleyenler, Allah’ı çok
zikred
enler ve kendilerine zulmedildikten sonra (şiirleriyle) intikamlarını alan (mü’min şâir)ler müstesnâ!Zulmedenler ise, nasıl bir inkılab yerine (dünyadaki hâllerinin zıddına) döneceklerini yakında bilecek(ler)dir....
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak imân edenler ve sâlih sâlih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokca
zikred
enler ve zulme uğradıklarından sonra öçlerini alanlar müstesna. Ve o kimseler ki, zulmettiler, nasıl bir inkılab mahalline yuvarlanıp gideceklerini yakın da bileceklerdir....
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak iman edip sâlih ameller işleyenler, Allah'ı çok çok
zikred
enler ve zulme uğratıldıktan sonra kendilerini müdafaa edenler müstesnâdır. Zulmedenler nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını, hangi deliğe tıkılacaklarını yakında bileceklerdir....
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
İman eden, doğruları yapan ve çokça Allah’a
zikred
en, zulme uğradıkları zaman kendilerini savunanlar hariç. Zalimler, nasıl bir inkılapla devrileceklerini yakında öğrenecekler!...
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak iman edip, güzel ve makbul işler yapanlar, Allah’ı çok
zikred
ip ananlar ve zulme mâruz kaldıktan sonra haklarını savunanlar müstesna. Zalimler de nasıl bir inkılab ile devrileceklerini, yakında öğrenirler....
Şüəra Suresi, 227. Ayet:
Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça
zikred
enler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir....
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
1.
innemâ
: fakat, sadece, ancak
2.
yu'minu
: mü'min olurlar, inanırlar, îmân ederler
3.
bi âyâti-na
: âyetlerimize
4.
ellezîne...
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
Fakat Bizim âyetlerimize îmân edenler (âmenû olanlar) onlardır ki, (âyetlerimiz)
zikred
ildiği zaman (hemen) secde ederek yere kapanırlar. Ve Rab'lerini hamd ile tesbih ederler ve onlar kibirlenmezler....
Səcdə Suresi, 22. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
azlemu
: daha zalim
3.
mimmen (min men)
: kimseden
4.
zukkire
: hatırlatıldı,
zikred
ildi
Səcdə Suresi, 22. Ayet:
Ve Rabbinin âyetleri
zikred
ildikten (hatırlatıldıktan) sonra ondan yüz çeviren kimseden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki Biz, mücrimlerden intikam alacak olanlarız....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki, sizin için ve Allah'a ve ahiret gününe (Allah'a ulaşma gününe) ulaşmayı dileyen ve Allah'ı çok
zikred
enler için, Allah'ın Resûl'ünde güzel bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok
zikred
en kimseler için güzel bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok
zikred
enler için güzel bir örnektir....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki, Rasûlullah'ta sizin için mükemmel bir örnek yaşam vardır! Allâh'ı ve sonsuz geleceği umanlar ve Allâh'ı çok
zikred
enler (hatırlayanlar) için!...
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun sizin sıkıntılarınızın, problemlerinizin en güzel çözümü, çaresi, kurtuluşunuzun şifalı reçetesi, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur Allah’ın tek yetkili Rasulünde, onun yiğitliklerle, fedakârlıklarla, sabırla mücadelelerle dolu örnek hayatındadır. Allah’ın rızasını, âhiret hayatındaki mutluluğu umanlar, Allah’ı çok
zikred
enler, devamlı Allah’ın dininin tebliği ile uğraşanlar için onda örnekler vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça
zikred
enler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Gerçekten Allah’ı, ahiret gününü arzulayanlar ve Allah’ı çok
zikred
enler için, size, Allah’ın Rasûlünde (takib edeceğiniz) pek güzel bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok
zikred
enler için güzel bir örnektir....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok
zikred
en kimseler için....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun, sizin için, Tanrı'yı ve ahiret gününü umanlar ve Tanrı'yı çokça
zikred
enler için Tanrı'nın Resulü'nde güzel bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki Resûlüllahda sizin için, Allâhı ve âhiret gününü umar olanlar ve Allâhı çok
zikred
enler için güzel bir (imtisal) numunemi) vardır. ...
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
And olsun ki sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çok
zikred
en kimseler için Allah’ın Resûlünde güzel bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki; sizin için Rasulullah'ta güzel bir örnek vardır. Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çokça
zikred
enler için....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki, sizin için Resûlullah'da bir güzel nûmune-i imtisal vardır, Allah'ı ve ahiret gününü uman ve Allah'ı çokça
zikred
en zât için....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah'ı çok
zikred
en kimseler için güzel bir nümunedir....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı ümit eden ve Allah’ı çok
zikred
en kimseler için Allah Resulü’nde güzel örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Hakikaten, Allah’ın Resulünde sizler için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı bekleyenler ve Allah’ı çok
zikred
enler için en mükemmel bir nümune vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça
zikred
enler için Allah'ın Resulünde güzel bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Gerçekten Allah'ın Resûlünde sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü arzulayanlar ve Allah'ı çok
zikred
enler için (takip edecekleri) pek güzel bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki, Allah'ın Rasulü'nde, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlara ve Allah'ı çok
zikred
enlere en mükemmel bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki, Resûlullah sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok
zikred
enler için güzel bir örnektir....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
“Andolsun Allâh’ı ve ahiret gününü uman, hem de Allâh’ı çokça
zikred
en kimseler için Rasulüllâhta size güzel bir örnek vardır.”...
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
And olsun ki Allah'ın rahmetini ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çokça
zikred
enler icin, Allah'ın Resulunde size güzel bir numune vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü arzu eden ve Allah'ı çok
zikred
en kimseler için, Allah'ın Resûlünde güzel bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Sizin için Allah'ın Resûlünde güzel bir numune vardır. Bu haslet, Allah'ın rızasını ve ahiret sevabını ümid edip, Allah'ı
zikred
enlere mahsusdur....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Andolsun ki, Resûlullah'ta sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok
zikred
enler için güzel bir örnek vardır....
Səba Suresi, 10. Ayet:
Andolsun, Dâvûd’a tarafımızdan bir üstünlük verdik. 'Ey dağlar! Yankılanarak onunla beraber Allah’ı tesbih edin, siz de ey kuşlar, öterek onunla beraber tesbih edin,
zikred
in.' dedik. Onun için demiri yumuşattık....
Fatir Suresi, 3. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nâsu
: insanlar
3.
uzkurû
:
zikred
in, anın
4.
ni'metallâhi (ni'mete allâhi)
: Allah'ın ni'...
Fatir Suresi, 3. Ayet:
Ey insanlar! Allah'ın üzerinizdeki ni'metini
zikred
in. Sizi göklerden ve yerden rızıklandıran, Allah'tan başka bir Halîk (bir Yaratıcı) var mı? O'ndan başka İlâh yoktur. Öyleyse nasıl (îmândan) döndürülüyorsunuz?...
Saffat Suresi, 3. Ayet:
1.
fe
: ve, ve de
2.
et tâliyâti
: tilâvet edenler, okuyanlar
3.
zikran
:
zikred
erek
...
Saffat Suresi, 3. Ayet:
Zikred
erek (Kur'ân) tilâvet edenlere (okuyanlara) (andolsun)....
Saffat Suresi, 13. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
zukkirû
:
zikred
ildi, hatırlatıldı
3.
lâ yezkurûne
: tezekkür etmezler
...
Sad Suresi, 18. Ayet:
(18-19) Biz sabah akşam kendisiyle zikir ve ibadet etmeleri için dağları, toplu haldeki kuşları onun hizmetine vermiştik. Her biri onun âhengine katılır, beraber
zikred
erlerdi....
Sad Suresi, 19. Ayet:
(18-19) Biz sabah akşam kendisiyle zikir ve ibadet etmeleri için dağları, toplu haldeki kuşları onun hizmetine vermiştik. Her biri onun âhengine katılır, beraber
zikred
erlerdi....
Sad Suresi, 46. Ayet:
İnnâ ahlasnâhum bi hâlisatin
zikred
dâr(dâri)....
Sad Suresi, 46. Ayet:
1.
innâ
: gerçekten biz, muhakkak biz
2.
ahlasnâ-hum
: ihlâs sahibi kıldık, onları
3.
bi hâlisatin
: halis kullar olarak
4.
zik...
Sad Suresi, 46. Ayet:
Muhakkak ki Biz, onları (ahiret) yurdunu
zikred
en halis (kullar) olarak ihlâs sahibi kıldık....
Zümər Suresi, 45. Ayet:
1.
ve izâ zukire
: ve
zikred
ildiği zaman
2.
allâhu
: Allah
3.
vahde-hu
: onun tekliği
4.
işmeezzet
: tiksindi, nef...
Zümər Suresi, 45. Ayet:
Ve Allah'ın vahdaniyeti (Tek'liği)
zikred
ildiği zaman, ahirete (Allah'a ulaşmaya) îmân etmeyenlerin kalpleri nefretle ürperir. O'ndan (Allah'tan) başkası
zikred
ildiği zaman onlar sevinirler....
Zümər Suresi, 45. Ayet:
Allah ortaksız olarak
zikred
ildiği zaman ahirete inanmayanların kalpleri nefretle çarpar. O'ndan başkaları anıldığı zaman ise, hemen yüzleri güler....
Mömin Suresi, 44. Ayet:
1.
fe
: böylece, bundan sonra
2.
se tezkurûne
: yakında
zikred
eceksiniz, hatırlayacaksınız
3.
mâ
: şey
4.
ekûlu
: ...
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
1.
li testevû
: yerleşmeniz için
2.
alâ zuhûri-hi
: onların sırtları üzerine, sırtlarına
3.
summe tezkurû
: sonra
zikred
in
4.
n...
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
Onların sırtlarına yerleşmeniz için. Sonra onun üzerine yerleştiğiniz zaman Rabbinizin ni'metini
zikred
in! Ve: “Bunu bize musahhar (emrimize amade) kılan (Allah) Sübhan'dır. Ve biz, O'na (kendimiz) güç yetiremezdik.” deyin!...
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
Ki, sırtlarına kurulasınız, sonra onun üzerine yerleştiğinizde Rabbinizin nimetini
zikred
esiniz ve: "Bunu bize kullandıran Subhandır! (Yoksa) biz bunu değerlendiremezdik" diyesiniz....
Məhəmməd Suresi, 20. Ayet:
1.
ve yekûlu
: ve derler
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: Allah'a ulaşmayı dilediler, âmenû oldular
4.
lev lâ
: (öyl...
Məhəmməd Suresi, 20. Ayet:
(20-21) Inananlar: «Keske bir sure indirilse de cihada ciksak» derlerdi. Fakat kesin anlamli bir sure inip, orada savas
zikred
ilince, kalblerinde hastalik olanlarin, olum korkusuyla bayilmis kimselerin bakislari gibi, sana baktiklarini gordun. Oysa onlara itaat etmek ve uygun olani soylemek yarasirdi. is ciddilesince Allah'a verdikleri anda dogruluk gosterselerdi, onlarin iyiligine olurdu....
Məhəmməd Suresi, 20. Ayet:
(20-21) İnananlar: 'Keşke bir süre indirilse de cihada çıksak' derlerdi. Fakat hükmü açık bir süre inip, orada savaş
zikred
ilince, kalblerinde hastalık olanların, ölüm korkusuyla bayılmış kimselerin bakışları gibi, sana baktıklarını gördün. Oysa onlara itaat etmek ve uygun olanı söylemek yaraşırdı. İş ciddileşince Allah'a verdikleri yeminde doğruluk gösterselerdi, onların iyiliğine olurdu....
Məhəmməd Suresi, 20. Ayet:
İyman edenler «bir Sûre indirilseydi» diyorlar, derken muhkem bir Sûre indirilip onda kıtâl
zikred
ilince kalblerinde bir maraz bulunanları görüyorsun sana öyle bir bakış bakıyorlar ki; tıpkı ölümden baygınlık gelmiş kimsenin bakışı, o da onlara pek yakındır...
Məhəmməd Suresi, 20. Ayet:
İman edenler: «Keşke cihad hakkında bir sûre indirilse.» derlerdi. Ama hükmü açık bir sûre indirilip de, içerisinde savaş
zikred
ilince kalplerinde hastalık olanların ölüm korkusuyla baygınlık geçiren bir kimsenin bakışı gibi sana baktığını görürsün. Oysa onlar için ölüm yaşamaktan daha uygundur....
Məhəmməd Suresi, 20. Ayet:
Ve imân edenler derler ki: «Bir sûre indirilmiş olmalı değil mi idi?». Vaktâ ki, bir muhkem sûre indirildi ve onda savaş
zikred
ildi, kalblerinde bir hastalık olanları gördük ki, sana ölümden baygın kimsenin bakışı gibi bakıyorlar. Artık (ölüm) onlara daha layıktır....
Məhəmməd Suresi, 20. Ayet:
İman edenler: "Keşke savaş hakkında bir sûre indirilseydi?" diyorlar. Fakat net ve kesin bir sûre indirilip de içinde savaşma emri
zikred
ilince, kalplerinde hastalık bulunanların, ölüm sekeratına giren kimsenin bakışı gibi boş gözlerle sana baktıklarını görürsün. Korktukları başlarına gelsin!...
Məhəmməd Suresi, 21. Ayet:
(20-21) Inananlar: «Keske bir sure indirilse de cihada ciksak» derlerdi. Fakat kesin anlamli bir sure inip, orada savas
zikred
ilince, kalblerinde hastalik olanlarin, olum korkusuyla bayilmis kimselerin bakislari gibi, sana baktiklarini gordun. Oysa onlara itaat etmek ve uygun olani soylemek yarasirdi. is ciddilesince Allah'a verdikleri anda dogruluk gosterselerdi, onlarin iyiligine olurdu....
Məhəmməd Suresi, 21. Ayet:
(20-21) İnananlar: 'Keşke bir süre indirilse de cihada çıksak' derlerdi. Fakat hükmü açık bir süre inip, orada savaş
zikred
ilince, kalblerinde hastalık olanların, ölüm korkusuyla bayılmış kimselerin bakışları gibi, sana baktıklarını gördün. Oysa onlara itaat etmek ve uygun olanı söylemek yaraşırdı. İş ciddileşince Allah'a verdikleri yeminde doğruluk gösterselerdi, onların iyiliğine olurdu....
Fəth Suresi, 9. Ayet:
Allah’a ve Rasulüne iman edesiniz, Rasulüne yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz, gündüzün ilk ve son saatlerinde Allah’ı tesbih edesiniz,
zikred
esiniz diye onu gönderdik....
Həşr Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı, Allah’ın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak, Allah’ı tesbih ve
zikred
erler. O kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Səff Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki varlıkların ve imkânların ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı Allah’ın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak Allah’ı tesbih ve
zikred
iyorlar. O kudretlidir, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Cümə Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki varlıkların, imkânların ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı; mülkün sahibini, hâkimini, her türlü noksanlıktan, ayıptan uzak en büyük kutsalını, kudretlisini, hikmet sahibini ve hükümranını, Allah’ı, koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak tesbih ve
zikred
iyorlar....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
1.
fe izâ
: artık olduğu zaman
2.
kudiyeti
: kada edildi, kaza edildi, yerine getirdi, bitirdi
3.
es salâtu
: namaz
4.
fe inteş...
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Artık namazı kaza ettiğiniz (kılıp bitirdiğiniz) zaman yeryüzüne yayılın ve Allah'ın fazlından isteyin ve Allah'ı çok
zikred
in. Umulur ki, böylece siz felâha (kurtuluşa) erersiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok
zikred
in ki kurtuluşa eresiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin. Allah'ı çok
zikred
in; umulur ki kurtuluşa erersiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
O salât tamamlandığında arzda yayılın, Allâh'ın fazlından talep edin ve (el Esmâ'sıyla hakikatiniz olan) Allâh'ı çok
zikred
in (HATIRLAYIN) ki kurtuluşa eresiniz!...
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namazı kılınca, artık yeryüzüne dağılın. Ticaretinizi yapın, işinize bakın. Allah’ın lütfundan isteyin. Allah’ı çok
zikred
erek şükredin, Allah’a çokça ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını çokça anlatın. Umulur ki, kurtuluşa, ebedî nimetle mutluluğa erersiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. Allah'ın fazlını isteyip arayın ve Allah'ı çokca
zikred
in; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin. Allah'ı çok
zikred
in; umulur ki kurtuluşa erersiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Sonra da namaz kılındımı yeryüzünde dağılın da Allahın fazlından nasîb arayın ve Allahı çok
zikred
in ki felâh bulabilesiniz...
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namaz kılındıktan sonra da yeryüzüne dağılın, Allah'ın bol nimetinden nasip arayın ve Allah'ı çok
zikred
in ki, kurtuluş bulabilesiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namaz bitince yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfunu isteyin. Allah'ı çok
zikred
in, umulur ki kurtuluşa erersiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. Tanrı'nın fazlını isteyip arayın ve Tanrı'yı çokca
zikred
in; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Artık o namazı kılınca yer (yüzün) e dağdın, Allahın fazlından (nasıyb) arayın. Allâhı çok
zikred
in. Tâki umduğunuza kavuşasınız. ...
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Nihâyet namaz bitince, artık yeryüzünde dağılın ve Allah’ın lütfundan (rızkınızı)arayın ve Allah’ı çok
zikred
in; tâ ki kurtuluşa eresiniz!...
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namaz bitince; yeryüzüne dağılın. Ve Allah'ın lutfundan isteyin. Allah'ı çok
zikred
in ki felaha eresiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Sonra namaz kılınmış olunca da artık yeryüzünde dağılın ve Allah'ın fazlından nâsip (arayın) ve Allah'ı çokça
zikred
in, tâ ki necâta erebilesiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın, Allah'ın fazlından nasibinizi arayın. Allah'ı çok
zikred
in ki kurtuluşa eresiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namaz kılındığı zaman da yeryüzüne dağılın ve Allah’ın rızkını arayın, Allah’ı çok
zikred
in ki kurtuluşa erebilesiniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namaz tamamlanınca yeryüzüne yayılın, işinize gücünüze gidin, Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Felaha ermenizi ümid ederek Allah’ı çok
zikred
iniz....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın, Allah'ın fazlını isteyip arayın ve Allah'ı çokça
zikred
in, umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz....
Təğabun Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki varlıkların, imkânların ve yerdeki varlıkların, imkânların tamamı, Allah’ın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak, Allah’ı tesbih ve
zikred
iyorlar. Mülk ve hükümranlık yalnız O’nundur. Hamd-övülmek, şükür yalnız O’nun hakkıdır. O’nun gücü kudreti her şeye yeter....
Müddəssir Suresi, 55. Ayet:
Artık kim dilerse, O'nu
zikred
er....
Müddəssir Suresi, 55. Ayet:
Dileyen onu
zikred
er (hatırlayıp değerlendirir)!...
Müddəssir Suresi, 56. Ayet:
1.
ve mâ yezkurûne
: ve
zikred
emez
2.
illâ
: den başkası
3.
en yeşâe allâhu
: Allah'ın dilemesi
4.
huve
: o
Müddəssir Suresi, 56. Ayet:
Allah'ın dilediğinden başkası O'nu
zikred
emez. O (O'nun dilediği kimse), takva sahibidir ve mağfiret ehlidir (günahları sevaba çevrilmiş olan kimsedir)....
Müddəssir Suresi, 56. Ayet:
Allâh dilemedikçe onlar
zikred
emezler (hatırlayıp değerlendiremezler). . . O, takvanın ehlidir (dilediğinde korunmayı izhar eder) ve mağfiretin ehlidir (dilediğinde mağfiretini oluşturur)....
İnsan Suresi, 1. Ayet:
1.
hel
: mi
2.
etâ
: geldi, geçti
3.
alâ
: üzerinden
4.
el insâni
: insan
Əbəsə Suresi, 12. Ayet:
Artık dileyen kimse, O'nu
zikred
er (O'ndan öğüt alır)....
Əla Suresi, 14. Ayet:
(14-15) Hakıykat iyi temizlenen ve Rabbinin adını
zikred
ib de namaz kılan kimse umduğuna erişmişdir. ...
Əla Suresi, 15. Ayet:
Rabbinin ismini
zikred
ip (hatırlayıp) bilfiil salât eden (yaşayan) kurtulmuştur....
Əla Suresi, 15. Ayet:
Ve Rabbinin ismini
zikred
ip namaz kılan....
Əla Suresi, 15. Ayet:
Ve rabbinin ismini
zikred
ip namaz kılan....
Əla Suresi, 15. Ayet:
(14-15) Hakıykat iyi temizlenen ve Rabbinin adını
zikred
ib de namaz kılan kimse umduğuna erişmişdir. ...
Əla Suresi, 15. Ayet:
Rabbisinin ismini
zikred
ip, namaz kılan da!...
Əla Suresi, 15. Ayet:
Ve Rabbinin ismini
zikred
ip de namaz kılmıştır....
Əla Suresi, 15. Ayet:
Ve Rabbinin ismini
zikred
ip namaz kılan....
Hud Suresi, 114. Ayet:
1.
ve ekımı es salâte
: ve namazı kıl, ikame et
2.
tarafeyin
: iki tarafında
3.
nehâri
: gündüz
4.
ve zulefen
: ve...
Hud Suresi, 114. Ayet:
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın kısmında namazı ikame et. Muhakkak ki haseneler (kazanılan dereceler), seyyiati (kaybedilen dereceleri) giderir. İşte bu,
zikred
enler için bir öğüttür....
Əhzab Suresi, 34. Ayet:
1.
vezkurne (ve uzkurne)
: ve
zikred
in
2.
mâ yutlâ
: okunan şey
3.
fî
: içinde
4.
buyûti-kunne
: evlerinizin (hanı...
Əhzab Suresi, 34. Ayet:
Ve evlerinizde Allah'ın âyetlerinden okunanları ve hikmeti
zikred
in. Muhakkak ki Allah; Lâtif'tir (lütuf sahibi), Habîr'dir (herşeyden haberdar)....
Əhzab Suresi, 34. Ayet:
Evlerinizde Allâh'ın âyetlerinden ve hikmetten bildirilenleri
zikred
in (anın). . . Muhakkak ki Allâh Latiyf'tir, Habiyr'dir....
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
el muslimîne
: İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman erkekler
3.
ve el muslimâti
: ve İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman kadınlar
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Gerçekten İslâm olan (Allah'a teslim olan) erkekler ve İslâm olan kadınlar ve mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, kanitin olan erkekler ve kanitin olan kadınlar, sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, (Rabbine) huşû duyan erkekler ve huşû duyan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar ve Allah'ı çok
zikred
en erkekler ve (çok)
zikred
en kadınlar! ...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok
zikred
en erkekler ve
zikred
en kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Muhakkak ki İslâm'ı kabul etmiş erkekler ve İslâm'ı kabul etmiş kadınlar, iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, itaat eden erkekler ve itaat eden kadınlar, sadık (sözünü yerine getiren) erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, huşû eden (hakikati fark etmenin getirisi olan hassasiyet hâli) erkekler ve huşû eden kadınlar, tasaddukta bulunan (sadaka - zekât veren) erkekler ve tasaddukta bulunan kadınlar, orucu yaşayan erkekler ve orucu yaşayan kadınlar, ırzlarını kor...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
İslâm’ı yaşayan müslüman erkeklerle, İslâm’ı yaşayan müslüman kadınlar; mü’min erkeklerle mü’min kadınlar; samimiyetle itaat eden, uzun uzun kıyamda durarak sorumluluk şuuruyla namaz kılan, dinî, insanî ve vicdanî sorumluluklarını yerine getiren saygılı erkeklerle, samimiyetle itaat eden, uzun uzun kıyamda durarak sorumluluk şuuruyla namaz kılan, dinî, insanî ve vicdanî sorumluluklarını yerine getiren saygılı, kocalarına karşılık vermeyen kadınlar; imanda, İslâm’da sadakat sahibi erkeklerle, ima...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Şüphesiz, müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokca zikr...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Gerçekten Allah’ın emrine boyun eğen bütün erkekler ve kadınlar, (gereği üzre Allah’ı ve Peygamberini tasdik eden) mümin erkekler ve mümin kadınlar, ibadete devam eden erkekler ve kadınlar, (iş ve sözlerinde) sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çok
zikred
en erkekler ve kadınlar (va...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok
zikred
en erkekler ve
zikred
en kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Şüphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok
zikred
en erkeklerle Allah'ı çok
zikred
en kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfiret ve büyük ...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Şüphesiz, müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, inançlı (erkek)ler ve inançlı (kadın)lar, gönülden (Tanrı'ya) itaat eden erkekler ve gönülden (Tanrı'ya) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Tanrı'dan) korkan erkekler ve saygıyla (Tanrı'dan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Tanrı'yı ç...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Şübhesiz ki (Allahın emrine) râm olan erkeklerle (Allahın emrine) râm olan kadınlar, îman eden erkeklerle îman eden kadınlar, tâate devam eden erkeklerle tâate devam eden kadınlar, saadık erkeklerle saadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevâzi olan erkeklerle mütevâzi olan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, gizli yerlerini (haramdan) koruyan erkeklerle gizli yerlerini (haramdan) koruyan kadınlar, Allâhı çok zikr...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Muhakkak ki Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, itâatkâr erkekler ve itâatkâr kadınlar, sâdık erkekler ve sâdık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, (Allah’a) gönülden bağlı (mütevâzi) olan erkekler ve(Allah’a) gönülden bağlı (mütevâzi) olan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını)koruyan kadınlar, Allah’ı çok
zikred
en erkekler ve
zikred
en ka...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Doğrusu müslüman erkeklerle, müslüman kadınlar; mü'min erkeklerle, mü' min kadınlar; taata devam eden erkeklerle, taata devam eden kadınlar; sadık erkeklerle, sadık kadınlar; sabreden erkeklerle, sabreden kadınlar; huşu' eden erkeklerle, huşu'eden kadınlar; sadaka veren erkeklerle, sadaka veren kadınlar; oruç tutan erkeklerle, oruç tutan kadınlar; iffetlerini koruyan erkeklerle, iffetlerini koruyan kadınlar; Allah'ı çokça
zikred
en erkeklerle, çokça
zikred
en kadınlar; işte onlar için, Allah; mağf...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Şüphe yok ki, İslâmiyet'i kabul eden erkekler ve İslâmiyet'i kabul eden kadınlar ve imân eden erkekler ve imân eden kadınlar ve taate müdavim erkekler ve taate devam eden kadınlar ve sadâkatli erkekler ve sadâkatli kadınlar ve sabırlı erkekler ve sabırlı kadınlar ve hak için mütevazi erkekler ve tevazuda bulunan kadınlar ve sadaka veren erkekler ve tasaddukta bulunan kadınlar ve oruç tutan erkekler ve oruçlu kadınlar ve namuslarını muhafaza eden erkekler ile kadınlar ve Allah Teâlâ'yı çokça zikr...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, itaat eden erkekler ve itaat eden kadınlar, sâdık erkekler ve sâdık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, huşû duyan erkekler ve huşû duyan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok
zikred
en erkekler ve Allah'ı çok
zikred
en kadınlar; İşte Allah bunlar için mağfiret ve büyük bir m...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
(Allah’a) teslim olmuş erkek ve kadınlar, iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, itaat eden erkekekler ve itaat eden kadınlar, doğru, sadık erkekler ve doğru, sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok
zikred
en erkekler ve çok
zikred
en kadınlar... Allah, onlar için mağfiret ve büyü...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Allah’a teslim olan erkekler ve teslim olan kadınlar, İslâm dinine iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, taate devam eden erkekler ve taate devam eden kadınlar, dürüst erkekler ve dürüst kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, hayır yolunda infak eden erkekler ve infak eden kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok
zikred
en erkekler ve çok
zikred
en kadınlar var ...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, tâ'ate devam eden erkekler ve tâ'ate devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar; sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, (Allah'a) saygılı erkekler ve saygılı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allâh'ı çok
zikred
en erkekler ve
zikred
en kadınlar; (İşte) Allâh bunlar için bağış ve büyük ...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Hiç şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min olan erkekler ve mü'min olan kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, kadınlar ve ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça z...
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler)
4.
uzkurû
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey âmenû olanlar! Allah'ı çok zikirle (günün yarısından fazla)
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’ı çokça
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey inananlar! Allah'ı çokça
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey iman edenler! Allâh'ı çok
zikred
in!...
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey iman edenler, Allah’ı çok çok
zikred
erek şükredin, Allah’a çokça ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını çokça anlatın....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'ı çokça
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’ı (dilinizle ve kalbinizle türlü tesbihler yaparak) çok
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey inananlar! Allah'ı çokça
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey inananlar, Tanrı'yı çokca
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey îman edenler, Allâhı çok
zikred
in. ...
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey îmân edenler! Allah’ı çokça
zikred
in!...
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey iman edenler; Allah'ı çokça
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey imân etmiş olanlar! Allah'ı çokça zikr ile
zikred
iniz....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'ı çok çok
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
-Ey iman edenler, Allah’ı çok çok
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
(41-42) Ey iman edenler! Allah’ı çok
zikred
in, O’nu sık sık anın. Sabah akşam O’nu takdis ve tenzih edin....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey iman edenler, çokça zikretmek suretiyle Allah'ı
zikred
in....
Əhzab Suresi, 41. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'ı çok
zikred
in....
Əhzab Suresi, 42. Ayet:
(41-42) Ey iman edenler! Allah’ı çok
zikred
in, O’nu sık sık anın. Sabah akşam O’nu takdis ve tenzih edin....
Saffat Suresi, 143. Ayet:
Eğer Allah’ı devamlı tesbih edenlerden,
zikred
enlerden olmasaydı, orada kalacaktı....
Saffat Suresi, 143. Ayet:
(143-144) Şayet Allah’ı çok
zikred
en, ibadetli kimselerden olmasaydı, tâ mahşere kadar onun karnında kalırdı....
Saffat Suresi, 144. Ayet:
(143-144) Şayet Allah’ı çok
zikred
en, ibadetli kimselerden olmasaydı, tâ mahşere kadar onun karnında kalırdı....
Saffat Suresi, 166. Ayet:
'O devamlı tesbih edenler,
zikred
enler biziz, biz.'...
Saffat Suresi, 166. Ayet:
Allah’ı
zikred
ip O’nu tenzih edenler biziz."...
Zuxruf Suresi, 57. Ayet:
(Ey Habîbim!) Meryemoğlu (Îsâ) da bir misâl olarak
zikred
ilince, senin kavmin ondan dolayı hemen gülüşmeye başladılar....